Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA
I
CUMHURİYET 26 ŞUBAT 2005 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Kırca'sız Türkiye
BİNALAR vardır, neresine nereden ve nasıl ba-
karsanız bakın, iyidir; ister karşıdan bakın, ister ar-
kadan ya da yandan.
Insan, yıllar boyu bazen birlikte ve yanyana, ba-
zen cephe cepheye ve karşı karşıya olduğu bazı
arkadaşlarını yitirince böyle düşünmeden duramı-
yor.
Coşkun Kırca'nın gittiğini duyunca da öyle.
• yi diplomattı.
I lyi diplomatın çeşitli tanımlamaları olur. Hepsi
parça parça doğrudur da, bütününde asıl geçerli
olması gereken nitelik çoğu zaman unutulur.
Diplomasinin inceliklerini bilen, en çözülmez gö-
rünen uluslararası bir soaınu hertarafı memnun ede-
cek çözümlere bağlayan, herkesi "win-win" diye
sevindiren, en parlak formülleri, uzlaştırıcı deyim-
leri bulan mıdır iyi diplomat?
iyi diplomat, müzakere masasında olduğu gibi
ziyafet ve briç masalarında, diplomasi oyunların-
da olduğu gibi golf ve tenis oyunlarında da en za-
rif biçimde başarılı olmayı beceren midir?
Daha bir yığın nitelik ve erdem sayabilirsiniz.
Ama bunların hepsine sahip olup da kendi halkı-
nın çıkarlarını iyi savunamayan, kötü âmirlerden iyi
sicil almak, yabancılarca beğenilmek, övülmek,
pohpohlanmak uğruna kendi devletinin kazıklan-
masını engelleyemeyen diplomata "iyidir" diyebi-
lir misiniz?
Kırca öylelerinden değildi. Haşin, hırçın, hatta
kırıcı olduğu zamanlar, halkının çıkarlarına el uza-
tıldığı, devletinin şerefiyle oynandığı zamanlardı.
Yani, klasik diplomatlıktan en uzaklaşır göründü-
ğü ve bilgisi, zekâsı bir yana, doğru diplomatlığa
da en yakınlaştığı zamanlardı bunlar. Belli ki, ya-
bancı karşısında ezilip büzülen, hoşa gitmeye ça-
lışan Türk'ün başkalarınca en kolay kandırılabilen
Türk sayıldığını o da daha başlangıçta öğrenmiş-
ti. Siz boyun eğince karşınızdakinin küstahlaştığı-
nı, karşınızda aslan kesilenin siz başınızı dik tuttuk-
ça fareleştiğini bilirdi.
• yi bir cumhuriyetçiydi.
I Ama, cumhuriyetin lafını edip de ilkelerinin canı-
na okuyanlardan, Atatürkçü geçinip de Kemalizmi
unutanlardan değildi.
Tam tersine, sağda göründüğü zamanlarda bile
cumhuriyetçiliğe bakışı, 1920'lerle30'ların devrim-
ciliğindeki keskinliği, neredeyse Fransız Ihtilali'nin
Jakobenizmini andırırdı. Laikliğe karşı çıkıldığın-
da, akılcılıktan uzaklaşıldığında, bağımsızlığa do-
kunulduğunda daha da keskinleşir, kestirip atıcı
olurdu. Siyasal yaşamın savuruşlarıyla hangi kurıı-
luşun çerçevesine girmiş olursa olsun, bu nitelik-
leriyle hep aynı kaldı. Renkli ve çarpıcı.
Coşkun Kırca'sız bir Türkiye, kurtuluşsonrasının
havasına biraz daha ters düşmüş, Ikinci Cumhu-
riyetçiliğin, hatta cumhuriyet karşıtlığının kucağına
biraz daha yakınlaşmış bir Türkiye'dir.
Hiç kuşkusuz, biraz daha yavanlaşmış bir Tür-
kiye.
İZNIİR CUMHURİYET OKURLARI
AYDINLIK B U L U Ş M A L A R - 4
K.UŞLUK KAHVAI.TISINDA BUI.UŞUYORUZ
"NE OLUYOR, NEDEN OLUYOR, NASIL OLUYOR,
NİÇİN VE KİM? / TÜRKİYE GÜNDEMİ"
BAŞUKU SÖYLEŞİSl İLE
DOÇ. DR. IIAKKI UYAR
(9 EYLÜL ÜNV. ÖĞRETİM ÜYESl)
BİZLERL.K OLACAK.
KtTAPLARIN DÜNYASINDA K.ISA YOLCULUKLAR
DA YAPACAfllMIZ BULUŞMAMIZA ÇAĞIRIYORUZ!
SEN GELMEZSEN BİR KK.SİĞİZ!
TARİH / SAAT: 27 ŞUBAT - PAZAR / 11.00.
YER: ALARA RBSTORAN - 372/ 1-A- K.ORDON / ALSANCAK
(Alsancak lskclcsi'nden Liman'a doğru 100 m. ilerde sahilde)
KAHVALT1 ÜCRHTİ 10.000.000 TL. OLUP RRZF.RVASYON
İÇİN SON TARlH: 26 ŞUBAT 2005'TİR.
REZERVASYON:
D. GÜNOĞUJ: 0 533 765 52 67, N. MANTAR: 0 533 563 78 68,
S. BAY: 0 535 980 54 74, Ş. AŞIROĞLU: 0 532 692 76 08
KARŞIYAKA CUMHURİYET 0KURURIDUYURUSU
-İZMİR BAROSU'NDA PAN&-
TÜRKİYE'NİN SORUNLARI VE AYDIİ SORUMLULUfiU
Konuşmacılar:
Av. NEVZAT ERDEMİR Izmir Barosu Başkam, ERSAL YAVİ
Araşkmaa Yazar, Av. ERDOĞAN ÖZER Ulusal Birlik Hareketi
Bsk. Yrd., Prof. Dr. TÜLAY ÖZCERMAN D.E.O, öğretim Oyesi.
Dinleti: YUNtS KIRILMIŞ Devlet Opera ve Bale Sanatçısı
Düzenleyen tzmir Barosu ve Ulusal Birlik Hareketi (A.D.D. Izmir
Tüm Şubeleri - Cumhuriyetçi Avukatlar - Karşıyaka Cumhuriyel
Okurları - Türk Kadınlar Birli|i tzmir Tüm Şubeleri - TOBAV -
Kültür Sanat-Scn - USİAD - tZlJNtDIÎR - Dokuz Eylül Ünivcrsitesi
Mühendislik Fakültesi - Hekim Güç Birliğı - Türk-lş - Kamu-Scn -
Cumhuriyet Kadınları - Ormun Mühcndisleri Odasi - Vetcriner
Hekımleri Odası - Türk Uünyası Kültür ve Insan I lakları Derneği -
29 Ekim Platformu - Izmir Balkan Dernekleri Kederasyonu -
Ulusal Egenıenlik Derneği - Eınekli Aslsubaylar Derneği -
Emekli Subaylar Derneji - Türkiye Tüm Bmekliler Sendikası -
Inijaat Mühendislcri üdası - Diş 1 lckimleri Odası - Türk tdareciler
Derncği - Bilim Ütopya Kooperatifı - Izmir Sevenler Derneği.)
Yer: tzmir Barosu öa^kanlığı Toplantı Salomı - Alsancak/lzmir.
Tarifı: 26 Şubgt 2005 Cumartcsi, Saat: 14.00.
Tüm Cumhuriyet okurlarını ve ulusunun sorunlarına ftnem veren,
çözüm yolları aıayan vatandaçlanmızı bekliyoruz.
tletişinı: Izmir Ulusal Birlik Hareketi 2. Bşk. üeniz Sapmaz
0 232 362 09 75-0 544 249 24 91
Hasan Âli Yücel ve Üniversite Özerkliği
60 yıl önce özerk üniversiteler yasasmın çıkmasına öncülük eden, ülkemize,
insanhğa sayısız hizmetlerde bulunan Hasan Âli Yücel'i ölümünün 34. yılında
saygıyla anıyor; Yücel gibi Atatürk'ün vasiyetini yerine getirecek insanlann
yeniden işbaşına gelmesini diliyoruz.
MilStafa G A Z A L C I CHP Demzlı Mılletvekih, TBMM Mılli Eğitim Kom. Üy.
H
asan Âli Yücel'in eğitim ve
kültür alanında ülkeye verdi-
ği hizmetleri satırbaşlarıyla
bile bir yazıya sığdırmak çok
güç. 28 Arahk 1938'de başla-
dığı Milli Eğitim Bakanlığı görevini 7 Ağus-
tos 1947 tarihinde brrakırken "Göreve gel-
diğim gün ile görevden :ıyrıl<lığmı şu an ara-
smtla, öğretici ve öğrencileri birkaç kez ar-
tan vc gelişcn bir cğilinı ailesine cn dcrin
ıııiııııct ve hürmet duygulanmla veda et-
mekten mutluluk duyuyorum" demişti.( 1)
Hasan Âli Yücel 7.5 yıh aşan bakanlığı
süresinde değişen 5 hükümette yerini koru-
muş, eğitim, kültür ve sanat alanında birçok
ilke imza atmıştır. Birinci Neşriyat Kong-
resi, Birinci Maarif Şûrası, Birinci Coğraf-
ya Kongresi, Eski Eserler ve Müzeler Bi-
rinci Danışma Toplantısı, Beden Eğitimi ve
Spor Şûrası, güzel sanatlar dalında sayısız
sergi, sözlüklerin, ansiklopedilerin, dergi-
lerin, klasiklerin basımı, dil çahşmalan hep
onunzamanındaolmuşrur. İlk, ortaöğretim
ve mesleki eğitim alanındaki atıhmlar, Köy
Enstitüleri sisteminin Ismail Hakkı Ton-
guç'la birlikte uygulanması onun dönemin-
dedir.
Hasan Âli Yücel'in yukarıda saydığımız,
sayamadığımız hizmetleri yanında bir bas-
ka hizmeti vardır ki o çoğu zaman gözlcr-
den kaçar. Bu da, 1946 yılında çıkanlan
4936 sayılı Üniversiteler Yasası'yla ilk kez
gerçek anlamda üniversitelerin özerkliğe
geçişidir. Yücel'in üniversitelere ikinci bü-
yük yararı da, îkinci Dünya Savaşı'ndan
önce Almanya'da Hitler'in Nazi düzeninden
kaçan bilim ve sanat adamlarına kucak aç-
ması, onlara üniversitelerde görev verme-
sidir. AKP iktidan tarafindan iiniveı silcle-
ri ele geçirme girişimlerinin yapıldığı, araş-
tırına fonlarına el konulduğu bir sırada, tek
partidöneminde 4 yıl hazırhksonucunda ge-
tiı ilen bu yasayı öne çıkarmanın tam zama-
ııı.OldubittiyleMeclis'tekiçoğunluğuna da-
yanarak üniversiteleri haskı allııı almak is-
teyen iktidara belki ders olur.
Prof. Dr. CelalŞengör, "ÜniversiteÖzerk-
liği, Bilim ve Bilimsel Kalitc" adlı yazısında
"Üniversite özerkliği hakkmdn bilinen en
eski belge 1200 tarihli olup (Phiüppe Augu-
te'un Bethihisy tarihli diplomasi), hem üni-
versite rektörünü hem de üniversitenin di-
ğer mensuplanm resmi olarak sivil kurum-
ların sorumluluk alanı dışına taşıyordu...
Üniversite özerkUğininAvrupa'da ne titizlik
ve inatla korunduğu ise destansaldır" dedik-
ten sonra bizdeki olumsuzluğu örnekliyor:
Bir kurum, üniversiteden bir kişiyi çalıştır-
mak ister. Ancak üniversite yönetimi buna
izin vermez. Bu izin alamamada etkili ol-
duğu sanılan bir üniversite öğretim üyesi has-
tanelik oluncaya kadar dövülür. Bu olaya ye-
terince ses çıkarılmaz.(2)
Avrupa'nın 13. yüzyılda başladığı üni-
vcrsite özerkliğinin yüzyıllar sonra hâlâ ül-
kemizde sağlanamaması düşündürücüdür.
Hasan Âli Yücel'in bakanlığı dönemin-
de Ankara Fen Fakültesi (1943), Istanbul Tek-
nik Üniversitesi (1944), Ankara Tıp Fakül-
tesi (1945) kurulur. Balıkesir Necati Eğitim
Enstitüsü (1946), Izmir Yüksek Ekonomi ve
Ticaret Okulu açılır. Yerli ve yabancı üni-
versite öğretim üyclerinin, uzmanlann dört
yıl süren hazırhğı sonucunda üniversitele-
rin özerkliğini sağlayan 4936 sayılı Üniver-
siteler Yasası 13 Haziran 1946 tarihinde çı-
kanlır. Yasaııın TBMM'de görüşülmesi sı-
rasında aralarında Hıf/jrahınaıı RaşitOymen,
tsmayıl Hakkı Baltacıoğlu, Yavuz Abadan,
Suut Kemal Yetkin, Kâzım Karabekiı; Ka
sım Gülek gibi adların da olduğu 26 millet-
vekili bu tasarı üzerinde konusma yapar.
Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel bu ya-
sayla ilgili bugün de önem taşıyan konuş-
masrnda şunları söyler: "Bu kaınııı tasarı
sı Türk bilim hayatında, Türk üniversitele-
rinde yeni bir gelişmenin, ilerlemenin müj-
decisi olacaktır. Bu kanun bir ana prensip,
bir de köklü ıısnl, metodu kapsıyor. Bütün
maddeleribu iki nokta çevresindetoplannuş
sayılabiliı. Ana prensip Üniversitelerin özerk
olmasıdır. Bu özerldik, vönethnde, öğretim-
de ve mali alanlardadır.Üniversitelerin özerk-
liği bir oluşun, erginliğin ifadesi olduğu za-
man değerlidir. Biz üniversiteyi oluşturan
fakülteleri kendi örgütleriiçerisinde bağun-
sız ve ondan oluşan üniversiteleri aynı su-
retle nıulıtaı; özerk birer kurum baliııde bu
kanunla yeniden düzenliyoruz.
... Akademik meselelerde, bilim işlerinde
bir ihtilaf olursaonun en yüksek mercüolan
ÜniversitelerarasıKurul'a,her üniversiteden
yetkili insanlaruı toplandığı yere işi götürü-
yoruz. Onlar ne derlerse o yapdacakbr, di-
yoruz"(3)
Bu sözler karşısında YÖK değişikliği ve
öğrenci affı su-asında Başbakan Sayın Tay-
yip Erdoğan ile Milli Eğitim Bakanı Sayın
Hüseyin ÇeUk'in yaklaşımlannı, üniversi-
te öğretim üyelerini suçlayıcı sözlerini dü-
şünmeden edemiyor insan.
Üniversitelerde araştırmayı, incelemeyi,
bilim üretmeyi, kişilerin değil kurullann
egemenliğini öngören 4936 sayılı Üniver-
siteler Yasası gerçekten de üniversitelerimi-
zin özerkliğini sağlayan 1933 'tekinden fark-
lı ilk yasa olmuştur. Bu yasadan kısa bir sü-
re sonra Ankara Üniversitesi kurulur.
Hasan Âli Yücel, 24 Mayıs 1946 tarihin-
de yasanın yürürlüğe girmesi nedeniyle üni-
versite rektörlerine bir kutlama yazısı gön-
derir:
"Bu yasa hükümlerine göre üniversitele-
rimizi oluşturan fakülteler de bilim ve yöne-
rim özerkliğine ve tüzel kişiliğine sahiptir.
(...) Bugün bu kurumlannuza vcrilcn özcrk-
lik, devriın yılları içinde sağlanan ilerleme-
nin doğal sonucu olmuştur. Toplumla ilişki
noktalan çoğalan üniversitelerimiz bundan
böyle dışardan gelecek dilek ve eleştirilcri,
göz önünde bulundurmakla birlikte, kendi
içlerinde kendi kendilerini denetleyerek ol-
gunlaşacaklar veyeniTürktoplumununye-
ni üniversiteleri olma özcUiklerini güçlendi-
receklerdir."(4)
Hasan Âli Yücel görevden ayrıldıktan
sonra ülkede ve dünyada estirilen ırkçı, bas-
kıcı anlayıştan, cadı kazanından üniversite-
ler de payını almıştır. 27 Arahk 1947'de
Ankara Üniversitesi Rektörü Şevket Azb,
Kansutartaklanmış, istifaya zorlanmıştır. 6
Temmuz 1948 tanhinde Dil ve Tarih Coğ-
rafya Fakültesi'nde görevli üç öğretim üye-
si (Pertev Nail Boratav, Niyazi Berkes, Be-
hice Boran) ile yabancı birkaç profesöriin
kürsülerini kaldıran Üniversite I'eşkilat K.a-
nunu kabul edilmiştir. 27 Mayıs 1960 Dev-
rimi'nin ardından 115 sayılı yasayla özerk-
lik yeniden güçlendirilmiş, Milli Eğitim Ba-
kanlığı 'nın üniversiteler üzerindeki etkisi te-
melli kaldırılmıştır.
12 Eylül 1980 darbesinden sonra ise
1981 'de bambaşka bir anlayışla özerkliklen
uzak, merkeziyetçi, bugün de yürürlükte
olan 2547 sayılı YÖK Yasası getirilmiştir.
Hasan Âli Yücel bir konuşmasında "Biz
yannlanıı insanlanyız. Emeklerimizi, bilgi
ve duygulannuzı, yapnğımız bütün işleri biz-
den sonra geleceklere bir miras değil bir va-
siyet olarak terk ediyoruz" demişti.(5)
60 yıl önce özerk üniversiteler yasasının
çıkmasına öncülük eden, ülkemize, insan-
hğa sayısız hizmetlerde bulunan Hasan Âli
Yücel'i ölümünün 44. yılında saygıyla anı-
yor; Yücel gibi Atatürk'ün vasiyetini yeri-
ne getirecek insanların yeniden işbaşına gel-
mesini diliyoruz.
(1) Milli Eğitimle İlgili Söylev ve De-
meçler, Kültür Bakanlığı, s: 324,
(2) Prof. Dr. Celal Şengör, Cumhuriyet
Bilim Teknik, Sayı: 935
(3) 11.6.1946 TBMM Tutanak Dergisi
C.24s.146-184
(4) Hasan Âli Yücel 'e Armağan, Birleş-
miş Milletler Türk Derneği Yayını, S: 210
(5) MEB, Cumhurbaşkanları, Başbakan-
lar ve MEB lerin Milli Eğitim 'le ilgili Söy-
lev ve Demeçleri II s: 380.
AB ve Solcular...
Ercan YEŞİLYURT
A
B konusunda ülkemizde-
ki sosyal demokratlardan
sosyalistlere kadar herke-
sin kafası kanşık. Kafalar net ol-
madığı için, her kafadan bir ses çı-
kıyor.
Biz neden solcu olmuştuk? Bu
ülkede iyi yetişmiş bir kuşak ne-
den yok edildi? Bu düzeni değiş-
tirip yerine yeni bir düzen kuracak-
tık. Bunu da kendi insanımızla,
kendi gücümüzle yapacaktık. Ne
Avrupa'nuı ne de bir başkasımn
sponsorluğunda değiL
Ülkemizin sorunu, yönetim so-
runudur. Bu sorun da toplumun
örgütlenmesiyle aşılacaktır. Bu-
nun için de, siyasal kimlik vegörüş
sahibi olmanın popülerleşmesi ge-
rekiyor.
Belki AB hayatımıza, devlet ve
toplum yapımıza yeni düzenler ve
disiplinler getirecektir, ama...
Neydi sosyalizm; kapitalizmi,
sermayenin egemenliğini kökün-
den reddediyor, üretim araçlannın
özel mülkiyetinin zorunlu olarak
yol açtığı kapitalist sömürüyü or-
tadan kaldıracak bir sıstem öneri-
yordu.
Neydi sosyal demokrasi; bir sis-
tem olarak kapitalizmi reddetmi-
yor. Ama kapitalizmin yol açtığı sö-
mürüyü, eşitsizliği, adaletsizliği
ortadan kaldıracak, toplumun bü-
tün kesimlerinin çıkarlarını göze-
tip kollayacak "sosyal" bir sistem
öneriyordu.
Ama Avrupa Birliği' nin ekono-
mik anayasası yıllar önce yazıldı
bile. Çok apaçık olarak AB'nin
ekonomikanayasasınagöre: "Dev-
let ve kanıu ıniiIkiyeti niteHğinde-
ki bütün işletmeler özelleştirilecek.
Her türlü devlet sübvansiyonu,pa-
ra birliğüıe geçileceği tarûıe kadar
kaldırılnuşolacaktuf Yani AB 'nin
ekonomik sistemi, serbest piyasa
ekonomisidir. Batı Avrupa'damil-
yonlarca insan, ya devlet tarafin-
dan işlendiriliyor (istihdam edili-
yor) ya da işlendirilebilmeleri için
devlet, sübvansiyonları ile bir kı-
sım özel kurunılan destekliyor.
Italya'da, Yunanistan'da, Ispan-
ya'da turizm işletmeleri, Fransa'da
bağcılık ve şarapçılık sanayii, dev-
let sübvansiyonu alıyor. Hollan-
da'da süt ürünleri, tanm işletmele-
ri, kimi açık deniz balıkçılık işlet-
meleri, Belçika'da kömür ve çelik
işletmeleri ve bir dizi ve bir sürü
devlet işletmesini ya da devlet iş-
tirakini de katınca kafalar iyice ka-
nşıyor.
Sosyal demokratlar bu durum
karşısında, "Koşullandeğiştirenü-
yorsan kendinideğjştir" deyip sağ-
cılaştılar. Sağcılaştılar diyorum;
çünkü serbest piyasa kurallan için-
de bu sorunlann çözümü yoktur.
Bütün dallardan devlet desteğinin
çekilmesi bu işletmelerin batma-
sına yol açabilecek, milyonlarca
insan işten atılacak. Bu da sosyal
demokratlann savunduğu "sosyal
devletin" sonunu getirecek. Sosyal
demokratlar kapitalizmin asıl tem-
silcileri olan Hberalve merkez par-
tilerine yaklaştıkça, dönüşümünü
bu yöne doğru yaptıkça ortada
"sosyal demokrasi" kalmadı. Onun
için sosyal demokratlar kendi için-
de birbirlerini yemek zorunda kal-
dılar. Batı'da komünist partiler Sov-
yetler'in çöküşünden sonra birerku-
lübe dönüştüier. Ya da sosyal de-
mokratlaşıp küçüldüler.
Solcu olmak, her zaman ve her
durumda koşullara uygun çözüm-
ler üretmek demektir. Sosyal de-
mokratlar için yapacak bir şey yok.
Sosyalistler de çıkmaza girmiş du-
rumda. Türkiye'nin kapitalist bir
dünyayla bürünleşmesini savun-
mak, sosyalist olmayla nasıl bağ-
daşacak? Bu durum sosyalistleri
serbest piyasayı savunur duruma
getireceğinden, solun kitle tabanı
kaybolacaktır.
AB'ye girmeyi savunan solcu-
lar, devletten sürekli sopa yedikle-
ri için, AB'ye girince rahat rahat
solculuk yapacaklannı zannetmek-
teler. Sanki mevcut insan malze-
mesiyle ekonomik ve sosyal kal-
kınmamızı gerçekleştirip demok-
ratikleşecekmişiz gibi... Toplunı-
da üretimin ve yönetimin dışına
itilmiş ya da savrulmuş nitelikli
insanlann hangi toplumsal projey-
le üretime ve yönetime katılacak-
larını açıklamak solculann görevi-
dir. Bu insanlann üretime ve yö-
netime katılmalannın bugünkü in-
san malzemesiyle demokratik ola-
rak mümkün olmadığı görülmüş-
rür. Bu düzeni değiştirme rnücade-
lesi, verili koşullar altında ve esas
olarak burada, yani bu ülkenin top-
raklannda sürdürülecek. Bu ülke-
nin sokaklarında ve mahallelerin-
de, bu ülkenin insanlannın canla-
rının acıdığı, hayatlarının yaşandı-
ğı yerde olacaktır.
Ülkemizin ekonomik ve sosyal
kalkınmasını ancak bu ülkenin in-
sanlan sağlayacaktır.
PENCERE
İSTON ŞEHİR ŞANTİYECİLİĞI GELISTİRME PROGRAMI
M.E.B - İSOV Yapı Meslek Lisesi ve İ.B.B - İSTON A.Ş. Işbirliği ile
" PARKE TAŞI VE BORDÜR UYGULAMA EĞİTİMİ "
Eğitimler 07.03.05 tarihinde başlayacaktır.
Kursu başarı ile tamamlayan katılımcılara belge verilecektir.
Eğitim Yeri: İSOV Yapı Meslek Lisesi Zincirlikuyu Şişli/ İstanbul
İSTON A.Ş. Genel Müdürlük Küçükköy GOP/ İstanbul
Detaylı Bilg! İçin Başvuru
Tlf: 0212 537 82 00 E-mail: iston@iston.com.tr www.iston.com.tr
İSTON A.Ş. Eski Edirne Asfaltı Metris Cezaevi Karşısı Küçükköy GOP / istanbul
ISTİ
.*••*
İ S T ^ N B U L B Ü Y Ü K Ş E H İ R B E L E D İ Y E S İ
İSTANBUL 6. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
MENKUL AÇIK ARTIRMAİLANI
Dosya No: 2005/493
Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağida cins, miktar ve muhammen kıymetleri yazıh mallar satışa çı-
kartılmıştu".
Birinci arttırma 02.03.2005 günü saat 12.10-12.20'de K. Ayasofya Cad. No:82 S. Ahmet adresinde
yapüacak ve o günü kıymetlerin %60'ına istekli bulunmadığı takdirde 07.03.2005 günü aynı yer ve
aynı saatte ikinci arttırma yapılarak satılacağı, şu kadar kı artırma bedelinin malın tahmin edilen kıy-
metinin "AAO'im hulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla
olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve paylann paylaştırma masraflarını geçmesinin şart oldu-
ğu, mahcuzun satış bedeli üzerinden %18 oranmda KDV'nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin
bir örneğinin isteyene gönderilebileceği, fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numara-
sıyla dairemize başvurmalan ilan olunur.
Muhammen kıymeti (llra)Adedi Cinsi (Mahiyeti ve öncmli nitelikleri)
Erba marka çift kapılı dökünı mak. (beyni yok)
Emfa marka cila makinesi
Üıhlı pres marka matkap
Markasız taşlama motoru
Markasız matkap
Markasız kalıp makinesi
Markasız döküm potası
Markasız pres makinesi
Teknas marka kompresör
Vibratör (1 ufak, 1 büyük boy)
Basın: 7932
2.000,00 Y I L
100,00 YTL
100,00 YTL
200,00 YTL
100,00 YTL
50,00 YTL
50,00 YTL
100,00 YTL
1.000,00 YTL
3.000,00 YTL
Toplam: 6.700,00 YTL
1
1
1
1
1
1
1
1
1
2
Türkiye Muz
Cumhuriyeti mi?..
Gazete sayfalarında bir soru dolaşıyor:
- Türkiye muz curnhuriyeti mi?..
Sorunun sorulması bile ne hale düştüğümüzün
resmidir...
Başka sorular da var:
- Devletin çiğnenmesi yasak kırmızı çizgileri var-
dı, neoldu?..
- Uçtu gitti, yok oldu!..
- Kıbrıs?..
- Lo lo lo..
- Kuzey Irak?..
- Amerika Türk askerinin başına çuval geçir-
di..
Brüksel'deki son NATO zirvesinde de Bush ile
Blair, Tayyip Erdoğan'a ayaküstü sorınuşlar...
Ne sormuşlar?..
•
Bizim tüm gazeteler "soruşturmayı" birinci
saytaların manşetlerine marifetmiş gibi oturttu-
lar...
"Bush - Oğlunuz halen Amerika'da mı?
Erdoğan - Evet..
Blair - Oğlunuz ABD'de mi çalışıyor?..
Erdoğan - Evet.
Blair - Nerede?
Erdoğan - Dünya Bankası'nda..
Bush (gülerek) - Bu nedenle Amerika'da faiz-
lerdüştü.. Erdoğan'ın oğlu son dereceaklı ba-
şında ve yakışıklı bir çocuk..
•
Bush ile Blair bizimle gırgır geçiyoriar...
Ne diyor ABD Başkanı, Blair'e?..
- Bunun oğlu Dünya Bankası'nda çalışıyor di-
ye Amerika'da faizler düştü!..
Ya bizde neler oluyor?..
Soruya ben yanıt vermeyeyim.
Kim versin?..
Güngör Uras'ın önceki günkü yazısından bir-
kaç satır aktarıyorum:
"Maliye Bakanı (Kemal UnatıkanJ tek bir he-
defe kilitlenmiş: Faiz ödemek ve IMF'nin faizdı-
şı fazla hedefini tutturmak için ne kadarpara la-
zım ise KDV-ÖTV gibi fakir halkın ödediği ver-
gileri artırarak ve gerekiyorsa yeni vergiler ko-
yarak faizleri ve IMF'yi mutlu etmek...
Yatırıma ayrılan para sıfır..
Tarıma ayrılan para sıfır.."
•
Tepemizde Amerikan patronajı altındaki Dün-
ya Bankası var, bir de IMFL Türkiye tümüyle
bunlara gebe!.. Dış borçların faizini ödemek için
yoksul halkın belini büküyoruz; yatırım sıfır, ge-
lecek umudu mafiş!.. Bush bunu çok iyi bildiği
için Erdoğan'ın yüzüne bakıp Blair'e dönüyor:
"- Bunun oğlunu Dünya Bankası'na aldık,
Amerika'da faizler düştü!.."
Alay ediyor bizimle...
•
Peki, ne yapmalı?..
AKP'ye oy veren vatandaşlara öğüdüm var:
Daha çok nafile namazı kılın!..
Beş vakit yetmez..
On vakit kılın!..
Türban yetmez..
Çarşafa girin!..
Türbelere varıp daha çok mum yakın!..
Gece gündüz duayla vakit geçirin!..
Takıyyeci parti tertemiz Müslümanlığı siyaset
kavgasında, iktidar çıkarında, koltuk sevdasın-
da kullanıp dümeni eline geçirdikten sonra hal-
kı da faiz haracına bağladı..
Türkiye muz cumhuriyeti mi?..
VEFAT
£y kamnhgın kıvücım
patlaması adm aydmbh
olsun artık
Son güneş de çoktan baltı
bir tek kaldın yüregimin
boşlugunda.
Bütün sonlann
ötesi olsun adm.
Bütün hayatını ve enerjisini
eşine ve çocuklarına adayan,
çevresi için iyi bir dost.
Canımız BABAMIZ 3 Nisan 1945 doğumlu
Mehmet Ali KAYA
24 Şubat 2005'te kaybettik.
BAŞIMIZ SAĞ OLSUN.
Seni unutmayacağız BABAMIZ
AİLESİ
BAŞSAĞLIĞI
Sevgili çalışma arkadaşımız
Mehmet Ali KAYAy,
kaybettik.
Ailesine ve dostlanna başsaglığı diliyoruz.
İ LE T 1 Ş 1 M Y A Y I N L A R I
Türkiye Gazerteciler Cemiyeti'nln yayınladığı
günlük sivil toplum gazetesl
BİZİM GAZETE
tarafsız haberleri, ilginç röportajları, araştırmaları.
köşe yazıları ve ülke somnlarını yansıtan
raporlanyla 10 yıldır okurlarıyla el ele...
Tel: 0 212 51194 94- Abone: 0 212 513 83 00