26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 MAYIS 2007 PAZARTESİ 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB Y PB Y Y Y Y Y PB 27 28 27 26 28 25 26 24 22 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB PB Y Y PB Y PB Y PB 22 23 22 21 29 27 26 29 29 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB Y B Y Y Y Y Y 29 28 34 35 34 34 27 26 23 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun geneli parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın güney ve batısı, kuzey ve Kıyı Ege, Batı ve Orta Karadeniz’in iç kesimleri, Doğu Karadeniz, İç Anadolu’nun kuzeydoğusu, Güneydoğu Anadolu’nun doğusu sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçecek. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih B Y Y B Y Y Y Y Y 17 15 22 19 18 19 20 24 28 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y Y B B Y B B Y 26 27 21 29 29 25 23 24 28 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı B B Y A B B B B B 29 33 22 36 26 29 25 35 32 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Derdimiz Nedir? ? Baştarafı 1. Sayfada Sayın Ahmet Necdet Sezer, deneyimli hukukçu olmanın da sağladığı birikimle, AKP iktidarınca hazırlanan anayasal değişikliğin ne büyük sakıncalar taşıdığını açık seçik sergiliyor, rejimi sıkıntıya sokacağını belirtiyor. ? Son günlerde medyada iki deyiş sık sık kullanılmaktadır: Bunlardan biri ‘askeri darbe’dir, ikincisi ise ‘sivil darbe’dir. Askeri darbe, istenen ve özlenen bir şey değil... Ancak geçerli seçmenin 4’te 1’inin oyuyla Meclis’in 3’te 2’sini ele geçirmiş bulunan AKP, seçim dağdağası içinde giderayak bir rejim darbesi mi yapmak istiyor? Dış kaynaklı terörden bunalan, üst üste şehit veren Türkiye’de, derdimiz parlamenter rejimi terk edip dümeni başkanlık rejimine çevirmek mi? Başkanlık rejimine doğru yol alırken dinci bir cumhurbaşkanını Çankaya’ya çıkarabilirsek Türkiye’nin davaları çözülür mü dersiniz? TÜRKÇENİN daha da geliştirilmeye elverişli zenginliğini bilmeyenler çok zamanlarda “test etmek” diye bir deyim kullanır oldular. Oysa, dilimizde “sınamak” diye bir fiil vardı ve ondan türetilen “sınav” sözcüğü pekâlâ tutmuştu. Test, artık, İngilizce “sözde öğretim” yapanlar dışındaki üniversitelerin öğrenci dilinde sadece “yanıtları çok seçenekli sınav” çeşidinin adıdır. Karen De Young’un Kuzey Irak sorununu Türkiye’yle ilişkiler açısından irdeleyen Washington Post’taki ilginç yazısı çevrilip geçen hafta “Dünya Gündemi” gazetesinde yayımlanırken çok şükür, “test etmek” yerine “sınamak” sözcüğü kullanılmış. Yazı, “TürkKürt anlaşmazlığı”nın “Amerika’nın stratejik ittifakları”nı nasıl ve niçin “sınamakta” olduğunu anlatıyor. Yazara göre, ABD’nin bu konudaki belirsizliği, tutarsızlığı ve beceriksizliği Washington’daki makamların, yani Dışişleri ile AÇI MÜMTAZ SOYSAL Sınama Pentagon’un kendi içlerindeki ve aralarındaki eşgüdüm eksikliğinden kaynaklanmakta. Amerika’nın Dışişleri’nde Türkiye, “Avrupa ve Avrasya” bölümünün, Irak da “Yakındoğu ilişkileri”nin işidir. Pentagon’da ise Türkiye bir yandan “NATO’cuların”, bir yandan da Irak konusuna bakan “Merkez Komutanlığı”nın işi. Kurumların ve bölümlerin stratejik aşkları farklı olunca uzlaşma olmuyormuş. Amerikan sisteminin “sınandığı” durum bu. ağınıklığın çeşitli görüşlere ve tutumlara yol açtığını anlamak kolay da tek bir devlette, üstelik başkanlık sisteminde, bunun tek politikaya indirgenmeyişini anlamak çok güç. İndirgenemiyorsa, başkomutanlık dahil bütün yetkileri elinde tutan Başkan Bush ve onun Dışişleri “Sekreteri” Bayan Rice niçin vardır? Yoksa, hepsinin davranışlarına “fikri müdir”, yani “yöneltici düşünce” olarak hükmeden ve bu coğrafyada ABD ile ve İsrail çıkarlarının hizmetkârı bir “bağımsız Kürt devleti” yaratmaya kilitlenen bir niyet mi söz konusudur? ürkiye, bu çapraşık sınavın sonucunu bekleyemez; kesin bir çözümle ABD’nin kapısına dayanmalıdır. Öyle bir kesin çözüm ki, “Misakı Milli”nin eksik kalmışlığını bir ölçüde onarabilsin. Yani D T TürkIrak sınırının, kuzeyden doğru dürüst savunulabilir biçimde yeniden çizilmesi ve çiziliş sonrası iki yanda kalanlar arasında başka sorunları da çözecek gönüllü bir “nüfus değiştokuşu”. Bu, elbette Lozan’da Ankara’nın plebisit isteğiyle birlikte önerdiği sınır olmayacaktır. Ama, o dönemde Brüksel’dekilerin çizdiği ve emekli Estonya Genelkurmay Başkanı Leidoner’in onayladığı sınırın da hiçbir gerçekliği yoktur. Şimdi bölgeyi hükmü altında tutan ABD, ya bu yeni “kesin çözüme” destek vermeli ya da pılısını pırtısını toplayıp çözümü burada hükmü geçecek olana bırakmalıdır. Aksi takdirde, stratejik ittifaklardan Türkiye’ye ilişkin olanını daha fazla ayakta tutmanın anlamı kalmayacaktır. Washington’un bizim açımızdan asıl sınandığı nokta budur. mumtazsoysal@gmail.com GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY 47 yıl sonra 27 Mayıs İstanbul Haber Servisi 27 Mayıs 1960, Türk siyasal tarihinde en önemli dönüm noktalarından biridir. Ülkeyi kamplara bölen, hukuk ve demokrasi ilkelerini hiçe sayarak parlamentodaki çoğunluğunu dikta rejimine doğru yöneltmek isteyen DP’yi iktidardan uzaklaştıran 27 Mayıs Devrimi’nin yarattığı 1961 Anayasası, Türkiye’nin en ilerici anayasası olarak tanımlanıyor. Türkiye’de çok partili düzene geçtikten sonra Celal Bayar’ın kurduğu Demokrat Parti (DP) 21 Temmuz 1946 seçimlerinde Meclis’e 66 milletvekiliyle girdi. DP, 14 Mayıs 1950 seçimlerinde yüzde 53.3’lük oy oranıyla 408 milletvekiliyle tek başına iktidara geldi. 1950 seçimleri sonrasında İsmet İnönü Cumhurbaşkanlığı’ndan ayrılırken Celal Bayar, Türkiye’nin üçüncü cumhurbaşkanı oldu. Adnan Menderes başbakanlığındaki DP iktidarı, ABD yardımlarıyla 1940’lı yılların sıkıntılarının yorgunluğunu yaşayan Türkiye’de ekonomik bir rahatlama sağladı. Türkiye, Kore Sava Taksim’de yürüyüş Galatasaray’da toplanan Milli Mücadele Derneği üyeleri, buradan Taksim Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı’na kadar “27 Mayıs Devrimi’ni kutluyoruz” yazılı pankart ve Türk bayrakları eşliğinde yürüdü. Güvenlik kuvvetleri, yürüyüş için gerekli izin yazısının yanlarında olmadığını belirten gruba, ancak slogan atmadan yürüyebileceklerini bildirdi. Atatürk Anıtı’nın önüne gelen dernek üyeleri anıta çelenk koyduktan sonra dağıldı. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) Ufuk Uras: C Solda birliğin adresi ÖDP İstanbul Haber Servisi Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) İl Örgütü, Beyoğlu Evlendirme Sarayı’nda gerçekleştirdikleri seçim toplantısında 3 bölgeden toplam 70 aday adayının belirlendiğini açıkladı. Toplantıya katılan ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras kendilerine her yerde solda birlik konusunda basınç uygulandığını belirerek “ÖDP, ‘solda birliğin adresi’dir. Solun adresini oluşturmak üzere Edirne’den Ardahan’a seçime girecektir” dedi. Solda birliğin merkezde birlikle olmayacağını dile getiren Uras, “Merkezde solda birlik olduğu zaman o militarizmin, neoliberal kapitalizmin birliği olur. Bizim bu işlerle alakamız olmaz. 301. maddeyi, neoliberal politikaları, yüzde 10 barajını, 12 Eylül hukukunu ve rejimini savunmada birlik sağda birlik projesidir. Bizim açımızdan MHP, CHP, DSP, Genç Parti, Demokratik Parti gibi bütün milliyetçi cephe arayışları sağda birlik arayışlarının adresidir. Bu yüzden bizim solun merkezini oluşturmamız gerek” diye konuştu. şı’na sürüklenip 1952’de NATO’ya girmesi sağlanırken DP “Pilav mı plan mı” popülist söylemleriyle 1954 seçimlerini de kazandı. DP, 19501960 yılları arasındaki iktidarında, ekonomiden eğitime Cumhuriyetin tüm ilkelerini hiçe sayan ve iktidara gelmesini sağlayan demokrasiyi dikta rejimine doğru yönelten bir politika izledi. Halkın aydınlanmasında çok önemli bir yeri olan, Atatürk’ün kurduğu Halkevleri 1951’de, Köy Enstitüleri de 1954’te kapatıldı. Ezan yeniden Arapça okunmaya başlandı. Menderes, devrimleri “halk tarafından kabul edilenler ve edilmeyenler” olarak ikiye ayırırken DP grubunda yaptığı bir konuşmada “Siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz” sözleriyle Cumhuriyet Devrimi’ni hedef aldı. Türk siyasi tarihinin kara bir lekesi olan 67 Eylül 1955 olayları da DP’nin içinde olduğu bir tezgâh sonucu patlak vererek İstanbul’da yaşayan Rum yurttaşların ev ve işyerleri, mezarlık ve kiliseleri tahrip edilip yağmalandı. CHP’li yurttaşlar üzerindeki baskılar giderek yoğunlaşırken İnönü’ye karşı birçok tezgâh düzenlendi. Hukuk ve demokrasi kurallarını hiçe sayarak iktidarını sürdürmek isteyen hü kümet, ülkenin yargı, ordu, üniversite, basın gibi tüm kurumlarını karşısına aldı. DP’nin Nisan 1960’ta CHP’ye ağır suçlamalar yönelterek bir Tahkikat Komisyonu kurması üzerine İnönü o dönemde Meclis’teki konuşmasında tarihe geçen “Demokratik rejim istikametinden ayrılıp ülkeyi baskı rejimi haline götürmek tehlikeli bir şeydir. Bu yolda devam ederseniz ben de sizi kurtaramam’’ sözleriyle uyarıda bulundu. 27 Mayıs 1960’ta Türk Silahlı Kuvvetleri, ülke yönetimine müdahale etti. Orgeneral Cemal Gürsel, Milli Birlik Komitesi’nin başına getirildi. 27 Mayıs Devrimi sonrasında Celal Bayar, Adnan Menderes ve bazı bakanlar Yassıada’da yargı önüne çıkarıldılar. Sivil ve askerlerden oluşan bir mahkemede yargılanan siyasiler, vatana ihanet, kamu fonlarının kötüye kullanımı ve anayasaya karşı gelmekle suçlandı. Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan 16 Eylül 1961 günü idam edildi. Avrupa’da yaşayan binlerce Türk, Cumhuriyete sahip çıktı Berlin’de büyük coşku Haber Merkezi Almanya Atatürkçü Düşünce Dernekleri Birliği (AADDB) tarafından Berlin’de düzenlenen “Cumhuriyet Mitingi”nde bir araya gelen binlerce gurbetçi Cumhuriyete sahip çıktı. Berlin’de düzenlenen “Cumhuriyet Mitingi” Zafer Anıtı’na kadar yapılan yürüyüşle başladı. Yürüyüş sırasında, Hamburglu ressam Ahmet Dilek’in hazırladığı “Cumhuriyetin ayak izleri” adlı, siyah boyalı bir şeridin üzerinden geçerek miting alanına giden binlerce gurbetçi “Ne ABD, ne AB, tam bağımsız Türkiye” ve “Türkiye laiktir, laik kalacak” sloganları attı. Miting alanında önce 10. Yıl Marşı söylendi, şehitler anısına bir dakikalık saygı duruşundan sonra İstiklal Marşı okundu. “Siegessaeule”un önünde düzenlenen mitingde konuşan Prof. Dr. Alpaslan Işıklı, Tandoğan’da başlayan “şahlanışı” Duisburg ve son olarak da Berlin’de düzenleyerek yeni bir aşamaya geldiklerini söyledi. Işıklı, “Cumhuriyetimiz sadece bizim için anlam taşımıyor, tüm dünya için derin bir anlamı var. Cumhuriyet mitingleri de bu anlamda tüm insanlığın kaderini ilgilendirmekte. Cumhuriyete yönelik saldırılar oldu ki, biz bunlara karşı şahlanıyoruz” dedi. AADDB Genel Başkanı Abdullah Coşkun da konuşmasında, “Berlin’den de Türkiye’ye sahip çıktıklarını tüm dünyaya haykırmak istediklerini’’ belirterek “Bize uzanan elleri kıracağız. Atatürk’te ve 6 okta birleşelim, AB’de değil” diye konuştu. mesini sağlamak. Bu uğurda anayasayasa, nerede engel varsa kaldırmak, kaldıramadığını delmek, delemediğini tahrip etmek... AKP’nin ANAVATAN’ı da cebine koyarak giriştiği anayasa değişikliğinin ilk hamlesi, Köşk’ten döndü. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, cumhurbaşkanını halkın seçmesinin egemenlik ilkesini çatallaştıracağını, 5+5’in cumhurbaşkanının icraatını yeniden seçilmek üzere kurmasına neden olacağını ve benzer sakıncaları dile getirerek anayasa değişikliklerini bir kez daha görüşülmek üzere Meclis’e gönderdi. Erdoğan, gerek yasalara gerekse Sezer’e yönelik tutumunu önceden ilan etmişti. Sezer’i yetkilerini kullanmakla eleştirmiş, yargıyı da ‘hesap vereceksiniz’ noktasına getirmişti! Emir büyük yerden geldiği için TBMM Anayasa Komisyonu’nun AKP’li üyeleri hafta sonu da çalışıp Sezer’in uyarılarını dikkate almaksızın, değişiklikleri yeniden Meclis Genel Kurulu’na getirmek için gerekli süreci tamamladılar. Son anda bir değişiklik olmazsa, değişiklikler bugün Meclis’te görüşülecek. ??? Yakın tarihimizde ilk kez bir anayasa değişikliği uzlaşmayla değil, dayatmayla yapılıyor. AKP’nin 4.5 yıllık iktidarı döneminde sık sık olduğu gibi, AB böyle istiyor, numarasını da yapamıyorlar. Tek sığındıkları şu: Cumhurbaşkanını halk seçsin, bunu istiyoruz. Buna karşı çıkanlar halktan kaçıyor demektir! Bu baştan sona AKP’nin takıyye klasiğinden başka bir şey değildir. Yapılmak istenen değişiklik ne zaman gündeme geldi? Gül, Meclis’te seçilemeyince! Eğer AKP’nin istediği değişiklik hayata geçerse cumhurbaşkanı adayı olmak için kimin imzası gerekiyor? Meclis üyelerinin! AKP, Meclis’e yine kimi aday olarak dayatacak? Kendisinin ilan ettiği gibi yeniden Gül’ü! Bunun neresi, ‘cumhurbaşkanını halk seçti’ olacak? Altyapısı hazırlanmamış böyle bir değişiklik, her şeyden önce halkın iradesini ikiye bölecek. Meydanlar ne diyordu: ‘Vatandaşı böldünüz, vatanı böldürmeyeceğiz!’ Yoksa arkadaşlar hiçbir şeyi bölemezsek, halkın iradesini böleriz diye mi düşünüyor! ??? Meclis’in AKP’li ve ANAVATAN’lı üyelerini durup bir kez daha düşünmeye çağırıyoruz. Öncelikle sözümüz ANAVATAN’a; Genel Başkan Erkan Mumcu, ‘Cumhurbaşkanını biz de halk seçsin diyorduk. Bu konuda değişiklik gündeme gelince elbette destekleyecektik’ diyor. Ama, burada AKP’nin kaygısı Mumcu’nun dile getirdiği gibi halkın iradesine saygı değil ki. Ya ne? Ne yapıp edip Gül’ü Köşk’e oturtmak. Ardından da tıpkı Başbakanlık’ta olduğu gibi Köşk’te de değiştokuş yapmak. ANAVATAN burada anayasayı değiştirme ortağı değil, AKP’nin amacına ulaşma aleti! AKP’li milletvekilleri ise bugünlerde deyim yerindeyse ‘şaşı’ bakıyor. Bir yanda aday listeleri bir yanda Erdoğan’ın ‘ille de Meclis’ten geçecek’ dediği yasalar. Meclis 10 gündür tam sürat yasa yapıyor. Bu hafta da öyle görünüyor. Bugünlerde Meclis’ten şöyle bir yasa bile geçebilir: ‘Yağmur bulutlarının Türkiye üzerinden geçerken bıraktığı yağış miktarının iki katına çıkarılması, buna uymayan bulutların cezalandırılması...’ Çıkar mı çıkar; yeter ki parti genel merkezinden geldiği duyurulsun! AKP’nin inatla ve dayatmayla sürdürdüğü anayasa değişikliği çalışmasına ne ad verilebilir? Tandoğan’dan Gündoğdu’ya çok güzel ‘meydan edebiyatı’ üreten halkımız şu adı koyuyor: Anayasaya kapkaç! ankcum?cumhuriyet.com.tr Baykam aday oldu İstanbul Haber Servisi 22 Temmuz günü yapılacak genel seçimlerde milletvekili olmak isteyenler adaylıklarını açıklamayı sürdürüyor. Sanatçıyazar Bedri Baykam, İstanbul’dan CHP’den milletvekili aday adayı oldu. 1957 yılında Anraka’da doğan Baykam, Sorborne Üniversitesi’nde işletme ve ekonomi eğitimi aldı. ABD’deki California College of Arts and Crafts’da resim ve sinema eğitimi gören sanatçı, bugüne kadar 89 kişisel sergi açtı. Baykam’ın yayımlanmış 20 kitabı bulunuyor. CHP’den İstanbul 3. bölge milletvekili aday adaylığını açıklayan CHP Avcılar Kadın Kolları Başkanı avukat Seher Okşar Kadırgan, siyasetin kişiler ya da belirli bir zümrenin çıkarı için yapılmaması gerektiğini belirtti. Trabzon’la ilgili 130 derneğin oluşturduğu Trabzon Dernekler Birliği’nin Başkanı Tahsin Usta ise CHP’den İstanbul 2. bölge aday adayı olduğunu açıkladı. Berlin’de düzenlenen mitinge Avrupa’da yaşayan binlerce Türk katıldı. (AA) Ada parsel numarası yanlış yazılan kervansarayın yerine tarihi bir cami devredildi Şirkete cami kiraladılar FIRAT KOZOK Bütün adaylar kadın Ortak bağımsız aday göstermek düşüncesinin kendileri açısından çok spesifik bir konu olduğu belirten Uras, “Belli, kazanılabilir bölgelerde olabilecek bir durumdur. Bu da ancak 2, 3 yerle sınırlıdır” dedi. Denizli’deki ÖDP teşkilatındaki 7 adayın 7’sinin de kadın aday olduğunu vurgulayan Ufuk Uras, “Teşkilatımızın bunu örnek almasını istiyorum’’ diye konuştu. ANKARA İzmir’in Çeşme ilçesinde, “restore etişletdevret” yöntemiyle ihale edilmek istenen kervansarayın ada parsel numarası yanlış yazılınca yerine tarihi cami, bir şirkete devredildi. Yanlışlığı düzeltmeyen şirketin lisansı iptal edildi. CHP Milletvekili Berhan Şimşek’in ortaya çıkardığı olay, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün, Çeşme’nin Musalla mahallesindeki bir kervansarayı restore etişletdevret yöntemiyle ihaleye çıkarma kararıyla başladı. İhale şartnamesinde söz konusu kervansarayın bulunduğu yer “363 ada 1 parsel” olarak yazıldı. İhaleyi Antalya Sahra Turizm Otelcilik Şirketi kazandı. Şirket daha sonra kervansarayın bulunduğu yerde çalış malarına başladı. Ancak kadastro çalışmaları sırasında bu şirketin çalışma yaptığı yerin ihale şartnamesinde belirtilen yer olmadığı anlaşıldı. Çalışmalar sırasında ihalede belirtilen adresin kervansarayın hemen karşısındaki tarihi cami olduğu ortaya çıktı. Bakan Şahin’e iletildi Vakıflar Genel Müdürlüğü de şirkete projenin teslim edilmesi gerektiği, aksi halde sözleşmenin feshedileceğine ilişkin, çeşitli uyarılarda bulundu. Şirket ise yanlışlık olduğu gerekçesiyle projelerini hazırlayamadıklarını bildirdi. Şirket yetkilileri, durumu Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’e iletti. Mektupta, “Kervansarayın gerçekte 363 ada 57 parsel olduğunu ve parselin yüzölçümlerinin de hatalı ol duğunu tespit ettik. Bununla ilgili birçok defa sözlü ve yazılı düzeltilmesine yönelik bilgi ve belge istedik. Ancak ‘düzeltiriz, hallederiz’ diyerek önemli olmadığını söylediler. Bir caminin turistik amaçlı konaklama tesisi olarak verilmesi nasıl önemsiz olabilir” denildi. Şahin ise şirkete gönderdiği yazıda, ada parsel numarasındaki yanlışlığın sehven yapıldığını belirterek şirketi suçladı. Vakıflar Genel Müdürlüğü de, yanlışlığı kabul etmesine karşın Sahra Turizm’in sözleşmesini, belirlenen hükümlere uyulmadığı gerekçesiyle feshetti. Kamu İhale Kurumu (KİK) da ilk ihalenin iptalinin ardından 21 Mart’ta yeni bir ihaleye çıktı. Ancak bu kez de ihalede en düşük teklifi veren şirket, tekliflerinin değerlendirmeye alınmadığı gerek çesiyle KİK’e itiraz etti. Konuyu TBMM gündemine taşıyan Şimşek, Şahin’e şu soruları yöneltti: ? Bu dikkatsizliğin, özensizliğin, camiyi bile kiralayabilecek yanlışlıkların yapılmasının gerekçesi nedir? Tüccar siyaset mantığı ve anlayışı sizi ve bakanlığınıza bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğü’nü sehven de olsa bir camiyi kiralama noktasına mı getirmiştir? ? Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün ve bakanlığınızın yaptığı yanlışlık nedeniyle ihaleyi alan şirketin uğradığı mağduriyetin giderilmesi için hangi çalışmalar yapılmaktadır? ? “Camiler kışlamız” diyerek iktidara gelen bir hükümetin sehven cami kiralaması tüccar siyaset anlayışıyla “rotamız paradır” noktasına geldiğinin bir göstergesi midir? TKP destek istedi MERSİN (Cumhuriyet) Türkiye Komünist Partisi Genel Başkanı Aydemir Güler Mersin’den, Yurtsever Cephe Sözcüsü Kaya Güvenç ise Adana’dan milletvekili adayı olacak. Seçime tam liste ile girme kararlarını aylar önce ilan ettiklerini anımsatan Güler, “Solda birlik, ittifak çalışmalarına pek itibar etmedik.Yurtsever Cephe, seçimlere TKP listelerinden girecek. Adayların belirlenmesi henüz tamamlanmadı” dedi. Kendisinin Mersin’den, Güvenç’in ise Adana’dan milletvekili adayı olacağını belirten Güler, “Bağımsız adaylar formülü, Meclis’e girmesi bir şekilde engellenen DTP’nin bulduğu bir çare. Türk solunun bu çareye eklenmesinde yarar görmüyorum. Barzani’yi önder kabul eden bir anlayış ilericilikle, sosyalistlikle, devrimcilikle bağdaşmaz” dedi. CUMHURİYET 08 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear