14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 9 EKİM 2005 PAZAR 8 HABERLERIN DEVAMI TURKIYE Istanbul PB 23 Sinop PB 21 Adana Edirrte PB 22 Samsun PB 18 SY 18 B 31 Kocaelı PB 22 Trabzon Çanakkale /zmır PB 25 Giresun SY 20 B 28 Ankara B 20 Manısa B 26 Eskişehir B 18 B 18Aydın Denizlı _B 29 Konya B 26 Sıvas B 15 Zonguldak PB 20 Anta/ya B 31 Kars Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van B B B B B PB B 29 25 28 25 26 20 19 SY 14 Yurdun kuzey ve do- ğu kesımlefi parçalı bu- lutlu. Doğu Karadenız kıyılan ıle Kars, AnJahan. Artvın ve Ordu çevnelen sağanak ve gok gurul- tulu sağanak yağcşlı dı- ğer yerier az bulutlu ve açık geçecek Hava sı- caklığı yurdun guneydo- ğu kesımlennde bıraz azalacaK dığeryerlerde onemlı bır degışıklık d - mayacak. DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Y Y Y Y Y PB PB PB 14 15 17 20 20 21 21 19 Münıh PB 20 Zürih Berlın Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina PB PB PB PB Y PB Y PB 19 19 25 16 18 16 20 22 PB 20 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire Şam PB PB Y PB Y PB Y B B 12 29 14 26 18 22 14 30 29 y% Parçalı bulırtlu l Çok bulutlu . Yagmurlu Zb> Sulu kaf , Gok gurultulu O LJJVCELCÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada Sorumlu Komiser Olli Rehn'e, hükümetin Meclis onayıyla bağlantılı sözleri... Olli Rehn, Kayseri'de sözümüzü tuttuk, şimdi sı- ra Türkiye'de, diyor. Sözümüzü tutmamızı ve pro- tokolü Meclis onayından geçirdikten sonra "tam ve eşit" uygulamamızı istiyor. Bu dayatmalar aylardır biliniyor. Bilinmeyen taraf, Olli Rehn'in bu konuda Ankara'da aldığı yanıtlar. Komiser, "hükümet üyelerinden bu konunun hal- ledileceğine (Meclis'ten geçirileceğine) dair 'temi- nat' aldığım" söyledi. "Teminatı" kim vermiş olabilir Rehn'e? Ankara'da iki hükümet üyesi ile görüştü. Başbakan ve Dışiş- leri Bakanı ile. Ünlü ikili demek ki, AB'ye ek proto- kolü Meclis'e onaylatacaklarına dair güvence ver- mişler. Bu açıklama Gül'ü telaşlandırdı. "Bizim Meclis adına peşin karar vermemiz söz konusu olamaz" dedi. Protokolün geçip geçmeyeceği TBMM'nin bi- leceği işmiş. Elbette doğru. Bu açıklama geçerli bir soruyu ve içeriğindeki an- lamı yok saymamıza olanak sağlamıyor. Soru şu: AB Komisyonu'nun tam yetkili bir üyesi, üstelik Genişlemeden Sorumlu Komiser sıfatıyla Olli Rehn: Ankara'da ya Başbakan'dan ya da Dışişleri Ba- kanı'ndan protokolü Meclis'in onayından geçire- ceklerine ilişkin teminat aldığım içeren "yalana" ne- den, ama neden başvursun? Ortada yalan söyleyen "biri" var. Var ama, bu ya- lanı söyleyen sadece görevini yapan, müzakerele- ri açmazdan kurtarmak ve AB ölçütlerini yerine ge- tirmek için çalışan Olli Rehn olmasa gerek. Şöylediyebilirsiniz: Rehn Avrupalı. Türkiye'de ik- tidar sahiplerinin kapalı kapılar ardında söyledikle- rini dışanda başka, tam tersi anlamda konuştukla- rını nereden bilsin? Siyasal da olsa alışmamış ki yalanlara... • • • Ek protokolün Türkiye'ye ağır yükler getireceği- ni öne süren, imzalanmamasını isteyenler, bu pro- tokolle Güney Kıbrıs uçak ve gemilerine limanları- mızı açmak zorunda kalacağımızı, Kıbrıs Cumhuri- yeti'ni tanımaya doğru yol alacağımızı söyleyenler (başta CHP adına konuşan, hükümeti sürekli uya- ran Onur Öymen) bugün haklı çıktılar. AKP grubunun gelişmelerden ve bu sonuçtan et- kilenmeyeceği savlanabilir mi? Bu duruma Meclis adına AB'ye söz, güvence vermek eklenince Gül'ün -1 Mart tezkeresine benzer- kıyameti önlemeye, gerçeği örtmeye çalışması da doğal, değil mi? Doğal olan bir başka gerçek daha var; o da Rehn'in içimizde yaşamadığı için bu iktidarın ya- şamsal gıdası takıyyeye ne kadar düşkün olduğu- nu bilememesi! Rehn de gelip gittikçe, fîfFnin ve Gül'ün geçmi- şiyletanışıp bugünleriyle kıyasladıkça, kimlerle ça- lıştığını öğrenecek ve... .. .örneğin "protokolün süratli birşekilde onaylan- ması için muhalefetle iktidarın birlikte çalışmasını" önerirken... muhalefet uyarılarına kulakları kapalı, müzakere çerçeve belgesini bile muhalefetten esir- geyen, takıyye ile gizledikleri gerçekleri gözlerden kaçırma sanatını uygulamakla ünlü bu kadro ile bu isteminin ne kadar olanaksız olduğunu öğrenecek vede: RTE kafasının AB'yi gerçek amaçları için kullan- dığını gördüğünde ise... Iş işten geçmiş olacak! Baykal, Rehn'e 'ekprotokol güvencesi' veren hükümete sert tepki gösterdi 'Meclis iradesine ipotek konuldu' ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP Genel Başkânı De- niz Baykal. AB 'nin Genişleme- den Sorumlu Üyesi Olli Rehn'in, ek protokolün onayı konusunda kendisine "güvence verdiğini" açıkladığı AKP hü- kümetini, TBMM'nin iradesine "ipotek koymakla" suçladı. Baykal yaptığı yazılı açıkla- mada, hükümetin yalanlama ça- balanna karşın Rehn'in ek pro- tokolle ilgili güvence aldığı açıklamasına dikkat çekti. Baş- bakan Tayyip Erdoğan'ın, "TBMM onayına gerek yok" açıklamalanna karşın Rehn'e "Meclis'ten geçecek" sözü ve- rildiğini kaydeden Baykal, şu görüşleri dile getirdi:" Ek pro- tokol Meclis'e sunulmadan, TBMM'de görüşülüp karara bağlanmadan Rebn söz aldım diyor. Öyle anlaşılıyor ki o is- teğini belirrmiş ve kendisine parlamento adına söz veril- miştir. Bu, TBMM'nin irade- sine ipotek koymaktır. Bu çok yanlış. hukuk ve parlamenter demokrasi anlayışına aykırı bir davranıştır." Hükümetin ek protokole imza atarken, protokolle ilgili daha önce kabul ettiğı deklarasyonun TBMM'ye getirilip getirilme- mesinin de tartışma konusu ya- pılmak istendiğini kaydeden Baykal, "Hükümet o protokol- le Rum gemileriyle uçakları- nın havaalanlarımıza, liman- lanmıza gelemeyeceğini kabul etmişti. Şimdi açıklama bekli- Öymen'den 'sansür' tepklsi 'Ulkeyi savunanlar boy hedefi oluyor' Mitinge, çok sayıda CHP'li milletvekilinin yanı sıra sendika başkanı ve sivil toplum örgütü de destek verdi. TMMOB y den hükümete uyarıANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - TMMOB üyesi binlerce kişi, hükümetin özelleştirme po- litikalannı protesto etti. Özelleş- tirme harekâtının bir an önce dur- durubnasuıı isteyen yaklaşık 6 bin kişi, başta TelekomVe TÜPRAŞ olmak üzere tüm satışlann iptal edilmesini istedi. TMMOB, hükümetin özelleş- tirme politikalan ve yaşanan son gelişmelerle ilgili düzenlediği mi- tingde hükümeti uyardı. "Özgür- lükten, Emekten, Demokrasi- den ve Banştan Yana Bir Türki- ye İçin Mitingi"ne katılmak üze- re çeşitli illerdenAnkara'ya gelen katılımcılar, Ankara Tren Gan önünde toplanarak Sıhhiye'ye doğru yürüyüşe geçtiler. Ses yayın araçlanndan çalınan türküler eşli- ğinde halay çektiler. "Mühendis- ler, mimarlar susmayacak", "Universiteler ticarethane de- ğildir", "Özelleştirme değil, sa- nayileşme" yazılı dövizler taşı- yan TMMOB üyeleri, hükümet ve IMF aleyhine slogan attı. Katıhm- cılar, daha sonra gruplar halinde çevik kuvvet ekipleri eşliğinde Ta- latpaşa Bulvan üzerinden Sıhhiye Meydanı'na doğru yürüyüşe geç- ti. "Işsiz mühendis, mimar, şe- hir plancısı arkadaşlanm" diye konuşmasına başlayan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, AKP iktidannın, kendin- den öncekilerin programını sür- dürdüğünü söyledi. Soğancı, ge- rek ülkenin çıkarlan, gerekse emekten ve halktan yana uygula- malann yaşama geçirilmesi doğ- rultusunda "AB ile müzakere sü- recini, bir mücadele süreci ola- rak algıladıklannı" söyledi. yoruz. Hükümet aynı düşün- ceyi taşıyor mu taşımıyor mu? Çünkü 3 Ekim'de kabiıl edilen müzakere çerçeve belgesiyle Ankara Anlaşması'nın çerçe- vesini genişletme kararı, artık fiilen Rum yönetimini resmen tanıma anlayışına, uvgulama- sına dönüşmüştür" görüşüne yer verdi. Bu belge ve Olli Rehn'e verilen sözler birlikte değerlendirildiğinde TBMM iradesini yok sayma anlayışımn açıkça görüldüğünü kaydeden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Birinci çelişki, ek protokole bağb. olarak açıklanan dekJarasyo- na, 'Rum gemileriyle uçaklannın lımanlanmı- za, havaalanlarımıza gi- remeyeceğinin, buralara almmayacağınm' yazıl- ması, ama 3 Ekim'de imzalanan çerçeve mü- zakere belgesiyle bu- nun tersinin kabul edil- mesidir. Çerçeve müza- kere belgesinde bu so- runun 2006 yılında çö- zülmesi hükme bağlan- mıştır. 2. çelişki, hükü- met ek protokolü imza- larken, deklarasyon yayımlamıştır. Ama şimdi ek protokolün TBMM'nin onayına deklarasyonla mı yok- sa deklarasyonsuz mu getirileceği tartışıl- maktadır. Deklarasyo- nu ek protokolün par- çası sayan hükümetin bu tavn bir başka çe- lişkidir. 3. çelişki, Baş- bakan'ın, 'Ek protoko- lün TBMM'ye sunuüna- sına gerek yok' demesi, hemen arkasmdan Rehn'e 'TBMM'den ge- çecek' sözünün veril- mesidir. Bütün bunlar, hükümetin AB ile ilgili olarak başından beri yanlış, çelişkilerle dolu, rutarsız ve Meclis ira- desine saygısız bir siya- set izlediğinin somut göstergeleridir." tstanbul Haber Ser- visi - CHP Genel Baş- kan Yardımcısı Onur Öymen, Türkiye'nin çıkarlannı savunanla- nn boy hedefi haline getirildiğıni sa\unarak, "Türk basımnın bir kısmı Türkiye'nin çı- karlannı komyanlara sansür uyguluyor" dedi. Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TE- SUD) ve Bahçeşehir Üniversitesi'nce dü- zenlenen "Hukuk Devleti ve Terorizm" konulu sempozyum, Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesi'nde ya- pıldı. Öymen, sempoz- yumda yaptığı konuş- mada, uluslararası iliş- kilerde Türkiye'nin pek çok haksızlığa uğradı- ğını, bu haksızlık ve hukuk dışılığı anlatma- ya çalışanlann sesleri- nin ise duyurulmadığı- nı belirtti. Emekli Or- general Hurşit Tolon ise "Türkiye ve dün- yada terör" konulu konuşma yaph Tolon, sempozyu- mun ardından basın mensuplannın soruları- m yamtlarken "Türki- ye ne yaparsa yapsın AB'ye üye ülkelerin nihai kanaati, Türki- ye'nin daimi üyeliği konusunda arzusuz olduğudur" dedi. Gürsoy: Ciddiyetslzllk örne£i îftar çadırları zehir saçıyor tstanbul Haber Ser- visi - İstanbul'da, 149'u Itfaiye Daire Başkanlı- ğı'nın çeşitli grup ile müfrezelerinde görev yapanlar olmak üzere, iftar çadırlannda yemek yedikten sonra zehirle- nen yaklaşık 200 yurt- taş hastaneye kaldınldı. Yeterli istatistiki bilgiye ulaşılamadığı gözlenen olayda, tl SağlıkMüdür- lüğü hastanelere.başvu- ran kişi sayısının 166 ol- duğunu ve bu kişilerden toplam 72'sinin, tedavi- leri tamamlandıktan sonra taburcu edildiğini belirtti. tstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, olayı "ciddiyetsizliğin tipik örneklerinden biri" olarak niteleyerek "Son derece üzücü bir olay. Sevap işleyeyim der- ken gayri ciddi olarak yapılan uygulamala- nn sonucu" dedi. 'Zamanlama konusunda ısrar Rehn le görüşen Erdoğan, ekprotokolün TBMM'ye getirilmesininin önce Bakanlar Kurulu 'nda görüşüleceğini, zamanlama kararının ise sonra verileceğini söyledi Haber Merkezi - Avrupa Bırliği (AB) Ko- misyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Uyesi Olli Rehn, Türkiye'nin AB ile müzakere sü- recinin uzun ve zor bir yol olacağını belirte- rek "Müzakere sürecinin ne kadar sürece- ği, Türkiye'nin reformları ne kadar hızlı bir şekilde uygulayacağma ve gerçekleşti- rebUeceğine bağlı" dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da, ek protokolün TBMM'ye getirilmesinin önce Bakanlar Kurulu'nda görüşüleceğini, zaman- lama konusunda karann daha sonra verilece- ğini söyledi. Erdoğan, Rehn ile dün sabah sa- atlerinde IstanbulAtatürk Havalimam VIP sa- lonunda yaklaşık 45 dakika görüştü. Erdo- ğan, bir gazetecinin ek protokolünTBMM'ye getirilmesi konusundaki sorusu üzerine "Bu konuyu Bakanlar Kurulu'nda arkadaşlar- la görüşeceğiz. Onun 'timing'i noktasında karan ondan sonra vereceğiz" dedi. Erdo- ğan, ek protokülün TBMM'ye gelmesi konu- sunda ısrar olup olmadığının sorulması üze- rine "O konuda, bir süre noktasında Rehn'in böyle bir açıklaması olmadı. Ama 'tabii bir an önce geçerse isabetli olur' diyor- lar" şekünde karşılık verdi. Rehn, Pamuk'la görüştü Rehn, daha sonra yazar Orhan Pamuk'u Cihangir'deki evinde ziyaret etti.Rehn, Türki- ye'de Fenerbahçe'yi destekleyen 2 önemli isimle buluşmaktan mutlu olduğunu belirte- rek Türk edebiyatı, Türk toplumu ve Türk ta- rihini konuştuklanm anlartı. Bir gazetecinin, "Orhan Pamuk'la ilgili Türkiye'de devam eden davayla Ugüi algı- lamanız nedir" şeklindekı sorusu üzerine Rehn, şu karşılığı verdi:" Avrupa'nın odak- landığı önemli değerler olan fikir ve ifade özgürlüğünü konuşruk.AB'ye girecek her- hangi bir ülkenin, fikir ve ifade özgürlü- ğüne nıutlaka saygı duyması gerekir. Her- kesin her zaman Orhan Pamuk ve onun gi- bi düşünenlerin görüşlerine katılması ge- rekmiyor. Ama ötekilerin de, medyada ça- lışanlann da düşüncelerini özgürce ifade etmeleri gerekir". Olli Rehn, temaslanm ta- mamlayarak dün Türkiye'den aynldı. B Baştarafı Arka Sayfada Nüfusunun tahmini yüzde 12'sı (ne yazık kı aıleler nüfus sayımın- da engelli bireylerini söylemeye utandıklanndan. evet utandıklann- dan bu oran daha da fazla olabilir) engelli olan bu ülkede. bu alanda çok fazla eksik ve çok fazla yapı- lacak iş var. Hiç unutmuyorum, yurtdışında yaşamaya başlayan kızım ilk za- manlarda ciddi bir şaşkınlık geçir- mişti. Şöyle dediğini anımsıyorum: "Anne, Uk günlerde çevremde o kadar çok ortopetik, zihinsel ve görme engelli çocuk ve insan gör- düm ki, kendi üJkemi bu konuda pek bir iyi sandım. Ama fena bir biçünde öğrendim, yaşadığım bu Avrupa kentinde ve ülkesinde en- gelliler için öyle düzenlemeler ya- pılmış ki, sonuçta onlar özgürler, tek başlanna sokaklarda, liman- larda, parklarda dolaşabiliyor- lar; sinemaya. lokantaya rahat- lıkJa gidebiliyorlar. Bizse kendi ülkemizde, kendi engellilerimiz- den çok uzaklarda, pembe bir dünyada yaşıyoruz." Ama durun, durum o kadar da AL GÖZÜ1VI SEYREYLE/IŞILÖZGENTÜRK 'Farkltyım> Farklının Yanındayım' umutsuz değil. On >ıl öncesine gö- re işler daha bir iyi ve daha da iyi- ye gitmek zorunda, çünkü Avrupa Birliği'yle yapacağımız müzakere başlıklanndan biri engellüerle il- gili. Bu şu demek: Öncelikle yasa- larda olan ama birtürlü hayata geç- meyen engelliler ve istihdam poli- tikasının hayata geçmesi hızlana- cak. Engelliler için özel egitim ya- pan okullann sayısı artacak. Özel- lüde belediyeler kendi bölgelerin- deki engellilerin sayısını net bir bi- çimde öğrenebilmek içinçeşitli ça- lışmalar yapacaklar. Belediyelerin engelliler için yapacağı pek çok şey olduğu görülecek ve yavaş da olsa bunlar hayata geçirilmeye başlana- cak. Hepsinden önemlisi yollar, parklar, kısaca kentler engellilerin özgürce dolaşabilmesi için yeniden yapılandınlacak. Bu olacak, aksi takdirde müzakerelerin bu en önemli başlüdanndan birinde ağır bir darbe alabilir ve neye uğradığı- mızı şaşırabiliriz. Bu çok önemli konuyu, "Fark- lıyım. Farklının Yanındayım" sloganıyla sürdürülen, üç günlük Engelli Günleri'nde duyduğum tu- haf ve çok bize özgü iki küçük hi- kâyeyle bitiriyorum. Birincisi, bi- liyorsunuz, engeUilerin kullandık- lan araçlann plakalannda o araba- nın engelli bir kişiye ait olduğunu belirten bir işaret var. Ve bu plaka- sı işaretli arabalann her yere park etme haklan var. Efendim, Kadı- köy Engelli Günleri'ne gelen orto- pedik engelli bir yurttaşımız araba- sını sempozyumun yapıldığı mer- kezın tam yanına park etmiş, baş- ka yere park edemez. çünkü uzun yürüyemez. Trafik memurlan pek bir cevval ya, orada park eden di- ğer lüks marka arabalan bır çırpı- da atlayıp engelli yurttaşımıza sıkı bir ceza kesmişler. Engelli yurtta- şımızın Engelli Günleri'ne gelir- ken yaşadığı bu küçük macera, bi- zi hem güldürdü hem de utandırdı. tkıncı hikâye daha da bize özgü. Bilirsinız, görme engellilerin yurt- dışında en büyük yardımcılan özel, bu iş için eğitilmiş köpekler. Bir yurttaşunız bu köpeklerden getir- miş, eğitmiş ve çok pahah olmadı- ğı için de görme engelliler bunlan kullanmaya başlamışlar. İyi. ne gü- zel diyorsunuz değil mi, maalesef iş fiyaskoyla sonuçlanmış; çünkü köpekler kırmızı ışıkta durup yeşil ışıkta geçmeye koşullandınlmışlar, ama bizim hep acelesi olan sürücü- lerimizin bir kısmı yeşil ışıkta da geçtiğinden kazalar olmuş ve kö- pekler gerisin geri gönderilmişler. Daha ne hikâyeler var ama be- nim yerim bitti. Son söz, unutma- yın, her an hepimiz birer engelli olabiliriz. Bu nedenle kentlerde en- gelliler için yapılacak her insani uygulama, hepimiz için. Hadi hak- lannız için kollan sıvayın! Not: Bu yazıyı yazarken çok ya- kın arkadaşlanmdan biri telefon et- ti, düşüp ayağını kırmış, şimdi al- çıda ve söylediği ilk söz şu oldu. "Bu çok zor bir işmiş." isilozgenturkfâ superonline. com G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sdffada desek, gerçekter de gözünü budaktan, sözünü dudaktan sakınmadı. Isteklerini sıralayıp gitti: 1- Ek protokolü bir an o n c e Meclis'ten geçirin. 2- Bu protokolü Meclis'ten geçirirken sakın ya- nına deklarasyon Koymayın. Yani ek protokolü ek- siz istiyoruz. 3- Müzakereler iki taraflı bir pazarlık yöntemiyle yapılmayacak. AB. koşullarını ortaya koyacak, Tür- kiye'nin buna uyup uymadığına bakılacak. 4- Limanlarınızı bir an önce Rumlara açın. 5- Uluslararası yükümlülüklerinizi yerine getir- mezseniz, müzakereler kesilir. Rehn bunlan sıraladıktan sonra Türkiye'nin bek- lentilerine ilişkin de açık konuştu: 1- Serbest dolaşımı unutun. 2- KKTC'ye yönelik izolasyonun kalkması iyi olur, kesin bir garanti veremem. 3- Mali yardımlann adını bile ağzınıza almayın. • • • Rehn bu mesajlann önemli bir bölümünü Kayse- ri'de verdi. Dün, Kayseri temsilcimiz Recep Bu- lut'la bu söylenenlerin Kayserililerin mantığına ne ölçüde uyduğunu konuştuk. Kayserililerle ilgili yan- lış anlaşılmaya meydan verecek bir değerlendirme yapmak da istemeyiz, bizim bildiğimiz Kayserililer paralarının hesabını bilir. Birisiyle işbirliği yapacak- larsa bunun karşılıklı koşullarını çok iyi hesaplar. örneğin bir Kayserili bankadan kredi alacağı za- man sorar: - Bu para kaç para? Yani paranın kendisine maJiyetinin ne olacağını, ondan ne kazanacağını iyi hesaplar. Bu mantıkla Olli'nin söylediklerine bakarsak, şöyle diyor: - Ey Kayserililer, sizin AB yolunuz öteki ülkelerin- kinden farklı. Sizi iyi bir işletmeye ortak etme ola- sılığımız var. 15 yıl boyunca sizin iyi bir ortak olup olmayacağınıza bakacağız. Bunun bedelini de siz- den isteyeceğiz, aidatlannı ödeyeceksiniz. 2020'de sizden ortak olmaz, diyebiliriz! • • • Yine Kayseri mantığıyla sürdürürsek... Sizi iyi bir semtteki kooperatife ortak etme olasılığından söz ediyoriar. 3 şartla: 1- Hangi dairenin çıkacağı belli olmaz. 2- Evinize giriş-çıkışınız kısıtlı olacak. 3- Bu semtte çalışamazsınız. Işgücü olarak ser- best dolaşım izniniz yok. 4- Tapuyu vermeyebiliriz. Bizce Rehn'in en güzel isteklerinden biri şu: - Bizim sizi sevmemizi sağlayın! Âşık bir genç, "Seni seviyorum" diye haykırıyor. Karşısındaki sesleniyor: - Anladım, ama ben seni sevmiyorum. Benim se- ni sevmemi sağlarsan, seninle olurum! Bu mantığın sonu yok... Mademki Olli, Anado- lu'daki nabzı tutmaya çalışıyor. Anadolu insanının; bizim baskın medyayı bir kenara bırakıp elini çe- nesine koyup sorması gerekiyor: - Bu Olli'nin dedikleri ne oli? Bize bir şey verme- yip, hep isteklerini söyleyen Olli, kim oli? ankcum(g cumhuriyetcom.tr Sağlıkçahşanlarına merfıepfişlemesi • Baştarafı 1. Sayfada ardından, bakanhğa devredilen personele, doğal bir süreç olan sicil oluşturma işlemi için, üç sayfalık bilgi formu dağıttı.Üç sayfadan olu- şan formun 3'üncü say- fasındaki kimlik bilgile- rinin içinde, kişinin "mezhebi" de soruldu. Çalışanlar önceki gün Istanbul 'da birkaç hasta- neye dağıtılan formlare tepki gösterdi. TTB ve îstanbul Tabip Oda- sı'nca Cağaloğlu'ndaki ÎTO merkezinde düzen- lenen basın toplantısın- da konuşan Başkan Prof. Dr. Gençay Gür- soy, kişinin mezhebınin sorulmasının anayasa- nın 3,4 ve 24'üncü mad- delerine aykın olduğu- nu söyledi. Hükümetin değiştiği ile igili söy- lemJerini anımsatan Gürsoy, "Geçmişte, hastane ve birinci ba- samak sağlık kurum- larına mescit gibi yer- ler eklemede birtakım adımlar atılmıştı. Şim- di bu mezhep fişleme- si işi iyice çığınndan çı- karıyor." diye konuştu. TTB velTO adına ya- pılan ortak açıklamayı da ITO Yönetim Kurulu üyesi Dr. Ali Çerkezoğ- lu okudu. Açıklamada, Türkiye Cumhuriye- ti'nin niteliklerinin ana- yasanın 2 'nci maddesin- de demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlandığı, 4'üncü maddesinde de bu nitelikJerin değiştiri- lemeyeceği ve değişti- rilmesinin teklif edile- meyeceğinin hüküm al- tına alındığı belırtildi. Açıklamada aynca "Anayasanın 24'üncü maddesi de Kimse, ıbadete, dini ayin tören- lere katılmaya, dini i- nanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz, dini inanç ve kanaatle- rinden dolayı kınana- maz' hükmünü içer- mektedir" denildi. Ba- kanhğa, çalışanlannın dini inanç ve mezheple- rine dair bilgilen nerede ve hangi amaçla kulla- nacağmın sorulduğu açıklamada, özetle şu ifadelere yer verildi: "Sağlık Bakanüğı memurlarının, sicil başarılarını ve atama- larını mezheplerine göre mi değerlendire- ceksiniz? Sağlık Ba- kanlığı'nda yönetici olabilmek ve için han- gi mezhebin ve/veya hangi tarikatın 'Men- ziline' mensup olmak gerekiyor? Sağlık çalı- şanlannı yanı sıra na- maz kılıp kılmama, oruç tutup tutmama, hacca gidip gitmeme gibi dini tutumlarını da fişliyor musunuz? Demokrasinin olmaz- sa olmaz koşulu laikli- ği kabullenmeniz için daha kaç yıl geçmesi gerekecek?" Nüfus Cüzdanunı kaybettim. Hükümsüzdür. HATİCE UZUN Nüfus Cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. MEHMET DENÎZİHTİYAROĞL U
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear