02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 MAYIS 2007 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr İktisatlılar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Korkmaz: Hükümet sonraki iktidarı zorlayacak düzenlemeler yaptı 13 ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK ‘AKP kötü miras bırakıyor’ ? Prof. Dr. Esfender Korkmaz, hükümetin geçen yıl ve bu yılki düzenlemelerle gelir azaltıcı, yük getiren yasaların yürürlük tarihini 2008’e bıraktığına dikkat çekti. Ekonomi Servisi İktisatlılar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Esfender Korkmaz, AKP’nin ekonomide seçimlerden sonra gelecek siyasi iktidara kötü miras bıraktığını söyledi. Korkmaz, bunun nedenini şöyle açıkladı: AKP 2006 ve 2007 yılında çıkardığı gelir azaltıcı ve yük getiren yasaların yürürlük tarihini 2008 yaptı. Seçim kararına rağmen, bakanlıklara atama yapıyor. Örneğin vergi iadesini kaldırıp en az geçim indirimi uygulamasını 2008 yılına erteledi. Kısa vadeli IMF politikaları, dış açık, dış borç ve işsizlik getirdi. Yüksek faizdüşük kur çıkmazına soktu. Ekonomide risk ve kırılganlığı artırdı. Esfender Korkmaz, değerlendirmesinde, reel ücretlerde gerileme olduğunu, işsizliğin arttığını ve tarımsal desteklerin azaldığını bildirirken şunları söyledi: “2003 yılından sonra AKP hükümetinin söz konusu kısa vadeli geçiş programını bırakıp, yapısal dönüşümü sağlayacak üretim, istihdam ve gelir dağılımı ayakları olan dinamik bir istikrar programı yapması gerekirdi. Kısa vadeli sermaye ve düşük kurun getirdiği suni refah ortamından vazgeçmek istemedi. IMF ise ipleri elden çıkarmak istemedi. Enflasyon yüzde 10’da kemikleşti. AKP 2003 yılından sonra eğer yeni bir yapısal dönüşüm programı yapmış olsaydı ve bu program içinde kontrollü kura geçmiş olsaydı bugün ithal girdi oranı yüzde 70’lere çıkmazdı. Hem işsizlik çözülürdü hem de arz artışı ile enflasyon düşerdi.” Neler yapılmalı? Korkmaz'a göre yeni iktidarın yapması gerekenler: ? Sıcak para stokunu kısmen uzun vadeli yatırıma yönlendirmesi gerekir. Bunu yaparken vergi ve yasaklarla değil, teşvikler ve kolaylıklarla yapması gerekir. ? Anadolu’da KOBİ borsaları oluşturup sermaye piyasasına küçük ve dağınık tasarrufları çekmesi gerekir. ? Dalgalı kur sisteminden kontrollü kur sistemine bir yıllık bir programla yumuşak geçiş yapması gerekir. ? Uzun vadeli, inandırıcı bir ulusal sanayileşme planı yapılmalı. ? Devlette şeffaflığın getirmesi ve milletvekili dokunulmazlığını kaldırması gerekir. Şerif Mardin de ‘Farkında’! Prof. Dr. Şerif Mardin bu toprakların yetiştirdiği önemli bilim insanlarından biridir. Yaklaşık yarım yüzyıllık bilimsel çalışmalarından İngilizce bir derleme olarak yeni yayımlanan “Türkiye’de Din, Toplum ve Modernlik” başlıklı yapıtının adı, Mardin’in çalışma alanlarını da açıklıyor. Gazeteci Ruşen Çakır’ın yaptığı bir söyleşi, İslamcı olarak nitelenen Mardin’in ilginç saptamalarını içeriyor (Vatan, 20 Mayıs Kitap). İslam konusundaki araştırmaların nasıl yapılabileceği ile ilgili bir soruya yanıt verirken söylenen, “…imanlı olan kişinin de düşüncesiyle hesaplaşması çok zor. İmanını masanın üzerine koyup boyutlarını anlayabilmek imanlı için çok zor. Çünkü iman inanmaktan gelen bir şey” sözleri, bilimsel araştırmaların sahip olması gereken nesnel, yani, objektif olma özelliğinin, iman belirleyici olunca nasıl yok olabileceğini çok doğru bir biçimde özetliyor. Çakır’ın “Bunca yıllık yaşamınızda içinizde bir ukde kaldı mı” sorusuna verilen yanıt çok daha açıklayıcı. Ukdenin sözlük anlamı, “istenip de ulaşılamadığından dolayı içe dert olan şey”dir. Bilim insanı Mardin şöyle diyor: “A tabii… Mesela Türkiye’de İslamın siyasi tabanını araştırdığım zaman cevaplayamadığım çok sayıda soruyla karşılaşıyorum. Siyasal İslamın çok oynayabilen bir şey olduğunu düşünüyorum. Birçok insan şunu söylüyor ve ben de tamamen yanlış bulmuyorum. Siyasal İslam, iktidara tam sahip olduğu zaman bayağı ağır şartlar yaratan bir rejimi de kurabilir. Onun için tamam, İslam Türkiye’nin önemli bir yapısal boyutudur .. ama İslami güçlerin iktidara gelmesi, beğenmeyeceğimiz sonuçlara yol açabilir.” Bu sözlerdeki siyasi İslamın “tam iktidarı” ile ilgili nitelemeler dikkat çekicidir; “oynayabilen”; “ağır şartlar yaratabilen” ve “yol açabileceği sonuçlar”. Ruşen Çakır bu noktada da sorulması gereken soruyu yorum olarak soruyor: “O zaman Kemalistler ‘aynı noktaya geldik’ diyecekler…” diyor. Mardin’in konudaki yanıtı da çok açık: “Olabilir, bundan rahatsızlık duymam. İşin nasıl şekillendiğini anlamaya çalışmak şart. İslamın iktidarı tam olarak ele geçirmesi durumunu, liberal bir ortamın devam etmesi olarak göremiyorum.” Çakır ısrar ediyor: “Bu, AKP iktidarı için de geçerli mi?” Bu sorunun yanıtı iri harflerle söyleşiye başlık oluyor: “Mahalle havası diye bir şey var ki AKP’yi bile döver”. Mardin’in burada mahalle havası olarak adlandırdığı, aslında, İslamın kendi içindeki farklılaşmaların, değişik tarikat ve toplulukların, iktidar gücünün paylaşımında iç kavgalara sürüklenecekleri ve bunun AKP’yi de aşacağıdır. Mardin’in deyimiyle AKP, “Ona biat etmek zorunda kalabilir’’. Pek çok İslam ülkesinde bu sürecin nasıl acılarla yaşanan bir sonuç doğurduğu görülüyor. O ülkeler, bu nedenle ya baskı rejimine ya da iç çatışmalara sürükleniyor. İran’ı örnek veren Mardin, “İslamın iktidarı tam olarak ele geçirmesi durumunu, liberal bir ortamın devam etmesi olarak göremiyorum” derken, gerçekte, İslamın tam iktidarıyla demokrasinin, eşitlik ve özgürlük öğeleriyle işleyemeyeceğini özenle belirtiyor. ??? Cumhuriyet’in “Tehlikenin farkında mısınız?” sorusunu aylarca alt başlık yapması, AKP hükümetinin büyük tepkisini çekti; dinci basın yayın çevrelerinin ve kimi sol liberal yazarların eleştirilerinin hedefi oldu. Aslında ana sorun da burada. Çocukların ve gençlerin eğitiminden belediyelere ve diğer kamu yönetimi birimlerine uzanan hemen her noktada, bağnaz ve tutucu bir anlayış, AKP’nin siyasal gücünün desteğiyle hızla kadrolaşıyor, giderek yerleşiyor. Toplumsal yapı, eşitlik, özgürlük ve giderek ahlak gibi kendisini ayakta tutan demokratik değerlerden uzaklaşıyor. Kamuoyunu oluşturan kimi çevrelerce ya okşanan ya da görmezlikten gelinen bu süreç, sıradan insanların günlük yaşamını bile etkileyecek bir noktaya geliyor. Son haftaların mitingleriyle yaşanan toplumsal kaygı da buradan kaynaklanıyor. Bir söyleşinin dar sınırları içinde de olsa, hem bilimsel yönteme hem de güncele değinen Mardin, kanımca geç de olsa, bu kaygıyı çok sağlam bir bilimsel nesnelliğe yerleştiriyor. Darısı, İslamcı politikacıların ve Mardin’in izinden gittiğini sanan “sözüm ona” bilim insanlarının başına! GELİR DAĞILIMINDA UÇURUM DERİNLEŞİYOR İSMMMO Genel Kurulu’nda konuşan Başkan Arıkan’ın değerlendirmesine göre, ekonomide ikili bir yapı oluştu. Bu ikili yapıda kazanan azınlık kesim ve kaybeden büyük çoğunluk söz konusu. 2000 yılında en zenginle en yoksul arasındaki fark 13.3 katken 2006’da 17’ye çıktı. En zengin yüzde 10’luk kesimin gelirden aldığı pay yüzde 34.1’e yükselirken en yoksul yüzde 2 alıyor. TÜİK’in verileri işsizliğin azalmadığını gösteriyor. ‘Bu kısırdöngü kırılmalı’ İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (İSMMMO) Genel Kurulu’nda sonuç raporunda yer verilen işsizlik, gelir dağılımına ilişkin veriler, ekonomide ikili yapıyı gözler önüne seriyor. Başkan Yahya Arıkan’ın ekonomi değerlendirmesine göre: 1) Vergide adaletsizlik sürüyor. Son 12 yılda dolaylı vergi yükü yüzde 67 arttı. Bütçe açığı nedeniyle indirilmeyen yüksek vergi ve prim yükü kayıt dışını besliyor. Kayıtdışı da büyümeyi engelliyor. Ekonomideki bu kısırdöngü kırılmalı. 2) 4 yılda Türkiye tarihinde göremediği bir cari açık üretirken 297.3 milyar dolarlık ihracat yaptı. Dışalım Türk sanayisini tehdit eder hale gelmiştir. Söz konusu dönem de 412.5 milyar dolarlık ithalat yapıldı. 3) Türkiye bu dönemde ürettiğinden çok fazlasını tükettiğinden sorunlarının boyutlarını kavramakta güçlük çekmektedir. Yeni açılımlara ihtiyaç var. huriyet Mitinglerine katılımları nedeniyle dinci muhalif grup İSMMMO yönetimini mesleğe siyaset bulaştırmakla suçladı. Bunun üzerine İSMMMO Başkanı konuşmasını, “Ekonomideki olumsuz göstergelerin açıklanmasından rahatsız olanlar var. Meslek odalarının bir görevi de budur. Biz Cumhuriyetin temel değerlerine bağlı olduğumuzu söylüyoruz. Laik Cumhuriyetten tarafız. Buna siyaset diyorsanız, evet siyaset yapıyoruz” sözleriyle bitirdi. Sıcak laiklik tartışması Önceki günkü genel kurulda Cum [email protected] DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA AKP hükümetine bakarak “yaklaşmakta olan fırtınaya hazırlıksız yakalanacağımızı” düşündüğümü yazmıştım. Fırtına güç toplamaya devam ederken, ülkenin önünde bir şans belirdi. Önümüzdeki seçimler, ekonomi ve siyasi yönetim kapasiteleri açısından son derecede yetersiz olduğunu defalarca kanıtladıktan sonra, kendi tabanından (siyasal İslam) gelen baskıların altında “paniklemeye” başlayan AKP hükümetini değiştirmek için bir olanak sunuyor. [email protected] http:// erginyildizoglu.blogspot.com Patlayan Köpükler ve Bir Olanak da cabası. Sonuç, hızı kestirilemeyen bir dolar devalüasyonu süreci ve mali sisteme getirmeye devam ettiği riskler. Bu sürece neresinden yapılırsa yapılsın müdahale, mali köpüğe batırılmış bir iğne işlevi görecek. Bu nedenle olacak, Financial Times’ın en tecrübeli, temkinli yorumcularından Samuel Brittan, çeşitli küresel mali kriz senaryolarını tartıştığı yorumunu, “Havada sanki, ‘Pompei’nin son günleri’ atmosferinden esintiler var” diyerek bitiriyordu (25/05). New York Times’dan Steven Weisman “Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz’le ilgili kriz sona erdi, ama bankanın kimlik krizi daha yeni başlıyor” saptamasıyla girdiği yorumunda, devamla, “Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Ticaret Örgütü olarak bilinen uluslararası mali mimarinin, küreselleşme, dış ticaret anlaşmazlıkları, Asya’da ve başka yerde yükselmekte olan büyük güçlerin ihtiraslarının basıncı altında çökmeye başladığına” dikkat çekiyordu (23/05). Pompei’nin son günlerinden bir esinti Dünya ekonomisini ve siyasi sistemini etkileyen mali ve siyasi “köpükler” bir türlü patlamıyor. Aksine, “durum” gittikçe, fünyesi yanarken tahrip gücü artmaya devam eden bir bombaya benziyor. Türkiye bu köpüklerin üstüne, son yıllarda AKP hükümeti döneminde, bir de kendi ekonomik ve siyasi köpüklerini ekledi. Böylece, Türkiye açısından bir zincirleme reaksiyon riski oluştu. Ama seçimler bir şans, eğer kullanabilirse. Köpükler üzerine tartışmalar geçen hafta yine hızlandı; özellikle Çin hükümeti, rezervlerinin 3 milyar dolarını, dünyanın en büyük “Özel Varlık Yatırım Şirketi” Blackstone’un yönetimine vereceğini açıkladıktan sonra. Sorun yalnızca Çin’in rezervleri değil. Petrol ihracatçısı ülkelerin kasalarında, diğer Asya ülkelerinde, hatta birçok “yükselen piyasa” ülkesinde, doların değer kaybı sürecinden korunması (heç edilmesi) gereken büyük rezervler var. Bu rezervlerin “hangi ihtiyat fonu” eliyle piyasanın hangi alanına, nasıl gireceği, Financial Times’ın deyimiyle 2.5 trilyon dolarlık soru. Bu fonların mali piyasalardaki köpüklerin üzerinde yapacağı etki, en temkinli yorumcuları bile korkutan senaryoları gündeme getiriyor. Birinci senaryo, yalnızca Çin’in rezervlerinin gelecek yıl 2 trilyon dolara ulaşacak olmasıyla ilgili. Bu rezervlerin değer kaybetmesinin önlenmesi, dolayısıyla çeşitlendirilmesi (doların payının azaltılması) gerekiyor. Bu çeşitlendirmenin nasıl, hangi hızda yaşanacağını kimse kestiremiyor. İkincisi, büyüyen rezervleri, ABD ekonomisinin kırılganlığını iki yönden artırıyor: Bu rezervler yatırılmak üzere ABD’ye geri dönerken likiditeyi ve enflasyonist baskıları artırıyor. Bu rezervler Çin parasını revalüasyona zorluyor, böylece ABD’nin ithalat fiyatlarını, girdi maliyetlerini, tüketici fiyatlarını yukarı doğru itiyor. Ekonomisi yavaşlayan ABD’de gelir dağılımını daha da bozacak olması ‘Yeni Roma’ ve ‘Cumhuriyetin son günleri’ Weisman’ın bu saptaması, bir başka köpükle, Soros’un 2003 Aralık’ında The Atlantic Monthly dergisinde dile getirdiği “Amerikan üstünlüğü köpüğüyle” yakından ilgili. ABD’nin, Bush yönetimi altında bu yükselişe karşı, eski Başkan Yardımcısı Al Gore’un deyimiyle “küresel egemenlik kurma girişimiyle” cevap verme çabası (The Guardian, 24/05), moral üstünlüğünü (hegemonyanın en önemli bileşenini) hızla aşındırarak Soros’un öngördüğü gibi “Amerikan üstünlüğü köpüğünü” deldi. Bu nedenle, bu yıl uluslararası ilişkiler yazınının en “sıcak konusu” bu. Daha şimdiden, Chalmers Johnston’un Blowback ve Sorrows of Empire başlıklı kitaplarını izleyen Nemesis: The Last Days of the American Republic (Amerikan Cumhuriyeti’nin Son Günleri) çalışması büyük ilgi çekerken, Zbigniew Brzezinski’nin Second Chance: Three Presidents and the Crisis of American Superpower (İkinci Şans: Üç Başkan ve Amerikan Süper Gücünün Krizi), Dennis Ross’un Statecraft and How to Restore America’s Standing in the World (Devlet Makinesi ve ABD’nin Dünyadaki Saygınlığı Nasıl Restore Edilebilir) başlıklı kitapları dış politika duayenlerinin seçenek üretmeye çabaladıklarını gösteriyor. Ama Cullen Murphy imzalı, bir başka, gittikçe ilgi çeken çalışma, Are We Rome? The Fall of an Empire and the Fate of America (Biz Roma mıyız? Bir İmparatorluğun Çöküşü ve ABD’nin Kaderi) çarpıcı ve korkutucu benzerlikleri sergilemenin yanı sıra gelecek hakkında da önemli bir ipucu veriyor. Kısacası bu çalışmalar, “üstünlük köpüğünün” önlenemez bir biçimde sönmekte olduğunu belgeliyor. Ve, ABD her gerilemekte olan imparatorluk gibi, özgüvenini yitirdikçe, köpüğün patlamasını hızlandıracak “aptalca” işlere daha çok kalkışıyor: Örneğin geçen hafta sonunda, G8 zirvesinde olduğu gibi, her aşamada küresel ısınmayı engelleme konusunda sürekli engeller çıkararak, en yakın dostu Almanya ve İngiltere’yi kızdırıyor ve ilişkileri geriyor. İran’a yönelik baskıları bölgede ve dünyada yeni bir siyasi ve ekonomik (Petrol fiyatına yine bakar mısınız?) krize yol açacak yönde artırıyor. Biz bu resmin neresindeyiz? AKP hükümetinin, büyük medyanın ve mali sermayenin üflediği gazla iyice şişen “istikrar köpüğü”, hemen her yönden deliniyor. “Biz Türkiye’yi AB’ye sokarız” köpüğü hızla sönerken geçen hafta Sarkozy bir delik daha açtı. Artık bu köpük yama tutmaz. AKP, hava kaçırmaya başlayan ekonomik istikrar köpüğüne yeni gaz bulmak için TÜSİAD’dan destek ararken diğer muhalefet partilerinin mesafeli tutumu karşısında, “huzura çıkmış” durumuna düşüyor; “huzura çıkıldığı” sırada, Tayyip Bey’in ilginç yorumlarının TÜSİAD’ın ağzında iyi tat bırakmadığı anlaşılıyor. AKP o kadar panik halinde ki IMF’nin “başarısını kutlayan” mesajının, bugünkü ortamda kendisine yaramayacağını göremiyor. Ana akım ekonomistlerinin geçen hafta “Risk ortamı değişiyor”, “Her şey o kadar iyiyse bu faizler neden bu kadar yüksek” gibi soruları, ekonomiyi, daha doğrusu yüzde 10’luk tabakanın yüksek tüketim kapasitesini taşıyan mali köpüğün de elinin kulağında olduğunu gösteriyor. Kürtlere “Merak etmeyin, çare bizde” gazıyla, kendi tabanına “Sessiz ve derinden gidiyoruz, az kaldı” gazıyla şişen köpükler de patladı. Geriye “demokrasi köpüğü” kalıyor. Nisan mitingleriyle başlayan tartışmaların bilinçlerde yarattığı etki, bu “Demokratikleşiyoruz” söyleminin aslında AKPABABD projesinin ve bunun “yol arkadaşı” siyasal İslamın’ “pasif devriminin” kılıfı, “iyi devlet” anlamında demokrasiye ise sanılandan çok daha uzak olduğunu gösterdi. Temmuz seçimleri “köpük sonrası” ortamın yıkımını sınırlayacak politikaları bulmak ve uygulamaya koyabilmek için bir fırsat. BODRUM’UN BİTEZ KOYU’NDA MAVİ BAYRAKLI, DENİZE SIFIR MANUELA HOTEL Botanik bahçesini andıran doğası ile mavi ve yeşilin buluştuğu bir tatil cennetidir. Özel plaj keyfi, konforlu odalarda TV klima rahatlığı, 20 yılı aşkın, kaliteli ve güleryüzlü hizmetiyle siz Cumhuriyet okurları için 48 YTL. Tam pansiyon, gazeteniz kahvaltı masanızda... OTELİMİZE AİT TEKNEYLE ÜCRETSİZ TEKNE VE BALIK TURLARI Tel: 0 252 363 79 04, Cep: 0 533 722 81 81, Faks: 0 252 363 77 88 Daha fazla bilgi: www.manuelahotel.com MENEMEN İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN MENKULÜN AÇIK ARTIRMA İLANI SAYI: 2004/1466 Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins, miktar ve kıymetleri yazılı mallar satışa çıkarılmıştır. Birinci artırma 15.06.2007 günü, Saat: 10.00 10.10’da Maltepe Organize Deri Sanayi Bölgesi Dönmez Dericilik San. Tic. Ltd’Şti Maltepe/MENEMEN adresinde yapılacak ve o günü kıymetlerinin %60’ına istekli bulunmadığı takdirde 20.06.2007 günü aynı yer ve saatte 2. artırma yapılarak satılacağı, şu kadar ki, artırma bedeli malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklının toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçınesinin şart olduğu, mahcuzun satış bedeli üzerinden %18 oranda KDV’sinin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasında görülebileceği, masrafı verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği, fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. 27.04.2007 MUHAMMEN KIYMETİ 4.702.845,42YTL ADEDİ CİNSİ (MAHİYETİÖZELLİKLERİ): Menemen Kesik köyü, Panaz mevki 171 ada, 5 parsel sayılı taşınmaz üzerinde kurulu 8541m2. miktarlı alanda prefabrik betonarme inşaat sistemi ile yapılmış olup, yığma ytong ve betonarme plak duvarlı, bir katta 4270,50M2. olmak üzere üç katta toplam 12811,50MM2. inşaat alanı mevcut, asansör, trafo ve havalandırma sistemi mevcut, FABRİKA BİNA ENKAZIDIR. (Arsası kooperatif adına tapuda kayıtlıdır.) Basın: 28160 2. İLAN FATİH 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ’NDEN 2005/257 Davacı İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından davalı Kayyım İstanbul Defterdarlığı aleyhine açılan gaiplik ve tescil davasında; İstanbul, Fatih, Hacı Evhaddin Mah., Samancı Odaları Sok. 334 pafta, 1074 ada, 44 parsel sayılı mahlulen Veliddin Efendi Vakfı’ndan taşınmazın 1/2 hissesinin Ovakim oğlu Karebet adına kayıtlı olup, bu kişinin gaipliği talep edildiğinden, bu adreste ikamet etmekte iken gösterilen adreste bulunamadıklarından, zabıtaca da yapılan tahkikat neticesiz kaldığından, gaipliği istenen yukarıda ismi yazılı tapu malikinin bilen ve görenlerin hayat ve mevatından bilgileri olanların mahkememizin 2005/257 esas sayılı dava dosyasına ilan tarihinden itibaren 6 ay içinde bildirmeleri, aksi takdirde adı geçenlerin M.K.’nin 33 ve 35. maddeleri gereğince Ovakim oğlu Karabet’in gaipliğine karar verileceği hususu ilan olunur. 16.05.2007 Basın: 27955 Kadıköy Nüfus Dairesi’nden aldığım nüfus cüzdanımı kaybettim. ELİF BURCU ERSOY CUMHURİYET 13 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear