23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 9 EKİM 2005 PAZAR HABERLER DUNYADABUGUN ALİ SİRMEN Tatil, Yonulupken Dinlenmek Demek Artık Sevgili, Benim için uzatmalı 2005 yazı geçen pazar gü- nü, geçış dönemi falan olmadan, bıçakla kesilmiş gibi birden bitiverdi. 1 Ekim Cumartesi, güzel, sıcak bir yaz günü ve gecesi yaşadım Club Med, Kemer Antalya Palmiye Tatil Köyü'nde; ertesi sabah bol yağmurlu bir son- bahara uyandım. Köy'den çıkıp havaalanına vardı- ğımda, oradan Istanbul'a ulaştığımda, artık yaz çok gerilerde kalmış, yağmuru ve hüznüyle sonba- har gelmiştı. Iki haftahk uzatmalı yaz günleri artık geçmişte kalırken, yamyassı olmuştu. On sekiz yıldır, birkaç istisna dışında hemen her yaz, Antalya'ya kırk kilometre uzaklıktaki, Kızılte- pe'de bulunan cennet köşesi Art Otel'e gidiyorum. Yirmı yıl önce yaptığım, belki de hayatımın en akıllı yatırımı ile 'time - shearing' denen sistemle, bu otelin küçük villalarında her yıl bir aylık tatil im- kânı satın almıştım. Kitle turizmı, saray yaşamını demokratikleştir- mış, krallara ya da mılyonerlere özgü yaşamı orta halli insanlara da sunuyor. Eskiden düşlememıze bile olanak bulunmayan bir konfor, tabiı ki hıç de yüksek olmayan fıyatlann elverdiği ölçüde, herke- se sunuluyor. Emekli bir öğretmen olan annem, ilk kez attı yıl önce oraya gidince affalayıp kalmış ve dönüşünde bana şunlan söylemişti: - Evladım çok beğendim, çok şaşırdım, herhalde cennet de böyle bir yer olmalı dedim kendi kendı- me. • • • Evet, bazılanmızın pek küçümsediği kıtle turizmi bu olanakları sağhyor. Zaten klasik tatil kavramı da değişti artık. Deniz kıyısında elınde dergin ya da ki- tabın, ayaklarını uzatıp dinlenmek ve yiyip içip, sonra da "Kilo aldım" diye vicdan azabı çekerek gen dönmekle yetinmıyorsun. Artık tatil, yorularak dinlenmek demek. Bütün ta- til köylerinde sportif etkinlikler var. Su kayağı, dal- ma, sörf, tenis, voleybol, basketbol, küçük saha futbol, spa dedıkleri jimnastik salonlan ve aletleri, sutopu ve tabiı ki yüzme. Aslında, bu tatil kavramı sanıldığı kadar yenı de- ğıl. Taa 1950 yılında, Club Medıtteranne adını taşı- yan Fransız tatil köylerıyle atılmış temelı. Gırışimın kaynağında üç kişi var. Sporcu Gerard Blitz, Gil- bert Trigano (kendisını yetmişlı yıllarda tanımıştım) ve yine sporcu Bernard Villard. Bol yemek, bol içkı, bol sportif ve kültürel etkin- lik, her türiü etkinliği ve heyecanı yaşama üzerine bina edilmiş bir tatil kavramı. Uykuya az vakit ayrılan, bol bol efor sarf edilen, yorulunan ve yorulurken dinlenilen, sonra da öz- lemle aynlıp, bir dahakı yılın beklendiği bir dinlence türü. Bu çerçeve ıçinde geçen bir aşk öyküsünü anlatan, Phillipe de Broca'nın olduğunu sandığım "Adieu Phillipines - Elveda Filipinler" adlı filmi, dostum Erim Gözen ile kıskanarak izlemiştik. Şimdi bu tatil anlayışı her yere sıçradı. • • • Sevgili, benim uzatmalı yaz tatilimin son iki gü- nünü, Club Med'de geçirmemin nedeninin spor merakım değil de damak tadı düşkünlüğüm oldu- ğunu itiraf etmem gerek. Artık kuruluş felsefesi- ne, konforu da eklemiş olan Club Med, Ortadoğu Bölge Müdürü Olivier Marc'ın inisiyatifiyle "Ya- ratıcı Türk Mutfağı" et- kinliği düzenlemiş. Bir za- manlar Bekri Çeşnici im- zasıyla yemek yazıları yazdığımdan, adım biraz abartılı biçimde "gour- mef'ye çıktığı için beni de davet etmişler. Mutfağın yeniliklere açık olmasına yandaşım. Ama zaman zaman biz- de, olur olmaz her yeme- ği gratine haline getirdik- leri için, yine de biraz kuşkuyla yaklaşırım, yeni denemelere. Hele hele bir zamanlar pek revaçta olan "Nouvelle Cuisine" (Yeni Mutfak) denemesi bende hep büyük tabak- larda minik porsiyonlar ve kazık hesaplar izlenimi uyandırdığından, kuşkum daha da artmış durum- daydı. En yaşlıları 9 Eylül Ünı- versitesi öğretim üyesi Mehmet Peker (32) olan genç Türk şefler grubu şu kişilerden oluşuyordu: Eyüp Kemal Sevinç, Gökhan Tufan, Ümit Yüksel, Serdar Özkan ve Ali Doğan. 1 Ekim günü Club Med Topkapı Restaurant'ta öğlen ve akşam yemekle- rinde bize sunduklan lez- zetler eşsizdi. Hangi tadın kimin eseri olduğu soru- suna, hep "Biz ekibiz, hepsini hepimiz yaptık" diyen genç ama çok hü- nerli ustaların "Tarhanalı Kalkan", "Simitli Çerkez Tavuğu Püresi", "Patlı- canlı Kuzu Filetosu", "Keşkekli Deniz Mahsul- leri", tatlı olarak öğlen ye- diğimiz "Sahlepli Ekmek ve Kaymaklı Dondurma ile Incir Hurma Tatlısı" ile akşam tattığımız "Kırmızı Biber ve Domatesli Tatlı" gerçekten enfesti. Sevgili, yukarıda verdi- ğim adlara bir yerde rast- larsan, oraya mutlaka git! Hem damak keyfini tat- min eder, hem de bizim insanlarımızın ne güzel iş- ler yaptığım görür, iftihar eciersin. 'Siyasi partilerde her bir üyenin her kademede aday olması, ihracı gerektiren bir suç değil, yasal bir haktır' "fâıgıdan demokrasidersiANKARA (ANKA) - Şiş- li Beledıye Başkaıu Musta- fa Sangül'ün CHP'den ih- raç edilmesi yönündeki iş- lemi iptal eden Ankara 24'üncü Asliye Hukuk Mah- kemesi, gerekçeli karann- da, CHP 'nın gerek kurultay gerekse de dısiplın soruş- turması sürecinde demok- ratik kurallan göz ardı etti- ğinı ifade etti. Mah- keme karannda, "Si- yasi partilerde her bir üyenin her ka- demede aday olma- sı ihracı gerektiren bir suç değil, yasal düzenleme ile tanı- nan bir hakör" yorumu ya- pıldı. Sangürün CHP'den ihra- cının iptaline ilişkin açtığı dava Ankara 24'üncü Asli- ye Hukuk Mahkemesi'nde sonuçlanmıştı. Mahkeme, Sangül'ün ihracına ilişkin işlemi iptal etmişti. Mahke- me, davayla ilgili gerekçeli karannı yayımladı. Karar- da. CHP antidemokratik dav- ranmakla eleştinldı. Anka- ra 24'üncü Asliye Hukuk Mahkemesı Hâkimı Bilal Yıldınm, karannda, San- gül'ün ihracına ilişkin süre- ci anlatırken CHP için "Ge- rek kurultay aşamasında ge- rekse disiplin soruşturması sürecinde demokratik ku- • Sangül'ün CHP'den ihraç edilmesi kararını iptal eden mahkeme, gerekçeli karannda CHP'nin kurultay ve disiplin soruşturması sürecinde demokratik kurallan göz ardı ettiğini ifade etti. ruflar göz ardı edilmiştir" ifadesine yer verdi Kararda, CHP'nın 2820 Sayılı Siya- si Partiler Yasası'nın "Di- siplin işleriyle ilgili görüşme vekararyasağı''nı düzenle- yen 56. ve "Siyasi partile- rin tüzük, program ve faali- yetleri anayasa ve bu yasa hükümlerine avkın olamaz" hükmünü içeren 90. mad- delerine aykın davrandığı belirtıldi. Gerekçeli karar- da, CHP'nin Siyasi Partiler Yasası'nın 93. maddesine aykın davrandığı da belirtı- liyor. Yasanın bu maddesi, "Siyasi partilerin parti içi çalışmalan, parti yönetimi, denetimi, partiorganlan için yapılacak seçimler ile parti genel başkanhguı- ca, genel merkez or- ganlannca ve par- ti gruplannca ab- nankararlanveya- pılan eylem ve iş- İemleri parti tüzü- ğüne, parti üyeleri arasmdaki eşitlik ilkesine ve demokrasi esaslanna aytarı olamaz" hükmünü ıçeriyor. Hâkım Bılal Yıldınm. ge- rekçeli karanna, "Siyasi par- tilerde her bir üyenin her ka- demede aday olması ihracı gerektiren bir suç değil, yasal düzenlemeile tanman bir hak- ür'' ifadeleriyle son verdi. Tarih Vakn'nın etkinlikleri kapsanunda bir sempozyum düzenlendL (BARIŞ MUMYAKMAZ) MehmetAli Aybar anıldı Tarih Vakfi. Mehmet Aü Aybar'ı anma etkin- likleri kapsanunda "Günümüzden Düne-Tür- kiye ve Dünyada Darbeler Sonrasmda Top- lumsal Uzlaşı ve Demokrasiye Geçiş" konu- lu bir sempozyum düzenledi tstanbul'da Bil- gi Cnhersitesi Dolapdere Yerleşkesi'nde ya- pılan toplanüda açıhş konuşmasını yapan ya- zar Gündüz Vassaf, Cumhuriyet dönenıinin belki de vansına \ akın bir sürenin, kısmen de olsa sıkrv önetim ya da olağanüstü hal altinda geçtiğini belirterek "Türkhe'de aynca 27 Ma- yıs 1960,12 Maıt 1971 ve 12 E>1iil 1980'de üç askeri darbe yapıktı. Bugün 12 Eylül anaya- sası hâlâ gündemde" diye konuştu. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Numan Esin, 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesinin genç subaylanndandı. 27 Mayıs'ın üzerinden 45 yıl geçtı. Esin'in bu döneme ilişkin anılan geçen yıl yayımlandı (Doğan Kitap). 0, "14'ler" diye anılan Alparslan Tür- keş'ın başını çektiği grup içinde kabul edilmesi nedeniyle 27 Mayıs'ı gerçek- leştiren Milli Birlik Komitesi'nden çıka- rılmış ve yurtdışına sürülmüştü. Esin, "Devrim ve Demokrasi, Bir 27 Mayısçının Anılan" kitabında, ya- kın tarihin bu önemli olayına ışık tut- maya çalışıyor. Beni onun şu satırları etkiledi: "Böylece ihtilal komitesi için- de, daha ihtilal olmadan fikir aynlıklan başlamıştı. Müdahale Halk Partisi ta- raftan mı olacaktı, tarafsız mı? Kanlı mı olacaktı, kansız mı? Biz kansız müdahale taraftanydık. İhtilal liderleri olarak, o dönemde Demokrat Parti //- dehehnin yargılanmasına ve asılması- na da taraftar değildik. Çünkü onlar yönetimde görevli adamlardı. Belki büyük kusurian vardı, ama onlan asa- rak başlayan kanlı bir ihtilal, hızla Halk îhtilalci Numan Esin Partisi dıktatoryasına dönüşebilirdı. Bizim 'ordunun tarafsızlığı' tezimiz, ih- tilalın diktatöhüğe dönüşmesıne en- gel olmuştur." Numan Esin, bir asker olarak dar- benın liderlenndendı. 11 yıl sonra, 12 Mart 1971 yılındakı asken darbe son- rasmda ise sanık haline geldi. 1973 yı- lında Türkıye'ye dönmüştü. Artık as- keri darbenın son günlenydı, ama ka- der onu da bir asken darbenin kurba- nı haline getirmişti. "Ellerim kelepçeli, kıvnldım yatağın içine. Kıpırdayacak olsam, asker bağırıyor: 'Depreşme!' Tuvalete gitmek istediğimde aldınş etmıyohardı. Yanm saat, bir saat son- ra, yine gözlerim bağlı ve ellerim ke- lepçeli durumda, tuvalete götürüyor- lardı. Zaman kavramı yoktu. Günleri belirtemek için, duvarlara çentik at- maya başladım... Adam 'Burası Kontrgerilla' dedi." Numan Esin, sorguyu ise şöyte an- latıyordu: "...'Burayı 21 kurmay subay yönetiyor Sen eski, seçkin bir kurmay subaysın, bunu bilirsın. 27 Mayıs Ihtı- lali'nde görev aldın. Bizden birisin. Bu yüzden seni polise vermedik.' Yumu- şak tonda başlayan ses, giderek sert- leşti. Tehditler savurmaya başladı: 'Biz Türkiye'nin korunmasından ve kurtarılmasından sorumluyuz. Türki- ye'yi sizın gibı maceracılardan kurta- racağız.' Ertesi gün, kâğıtlanmla beraber tekrar sorguya götürüldüm... Yağmur gibi tekme, tokat, yumruk indiriyoriar. Çektiler falakaya, vur Allah vur, vur Allah vur. 'Kim yaptı, nasıl yaptı çabuk anlat!' Insan dayanmaya çalışıyorÇ" ama bir noktadan sonra dayanmak güçleşiyor." Kontrgerillacılar, Numan Esin ve bir grup insanı, Galata Köprü- sü'nü bombalamak, Atatürk Kültür Merkezi'ni yakmakla suçlamış ve bunlan işkenceyie "ıtiraf 1 ettirmişlerdi. Bunların hepsi uydurmaydı. Dava bir süre sonra düştü. Ancak bu acı, yaşamı boyunca Numan Esin'i takip etmeyi sürdürdü. 0 yatınmlar yapmış, bir işadamı haline gelmişti. Hatta bir keresinde Petrol Ofisi'ni almaya niyet- lendiğinde, "Sen şu bombacı Numan Esin misin" sorusuyla karşılaşmış ve satın almayı başaramamıştı. • • • Numan Esin, gördüğü işkenceler sonucu, gerçek dışıolmayan iddıaları kabul etme dahil, birçok dramatik ola- yı yaşamıştı. Bir darbeye öncülük ederken bir darbenin mağduru olmuş- tu. Alparslan Türkeş'le siyasi arkadaş- tık yapmiş, sonunda Amerika konu- sundakı eleştirel tavırian nedeniyle on- dan da kopmuştu. Adnan Menderes ve arkadaşlan tutuklandığında onunla görüşmeye gitmişti. Onunla karşılaşması ve ko- nuşması, aradan geçen 45 sene son- ra hâlâ bir anlam ifade ediyordu: "Sa- nırım ekim ayıydı. Ben arkadaşlara dedim ki: 'Adnan Menderes'le konuş- mak istiyorum. On sene memleketi idare etmiş bu adam.Y.J 6/raz sonra da Adnan Menderes'i getirdıler. Za- vallı bir durumdaydı. Bitmiş, tüken- miş, erimiş bir adam. Elbiseleri üze- rinden düşüyor. Bitkin vaziyette san- dalyeye oturdu. Baktım çok fazla ger- gin bir hava var, kalktım sigara ikram ettım. 0 tarihte Yenice sigarası ıçiyor- dum. Onun da aynı sigarayı içtiğini duymuştum. Sigarasını yaktım. Bu onu rahatlattı. Sonra daha samimi bir havada, 'Biz sorgulama heyeti değıliz. Sizi sorgulamaya gelmedik, sohbete geldik' dedim. Bunun üzerine, biraz rahatladı. Yüzündeki o gerginlik kay- boldu." Tarih akıp gidiyor. Esin son sözlerini şöyle noktalıyor: "Kontrgerilla tertiple- h, MİT oyunlan, mafya ve çeteleşme hareketleri Türk demokrasisi için yüz- karasıdır. Türk demokrasisi bunları aşacaktır." Iki yaka müzikle bir arada. Şef Gürer Aykal yönetiminde Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ve dünyaca ünlü solistler. Senfonik müzik keyfi, İstanbul'un her iki yakasında Lütfi Kırdar ve Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde yeniden sanatseverierle buluşuyor. Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası 2005-2006 Konser Sezonu, Ekim'de başlıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear