02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 EKİM 2005 ÇARŞAMBA HABERLER Isviçre Hastanesi, heryıl verdiği ödüllerle genç edebiyatçıların okurlarıyla bir araya gelmesine aracılık ediyorSağhkve sanatabuluşmanoktasıAYÇATEZER Yıllardır sağhk sektörüne büyük bir özveri ve bilinçle hizmet veren tsviç- re Hastanesi her yıl verdiği edebiyat ödülleriyle de sanat dünyasına destek veriyor. İsviçre Hastanesi Başhekimi Kââm Taş ile hastanenın üstlendiği misyon ve edebiyat ödülleri üzerine konuştuk. -Öğrenimhayaûnaçokçetinşartlar- da adjm atmışsirıız. O günJeri bize an- latabinr misiniz? KÂZIMTAŞ-1 Eylül 1939doğum- luyum. Çocukluğum dokuz yasına ka- dar eğitimsiz geçti. Türkçe bilmiyor- duk. Kürtçekonuşuyorduk. Dokuzya- şjnda ükokula başladığımda köye Türk- çe konuşan bir öğretmen geldi. Onun söylediklerini biz anlamıyorduk, bi- zim söylediğimizi de o anlamıyordu. Işaretleraracılığıyla anlaşryorduk. Türk- çeyi üç dört ayda düsürıcelerimizi ifa- de edebilecek kadar öğrendik. Ama düzgün bir Türkçe değildi. 1954'te ü- kokulu bitirdiğimde Tunceli'de orta- okul olmadığı için Elazıg 'a gitmek ge- rekiyordu. Annem Elazığ'a gitmemi is- tiyordu, ama babam para harcamam gerektiği için gitmemi istemiyordu. Beni ortaokula göndermeyince ben de açlıkgrevi yapmaya basladım. Ama an- nem ve teyzem gizlice bana yiyecek bir şeyler veriyorlardı. Ne kimseyle ko- nuşuyordum ne de kimsenin yanında yemekyiyordum. Üç dörtgün sonra ba- bam dayanamayıp ortaokula gitmeme izin verdi. Ortaokula Elazığ'a kaydol- dum. Bir ay sonra Tunceli'de ortaokul açılmasınakararverildi. TekrarTunce- li'ye döndüm. Ortaokul ve liseyi Tun- celi'de okudum. Bizim köy hayaömız çok ilginçti. Köy ilkokulu bizim evden 7 kilometre uzaktaydı. Yılın 5 ayı her tarafbir buçuk metre kar kaph olurdu. Kahn çoraplann üzerine hayvan pos- rundan yapılmış çank giyerdik. Ûze- rimize de Amerikan bezinden yapılmış don ve gömlek giyerdik. Şimdi düşü- nüyorum da 9-10 yaşındayken bir bu- çuİc metre kahnlıktaki karlan yararak nasıl 7 kilometre yolgi- derdik. Olacak iş değil. Liseyi bitirdikten son- ra çeşiüi bölümlere baş- vurdum. Istanbul Üni- versitesi Tıp Fakültesi sınavla alıyordu. Diğer- leri liseyi pekiyi ile bi- tirenleri direkt alıyor- du. Ankara ve tzmir'e yazıldım. Istanbul Üni- versitesi'nin de sınavı- na girdimve kazandım. Tıbbiye'ye ilk kayıtola- cağım gün de eşimle karşılaştım ve ona âşık oldum. Dört yıl peşin- den koştuktan sonra ev- lendik. 1969 yılında Tıbbiye'den mezun ol- duktan sonrabeni Erzu- rum Sağhk Ocağı'na verdiler. Komünist ol- duğum için beni oradan aldılar ve Ankara Kı- zılcahamam'a tayin edildim. Eşim de Ha- cettepe Üniversitesi Ço- cuk Bölümü'ne girdi, ben de ihtisas için Ha- cettepe Üniversitesi ' Radyoloji Bölümü'ne girdim. Tam ih- tisasımı bitirmeküzereyken beni aske- re aldılar. Döndükten sonra da 12 Mart muhtırası verildiği için tekrar üniver- siteyealmadılar. Bende 1972'de Alman- ya'yagittim. 1992'yekadarorada mes- leğime devam ettim. - Hastaneyi kunna amacmızneydi? • isviçre Hastanesi, sağlık alamndaki hizmetlerinin yanı sıra Türkiye'deki genç sanatçılara destek olmak amacıyla sanat ödülleri veriyor. Hastanenin Basın Yayın Müdürü, tiyatro yazan Cuma Boynukara önderliğinde oluşturulan edebiyat ve sanat seçici kurulu tarafmdan ödüle layık görülen genç sanatçılann kitaplan da basılarak yayın dünyasıyla tanışmalan amaçlanıyor. Y e n i l s v i c r e Hastanesi'nin düzenlediği "Z Sanat-Edebiyat leri'' geçtiğimiz günlerde sahiplerini buldu. Seçici Kurulu Do- ğan Hızlan, Selim lleri, Inci Aral, Füsun Akatiı ve Turhan Günay'dan oluşan öykü dalında birinciliği Elvan Çubukçu'nun "Cümlemize" adlı dosyası kazandı. Seçici kuruf özel ödülü ise Pınar Eryasar Aymaz'ın "Şu Insanlar" adlı dosyasına verildi. Şiir dalında; Ahmet Ok- tay, Enver Ercan, Metin Cengiz, Baki Asjftürk ve Turgay Karttürk'ten oluşan seçici kurul Semih Çe- lenk'in "Nacar ile Serkisor adlı dosyasını birinciliğe, Veysel Erol'un "Vrtrinler" adlı dosyasını seçici kurul özel ödülüne değer gördü. Oyun dalında ise Ahmet Levendoğiu, Güngör Dilmen, Melisa Gür- pınar, Gülşen Karakadıoğlu ve Hayati Asılyazıcı'dan oluşan seçici kurul Jülin Tankut'un "Kız Kule- si" adlı oyununa birincilik, Sema Göktaş'ın "Duvar" adlı oyununa ise seçici kurul özel ödülü verdi. Doktor Kâzım Taş'ın yaşam öyküsii aynı zamanda bir azint savasu "1954'te ilkokulu bitirdiğimde Tunceli'de ortaokul olmadığı için Elazığ'a gitmek gerekiyordu" diyen Taş, babasını ikna etmek için açlıkgrevi yapmak zorunda kalmış. - Yurtdısından döndükten sonra esim- le birlikte önce muayenehane açtık. Ben 20 yıl yurtdışında yaşadım. Bau'da- ki sağlüc sistemıni çok iyi büiyorum, yurtdışındaki tecrübeme dayanarak bir grup doktor arkada- şımla Şirinevler'de Özel Ataköy Hastane- si'ni kurduk. Ama ora- da verilen hizmet be- nim istediğim gibi de- ğildi. Fakir muayene edilmiyor, zengin ge- lirse ediliyordu. Bu ba- na çok ters geldi. Ar- kadaşlanmla korkunç bir düşünce aynhğına düştüm. Eşimle Al- manya'da çalıştığımız yülar boyunca çok iyi para kazanmıştık. Biz aile olarak 9 hekimiz. Aile şirketi kurarak bü- yük kapasiteli bir sağ- hk merkezi açmaya ka- rar verdik. - Hastaneyi kurar- ken hedefıniz neydi? - îsviçre Hastane- si'ni kurarken Türki- ye'nin sağlık sistemi- ni araştırdım. Gördüm ki bütün devlet hasta- nelerinin poliklinikle- ri miting alanı gibi ka- labalık. Hiç kimsenin devlet ve üniversite hastanelerinde ye- terli sağhk hizmetini alamadığını göz- lemledim. Batı'nın sağlık sistemine baktığınızda Türkiye'de uygulanan sis- tem dünyanın hiçbir yerinde yok. Her şey devletin eline verilmiş. Ama dev- let onu iyi sisteme oturtamamış. Tür- kiye'de devlet hastanesinde bir doktor günde 170 kişiye bakıyor. Özel hasta- nelerinse toplumun lehine değil, aley- hine çahştıklannı gözlemledim. Faki- re bakmıyorlar, ekonomik durumu iyi olana bakıyorlar. Devlet öyle bir sağ- lık sistemi kurmah ki özel hastaneler fakire de bakabümeh ve emeğinin kar- şüığını sosyal güvenceli birkurumdan alabihneli. Mesela Almanya'da çah- şırken bir fakir geldiğinde onu muaye- ne edip paramı devletin ilgili sağlık kurumundan alıyordum. îkincisi Al- manya'da baş ağnsı ya da soğuk al- gınhğı için devlet hastanelerine gidil- miyor. Orada ev hekimliği sistemi bu- lunuyor. Sağlık Sigortalar Birliği ev hekimleriyle anlaşıyor. Ev hekimi bak- nğı hastalann ücretlerini Sağhk Sigor- talar Birliği'nden ahyor. Türkiye'ye de böyle bir sistemin getirihnesi gere- kir. ÜCRETLERDEKI FARK CİPERİLMELİ' Yeni sağhk sistemine temelde katı- hyorum. Ama uygulaması yanlışlarla dolu. Paket fiyat olmaması büyük ek- siklik. Devlet hastanesi de aynı hiz- meri veriyor, özel hastane de. Özel has- tane paket fıyatla çahşıyorsa, devlet hastanesinin de öyle çahşması gere- kir. Bu paket fıyatlar da Türk toplumu- nun ekonomik şartlanna göre düzen- lenmeh. Sağlık hizmeti veren bütün kurum ve kuruluşlann ücretleri sabit ohnalı. Sağlık sistemimizde bir başı bozukluk var. Özel muayenehanesi olan hekimlerle devlet anlaşma yapsa, belli bir paket fiyat verilse halk onla- ra gider. Böylece hastane kapılannda kuyruk oluşmaz. Hastaneler de esas işleri olan araştırmahizmetlerini verir- ler. Bugün Türkiye'nin en büyük so- runu Türk Tabipleri BirÜği ile Sağhk Bakanlığı arasındaki kopukluktur. - İsviçreHastanesfni kurarken bun- lan da göz önünde bulundurarak na- sıl bir sistem oturtmaya çahştinız? - Ekonomik durumu uygun olan da, olma- yan da, herkes bizim hastanemizden sağlık hizmeti alabilir. Eko- nomik durumu uygun ohnayan kişilen ücret- siz muayene edıyoruz. Günde aşağı yukan en az20-25kişiye ücretsiz bakıhyor. Benbunu ya- parken mutlu muyum? Degüim. Türkiye'de ye- şil kart sistemi var. 2001 'de yeşil kartı olan hastalan kabul etmek için başvuruda bulun- dum. Özel hastane ol- duğumuz için kabul et- mediler. Bizim 100 li- raya yaptığımız işi dev- let hastaneleri 500 li- raya yapıyor. - Bu neden ka>nak- lanryor? - Bence bunun en önemli nedeni hekim arkadaşlann iş başına, dönersermayeden prim ahnalan. Prim almak için lüzumsuz yere si- gorta kurumlan yük altına sokuluyor. Devlet hekimine hayatını sürdürebile- ceği kadarpara verebilse ve döner ser- maya ortadan kaldınlsa, özel ya da res- mi sağlık kurumlanm tanımadan pa- ket fiyat verilmese sistem çok daha iyi işler duruma gelir. - Bu sağlık sistemi nasıl düzetir? Sağlık sisteminde devlet ve özel hastane koordinasyonunun olmadığına dikkat çeken Doktor Kâzım Taş, sistemin bozuk olmasmdan rant sağlayanlann değişimin önündeki en büyük engel olduğu görüşünde. - Her bölgede Türk Tabipleri Birli- ği, Sağlık Bakanlığı, resmi ve özel ku- rumlann temsilcilerinden oluşan bir sağhk konseyi kuruhnah. Merkez, pa- ket fiyat ilan eder. Konsey de o bölge- deld sağhk sisteminin kontrolünü sağ- lar. Yalnızca paket fiyat belirlemekle iş bitmiyor. Bana göre bugün sağlık sektöründe haksız kazanç sağlayan özel hastanelerdeğil, devletin hastane- leridir. Ancak bu konseyin sağhk sis- temini denetlemesiyle bu sistem yürii- yebilir. - Buniargerçekleşebflecek mi sizce? Umudu musunuz? - Ben umutlu değilim şahsi olarak. Çünkü şu anda yürürlükte olan siste- min bozulmasını istemeyen bırtakım güçler var. Batı'da da sağlık sistemin- de aksaklıklar var, ama buniar olabil- diğince aza indirilmiş. - Siz hastane olarak sanata da önem veriyorsunuz. Sanat ödülleri vererek sanatavesanatçıyadestekveriyorsunuz. Bufüdr nasıl oluştu? -İsviçreHastanesi olarak Türkiye'de- ki genç sanatçılara destek olmak ama- cıyla sanat ödülleri veriyoruz. Ben gençhğimde sanatla çok ilgiliydim, özellikle de şiirle. Ama bunu geliştir- meye firsatım olmadı. Şimdi de bu ödüllerle genç sanatçılara elimizden geldiği kadar destek olmaya çahşıyo- ruz. Basın yayın müdürümüz, tiyatro yazan Cuma Bovnukara'nın önderli- ğinde edebiyat ve sanat seçici kurulu oluşturuldu. Bu seçici kurulun değer- lendirip uygun gördüğü, mesleğinde ba- şanh genç sanatçılara ödül veriyoruz. Ödüle değergörülen sanatçüannkitap- lanru basünyoruz. SANATA DESTEK SÜRECEK' - Üerikiyıflardayanşmanın konsep- tini genişietmeyidüşünuyormusunuz? - Düşünüyoruz tabii ki. Edebiyatın yanı sıraresim ve tiyatro dalındada genç sanatçılara destek olmak istiyoruz. is- viçre Hastanesi bünyesinde bir sergi sa- lonu, iki tane de tiyat- ro salonu açmayı dü- şünüyoruz. Hastane- miz bünyesinde 'Sağhk Tiyatro Grubu'adıal- tında bir de tiyatro top- luluğu kuracağız. Ti- yatro salonlanmızdan kendi tiyatro toplulu- ğumuzun yam sıra di- ğer tiyatro toplulukla- nnın da yararlanması- nı sağlayacağız. Bu proje 2007 ortalannda biter sanıyorum. - Şimdiye kadar hiç- bir sağük kurumu sa- natsal etkinükkre des- tek vermedi. Bu konu- da öncülükyapıyorsu- nuz, değil mi? - Haklısuıız. Diğer sağlık kurumlanna bu konuda öncülük ettik. Aslında sağlık cami- asında sanatla ilgüi olan kişilerçok. Türkiye'de sanatla uğraşan hekim- leri bir araya getirme- yi amaçhyorum. Hekünlikle sanat arasında bir bağınü var mı sizce? - Var. Çünkü hekimhk bir sanattır. hı- sanoğlunun ruhunda sanat vardır. O sanatı güzel değerlendirebilirseniz o mesleği de en iyi şekilde icra edersi- niz. Hekim-hasta arasındaki ilişki de bir sanattır. Hekim o sanatı iyi kul- lanırsa mesleğinde başanlı olur. Esin Çelebi ÖzelcVnin arkadaşiamyla başlattığı birlikte kitap okumaprojesi, kısa sürede 13 komiteye ulaştı Kitapkurtlarmın son adresi: thyke.com HÜSEYtNHVANÇ EsinÇelebiÖzeld, bir büyük kuruluşun üst dü- zey yöneticisi. Yurtdışına yaptığı gezilerde bir şeye tanık olmuş. Bazı gönüllü kuruluşlar, kitap- severleri bir araya getiriyor; bir kitap tespit edili- yor, o kitap gönüllü kuruluş üyeleri tarafindan okunuyor ve birpazar günü, bu kitap tartışılıyor. Bu çahşma, Özelci'ye çok ilginç geliyor ve yurda döndüğünde, yaİan arkadaşlanyla bu ko- nuyupaylaşıyorvetarnşıyor. 1997'ninEylülayın- ja 6-7 kişiliî arkadaş grubuyla ilk komiteyi ku- ruyorlar. ilk okuma grubunda Gülin Gürsoy, Fat- ma Işık, Nurten^Ergfl gibi adlar var. Bu,çahşma- ,ar o denli ilgı görür ki kitapseverler arasında, kı- sa zamanda 5 komite Istanbul'da, 2 komite An- kara'da, 2 komite Izmir'de, 3 komite Çorum'da, 1 komite de Tuzla huzurevinde olmak üzere, top- lam 13 komite şu anda aktif olarak kitap okuma etkinliklenni sürdürmektedir. Gruplar, 5-15 kişilik okurlardan oluşmaktadır ortalama olarak. Çalışmalan çok kolay. Her ko- miteden bir kişi bir kitap tespit etmekte. Kitaplar genellikle roman ağırhldı ohnaktadır. Anılar ve biyografık çahşmalar da okuma etkinhkleri ara- smda, ağırlıklı olarak. Komite üyeleri tespit edi- Ien kitabı okumaktalar. Kitabı okuyup bitirdikten belli bir zaman sonra da komite üyeleri kitabı tar- tışmak amacıyla bir araya geliyorlar, kitabı eni- ne boyuna tarnşıyorlar.fcğerokunacakyazann baş- ka kitaplan varsa o kitaplar da bu arada okunu- yor. Okuma komiteleri, kendi içerisınde homo- jen değil. Kimse birbirini tannnıyor. Çeşitli mes- lek gruplanndan oluşuyorbu komiteler. Amaç, ki- tap okumayı yaygınlaştumak. Her kitaba ilişkin okuma ve tartışma sonuçla- n kendilerine ait bir internet sitesinde yayımlan- maktadır. www.thyke.com kitap okuma sevdah- lannrn internet adresi. Her türden iletişimı bu ad- resten sağlıyorlar. Bu etkinliklerden haberdar olanlar, genellikle bu internet adresınden sorum- lulara ulaşıyorlar, uygun görüldüğü takdirde ye- ni bir okuma grubu kuruluyor. Gruplann laik, Atatürkçü olmasına dikkat ediliyor. Dınci ve si- yasal birgrup olmaözelliği yokkatmmcılann. Böy- le bir etkinliğin amacı, okumayı yaygınlaştırmak, okuyan kişileri bir araya toplayarak okuduklan- nı paylaşmak. Okuma komiteleri, bir keresinde Sait Faik'i okumuşlar. Ve Sait Faikkitaplannı tartışmak için de Burgazada'ya gitmişler ve orada kitaplan tar- tışmışlar. Bir keresinde Turgut Özakman'ın Şu Çılgm Türkler'ini okumuşlar ve kitabın yazan Turgut Özakman ile birlikte Ankara'daki kitap okuma komitesi Polatlı'ya gitmiş ve kitabı Polat- lı'da tartışmışlar. Aynca Şu Çılguı Türkler'de, ki- tabın geçtiği yöreler ve Kurtuluş Savaşı'nın ya- pıldığı tepeler gezilmiş. Böylesi bir etkinlik de aydınlanmaya giden yol- da bir katre değil mıdır? AVRUPA'DAN GURAY OZ Emperyalizm ve Düzen Karşıtlığı Ortada somutbir "tehlike"söz konusu olmasa da sosyalizm ve Marksizm gündemde kalmayı sürdü- rüyor. Geçenlerde Der Spiegel, "Hayalet geri mi döndü" diye soruyordu. Hayır, sorun henüz "haya- letin" geri dönmesi değildir. Ama yine de neolibe- ralizm, kendini Marksizmle, sosyalizmletarif etmek- ten vazgeçemiyor. Başka neyle tarif etsin? : • • • Ama neoliberaller Marksizmle hesaplaşmaya ça- lışırken, onu kendilerine göre tanımlamaya da öze\ birözen gösteriyorlar. Onlann gönüllerindeki sosya- lizmi sosyalizm, Marksizmi Marksizm olarak kabul etmek doğrusu çok zordur. Kimileri, artık neoliberaJ rüzgârlarla yelkenlerini doldurmuş, "sosyaldemok- rat" partilerin ölçütlerfyle Marksizmi tanımlamaya çabalarken, kimileri de emperyalizm teorisini Mark- sizm dışına sürmeye çalışıyor. Kuşkusuz buniar olacak işler değildir. Eski Marksistlerimizden Murat Belge, "Marksist' düşünce geleneğine 'emperyalizm' vurgusu Le- ' nin'fegelmişti. (,..)Man'ınbutürlübirtakıntısıyok- • tur. (...) Marx, ulusal aynmlan fazla ciddiye almaz. - Ben de benzerbireğilimdeyimdir"diyeyazınca, gü- • lümsemek kaçırHİmaz oluyor. Emperyalizm teorisi ger- çekten de Lenin tarafindan, öncüllerinin bulgulan- nadayanılarak geliştirilmiştir. Marx'ın kapitalizm tah- liline dayanan sağlam birtez, Marksizmin en önem- li gelişme çizgilerinden birisidir. Bugün de Marksist-' ler emperyalizmi günümüzdeki özellikleriyle yeni- den değerlendiriyor ve tezlerini geliştiriyorlar. Murat Belge'nin öğütlerine uyup Marksizm dışına çıkarmı- yorlar. Belge, sanıyorum emperyalizm olgusunun bizzat emperyalistlertarafindan da tanımlandığını ve bu "gu/urfu"tanımlann Lenin'in tezlerine aykın düş- mediğini biliyordur. Ama şugünlerde ağırbasan, ga-' liba AB yandaşlığında somutlanan siyasete uyum sorunudur. "Yurtseverliğinâlemiyoktur" deniyorkı- sacası. Oysa emperyalizm, tarih sahnesine girdigin- den bu yana, kapitalizmin üst aşaması olarak halk- lann ensesinde boza pişirmeye devam etmektedir. Her kılıkta tanıyoruz onu. • • • Bir başka önemli çarpıtma ise AKP üzerinden ya- pılıyor. AKP'yi "düzen karşrtı bir parti" olarak ta- nıtma görevi, eski arkadaşım, eski TKP Genel Sek- reteri Nabi'ye düşmüş görünüyor. Nabi, "AKP bu- gün düzeni mi koruyor, yoksa düzene mi karşı? Düne kadardüzeni savunanlarbugünAKPVe kar- şıysa, o zaman AKP düzen partisi değil. Gerçek- te düzen karşrtı olan AKP'nin geldiği gelenektir, yani Islami gelenek" derken, resmi tezlerin ezbe- rini bozduğu kanısında. Gerçekte ezberi bozulan kendisidir. Düzen, piyasa ekonomisi, yani altıyla üstüyle ka- pitalizm ve onun siyaseti demektir. Türkiye'deve pek çok ülkede emperyalistlerin denetiminde birdüzen- dir bu. Düzen karşrtlığı ise bu düzeni degiştirme ça- basında olanlann, sömürüye karşı çıkantann, kapi- talizmle, emperyalizmle mücadele edenlerin işidir. Onlara devrimci, sol, sosyalist, komünist falan di- yorlar. Ekonomisi ve doğal olarak siyaseti IMF eliy- leyönetilen birdüzenin siyasal partisine "düzen kar- ş/f/"diyebilmek için gerçekten insanın ezberinin bo- zulmuş olması gerekir. Nabi'ye ne diyeceğimi doğ- rusu bilemiyorum. Ama Nabi'den, eski dostluklara dayanarak birricadabulunabilir miyim? Sevgili Nabi kardeşim, sen sen ol, seni tezlerinin destekçisi yapanlara "eski komünistliğini sunma. Bırak o TÜSTAV'ın arşivinde kalsın. Zorlariarsa, "Ne varsa gitti cancağızım dünle be- raber" dersin, olur biter. e-posta: guray.oz(n cumhuriyet.com.tr KATLEDÎLlŞtNÎN 6. YILDÖNÜMÜ Prof.Ahmet Taner Kışlalı anıltyor Istanbul Haber Senisi - Gazetemiz yazan Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlau, katledilişinin 6. yıldö- nümünde düzenlenecek olan etkinhkle amla- cak. 21 Ekım 1999'da evinin önünde otomobili- ne konan bombanın patlaması sonucu yaşammı yitiren yurtsever, aydın, ilenci düşün adamı ve yazar Kışlalı için, Yurtsever Hareket, Beşiktaş Belediyesi ve gazetemizin ortaklaşa düzenleye- ceği etkinhk, 21 Ekim Cuma günü Akatlar Kül- tür Merkezi'nde saat 14.30"da başlayacak. Toplantıya ressam-yazar Bedri Baykam, Beşik- taş Belediye Başkam tsmail Ünal gazetemiz yazan Şükran Soner, Kadıköy ADD Başkam Birol Başaran ve Taban Hareketi'nden Yetkin Aröz konuşmacı olarak katılacaklar. Etkinhğin Yuvarlak Masa bölümünde ise Prof. Dr. .\er- min Abadan Unat, Prof. Dr. Necla Arat ve ga- zetemiz yazarlan Ümit ZileU, Dr. Alev Coşkun, "Kışlalfnın 'Demokratik Toplumcu Çağn'sı ve Günümüz Türkrv'ea" konusunu irdeleyecekler. KARAR OYBİRLÎĞÎYLE ALINDI Bakırköy'e Attilâtlhan parkı tstanbul Haber Senisi - Bakırköy'de bulunan bir parka, bir süre önce kaybettiğimiz gazetemiz yazan Attilâ Ühan'ın adı verilecek.Bakırköy Belediye Meclisf nde, Ataköy 2., 5. Kısım'da bulunan ve halk arasında Kavaklı Parkı olarak bilinen isimsiz parka, 11 Ekım'de yaşamını yiti- ren yazanmız, Ilhan'ın adının verihnesine CHP, AKP ve bağımsız üyelerin oybirliğiyle_karar ve- rildi.Bakırköy Belediye Başkam Ateş Ünal Er- zen, Ilhan'ın Türk sanatına mal ohnuş önemli bir isim olduğunu vurgulayarak 8 bin 700 m2'lik alanda kurulu bu parka Ilhan'ın adının verihnesinin hem kendisini hem de tüm meclis üyelerini gururlandırdığını söyledi. Erzen, "Ka- rann o>birliği ile ahnması da onun, toplumun tüm kesimlerinden destek gören önemli bir halk ozanı olduğunun kanıödjr." dedı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear