23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 ŞUBAT 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DİZİ 'Küba'da kayık yoktur' diyenleri yalanlarcasına Hemingvvay'in yaşadığı Cojimar koyunda birçok kayık var Her anlaülanlarainanılmamalı E rnest Hemingvvay'in "thtiyar Adam ve Deniz" romanına esin kaynağı ol- muş, Havana'nın batısındakı Cojimar köyündeyiz. Minibüsle kırk dakika yol geldik. Romandaki ihtiyarbalıkçı buköy- de yaşamış, hayatını kaleme alan yazardan çok daha sonra, 106yaşındaölmüş. Ihtıyarötesibo- yuta geçmiş adam. Ölene dek, köye gelen her yabancıya; - O romandaki ıhtiyar balıkçı benim. O ki- tap benim hayatım, dıyerek tanıtmış kendini. Denizi ve balık avlamayı çok seven Heming- way, buradaki bahkçılarla dostolmuş, biitiin köy ona "Baba" diye hıtap edermış. Deniz kıyısında, küçücük, sakin, zııla bır ba- lıkçı köyü. Eskidcn, Hemingvvay'in ihtiyar adanıla ve başka balıkçılarla balığa çıktıgı za- manlarda balıkçı köyüymüş, şımdı koy. Dev ağaçlarla çevrili doğal bir liman. Koyda bir sü- rü kayık var. 1 lanı Küba'da kayık yoktu? Ba- lıkçılık devlet tarafından yapılıyorsa, bıınlar ne kayığı? Küba hakkında her anlatılana ınan- mamak gerek demek ki. Fidel'le görüştüğümüz- de hepsinı bızzat kendisıne soracagım zaten. Dama çok yaygın Çekim henüz başlayamadı, otelciyi oynaya- cak olan Sinan Çetin'in planlanndan başlana- cakmış. iki katlı büyük bir taş. evin ikinci kat- taki salonu otel girişı olarak düzenlenmiş. Bir köşede otel lobisindeki figüran olarak, ikiz ol- duklan hemen anlaşılan bembeyaz kısa kıvır- cık saçlı, zayıf uzun boylu ıki çıkolata renkli yaşlı amca oturmuş dama oynuyorlar. Fılmde- ki rolleri bu, fonda dama. Bir yandan da elle- rindeki şişeden rom yudumluyorlar. Ara sıra çev- reye bakıp güliimsüyorlar. Filmle ve çevreyle çok da ilgili değıller, damayayoğunlaşmışlar. Dama burada çok yaygın. Bizdeki tavla gibı. Aradakı fark, bın zarla ilgili, öbürü sadece be- yinle ilgili. Seti inccleyip çıktım evden, köyü dolaşma- ya koyuldum. Hemlngway'in bronz büstü Köyün batı ucunda bir anıt var, ortasında Hemıngway'in bronz büstü, denize bakıyor gülümseyerek. Baba 1960'ta lspanya'ya gitmiş, ölümcül bir hastalığı olduğunu öğrenmiş, 1961'de Amerika'ya dönüp intihar etmiş. Ni- çin Küba'da düşünmemiş intiharını? Ameri- ka, hemen: - Hemingway intihar etmcdi, onu Fidel öl- dürdü! diye yaygara yapardı mutlaka. Ölürken de Küba'yı korumayı, kollamayı düşünmüş müydü acaba Baba? Onun ölümü üzerine ya- sa boğulan balıkçı dostları, teknelennde ne ka- dar bronz malzemc varsa söküp bir heykeltı- raşa vermişler; - Erit bunlan, bu köye Baba'nın bır heyke- linı yap! dcmişler. Böylece dikilmiş buraya, va- siyetinde çok sevdiği teknesini bu balıkçılar- daıı birine bırakmış deniz seven adamın büs- tü. Sürekll rezerve masa Köyde Baba'nın mekânlarmdan biri olarak bilinen Terre/a de Cojimar isimli barlı lokan- tadayım. îki katlı, eski bir taş yapının alt katı; korıdorumsıı bır bardan, denize bakan kapalı bir terasa açılıyor, ikı yanı denize bakan koca- man pencereleı. Obür iki duvarda, yazann Fi- del'le, ihtiyar balıkçıyla, başka balıkçılarla sı- yah beyaz büyütülmüş balık avı foloğrafları asılı. îhtiyann ayrıca özel bir portresi var, ağ- zında sönmüş bir puro. Baba'nın oturup yazdığı rivayet edilen ma- Hacı komünist / Ferhan Şensoy ile jliJiJjJ Ferhan Şensoy 3 sI c inan Çetin, utanmasa kamerayı da omuzlayacak. Filmi sen yönetmiyorsun ki! Misafir turist bir oyuncu adayısın sen burada, küçük bir rolde deneneceksin. Bakacağız başarılısın, sen de Selahattin Duman gibi büyük roller oynayabilirsin! pjimar köylülerince Baba diye hitap edilen Ernest Hemingvvay'in oturup yazdığı rivayet edilen masaya genelde pek kimseyi oturtmamaya özen gösteriyorlarmış. Sürekli rezerve! Duygulanıyorum. Bizim ülkede böyle bir şey olmaz mesela. sa, köşeyi oluşturan iki büyük pencereye ege- men, gayet güzel bir nokta. Bir pencereden ko- yu, öbür pencereden okyanusu görüyorsun. Tam otur da yaz, bir konum. Masanın ortası- na koyulmus Reservado yazısı. Bu masaya ge- nelde pek kimseyi oturtmamaya özen gösten- yorlarmış. Sürekli rezerve! Duygulandınyor beni bu durum. Bizim ülkede böylc bir şey ol- maz mesela. Rejans'ı düşündüm. Bizim ço- cuklugumuzda eski ünlü yazarlann ismı yazan masalarda, şimdi, yeni ve gıcır plaketler var; Orhan Pamuk, Bedri Baykam... Onlarınki ol- masın deıniyorunı tabıı ki, ancak eski ağbile- rin isimleri nerde? Atatürk'ün masasında ni- çın en azından "Mustafa11 diye bir yazı yok? Fotoğrafi ilgısız bir masanın üstünde asılı. Es- kilerden bir tek Celal Süay'ın ismi kalmis, ar- tık zor okunan paslı pirinç üstünde... - Tadilat oldu, o sırada düştnüş! diye bir açıklama getırmışti bana, bu dunı- ma çok üzüldüğümü gören lokantanın sahibı Zinnur Hanım - Tadilattan sonra, bunlan yapıştınrken es- kileri de koysaydınız, demıştim. Zinnur Hanı- m'ın yanıtı daha da üzücüydü: - Hepsi tadılatta kaybolmuş. Bunlan biz yap- tırmadık. Kendilen yaptırıp getiriyorlar, biz Kübalı dansçılar. l t*r m Rasim Chevrolet'in direksiyonunda. Misafir, turist oyuncu Sinan Çetin. Che, Küba'nın her yerinde. Dama Küba'da yaygın oynanıyor. yapıştırıyoruz. Siz de yaptınn, sizinkini de ya- pıştıralım, hep oturduğunuz bu masaya! Cojimarlı iri yan garsona: - Sanınm Baba bugün gelmez. Ben de birya- zanm. O yokken masasını biraz kullanabilir tni- yım? Zaten onu, bu köyü ve ihtiyar balıkçıyı yazacağım, deyince, gülümseyerek buyur etti beni müze masaya, purom ıçin küllük getirdi. Reservado yazısını saygıyla bir kenara çektim, defterimi yerleştirdim dört köşe masaya. As- lında Baba'nın yazarken masa kullanmadığı, duvara dayalı yüksekliği bir metre olan üç raf- lı kitaphğının üstüne koyduğu daktilonun kar- şısına geçip ayakta ve duvara bakarak yazdı- ğını okumuştum bir yerlerde. Insan Ernest Hemingway olunca rivayetler muhtelif. Kimi zaman öyküsünün efsanesi ger- çeğinden güzcldir. Bu durumlarda gerçek gi- derek unutulur, efsane gelir gerçeğin yerine oturur. Belki de burada yazmıyor, yiyor, içiyor okyanusa bakıyor ve düşünüyordu yazmakta ol- duğu ya da yazacağı ihtiyar balıkçıyı. Yazar için yazı, ılle defterc bir şeyler karalamak değildir. Bir yazar oturmuş kukumav kuşu gibi denize, dağlara bakarken zaten yazmaktadır. Raslm başarısız Atilla kaıııera arkası, ben biitiin kameralann arkası. Oturmuş yazıyorum. Hemingvvay'in masasında, bağlantılı Kuddusi giysimle ve makyajlı olarak. Casusluğumu tespit edıyor kendi Küba filmini çeken Fethi. Bizim Küba filmini çeken Rasim başansız. tlk dört günkü çekimden sonra kameranın net ayanni bır da- ha diizeltılemeyecek şekilde bozdu. Defterimi kapatıp, Reservado yazısını say- gıyla eski yerine koyup küllüğü alıp kalkıyo- rum müze masadan, yan masaya geçip kendi- me ıstakoz söylüyorum. Ben ıstakozu bıtirme- den asistanlardan biri koşuşturarak gelip: - Buyurun! derse; - Siz önden buyrun. Istakozla oruç açıp ge- licem! diyeceğim. Ben ıstakozu afıyetle yedikten sonra da be- ni arayıp soran olmuyor. Saat on dört otuz su- lan ekip ufak ufak geliyor; yemek molası veril- miş. Benim işım öğleden sonraymış! Tayfun geliyor sevinçle: - Ağbi muhteşem planlar çektik! - Tamam da, ben o planlarda yokum. Niçin sabahın köründe kaldırıldım ve getirildim buraya'? dıyesim geliyor. Son anda vazgeçiyorum demekten, Tayflın'un güneşli heyecanını göl- gelememek için. - Güzel! demekle yetiniyorum. Sinan çetin utanmasa... Ikindı vakti başlıyor ailenin Sinan'la kar- şılıklı sahnesinın çekimi. Sinan, yönetmen oyuncu olarak takılıyor olaya. Utanmasa kamerayı da omuzlayacak. - Getır getir şu kamerayı, yakınıma getir! diyor Veli'ye. Sana ne ulan kameranın nerede duracağından? Tayfun, motor, diyor, başlıyor çekim, planın ortasında, stop diyor oyuncu Sinan. Stop'u sen demeyeceksin, yönetmen stop dıyene kadar ne mari fetin varsa gösterecek- sin. Filmi sen yönetmiyorsun ki! Misafir turist bir oyuncu adayısın sen burada, küçük bir rol- de deneneceksin. Bakacağız başanlısın, bun- dan sonrakı fılmlerde sen de Selahattin Duman gibi büyük roller oynayabilirsin! - Sinema yakın plandır ağbicim! dıye söylenıyor. Hangi sinema? Dünya sineması adına mı konuşuyorsun? "CloseUp" filminden mi söz ediyorsun? Gece yansına dek sürüyor Veli'nin duman- h çekimleri. Fidel'iyanm saattcafıkte bekiettik D evlet konukevinde çekimdeyiz, pat Viıral Ögcr geliyor, Hüseyin'le birlikte. Merhaba diyor bizlere, daha başka bir şey diyemeden Hüseyin'in cep telefonu çalıyor. Açıp bırısıyle Ispanyolca konuşuyor Kübalog, Vural Oger'e göz ve el işaretleri yapıyor. Bir kenara çekiliyorlar bahçede. Öger telefonu alıp tngilizce bir şeyler konuşuyor, sonra telefonu kapatıp Hüseyin'e: - Bakan beklıyormuş, hemen gidelim! diyor. Hızla uzaklaşıyorlaı koııukevinden. Sette hazırlık sürüyor, oyuncu takınıı konukevinin çift taş merdıvenle yan bahçeye inilen teıasında çay, kahve muhabbetındeyız. Hepimizde bir mahmurluk var, afyonumuz tam patlamış denilemez. Dün gcce Rasim, Asııman, Necnıi, Fethi, kostümcü Ebru ve onun Zuzu diye hıtap ettiği yardımcısı Zuhal'le La Zorra caz kulübüne gittik. Bize o gece gitmemizi tavsiye eden Vcfa Ağbi ve eşi Ferzan da oradaydı. Baktık diğer masalar da bizim ekipten, Zafer, 13. dev adam Yavuz, saçı at kuyruk Ahmet, INcriman, Besey, Ayça, Güncr, Veli... Daha önce bir kızla nişanlanıp onu bize tanıştırmış olan Cillop Cüneyt, bu gece bambaşka bir sarışın kızla sarmaş dolaş barda, çok mutlu. - Tanıştırayım ağbi, nişanlım! Cüneyt sık nişan sevenlerden demek ki, ya da nişansız ilışki sevmeyenlcrdcn. Neredeyse tam takım oradayız, caz kulübünün yansını biz işgal ediyoruz. Roberto l; onseca y Temperamento grubu çalıyor sahnede. Ellerimızde margaritalar, yerimizde duramıyoruz. Çok iyi çalıyorlar. Fonseca 26 yaşında müthiş bir piyanist, dünyanın en iyılennden sayıhyormuş. Bu çok yetenekli, çikolata renkli, uzun boylu, yakışıklı genç adam geçen yaz Ibrahim Femer'ın lstanbul konserinde virtüöz olarak büyük alkış alan dâhı piyanist. Ncfesli çalgıların bırını bırakıp öbürünü çalan Javier Zalba da müthiş. O da Ferrer'in lstanbul konserindeki takımdaydı. Bueno Vista Social Club'un üyesıymiş her ıkısi de. l'onseca büyükclçimizi çok iyi tanıyor. Sahneden ona teşekkür etti, bizim takıma hoşgeldiniz, dedi. Onlann tstanbul turnesini Vefa Ağbi sağlamış. Büyükelçımız sıkı caz meraklısı, Ferrer'le tanışıyormuş, sık sık evine gider gelırmiş. - Bizi de götürebilir misinız? diyoruz. - Rlbette çok memnun olurıım. Cumartesi ya da ' pazar olabılır, bana saat söyleyin, telefon açıp randevu alayım, diyor. Bu baba şarkıcıyla tanışma duygusu keyiflendiriyor bizi. Sahneden inınce Fonseca yanımıza geliyor, hepimizle fotoğraflar çektiriyor. Gün doğarken ulaşıyoruz otele... Zeki Alasya Barbunyaca bunalımında Bunun mahmurluğu bütün ekipte gözleniyor. Esneyen esneyene. Arka arkaya kahveler içiyoruz. Zeki Alasya kendisine uzatılan Barbunyaca senaryoya gözlen fena halde büyümüş olarak boş bakıyor. Filmde Barbunyaca konuşacagını şu an öğreniyor ve bunalıma giriyor: - Bu senaryo benim lspanyolca bıldiğim göz önünde bulundurularak mı yazılmış? Nasil ezberleyeceğim ben bunlan yahu? Ne demek bunlar? Demir bahçe kapısından arabayla caddeye çıkışımız sahnesi çekilecek. Oyuncular hazır, fıstık rengi Chevrolet hazır, Rasim direksiyonda, caddedeki trafığın kesilmesi bekleniyor. Kübalı asistan Silvyo ona buna lspanyolca emirler yağdırarak koşturuyor. Kesilecek trafik ana caddelerden bın, ancak bunun için yazılı iznimiz var. Trafiği bu işle görevlı polıs ekıbi kesiyor. Başlıyor çekim. Biraz daha hızlı çıkın, yolu ortalayarak gelin, çerçeveden çıkarken kameraya yakın olun gibi komutlarla defalarca çekıliyor bu sahne. Kesilmiş trafik upuzun bir konvoy oluşruruyor. Ne klakson çalan var, ne bir şey. Öyle kuzvı kuzu bekliyor arabalar. Yanm saat sonra tamamlanıyor sahne, polis yolu açıyor, akıyor trafik, geçen arabalar arasında sıyah bir mersedes var. Cumandante filmindeki aıaba! Meğer Fidel de konvoyda bekleyenler arasında. - Helal olsıın Fidel! dedirttiriyor genc hepimize. Ona kimi gün bozuluyoruz, kimi gün öyle bır uygulama karşısında kalıyoruz ki gö/.lerimiz yaşarıyor. Küba'da oturmamış şeyler, çözülememiş sorunlar var, bunun yanında çok güzel şeyler de. "Devrimci düşüncenin içindc belli bir yii/.de oranındatitopyaoldugundan, amaçlann tümüne ulaşılamamasıolası!" diyen Comandante, sessiz, sedasız geçip gidiyor bizim setin içinden. S Ü R E C E K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear