22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA Ts. + CUMHURİYET 24 MART 2004 ÇARŞAMBA YEREL SEÇIME DOGRU Baykal, Erdoğan'ın Cumhuriyet dönemi politikalarma sataşmaktan kendini alamadığını söyledi: 'Atatürk'leugraşma'HAKAN DtRtF^/LEVTNT GENCELLİ R\LIKESER/ BURSA - CHP lide- ri Deniz Bayfcal. Başbakan Recep TayyipErdoğaBn'ın Atatürk'e laf at- mâktan " Z e v * aldığnu" belirterek "Durduk yerde Atatürk'e, cumhu- rhet dönemi politikalanna sataş- maktan niye Kvendini alamıyorsun? Bundan niye zevk ahyorsun? Nere- yevaracağuu düşünüyorsun? Tüıid- ye'nin temelteriyle, tarihiyle, Ata- türk'le niye uğraşryorsun?" dedi. Baykal, dün partısınin Balıkesir"de düzenlediği mifcingde yapnğı konuşma- da, "Demir ağ^arla ördük dediler. Ne ördünüzlaftam başka.Ama bizörüyo- ruz"diye 10. Vıl Marşı'nagönderme yapan Erdoğan'a sert eleştirilerde bu- • AKP'nin Kıbns'ı bir Rum adasına dönüştürecek yöne soktuğunu belirten Baykal, yurttaşlardan Atatürk'le uğraşan, cumhuriyetin demir ağlanna laf atan, CHP'nin kökleriyle uğraşan iktidan 28 Mart'ta sandık başmda uyarmalannı istedi. lundu. Türkiye'deki demiryolu ağının yüzde 99'unun Mustafa Kemal Ata- türk döneminde yapıldığıru anımsa- tan Baykal, 10. yıl Marşı'nın, tarihiy- le övünen bır milletin marşı olduğu- nu söyledi. Erdoğan'ın yürüttüğü "Or- tahğı kanşürma anla\TŞinın" yanlışlı- ğını dile getiren Baykal, sözlerini şöy- le sürdürdü: "Türkiye'de demiryohı ağı diye ne varsa Atatürk döneminde yapılmıştir. Bu marştaAtatürk zamanında söylen- miştir. 1933'e ulaşümış, Cumhuriyet 10 yaşına girmiş. 10 milyon her yaştan gencimiz var diye iftihar edhoriar ve kendilerini ayakta tutan başanlanm söylemek üzere ' demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan1 diyoıiar. Şim- di sen durduk yerde Atatürk'e, cum- huriyet dönemi politikalanna sataş- maktan niye kendini alamıyorsun? Bundan niyezevkahyorsun? Nereyeva- racağmı düşünüyorsun? Türkhe'nin temefleriyle, tarihiyle, Atatürkİe niye uğraşnorsun? Buıüartarihimizdeövün- düğümüz olaylar. Bizim kimngimiz.si- yasi dayanağırruz, özümüz. Niye bun- İan tahrip etmeye çahşıyorsun? Sen işini yap, işinL Sana ne geçmisten. Sa- na ne Atatürkten, sana ne CHP'den." Medya eleştirisıni de sürdüren Bay- kal, ülkede bıri gerçek, biri medyanın yansıttığı "tki Türkiye"nin olduğunu söyledi AKP'nin "DuMe vergküik'' yaptığıru vurgulayan CHP lıden, ken- di maaşının hesabını yapan Erdoğan'a maaşı yetmiyorsa özel yasa çıkarma- vi önerdı. AKP'nın listeye koyduğu terör zanlısı Habib Aktaş ın babasımn partisinden istifa etmesinin önemli ol- madığını da vurgulayan Deruz Baykal, "Sen istifa et etme. AKP seni orava koydu. Önemli olan bu" dedi tspan- ya'da yaşanan terör olaylan sonrası halkın Amerika'nın Irak müdahalesi- ne katılan sağ iktidan uyararak, mu- halefetteki sosyal demokratlan ikti- dara gerirdiğini dile getiren Baykal, "Tezkereyi biz önledik. CHP, Türki- ye'yi de kurtanh, bu iktidan da" diye konuştu. Baykal Bursa'daki mitingde de "MustaiâKemaTin eserinekarşıbir teh- likefiara\ış,bflinçii olaraksürdürübnek- tedir. Buna dikkatinizi çekmek istiyo- rum. Bunu da değerlendireceksiniz önümüzdeki seçimkrde-' Burada on- lar konuşulmuyor, buradakı aday öy- le değıl'. BunlaYıbilerek ver.onu diyo- rum. Bunlann hepsinin bağlandığı yer özünde avnı" dedı Ismail iMacar 'Gül&n BOP 'un başaktörü' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Isl ami kesımde özgün yakla-şımlanyla dikkatçeker» yazar Ismail Nacar, FethoDah Gükn'in Zaman gazetesinde yayımlanan röportajında Füistin'e ilişkin düşüncelerine tepki göstercü. Röportajın Hamas lideri Şeyh Ahmed Yasin'ın öldürüldüğü döneme denk geldiğini belirten Nacar'ın GüJen'in Filistin'le ilgili açıklamalanna ilişkin eleştiri ve görüşleri şöyle: "Bugün Türkrye'nin önündekien büyük tehlike * Büyük Ortadoğu Projesi" dir. B u projenin dini misyon tarannın başaktörü ise Gülen'dir. Örneğin, Zaman gazetesinde, hem de Hamas tiderinin öldürüldüğü birgünde Nuriye Akman, Gülen'in Hg/ından şu sözleri aktanyor: Bir arkadaşımız lsrail'e gitmiş. Biraz Fffistin'de de kaldı. Bana çok enteresan bir şey anlattı. Orada doktora yapan çok akdh birarkadaş,*5-6ay kaldım Israil 'de. Bir banş organizasyonunun Yönetim Kurulu'na girmem için bana teklifte bulundular. Israilliler tarafindan teklif edildim. Orada bir Filistinli mani oldu bana. Gördüm ki o Filistinli bir silah tüccan. Bu kavganın devamını istiyor. Alışverişi var o işte. Belki başa yakın çok insanlar da aynı şeyi düşünüyorlar' dedi Görülduğü gibi Fethullah Gülen'e göre Fıüstin'deki kamamlarm sorumlusu tsrail değü, Filistinli sflah tadrieridir. Daha önceleri Cumhuriyet gazetesinde de söylediğim gibi bu zat yagımi7in takıyyed Hasan Sabbah'ıdır. Oıiun için herkes basiret gözünü açmak zorundadır. Çünkü tehlike kapımızı çalmak üzere." Necmettin Erbakan ve Süleyman Demirel, Kıbns konusunda AKP'yi eleştirdi 6 Orxhıhükümeii uyarmah 9 İĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇİIN • Kıbns konusunda AKP'yi eleştiren Necmettin Erbakan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hükümeti uyarma konusunda "demokrasi çerçevesinde kalarak daha etkin olmasını" istedi. Yolsuzluklan ve yasakları en aza AKP'nin indireceğini savundu Erdoğan kendini övdü İBRAHİMKÜÇÜK ADIYAMAN-AKP Genel Başkam. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan. "Aflah'm izniyle. yolsuzluklann kökünü kaajacağu" dedi. Erdoğan, dün Adıyaman Hükümet Meydanı'nda partililere seslendi. "1.5 yüdır hüküinetiz. Tüyü bitmemiş yetimin hakkmı yemedik. yedirmedik. Yolsuzluklan asgariye indirdik. Yasaklann en asgariye indiği Türkiye'yi biz kuracağjz. Ozgürlükler sizlerie daha da gehşecek" diye konuşan Erdoğan, bazı partılerin adaylannın "Seçfldikten sonra AKP'ye geçeceğim'' diye propaganda yaptığını belirtti. Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu düpedüz siyasi ahlaksızhktır. Partime ve şahsıma bü>ük saygısızhknr. Bizimk beraber olanlar bizimle viirür. Biz Âşık Veysel gibi ne dedik? 'Üzun ince bir yoldayım. gidiyorum gündüz gece.' Biz şu anda belediye başkan adayımızı beüriedik, Adayumz Necip Büvükaslan'dır.'' Erdoğan önceki giin Kon- ya'da süahla poz verdi (AA) ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - AKP'nin geldiğı siyasi ekol olan Milli Görüş'ün kurucu- su Necmettin Erbakan ıle eskı Cumhurbaşkanı Süleyman DemireL, hü- kümeti Kıbns konusun- da uyardı. Erbakan, AKP'lilenn "buyülendi- ğmi" belirterek Türk Si- lahlı Kuvvetleri'nin (TSK) hükümeti uyar- ma konusunda "demok- rasi çerçevesinde kala- rak daha etkin olması- nı" istedi. 9. Cumhur- başkanı Süleyman De- mirel de, "Çözümsüzlük çözüm değfldn-" görüşü- nü savunmanın zaaf ol- duğunu belirterek "Oza- man herhangi birçözüm de çözüm değfldir" diye konuştu. FlashTV'degeçenpa- zar akşamı Ferhan Şay- nman'ın sorulannı ya- nıtlayan Erbakan, AKP'lilerin kendi kül- türleri içinde yetiştikle- rini, şimdi ise "büyülen- diklermi" dile gerirdi. Kıbns konusundaki hü- kümet tutumunu sert bir şekilde eleştiren Erba- kan, BülentEcevithükü- metinin bu konularda di- rendiği için hükümeti- nin dağıtıldığım dile ge- tirdi. Erbakan. "TSK de- mokrasiye saygdı, bun- lann hatalan karşısında ölçüKi hareket ediyoriar. TSK ölçülü hareket edi- yor daha ne yapsm. Bu buyülenmişinsanlanikaz etmekiçin eflerinden gel- diği kadar gayret göste- riyorlar. Ama şahsen ba- na sorarsamz ben onla- nn daha etkin olmalan- nıisayorum"dedi. Kıbns konusunun Mil- li Güvenlik Kurulu'nda (MGK) tarhşılmasını is- teyen Erbakan, "Niçin Tayyhî Bey gidecek ora- da konuşacak Kıbns'ın verilmesi için. Ne müna- sebet, bunlann hepsi bi- zi zaymatryor. Çünkü ço- rap söküğü gibidir. Kıb- ns ile kahnaz bu arka- suıdan Ege gider" diye konuştu. Uyannın de- mokratik esaslar içinde olması gerektiğıni belir- ten Erbakan, şöyle ko- nuştu: "Bizde bir tabir var arabanmönüneyatmak- Bö>1e bir konu ki, dur arkadaş ne yapıyorsun denmesi lazım. Ben bu- nu temenni ediyorum. Bu öyle bir mesele ki v^a- tanın buiiği, bütünlüğü açısından bunlann ikaz edilnıesi lazun." Demirel de eleştirdi Demirel ise önceki gün Star TVde Ümit Aslan- bay'ın sorulannı yanıtlar- ken hükümete eleştiriler yöneltti. Kıbns'ın büyük önem taşıdığını \ r urgu- layan Demirel, "Hden ve Türk milliy etçfliğinin kesiştiği yerdir Kıbns. Bunu dikkate almazsan Türkrye'de büyük akın- tiya düşersin. Kıbrıs'tan bananedediğin\akitbaş- ka problemJer hazırdır" değerlendirmesını yaptı. Demirel, "Buıüardanbiz ticaretimizi, kânmızı, menfaatmuzıbiirizdedi- ğin zaman bir gün vatan arar bulamazsın. Kıb- ns'ta bunu dikkate al- mazsan Türkrye'de bü- yük sıkıntıya girersin. TürkKç'nin birliği vedir- liğinde sıkmtı çekersm" diye konuştu. Verilen mücadelenin "Kıbns Türk'ünün \-atan yapü- ğı Kıbns'ta erioTmesi" olduğunu anlatan Demi- rel, iki kesimliliğın ve iki halkın kendi tarafın- da yaşamasının temel alınmasını istedi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın, nasıl ör- tündüğünün öyküsü, aslında başör- tüsünün ne anlama geldiğini de açık- layacaközelliklertaşıyor. Emine Erdo- ğan 15 yaşında iken ağabeyi ona ge- ip bir tokat atıyor ve örtünmesini söy- üyor. Emine Erdoğan, bu ağır baskı orşısında intiharetmeyibiledüşünü- /or. O sırada imdadına örtünen baş- <a bir kadın, Şule Yüksel Şenler ye- rişiyor, onu ikna ediyor, örtünmesi ge- -ektiğini anlatıyor ve böylece zaman çinde örtündüğüne çok mutlu olu- /or. Yıllar önce Konya'da, Konya Bele- diyesi'nin düzenlediği bir açıkotu- umdabana, "Türban zulmü konusun- ia ne düşiinüyorsunuz?" diye bir so- \j sorulmuştu. Ben de "Kadınlannya 1a erkeklerin nasıl giyineceğine dev- etin kanşnnaması gerektiğini düşün- iüğümü, auıcak kadınlann örtünme- ,'ınin ise erkek egemenliğini sembo- Emine Erdoğan'ın Örtünme Öyküsü lize ettiğini, kadını ikincısınıtdurumu- na düşürdüğünü" söyiedim. Benim bu sözleri söylemem üzeri- ne 2000 kişilik toplulugun yansından fazlasını oluşturan erkeklerin bana ce- vap vermek amacıyla ellenni katdırdık- lannı gördüm. Onlara şöyle dedim: "Ben bu konuyu, örtünmenin propa- gandasını yapan erkeklerle tartışmak istemiyorum. Bu konuyu kadınlaha tartışmak istiyorum." O gün kadın- larla uzun uzun örtünme ve erkek ege- menliği konusunu tartıştık. Inanın, be- ni ikna edecek bir gerekçe sunama- dılar. Son geldikleri nokta "Allah'ın emri böyle" demek oldu. • • • Emine Erdoğan'ın öyküsü, aslında örtünmenin nasıl erkek egemen bir özellik taşıdığını, uygulamalı birörnek olarak gözler önüne seriyor. Toplum- daki namus kavramıyla örtünme ara- sında da bir ilişki olduğunu reddede- meyiz. Başı açık kadının, ya da açık giysilerle dolaşan kadının bir anlam- da namusunu daha az koruyabilece- ği anlayışı toplum içinde çok yaygın- dır. Bu namus da erkeğin namusu- dur. Namus anlaytşı, geri toplumlar- da kadın üzerinde yoğunlaşan bir er- kek egemen anlayıştır. Kadın, kendi- sini erkek gözlerinden korudukça da- ha namuslu oluyor diye düşünülür. Ama erkeğin herhangi bir kadına bak- ması, erkeğin namusuna hiçbirzarar getirmez. Siz hiçbir erkeğin bir kadı- na bakması nedeniyle o erkeğin na- musunun zedeleneceği gibi bir görü- şe rastladınız mı? Emine Erdoğan'ın ağabeyi, kız kar- deşinin kapanmasını neden istemiş- tir? Tabii ki alenin namusunu korumak için. Bu amacını gerçekleştirmek için kız kardeşini dövmesi gerektiğine de kararverecekbirduygu içindedir. ör- tünme sorunu bugün anlamsız şekil- de siyasi bir sorun haline gelmesey- di, bunun erkek egemenliğini sem- bolize eden yanlannı tartışmamız da- ha kolay olurdu. Fakat artık iş çığınn- dan çıktı, başka bir mecraya dökül- dü. Bu nedenle işin bu boyutunun tar- tışmasını birilerine anlatmak çok zor hale geldi. Emine Erdoğan'ın öyküsünün tek başına bir öykü olmadığını biliyoruz. Benzer durumdaki birçok kadının da erkek müdahalesiyle örtündükleri hiç- birimiz için sırdeğildir. Zaten örtünme- ye ilişkin yazılan kitaplara bakın, he- men tamamı erkeklerin dilindendir. Kadınlan korkutmaya yönelik bir yak- laşımları olduğunu görebilirsiniz. ör- tünmeyen kadının "cehennemde ya- nacağı" tezleri, erkek yorumculann eseridir. Emine Erdoğan, "15yaşındayken ör- tûnmek istememiş olmam doğal, ama şimdi bu halimden memnunum. lyi ki örtünmüşüm" diyor. Bu anlaşılır bir durum. Insan bir şeyi yapmaya baş- layınca zaman içinde önce onu içsel- leştiriyor, sonra da alışıyor. Emine Er- doğan'ın örtünmeye ilişkin anlattıkla- nnı unutmamakgerekiyor: "AP'ninyıl- başı partisi vardı. Beni aşağı kata ça- ğırdılar, baktım karşımda ağabeyim. Elinin tersiyle bana bir tokat attı. Ar- kasından 'gerıci yobaz' diye bağır- dım. Ama bu benim son balom oldu. Yavaş yavaş örtünmeye başladım." Tabii ki bütün kadınlar Emine Erdo- ğan gibi örtünmüyoriar. Sonuç olarak bu anlayışın arkasında erkek bakışı açısı egemendir. örtünme, erkeğin, dünyaya ve kadına hâkim olma yol- larından birisidir. GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU llımlı İslam Olmaz! Bush yönetimi Türkiye'de "ılımlı" Islama da- yanan bir yönetim istiyormuş. Laiklikle dine da- yalı devlet biçimleri arasında, yani "acıcıkondan, biraz da bundan" oluşan bir orta nokta bence olanaklı değil. Bunun bir "inancın", diğeri de Bush yönetiminin temel özellikleriyle ilgili iki ne- den i var. Inanç taviz kaldırmaz! Inanç bilgiyle degil bilgiyi aşan bir tutkuyla, "yüce" olanın, bilinemeyen ancak hissedilen bir "bütünlük" ve "eksiksizlik" durumunun far- kında olmakla ilgilidir. Inanç, kanıt da gerektir- mez; bilme çabasını terk eden bir sıçrama ile ula- şılırona. İnancın ılımlısı olmaz. Çünkü "sulandır- mak", "taviz vermek", aklı ve yargıyı devreye so- kar, inanca ilişkin denklemi bozar, konuyu bilgi nesneleri alanına çeker. Bu yüzden, özellikle de dini inançtan taviz verilemez. Verilirse o, dini inanç olmaz. Amaca ulaşmak için talepler erte- lenebilir, "takıyye" (Platon'un "onurlu yalanı") yapılarak çeşitli maskeler takılabilir, ama inanç sulandınlamaz. Ancak terk edilebilir! Modern devletin "vatandaşJık" kavramı, bu ger- çeğin farkında olarak, farklı inançlara sahip olan- lann, meta sahibi olduklan müddetçe bir arada yaşayabılmelerine (piyasa ilişkılerine) olanak sağ- layabilmek için hem herkesi inancında serbest ve eşit kabul eder hem de devlet erkinı, "inanç" la ilgili eylem ve kurumlann hepsinden ayırma- ya çalışır. Kısaca denebilir ki vatandaşlık laiklik kavramını gerektirir. Laikliğin ortadan kalktığı yerde, vatandaşlık için gerekli olan "sivil" ve "si- yasi toplum" aynmlan da anlamsızlaşır, başba- kanlar şirket distribütöriüğü de yapabilir, bakan eşleri başka ülkelerin bayraklannı aksesuvar ola- rak da taşıyabilirler. Devlet başkanlan tarikat şey- hi olabilir. Diğer bir değişle, modern devletle din aynı alanı paylaşamazlar; "ılımlıİslam"^olmaz. 'Ilım- lı Islamı" temsil ettiğini söyleyen, ya inancını giz- liyordur ya da ondan çoktan vazgeçmiştir. Bu tip insanlar ahlaki prensiplerinin temelini kaybettik- len için nihilizmle her şeyi yapmaya hazır opor- tünizm arasında gidip gelirler. ABD'de 'dinci' bir yönetim var Bush yönetimi, Amerikan sağının en radikal iki fraksiyonunun ittifakı üzerinde oluştu. Bunlar- dan birincisi, siyasi amaçlarını, ABD'nin küresel imparatoriuğunu gerçekleştirebilmek için gere- ken hertürlü aracı, yalan ve din dahil kullanma- ya karariı, bu anlamda liberal demokrasi karşı- sında nihilist (dinsiz), ama dini, kitle denetim ara- cı olarak gerekli gören, bu alanda da oportünist, "neo-con ekip". Diğeri deTann'nın bu dünyada "krallığını" kurmaya niyetli Evanjelik ve Domi- nion'cu olarak da bilinen köktendinci Hıristiyan bir akımın liderieri. Her iki ekip de modern dev- lete, vatandaşlık kavramına düşmanlık nokta- sında, totaliter devlet projesinde birleşıyoriar. Bu proje, din ile devlet arasındaki diyaframı parça- layıp atmayı, siyasal-sivil toplum aynmını kaldır- mayı gerektiriyor. Bu ikisinin kesiştiği yerde "oluşan" Bush'un da kendini bir "mehdi" ya da Tanrı'nın habercisi sanması daolağan karşılanmalıdır. Nitekim Bush, 11 Mart günü, Evanjelikler Ulusal Konvansi- yonu'na uydu aracılığıyla bağlanarak verdiği de- meçte "Tann'nın verdiği görevi, ülkemiz adına yeıine getiriyorsunuz, size minnettanm" diyor ve ekliyordu, "Amerika'nınbirmisyonu var. Tûm dün- yada terorizmle savaşmaya... insan özgühüğü- nü genişletmeye çağnldık (Tann tarafindan - E. Y.)"... "ve biliyorum ki özgüıiük dünyaya Ame- rika 'nın değil Tann 'nın armağanıdır." Bush da bu armağanı getiriyor insanlara... Evanjeliklerin Arnerika adına Tanrı'nın verdiği hangi görevi yerine getirmeye çabaladıklannı, bu kesimin sözcülerinin 11 Şubat'ta Kongre'ye sunduğu "The Constitution Restoration Act of 2004" (Meclis No: 3799 ve Senat. No: 2082) (Anayasa Restorasyonu Yasası) adlı yasa tasla- ğına bakarak görebiliriz. Bu yasa, Tanrı'nın ege- menliğini (ulusun, milletin, halkın değil) en yük- sek yasa kaynağı olarak anayasaya sokmayı amaçlıyor (Iran'da ve Irak'ın yeni anayasasında olduğu gibi). Yasa, buna referansla alınan karar- lann sorgulanamayacağını söylüyor. Peki, vergi almaya, Tann'nın armağanı olan zenginlikten zoria pay almak olduğu için karşı çı- kan, sosyal yardımlan hırsızlık sayan, toplumun tüm alanlannda dini prensipleri egemen kılmayı amaçlayan bu akımın Türkiye'de ılımlı İslam dev- leti istemesi nasıl yorumlanmalı? Bir neden, bu akımın Müslümanlığı gerçek bir din, inancını da gerçek bir inanç olarak görmemesi olabilir. Ya da istedikleri "ılımlılık" aslında dinle değil siyasetle ilgilidir: ABD'den yana olmak anlamına geliyor, şeriatı dışlayan bir devlet anlamına degil... Düzeltme AINfKARA (Cumhu- riyet Bürosu) 21.03.2204 tarıhınde gazetemizin dördüncü sayfasında yer alan "Köşk'ün sakmcata bul- duğu isimler" başlıklı haberde adı geçen ve Istanbul Büyükşehir Belediyesi'nden geçri- ği belirtilen Meclis'e geçtiği belirtilen TBMM'nin Basın ve Halkla llişkiler Daire Başkam Feridun Keşir, hakkındaki iddianın doğru olmadığını be- lirtti. Istanbul Büyük- şehir Beledıyesi'nde hiç görev almadığını \MT- gulayan Keşir, şu açık- lamayı yaptı: "Haberi şaşırarak okudum. Çünkü böyle bir başhk altında adımı görnıek beni çok iizdü. 39 yaşmdayım. 17 >il- hkdevlet memuruyum. tstanbul tktişim Fakül- tea Gazetediikve Halk- la înşkiler Bölümü'nü 1986'de bitirdim. 1987 yüından Ocak 2004'e kadar TRT'de >apımcı ve yönetmen olarak yüzlerce bölüm prog- rama imza attım. Bi- rinci derece devlet me- murluğuna terfî etmiş bir insanım. Ne devlet için ne detoplumiçinsa- kıncan bir insan olma- yı bırakın, mahkeme kapısmdan bile girme- dim. Belediyede çahş- mak, şerefli bir iş olma- sına rağmen, bırakın çahşmayı, Istanbul Bü- yükşehir Beledhesi'nin binasına bile girmedim. Çalışma hayatım, TRT'de geçti. tki a> ön- ce de TBMM'ye naklen atandım."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear