02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 MAYIS 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Ordu Serkan Deniz: “Ordu bana bağlıdır diyen zatı muhterem bir de başkomutan olsaydı kim bilir neler söylerdi?” MEYDANLAR doldu taştı, İslamcı iktidar şaştı kaldı, merkez sağ birleşti, merkez sol bütünleşecek dendi. Ankara’dan dostumuz Mustafa Yıldırım ise “Sağ birleşti; sol da birleşsin demokrasi kurtulsun, laiklik yaşasın diyorsanız gerçekten yanılıyorsunuz” dedi. Niye mi? Şöyle: “Yabancı devletlerin siyasal partileri, ‘egemen’ olması gereken devletimizin başkentinde ve İstanbul’da ‘büro’lar açmışlardır. Bu bürolar, dernek ve vakıf adı altında faaliyet gösteren bazı çevrelerle birlikte çalışmaktadır. Hatta bunlar Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bile ‘demokrasi komitesi’ kurmuşlardır. Ne yazık ki Meclis’teki ‘komite’lerin içinde CHP milletvekilleri dahi yer almıştır. Bunlar yurtdışından en büyük parasal desteği alarak siyasetin içinde dal budak sarmışlardır. Bu öyle bir ‘şebeke’dir ki CIA ve AB ajanlarınca Boğaziçi Üniversitesi, Pamuk’a paye vermiş... “Erivan Üniversitesi çatlasın!” DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Zeki Sezer: “İçimde fırtınalar kopuyor!” Onu seçim meydanlarına taşıyın! Aydıncık Nami Tepe: “Darbe karşıtı bildiri yayımlayan aydınlar, 1520 yıla kadar ABDAB sömürüsüne de tepki vereceklermiş!” alttan alta destekleniyor ve iç siyasetimizi, devletin kurumlarını da kullanarak dış siyasetimizi, içdış güvenlik siyasetimizi yönetiyor demeye dilim varmıyor ama yönlendiriyor duruma gelmiştir. Devletin ekonomisine egemen olmuş Bizans İstanbul’unun holdinglerine bakın, bırakınız devletin varlıklarını korumayı, kendilerine kâr getiren fabrikalarını bile yabancılara peşkeş çekiyorlar. Küçük bir azınlık, vakıfları ve dernekleri aracılığıyla iç ve dış siyasetimizi yönetiyor, devlet egemenliğinin ABDAB koalisyonunun sözde liberal şebekesinin eline geçmesi için her türlü girişimde bulunuyor. Yurtlarının egemenliğinden öylesine sıyrılmış olan bu azınlık, başta George Soros’un şemsiyesi Ajanlar altında olmak üzere piyasamızı ele geçirmiş olan vurkaç kapitalistleriyle tokalaşıyor, açıktan anlaşmalar imzalıyor. Elde ettikleri büyük parasal güçleriyle cumhuriyetin temellerine saldıran koalisyona destek veriyorlar. Açıkça, çekinmeden, ikirciklenmeden söylemeliyiz ki, yabancıların denetimindeki iç siyaset ortamında ne doğru dürüst bir seçim yapılabilir, ne de kolonici demokratların, Atina kuyrukçusu aydınların denetiminde demokrasi kurulabilir. ‘Birleşin’ demek inanınız ki, hiçbir şeye yetmez. Birleşenler Meclis’e girdiklerinde şebeke yerinde durdukça iyi niyetli, namuslu, yurtsever birkaç vekilin sesi boğulup gidecektir. Öyleyse, birleşmenin temel koşulu olmalıdır ve birleşenler derhal ‘yabancı devletlerin siyasal parti örgütlerinin, seçimden önce yurdumuzu terk etmelerini’ açıkça ilan etmelidir.” Bu Anketler Sandığa Gömülecek!.. Bizim gazete başlık atmış: Anket furyası başladı… Bence başlık yanlış!.. Anketleri kimlerin yaptığına, kimlere yakın olduğuna ve etik değerlere bağlılıklarına(!) bakınca başlık şöyle olmalıydı: Anket kurmaca başladı!.. Son iki anket, birilerinin Türk halkını nasıl “kurmaya” çalıştığını, kamuoyu anketi adı altında nasıl bir “manipülasyon” çarkının döndürüldüğünü olanca çıplaklığıyla gözler önüne serdi… Önce Yeni Şafak gazetesinin, AKP’li Devlet Bakanı Beşir Atalay’a yakınlığı tescilli ANAR Kamuoyu Araştırma Şirketi’ne yaptırdığı 68 Mayıs tarihli ankete bir göz atalım: Öncelikle zamanlama pek ilginç; Cumhurbaşkanlığı seçimleri kilitlenmiş, Genelkurmay bildiri yayımlamış ve çok daha önemlisi, Tandoğan ve Çağlayan’da milyonlar buluşmuş!.. Üstelik sağda ve solda ittifaklar gündeme gelmiş… İşte bu ortamda ANAR’ın anket sonucu aynen şöyle: AKP yüzde 38.3, CHPDSP ittifakı yüzde 14.7… Diğer tüm partiler ise baraj altında!.. Gülmeyin; DYPANAVATAN birleşince iyice güç kaybedip ancak yüzde 7.9’a ulaşabilmiş… MHP zaten sizlere ömür, yüzde 5.5… DTP yüzde 4.8, Genç parti ise yüzde 4.6’da demirlemiş… Saadet Partisi yüzde 1’i bile bulamamış. Diğer tüm partiler de yüzde 2.2’yi aslanlar gibi paylaşmış!.. Haa, bu arada anketin ciddiyetini kanıtlamak için olsa gerek, yüzde 15.8 oranında kararsız da listeye eklenmiş tabii!.. Ne demeli?.. Anket, kafası karışık seçmeni kafalamaya birebirdir, hafızayı kilitler, moral çökertir, “Amaaan ne olursa olsun” dedirtir… Yerseniz!.. ??? Bu da aynı gün Vatan gazetesinin ilan ettiği, ESTİMA araştırma şirketinin 510 Mayıs tarihlerinde yani ANAR’la aynı günlerde yaptığı anketin sonuçları: AKP yüzde 29.6... CHP tek başına yüzde 19.2... DYPANAVATAN yüzde 15.3… MHP yüzde 10.3... Genç Parti yüzde 8.7… DTP yüzde 5.1… DSP yüzde 3.8… Saadet Partisi yüzde 2… Diğer partiler ise yüzde 6.0. ESTİMA’nın bu anketine göre Meclis’e 4 parti giriyor. Genç Parti baraja çok yakın. CHPDSP birlikte girse, güç birliğinin rüzgârı hesaba bile katılmadan yüzde 23’ü buluyorlar. İşte size aynı gün yayımlanan, aynı dönemde yapılmış iki anket!.. “Pes” dediğinizi duyar gibiyim… Dünyada bu tür anketlerde standart artı eksi yüzde 1.5 bilemediniz 2 yanılgı payını makul kabul ediyor. Geçen yerel seçimlerde anket şirketlerinden biri AKP’nin alacağı oylarla ilgili olarak tam yüzde 19 küsur yanılmıştı!.. Ben nezaketimdem “yanılmıştı” diyorum; yoksa dünyada böyle bir sonuç için kullanılan ortak yargı şöyle: Utanç verici bir sahtekârlık!.. Yukarıdaki iki anketin karşılaştırması da insanın yüzünü kızartıyor doğrusu; AKP’nin her iki ankette aldığı oylar arasında tam 9 puan fark bulunuyor… Hani sıksanız, bir başka parti barajı aşacak!.. ANAR’ın CHPDSP güç birliğine verdiği oy oranı yüzde 14.3’te kalırken ESTİMA, iki parti halinde toplam oy oranını yüzde 23 olarak gösteriyor.. en az 9 puanlık fark da orada var!.. ANAR, DYPANAVATAN birleşmesini 7.9’la ödüllendirirken, ESTİMA yüzde 15.3 puan gösteriyor. Neredeyse yarı yarıya!.. Genç Parti birinde 4.6, diğerinde ise barajın kıl payı altında, 8.7 görünüyor!.. Ama asıl facia şu; ANAR, Meclis’e yalnızca iki partiyi uygun görüp AKP’ye tek başına iktidarı altın tepsi içinde sunarken, ESTİMA tam 4 partinin Meclis’e gireceğini ve AKP’nin tek başına iktidarı rüyasında bile göremeyeceğini söylüyor!.. Kısacası sevgili halkım, birileri bizleri fena halde aldatmak için her türlü yolu deniyor… Bu nafile çırpınışlar, bu utanmaz hileler ise, “korkunun dağları beklediğini” gösteriyor. Anketler değil, milyonların buluştuğu meydanlar rehberiniz olsun… Hiç kuşkunuz olmasın; ABD’si de, AB’si de, AKP’si de, onların işbirlikçileri de, ahlaksız anketleri de 22 Temmuz’da sandığa gömülecek... Siz gömeceksiniz!.. e posta: umitzileli?gmail.com Ya ğ m u r E k i m Seçim Faik Genç: “367 dedik size, olmaz dediniz; dediğimiz dedik, çaldığımız düdük dediniz bize; seçimlerde göstereceğiz biz size!” SESSİZ SEDASIZ (!) Unakıtan’s and onun lord of port’u AKP Edirne Milletvekili Kemal Unakıtan, Mersin Limanı’nı devrettiği kişi için “Lord of Port” demiş. Gazeteler de bunu “Limanların Efendisi” olarak tercüme etmiş. Mustafa Saraç ise şöyle diyor: “Yurttaş Kemal Unakıtan, istediği kişiye, sahip ya da efendi hitabıyla biat etmekte serbesttir; ancak bir Maliye bakanının, bu serbestiye sahip olmadığını düşünüyorum. İngilizcede ‘lord’ sözcüğünün efendi, sahip, mal sahibi, hâkim, hükümdar karşılıkları bulunmaktadır. ‘Sahip’lik köleci dünyanın, ‘hükümdar’lık ise feodal çağların kavramlarıdır. Unakıtan, hâlâ kolonyal dönemlerde yaşadığımızı sandığı için olmalı, limanların yeni ‘sahip’lerini, birer hükümdar mertebesine yükseltmektedir. Unakıtan, bilerek mi yoksa dil sürçmesiyle mi kullanıyor, bilinmez; ancak ‘lord’ sözcüğü İngilizcede, ‘Rab, Allah, Tanrı’ anlamı da taşıyor. Bir ülkenin limanlarına sahip olmanın, iktisadi anlamda ‘Tanrı’ kudretine ulaşmak demek olduğunu, özelleştirme fanatiği bir bakan da, itiraf etmiş oluyor. Bu arada, ‘dindar’ bir bakanın, kamu mülklerini devrettiği şirketleri, ‘Tanrı’ sayması, günahkârlık hatta çoktanrılılık değil midir; kendisine sormak gerekiyor! Neticede, Kemal Unakıtan sayesinde limanları ele geçirenler ‘Tanrı’laşırken, limanları hediye edenler ‘kul’ pozisyonuna düşmektedir.” Sendika Gülhan Elmas: “Hükümetin el koyduğu Sabah gazetesi ve ATV televizyonunda sendikalı olanlar işten çıkarılıyor. AKP için sivil toplum kuruluşu sendika değil tarikat!” Tandoğan’dan Gündoğdu’ya II. 9 Eylül PERİHAN ERGUN İçim coşkuyla çağlıyor. İzmir kökenli oluşumla ve tüm halkımla bir kez daha övünç duyuyorum. 13 sayısı bana çok uğurlu gelir. İlk oğlumu 13 Mayıs’ta hem de pazar günü Gündoğdu Mitingi’nin başladığı saatte dünyaya getirmiştim. Demokratik Atatürk Cumhuriyeti’ne de çok aydınlanmalar getireceğini yaşadığımız Tandoğan’da başlayıp Çağlayan, Çanakkale, Manisa ve daha onlarca il ile ilçede sürdürülerek Gündoğdu’da meşaleleşen “Tehlikenin farkında ol, Cumhuriyetine sahip çık” mitinglerimizin yurdumuza muştular getireceğine inanarak mutlanıyorum. Bu coşku seli çağlayarak Gündoğdu’ya ulaştı. Ailemin görerek bana anlattıkları, emperyalist güçlerin denize döküldüğü gün olan 9 Eylül Zaferi’nin II’ncisi de irticanın, ılımlı İslamın, halkı hiçe sayarak egemenliklerini sürdürenlerin, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarının denize döküldüğü gün oldu. Bir farkla, bu kez İzmir Körfezi’nde düşman gemilerinin yerini al bayraklarımızı ellerine meşale yaparak gelincik tarlaları yaratan balıkçı teknelerimiz almıştı. Hele Narlıdereli balıkçılarının irice teknesindeki bizlere Mustafa Kemal’i armağan eden Zübeyde anamızın kocaman posteri ve altında “Anamı da alıp geldim” yazısı yürek durdurucuydu. Bir de Gündoğdu mitinginin sloganı olması dışında bu uyarının “Anneler Günü”yle örtüşmesi de ayrı bir güzelliği simgeliyordu. ??? Bu muhteşem yürüyüş için İzmir’e iki gün önceden gelmiştik. Konaklama yerimiz Karşıyaka’daki yakınlarımızdı. Havaalanından gün batımında çıkarak ilçeye yöneldiğimizde yol boyunca üstlerine Atatürk resminin de uygulandığı bayraklarımızla övünerek ilerlerken merkeze geldiğimizde sanki güneşin batarken camlara yansıyan kızıllığı gibi her bina ve mekân al bayrağımıza bürünmüştü. Çocuklarım heyecanlı sesleriyle “İşte İzmir. İşte Türkiye” diyorlardı. Görüntüler mitingin görkemli olacağının da ifadesiydi. Bu nedenle günlük alışkanlıklardan vazgeçerek alanda iyi bir yer tutabilmek amacıyla erkenden yola çıktık. Alsancak’a ulaşmak için Karşıyaka Vapur İskelesi’ne geldiğimizde iskele meydanı genç yaşlı, kadın erkek ve çoluk çocukla dolup taşmıştı. Bazı sivil toplum kuruluşları herkese Atatürk posterleri ile üzerinde “Tehlikenin farkındayız, Cumhuriyetimize sahip çıkacağız” yazılı göğüs etiketleri yapıştırıyorlardı. Alsancak’tan Gündoğdu Alanı’na geldiğimizde oturacak veya duracak yerler dolmuştu. Rastlantıyla Kordon’daki bir kafede yer bulabildik; görüntüleri yakalayacağımızı sanıyorduk. Antalyalı, Divriğli, Trabzonlu ve daha birçok yürüyüşçünün kafilelerini iktidarı uyaran pankartlarıyla, ellerinde aralıksız salladıkları bayraklarıyla kısa bir süre görebildik. Görüntü sahamız artık Cumhuriyetçilerden örülmüş kale duvarlarıydı, sanki çağdaş, üniter Türkiye Cumhuriyeti’nin geçilmez kaleleriydi. Onların bilinen sloganları atarak bayraklarını sallamalarını ne 35 derecedeki sıcak, ne kavurucu güneş ne de kalabalığın eziciliği durdurabildi. Alsancak’tan Asansör’e, Kemeraltı’na, İkinci Kordon’a, Bayraklı’ya kadar sahaya giremeyen Atatürk çocukları, kendilerince ayrı mitingler oluşturmuştu. Bir gün önce Bornova’da gözdağı vermek için patlatılan, on beş kişinin yaralanmasına bir de ölüme neden olan menfur bomba da bu ulusal coşkuyu önleyememişti. ??? İçte ve dıştaki tüm emperyalist güçlere, onlara vatan topraklarını ve kurumlarını iktidarda kalma amacıyla satanlara, ikinci cumhuriyetçilere, gericilere, daha birçok düşmana ders olmalı. Mitinglerin inanç ve söylemlerle sergilediği ilke ve düşünceleri, milyonları aşan sayılarından da öteye ulaşmıştır. Acaba hâlâ iktidarla satılmış medya bu gerçeği görmüyor, duymuyor mu? Onların dışında daha da önemlisi Atatürkçü ve Cumhuriyetçiyiz ilkeleriyle yola çıkan sol görüntülü partilerin ağababaları halkın istemini özümsüyorlar mı? Çünkü Gündoğdu mitinginde yoğunlaşan iki sloganın en önemlisi “Birleşin, birleşin daha da birleşin”. Halk sadece iki partinin değil, ulusalcı tüm parti ve kişilerin ittifak ederek, bu iktidara karşı bir duvar örmelerini istiyor. Onların koltuk, çatı iktidar hırslarından bıktı. Memleket ve halk severliklerinin ürününü vermelerini istiyor. Onar hâlâ “Armudun sapı, üzümün çöpü” inadını sürdürürlerse o çöple sap kendilerinin sonu olacaktır. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com BULMACA HARBİ SEMİH POROY SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 17 Mayıs www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/Kuşbaşı et 1 ve patlıcanla yapılan bir 2 yemek. 2/ Te 3 lefon sözü... Yahudilikte 4 bir nesnenin 5 dinsel amaç 6 lara uygunlu7 ğu. 3/ Eski dilde su... Su 8 udi Arabis 9 tan’ın plaka i1 2 3 4 5 6 7 8 9 mi... Tanrıtanımaz. 1 K A P I D A Ğ T 4/ Keten dövmeye yarayan tokmak. 5/ 2 A N A S O N H A I R AMA K Közlenmiş patlıcan 3 T L UMA C I la yapılan kıymalı ve 4 R A Y yoğurtlu bir yiyecek. 5 A K O R U R A 6/ İnleme, inilti... 6 N M A K R A M E F A N A Z “Ben havada uçar 7 C A idim / ilen tuttun 8 I R A M A T T A beni” (Türkü). 7/ İn 9 A K S U N A N giltere’de çok sevilen bir cins bira... “Çok şık, derli toplu” anlamında argo sözcük. 8/ Paylama, azarlama... Antalya’nın bir ilçesi. 9/ Su geçirmez kumaştan yapılan bir tür spor ceket... Tantal elementinin simgesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Edirne yöresine özgü, közlenmiş patlıcan ve sarmısaklı yoğurtla yapılan bir yemek. 2/ Bir göz rengi... Kırmızı renkte olan. 3/ Bir nota... Kasaplık hayvanların sırtından elde edilen et. 4/ Eski dilde göğüs... Utanç duyma. 5/ Bilgiçlik taslayan kimse... Konya ilinde bir baraj. 6/ Olumsuzluk belirten bir önek... Osmanlı ordusunda ve donanmasında hafif piyade askeri. 7/ İslamda ehli sünnet mezheplerinin en büyüğü. 8/ Bir kimsenin davranışlarına temel olan ahlak ilkelerinin tümü... Yemen ve Etyopya’da yetişen, yaprakları uzun süre çiğnenince sarhoşluk veren bir ağaççık. 9/ “Delice” de denilen, taneleri zehirli olan ve ekin tarlalarını saran bir ot... Tombul bir fındık türü. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear