29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 8TEMMUZ2005CUMA OLAYLAR VE GORÜŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Veto ve Alkış DÜZİNELERLE yasayı çıkanp tatile gittiler. Ya- salarşimdi Cumhurbaşkanı'nın önünde. On beş günde inceleyip uygun görürse yayımlayacak. Ama, geceyanlanna kadar, on beş-yinmi kişinin ka- tı'ımıyla, uykulu gözlerveyorgunzihinleçıkanlmış yasalarda elbet bir yığın aksaklık bulunacak ve dev- let başkanı onları geri çevirecek. Ama, milletve- kılleriortadayok. Demek ki, onlar gelinceye kadar beklenecek. Ya tatillerini apartoparyanda keserek toplanacaklar ve inatları tuttuğu için tasanları olduğu gibi yeni- den Cumhurbaşkanı'nayollayıp yayımlamayı zor- layacaklar; ya d a o, imzaladığı bazı yasalan Ana- yasa Mahkemesi'ne yollamak zorunda kalacak. Kısacası, zaman kaybı, gereksiz emek harcan- ması. Işlerine gelen tasarılan yasama yılının son gün- lerine sıkıştınp çabucak çıkarıverme kurnazlığının bedeli budur. Ne var ki, dünyanın bazı devlet sistemlerinde ya da uygulamalarında bu çeşit oyunlara da çare bulunmuştur. örneğin, ABD'de "cep vetosu" diye birşey var. Bizde Cumhurbaşkanı'na tanınan yetki tam an- lamıyla veto sayılmaz; çünkü Meclis'çe kolaylık- la aşılabiliyor. Oysa, Arnerika'da tasanları on gün içinde veto edebilen başkana karşın veto edilmiş birtasarıda ısrar edebilmek için Kongre denen iki meclisli yasama organının her iki kanadında da üç- te iki çoğunluk gerek. Kaldı ki, yasama yılının son on gününe sıkıştırılmış yasalar büsbütün suya düşmüş olabiliyor; çünkü başkan, meşru sayılan bir yoldan "Siz tatile gittiniz, ben de tasanları ce- bime koyup tatile gidiyorum" der ve o çeşit ya- salar hiç yayımlanmayıp büsbütün geçersiz kalır. Tatillerini uzatmak istemeyen açıkgöz yasa koyu- cular da bir daha öyle kurnazlıklar etmezler. Ama, devlet sistemi demek, hep açıkgözlülük- lere, kurnazlıklara, yolsuzluklara, dolambaçlı yol- lara çare bulmak mı demektir? Hele Türkiye gibi bir ülkede Cumhuriyet daha olumlu, yapıcı, yarar- lı işler için kurulmuş değil midir? l^rneğin, diyelim bazı kamu işletmelerini sat- \J maya karar vermişsiniz, onlann gerçek değe- rini niçin nesnel biçimde hesaplatıp önceden açık- layarak ihalenin doğruluğunu ölçme olanağı ya- ratmazsınız? Hep kuşku bulutlan mı dolaşacak üze- rinizde? Şuna bakın: Yüzde 55'i satışa çıkanlan Türk Telekom'un gerçek değerine ilişkin olarak atılan palavralann bini birpara. Bayan Çiller "40milyar dolar ederdi" demiş; Sayın Başbakan da özel uçaktaki yol arkadaşlarına "Tansu Hanım'ın açık- lamalanna katılıyorum " diyor. AJkışlayıcı yalaka sü- rüsü ise, hukuku savunmuş olan yargı organları- nı ve o yasal yollara başvuranları suçlamakla meş- gul. Haktan, hukuktan yana olmak marifet değil- miş. Galiba asıl marifet, yolsuzluğun, yiyiciliğin, dal- kavukluğun, sermaye uşaklığının, saray maska- ralığının kol gezdiği bir düzende köşe tutmakmış. Lara Feneri Söndü İstanbul'da son ziyaretimde, İstanbul'un trafiği nedeniyle benim gecikmemden görüşemedİk. Beklemeden yorulmuş yatağına çekilmiş, Şen Hanım'a üzüntülerini belirtmişti... Asıl özür dilemesi gereken bendim. Oğlum Taylan'ın geçen eylülde Antalya'da çektiği resimleri bıraktık. Resimlerde güzel çıkmıştı. Dilerim beğenmiştir. A Mlisa SEYİRCt Amştırmacı-Yazar ü Neyzi bir Istanbul beyefen- disiydi... Türkiye'ninulusal- cı düşünürlerinden Profesör Mehmet AJi Aynî'nin toru- nuydu. îlk kitabı "Sibirya Ovalan'nda" yayımlandığında 12 yaşın- daydı... Kitabın basım giderlerini dedesi Profesör Aynî karşılamıştı. Robert Kolej'de edebiyat bölümünü bi- tirdi. Amsterdam'da gemi şantiyelerinde çalıştı. Londra (BBC) Radyosu'nda Türk- çe çevirmenliği ve spikerlik yaptı. Harvard Universitesi'nde işletme okudu. Ekmekpa- rasını sigortacılıktan kazandı. Sigortacıhk yaşamını ve anılannı "Benim Sigortacıla- nm" adlı 736 sayfalık yapıtıyla belgesel- leştirdi. Yaşamının büyük bir bölümünü sigor- tacılıkla geçirse de yüreği hep sanattan, ya- zından yana çarptı. Bugün Beyoğlu'nda- ki Yapı Kredi Yayınlan'nın önünü süsle- yen Akdeniz Heykeli'ni ünlü heykeltıraş llhan Koman'a -Zincirlikuyu kavşağın- daki Halk Sigorta'nın (günümüzdeki adı Yapı Kredi Sigorta) merkez binasının önü- ne- yaptırdı. Yine aynı binanm giriş katı- nı sanat galerisi olarak açtı. Sigortacılığın parasal olanaklanndan yararlanarak birçok ressamın resimJerinin bu galeriye alınma- sını sağladı. Robert Kolej 'de başlayan tiyatro tutkusu yaşamı boyunca sürdü. New York'ta, Lond- ra'da ünlü tiyatrolarda oyunlar izledi. Tiyat- ro üzerine yüzlerce yazı yazdı, çeviriler yaptı. Kendisi de oyunlar yazdı. Tiyatroy- la ilgili onlarca kitap derledi. Belki de Tür- kiye'de en büyük tiyatro kitaplığına sahip- ti. Yaşamının son yıllannda bu kitaphğını Akdeniz Üniversitesi'ne vermek istediğin- den ve ilgilenen olmadığından yakınırdı. Ak- deniz Üniversitesi 'nin aydın rektörü Mus- tafa Akaydınbu koleksiyon dağılmadan sa- hiplenirse ve de üniversite kütüphanesinin bir bölümüne onun adını verirse çok güzel bir işe imza atmış olur. Böyle bir projeye çocuklan ve can dostu Şen Sahir Sılan da yardımcı olurlar sanıyorum. "Hüseyin Paşa Çıkmaa", "Meyzi ile Ney- zi'', "Beyzade/Paşazade" gibi çok sayıda anı ve tarihi romana imza attı. "Lara Fene- ri", "GönüDü Sürgün", "Benim Sigortacı- Janm" adlı yapıtlarında anılannı yazdı. Son anılannı yazdığı "LaraFeneri-3'',bitmeden yazı masasında kaldı. Can Yücel'den Bü- lent Ecevit'e, Ahye Berger'den Prof. Mîna Urgan'a, Abdi İpekçi den ErcümentKara- cana, Oğuz Akkan'dan Sami Karaören'e varasıya dek birçok ünlüyle arkadaşlık, dostluk yaptı. Dostlanndan gelen mektup- lan "DostMektuplan"nda romana dönüş- rürdü. AB Neya'yi Can Yücel şu dizelerle şiirleştirdi: "Arkadaşlar arasında toplaşıp konuşurken abvao* dünyadan/Son günlerde âdet ettiydi bizim Neyzi/Bir kenara çekilip sus-pus otunıyordu/Morarmış dudaklann- da bir çarpık tebessüm..jDerken en hara- retü yerinde taruşmanın/Hani, affedersiniz, yırük dondan çıkarmışçasına/Ben önümiiz- deki on yıl içerisinde ne olup biteceğini bili- yorum diye atihyordu ortaya/ Neymiş pe- kiy?/Ne olacakmış/Ağzından laf alabinrsen aşkolsun/ (...)Ae mi olacak önümüzdeki on yılda?/Onu bilmiyecek ne var?/Bir bok ol- mayacak elbet dedi." Son yirmi yılını gönüllü sürgün olarak sevgili dostu yazar-çevirmen Şen Sahir Sı- lan'la birlikte Antalya'da geçirdi. Bizim dostluğumuz da bu yıllarda gelişti ve so- nuna dek sürdü. Antalya II Kültür Müdür- lüğüm sırasuıda yazılanyla, söyleşileriy- le, kültür ve sanat insanlanyla ilişki kur- mamda bir külrür eri gibi çalıştı. Gelen konuklan Akdeniz'e bakan evinde Sılan'la birlikte ağırladı, bağnna bastı, benim yü- kümü hafifletti. istanbul'da son ziyaretimde, İstanbul'un trafiği nedeniyle benim gecikmemden gö- rüşemedik. Beklemeden yorulmuş yatağı- na çekilmiş, Şen Hanım'a üzüntülerini be- lirtmişti... Asıl özür dilemesi gereken ben- dim. Oğlum Taylan'ın geçen eylülde An- talya'da çektiği resimleri bıraktık. Resim- lerde güzel çıkmıştı. Dilerim beğenmiştir. Çok rahatsız olmasına karşın son ana ka- dar bir ulusalcı olarak ülkesine, ülkesinin sorunlarına duyarlıhğını sürdürdü. Düşün- celerini son zamanlara kadar Cumhuriyet'e yazdı. Laiklik konusundaki endişelerini di- le getiren son yazısını haziran ayının baş- lannda Olaylar ve Görüşler sayfasında oku- durn. Özetle bu dünyadan bir AK Neyzi geçti... Adam gibi adamdı. Dostu Doğan Hızlan' ın deyimiyle üretkendi, çalışkandı, dürüsttü ve nazikti... Toprağı bol olsun. '...Daha Üzücü ve Daha Korkunç Olmak Üzere...' Kadim SERİNÖZÜ TürkDUive Yazını Öğretmeni K ANTALYA CUMOK AYDINLANMA KAHVALTISEVA ÇAĞRIYOR: Diyorlar ki: "Lütfen bu memleketin kaderine el koyun!" Güzel de, NASIL? A\ Gürkut ACAR'la bızırrı olana sahıp çıkmanın yollannı arayacağız. YA BİR YOL BLLMAK Y A' DA BİR YOL AÇMAK ıçın tıim ClfMOK'lan kuşluk kahvaltısına bekiiyoruz. Şıır? Her zaman. 10 Temmuz 2005 Pazar günü saat: 10.00'da AKDENİZ ÇİÇEK PASAJI'nda. • Saflann sıkı \e geçılmez olması ıçın: Sen gelmezsen bir eksiğiz! Adres: Kaleiçı eırişı. Uzun Çarşı Sokak No: 24-26 Kalnaltıeden 7 5OYTL'dır. Iletişim-Bilgi: Hicran KARABl DAK 24" 67 17 - 243 47 17 - 0 532 325 05 63 - Akşam: 243 00 80 hıcranCr a. pnaıl com - hıcraB(r,a,met net.tr - hıcraıAarabudat ahotmaıl com urtuluş Savaşı- mızın Başko- mutanı, Cum- huriyetimizi kuran, Türklüğün gözbebeği Gazi Mustafa KenıaJ" in Gençliğe Söylevi için- deki şu üç tümce bel- leklere kazınacak önemdedir: "...Bütün bu koşullardan (dış düş- manlann > aptığı yıkmı- lardan) daba HZÜCÜ ve daha korkunç olmak üzere ülkemizde yasa- ma ve yürütme erkini kullananlar; aymazhk- la sapknıhğa yönelerek ulusumuza en büyük kötülüğü yapabUifler. Dahası, bu gücü kulla- nanlar kişisel yararla- ruu, yurdu ele geçirmek isteyen ya\ilmacı düş- manlann amaçları ile birleştirebilirler. Ulus, yoksulluk ve güçlükler nedeniyle yıkılmış ve güçsüz düşmüş olabi- lir..." Bu tümcelerde ve bunlardan öncekilerde söylediklerini 1. Dün- ya ve Kurtuluş Sava- şı'nda yaşamıştık. Mustafa Kemal, ulu- sun bir kez daha bu acı- lan yaşamasını isteme- diği için uyanyordu gençliği. Demokratik düzene geçmeye başladığımız 1946'dan bu yana anımsanacak olaylar ve sözler; eşsiz öke (dâ- hi), Türklüğün doruğu ve büyük önderi Ata- türk'ün bir tür kaygıyı da içeren, günümüz di- liyle yazdığım sözle- riyle yıllar sonrasında olabilecekleri ta 1927'de düşündüğünü kanıtladı. DP, "Türkiye küçük Amerika olacak..." söy- lemiyle 1950'de yasa- ma ve yürütme erkini ele geçirince dış poli- tikada ABD'ye bağım- hlığa yönelindi. 1948'de Öğretim Bir- liği Yasası'na aykın uy- gulamalara başlanıl- KALLAUlyeni yerinde,.. Tüm dosttarımızı açılişımıza bekliyoruz...! Kurabiye Sokak No:16 Beyoğlu-İstanbul • Tel.0212.245 1213-243 90 99 • www.kallavi.net - info6kallavi.net mıştı (Ilköğretimdeki 4., 5. sınıf öğrencileri- ne din dersi okurulma- sı). Tapınım çağnsını (ezan) Arapça yapan DP, imam-hatip okul- larını açmaya başladı. Atatürk devrimlerini, Cumhuriyeti koruyup yüceltecek eğitimcile- ri yetiştiren, Milli Eği- timimizin yüz akı olan Köy Enstitülerini ka- pattı. Dini duyguları sömürerek oy alma kaygısı ile AdnanMen- deres, "MUletvekilleri! Siz isterseniz hilafeti de getirebUirsiniz" diye- rek şeriatın kapısını aralıyor, laikliği yara- lıyordu. Cumhuriyet düşma- nı Saidi Nursi'yi "bü- yük din adamı" diye öven, ona sagyı duyan başbakanlarvardı. "Ba- na sağcüar suç işliyor dedirtemezsiniz. Tes- pih çeken eller tetik çek- mez", "Şeriata karşı yürünemez", "Şeriat gelecek, ama kanh mı, kansız mı?", "tslam, Kuran, namaz..." ve Cumhuriyet, Atatürk düşmanı, Saidi Nursi'yi izleyen Fethullah Gü- len'den ödül alan, "Ta- rikatların iyisi de var- dır" diyen başbakan- lan gördük. Demokrasinin "ol- mazsa olmaz" koşulu ve değiştirilmesi öneri- lemez laiklik olan TC'nin anayasasına "Ük ve ortaöğretim ku- rumlannda haftada iki saat din dersleri oku- tulması zorunludur" kaydı 1982'de konul- du. 1950'li yıllarda çıka- nlan Maden Yasası ile 2000'de çıkanlan Tah- kim Yasası ulusal ya- rarlarımıza aykırıdır. 1995 yılı sonunda ka- bul edilen Gümrük Bir- liği Anlaşması da bun- lar gibi. 1970'li yıllar- dan beri üretim-tüke- tim (ekonomi) siyase- timizi EVIF yönetiyor. IMF ve Dünya Banka- sı'nın egemeni ABD'dir. IMF, program uyguladığı ülkelerde hükümetleri koşulsuz kendi isteklerine bağ- lar; o ülkenin üretim tüketimini düzlüğe çı- karmayı amaçlamaz. Başarısızhğın sorum- lusu borçlu ulusun hü- kümetidir. Memurun, işçinin ay- lığını, emeklilik yılmı, tanmda neleri ne de- ğin üreteceğimizi, ulu- sal üretim kuruluşlan- mızın özelleştirilmesi gereğini, bütçemizin nasıl yönetileceğini IMF belirliyor. Tüm bunlar anamalcı yayıl- macılığın (kapitalist emperyalizmin) amaç- lanna uyan düzenleme- lerdir. IMF yönetimi; işçiyi, memuru, dulu, yetimi, esnafı, köylüyü, çiftçi- yi açlıkla baş başa bı- rakmıştır. Işsizlik, yok- sulluk en üst sınırlanna ulaştı. Ürerim-tüketim bakımından bağımsız- hgımtTi yitirip ABD'nio güdümüne girdik iyice. AKP yönetimi, dışiş- lerimizde AB ve ABD'ye bağımlı durum- dadır. Yüzbinlerce şehi- dimizin kanıyla kurdu- ğumuz, Lozan'da bel- gitini (senet) aldığımız Türk devletini AB, dip- lomasi oyunlan ve bir- liklerine alacağı aldat- macasıyla parçalamak, Sevr'i uygulamak isti- yor. KKTC çok yakın- da yok olacak, ada eli- mizden alınacaktır. Ar- dından Ege'de kıta ve hava sahanlığı. Ermeni soykırımı sorunu başı- mızı agrıtacak. Laik cumhuriyeti yılap şeri- atla yönetilen bir devlet kurmayı isteyenler, şim- di yasama yürütme er- kini kullanmaktalar. Bu iki erkle yetinmiyor, yargıya da egemen ol- mayı istiyorlar. LaikU- ğin korunması gereksiz, artık M. Esat Boz- kurt'un düzenlediği Türk Yurttaşhk Yasası devriminin zamanı dol- muştur diyen yargı ku- rumu da siyasallaşıyor mu ne?.. Çeşitli suçlamalardan yargılanacak iken mil- letvekili seçilip doku- nulmazlık zırhına bü- rünen yüze yakın AKP'li var. Birkaç ba- kanlığın üst düzey yet- kilisinin yolsuzluk ve hortumlama yaptığı sa- vı medyanın dilinde. AKP, ulusun temel ku- rumlarıyla, toplumun tüm keshnleriyle (Çan- kaya'yla bile) kavgalı- dır. Emekçiler, aylardır üretim kurumlarının özelleştirihnesini önle- mek için yurdun her ye- rinde eylemdedirler. AKP'den kurtuknak ulusun en başta gelen sorunudur. Büyük ön- derin kaygı yüklü ön- görüsü -ne yazık ki- ger- çekleşmiştir. TBMM'yi kendini ve yakınlanm değil, ulusunu seven, devrimleri ve cumhuri- yeti koruyup yüceltecek kişilerden oluşturmaya çahşmahyız. Bunun için tüm yurtseverler, sivil toplum-demokrarik kit- le örgütleri eylem birK- ği yapmalıdır. Yoksa or- taçağ karanlığma gö- mülürüz. Aman haL Aü olan Üsküdar'ı geç- mesin. PENCERE Türkiye'ye Suikast!.. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Arnerika'da katıldığı Sun Valley Konferansı'nda demiş ki: "- Dini bir ideoloji haline getirerek, devlet aygı- tı marifetiyle toplumu zorla dönüştürmeye çalış- mak, dine, demokrasiye ve insanlığa karşı 'suikast' düzenlemekten farksızdır," Doğru bir laf etmiş Başbakan.. Ama, Recep Tayyip'e inandınız mı?.. Erdoğan sözünün arkasında mı?.. Yoksa 'takıyye' mi yapıyor?.. • Sorunun yanıtını doğru dürüstalmak içinAKP'nin icraatına bakmakta yarar var... Cumhuriyet'in dünkü manşet haberi SOS gibiy- di: 'Tüm yargı ayakta!..' "Yargıtay ve Barolar Birliği'nden sonra 'Hâkim- ler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) da' yargı ba- ğımsızlığını zedeleyici düzenlemeleri nedeniyle hükümeti sert bir dille uyardı.." Laik Cumhuriyetin 'Oğretim Birliği' ayaklar al- tında çiğneniyor. AKP imam okullan ve Kuran kurslan için nere- deyse seferberlik ilan etti... Iktidar partisi Çankaya ile, askerle, üniversite- lerle neden çelişkiler içinde?.. Devlet kadrolann- daki memurlar sürgün ve atamalarla niçin hallaç pamuğu gibi atılıyoriar?.. Iktidar işçi sendikalanna da el attı; DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi diyor ki: "- AKP Türkiye'yi ablukaya alıyor, sekiz bin iş- çimiz zorla başka sendikalara geçirildi.." Ana muhalefet lideri Baykal halkı uyanyor: "- Türkiye'ye sahip çıkın!.." Recep Tayyip'in liderliğinde AKP'nin devleti ele geçirmek, dinci ideolojiyi uzun vadeli bir projeyle egemen kılmak için bilinçli oldukları kesin... • Cumhuriyet'te dün TESK'in CTürkiye Esnaf ve Sa- natkârlar Konfederasyonu) yanm sayfalık bir du- yurusu vardı... Esnaf ve sanatkâr soruyordu: "Nereye gidiyoruz?.." Nereye mi gidiyoruz?. Dinci devlete!.. Hazır iktidara geçmişken AKP fırsat bu firsat di- yor... Ancak bu gidişatın asıl korkutucu yanı, da- ha tüm boyutlanyla ortaya çıkmayan 'sermaye operasyonu'öur... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dinci serma- yeyi Türkiye'de egemenleştirdiği gün, bu iş bitmiş demektir... Bu AKP tasanmını daha önce bu köşede birkaç kez yazmıştım. Yaman Törüner dünkü köşesinde durumu açık seçik dile getiriyor: "...özel finans kurumlannı (Ihlas) batıranlarla, vatandaşın milyaharca dolannı iç eden Kombas- san gibi dinci oluşumlann patronlan ne TMSF'nin, ne devletin takibine uğruyor... Bu işin sonu, Türk liberaf sermayesinin bir bö- lümünün yavaş yavaş yok olması ve gücün ılımlı Islam sermayesine geçmesi ile sonuçlanacak." • Recep Tayyip Erdoğan Amerika'da kısaca de- miş ki: "- Dini bir ideoloji haline getirerek devlet aygı- tı marifetiyle toplumu dönüştürmeye çalışmak in- sanlığa suikasttır..." Evet, Türkiye şimdi bu suikastla karşı karşıya... Temmuzda £ S 50 YTL îndirim J^* ve chip-para Maksimum indirim tutan 50 YTL'dır. "Butik Otel MİMOZA - Çalış Plajı - Fethiye - Plaja 100 m, ailevi ortam, klimalı odalar" Geceleme kahvaltı 1 kişi 25.- YTL Çocuk: 0-6 yaş ücretsiz, 6-12 yaş % 50 Tel: 0 252 613 4149-www.mimoza.de öl'ün büyülü ortamında "Keyifli Tatil" Titreyengöl kıyısında orman içinde Mavi Bayrak özel plajlı bir rüya • Eşsiz doğa, temiz sahil • 6o dönüm alanda 54'ü villa toplam 383 klimalı oda • Sabah, öğle, akşam açık büfe yiyecekler, yerli alkollü ve alkolsüz içecekler • Anne-babalara ve çocuklara özgürlük! "ÇOCUK KULUBÜ" • Disko ve animasyonlar • Evcil hayvanlar özel barınakta kabul editir • Resepsiyona bildirin Cumhuriyet gazetesi odanızda • Cumhuriyet ailesinin buluşma noktası F A M t l Y t t t O I T ^ M > ş M Ş B | _ ş n | _ _ l _ ^ ^ _ ^ _ l ^ ^ ^ Manavgat- Side/Titreyen Göl mevkii P«MMpljypPH|||İ|jj||Hn^||giin 11İI llB www.magicsevenresort.com SeVen. lay. çiftlerine /OAV l l l U l l i m Rezervasyon Tel: +90(242) 756 96 00 +90 (212) 518 94 31-32 rezervasyon@magicsevenresort.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear