25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA I CUMHURİYET 26 ŞUBAT 2005 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Kırca'sız Türkiye BİNALAR vardır, neresine nereden ve nasıl ba- karsanız bakın, iyidir; ister karşıdan bakın, ister ar- kadan ya da yandan. Insan, yıllar boyu bazen birlikte ve yanyana, ba- zen cephe cepheye ve karşı karşıya olduğu bazı arkadaşlarını yitirince böyle düşünmeden duramı- yor. Coşkun Kırca'nın gittiğini duyunca da öyle. • yi diplomattı. I lyi diplomatın çeşitli tanımlamaları olur. Hepsi parça parça doğrudur da, bütününde asıl geçerli olması gereken nitelik çoğu zaman unutulur. Diplomasinin inceliklerini bilen, en çözülmez gö- rünen uluslararası bir soaınu hertarafı memnun ede- cek çözümlere bağlayan, herkesi "win-win" diye sevindiren, en parlak formülleri, uzlaştırıcı deyim- leri bulan mıdır iyi diplomat? iyi diplomat, müzakere masasında olduğu gibi ziyafet ve briç masalarında, diplomasi oyunların- da olduğu gibi golf ve tenis oyunlarında da en za- rif biçimde başarılı olmayı beceren midir? Daha bir yığın nitelik ve erdem sayabilirsiniz. Ama bunların hepsine sahip olup da kendi halkı- nın çıkarlarını iyi savunamayan, kötü âmirlerden iyi sicil almak, yabancılarca beğenilmek, övülmek, pohpohlanmak uğruna kendi devletinin kazıklan- masını engelleyemeyen diplomata "iyidir" diyebi- lir misiniz? Kırca öylelerinden değildi. Haşin, hırçın, hatta kırıcı olduğu zamanlar, halkının çıkarlarına el uza- tıldığı, devletinin şerefiyle oynandığı zamanlardı. Yani, klasik diplomatlıktan en uzaklaşır göründü- ğü ve bilgisi, zekâsı bir yana, doğru diplomatlığa da en yakınlaştığı zamanlardı bunlar. Belli ki, ya- bancı karşısında ezilip büzülen, hoşa gitmeye ça- lışan Türk'ün başkalarınca en kolay kandırılabilen Türk sayıldığını o da daha başlangıçta öğrenmiş- ti. Siz boyun eğince karşınızdakinin küstahlaştığı- nı, karşınızda aslan kesilenin siz başınızı dik tuttuk- ça fareleştiğini bilirdi. • yi bir cumhuriyetçiydi. I Ama, cumhuriyetin lafını edip de ilkelerinin canı- na okuyanlardan, Atatürkçü geçinip de Kemalizmi unutanlardan değildi. Tam tersine, sağda göründüğü zamanlarda bile cumhuriyetçiliğe bakışı, 1920'lerle30'ların devrim- ciliğindeki keskinliği, neredeyse Fransız Ihtilali'nin Jakobenizmini andırırdı. Laikliğe karşı çıkıldığın- da, akılcılıktan uzaklaşıldığında, bağımsızlığa do- kunulduğunda daha da keskinleşir, kestirip atıcı olurdu. Siyasal yaşamın savuruşlarıyla hangi kurıı- luşun çerçevesine girmiş olursa olsun, bu nitelik- leriyle hep aynı kaldı. Renkli ve çarpıcı. Coşkun Kırca'sız bir Türkiye, kurtuluşsonrasının havasına biraz daha ters düşmüş, Ikinci Cumhu- riyetçiliğin, hatta cumhuriyet karşıtlığının kucağına biraz daha yakınlaşmış bir Türkiye'dir. Hiç kuşkusuz, biraz daha yavanlaşmış bir Tür- kiye. İZNIİR CUMHURİYET OKURLARI AYDINLIK B U L U Ş M A L A R - 4 K.UŞLUK KAHVAI.TISINDA BUI.UŞUYORUZ "NE OLUYOR, NEDEN OLUYOR, NASIL OLUYOR, NİÇİN VE KİM? / TÜRKİYE GÜNDEMİ" BAŞUKU SÖYLEŞİSl İLE DOÇ. DR. IIAKKI UYAR (9 EYLÜL ÜNV. ÖĞRETİM ÜYESl) BİZLERL.K OLACAK. KtTAPLARIN DÜNYASINDA K.ISA YOLCULUKLAR DA YAPACAfllMIZ BULUŞMAMIZA ÇAĞIRIYORUZ! SEN GELMEZSEN BİR KK.SİĞİZ! TARİH / SAAT: 27 ŞUBAT - PAZAR / 11.00. YER: ALARA RBSTORAN - 372/ 1-A- K.ORDON / ALSANCAK (Alsancak lskclcsi'nden Liman'a doğru 100 m. ilerde sahilde) KAHVALT1 ÜCRHTİ 10.000.000 TL. OLUP RRZF.RVASYON İÇİN SON TARlH: 26 ŞUBAT 2005'TİR. REZERVASYON: D. GÜNOĞUJ: 0 533 765 52 67, N. MANTAR: 0 533 563 78 68, S. BAY: 0 535 980 54 74, Ş. AŞIROĞLU: 0 532 692 76 08 KARŞIYAKA CUMHURİYET 0KURURIDUYURUSU -İZMİR BAROSU'NDA PAN&- TÜRKİYE'NİN SORUNLARI VE AYDIİ SORUMLULUfiU Konuşmacılar: Av. NEVZAT ERDEMİR Izmir Barosu Başkam, ERSAL YAVİ Araşkmaa Yazar, Av. ERDOĞAN ÖZER Ulusal Birlik Hareketi Bsk. Yrd., Prof. Dr. TÜLAY ÖZCERMAN D.E.O, öğretim Oyesi. Dinleti: YUNtS KIRILMIŞ Devlet Opera ve Bale Sanatçısı Düzenleyen tzmir Barosu ve Ulusal Birlik Hareketi (A.D.D. Izmir Tüm Şubeleri - Cumhuriyetçi Avukatlar - Karşıyaka Cumhuriyel Okurları - Türk Kadınlar Birli|i tzmir Tüm Şubeleri - TOBAV - Kültür Sanat-Scn - USİAD - tZlJNtDIÎR - Dokuz Eylül Ünivcrsitesi Mühendislik Fakültesi - Hekim Güç Birliğı - Türk-lş - Kamu-Scn - Cumhuriyet Kadınları - Ormun Mühcndisleri Odasi - Vetcriner Hekımleri Odası - Türk Uünyası Kültür ve Insan I lakları Derneği - 29 Ekim Platformu - Izmir Balkan Dernekleri Kederasyonu - Ulusal Egenıenlik Derneği - Eınekli Aslsubaylar Derneği - Emekli Subaylar Derneji - Türkiye Tüm Bmekliler Sendikası - Inijaat Mühendislcri üdası - Diş 1 lckimleri Odası - Türk tdareciler Derncği - Bilim Ütopya Kooperatifı - Izmir Sevenler Derneği.) Yer: tzmir Barosu öa^kanlığı Toplantı Salomı - Alsancak/lzmir. Tarifı: 26 Şubgt 2005 Cumartcsi, Saat: 14.00. Tüm Cumhuriyet okurlarını ve ulusunun sorunlarına ftnem veren, çözüm yolları aıayan vatandaçlanmızı bekliyoruz. tletişinı: Izmir Ulusal Birlik Hareketi 2. Bşk. üeniz Sapmaz 0 232 362 09 75-0 544 249 24 91 Hasan Âli Yücel ve Üniversite Özerkliği 60 yıl önce özerk üniversiteler yasasmın çıkmasına öncülük eden, ülkemize, insanhğa sayısız hizmetlerde bulunan Hasan Âli Yücel'i ölümünün 34. yılında saygıyla anıyor; Yücel gibi Atatürk'ün vasiyetini yerine getirecek insanlann yeniden işbaşına gelmesini diliyoruz. MilStafa G A Z A L C I CHP Demzlı Mılletvekih, TBMM Mılli Eğitim Kom. Üy. H asan Âli Yücel'in eğitim ve kültür alanında ülkeye verdi- ği hizmetleri satırbaşlarıyla bile bir yazıya sığdırmak çok güç. 28 Arahk 1938'de başla- dığı Milli Eğitim Bakanlığı görevini 7 Ağus- tos 1947 tarihinde brrakırken "Göreve gel- diğim gün ile görevden :ıyrıl<lığmı şu an ara- smtla, öğretici ve öğrencileri birkaç kez ar- tan vc gelişcn bir cğilinı ailesine cn dcrin ıııiııııct ve hürmet duygulanmla veda et- mekten mutluluk duyuyorum" demişti.( 1) Hasan Âli Yücel 7.5 yıh aşan bakanlığı süresinde değişen 5 hükümette yerini koru- muş, eğitim, kültür ve sanat alanında birçok ilke imza atmıştır. Birinci Neşriyat Kong- resi, Birinci Maarif Şûrası, Birinci Coğraf- ya Kongresi, Eski Eserler ve Müzeler Bi- rinci Danışma Toplantısı, Beden Eğitimi ve Spor Şûrası, güzel sanatlar dalında sayısız sergi, sözlüklerin, ansiklopedilerin, dergi- lerin, klasiklerin basımı, dil çahşmalan hep onunzamanındaolmuşrur. İlk, ortaöğretim ve mesleki eğitim alanındaki atıhmlar, Köy Enstitüleri sisteminin Ismail Hakkı Ton- guç'la birlikte uygulanması onun dönemin- dedir. Hasan Âli Yücel'in yukarıda saydığımız, sayamadığımız hizmetleri yanında bir bas- ka hizmeti vardır ki o çoğu zaman gözlcr- den kaçar. Bu da, 1946 yılında çıkanlan 4936 sayılı Üniversiteler Yasası'yla ilk kez gerçek anlamda üniversitelerin özerkliğe geçişidir. Yücel'in üniversitelere ikinci bü- yük yararı da, îkinci Dünya Savaşı'ndan önce Almanya'da Hitler'in Nazi düzeninden kaçan bilim ve sanat adamlarına kucak aç- ması, onlara üniversitelerde görev verme- sidir. AKP iktidan tarafindan iiniveı silcle- ri ele geçirme girişimlerinin yapıldığı, araş- tırına fonlarına el konulduğu bir sırada, tek partidöneminde 4 yıl hazırhksonucunda ge- tiı ilen bu yasayı öne çıkarmanın tam zama- ııı.OldubittiyleMeclis'tekiçoğunluğuna da- yanarak üniversiteleri haskı allııı almak is- teyen iktidara belki ders olur. Prof. Dr. CelalŞengör, "ÜniversiteÖzerk- liği, Bilim ve Bilimsel Kalitc" adlı yazısında "Üniversite özerkliği hakkmdn bilinen en eski belge 1200 tarihli olup (Phiüppe Augu- te'un Bethihisy tarihli diplomasi), hem üni- versite rektörünü hem de üniversitenin di- ğer mensuplanm resmi olarak sivil kurum- ların sorumluluk alanı dışına taşıyordu... Üniversite özerkUğininAvrupa'da ne titizlik ve inatla korunduğu ise destansaldır" dedik- ten sonra bizdeki olumsuzluğu örnekliyor: Bir kurum, üniversiteden bir kişiyi çalıştır- mak ister. Ancak üniversite yönetimi buna izin vermez. Bu izin alamamada etkili ol- duğu sanılan bir üniversite öğretim üyesi has- tanelik oluncaya kadar dövülür. Bu olaya ye- terince ses çıkarılmaz.(2) Avrupa'nın 13. yüzyılda başladığı üni- vcrsite özerkliğinin yüzyıllar sonra hâlâ ül- kemizde sağlanamaması düşündürücüdür. Hasan Âli Yücel'in bakanlığı dönemin- de Ankara Fen Fakültesi (1943), Istanbul Tek- nik Üniversitesi (1944), Ankara Tıp Fakül- tesi (1945) kurulur. Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü (1946), Izmir Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu açılır. Yerli ve yabancı üni- versite öğretim üyclerinin, uzmanlann dört yıl süren hazırhğı sonucunda üniversitele- rin özerkliğini sağlayan 4936 sayılı Üniver- siteler Yasası 13 Haziran 1946 tarihinde çı- kanlır. Yasaııın TBMM'de görüşülmesi sı- rasında aralarında Hıf/jrahınaıı RaşitOymen, tsmayıl Hakkı Baltacıoğlu, Yavuz Abadan, Suut Kemal Yetkin, Kâzım Karabekiı; Ka sım Gülek gibi adların da olduğu 26 millet- vekili bu tasarı üzerinde konusma yapar. Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel bu ya- sayla ilgili bugün de önem taşıyan konuş- masrnda şunları söyler: "Bu kaınııı tasarı sı Türk bilim hayatında, Türk üniversitele- rinde yeni bir gelişmenin, ilerlemenin müj- decisi olacaktır. Bu kanun bir ana prensip, bir de köklü ıısnl, metodu kapsıyor. Bütün maddeleribu iki nokta çevresindetoplannuş sayılabiliı. Ana prensip Üniversitelerin özerk olmasıdır. Bu özerldik, vönethnde, öğretim- de ve mali alanlardadır.Üniversitelerin özerk- liği bir oluşun, erginliğin ifadesi olduğu za- man değerlidir. Biz üniversiteyi oluşturan fakülteleri kendi örgütleriiçerisinde bağun- sız ve ondan oluşan üniversiteleri aynı su- retle nıulıtaı; özerk birer kurum baliııde bu kanunla yeniden düzenliyoruz. ... Akademik meselelerde, bilim işlerinde bir ihtilaf olursaonun en yüksek mercüolan ÜniversitelerarasıKurul'a,her üniversiteden yetkili insanlaruı toplandığı yere işi götürü- yoruz. Onlar ne derlerse o yapdacakbr, di- yoruz"(3) Bu sözler karşısında YÖK değişikliği ve öğrenci affı su-asında Başbakan Sayın Tay- yip Erdoğan ile Milli Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin ÇeUk'in yaklaşımlannı, üniversi- te öğretim üyelerini suçlayıcı sözlerini dü- şünmeden edemiyor insan. Üniversitelerde araştırmayı, incelemeyi, bilim üretmeyi, kişilerin değil kurullann egemenliğini öngören 4936 sayılı Üniver- siteler Yasası gerçekten de üniversitelerimi- zin özerkliğini sağlayan 1933 'tekinden fark- lı ilk yasa olmuştur. Bu yasadan kısa bir sü- re sonra Ankara Üniversitesi kurulur. Hasan Âli Yücel, 24 Mayıs 1946 tarihin- de yasanın yürürlüğe girmesi nedeniyle üni- versite rektörlerine bir kutlama yazısı gön- derir: "Bu yasa hükümlerine göre üniversitele- rimizi oluşturan fakülteler de bilim ve yöne- rim özerkliğine ve tüzel kişiliğine sahiptir. (...) Bugün bu kurumlannuza vcrilcn özcrk- lik, devriın yılları içinde sağlanan ilerleme- nin doğal sonucu olmuştur. Toplumla ilişki noktalan çoğalan üniversitelerimiz bundan böyle dışardan gelecek dilek ve eleştirilcri, göz önünde bulundurmakla birlikte, kendi içlerinde kendi kendilerini denetleyerek ol- gunlaşacaklar veyeniTürktoplumununye- ni üniversiteleri olma özcUiklerini güçlendi- receklerdir."(4) Hasan Âli Yücel görevden ayrıldıktan sonra ülkede ve dünyada estirilen ırkçı, bas- kıcı anlayıştan, cadı kazanından üniversite- ler de payını almıştır. 27 Arahk 1947'de Ankara Üniversitesi Rektörü Şevket Azb, Kansutartaklanmış, istifaya zorlanmıştır. 6 Temmuz 1948 tanhinde Dil ve Tarih Coğ- rafya Fakültesi'nde görevli üç öğretim üye- si (Pertev Nail Boratav, Niyazi Berkes, Be- hice Boran) ile yabancı birkaç profesöriin kürsülerini kaldıran Üniversite I'eşkilat K.a- nunu kabul edilmiştir. 27 Mayıs 1960 Dev- rimi'nin ardından 115 sayılı yasayla özerk- lik yeniden güçlendirilmiş, Milli Eğitim Ba- kanlığı 'nın üniversiteler üzerindeki etkisi te- melli kaldırılmıştır. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra ise 1981 'de bambaşka bir anlayışla özerkliklen uzak, merkeziyetçi, bugün de yürürlükte olan 2547 sayılı YÖK Yasası getirilmiştir. Hasan Âli Yücel bir konuşmasında "Biz yannlanıı insanlanyız. Emeklerimizi, bilgi ve duygulannuzı, yapnğımız bütün işleri biz- den sonra geleceklere bir miras değil bir va- siyet olarak terk ediyoruz" demişti.(5) 60 yıl önce özerk üniversiteler yasasının çıkmasına öncülük eden, ülkemize, insan- hğa sayısız hizmetlerde bulunan Hasan Âli Yücel'i ölümünün 44. yılında saygıyla anı- yor; Yücel gibi Atatürk'ün vasiyetini yeri- ne getirecek insanların yeniden işbaşına gel- mesini diliyoruz. (1) Milli Eğitimle İlgili Söylev ve De- meçler, Kültür Bakanlığı, s: 324, (2) Prof. Dr. Celal Şengör, Cumhuriyet Bilim Teknik, Sayı: 935 (3) 11.6.1946 TBMM Tutanak Dergisi C.24s.146-184 (4) Hasan Âli Yücel 'e Armağan, Birleş- miş Milletler Türk Derneği Yayını, S: 210 (5) MEB, Cumhurbaşkanları, Başbakan- lar ve MEB lerin Milli Eğitim 'le ilgili Söy- lev ve Demeçleri II s: 380. AB ve Solcular... Ercan YEŞİLYURT A B konusunda ülkemizde- ki sosyal demokratlardan sosyalistlere kadar herke- sin kafası kanşık. Kafalar net ol- madığı için, her kafadan bir ses çı- kıyor. Biz neden solcu olmuştuk? Bu ülkede iyi yetişmiş bir kuşak ne- den yok edildi? Bu düzeni değiş- tirip yerine yeni bir düzen kuracak- tık. Bunu da kendi insanımızla, kendi gücümüzle yapacaktık. Ne Avrupa'nuı ne de bir başkasımn sponsorluğunda değiL Ülkemizin sorunu, yönetim so- runudur. Bu sorun da toplumun örgütlenmesiyle aşılacaktır. Bu- nun için de, siyasal kimlik vegörüş sahibi olmanın popülerleşmesi ge- rekiyor. Belki AB hayatımıza, devlet ve toplum yapımıza yeni düzenler ve disiplinler getirecektir, ama... Neydi sosyalizm; kapitalizmi, sermayenin egemenliğini kökün- den reddediyor, üretim araçlannın özel mülkiyetinin zorunlu olarak yol açtığı kapitalist sömürüyü or- tadan kaldıracak bir sıstem öneri- yordu. Neydi sosyal demokrasi; bir sis- tem olarak kapitalizmi reddetmi- yor. Ama kapitalizmin yol açtığı sö- mürüyü, eşitsizliği, adaletsizliği ortadan kaldıracak, toplumun bü- tün kesimlerinin çıkarlarını göze- tip kollayacak "sosyal" bir sistem öneriyordu. Ama Avrupa Birliği' nin ekono- mik anayasası yıllar önce yazıldı bile. Çok apaçık olarak AB'nin ekonomikanayasasınagöre: "Dev- let ve kanıu ıniiIkiyeti niteHğinde- ki bütün işletmeler özelleştirilecek. Her türlü devlet sübvansiyonu,pa- ra birliğüıe geçileceği tarûıe kadar kaldırılnuşolacaktuf Yani AB 'nin ekonomik sistemi, serbest piyasa ekonomisidir. Batı Avrupa'damil- yonlarca insan, ya devlet tarafin- dan işlendiriliyor (istihdam edili- yor) ya da işlendirilebilmeleri için devlet, sübvansiyonları ile bir kı- sım özel kurunılan destekliyor. Italya'da, Yunanistan'da, Ispan- ya'da turizm işletmeleri, Fransa'da bağcılık ve şarapçılık sanayii, dev- let sübvansiyonu alıyor. Hollan- da'da süt ürünleri, tanm işletmele- ri, kimi açık deniz balıkçılık işlet- meleri, Belçika'da kömür ve çelik işletmeleri ve bir dizi ve bir sürü devlet işletmesini ya da devlet iş- tirakini de katınca kafalar iyice ka- nşıyor. Sosyal demokratlar bu durum karşısında, "Koşullandeğiştirenü- yorsan kendinideğjştir" deyip sağ- cılaştılar. Sağcılaştılar diyorum; çünkü serbest piyasa kurallan için- de bu sorunlann çözümü yoktur. Bütün dallardan devlet desteğinin çekilmesi bu işletmelerin batma- sına yol açabilecek, milyonlarca insan işten atılacak. Bu da sosyal demokratlann savunduğu "sosyal devletin" sonunu getirecek. Sosyal demokratlar kapitalizmin asıl tem- silcileri olan Hberalve merkez par- tilerine yaklaştıkça, dönüşümünü bu yöne doğru yaptıkça ortada "sosyal demokrasi" kalmadı. Onun için sosyal demokratlar kendi için- de birbirlerini yemek zorunda kal- dılar. Batı'da komünist partiler Sov- yetler'in çöküşünden sonra birerku- lübe dönüştüier. Ya da sosyal de- mokratlaşıp küçüldüler. Solcu olmak, her zaman ve her durumda koşullara uygun çözüm- ler üretmek demektir. Sosyal de- mokratlar için yapacak bir şey yok. Sosyalistler de çıkmaza girmiş du- rumda. Türkiye'nin kapitalist bir dünyayla bürünleşmesini savun- mak, sosyalist olmayla nasıl bağ- daşacak? Bu durum sosyalistleri serbest piyasayı savunur duruma getireceğinden, solun kitle tabanı kaybolacaktır. AB'ye girmeyi savunan solcu- lar, devletten sürekli sopa yedikle- ri için, AB'ye girince rahat rahat solculuk yapacaklannı zannetmek- teler. Sanki mevcut insan malze- mesiyle ekonomik ve sosyal kal- kınmamızı gerçekleştirip demok- ratikleşecekmişiz gibi... Toplunı- da üretimin ve yönetimin dışına itilmiş ya da savrulmuş nitelikli insanlann hangi toplumsal projey- le üretime ve yönetime katılacak- larını açıklamak solculann görevi- dir. Bu insanlann üretime ve yö- netime katılmalannın bugünkü in- san malzemesiyle demokratik ola- rak mümkün olmadığı görülmüş- rür. Bu düzeni değiştirme rnücade- lesi, verili koşullar altında ve esas olarak burada, yani bu ülkenin top- raklannda sürdürülecek. Bu ülke- nin sokaklarında ve mahallelerin- de, bu ülkenin insanlannın canla- rının acıdığı, hayatlarının yaşandı- ğı yerde olacaktır. Ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınmasını ancak bu ülkenin in- sanlan sağlayacaktır. PENCERE İSTON ŞEHİR ŞANTİYECİLİĞI GELISTİRME PROGRAMI M.E.B - İSOV Yapı Meslek Lisesi ve İ.B.B - İSTON A.Ş. Işbirliği ile " PARKE TAŞI VE BORDÜR UYGULAMA EĞİTİMİ " Eğitimler 07.03.05 tarihinde başlayacaktır. Kursu başarı ile tamamlayan katılımcılara belge verilecektir. Eğitim Yeri: İSOV Yapı Meslek Lisesi Zincirlikuyu Şişli/ İstanbul İSTON A.Ş. Genel Müdürlük Küçükköy GOP/ İstanbul Detaylı Bilg! İçin Başvuru Tlf: 0212 537 82 00 E-mail: iston@iston.com.tr www.iston.com.tr İSTON A.Ş. Eski Edirne Asfaltı Metris Cezaevi Karşısı Küçükköy GOP / istanbul ISTİ .*••* İ S T ^ N B U L B Ü Y Ü K Ş E H İ R B E L E D İ Y E S İ İSTANBUL 6. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN MENKUL AÇIK ARTIRMAİLANI Dosya No: 2005/493 Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağida cins, miktar ve muhammen kıymetleri yazıh mallar satışa çı- kartılmıştu". Birinci arttırma 02.03.2005 günü saat 12.10-12.20'de K. Ayasofya Cad. No:82 S. Ahmet adresinde yapüacak ve o günü kıymetlerin %60'ına istekli bulunmadığı takdirde 07.03.2005 günü aynı yer ve aynı saatte ikinci arttırma yapılarak satılacağı, şu kadar kı artırma bedelinin malın tahmin edilen kıy- metinin "AAO'im hulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve paylann paylaştırma masraflarını geçmesinin şart oldu- ğu, mahcuzun satış bedeli üzerinden %18 oranmda KDV'nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği, fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numara- sıyla dairemize başvurmalan ilan olunur. Muhammen kıymeti (llra)Adedi Cinsi (Mahiyeti ve öncmli nitelikleri) Erba marka çift kapılı dökünı mak. (beyni yok) Emfa marka cila makinesi Üıhlı pres marka matkap Markasız taşlama motoru Markasız matkap Markasız kalıp makinesi Markasız döküm potası Markasız pres makinesi Teknas marka kompresör Vibratör (1 ufak, 1 büyük boy) Basın: 7932 2.000,00 Y I L 100,00 YTL 100,00 YTL 200,00 YTL 100,00 YTL 50,00 YTL 50,00 YTL 100,00 YTL 1.000,00 YTL 3.000,00 YTL Toplam: 6.700,00 YTL 1 1 1 1 1 1 1 1 1 2 Türkiye Muz Cumhuriyeti mi?.. Gazete sayfalarında bir soru dolaşıyor: - Türkiye muz curnhuriyeti mi?.. Sorunun sorulması bile ne hale düştüğümüzün resmidir... Başka sorular da var: - Devletin çiğnenmesi yasak kırmızı çizgileri var- dı, neoldu?.. - Uçtu gitti, yok oldu!.. - Kıbrıs?.. - Lo lo lo.. - Kuzey Irak?.. - Amerika Türk askerinin başına çuval geçir- di.. Brüksel'deki son NATO zirvesinde de Bush ile Blair, Tayyip Erdoğan'a ayaküstü sorınuşlar... Ne sormuşlar?.. • Bizim tüm gazeteler "soruşturmayı" birinci saytaların manşetlerine marifetmiş gibi oturttu- lar... "Bush - Oğlunuz halen Amerika'da mı? Erdoğan - Evet.. Blair - Oğlunuz ABD'de mi çalışıyor?.. Erdoğan - Evet. Blair - Nerede? Erdoğan - Dünya Bankası'nda.. Bush (gülerek) - Bu nedenle Amerika'da faiz- lerdüştü.. Erdoğan'ın oğlu son dereceaklı ba- şında ve yakışıklı bir çocuk.. • Bush ile Blair bizimle gırgır geçiyoriar... Ne diyor ABD Başkanı, Blair'e?.. - Bunun oğlu Dünya Bankası'nda çalışıyor di- ye Amerika'da faizler düştü!.. Ya bizde neler oluyor?.. Soruya ben yanıt vermeyeyim. Kim versin?.. Güngör Uras'ın önceki günkü yazısından bir- kaç satır aktarıyorum: "Maliye Bakanı (Kemal UnatıkanJ tek bir he- defe kilitlenmiş: Faiz ödemek ve IMF'nin faizdı- şı fazla hedefini tutturmak için ne kadarpara la- zım ise KDV-ÖTV gibi fakir halkın ödediği ver- gileri artırarak ve gerekiyorsa yeni vergiler ko- yarak faizleri ve IMF'yi mutlu etmek... Yatırıma ayrılan para sıfır.. Tarıma ayrılan para sıfır.." • Tepemizde Amerikan patronajı altındaki Dün- ya Bankası var, bir de IMFL Türkiye tümüyle bunlara gebe!.. Dış borçların faizini ödemek için yoksul halkın belini büküyoruz; yatırım sıfır, ge- lecek umudu mafiş!.. Bush bunu çok iyi bildiği için Erdoğan'ın yüzüne bakıp Blair'e dönüyor: "- Bunun oğlunu Dünya Bankası'na aldık, Amerika'da faizler düştü!.." Alay ediyor bizimle... • Peki, ne yapmalı?.. AKP'ye oy veren vatandaşlara öğüdüm var: Daha çok nafile namazı kılın!.. Beş vakit yetmez.. On vakit kılın!.. Türban yetmez.. Çarşafa girin!.. Türbelere varıp daha çok mum yakın!.. Gece gündüz duayla vakit geçirin!.. Takıyyeci parti tertemiz Müslümanlığı siyaset kavgasında, iktidar çıkarında, koltuk sevdasın- da kullanıp dümeni eline geçirdikten sonra hal- kı da faiz haracına bağladı.. Türkiye muz cumhuriyeti mi?.. VEFAT £y kamnhgın kıvücım patlaması adm aydmbh olsun artık Son güneş de çoktan baltı bir tek kaldın yüregimin boşlugunda. Bütün sonlann ötesi olsun adm. Bütün hayatını ve enerjisini eşine ve çocuklarına adayan, çevresi için iyi bir dost. Canımız BABAMIZ 3 Nisan 1945 doğumlu Mehmet Ali KAYA 24 Şubat 2005'te kaybettik. BAŞIMIZ SAĞ OLSUN. Seni unutmayacağız BABAMIZ AİLESİ BAŞSAĞLIĞI Sevgili çalışma arkadaşımız Mehmet Ali KAYAy, kaybettik. Ailesine ve dostlanna başsaglığı diliyoruz. İ LE T 1 Ş 1 M Y A Y I N L A R I Türkiye Gazerteciler Cemiyeti'nln yayınladığı günlük sivil toplum gazetesl BİZİM GAZETE tarafsız haberleri, ilginç röportajları, araştırmaları. köşe yazıları ve ülke somnlarını yansıtan raporlanyla 10 yıldır okurlarıyla el ele... Tel: 0 212 51194 94- Abone: 0 212 513 83 00
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear