25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 8 TEMMUZ 2005 CUMA 14 U.K. kultur@cumhuriyet.com.tr Resme ve yaşama coşkuyla sanlmış bir insanın genç yaşta aramızdan ayrılması ne üzücü il'iarük çiğneyemeyecekERHAN KARAESMEN Ankara'nın seçkin sanatsal adreslerinden Selvin Galerisi, yıllar önce sevimli bir giri- şim başlaönıştı. O dönemin (seksenler son- ralan) yetenekli, umut veren genç sanatçı- lannın kamuoyuna daha iyi tanıtılmalanna katkıda bulunmak üzere kapsamh ve düz- gün baskılı kataloglar hazırlatıyordu. Bu dokümanlann bir bölümü için ana metnin Türkçe- Ingilizce yazımını zevkle üstlenmiş- tim. Fahrettin Baykal için yazdıklanmın başlığı "YeşiTi çiğnerken" gibi bir şeydi. önceki dönemlerden bir sergisınde hafifçe soyut bir doğa görüntüsünün içıne yerleş- tirdiği anlamh ve güçlü bir yeşil lekeden övgüyle söz etmiştim. O yeşili yakalayabil- mek için gösterdiği çabayı anlatmıştı, kar- şüığında: "Bir yıgın yeşil ve kanşınunı de- nedim. Tütturamıyordum bir türlü. Hırsım- dan bir akşam, tüpten fişkırOp yeşil boyayı yüzüme, gözüme sürmeye başladım. Birazı- nı da resmen çiğneyerek jaıttum. Bağırsak- lanm biraz bozuldu; ama ertesi gün yeşili- mi yakaladım. O benim beynimde ve düşle- rimde çiğnediğim yeşildi." Yıllar sonra, bırİikte çıktığımız bazı tele- vizyon söyleşilerinde de 'yeşili çiğneme' kavramından geçmişin çok değışik bir anı- sı olarak söz ederdik. Yapüğı işe tutkuyla bağ- lı, genç bir sanatçının 'resim' olayıyla de- rin, coşkulu ve çok saygılı bir kucaklaşma- sıydı, bu. Çocuk dünyasına yakındt Resme ve hayata bu denli coşkuyla sanl- mış bir insanın, çok genç yaşında aramız- dan aynhşı elim bir olay. Bir başka türlü kö- tü şaka. Macaristan-Türkiye-Portekiz-Al- manya arasında gidip gelen, bizim buralar- dayken bile izi çok zor sürülür bir hareket- lilik sergileyen, bedenen ve ruhen çok güç- lü bir insanın ölebileceğinı düşünmek çok güÇ. Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu'nun 1970 or- talannda çeşitli dallarda verdiği mezunlar, duygusal ve fikirsel birkuvvetlı dayanışma içinde, Türk sanat dünyasının sonrakı dö- nemlerinde anlamlı etkinlikler sergilediler. Fahrettin, Muzaffer, Habib, Şener, Raşit, * r' s . İ~ -t# 4 * ^^ 1 "* 1 Behçet ve Şahin (rahmetli Şahin Kaygun)... Seksenli yıllar boyunca kendi biçemlerini ve dünyalannı gelıştiren bu yetenekli uısanla- ra hep sempatiyle bakmış olduğumu; kon- feranslarda, televizyon ve radyo söyleşile- nmde, yazdıklarımda kendünce yol göste- nci ve özendirici olmaya çalıştığımı hatır- lıyorum. 'Tatbikici'lerin dışında seksen son- lannın umut veren diğer bazı sanatçıları (Fatma TüJin, KezbanArca,Alp Taraer baş- ta olmak üzere) ile ilgıli olarak bir söyleşi- de "Ben bu yetenekli gençlerin hepsine zar aüyorum" diye şakayla kanşık cıddı bir be- yanda bulunduğumu da. Aralannda en dı- şa dönük, sosyal ilişkilerde olağanüstü akış- kan kışiliğiyle Fahrettin, beni başka dostla- nn da bulunduğu çevrelerde yakaladığında, bu "zar atma ve kefil olma" işıni kahkaha- lar arasında anlatır dururdu. Benım Fahrettın'e attığun zar kesınlikle doğru çıktı. Soyut figür arası anlatımı çok yoğun, ama çok küçük boyutlu yüzeylere sığ- dınlmış ilk dönem resimlerinden sonra Bay- kal, çok sevdiği Güneybatı Marmara doğa- sından esinlenmelere kendinı bıraktı. Resim- lerinin boyutlan büyüdü; ama anlatım yo- ğunluğu hiç azalmadı. Ağaçlan bol, cici do- ğa resimleri yaparak, daha ünlü bazı sanat- çılann aksine hıç rol kesmeden, en içten bir doğa sevgısini yaptıklanna serpiştirdi. Ço- cukların ve onlann oyun dünyasının olağa- nüstü bir algılamasını yarattı. Gerçek bir doğada, çok ınandıncı güzellıktekı ağaç kü- melennin arasında çocuklar ve uçurtmala- n, hep birlikte alabildiğıne dolu bir yaşam sevincini sergileyip durdular. Çocuk dünya- sına yakınlığı onun sadece resımsel imge- lemıne etki yapmakta kalmadı, çocuklara sa- natı ve güzel şeyleri sevdirmek için çok se- vımli televizyon programlan hazırlayıp sun- • Soyutfigür arası anlatımı çok yoğun, ama çok küçük boyutlu yüzeylere sığdırılmış ilk dönem resimlerinden sonra Baykal, çok sevdiği Güneybatı Marmara doğasından esinlenmelere bıraktı kendini. Resimlerinin boyutlan büyüdü; ama anlatım yoğunluğu hiç azalmadı. Ağaçlan bol, cici doğa resimleri yaparak, en içten bir doğa se\gisini yaptıklanna serpiştirdi. maya da yöneltti. Fahrettin Baykal'ın, ülkemizdeki ve dün- yadaki toplumsal-politik gelişmeleri ir- deleyici bir ileri aydın gözüyle izlediğini takdirle görürdük. Yerel, ulusal, evrensel olgulan, deprem- lerle ve terörle yıkılan binalann görün- tülerini tablolarına geçirdi. Bu dışa dönük izlemeciliği, insani ilişkiler çerçevesinde de, yoğun biçimde kendini gösterirdi. Tat- bikici dostlan başta olmak üzere Türk sanat dünyasında pek çok kesimle ve insanla kuvvetli dostluk bağlan kurmayı becerir- di, Fahrertin. Dolayısıyla; acılı bir sürpriz olan, bek- lenmedik ölüm haberi o dünyada herkesi, hepimizi derın üzüntüye boğdu. Hep bir- likte başımız sağ olsun. Has sanatçı Bay- kal'ı ve sevimli insan Fahrettin'i hep öz- lemle hatırlayacağız. Cam Ocağı'nda beşinci dönem kurslan Camın gizemli dünyası Kültür Servisi-Beykoz'dakı Cam Ocağı'nda bu sanarın çeşitli türlerin- de eğirım çahşmalan sürüyor. Kayıtlann sürdüğü önümüzdeki dö- nem için belirlenen kurs konulan 'Bon- cuk Yapımı' ve 'Cam Üfleme'. 24 Temmuz - 6 agustos tarihlen ara- sını kapsayan bu yeni dönemde, bon- cuk yapuru kurslannın ıki eğitmenı olacak. MJVDchaelaMöller 'Başlangıç, Orta ve ileri Düzey' derslerini verir- ken, Julie Anne Denton 'Başlangıç ve Orta Düzey'de eğitimi üstlenecek. İki haftalık olan eğitim programlanna ka- hlanlar, farklı boncuk yapma yöntem- lerini uygulamalı olarak öğrenme ola- nağı bulacaklar. Bu iki eğitmen, ge- çen yıl da ocağın konu- ğu olmuş ve büyük il- gi görmüşlerdi. Cam üfleme Aynı dönemde 'Cam Üfleme' (Orta ve îleri Düzey) dersi verecek olan sanatçılar ise Ed- ward Bernard ile Pa- mina Trayior. Öğrencilein teknik bilgilerini önemli ölçü- de artıracak olan eği- tim programında, takım çahşmasına geçilerek renk, garaj (üretilen par- çalann sıcak tutulması için kullanılan firın) ve el şalümosunun kulla- nımı üzerinde durula- cak. Eğitim sırasında ya- püacakgösterilerde, öğ- renciler renk katman- lan, toz boyayla renk- lendirme, küçük parça kullanımı (dekore et- mek veya parçalan bir- leştirmek için), şalümo ile çalışma, incalmo (büyük parça yaratmak için iki ya da daha faz- la fıskayı birleştirme tekniği), sıcak birleştir- me ve delik oluşturma gibi birçok tekniği izle- yecekler. Edvvard Bernard, sa- natçı ve uzman stüdyo teknisyeni olmasının yanı sıra, New Orleans'takı Wet Dog Cam Atölyesi'nın sahibı. 1988'ten ben camla çalışan ve gü- zel sanatlar lısansını 1996 yılında Roc- hester Teknoloji Enstitüsü'nden alan Bernard, Cam Ocağı, Corning Cam Müzesı, Penland El Sanatlan Okulu ve Haystack Mountaın El Sanatlan Oku- lu'nda eğitmenlik ve asistanlık yaptı, Tulane Ünıversitesi'nde ders verdi. Atölye, Amerika'daki California Sa- nat ve El Sanatlan Üniversitesi, Taco- ma Cam Müzesi ve Rochester Tekno- loji Ensrıtüsü gıbı yerler için cam üf- leme araç gereçleri tasarlayıp üreti- yor. (216433 3693- www.camocagi.org) Bir ressam Fahrettin Baykal vardı Kültür Servisi - Ressam Fahrettin Baykal, geçtiğimız pazartesi akşamı kalp knzı sonucu yaşamını yitirdi. Sanatçınrn cenazesı ailesi, yakınlan ve sanatçı dostlannın katıldığı törenle, dün ikındı namazının ardından Ztncirlikuyu Mezarlıgı'nda toprağa verildi. Fahrettin Baykal 1948'de Kemalpaşa'da dogdu. 1974'telstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu (şımdi Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi) Dekoratif Resım Bölümü'nü bitırdi. Uzun yıllar eğitimcüik yaptı. 1984'teSalzburg' (Avusturya) Yaz Akademisi'nde Prof. Bauder ve Prof. Hoke ile çalıştı. 1973 yılından bu yana Istanbul, Ankara, Izmir, Çanakkale, Edremit, Köbı, Aachen, Amsterdam, Moskova ve VVashington'da 40 kişisel sergi açtı, karma sergilere katıldı. TRT'de yayımlanan 'Düşleri Boyamak' adlı çocuk programında sunucu, oyuncu ve danışman olarak yer aldı. Yapıtlan sanat müzelerinde, yurtiçi ve yurtdışında koleksiyonlarda yer alan sanatçı kitaplanyla da resim bilinci ve sevgisınin gelışmesine katkıda bulundu. YAZIODASI SELÎM İLERİ Ahmet Haşim ve Kentlilikd) Edebiyatımız ve edebiyat adamlanmız üzeri- ne değerfendirişlerin, yangılann ve çoğu toptan- cı, bilgiç, kof, gündelik siyasadan yana, birbiri- nin yinelemesi değeriendirişler, yargılar. Kuşkuya yer bırakılmamış, yeni yeni irdele- yişlere, sorulara yönelemeyen yargılar... Bu garip, dondurulmuş, kemikleştirilmiş ba- kış açılannın edebiyatımıza büyük zaran dokun- muş. Böylesi bakış açılarıyla ödeşmek de pek akla getirilmemiş. Yazınsal verimlerin satıraraları okunmadığı gi- bi kimileyin, açık açık söylenmiş sözler, uyarılar, dikkatler de göz göre göre göz ardı edilmiş. Divan şiirinin güne tanıklığını ancak Sabri F. Ülgener'in büyük eserini okuyunca fark etmiş- tim. Ülgener toptancı yargıları önemsemiyor, şöyle diyordu: "Edebiyat ki, bir bakıma, sosyo-kültürel kişi- liğimizin söz ve yazı halinde kendini dışa vur- ması demek; kâh 'kendisi toplumu belirleyen', kâh 'toplumla biçimlenen', fakat hangi suretle olursa olsun sosyal varlığımız olduğu gibi ak- settiren ifade ve sembollerin toplamı olarak önümüze seriliyor." Sabri F. Ülgener, başta Nabi, birçok Divan şi- irinden örnekle iktisat tarihimizi kaleme getiriyor- du. Yalnızca geçmiş edebiyatımızın ustalan mı ta- lihsiz? Yakın dönemlerin şairlerini, yazarlarını tekrann tekran degerlendirmelerden kurtularak, uzak durarak okuyabildiğimiz ileri sürülebilir mi? Ahmet Haşim'i ırdeleyen yazılarda, çok sev- diğim "Karanfil" şairinin çağına tanık olmaktan kaçındığı, çağının siyasal sorunlanna ilişmedi- ği, kendi kabuğuna çekilerek yaşadığı, toplum- sal açmazlan handiyse bilinçli bir tutumla göz ardı ettiği kim bilir kaç kez ileri sürülmüştür. Işte, bakış açımızı saplantılara yönlendiren yargılardan biri. Daha okul çağımızda bu yargı- larla karşılaşıyoruz. Ahmet Haşim'in 'eserinden' önce bu yargılar- la karşılaşan okur, söz konusu eseri de artık böylesi bir şartlanmışlık içinde okuyacaktır. Za- ten ben de şairi nice zamanlar aşırı bir 'bireyci' sanmıştım. Ahmet Haşim bireycidir, dahası, güdümlü de- ğerlendirişlere göre, gericidir. Acaba öyle mi? 1928'de yayımlanan Gurabâhane-i Laklakan, şimdinin okuru için, daha adından başlayarak bir bilmece, muamma kitap. Gurabâhane Laklakan: "Yoksul leylekler ba- kımevi" diye günümüz Türkçesiyle söylüyor bu adı Behçet Necatigil. Bir sözlüğün sayfalan arasında anılıp geçilışiyle kalakalmış eşsiz bir ki- tap. Necatigil, her zamanki değerbiliriiğiyle ekli- yor: "Haşim kuvvetli bir şair olduğu kadar özlü bir fıkra yazan idi." Fıkralar, Inci Enginün'le Zeynep Kerman'ın çabasıyia bugünün okuruna sunuldu. Ama, "Ka- ranfil" şairinin düzyazıda ne yazdığı pek araştı- nlmadı, bugünün bakış açısıyla yorumlanmadı. Ahmet Haşim, günümüzün büyük sorunlan- na handiyse yüz yıl önce işaret etmiş. örnekse, mimarimizin kişiliksizleşmesinden, özellik kıyı- mına uğramasından söz açmış. Üstelik, tarihî perspektifi gereksinerek!: "Ittihat ve Terakkiyalnız bir siyasipartinin adı değildi, yarım yamalak tarihî bilgilerin ve ham birzevkin kaynaklanndan akıp gelen ilmîve es- tetik birakımın da ismiydi." Hüseyin Rahmi'nin de Ittihat ve Terakki dö- nemine ilişkin olumsuz eleştirileri vardır. Hele Hakka Sığındık romanında bu eleştiriler adeta alaycı bir çığlığa dönüşür. Haşim'e gelince, o, alabildiğine soğukkanlı, ya- nm yamalak tarihi bilginin, ham zevkin başımı- za ne işler açacağını dile getiriyor. Sonraki yazıda değinmek üzere... Öneriler: Kitap / Bekâriar, Henry de Montherlant, Tah- sin Yücel'in çevirisi, Alkım Yayınlan, 2005. (Genç- liğımde çok severek okuduğum bir roman...) Elvis Costello and The Imposters 8 Temmuz 2005, 21.00 Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi Istanbul Kültür Sanat Vakfi, 12. Uluslararası Istanbul Caz Festivali kapsamında yer alan Elvis Costello and The Imposters konserinin gerçekleştirilmesindeki katkıları için Garanti Bankası'na teşekkür eder. ^ R N A N S B A N K 10 Temmuz 2005, n.oo Kabataş - Büyükada -Kabataş Caz Vapuru ile Ada Keyfi Festivalin en sevilen geleneklerinden biri haline gelen Caz Vapuruyla müzik bu yıl ıo Temmuz Pazar günü Kabataş'tan Büyükada'ya uzanıyor. Türk usta müzisyenlerden oluşan Brass Latin ve Nevv Orleans caz geleneğini devam ettiren New Wave Brass Band' in renklendireceği harıkulade vapur gezisiyle caz müzığinı ve İstanbul'un eşsiz güzelliklerini birlikte yaşayacaksınız. ^HNANSBAMC \ TURKCELL bilet/x www.iksw.org ±.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear