23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12TEMMUZ2005SAU 10 dishabcöcumhuriyet.com.tr KAVŞAK OZGEN ACAR Tiirkiye'nin Fort Knox'u Soyuldu! ABD altınları, Kentucky Eyaleti'nde Louısville kenti yakınlannda eski bir ka- lenin bulunduğu Fort Knox'da olağa- nüstü güvenlik altında saklanır. Bina, her türlü hava saldınsına karşı yaklaşık 450 meftrekiJp granrt kaya, 320 metreküp be- ton, 750 ton güçlendirilmiş çelik, 670 ton inşaat demiri kullanılarak yapıldı. Al- tınlann trenle taşınması, özel güvenlik önlemleri aftında, 1937'de tamamlan- dı. Altın külçeler, 20 ton ağıriığındaki dev bir kapının ardında, toprağa gömülü sığınak biçimindeki birinci katta sakla- nıyor. Yaklaşık 35x40 metrefik bu altın deposunda sinek bile uçamaz. Fort Knox'da yaklaşık 42.500 ton al- tın bulunuyor. 31 Aralık 1941 'de 182 bin tonla rekor (onlmıştı. 2. Dünya Savaşı'nda Ingiliz Kraliyet Hazinesi, Macaristan Ha- zinesi, işgal altındaki çeşitli Avrupa ül- kelerinin altınlan da burada korunmuş- tu. Biranlamda, Fort Knox, Avrupa'nın Topkapı Sarayı görevini deyüklenmiş- ti. Osmanlı Imparatorluk tarihinin gör- kemini yansıtan Topkapı Sarayı'nın da Fort Knox'dan farksız birgüvenlik için- de olduğuna inanılırdı. Bu inanç yalnız- ca Türkiye'de değil, Fransız Jules Dus- sin'in yönettiği, eşi Melina Mercuri, Peter Ustinov ve Maximillian Shell'in oynadıklan ünlü "Topkapı" filmiyle de dünyaya kanıtlanmıştı. Oysa durumun hiç de sanıldığı gibi olmadığı, iki hafta önceki soygunla bir kez daha anlaşıldı. Hâlâ saptanama- yan kişi ya da kişilerce Türkiye'nin Fort Knox'u soyulmuş, "saray-müzenin" deposundan 8 parça çalınmıştı. Ba- sın, herzamanki gibi, olayı iki gün son- ra unutmakla kalmamış, olayın ne- denlerine eğilmeye de hiç gerek duy- mamıştı. Topkapı'da Devekuşu Yönetimi Kültür veTurizm Bakanı "Canım ça- lınanlar o kadar önemli değildi" de- dikten sonra, kendisini de "tefe alan" bir sözle "Bakan uyursa elbette bürok- rat da uyur" dedi. "Bürokrat" sözün- den kastın, kendisinin atadığı, ancak hiçbiryetki ve sorumluluk vermediğı de- ğerli bilim insanı Prof. Dr. llberOrtay- lı olduğu anlaşıldı. Birkaç yıl öncesine gidelim. ANAPtan aynlıp AKP bileti ile parlamentoya gi- ren Turizm Bakanı Erkan Mumcu, "Tu- rizm Bakanlığı 'na gerekyok" diye tut- turmuştu. AKP hükümetinde Turizm Bakanı olmuş, sonra bu bakanlık, bu istekdoğrultusunda Küttür Bakanlığı'na bağlanmıştı. Mumcu, geçen yıl tem- muzda TBMM'den Türki- ye'de tarihsel, küftiirel, din- sel mirasın korunması, mü- zelerin yeniden düzenlen- mesi konusunda 3-4 yasa geçirdi. Bunlardan birine göre 95 müzeden 15 ka- darı "ulusalmüze", öteki- leri "müze" olarak işlevle- rini sürdürecekti. Bu ayn- mın ne anlama geldiği an- laşılamadı. "Müze"\er bu yasa ile "üvey müze" ko- numuna düştüler. Bu yasaların uygulan- masına yönelik yönetmelikler çıkarıla- caktı. Aradan bir yıl geçti, yönetmelik- ler hâlâ çıkmadı. "Ulusal mûzeler" de bir yıldır "üvey müze" olmayı sürdür- düler. Elimizdeki bir yönetmelik tasla- ğına göre "ulusal müzeleri" bir "baş- kan", bir "müdür", birde "işletmemü- düriTyönetecekti. "Başkan", müzenin içinde ve dışında eşgüdümü sağlaya- cak, yüksek düzeyde bir "temsilci" olacakb. 'Müdür", biranlamdatapu me- muru görevini yüklenip, envanter ka- yıtlannı düzenletecek, yapıtlann korun- Prof. Dr. llber Ortaylı masından sorumlu olacaktı. Ekonomi okumuş "işletme müdürü" ise tanıtım, satış, müze gelirleri ve bağışlannın eş- güdümünü yapacaktı. Garip taslağa göre özel müze kuranlar kendi müze- lennde görev alamayacaklardı. Türkiye'nin uluslararası alandayetiş- tirdiği müzecilerınden Dr. Filiz Çağ- man emekliye ayrılınca, yönetmelik çıkmadan, islım arkadan gelmek koşu- lu ile Ortaylı, Topkapı Müzesi'ne, kimi- lenne göre "başkan", kimilerıne göre "müdür" olarak atandı. Ortaylı 1 Hazı- ran'da göreve başlayacaktı, o güne kadar da yönetmelik çıkacaktı. Ortay- lı, Topkapı'da Çağman'ın koltuguna otururken Genel Müdür Nadir Avcı görev- den alınıyor, hâlâ yerine ata- ma yapılmıyordu. Ortaylı, koltuğa oturdu, ama ne ka- ramamesı ne de yönetme- lik çıktı. Ortaylı, hiçbir yetki ve sorumluluğu olmadan, bir anlamda "deve" mi ya da "kuş" mu olduğu belli ol- mayan bir devekuşu gibi, "başkan" mı "müdür" mü olduğunu kendisi de bilme- den Topkapı'ya gidip gel- meye başladı. Üniversitede ve Dışişleri Bakanlığı'nda ders vermeyi sürdürürken, Topkapı soyuldu. Bir yıldır yönetmeli- ği çıkaramayan bakanlık, Ortaylı'nın adına da gölge düşürdü. Müze, 1999'da da benzeri talihsiz bir olay daha yaşamış, 1091 'de yazıl- mış birSelçuklu Kuranı çalınmış, bir rast- lantı sonucu, yurtdışına kaçınlmadan ele geçirilmişti. Fare yüriJmüş, Topka- pı'da iz bırakıp, yeni soygunlara dave- tiye çıkarmıştı. Bakan istediği kadar "Çalınanlar3. sınıfyapıtlardı" dese de Topkapı'nın da soyulabilecegi bir kez daha kanıtlanmıştı. Müze mi Hocanın Türbesi mi?Topkapı'nın soyulduğunun açıklan- dığı gün, bu köşede Gazıantep-Zeug- ma Müzesi nedeniyle şu satırlarımtz yayımlanmıştı: "Bakan, 95 müzedeki personel eksikliğine hiç değinmedi. 95 müzenin 28'inde müdüryoktu. Çı- kan, emekliye ayrılan 56 arkeoloğun, 15 âraştırmacının, 1 restoratörün ye- rine kendinden önce ve sonra atama yapılmamıştı, müzelerde sanat tarih- çisi, konservatör, nümizmat, eski dil- ci boşluklan akıl almaz boyutlardaydı. Müze ve ören yerlerinde bekçi yerine özel güvenlikçi kullanılıyordu. Durum böyle olunca, müzelerden 2002 'de 151,2003'te 160,2004'te361 eserça- lınmıştı, ancak bu rakama camiler da- hil değildi. Ama 3-5 yılda camilere 20 bin imam kadrosu verilebilmişti. Ga- ziantep Müzesi beş katı büyümüş, ay- nı kadro -geçici işçilerie biriikte- de- ğişmemişti." Bugün Türkiye'de 95 müze ve 91 müze birimi var. Bakanlığın resmi ra- kamlanna göre ancak 54 müzede (üs- telik Topkapı dahil) soygun ihbar-kaîpa- lı devre TVdüzeneği bulunuyor. 12'sin- de yalnızca soygun ihban, 31 'inde ka- paJı devre TV kullanılıyor. Gerisi müze değil, sanki Nasrettin Hocanın türbe- si gibi Allah'aemanet. Türkiye'nin Fort Knox'u olduğuna inanılan koskocaTop- kapı Sarayı 'nda, soygun anında topu topu 8 bekçi vardı. Bunlar da genellik- le kapalı alanlarda görevliydiler. Film yönetmeni Dussin bile filmde devriye gezen bekçiler kullanmıştı! Soyulan ız- mir, Antalya, Tekirdağ, Tire ve öteki müzelerde mi? Emekli olan, ayrılan bekçilerin yerine "IMF'nin bütçe ta- sarrvfu talimatı" gereği atama yapılmı- yor. Müzeler ya DÖSİM adlı döner ser- maye ya da müze derneklerinin gelir- leri ile, neyi neden beklediğini bilme- yen "geçici işçilere" emanet ediliyor. Mumcu döneminde dernekler de ka- patılınca, geçici işçilerin (dikkat edin bekçi değil) de işlerine son verildi. Tasarruf bununla da kalmadı, bazı müzelerde elektrik faturalarının yükü- nü azaltmak için güvenlik sistemleri zaman zaman devreden çıkanldı. An- kara'daAnadolu Medeniyetleri Müze- si'nin en yakın karakolla bağlantısını sağlayan güvenlik telefonunun fatura- sı ödenmediği içın bu hat bile kesildi. Müzeler, Hollywood'un Gözdesi Hollyvvood, müze soygunlarına ba- yıiır. Olağanüstü korunan en önemli müzelerin bile güvenlik açıklan vardır. Hollyvvood, bu noktadan hareketle, soygunculann, uzun gözlemler sonra- sında bu açıklardan yararianıp müze- leri soyduklannı perdeye yansıtmıştır. Son iki yılın en önemli soygunu, dünyada hâlâ konuşuluyor. Rönesans dö- neminin ustası Benenoto Cel- lini'nin 26 cm. çapında bir ka- ide üzerine yap- tığı deniz tannsı Poseidon ile bir periyi simgele- yen "Sateria" ad- lı altın heykeli 2003'te Viya- na'da çalındı. "Heykellerin Mo- Heykellerin Mona Lisa'sı. Munch'un ünlü "Çığlık" tablosu, sa- natçının adını taşıyan müzeden çalın- dı. Aynı tablo, daha önce bir kez da- ha çalınmış, 1.2 milyon dolar fidye is- tenmişti. Müze soyguncularla 500 bin dolara anlaşmış, değiş tokuşta soygun- cular yakalanmış, tablo kurtarılmıştı. Her iki yapıt da hâlâ kayıp. Yoksa sıra, Top- kapı filmindeki "Zümrütlü Han- çer" yerine "Ka- şıkçı Elması "na mı geliyor? De- nilebilir ki dün- yadaki her mü- ze soyguna açıktır.Amabiz- de Kültür veTu- rizm Bakanlı- ğı'nın yaptığı gi- bi soyguna ça- nak tutmaz. Müzelerin mü- na Lisa'sı" denilen bu yapıtı sanatçı 12 yılda tamamlamıştı. Yapıtın değeri 50 milyon dolar olarak açıklandı. Bulana 80 bin dolarlık ödül konulduysa da şu ana değin ne bir ses ne bir nefes... Ikinci olay geçen yıl Oslo'da ger- çekleşti. Norveçli ressam Edvard dürü, uzmanı, bekçisi, güvenlik dona- nımı olmazsa ne olur? Sayın Bakan Atilla Koç izin versin, Içişleri Bakanlı- ğı devreye girmesin, savcılar işlem yap- masın, en azından üç müzede soygun yapıp Sayın Koç'a durumu kanıtlaya- yım! Ne dersiniz? Elmek: oacar@superonline.com Faks:0312.442 79 90 AB, Türkiye'nin sert bir dil kullanması durumunda karşı deklarasyon yayımlayabilir Ek protokolde restleşmeELÇİNPOYRAZLAR BRÜKSEL - Türkiye'nin müzakerelere başlama önko- şulu olan Ankara Anlaşma- sı'ndan doğan ek protokolü imzalamasının ardmdan ya- yımlamayı planladığı dekla- rasyon konusunda Avrupa Bir- liği-Türkiye arasında gerginli- ğin tırmandığı öğrenildi. Tür- kiye'nin ek protokolü imzala- dıktan sonra "Kıbns Cumhu- riyeti'ni" tanımadığı yönünde yayımlayacağı deklarasyona AB 'nin karşı bir dekJarasyon- la yanıt vermesi olasılığı üze- rinde duruluyor. Türkiye'nin hazırlayacağı deklarasyonun dilinin sertliği- ne göre AB'nin yanıt verece- ğini bildiren AB kaynaklan, Ankara'ya deklarasyonun di- linin "kabul edilebifir" olma- • AB kaynaklan, Ankara'nın "Kıbns Cumhuriyeti'ni" tanımadığı yolunda beyanına karşıhk AB'nin, "Ek protokolün imzalanması Kıbns Cumhuriyeti'nin tanınması yolunda ilk adımdır" şeklinde net bir deklarasyon yayımlayabileceğini söylediler. sı yönünde uyanda bulunduk- lannı belirttiler. 'Ek protokol tanımadır' AB Konseyi'ne yakın kay- naklardan edinilen bilgiye gö- re ek protokolün imzasından sonra Ankara'nın sert bir dil- le "KıbnsCumhuriyeti'ni''ta- nımadığı yolunda beyanına kar- şılık AB, "Ek protokolün im- zalanması Kıbns Cumhuriye- ri'nin tanınması yolunda ilk adımdır" şeklinde net bir dek- larasyon yayımlama yolunagi- debilir. Kaynaklar Ankara'nın ya- yımlayacağı deklarasyonun dilinin AB'nin karşı dekla- rasyon yayımlama kararmda belirleyici olacağı görüşünü ilettiler. AB kaynaklan komisyonun 29 Haziran'da tamamlayarak AB Konseyi'ne gönderdiği Türkiye'ye yönelik müzakere çerçeve belgesinin onay süre- cinde ek protokolün Ankara tarafindan imzalanmasının ge- rekliliği üzerinde duruyorlar. Ankara'nın müzakere çer- çeve belgesine ek koşullar so- kulmasından duyduğu endışe sonucu ek protokolün imza- lanmasını geciktirdiği yönün- de duyumlara ilişkin olarak AB kaynaklan, sürecin bir kı- sırdöngüye gireceği uyansın- da bulundular. Kısırdöngü Ankara'nın ekprotokolü im- zalamak için müzakere çer- çeve belgesinin onayını bek- lemesinin bir kısırdöngüye ne- den olacağına dikkat çeken kaynaklar, AB'nin ancak ek protokolün imzalanmasının ardından müzakere çerçeve belgesini onaylayacağı yönün- de görüş bildiriyorlar. Müzakere çerçeve belgesi- nin Türkiye ile müzakerelere başlama yolunda en önemli belge olduğunu ileten kay- naklar, müzakerelere başla- ma önkoşulunun ek protoko- lün imzalanması olduğunu ifa- de ettiler. AB Konseyi'nde genişleme grubunda bugünlerde ele alı- nan müzakere çerçeve belge- sinin onayının temmuz ayında yapılacak AB dışişleri bakan- lan toplantısına yetişmesi ola- sılığının düşük olduğunu ileten AB kaynaklan, ek protokolün Ankara tarafindan imzalanma- sının ardından belgenin 3 Ekim tarihinde onaylanması olasılı- ğı üzerinde duruyorlar. AB kaynaklan, AB'nin ek protokolün imzasına hazır ol- duğunu, bunun için Ankara'yı beklediklerini ifade ettiler. ONDRA 'NIN ÇAĞRISINA RET£ Ankara yazılı deklarasyonda diretiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Avrupa Birliği'nde dönem başkanlığının Ingiltere'ye geçmesiyle AB yolunda rahatlayacağını düşünen Ankara, Londra'da beklemediği bir durumla karşılaştı. Türkiye'nin üyeliğini en çok destekleyen ülkeler arasında yer alan Ingiltere, Londra'da bulunan Türk heyete "Ek protokolü bir an önce imzalayın, ancak basın yoluyla yazüı bir deklarasyon yayımlamayın" görüşünü iletti. Bu isteğe olumsuz yanıt veren Türkiye ise yazılı deklarasyonda diretiyor. AB'li diplomatlara ek yazılı deklarasyonun herhangi hukuki bir sakınca yaratmayacağmı anlatan Türk diplomatlar, beyannamenin "Türkiye'nin Kıbns Cumhuriyeti'ni tanunadığı ve timan ve hava sahasını bu ülke kaynakh araçlara — _ — - ^ — — açmayacağı" yönünde olacağuıı söylediler. Cumhuriyet'e açıklamada bulunan üst düzey bir Dışişleri Bakanlığı yetkdlisi ise Türkiye'nin deklarasyon yayımlamak konusunda geri adım atmayacağını, ancak AB'nin deklarasyonun niteliğiyle ilgili itirazlarda bulunduğunu söyledi. Bu durumun da müzakerelerin bir parçası olduğuna dikkat çeken yetkili, "Biz Ankara Anlaşması Ek Protokolü'nü 3 Ekim öncesinde imzalayacağunız taahhütünde bulunduk Bu konuda herhangi bir değişiklik yok" diye konuştu. Dönem başkanlığı yetkilileri ise Türkiye'den imzalama taahhüdünü aldıklannı, bu kapsamda bir sorunun ohnadığını savundular.Türkiye, ek protokolü 17-18 Temmuz'da gerçekleştirilecek AB Genel Işler Konseyi toplantısı öncesinde imzalamayı planlıyordu. Türkiye müzakereler öncesi imzalaması şart koşulan protokol metnine ise yazılı olarak "Kıbns Cumhuriyeti'nin tanınmadığına dair" deklarasyon eklemeyi planlıyordu. Dışişleri bu deklarasyonun protokolün AB tarafindan kabul görmesini engellemeyeceğini savunuyordu. ürkiye, AB Dönem Başkanı Ingiltere'ye protokolü imzaladıktan sonra "metne ek yazılı bir deklarasyon" yayımlayacağını anîattı. Nükleerpolitikoyaprotesto Alman Hıristiyan Demokrat Birlik Psaüa(CDV)ve Hı- ristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) yönetimleri, 18 Eylül'de yapüması beklenen erken seçimler öncesin- de hazuiadıklan ortak seçim programını dün Bertin'de onayladılar. Greenpeace çevre örgütü, toplanü- nın yapddığı tarihi Brandenburg Kapısı yakınlanndaki binanın önüne, Birlik partilerinin (CDU/CSU) nükleer politjkasını protesto etmek amacıyla sahte nükleer aûk bidonlan koydu. Bazı eylemcüer, ram- palı bir kamyon sayesinde binanın çatısına çıkü. (Fotoğraf: REUTERS) Alman Birlik Partileri'nin seçim programı açıklandı Türkiye'nin üyeliği aşın kaçar' BERLtN (AA) - Alman Hıristi- yan Sosyal Birlik Partisi (CSU) Genel Başkanı Edmund Stoiber, Türidye'nin üyeliğinin AB'yi aşın derecede geniş- leteceğini söyledi. Stoiber, dün baş- kent Berlin'de Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanı Angela Merkel ile biriikte, 18 Ey- lül'de yapılması beklenen olası erken genel seçimler için Birlik partileri (CDU'CSU) tarafindan hazırlanan se- çim programını tanıttı. Stoiber, basın toplantısında, Türki- ye'nin AB üyeliğine de değinerek "Türkiye ile çok iyi ilişkilerimiz var. Ancak Türkiye'nin üyeliğinin AB'>i aşın derecede genişleteceğine ina- nıyoruz. Bizim bu konudaki görüş- lerimizi biliyorsunuz. Bunları da se- çim programına aldık" dedi. Birlik partileri tarafindan ortakla- şa hazırlanan ve "Hükümet progra- mı" adı verilen 39 sayfalık seçim prog- ramında, Türkiye'ninAB üyeliğine iliş- kin görüşlere de yer veriliyor. Türki- ye ile "imtiyazh ortakhk" isteğinin yenilendiği programda, Türkiye'nin AB üyeliğine, Birliğin entegrasyon kapasitesini zorlayacağı gerekçesiyle karşı çıkıldığı belirtildi. Program- da, "NATO içinde sıkı şekilde gü- venlik işbirliği yaptığımız Türki- ye'deki demokratik, hukuksal ve ekonomik gelişmeyi. gerçekçi olma- yan bir üyelik perspektiifiyle değil, imtiyazh ortaklıkla yoğun şekilde teş^ik etmek istiyoruz" denildi. Öte yandan, Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, bu seçim programının hiç- bir şekilde finanse edılemeyeceğini sa- vunarak "Programdaki istekler No- el Bavramı istekleri" dedi. İki hayırdan sonra gelen evet, anayasayı canlandırmaya yetmese de liderleri sevindirdi Lüksemburg oıııını kurtardıDış Haberier Servisi - Lük- semburg'da yapılan referan- dum sonucunda AB Anaya- sası'na "evet" çıkması, Fran- save Hollanda'daki tt hayn-"lar- dan sonra büyük bir hayal kı- nklığı yaşayan AB liderlerini sevindirdi. Ancak yapılan de- ğerlendirmelerde, Lüksem- burg'un "evefinin AB Ana- yasası sürecini yeniden canlan- dınnak için yeterli olmayaca- ğı görüşü öne çıkıyor. Almanya Başbakanı Ger- hard Schröder, referandumun ardından yazılı bir açıklama yaparak Lüksemburg halknıı kutladı. Schröder, Lüksem- burglulann AB Anayasası'yla • Referandumun ardından Lüksemburg halkını kutlayan Almanya Başbakanı Schröder, Lüksemburglulann AB Anayasası'yla ilgili referandumda alınan olumlu sonuçla gurur duyabileceğini belirtti. ilgili referandumda alınan olumlu sonuçla gurur duya- bileceğini belirtti. 'Büyük saygun var' Schröder, referandum sonu- cundan duyduğu memnuniye- ti dile getirerek şunlan kaydet- ti: "Lüksemburg vatandaşla- nıun Avrupa Anayasası için 'evet' oyu kullanmalan, AB'nin içinde bulunduğu zor dönemdeAvrupaiçinbir onay- dır. Uygun ohnayan şartlara rağmen referandumda ısrar etme cesarederinebüyüksay- gon var. Lüksemburg halkı re- ferandumun olumlu sonucuy- la gurur duyabiür." Referandum sonucunun ay- nı zamanda tüm AvTupahlan, mevcutkrizin aşılmasında hız- lı bir şekilde ortakçözüm yol- lan aramalan için cesaretlen- dirmesi gerektiğini belırten Schröder, "LüksemburgveAl- manya'nın, AvTupa'ya olan inançlanndan dolavı çabala- ra katkı sağlama\ı sürdüre- cekkrine ve uzlaşmaya hazır olacaklannaeminim" ifadesi- ni kullandı. Fransa: Sonuç önemli Fransa Avrupa Işleri Bakanı Catherine Colonna da RTL radyosuna yaptığı açıklamada, Lüksemburg referandumunun AB bütünleşmesini hıalandır- ma yönündeki planlann ölme- diğini kanıtladığı içinönemli ol- duğunu söyledi. Colonna, Lük- semburg'daki "evef cephesi- nin zaferinin Avrupa projesinin insanlan hâlâ ikna edebildiği- ni gösterdiğini vurguladı. AB Dönem Başkanı Ingil- tere de Lüksemburg'un AB Anayasası'nı onaylamasınm "sevlndiricibh-geh^me" oldu- ğunu açıkladı. Ancak, Ingiliz hükümetinden yapılanaçıkla- mada, Fransa ve Hollanda'da anayasaya "hayn"" oylan çık- ması üzerine AB ülkelerinin anayasanın onaylanması süre- cine ara verme karan aldığı anımsatıldı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear