Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
9 EKİM 2005 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
DIZI
Biyograf olarak bütün arşivlerinin dolu olduğunu söyleyen Taha Toros'la 'Nâzım Hikmet Biyografisi' konusunda görüştük
'Nâzım'ıyazmak için50ydbekledim'• Taha Toros: Ben bir biyografım bütün arşivim zarflarla
doludur. Orada kimi ararsanız bulursunuz.
Bu çalışmalara çok erken yaşlarda, 18-20 yaşlanmda
başladım. Sürekli olarak belge topladım, arşiv yaptım.
ATAOL BEHRAMOĞLU
- Sayın Taha Toros, Nâzım Hik-
met'in yaşamıvia iigili kitabnuzı çok 0-
ginç ve önemli buldum. Başka hiçbir
kaynakta rastlamadığım belgeler var
bu kitapta.
TAHA TOROS - Sanıyorum ki ba-
zı hatalar da düzeltildi bu kitapta. Söz-
gelimi kimi kitaplarda ABFuatCebe-
soy'un çocuğundan söz edilir. Uydur-
madır bu. Ali Fuat Cebesoy evlenme-
di ki çocuğu olsun.
A.B. - Kitabuuzın gjriş bölümüne
Nâzım Hikmet'in dedeleriyle, ecda-
dıyla ilgili hiçbir yerde rastlamadığım
son derece zengin bir foCoğraf
kolekshonu koymuşsunuz...
T.T. - Ben biyografım efen-
dim. Biyografi yazanyım. Dok-
tora yapanlardan, hatta yaban-
cı ülkelerden, bu konularda ge-
lip bana başvuruda bulunanlar
oluyor.
AJJ. - Büyük dedeierinden
Mustafa Celaleddın Paşa'nın
tarih yazarhğını, eski Türkler
konusunda bir araşürnıası ol-
duğunu bibyorduk. Fakat Fransızca
yazümış bu kitabuı Aıutkabir'de Mus-
tafa Kemal 'in kitapoğında, onun tara-
ûndan saür ahian çizilerek okunmuş
kitaplardan biri olarak bulunduğunu
sizin ldtabımzdan öğrendim_ YTne de-
deierinden (Hasan) Enver Paşa'yla il-
gili olarak da çok üginç bilgiler edin-
dik, Genel olarak belgesel yanıyla çok
önemli bir kitap. Bu konuyu çabşma-
ya ne zaman başladınız?
Arşrvim dolu, kiıni ararsanız
bulursunuz
T.T.-Biyograf olarak bütün arşivim
zarflarla doludur. Orada kimi ararsa-
nız bulursunuz. Bu çalışmalara çok er-
ken yaşlarda, 18-20 yaşlanmda baş-
ladım. SürekJi olarak belge topladım,
arşiv yaptım.
Bugün 95 yaşında olduğuma göre
demek kı 73-75 yıldır sürmekte olan
bir çalışma bu... Ilk kitabım "TorosDe-
metkrTni 1929'da lisede talebe iken
yazmıştım. Adana'da yeni harflerin
kabulünden sonra ilk çıkan kitap be-
nimdir.
AJJ. - Kftabmızın ügimi çeken bir baş-
ka özelligi, biyografinin suurian için-
de kalmayıp, dönemûı yaşamına iliş-
kin pek çok bilgi veriyor olmanız-.
T.T. - Zaten öyle yazılması gerekir.
Frenklerde bu böyle yapılır. Hocam
Fransız Jean Denuer ne yapmışsa ben
de Türkiye'de onu yapmak istedim.
AJJ. - Belki bir aynntı anıa, Polon-
ya kökenü Mustafa Ce-
laleddin Paşa'nın soya-
dı, kaynaklarda "Bor-
jenski" olarak geçer.
(Sözgelimi, Ekber Baba-
yev'in Türkçeye çevirdi-
ğiın " Yaşamı ve Yapıtla-
rıyla Nâzım Hikmet"
başukh knabuıda, bu bü-
yük dededen "Gagauz
kökenli, Polonyalı Kont
Konstantin Borjenski"
olarak söz edilir.) Sizin kitabmızda ise
bu sözcük "Borzecky" olarak geçi-
yor~
Ben herkes için belge
topluyorum
T.T. -Arşivimde onun el yazısı var...
Türkçe öğrenirkenki defteri... Bu def-
terbendedir...
A.B. - Nâzım Hikmet konusunda
belge toplayıp bu Idtabı yazma düşün-
cesi sizde çok öncelerde doğmuş olma-
u~
T.T. - Ben herkes için belge toplu-
yorum...
AJJ. - Sözgelimi ilk eşi ya da eşlerin-
denNüzhet Hanım'lagörüşmetarihi-
niz 1978™
T.T. - Daha öncelerde buiamadığım
için sonradan görüştüm onunla. Bili-
Nâzun Hikmet konusunda yazmak için ölümünün üzerinden eüi yıl geçmesini bek-
lediğini söyleven Taha Torosi "Ben biyogranm efendim, biyograli >azanyım" diyor.
yordum Nâzım'la evlendiğini, fakat
kendisini bulamıyordum.
A.B. - Kitabmızdan anladığuna gö-
re Nâzıın Hikmetilk kez 1940'b >ı0ar-
da, o Bursa Cezaevi'ndeyken karşı-
laşmtş ohnahsınız.
T.T. - Hayır, daha öncelerde de gö-
rüyorduk onu. Babıâli'den şehre iner-
ken. Romancı Cahit Uçuk'labirlikte...
Cahit Uçuk'un asıl adı Cahide'dir.
Ona bu Cahit adını Nâzım taktı ve ilk
erkeği de Nâzım Hikmet'tir. tlk hikâ-
yesini yazan da Nâzım'dır...
AJJ. - Nâzım Hikmet'in Bursa Ce-
zaevi dönemrv le ilgili çok ilginç bilgi-
ler veriyorsunuz. Ticaret Bakanlığı
müfettişi olarak bu cezae\ini ziyaret et-
tiğinizde Nâzım Hikmet hapishanede
havlu dokumacüığı yapıyor... Fakat
dönemin Bursa VaUsi Haşim tşcan,
hakkı olan parayı ödetmiyor ona. Za-
ten cezaevine bakanhk göre\ Bsi olarak
gelmenizin nedeni de bu olayı araşür-
mak...
T.T. - Havlu dokutma teklifi Şevket
Süreyya Aydemir'den gelmiş. Adalet
Bakanı Şükrü Saracoğlu'na gidip,
havlu dokutma kooperatifimiz var,
Bursa'daki hapishaneye de tek bir tez-
gâh verelim demiş...
A.B. - Belki de Nâzım Hikmet'in
orada olduğunu düşünerek~
T.T. - Bilerek yapıyor Tezgâh veri-
lenlerden biri de Nâzım Hikmet'in
oda arkadaşı Alaaddin Ozedar.
A.B. - Alaaddin Bey'in adını da da-
ha önceden anımsanuyorum. Kitabı-
nızdan öğrendiğime göre Nâzım Hik-
met'le Bursa Cezaevi'nde yıllarca ay-
nı odada kalnuşiar. Çıküktan sonra
aıulannı yazmış, fakat ne yazık ki eşi
yakmış bu anılan... Bunlan kitabınız-
dan öğreniyoruz.-
T.T. - Alaaddin Özedar 6 lisan bi-
lirdi. Annesi Rus, kendisi Hamdul-
lah Suphi'nin yegeni.
A.B. - Nâzım Hikmet'in dokuduğu
"Nâzım" imzafa havlulardan bir yer-
lerde var mıdır acaba?~ Bir de yargıç
hanımdan söz ediyorsunuz kitabuu-
zın bu çok ilginç bölümünde... Nâzım
Hikmet arada sırada onu görmek için
cezaevinde sorun gibi şeylerçıkanyor-
muş ki bir durum olsun da gideyim yar-
gıcuı karşısma çıkayım...
Çok iyi Fransızca bilirdi
T.T. - Mürüvvet(Yener) Hanım. Be-
nim hanımımın da hukuktan ve hâkim-
likten arkadaşı. Güzel sesli, güzel bir
hanımdı. Menderes de o kadından hoş-
landı ama kadın kabul etmedi. Ağır ce-
zaya da yetkili ceza hâkimiydi...
AJJ. - Nâzuıı'uı Fransızca yazdığı
şiir kitabından söz ediyorsunuz. Han-
gi kitap, ne zaman çıknıış? Belki ço-
cukluğunda bir iki tane >azmışûr ama,
Nâzun Fransızca şiir yazmadı.
T.T.-Paris'te vitrinlerde çok vardı.
Hayli güzel Fransızca bilirdi.
A.B. - Bunlar Fransızcaya çevrilmiş
şiirieri ohnah» Bu ayTuıü önemli çün-
kü-
T.T. - Evet, çevrilmiş şiirieri olabi-
lir...
AJJ. - Fikret Mualla ile arkadaşük-
lanndan, fakat Fikret Mualla'nuı Nâ-
zım Hikmet'i pek sevmediğinden söz
ediyorsunuz_ Biraz aynnüya girer nıi-
siniz?
T.T. - Eski dostlar. Ilk kitabının re-
simlerini Fikret Mualla yapmış. Bir gün
Fikret Mualla'ya dargınlığın nedeni-
ni sordum, bir kadın meselesi dedi...
AJJ. - Çok ilginç bazı başka aynn-
ölar ve belgeler var kitabmızda, baş-
ka yerlerdepek olmayan. Sözgelimi,Nâ-
zım Hikmet'in şiüierini plağa okuvan
ilk Türk şairi olduğu bilinnordu, fa-
kat siz Columbia firması üriinü pla-
ğm kapağuun fotoğrannı da bulup ko>-
muşsunuz kitabınıza. Bundan başka,
ilk kitaplaraıın sadece o dönem için de-
ğil, bugün için bile modern kapakla-
nnı yapan Suavı Sonar'la ilgili bilgi-
ler veriyorsunuz-.
Picasso'nun resmini
çeken adam
T.T. - Suavi kendi kendini yetiştir-
miş bir insandı. Ne siyasi, ne de ede-
bi geniş kültür sahibıydi. Meşhur bir
hanım terzisiydi... Afişçi, ressam, fo-
toğrafçı... Gidip Picasso'nun fılan res-
mini çeken adam...
A.B. - Tamburi Cemil Bey'in ölüm
yıldönümünde yazdığı şûri ben ilk de-
fa sizin kitabmızda gördüm. Nâzım
Hikmet o sırada 17 ya da 18 yaşuıda
filan.
T.T. - Tamburi Cemil Bey'in oğlu
Mesut Cemil'le Nâzım Hikmet çok
iyi arkadaştılar...
A.B. - O şiir sanınm ilk kez ya\ım-
lanryor. Nâzım Hikmet'in toplu şiirie-
ri içinde rasdadığımıanımsanmorunı.
Siz o şiiri nereden buMunuz?
T.T. - O dönemdeki gazetelerden.
A.B. - Yahya Kemal ve Nâzım Hik-
met ilişkisi çokça yer tutuyor sizin bu
çahşmanızda. Gerçi Nâzım Hikmet'in
bir çocukluk şiirinin, Bahrhe Mekte-
bi'nden edebiyat öğretmeni Yahj a Ke-
mal'ce düzeltiküği, annesi Celıle Ha-
nım'la Yahya Kemal arasında bir gö-
nül ilişkisi olduğu biliniyordu. Fakat
Erenköjü'nde Bahar'uı Celile Hanım
için yazıldığmı bilmiyordum doğru-
su» Daha sonraki vıllarda, Nâzım Hik-
met'in affi konusundaki girişimler sı-
rasmda, Celile Hamm'ın "Siz onun
şiir babasısınız" di>e başlayan mek-
tubuna karşın, o sırada üstelik miDet-
vekili olan Vahya Kemal'üı duyarsız-
hğuu nasıl açıklıyorsunuz? Korkuyor
muydu?
T.T. - Çok korkaktı, evet...
AJL - Nâam Hikmet'in Türkiye'den
gizlice aynltşı konusunda, açıkça yaz-
mamanıza karşın, devletin ya da
MfFin bu olaya göz yumduğunu se-
zinletir gibisiniz™ Çok ciddi bir iddia
değü mi bu?
O eski bir komünisttir
T.T. -Türkıye'den aynlmasa seyis ya-
pıp atlara baktıracaklar, sonra da "At
tepti,öldü" diyeceklerdi... Tevfiklle-
ri onu öldürtecekti... O eski komü-
nisttir. Tevfik tleri'nin hatıra defteri-
ni FaHh RuTa Ata>r
Ulus'ta yayımladı.
Bunun ardından Tevfik Ileri bütün kü-
tüphanelerdeki hatıra defterinin o say-
fasını jiletle kesti. Bunu yaptığı sıra-
larda bakandı.
Yalnız Yaşar Kemal, "Hocam ben-
de var. Ben onu sakladım" dedi. Tev-
fik 1leri'nin hatıra defterinde "Eyko-
ca Nâzım biz senin yolundayız", al-
tında da "Mühendis mektebi münte-
hi suuf talebelerinden Hemşinh' Celal
oğlu Tevfik" yazar. Falih Rıfkı da bu
sen değil misin diye hesap sordu ona...
Nâzım Hikmet konusunda yazmak
için ölümünün üzerinden elli yıl geç-
mesini bekledim...
A.B. - Kitabınız ve bu söyleşi için te-
şekkür ederiz»
Paşalar ailesiııiıı gözde çocuğu
Nâzım'ın aile geçmişinde ünlü paşalar vardır. Büyükbabası, Nâzım Hikmet'e adını veren Mehmed Nâzım Paşa'dır
Dizinin ağırhğını, Polonya'dan başla-
yan soyağacının kökü oluşturmaktadır.
Şimdiye kadar bu konuya pek değınil-
memiştir Borzecky ailesine aıt arşivi-
mızde kolıler dolusu malzeme bulunmak-
tadır. Bunlann baalannı -şainmızın geç-
mişinde- birer işaret taşı niteliğinde ol-
duğu için kullanmayı
uygun buldum. Ayn-
ca, bü>-ükbabası vali
ve şair Nâzım Paşa so-
yundan gelen akraba-
lanna değinerek bil-
giler verdim.
Bu dizide yer alan
asıl önemli konu Nâ-
zım Hikmet'in Bursa
cezaevindeki dokuma-
cılığıdır. Bu konuda
başından geçen olay-
lar çok ilginçtir ve şim-
diye kadar yapılan yayınlarda buna de-
ğinilmemiştir. Nâzım Hikmet. Bursa ha-
pishanesinde havlu dokumacılığı yapmış-
tır Bunedenle Bursa HavlucularKoope-
ratifi ve Bursa Bölge Iktisat Bölge Mü-
dürlüğü ile devamlı ilgisi olmuştur.
Dokuma işçisi Nâzım
Dokumacılann sene sonu kârlann-
dan alacaklan hisselerin, vali Haşim Iş-
can'ın kurduğu "Bursa'yıGüzeDeştinne
Cemiyeti''ne bağışlanması ve tezgâh
adediyle hammadde ve havlu satış he-
saplannda mağduriyete uğradığı gerek-
çesiyle dönemin valisı Haşim Işcan'dan
şikâyetçi olmuştur. O yıllarda baza mah-
kûmlara dokuma tezgâhlan \r
e ham-
madde olarak pamuk ipliği Ticaret Ba-
kanlığı'nın emri ile verilmekteydi. Bu
bakımdan Nâzım Hikmet'in dokuma iş-
çisi ve kooperatif üyesi olarak yaptığı şi-
kâyeti Ticaret ve İktisat Bakanlığı'na
ulaşmışhr. Bakanlık makarru bu şikâye-
tin yerinde incelenmesıni teftiş heyeti-
ne havale etmişti. O yıllarda Bakanlık
müfettişi bulunduğumdan konunun ın-
celenmesi ve teftişi bana havale edıl-
miştı. Bu maksatla 194O'lı yıllarda iki
defa Bursa'ya gittim, Konuyu mahalün-
de inceledım.
•Ben devekuşu muviun?'
Bursa cezaevinde dokuma tezgâhlı
üç mahkûm bulunuyordu. Bunlann ko-
operatif ile ilgileri ve dokuduklan hav-
lûlann kesin hesaplan üzerinde incele-
meler yaptım. Validen izahat aldım. Bur-
sa Bölgesı İktisat Müdürlüğü ile Bursa
Havlucular Kooperatifi dosyalannda
bulunan bu konu ile ilgili olaylan göz-
den geçirdim. Nâzım Hikmet ve iki ar-
kadaşına kooperatif üyesi sıfatıyla pa-
muk ipliği verilmekteydi Şikâyetçi ol-
duğu Vali Haşim tşcan. bunlann koope-
ratif üyesi olamayacağıru ileri sürüyor-
du; çünkü kooperatifin statüsünde üye
olabilmek için Türk olmak ve mahkûm
oknamış bulunmak kaydı vardı. Haşün
İşcan buna dayanıyordu.
Nâzım Hikmet ise kooperatif üyesi
olarak dokumacılık yapmasına rağmen
kendisinin kooperatif üyesi olamayaca-
gı iddiası karşısmda espriler yapmaktan
geri durmuyordu. Bu teftiş sırasında en
çok tekrarladığı cümle şuydu: "Bende-
vekuşu muyum?"
Şimdiye kadar hiç yayınmlanmamış
olan ilginç konulan bu dizide -belki te-
bessümle- okuyacaksınız.
Nâzım Hikmet'üı aile geçmişinde ün-
lü paşalar vardır. Bü>-ükbabası. Nâzım
Hikmet'e adını veren, Mehmed Nâzun
Paşa'dır. Annesınin babası, Polonya kö-
kenlı Enver Paşa'dır kı nüfüs kütüğün-
de ve Osmanlı Arşivi'nde bazen "Ha-
san Enver Paşa", bazen "Enver Celakd-
din Paşa" olarak yer almaktadır.
Nâzım Hikmet'in dedesı Enver Pa-
şa'ya bazen "BüyükEnver Paşa", bazen
de "Küçük Enver Paşa" ısmı venlmek-
tedir. Enver Paşa'nın babası Mustafa
Celaleddin Paşa'dır ki kökeni Polonya
kontlanndan. asilzade bir aileden gelmek-
tedü".
Kendisinden ilerideki sayfalarda ge-
nişçe söz edilecek olan Constanty Bor-
zecky, Polonya'nın hürriyetı için ayak-
lanmaya katılarak sürgün edilmiş, Tür-
kiye'ye sığınarak Müslüman olmuş ve
Mustafa Celaleddın ismini almıştır.
Mustafa Celaleddin Paşa. dönemin
ünlü kişilennden Serasker Ömer Pa-
şa'nın kızı Safvet Hanım ile evlenmiş-
tir. Nâzım Hikmet'in anneannesi olan
Leyla Hanım, Müşir (Mareşal) Mehmed
Alı Paşa'nın kızıdır. Mehmed Ali Paşa,
genç yaşta şehit olmuş ve üç kızı Padı-
şah tarafından himaye edilerek büyü-
müştür. Bunlar asker kökenh kişilerle ev-
lendirilmiş olup her üçünün kocası da
ileride ordumuzun tanınmış generallık-
lerine ulaşmışlardır: Hüse>in Hüsnü Pa-
şa, Enver Paşa ("Nâzım Hikmet' in dede-
sı ) ve tsmail Fazıl Paşa (General Ali Fu-
at Cebesoy'un babası). Nâzun Hikmet'in
paşalar aılesinde bir de Hafız Paşa var-
dır Bu paşalar ailesinden iki ünlü şehit
vardır. Mustafa Celaleddin Paşa ile Mü-
şir Mehmed Alı Paşa.
Savaş alanlannın hırslı kahramanı
Mustafa Celaleddin Paşa
Eskilerin belırttığine göre Mustafa
Celaleddin Paşa, savaş alanlannın hırs-
lı birkahramanıdır. Kendisini her zaman
savaşlarda görmek isteyen bır kişidir.
Savaş alanlannda beş kere jaralanmış-
tır. Hatta altındaki ann da yaralanması
üzerine at değiştirerek yaralı hali ile sa-
vaşmaya devam etmiştir. Mustafa Cela-
leddin Paşa'nın onjinal olarak mevcut
olan fotoğrafina diİckatle bakıldığı tak-
dirde. boynundaki eğrilik hemen fark
edilir. Bu eğrilik. savaş esnasında isabet
edenbırkurşununeseridir Yukandabe-
lirttiğimiz Mehmed Ali Paşa Arnavut-
luk'ta şehit ohnuştur. Bu iki şehit paşa-
nın kökeni Hıristiyandır.
Türkiye'ye sığmarak Müslümanlığı
kabul etmişlerdır. Bahsi geçen paşala-
nn biri müstesna hepsi asker kökenlidk.
Sıvil olan paşa, döneminde şairliğı, va-
liliğı ve Mevleviliği ile meşhur olan
Mehmed Nâzım Paşa'dır.
Borzecky ailesinin arması
Borzecky ailesinin geçmişten ge-
len bir arması vardır. Armanın üst
kısmı. belden aşağısı kesilmiş bir
keçi başıdır. Armanın alt kısmında
bir eşek başı yer alır.
Bu eşek başının fonu lormızı, ken-
disi gri renklidir.
Keçi ve eşek kafalan, birbirine bir
taç ile bağlıdır. Bu tacın baş kısmı
noktalarla aynlmış, üç yapraktan
oluşmaktadu-.
Bu arma bir kont ailesi niteliğin-
deki Borzecky'lerin zaferi olarak
kabul edilmiş bir semboldür.
Yukanda kendisinden uzun uzun
söz ettiğimiz Nâzun Hikmet'in de-
desinin babası Constanty Borzecky
(Mııştafa Celaleddin Paşa) ailesinin
-şehirleri sonradan Rus bölgesinde
kalmış ohnasına rağmen bir Polon-
yalı ressamın gayretiyle- eski aile
armasına ulaşılabildi.
Enver Paşa, Abdülhamid'in ya-
verliği sırasında, Polonya'daki ec-
dadından kalan kimselerle mektup-
laşmıştır. Bu mektuplaşmanın bir
kısmı Fransızca olarak yapılmıştır.
Polonya'ya
uzanan
soyağacı
Nâzun Hikmet ın ana ta-
rafından aile çevresi Po-
lonyahdır. Sonradan Rus
bölgesinde kalan Kles-
zow'da doğan ve soylu bir
aileden gelen Constanty
Borzecky, Nâzım Hik-
met' in annesınin büyükba-
bası ve dedesi Enver Pa-
şa'nın da babasıdır 20 yaş-
lannda (1848'de) Türki-
ye'ye sığınıp Müslüman
olduktan sonra adı Mus-
tafa Celaleddin'e dönüş-
türülen, savaş alanlannda-
ki kahramanlıklan ile tanı-
nan, sanat, kültür ve tarih
sahalarmdaki denn bılgi-
siyle orijüıal bir kimliğe
sahiprir.
Mustafa Celaleddin Pa-
şa'nın kişiliği üzerinde en
yetkili kaynak şüphesiz ki
oğlu Enver Paşa'nın yazı-
sıdır. Enver Paşa. Fransız-
ca olarak çocuklanna va-
siyet niteliğinde bıraktığı
uzun mektubunda babası-
nın Polonya'dan gelişinı şu
şekilde anlatmaktadır:
"Sevgili çocuklanm, si-
ze aOemizin kuruluşunu ta-
nıtmak istiyorum. Çünkü
ailenin kaynağı babadır.
Nesil ondan devam eder.
Babam Constanty 1826 yı-
lında Nisan ayuıda doğdu.
Yetenekli bir eğitim gördü.
Harikulade hanzası vanü.
Tarihi bilgisi çok derindi.
Hafizası Allah tarafından
verümiş bir kabilnem'. Ne
>ar kibabam bu Tann ver-
gisini kendisinefaydah ola-
rak kullanamadı. Babam
aynı zamanda sanatkârdı.
Fevkalade yazı yazar, kro-
ki yapar, desen çizer, sulu
boj'a veya$ı boja resimler,
minyatürve gravür \-apar-
dı. Plan. harita, topograf-
ya üzerinde eserler vermiş-
tir. Hatta yapOgı tablolar
sarayın duvarlanna asıl-
mışür.
Yukanda sa>dıklannu,
tamaımyla özel kabiliyeti
sa\esüıdeyapmtşür. Neya-
zık ki bize esenerinden hiç-
biri kalmamıştır. Yatnız iki
tablosunun fotoğran \ar-
dır.
Babamın tekihtirası sa-
vaşn. Çünkü o, sa\aş \ap-
nıak için doğmuştu. Baba-
sı onu papaz yapmak tste-
miş ama o üniversiteye yö-
nelmiştir. Aynı zamanda
savaş alanlannı tercih ettL
Bu alanlarda şecaat gös-
terdlBirkaçdefadegtşıksa-
vaş alanlannda>aralar al-
dı. 1876 yıhnda Kara-
dağ'da, vedi vara aiarak şe-
hit oldu_"
Enver Paşa'nın babası
ile ilgili başka yanlan da
\-ardrr. Ona göre, babasmın
Müslümanlığı kabul edi-
şi. suf Ruslardan intikam
almak ve Türk ordusuna
katılabilmek içindir. An-
cak. Enver Paşa bu arada
şu sözleri de eklemekte-
dir:
"_3abam zâhiren (gös-
teriş için) d e p bütün iç
duygulan ile islamKeti ka-
bul etti. Çocukluğumda,
bana İslam dininin şartla-
nnı anlanrdı—"
Mustafa Celaleddin Pa-
şa hakkında çok sayıda
olan kaynaklarda. göğüs
kabartıcı izler bulunmak-
tadır. Babasının papaz yap-
ma isteğine karşı çıkarak
Varşova Üniversitesi'nde
ögrenim gördü. Kendi di-
linden başka Latince, Fran-
sızca ve Rusçayı mükem-
mel surette konuşup ya-
zanlardandı. O sırada Rus-
lar Polonya'dan kaçanlan
gen çağırdılar. Yukanda
belirnldiği üzere Constanty
Borzecky Rusya'ya dön-
meyerek Sultan Abdülme-
cid'in. şefkatle bunlara ku-
cak açması üzerine Türki-
ye'ye sığındı. Türk ordu-
suna büyük hizmetlerde
bulunan Mustafa Celaled-
din Paşa'nın ilmi kabili-
yetleri arasında eski ve ye-
ni Türkler üzerinde değer-
li bir eser yazmış olması
göğüs kabartıcıdır.
SÜRECEK