25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
* . TEMMUZ 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFA MokrasiHaşım Can Sözer "Doktoriann sağlık, hukukçulann yargı, öğretim üyelerinin universite, bilim adamlannın bilimsel ve sosyal konular, askerierin güvenlık stratejileri ve dış polıtika, muhalefetin politika ve iktidar hakkında görüş bildirmedikleri siyasi sisteme demokrasi mi deniyor bu ülkede? Tei: 0.212.512 06 05 Faks: 0.212.512 44 17 - Yüm yargı ayaktaymış. "İktidar ise atama oturumunda!" Erdoğan: "Imam hatipler arka bahçemiz değil!" ön bahçeniz mi? BİZİM Brüksel lahanası toramanlar, yabancılann ağzının içine bakar ve onların görüşlerini küreselleşme kılıfına sokarak allayıp pullayıp bize yuttuımaya çalışır. Geçenlerde The Observer gazetesinde çıkan bir yazı ise mızrağın artık çuvala girmediğini gösteriyor. Londra'dan Genç Köylü, The Observer'dakı yazıyı yorumlayıp aktanyor: "Ulus devlet öldü, tarih b'ıtti diyenler meğer bütün ulus devletlerden, herkesin tarihinden söz etmiyoriarmış! ölen ve biten sadece bizim gibilerin devletiyle yine bizim gibilerin tarıhi imiş... Yakın zamanlarda, 'Küreselleşmeden siz de payınızı kapın" diye iyi kalpli Amerikalılar, Putin'in Rus petrol havzalarını uluslararası sermayeye açması için türlü akıllar üretip yol göstermekteymiş. Putin de, herhalde giydiği Gucci potinler dar geldiği Unocaliçin ayak sürmekte ve Amerikalılann sabnnı aşındırmakta imiş. Ruslar kadar hantal, anlayışsız ve şüpheci olmayan Çinliler, uzaktan kulak misafiri olduklan bu 'ikna edici konuşmalar'a kendilerini kaptırmışlar ve orta karar bir Amerikan petrol şirketi olan Unocal'ı serbest piyasa koşulları içinde satın almaya kalkmışlar. Aslında Unocal zaten satılıkmış ve peşinde dolananlardan biri de başka bir Amerikalı olan Chevron imiş. Yalnız Chevron'un ancak kadı kızında bulunan cinsten küçük bir kusuru varmış: Chevron, Unocal hisselerine daha az fiyat veriyormuş.Haydi ikinci kusuru da olsun; şirketi alınca işten adam atacakmış. Çinliler ise hem daha yüksek fiyat vermişler hem de işten adam atmayacağız demişler. Ve gurbet acısının ne olduğunu iyi bilen Çinliler, 'Biz bu şirketi alınca bir damla Amerikan petrolünü bile yurtdışına göndermeye kıymayacağız" demişler. Olan biteni izleyen Amerikalı senatörler, hemen Putin'in bu konudaki konuşmalarını bulup, Amerikancaya çevirtmişler ve aynen Çinlilere kıraat etmeye başlamışlar; 'Bu iş olamaz dostum, sizin bu yaptığınız Rus, pardon yani Amerikan petrollerine, işgücüne ve de ulusal güvenliğimize halel getirir" demişler. Şimdi bu alışveriş Amerikan ulusal güvenlik mülahazaları ile durdurulacakmış. Ulusal güvenlik dediklerine göre, ulusal devletleri var zahir. Zavallı Amerikalılar; daha çekeceklen var! Ulusal devletleri de ölmemiş, tarihleri de bitmemiş. Biz kurtulduk, dansı onların başına. Dış yardım isterlerse üç-beş 'ak'il üstat gönderebilıriz herhalde! Amerika canımız, feda olsun üstadımız." Manş SESSİZSEDASIZ(I) Akif Kökçe: "Bursa'da bir lisede Milli Eğitim Bakanlığı'nın gönderdiği Avrupa Birliği bayrağı, Istiklal Marşı eşliğinde göndere çekildiği gerekçesiyle , ,, soruşturma - başlatılmış. Okul yöneticilerinin kabahati yok. Bayrakla beraber Avrupa Birliği Marşı da gönderilseydi, Istiklal Marşı'nı kullanmak zorunda kalmazlardı!" (stanbul'un mistik ve pislik yapısı İSTANBUL'DA düzenlenen Dünya Mimarlar Kongresi'nde, yabancı katılımcılar için Istanbul Belediyesi'nin Ingilizce hazıriadığı "Istanbul Kent RehberTnde Cumhuriyetin ilanı ile Istanbul'un tarihi statüsü ve prestijinin zayıflatıldığı, kentin zengin mistik tarihin yok olduğu anlatılıyor. Birileri böyle yapınca Erdal Alan da şöyle diyor. "Istanbul kentinin tarihi dokusu olan bir çok tarihi yerin bakımsızlıktan çöplük haline gelmesinde büyük sorumluluğu olan belediye yönetiminin, belediyeye ait lokallerde alkollü içki yasağıyla başlattığı ideolojik yaklaşımın izdüşümü olan bu çarpık değerlendirmenin, Dünya Mimarlar Kongresi gibi uluslararası bir düzenlemede tekrar ortaya çıkması, Cumhuriyet düşmanı çevrelerin ne kadar pervasız ve saldırgan bir yöntemi hayata geçirdiğini gözler önüne açıkça sermektedir. Cumhuriyetin ilanının, Istanbul'un tarihi statüsü ve prestijini zayıflattığı gerekçesi ile Cumhuriyete yapılan saldınlan anlamak için, bugün ülkeyi yönetenlerin zihniyetine de bakmak gerekiyor. Vah ülkem vah!" Yüksek YerilimHattı erdincutku a yahoo.com AB ile yıldızlanmız banşmryon Onlann 12 bizim 1 yıldızımız vari Atatürk'e Saldırmanın Dayanılmazlığı... MERİÇ VELtDEDEOĞLU Geçtiğimiz hafta başında "Atatürk'e saldırmanın daya- nılmaz hafifliği"ri\n bir örneği daha sergilendi. Bilgi Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Aykut Kansu'nun bir bilim adamına uygun düşmeyecek denli yü- zeysellik ve savrukluk içeren, Atatürk ve 1923 Devrimi ile il- gili söylemi Radikal gazetesin- de yer aldı. öğretim üyesine göre Ata- türk, 1923 Devrimi'ni Ittihatve Terakki Partisi'nden, kısacalt- tihatçılardan korktuğu, onlann eleştirilerinden çekindiği için yapmıştı. Çünkü Doç. Dr. Kansu'ya göre: "Latin alfabesi, Medeni Kanun, aile hukuku, laiklik, ka- dın hakları, kadınlann öğret- men olması, iş hayatına gir- mesi hep Ittihatçılann başlat- tığı ve başlatmak üzere olduk- lan projeler"d\. Atatürk, bütün bunlan yani 1923 Anadolu Aydınlanma- sı'nı yaratan devrimleri ger- çekleştirmeseydi, Ittihatçılar pek kızacaklar, kendisinden hesap sorup köşeye sıkıştıra- caklardı; işte Atatürk bundan dolayı onlardan çekinerek devrimleri bir bir gerçekleştir- mişti... Insan durup şöyle bir düşü- nüyor. Yaklaşık 1908'den 1918'e dek on yıl boyunca erk, güç Ittihatçılann elindey- di; ilk yıllar iktidar avuçlannın içinde, sonraki yıllarda da biz- zat iktidardaydılar; yukanda sayılanlardan hepsini değil yalnızca "kadın haklanm" kök- ten çözümleyecek bir atılımda bulunamazlar mıydı? Bir bakıma dedikleri dedik- ti; kadın haklannı, kadın-erkek eşitliğini sağlayacak yaptınmı bir çırpıda oluşturacak ko- numdaydılar; nitekim kamu yönetimiyle ilgili olarak yüzler- ce, yüzlerce yasa çıkardıkları yazılır, söylenir(1). Dahası böyle bir fırsatı da yaratmışlardı; şeriatın "müna- kehat" denilen evlenme ile il- gili bötümüne el atarak, "Hu- kuku Aile Karamamesi" adı al- tında bir yasa çıkarmışlardı. Ne var ki bu yasanın yalnız- ca iki maddesiyle kadınayeni- lik getiriliyordu; ilki "nikâh ak- d/"nin devletin gözetiminde yapılması, ikincisi ise, çok ka- dınla evliliğin uygulanabilme- sinin ilk eşinin iznine bağlı ol- masıydı. Bu iki yeniliğin ilki, kadına "boşanma" hakkı verilmesini sağlıyordu ki bu büyük biraşa- maydı kuşkusuz; ikincisi ise çokeşliliği ortadan kaldırmıyor, yalnızca biraz kısıtlıyordu. Kadın haklarıyla ilgili yasal yenilik kısacası bu kadardı; dolayısıyla şeriatın temelini oluşturan cinsel eşitsizlik ol- duğu gibi duruyordu, yürürtük- teydi, yapılan çok sınıriı bir dü- zeltimdi. öte yanda Ittihatçılardan daha fazlasınm istenemeye- ceğinin somut bir işareti de vardı: Ittihatçılann önde gelen üçlüsünün bir üyesi olan Ce- mal Paşa'nın, Istanbul Muha- fızı iken güvenliği sağlamak için attığı ilk adım "kadınlann ortalarda, çarşı ve pazaharda dolaşmalan"na sınır getiren buyruğu yayımlaması olmuş- tu. (2) Ittihatçılann bu konuda ge- lebildikleri aşamanın biryönü- nü, Cumhuriyetin ilk hüküme- tinin Adalet Bakanı Seyyit Bey tarafından hazırianan yenı "Ai- le Kanun Tasansı "nda da gör- mek olasıdır; ama temel -Itti- hatçılarınki gibi- yine şeriattır. Bu yasa tasansı Atatürk ve Ismet Paşa tarafından tü- müyle yadsınmış, buna Mec- lis de katılmıştı. Yapılması gerekeni Atatürk ve ekibi biliyordu; çözüm: "Is- lam hukuk sistemi" ile "laik hukuk sistemi" arasında se- çim yapmaktı ki, bu sağlandı; laik sisteme geçilerek "hukuk devrimi" gerçekleştirildi. Aslında bu sonucu Mustafa Kemal, Ittihatve Terakki'nin ilk kongresinin seçilmiş başkanı olarak yaptığı konuşmada: "Devlet ve din işleri birbirin- den aynlmalıdır" diyerek işaret etmişti. (3) Ittihatçılann -ne yazık ki- bu- nu bütünüyle algılayamadıkla- n ortadadır. Dolayısıyla Doç. Dr. A. Kan- su'nun ileri sürdükleri yalnızca, Atatürk'e saldırmanın dayanıl- maz hafıfliğinin bilinen ürünle- rinden ibarettir. (1) Niyazi Berkes, Türki- ye'de Çağdaşlaşma, Bilgi Ya- yın. (2) Tarih ve Toplum, 7 Tem- muz1984. (3) Mufassal Osmanlı Tarihi, Iskit Yayın, Citt: 6. KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behfcak@turk.net 8e*ce. arhk. HAYAT EPİK TtYATROSU MUSTAFA BÎLGIN hayatepiku mynet.com VEKİL MAASLARI BÎR MÎKTAR ARTABÎL1R Mî EFENDÎM?.? MUMKUN DEStL. BU MAAŞA CALISACAK MÎLYONLARCA NAMUSLU İSSÎZ VAR!.. 1 I I I 1 1 i ı ı t t t t ı T r ı ı i ı Î BULUT BEBEK NURAYÇIFTÇI bulutbebek <ı hotmail.com izi Çürıeşi Jı ban e&kÂten, ) ( »avva'nm nasil ? Vahvah!.. OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc(âyahoo.com ÎLAN TC ŞtŞLİ 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 2005'50 Da\r acı Gökhan Usta vekili Av. Aydın Erdem tarafından mahke- memizde açılan gaiplik da%'ası nedeniyle: Kastamonu ili, Azdavay ilçesi, Sıra köyü, cilt: 57, hane: 39'da nü- fusa kayıtlı Yaşar ve Hikmet'ten 20.2. 1975 yıhnda doğma Hakan Usta'nın tüm aramalara rağmen bulunamadığı, kendisini tanıyan ya da bilenlerin bu ilan tarihinden itibaren 6 ay içinde mahkememiz dosyasına müracaat etmeleri, aksi halde MK.nun 32. maddesine gö- re gaiplik karan venleceği hususu ılan olunur. 5.7.2005 Basın: 32456 TARtHTE BUGÜN MİMTAZ ARIKAN 8 Tenunuz tcıcu.munUaz-arikan. com BEYAZPGROMNSCARLETT'L t36?'P£ SU6ÛN, ÜMUİ İN6İÜZ TİM7RO OYUNCUSU V(Vl£N CS/SK 54 Y*Ç(NOA ÖLDÜ, ÇOK OA HA 2DK eoutüİN ÜSTE£)HO£N SELMESİNE KAZÇIN, SEYi'ed •meAPlNPAN */?ÜZ£ÂK 6İBİ6EÇTİ"FilMİy- LE ANtM£/WACA*mR. Su F/LMOEKİ SCfilSi£Tr û'fM- RA HOLÜ ÎÇİN SİNLEgCEAPArAEAStNDAN SEÇİL- MŞTİCyOLM). f94O İLE 1961 AKAStHOA, LAüKEN- C£ OUVIER'NİN EÇİ VE OYUN ARKfiDAÇt OLAOİK BİRÇJDK TTYAmo yAP(VNPA 8AÇAHI KAZ4NMÇT1. HEM &EYAZ PEÜOEOE HEM TirATBOPA, ÇOK AZ avUNOJ AYNt GÜCÜ &ÖSTERE8ÎLMİÇTİR. VIVIEM LElGH'İN UHLÛ F/LMLERİ AHA£lNOA,"l(tr)IİAS TKAMVAYl"(STKEETr/K NAMED DESIHE) VE 'RO- /IslA'PA 8AHAfZ*(TVE HOMAN SPK/AJ6 OF MRS STONE') ÖZEL BifZ YE/Z ALIR. BAKIŞ AÇISI Dr. GÜRBÜZ ÇAPAN Cezayir... Magrib ülkelerinden Cezayir. Arap'ın Fransızca konuşanı... Arapça düşünüp yaşıyor ama, Fransız- ca konuşuyor. Büyük Iskender kopyası; Napolyon Bonapart Mısır'ı da içine alan, 1820'lerde büyük bir işgal ve sömürgeleştirme başlatmıştı. Mısır'da tutunama- mış, ama Magrib diyarında kalıcı işgali becermiş- ti. 1820'den 1962'ye kadar Fransız sömürgesi ol- muş Cezayir. Yüzde 30'u Berberi, yüzde 70'i Arap olan Ceza- yir bugün Cumhurbaşkanı Arap, Başbakanı Ber- beri olan demokratik cumhuriyet. Mazlum uluslann; bağımsızlık ve ulusal kurtuluş çağı olan 20. yüzyılın son yarısında II. Dünya Sa- vaşı'nın da sonucu olarak sömürgecilik tasfıye sürecine ginmiştir. 1954 yılının mayısında başlayan anti sömürge- ci hareket 1962 yılında M. Boudiaf önderiiğinde Cezayir'i bağımsızlığına kavuşturdu. özgüriüğün ve demokrasinin 'anası' olan Fransızlar; yüz bin- leri aşan özgüriükçüyü kurşuna dizdiler. Sağ ele geçirilen 150 kadar önderi de Barbaros Hayret- tin Paşa'nın ihtişamlı cezaevinde, sorgusuz sual- siz giyotine gönderdiler. Burada tarihi öç alma yaşanmış adeta. Barba- ros'un denizden toplayıp hapsettiği Batı Avrupalı korsanlar, bu sefer Cezayir'in yerleşik halkını sö- mürgecilik prangasında tutmak için onlan aynı ha- pishaneye koymuşlar. Erken uluslaşanlar, geç kalanlara yapmadı- ğını bırakmazlar. Her öldürücü, öldürürken bi- raz da ölür. Öldüre öldüre ölür. Ölmeyi de öl- dürmeyi de öğretir. 1954'te 70 kadar gencin başlattığı isyan 6 yılda sonuç alır. 1963'te askeri bir konsey sosyalizm ilan eder. A. Bin Bella, 1965te Bumedyen, 1978de Şadli Bincedid, 1992'ye kadar sosyalizm denemeleri yapılır. 1990'larda sosyalizmin yıkımıyla biriikte 1992'de M. Budiaf sürgünden döner, devlet baş- kanı olur. 5 ay sonra daîslami terörün kurbanı olur. 1990'lı yıllar dünyada siyasal Islamın yükseldiği yıllardır. Cezayir bundan yeterince nasiplenir. 250 bin insanın katledildiği, bazı günler bir mahallede 500 insanın baltayla arkadan vurulduğu günler ya- şanır. Kara Afrika'yi, kara terör kana bular. 1995'te çok partili sistem gelir. Ama terör gün- lük yaşam haline gelmiştir. 1999'da Abdulaziz Buteflika gelir. Terörü biti- rir. Yeniden banş ortamını kurar. Sanayi, ticaret ye- niden canlanmaya başlar. Bugün hazinesinde 138 milyar dolar olan doğal- gaz ve petrol zengini, dünyada tek borçsuz ülke. Yeniden başlar hayat. Bizdekine benzer toplu ko- nutlaryapılmayabaşlanmış. Otantik Cezayir evle- ri villa gibi duruyor. Fransızlardan kalan yapılar ve kent dokusu ger- danlık gibi. Osmanlı'dan kalan arasta, bazar ve sokaklar 1 -2 metre genişliğinde turistik gezi me- kânlarına dönmüş. Osmanlı sokakları, aynı bizdeki MısırÇarşısı gi- bi. Kokusu biraz ağır ama, her türlü gıda ve kuru- tulmuş sebze ve meyve, baharat çeşitleri, otantik giysiler, ucuz giyim, ucuz ev eşyalan. Cami dibin- de, mobilyacı vemik atıyor kapıya, tozu dumana katıyor. Kısacası; yaşamı, ticareti, davranışlan itibanyla; Osmanlı dönemi, Fransız dönemi, hatta Sovyetik (büyük çiftlikler) tarzı bir arada görebilirsiniz. - Barbaros Hayrettin Paşa heykeli, (7 m'lik) ve dev hapishane kapısından; bağımsızlık savaşçıla- nnın adlan, doğum ve öldürülme tarihleri işlenmiş koca bir anıt. Şehıtlik Anıtı, bütün kentin panoramasınahâkim. Etrafında bir sürü lokanta, kafeterya, ormanlık alanlar, Cezayir'in acılı tarihini canlandırırken Ce- zayir kentini de toptan izleyebilirsiniz. Dönüyoruz. 9 sefer pasaport kontrolünden ge- çiyoruz. Tam uçağa binerken polis tekrar elden geçiriyor. Trajikomik bir güvenlik. Uçakta; Ülker'den çeşitli pasta ve çikolataya benzeyen şeyleryiyip Cola-Turkamı içiyorum. Ga- zetelere bakıyorum. Yurdumun kokusu güzel... gurbuzcapan@eksev.org.tr/Faks: 0212 672 73 79 BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDA5İSAĞA: 1/ Kimyasal süreçler so- nucu kayaç- larda ve me- tallerde görü- len yüzeysel yıpranma. 2/ Halk dilinde sebze bahçe- sine verilen ad...Kâğıtlan 8 bir arada tut- 9 makta kulla- nılan metal çengel. 3/Galibiyet...Gözle- ri görmeyen. 4/ Şar- 2 kı, türkü... Kazak 3 başkanlarına verilen 4 ad. 5/ Kars'ın doğu- 5 sundaki ünlü eski- 6 çağkenti... "Benyâ- 7 rime gül demem / 8 Gülûn ömrü — 9 8 9 olur" (Türkü). 6/Ancak ikinci derecede bir öne- mi olan... Akılla ilgili, akla dayanan. 7/"Karadü- zen"de denilen ve Güney Anadolu'da yaşayan Türkmenler arasmda yaygın olan telli çalgı... Tar- lasının. 8/Bir çeşit susamsız ve yağlı simit... Ma- denleri yontmada kullanılan çelik araç. 9/ Ses... Cvey anne. YUKARIDAN AŞAĞIVA: 1/ "Yiyecek" anlamında argo sözcük. 2/Yumur- talık... Tütün dizmek, kurutmak ve işlemek için kullanılan üstü kapalı sergi. 3/Nâzım Hikmet'in soyadı... Mayhoş bir meyve. 4/ Canlı bir varlığı oluşturan organlann tümü. 5/Itici neden, güdü... Bir ilimiz. 6/ Şaşma belirten bir ünlem... Bir ha- ber ajansuıın kısa yazılışı. 7/Bitkilerden elde edi- len ilaçlarla bir hastalığı iyileştirmek... Yabancı. 8/Üstünde namaz kılınan kilim, post gibi şeyler- den yapılmış seccade. 9/ Insan sesiyle ezgili ses- ler çıkarma, müzik yapıtlannı seslendirme sana- tı... Damızhk dişi sığır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear