25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11 MART2005CUMA DIZI f\ '^9 Haziran günlü Pencere köşe- JF i sinde yayımlanan yazı şöyle €mm I başlıyordu: "Şairin önce şiirine takıldım.. Sonra da adına: S. Aldanır. Geçmişte böyle birini tanımıyorum, ama, okuduğum şiiri günümüze yakışı- yor.. Şiirin adı: Hoştl.." 'Hoşt' adlı şiiri yayımladıktan sonra kö- şede soruyordum: "Sayın Aldanır bugünleri düşünerek mi yazmıştı bu şiiri?.." Yazı şöyle devam ediyordu: "Peki, şairimiz kim?.. Kim olduğunu bilmiyordum; sağa so- la sordum, kimse bilmiyor. Sonunda kı- sa yaşamöyküsünü llhami Soysal'/n ŞairimizAldanır!... '2O'nci Yüzyıl Türk Şiiri Antolojisi'ncte bul- dum." * 'Pencere' köşesinde, hem 'ünlü' hem de 'meçhul' şairimizi ararken kendisinden bir mektup almaz mıyım?.. Dünyalar benim oldu!.. S. Aldanır mektubunda ne diyordu?.. "Efendim, Çok sevimli yazınızdaki sevgili selamı- nızı aldım. Ben de sizi geçmişten bu ya- na gelen sevgiyle selamlıyorum." 'Esrar' çözülmüştü. AncakS. Aldanır yineortalıktayoktu, ad- resini de kimse bilmiyordu ve bu neden- le 27 Temmuz 2004 günlü Pencere köşe- si şöyle bitiyordu: "Bilmem ki ne diyeyim?.. S. Aldanır kendisini ve adresini gizleme başansını terk edip hepimize bir merhaba dese, çok kişiyi mutlu ederdi; bu özveriyi şairi- mizden bekliyoruz." • Beklediğim gibi bu süreci de aştık; 9 Ekim 2004 günlü Pencere köşesi şöyle başlı- yordu: "S. Aldanır gazeteye geldi, onurverdi, şairimiz mutluluk taşıdı Cumhuriyet'e... ... Tümhayatıboyunca 'mütenekkiren' yaşayan şairin yüzünü görmüş, sesini işitmiş, gazeteye konuk etmiş olduk... Mütenekkiren ne demek?.. 'Kendini belli etmeyen, ortayaçıkmayan, tebdil gezen...' llginç ve çekici biryaşam... Aldanır, Orhan Veli'n/n,Oktay Rltat'ın Ankara Lisesi'nden arkadaşı..." • Işte bu ilginç şairimizle gazetede yap- tığımız röportajı sizlere sunuyoruz, yayını biraz gecikti, ama, kusura bakmayın!.. Gizemli şair S. Aldanır 'Hiçbirşairşiirini nasılyazdığını açıklayamaz' diyor 'Aıtk akıllıgüzel şiirgenekli'- Sayın Aldanır, bir önıür boyu 'tebdil' yani mütenekkiren yaşamış ve yazmış bir şair ola- rak bu ilk röportaj için ne düşünüyorsunuz? S. ALDANIR- Cumhuriyet gazetesinin sev- gili mensupları, hoş geldiniz; bana en mutlu sefalar getirdiniz. Velakin, şiirde ömür boyu tam siper olmuş ve üne, akranlanna, dahası haya- ta ihtiyacı kalmayan; yani, düpedüz ölü bir şa- irle nasıl ve ne konuşacaksınız? Oldukça yo- rulacaksınız. Mesleğinizde başınıza bu geldi. Fakat, bir gazeteci olarak bir ölü şairle röpor- taj yapabilmiş olmakla, böylesine tek ve em- salsiz başanyla rekorlar kitabma girmeye de tam anlamıyla hak kazanmış olacaksınız. - Peki, nereye kadar açılabiliriz? Cumhuri- yet'e giiveniniz olduğunu düşünüyoruz... ALDANIR - Aile ile başlayan Cumhuriyet okurluğum ta Yunus Nadi'den şuraya kadar geldikten sonra, gazetenizin benimle konuşma isteğini seve seve kabul etmemin ağırlığını da iyi bilin kı, sizi böyle bir rekora ulaştırmayı sağ- lamak uğruna, sorularınızı ölü ölü değil, şu ti- rit yaşımda tam diri diri karşılamaya hazınm. Şurada tek vazgeçemeyeceğım koşulum ve ri- cam, hâlâ geçerli nedenlerle gizlemekte oldu- ğum asıl adımın kesinkes açıklanmaması ola- caktır. cprelli'den Dede'ye Dede'den türkülere her soylu sesle ahbaplığının olduğunu söyleyen S. Aldanır, "Sanatın genelinde olduğu gibi şiirde de esin değil yapıtların birbirinden ya da özgün olaylardan etkilenmesi söz konusudur" dedi. "Şiir, sanatın fırlama bir kolu mudur" diye soran Aldanır, şiiri "Sözün sözcüğe dönüştürülebildiği yazı" olarak tanımladı. OKULUN AZCIN SAYILAN ÖĞRENCİLERİNDEN \ - Yine de soralım: Asıl adınız? ALDANIR- Asıl adımın emekli ayhklanmı almaktan almaya gerekli olmaktan başka bir yeri yok. - Ailenizden söz eder misiniz? ALDANIR-Anlatacaklanmda sıra ve zaman yönünden atlamalarımı yaşıma değil, konuş- ma yeteneksizliğime vereceksiniz. Babamın Bi- rinci Dünya Savaşı'nda Arabistan'daki ordu- muzun kurmay başkanı olduğu Medine ken- tinde doğmuşum. Ailem savaştan sonra tstan- bul ve ardından Ankara'ya yerleşmiştir. - Okul yaşanunız nerelerde geçti? ALDANIR - Aralarında Galatasaray, Vefa, Kabataş, Pertevniyal ve Ankara liselerinin de olduğu bir sürü lisede edebiyat derslerinden ve Hukuk Fakültesi'nde borçlar dersinden hep takıntıya ve bütünlemeye kalan, azgın sayılan öğrencilerdendim. Buna karşılık devlet ve özel sektör kuruluşlarında toplam 66 yıl en sevdi- ğim işlerde, azgınlığımın tam tersi en düzgün şekilde görev yaptım. Eşimi yıtirdiğim, yine çok düzgün geçen 48 yıllık evliliğimde, kadın erkek evli kişilerin daima söylediklerince, mut- lu olduğumu ben de yarım ağız söyleyebilirim. - Dostluklaruıız olnıadı nıı? ALDANIR - Çoğu yıllarım Ankara'da geç- tiğinden ötürü, çok değerli tstanbul şaırleriy- le, yazarlanyla tanışma şansım olmadı. Her bi- rinin benden çok çok şair olmalan bunun ne- deni olsa gerek. Yaşımdan genç ahbaplarım, tanışlanm fazla sayılmaz. Cumhuriyet ailesi için- de gördüğüm değerli denizci- yazar sevgili Oktay Sönmez ve yine gazetenizde yazılanna rastladığım akıllı kızım TVıncaTiinay, benden sürekli ilgi ve sevgisini esirgemeyen vefalı dostlanm arasındadır. İLK ŞİİRİMPE YABANIN HAKKI VAR - Şairliğiniz nerelerden beslendi? ALDANIR- Corelli'den Dede'ye, Dede'den türkülere, her soylu sesle ahbaplığım var. Sa- natın genelinde olduğu gibi, şiirde de esin de- ğil, yapıtlann birbirinden ya da özgün olaylar- dan etkilenmesi söz konusudur. Örneğin Kaf- ka da nice kıdemli Avrupa edebiyatının yüce evlatlanndan bıridir. Ben de şiirlerimde kim- ler ve hangi yapıtlar olduğunu kesin bileme- yeceğim yerli, yabancı öteki şairlerin ve daha çok düzyazı yazanların ya- pıtlarından etkilenerek şi- ir yazdım. Sanat her sanatçının bir- birine hakkının geçtiği bir uğraş dahdır sanırım. Düz- yazı deyince, YakupKad- riKaraosnıanoğlu'nun Ya- ban romanı, ılk şiirlerim- de hakkı bulunan yapıtlar arasında aklıma gelir. Et- kilenmem için düzyazının edebi yapıt olup olmama- sı benim için fark etmi- yor. Her değerli soylu ya- zının şiirlerimde hakkı var- Vatan ve Şair Bütün tartışmamız bu Sevgili vatanımla "Kimin kimden alacağı var" "Kim kime borçlu" Oysa güç oluyor bu tartışma Suç oluyor üstelik Hiç bilmeyenler arasında Vatanı ve borcu. dır diyebilirim. Adrm sa- nım bilinmese de, şiirle- rim, günümüz edebiyat ve yazı duayenleri dışında, meçhulattan olmamıştır. -Dergilerdeyazdınız, de- ğil mi? ALDANIR-Benden şi- ir ya da yazı ısteyen hiçbir değerli dergıye uzak dur- madım. Çok değerli Varlık dergisı de benden şiir iste- yenler arasında olsaydı bu- na seve seve katılırdım. Şu- rada, en değerli rahmetli- lerımızden YaşarNabi Na- yır'la ilgili olduğu sanılan 'Naşiri Efkâr' adlı şiirimden yana söz edece- ğim; o şiir, her zaman, her yerde şiire beş pa- ralık değer verilmediğini anlatmaya çalışan ve şairlerin yaşarlılığına yakışık düşen 'yaşar' sözcüğünün bu yüzden kul- lanıldığı bir taşlamadır. Yok- sa, Varlık dergisinın de her züğurt sanat dergisi gibi büt- çesi varlıklı olmadığı hal- de, şairlere-yazarlara olduk- ça açık elli olduğunu bil- mez değildim. - Basmla ilişkileriniz? ALDANIR - Şiirlerimin meçhulattan ohnadığına Se- mercinin Demeci adındaki şiirim en açık kanıttır; yan- lış anımsamıyorum, bu şıiri- me Cumhuriyet'te 'Şiirimi- Neruda'nın Demeci Daha ağırına giden ne var yaşlı bir şairin Generalim teğmenim Ne var daha gücüne giden bundan başka daha Beş anakarada Hep savunma zorunda kalmasından Okul basan kitap yakan Ordusunu kendi ülkesinin zeeşekoğhıeşekdegirdi'lı ya- zısıyla rahmetli BurhanFe- lektarafından iyıce sopa çe- kilmiş ve otuz, kırk yıl gibi bir süre sonra bu kez sevgi- li tlhan Selçuk tarafından lyice övülmüştür. Aynı ga- zetede şu kadar yıl arayla bir dövülen, bir övülen baş- ka şıire rastlanmayacağına göre benim şiirlerimı de giz- lemiş olmam savı geçersiz kalacaktır. Ve Türkçemize en değerli şiirler armağan eden yaşıtım sevgili Fazıl Hüsnü Dağlarca dışında, uzun yaşayan ve ömrünün sonuna kadar şiir yazmaktan vazgeçmeyen ve de şiiri savunma gücünü kaybetmeyen şair, sanmıyorum, var olsun. Şu kadar yıl önce şiirımi pataklayan rahmetli Felek'e gönderdiğım, "Siz şeyhül- muharririn iseniz nasılfark edenıediniz ki Semercinin Demeci şiirini? Ülkenıizde ağanın, aşiretin eşeğinden, katınndan larkı olmayan köylüyü biz şair, siz gazete- ci olarak aydınlatnıa çaba- sı semercilik değil de nedir? Vetüm çabalanmıza karşın, onlann hâlâ şeyhlerin eşe- ği, katıı ı kalışlanna yürek- ten öfkelenmeyecek nıiyiz! O şiirim işte böylesi bir öf- Zor Demeç Ah ah siz Sevgili vatanlarımız ah siz Hiç kızamıyor size insan Ta yürekten seviyoruz üstelik Siz hâlâ çocuk gibisiniz Hâlâ iki üç hece konuşan Arap diyen şuna hâlâ Şuna Yunan şuna Rus bana Türk Ve şuna Alaman kenin taşmasıdır"' dedığim yazımın sebebi, kendimi değil şiin, sadece şiiri savunmak dü- şüncesi olmuştur. Bu güç bugün de var bende. Velakin, bunca yıl şiirle uğraşmama karşın, şiir hakkında faz- laca bılgim olduğunu söyleyemem. Bizdeki, dı- şardaki şairlerin tümünün de bu konuda daha fazla bılgı sahibi olabileceğinı sanmıyorum. Çünkü, manzumeciler dışında, hıçbır şairin şi- irini nasıl yazdığını hiç ama hiç açıklayama- yacağını iyi biliyorum. - Şiir zor bir uğraş olsa gerek... Ancakgerçek şair şiirden ömrü boyunca kopamıyor... ALDANIR - Şuncacık bıldığım, şaıre bın cefalar eden şiirin sözle değil, sözcükle yazı- labildiğidir. Ya da sözün sözcüğe dönüştürü- lebildiği yazı şıirdir. Şiinn kültür ile ve bılgı ile ilişkısinden söz edeyim; en coşkulu şıırle- rın en çok yırmilı yaşlarda, çevre ve ortaeğı- tim kültürü ile ve de bilgınin henüz kültürü kır- letmediğı dönemlerde yazılanlar olduğunu, bizde ve dışarda yaşanan örnekler göstenr. 01- gun şiirleri, bılgıyle kültürün şaırde harman- laşmasıyla yazılanlar arasında görmekteyız. SANATIN FIRLAMA KOLU MU? - Yaklaşınunız gerçekçi... ALDANIR- Hayır, ukalalık yapmayayım; şi- ir hakkında şu söylediklenm de ve bunlann tam tersi de doğru olabilir. Çok gencı, çok yaşlısı, kişiyi köşe bucak daıma şaşkına çeviren; oku- lu, öğrencisi, ustası, çırağı olmayan şiir, hâlâ bilemiyorum, sanatın fırlama bir kolu mudur! - Çağımızda şiirin konumu size neler düşün- dürüyor? ALDANIR- Şırr şiir diye tutturmuşken, bey- nimi kurt kurt kurcalayan ve yıllardan bu ya- na uğraş verdiğim, tam çözemedığım bir so- runa değınmeden edemeyeceğım. Bizde, dışar- da ünlü şaırlerimiz dünyamıza güzeller güze- li şiirler armağan ettı. Velakin, bu güzelim şı- irlerin dünyamız için artık değerli olabilece- ğini sanmıyorum. Çunkü bu en güzel şiirlere karşın ınsan, alışkılanyla, sılah ve savaşlarıy- la, utkulanyla, utanması gerekırken hâlâ övü- negelmiştir. Dahası bu şiirler, destanlar bun- lara güç de katmıştır. Dünyamızın, böylesi güzel şiire değil; artık akıllı, çok akıllı olan güzel şııre gereksınimı var. Sözüm, insanı tabulardan utandıracak, bık- tıracak 'artık yeter be' dedırtecek nutukçulu- ğa, ahlakçılığa kaçmayan şiirden yanadır. Böy- lesi bir sorunu düşünen, buna uğraş veren bir ben değılım kuşkusuz. Yaşımın da uzunluğu olanak vermeseydi böylesi bir uğraşa, deneme- ye el sürmeye kalkamazdım elbette. Bu dene- melerimden Uzunhava şiirimi cesaretle örnek göstereceğim. UZUNHAVA Hürriyet Adalet Müsavat Vatan Millet Memleket Evet evet Hangi yıldı, anımsayamıyorum; her kesi- min uğrak yeri olan, akşam çayı, kahvesi içi- len bir pastanede, bizden üç dört masa ötede- ki grubun içinden delişmen bir adamın, bu şi- irimin yayımlandığı dergiyi havada sallayarak yüksek sesle "Bu fırlama şiiri hangi fırlama şairyazmışsa, işte ilk defa bir şiiri öpüyorum"lu avazı, bu yöndeki çabamın boşa gitmediğini bana düşündürmüştür. Bu yorumdaki birkaç örneğı de size vermek ısterim. Bunlara adımı koymasanız da olur. Seversenız kendi adlan- nızı da koyabilirsiniz. ts- teğim, bu yorumun yayına ulaşmasıdır. Geçen o yıllar- da bir kişiye, gelecek yıl- larda yirmi otuz ve yüzyıl- lar sonra milyarlara niçın ulaşmasın! Hep mail-ı in- hıdam olacak kadar salak mı insan? Yeter kı, dünya- mızın en değerli şaırleri ar- tık en güzel değil, insan için değerli şiirde ortaklık kursunlar. SURECEK BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Fuarda Günler... TÜYAP'ın 3. Bursa Kitap Fuarı, 5 Mart'ta açıldı. Ve belleklerde yer alan türden oldu: Başta Bursalı- ların büyük bir katılımı görülüyordu ve açılışı da Bü- lent Ecevit yaptı; konuşması da pek anlamlı idi. Onu dinlerken, çokları gibi biz de hep "Karaoğlan"\ hatırlayıp duruyorduk. Sonra Ecevit, Doğan Kitap yayınlardan çıkan, Bir Şeyler Olacak Yarın adlı ve tüm şiirlerini içeren kitabını imzaladı okurlarına. Hepimiz o "yarın"\ bekliyoruz zaten... • Bursa'daki fuar, öncekilerden çokfarklı: Büyük bir okur katılımı farkediliyor; açıktır ki, Bursalılar, kentin kavuştuğu -müstesna- fırsatın tam bilincin- de. Oturduğum Adam Yayınları standı, Doğan Ki- tap'ın tam karşısında: O yayınların bize bakan cep- hesinde ışıklı panolardan birinde, güneşten birçeh- re, Duygu Asena ve bir eseri, Paramparça. Paramparça bir dünya ve kadınların da acıları... Nasıl da çarpıcı bir üslupla anlatıyor Duygu Ase- na ve daha yıllarca da böyle anlatacak... • Epsilon'dan çıkan Provasız Hayat, Üstün Ak- men'in. Biryaşamın öyküsünü anlatıyor, kendi ya- şamınınki bu. Ve onu anlatırken, bütün bir toplumu da veriyor. Eserini ilginç kılan da, işte bu bütünlük. Toplumumuzun, en az bir yarım yüzyılı ortaya çıkı- yor. Yazarımızın, o akıcı ve ışıklı üslubunun da hak- kını vermeli! Hem hepimizin yaşamı da, bir "provasız hayat" değil mi? Erdal Öz'ün, 2003'te Can Yayınları'nda çıkan Defterimde Kuş Sesleri, okurların bağlandığı anı- lar olmuştu. Bu ilgi bugün de sürüyor... Yine Can Yayınları'nda yer alan, Kritimu. Girit'im Benim de büyük bir ilgi konusu. Sabâ Altınsay, ro- manında, Girıtli bir Türk ailesinin adadan kopuşu- nu anlatıyor. Nasıl da ustaca! Ahmet Haşim, edebiyatımızda benzersiz bir şa- ir ve yazardır. Bir düşünür de. 1920'lerin sonların- da, bir edebiyat adamı olarak, edebiyatımızda bir gerileme görmüş ve bunun nedenlerine eğilmişti. Onun, Yapı Kredi Yayınlan'nın çıkardığı Bize Göre ve Bir Seyahatin Notlarında dile getirdiği bu sap- tamaya, bir de bugün eğilmek öğretici olacaktır. Tam da vaktinde çıkmış bir kitap!.. Ithaki Yayınları, övülecek bir iş yapıyor, Fried- rich Nietzsche'nin bütün eserlerini yayımlıyor: Onun ölümsüz eseri olan, Insanca, Pek Insanca, üç cilt halinde ve Mustafa Tüzel'in maharetli çeviri- sinden dilimizde. "Hoş Geldin Nietzsche!" diyoruz... Bizi sarsan ve kendimize getiren eserlere ihtiya- cımız var: Vural Savaş'ın, geçen yıl Bilgi Yayını'nın çıkardığı Türkıye Cumhuriyeti Çökerken adlı eseri, okurlarını silkelemişti. Onun haklı uyarıları, bugün de güncel. Uyanmalı, ama gecıkmeden! Az da olsa, -çok şükür- gerçek düşünürlerimiz var. Onların dışında gördüğümüz, biralay kafası karışık ve ağzı kalabalık takımı. Vecihi Timuroğlu, bir büyük uyandırıcıdır da... Kalan Yayınevi, geçen yıl, onun Alevilik, Şiîlik, Bektaşilik, Kızılbaşlık adlı eserini çıkardı; bu yıl da şu: Hallac-ı Mansur'dan Nesimi'ye Kadar Doğu ve Batı'da Düşüncenin Gelişimi. Bu iki eserin bizlere söyleyeceği çok sözü var. On- ların çevresinde bir tartışmayı başlatacak kimse görülmeyecek mi? Uzun zafer yiirüyüşü • ÇANAKKALE (Cumhuriyet) - Çanakkale Zafen'nın 90 yılında Gaziantep'ten yürüyüşe çıkan Erdoğan Erıkçi, Çanakkale il sınınna ulaştı Gaziantep'te tomacıhk yapan Erikçi, 1575 kılometrelık "Zafer Yürüyüşü'"nün ardından 57 gün sonra kente vardı. Çanakkale'de yapılacak törenlerde gençlerle bırlikte şehitlerı anmak isteyen Erikçi, Bigalı yurttaşlar tarafından alkışlarla karşılandı Çanakkale ıl sınınndan Bıga'ya gelen Erikçi uzun mesafesıni yürümeye devam ediyor. Çanakkale Savaşı'nda ölen şehitlerle ilgili okuduğu kitaplardan etkilenerek yola çıktığını söyleyen 26 yaşındaki Erikçi, amacının 253 bin şehidin unutulmaması olduğunu söyledi Gümrük operasyonu • İSTANBUL (AA) - Türk Standartlan Enstitüsii'nde (TSE) görevli bazı kişilerin, bazı gümrük müşavırlerıyle işbırlığı yaparak yasalara aykırı şekilde uygunluk belgesi verdiklerı ıddıasına ılışkın olarak başlatılan soruşturma kapsamında 250 bin ithalat dosyasının ıncelemeye alındığı bildirildi. Istanbul Malı Şube Müdürlüğiı'nden yapılan açıklamada, Kuçükçekmece Cumhuriyet Savcılığı'nın, başlattığı soruşturma kapsamında, 4 Mart 2005 tarihinde operasyon gerçekleştirildığı ve 20 kişının gözaltına alındığı belirtildı. Polıs yetkılılen, tutuklanan 6 kişıden 5'inın TSE çahşanı, dığennm de günıriık müşavırlığınde görevli olduğunu söylediler. TSE'de bırçok dosyanın çöpe atılması nedeniyle hangi ithalatlarda yasalara aykırı bir şekilde belge düzenlendığinin belirlenmesinde güçlük çekildiğını belirten yetkililer, suç unsuruna konu ışlemlerın özellikle Çin'den gelen mallarda uygulandığmı öne sürdüler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear