Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA Ts.
+
CUMHURİYET 24 MART 2004 ÇARŞAMBA
YEREL SEÇIME DOGRU
Baykal, Erdoğan'ın Cumhuriyet dönemi politikalarma sataşmaktan kendini alamadığını söyledi:
'Atatürk'leugraşma'HAKAN DtRtF^/LEVTNT GENCELLİ
R\LIKESER/ BURSA - CHP lide-
ri Deniz Bayfcal. Başbakan Recep
TayyipErdoğaBn'ın Atatürk'e laf at-
mâktan " Z e v * aldığnu" belirterek
"Durduk yerde Atatürk'e, cumhu-
rhet dönemi politikalanna sataş-
maktan niye Kvendini alamıyorsun?
Bundan niye zevk ahyorsun? Nere-
yevaracağuu düşünüyorsun? Tüıid-
ye'nin temelteriyle, tarihiyle, Ata-
türk'le niye uğraşryorsun?" dedi.
Baykal, dün partısınin Balıkesir"de
düzenlediği mifcingde yapnğı konuşma-
da, "Demir ağ^arla ördük dediler. Ne
ördünüzlaftam başka.Ama bizörüyo-
ruz"diye 10. Vıl Marşı'nagönderme
yapan Erdoğan'a sert eleştirilerde bu-
• AKP'nin Kıbns'ı bir Rum adasına dönüştürecek yöne soktuğunu belirten Baykal,
yurttaşlardan Atatürk'le uğraşan, cumhuriyetin demir ağlanna laf atan, CHP'nin
kökleriyle uğraşan iktidan 28 Mart'ta sandık başmda uyarmalannı istedi.
lundu. Türkiye'deki demiryolu ağının
yüzde 99'unun Mustafa Kemal Ata-
türk döneminde yapıldığıru anımsa-
tan Baykal, 10. yıl Marşı'nın, tarihiy-
le övünen bır milletin marşı olduğu-
nu söyledi. Erdoğan'ın yürüttüğü "Or-
tahğı kanşürma anla\TŞinın" yanlışlı-
ğını dile getiren Baykal, sözlerini şöy-
le sürdürdü:
"Türkiye'de demiryohı ağı diye ne
varsa Atatürk döneminde yapılmıştir.
Bu marştaAtatürk zamanında söylen-
miştir. 1933'e ulaşümış, Cumhuriyet
10 yaşına girmiş. 10 milyon her yaştan
gencimiz var diye iftihar edhoriar ve
kendilerini ayakta tutan başanlanm
söylemek üzere ' demir ağlarla ördük
ana yurdu dört baştan1
diyoıiar. Şim-
di sen durduk yerde Atatürk'e, cum-
huriyet dönemi politikalanna sataş-
maktan niye kendini alamıyorsun?
Bundan niyezevkahyorsun? Nereyeva-
racağmı düşünüyorsun? Türkhe'nin
temefleriyle, tarihiyle, Atatürkİe niye
uğraşnorsun? Buıüartarihimizdeövün-
düğümüz olaylar. Bizim kimngimiz.si-
yasi dayanağırruz, özümüz. Niye bun-
İan tahrip etmeye çahşıyorsun? Sen
işini yap, işinL Sana ne geçmisten. Sa-
na ne Atatürkten, sana ne CHP'den."
Medya eleştirisıni de sürdüren Bay-
kal, ülkede bıri gerçek, biri medyanın
yansıttığı "tki Türkiye"nin olduğunu
söyledi AKP'nin "DuMe vergküik''
yaptığıru vurgulayan CHP lıden, ken-
di maaşının hesabını yapan Erdoğan'a
maaşı yetmiyorsa özel yasa çıkarma-
vi önerdı. AKP'nın listeye koyduğu
terör zanlısı Habib Aktaş ın babasımn
partisinden istifa etmesinin önemli ol-
madığını da vurgulayan Deruz Baykal,
"Sen istifa et etme. AKP seni orava
koydu. Önemli olan bu" dedi tspan-
ya'da yaşanan terör olaylan sonrası
halkın Amerika'nın Irak müdahalesi-
ne katılan sağ iktidan uyararak, mu-
halefetteki sosyal demokratlan ikti-
dara gerirdiğini dile getiren Baykal,
"Tezkereyi biz önledik. CHP, Türki-
ye'yi de kurtanh, bu iktidan da" diye
konuştu.
Baykal Bursa'daki mitingde de
"MustaiâKemaTin eserinekarşıbir teh-
likefiara\ış,bflinçii olaraksürdürübnek-
tedir. Buna dikkatinizi çekmek istiyo-
rum. Bunu da değerlendireceksiniz
önümüzdeki seçimkrde-' Burada on-
lar konuşulmuyor, buradakı aday öy-
le değıl'. BunlaYıbilerek ver.onu diyo-
rum. Bunlann hepsinin bağlandığı yer
özünde avnı" dedı
Ismail iMacar
'Gül&n
BOP 'un
başaktörü'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Isl ami kesımde
özgün yakla-şımlanyla
dikkatçeker» yazar Ismail
Nacar, FethoDah
Gükn'in Zaman
gazetesinde yayımlanan
röportajında Füistin'e
ilişkin düşüncelerine
tepki göstercü. Röportajın
Hamas lideri Şeyh
Ahmed Yasin'ın
öldürüldüğü döneme
denk geldiğini belirten
Nacar'ın GüJen'in
Filistin'le ilgili
açıklamalanna ilişkin
eleştiri ve görüşleri şöyle:
"Bugün Türkrye'nin
önündekien büyük
tehlike * Büyük Ortadoğu
Projesi" dir. B u projenin
dini misyon tarannın
başaktörü ise Gülen'dir.
Örneğin, Zaman
gazetesinde, hem de
Hamas tiderinin
öldürüldüğü birgünde
Nuriye Akman, Gülen'in
Hg/ından şu sözleri
aktanyor: Bir
arkadaşımız lsrail'e
gitmiş. Biraz Fffistin'de de
kaldı. Bana çok enteresan
bir şey anlattı. Orada
doktora yapan çok akdh
birarkadaş,*5-6ay
kaldım Israil 'de. Bir banş
organizasyonunun
Yönetim Kurulu'na
girmem için bana teklifte
bulundular. Israilliler
tarafindan teklif edildim.
Orada bir Filistinli mani
oldu bana. Gördüm ki o
Filistinli bir silah tüccan.
Bu kavganın devamını
istiyor. Alışverişi var o
işte. Belki başa yakın çok
insanlar da aynı şeyi
düşünüyorlar' dedi
Görülduğü gibi Fethullah
Gülen'e göre Fıüstin'deki
kamamlarm sorumlusu
tsrail değü, Filistinli sflah
tadrieridir. Daha önceleri
Cumhuriyet gazetesinde
de söylediğim gibi bu zat
yagımi7in takıyyed Hasan
Sabbah'ıdır. Oıiun için
herkes basiret gözünü
açmak zorundadır.
Çünkü tehlike kapımızı
çalmak üzere."
Necmettin Erbakan ve Süleyman Demirel, Kıbns konusunda AKP'yi eleştirdi
6
Orxhıhükümeii uyarmah
9
İĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇİIN
• Kıbns konusunda AKP'yi eleştiren
Necmettin Erbakan, Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin hükümeti uyarma
konusunda "demokrasi çerçevesinde
kalarak daha etkin olmasını" istedi.
Yolsuzluklan ve yasakları en aza AKP'nin indireceğini savundu
Erdoğan kendini övdü
İBRAHİMKÜÇÜK
ADIYAMAN-AKP Genel Başkam.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.
"Aflah'm izniyle. yolsuzluklann kökünü
kaajacağu" dedi. Erdoğan, dün
Adıyaman Hükümet Meydanı'nda
partililere seslendi. "1.5 yüdır
hüküinetiz. Tüyü bitmemiş yetimin
hakkmı yemedik. yedirmedik.
Yolsuzluklan asgariye indirdik.
Yasaklann en asgariye indiği Türkiye'yi
biz kuracağjz. Ozgürlükler sizlerie daha
da gehşecek" diye konuşan Erdoğan,
bazı partılerin adaylannın "Seçfldikten
sonra AKP'ye geçeceğim'' diye
propaganda yaptığını belirtti. Erdoğan
konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu
düpedüz siyasi ahlaksızhktır. Partime ve
şahsıma bü>ük saygısızhknr. Bizimk
beraber olanlar bizimle viirür. Biz Âşık
Veysel gibi ne dedik? 'Üzun ince bir
yoldayım. gidiyorum gündüz gece.' Biz
şu anda belediye başkan adayımızı
beüriedik, Adayumz Necip
Büvükaslan'dır.''
Erdoğan önceki giin Kon-
ya'da süahla poz verdi (AA)
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - AKP'nin
geldiğı siyasi ekol olan
Milli Görüş'ün kurucu-
su Necmettin Erbakan
ıle eskı Cumhurbaşkanı
Süleyman DemireL, hü-
kümeti Kıbns konusun-
da uyardı. Erbakan,
AKP'lilenn "buyülendi-
ğmi" belirterek Türk Si-
lahlı Kuvvetleri'nin
(TSK) hükümeti uyar-
ma konusunda "demok-
rasi çerçevesinde kala-
rak daha etkin olması-
nı" istedi. 9. Cumhur-
başkanı Süleyman De-
mirel de, "Çözümsüzlük
çözüm değfldn-" görüşü-
nü savunmanın zaaf ol-
duğunu belirterek "Oza-
man herhangi birçözüm
de çözüm değfldir" diye
konuştu.
FlashTV'degeçenpa-
zar akşamı Ferhan Şay-
nman'ın sorulannı ya-
nıtlayan Erbakan,
AKP'lilerin kendi kül-
türleri içinde yetiştikle-
rini, şimdi ise "büyülen-
diklermi" dile gerirdi.
Kıbns konusundaki hü-
kümet tutumunu sert bir
şekilde eleştiren Erba-
kan, BülentEcevithükü-
metinin bu konularda di-
rendiği için hükümeti-
nin dağıtıldığım dile ge-
tirdi. Erbakan. "TSK de-
mokrasiye saygdı, bun-
lann hatalan karşısında
ölçüKi hareket ediyoriar.
TSK ölçülü hareket edi-
yor daha ne yapsm. Bu
buyülenmişinsanlanikaz
etmekiçin eflerinden gel-
diği kadar gayret göste-
riyorlar. Ama şahsen ba-
na sorarsamz ben onla-
nn daha etkin olmalan-
nıisayorum"dedi.
Kıbns konusunun Mil-
li Güvenlik Kurulu'nda
(MGK) tarhşılmasını is-
teyen Erbakan, "Niçin
Tayyhî Bey gidecek ora-
da konuşacak Kıbns'ın
verilmesi için. Ne müna-
sebet, bunlann hepsi bi-
zi zaymatryor. Çünkü ço-
rap söküğü gibidir. Kıb-
ns ile kahnaz bu arka-
suıdan Ege gider" diye
konuştu. Uyannın de-
mokratik esaslar içinde
olması gerektiğıni belir-
ten Erbakan, şöyle ko-
nuştu:
"Bizde bir tabir var
arabanmönüneyatmak-
Bö>1e bir konu ki, dur
arkadaş ne yapıyorsun
denmesi lazım. Ben bu-
nu temenni ediyorum.
Bu öyle bir mesele ki v^a-
tanın buiiği, bütünlüğü
açısından bunlann ikaz
edilnıesi lazun."
Demirel de eleştirdi
Demirel ise önceki gün
Star TVde Ümit Aslan-
bay'ın sorulannı yanıtlar-
ken hükümete eleştiriler
yöneltti. Kıbns'ın büyük
önem taşıdığını \
r
urgu-
layan Demirel, "Hden
ve Türk milliy etçfliğinin
kesiştiği yerdir Kıbns.
Bunu dikkate almazsan
Türkrye'de büyük akın-
tiya düşersin. Kıbrıs'tan
bananedediğin\akitbaş-
ka problemJer hazırdır"
değerlendirmesını yaptı.
Demirel, "Buıüardanbiz
ticaretimizi, kânmızı,
menfaatmuzıbiirizdedi-
ğin zaman bir gün vatan
arar bulamazsın. Kıb-
ns'ta bunu dikkate al-
mazsan Türkrye'de bü-
yük sıkıntıya girersin.
TürkKç'nin birliği vedir-
liğinde sıkmtı çekersm"
diye konuştu. Verilen
mücadelenin "Kıbns
Türk'ünün \-atan yapü-
ğı Kıbns'ta erioTmesi"
olduğunu anlatan Demi-
rel, iki kesimliliğın ve
iki halkın kendi tarafın-
da yaşamasının temel
alınmasını istedi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Başbakan Recep Tayyip Erdo-
ğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın, nasıl ör-
tündüğünün öyküsü, aslında başör-
tüsünün ne anlama geldiğini de açık-
layacaközelliklertaşıyor. Emine Erdo-
ğan 15 yaşında iken ağabeyi ona ge-
ip bir tokat atıyor ve örtünmesini söy-
üyor. Emine Erdoğan, bu ağır baskı
orşısında intiharetmeyibiledüşünü-
/or. O sırada imdadına örtünen baş-
<a bir kadın, Şule Yüksel Şenler ye-
rişiyor, onu ikna ediyor, örtünmesi ge-
-ektiğini anlatıyor ve böylece zaman
çinde örtündüğüne çok mutlu olu-
/or.
Yıllar önce Konya'da, Konya Bele-
diyesi'nin düzenlediği bir açıkotu-
umdabana, "Türban zulmü konusun-
ia ne düşiinüyorsunuz?" diye bir so-
\j sorulmuştu. Ben de "Kadınlannya
1a erkeklerin nasıl giyineceğine dev-
etin kanşnnaması gerektiğini düşün-
iüğümü, auıcak kadınlann örtünme-
,'ınin ise erkek egemenliğini sembo-
Emine Erdoğan'ın Örtünme Öyküsü
lize ettiğini, kadını ikincısınıtdurumu-
na düşürdüğünü" söyiedim.
Benim bu sözleri söylemem üzeri-
ne 2000 kişilik toplulugun yansından
fazlasını oluşturan erkeklerin bana ce-
vap vermek amacıyla ellenni katdırdık-
lannı gördüm. Onlara şöyle dedim:
"Ben bu konuyu, örtünmenin propa-
gandasını yapan erkeklerle tartışmak
istemiyorum. Bu konuyu kadınlaha
tartışmak istiyorum." O gün kadın-
larla uzun uzun örtünme ve erkek ege-
menliği konusunu tartıştık. Inanın, be-
ni ikna edecek bir gerekçe sunama-
dılar. Son geldikleri nokta "Allah'ın
emri böyle" demek oldu.
• • •
Emine Erdoğan'ın öyküsü, aslında
örtünmenin nasıl erkek egemen bir
özellik taşıdığını, uygulamalı birörnek
olarak gözler önüne seriyor. Toplum-
daki namus kavramıyla örtünme ara-
sında da bir ilişki olduğunu reddede-
meyiz. Başı açık kadının, ya da açık
giysilerle dolaşan kadının bir anlam-
da namusunu daha az koruyabilece-
ği anlayışı toplum içinde çok yaygın-
dır. Bu namus da erkeğin namusu-
dur. Namus anlaytşı, geri toplumlar-
da kadın üzerinde yoğunlaşan bir er-
kek egemen anlayıştır. Kadın, kendi-
sini erkek gözlerinden korudukça da-
ha namuslu oluyor diye düşünülür.
Ama erkeğin herhangi bir kadına bak-
ması, erkeğin namusuna hiçbirzarar
getirmez. Siz hiçbir erkeğin bir kadı-
na bakması nedeniyle o erkeğin na-
musunun zedeleneceği gibi bir görü-
şe rastladınız mı?
Emine Erdoğan'ın ağabeyi, kız kar-
deşinin kapanmasını neden istemiş-
tir? Tabii ki alenin namusunu korumak
için. Bu amacını gerçekleştirmek için
kız kardeşini dövmesi gerektiğine de
kararverecekbirduygu içindedir. ör-
tünme sorunu bugün anlamsız şekil-
de siyasi bir sorun haline gelmesey-
di, bunun erkek egemenliğini sem-
bolize eden yanlannı tartışmamız da-
ha kolay olurdu. Fakat artık iş çığınn-
dan çıktı, başka bir mecraya dökül-
dü. Bu nedenle işin bu boyutunun tar-
tışmasını birilerine anlatmak çok zor
hale geldi.
Emine Erdoğan'ın öyküsünün tek
başına bir öykü olmadığını biliyoruz.
Benzer durumdaki birçok kadının da
erkek müdahalesiyle örtündükleri hiç-
birimiz için sırdeğildir. Zaten örtünme-
ye ilişkin yazılan kitaplara bakın, he-
men tamamı erkeklerin dilindendir.
Kadınlan korkutmaya yönelik bir yak-
laşımları olduğunu görebilirsiniz. ör-
tünmeyen kadının "cehennemde ya-
nacağı" tezleri, erkek yorumculann
eseridir.
Emine Erdoğan, "15yaşındayken ör-
tûnmek istememiş olmam doğal, ama
şimdi bu halimden memnunum. lyi ki
örtünmüşüm" diyor. Bu anlaşılır bir
durum. Insan bir şeyi yapmaya baş-
layınca zaman içinde önce onu içsel-
leştiriyor, sonra da alışıyor. Emine Er-
doğan'ın örtünmeye ilişkin anlattıkla-
nnı unutmamakgerekiyor: "AP'ninyıl-
başı partisi vardı. Beni aşağı kata ça-
ğırdılar, baktım karşımda ağabeyim.
Elinin tersiyle bana bir tokat attı. Ar-
kasından 'gerıci yobaz' diye bağır-
dım. Ama bu benim son balom oldu.
Yavaş yavaş örtünmeye başladım."
Tabii ki bütün kadınlar Emine Erdo-
ğan gibi örtünmüyoriar. Sonuç olarak
bu anlayışın arkasında erkek bakışı
açısı egemendir. örtünme, erkeğin,
dünyaya ve kadına hâkim olma yol-
larından birisidir.
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
llımlı İslam Olmaz!
Bush yönetimi Türkiye'de "ılımlı" Islama da-
yanan bir yönetim istiyormuş. Laiklikle dine da-
yalı devlet biçimleri arasında, yani "acıcıkondan,
biraz da bundan" oluşan bir orta nokta bence
olanaklı değil. Bunun bir "inancın", diğeri de
Bush yönetiminin temel özellikleriyle ilgili iki ne-
den i var.
Inanç taviz kaldırmaz!
Inanç bilgiyle degil bilgiyi aşan bir tutkuyla,
"yüce" olanın, bilinemeyen ancak hissedilen
bir "bütünlük" ve "eksiksizlik" durumunun far-
kında olmakla ilgilidir. Inanç, kanıt da gerektir-
mez; bilme çabasını terk eden bir sıçrama ile ula-
şılırona. İnancın ılımlısı olmaz. Çünkü "sulandır-
mak", "taviz vermek", aklı ve yargıyı devreye so-
kar, inanca ilişkin denklemi bozar, konuyu bilgi
nesneleri alanına çeker. Bu yüzden, özellikle de
dini inançtan taviz verilemez. Verilirse o, dini
inanç olmaz. Amaca ulaşmak için talepler erte-
lenebilir, "takıyye" (Platon'un "onurlu yalanı")
yapılarak çeşitli maskeler takılabilir, ama inanç
sulandınlamaz. Ancak terk edilebilir!
Modern devletin "vatandaşJık" kavramı, bu ger-
çeğin farkında olarak, farklı inançlara sahip olan-
lann, meta sahibi olduklan müddetçe bir arada
yaşayabılmelerine (piyasa ilişkılerine) olanak sağ-
layabilmek için hem herkesi inancında serbest
ve eşit kabul eder hem de devlet erkinı, "inanç"
la ilgili eylem ve kurumlann hepsinden ayırma-
ya çalışır. Kısaca denebilir ki vatandaşlık laiklik
kavramını gerektirir. Laikliğin ortadan kalktığı
yerde, vatandaşlık için gerekli olan "sivil" ve "si-
yasi toplum" aynmlan da anlamsızlaşır, başba-
kanlar şirket distribütöriüğü de yapabilir, bakan
eşleri başka ülkelerin bayraklannı aksesuvar ola-
rak da taşıyabilirler. Devlet başkanlan tarikat şey-
hi olabilir. Diğer bir değişle, modern devletle din
aynı alanı paylaşamazlar; "ılımlıİslam"^olmaz. 'Ilım-
lı Islamı" temsil ettiğini söyleyen, ya inancını giz-
liyordur ya da ondan çoktan vazgeçmiştir. Bu tip
insanlar ahlaki prensiplerinin temelini kaybettik-
len için nihilizmle her şeyi yapmaya hazır opor-
tünizm arasında gidip gelirler.
ABD'de 'dinci' bir yönetim var
Bush yönetimi, Amerikan sağının en radikal iki
fraksiyonunun ittifakı üzerinde oluştu. Bunlar-
dan birincisi, siyasi amaçlarını, ABD'nin küresel
imparatoriuğunu gerçekleştirebilmek için gere-
ken hertürlü aracı, yalan ve din dahil kullanma-
ya karariı, bu anlamda liberal demokrasi karşı-
sında nihilist (dinsiz), ama dini, kitle denetim ara-
cı olarak gerekli gören, bu alanda da oportünist,
"neo-con ekip". Diğeri deTann'nın bu dünyada
"krallığını" kurmaya niyetli Evanjelik ve Domi-
nion'cu olarak da bilinen köktendinci Hıristiyan
bir akımın liderieri. Her iki ekip de modern dev-
lete, vatandaşlık kavramına düşmanlık nokta-
sında, totaliter devlet projesinde birleşıyoriar. Bu
proje, din ile devlet arasındaki diyaframı parça-
layıp atmayı, siyasal-sivil toplum aynmını kaldır-
mayı gerektiriyor.
Bu ikisinin kesiştiği yerde "oluşan" Bush'un da
kendini bir "mehdi" ya da Tanrı'nın habercisi
sanması daolağan karşılanmalıdır. Nitekim Bush,
11 Mart günü, Evanjelikler Ulusal Konvansi-
yonu'na uydu aracılığıyla bağlanarak verdiği de-
meçte "Tann'nın verdiği görevi, ülkemiz adına
yeıine getiriyorsunuz, size minnettanm" diyor ve
ekliyordu, "Amerika'nınbirmisyonu var. Tûm dün-
yada terorizmle savaşmaya... insan özgühüğü-
nü genişletmeye çağnldık (Tann tarafindan - E.
Y.)"... "ve biliyorum ki özgüıiük dünyaya Ame-
rika 'nın değil Tann 'nın armağanıdır." Bush da bu
armağanı getiriyor insanlara...
Evanjeliklerin Arnerika adına Tanrı'nın verdiği
hangi görevi yerine getirmeye çabaladıklannı,
bu kesimin sözcülerinin 11 Şubat'ta Kongre'ye
sunduğu "The Constitution Restoration Act
of 2004" (Meclis No: 3799 ve Senat. No: 2082)
(Anayasa Restorasyonu Yasası) adlı yasa tasla-
ğına bakarak görebiliriz. Bu yasa, Tanrı'nın ege-
menliğini (ulusun, milletin, halkın değil) en yük-
sek yasa kaynağı olarak anayasaya sokmayı
amaçlıyor (Iran'da ve Irak'ın yeni anayasasında
olduğu gibi). Yasa, buna referansla alınan karar-
lann sorgulanamayacağını söylüyor.
Peki, vergi almaya, Tann'nın armağanı olan
zenginlikten zoria pay almak olduğu için karşı çı-
kan, sosyal yardımlan hırsızlık sayan, toplumun
tüm alanlannda dini prensipleri egemen kılmayı
amaçlayan bu akımın Türkiye'de ılımlı İslam dev-
leti istemesi nasıl yorumlanmalı? Bir neden, bu
akımın Müslümanlığı gerçek bir din, inancını da
gerçek bir inanç olarak görmemesi olabilir. Ya da
istedikleri "ılımlılık" aslında dinle değil siyasetle
ilgilidir: ABD'den yana olmak anlamına geliyor,
şeriatı dışlayan bir devlet anlamına degil...
Düzeltme
AINfKARA (Cumhu-
riyet Bürosu)
21.03.2204 tarıhınde
gazetemizin dördüncü
sayfasında yer alan
"Köşk'ün sakmcata bul-
duğu isimler" başlıklı
haberde adı geçen ve
Istanbul Büyükşehir
Belediyesi'nden geçri-
ği belirtilen Meclis'e
geçtiği belirtilen
TBMM'nin Basın ve
Halkla llişkiler Daire
Başkam Feridun Keşir,
hakkındaki iddianın
doğru olmadığını be-
lirtti. Istanbul Büyük-
şehir Beledıyesi'nde hiç
görev almadığını \MT-
gulayan Keşir, şu açık-
lamayı yaptı:
"Haberi şaşırarak
okudum. Çünkü böyle
bir başhk altında adımı
görnıek beni çok iizdü.
39 yaşmdayım. 17 >il-
hkdevlet memuruyum.
tstanbul tktişim Fakül-
tea Gazetediikve Halk-
la înşkiler Bölümü'nü
1986'de bitirdim. 1987
yüından Ocak 2004'e
kadar TRT'de >apımcı
ve yönetmen olarak
yüzlerce bölüm prog-
rama imza attım. Bi-
rinci derece devlet me-
murluğuna terfî etmiş
bir insanım. Ne devlet
için ne detoplumiçinsa-
kıncan bir insan olma-
yı bırakın, mahkeme
kapısmdan bile girme-
dim. Belediyede çahş-
mak, şerefli bir iş olma-
sına rağmen, bırakın
çahşmayı, Istanbul Bü-
yükşehir Beledhesi'nin
binasına bile girmedim.
Çalışma hayatım,
TRT'de geçti. tki a> ön-
ce de TBMM'ye naklen
atandım."