23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24 MART 2004 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI I i MUMTAZ SOYSAL Kötü Niyet Misyonu Bir Toplumsal Aldatmaca... PlDf. Dr. Yakllt Iimak ÖZDEN tÜAtatürk Hkeleri ve Ink Tar. En. Md. EŞİ BENZERİ olmayan çözüm sürecini Kıbns'tayürütenlereBirieş- miş Milletler Güvenlik Konseyi'nin verdiği görev, resmi adıyla, bir "iyi ni- yet misyonu"dur. Arabuluculuk ya da hakemlikten farkh olan bu göre- vin, diplomatik geleneklere göre, ta- rafiann görüşerek uzlaşmaya var- malan için yeterli kolaylıkları sağla- maktan ve altyapıyı oluşturmaktan öteye geçmemesı gerekır. Hatta, gö- revi üstlenenler uzlaşmayı önleyen ve aşılması güç engellerin varlığını gör- müşlerse, kendilerini görevlendiren- lere durumu bildirmek ve çekilmek sorumluluğunu da taşırlar. Dolayısryla, zorba yöntemlere baş- vurmalan, "Ali kıran baş kesen" ola- rak taraflara hükmetmeye kalkış- maları ve hele zorlama yollardan Nobel Banş Ödülü'nü kazanma he- vesine kapılmaları olacak şey degil- dir. Böyle yaptıkları zaman, iyi niyet misyonu kötü niyet misyonuna dö- nüşmüş olur. Ne yazık ki, şimdi Isviçre'ye taşı- nan görüşme sürecinde durum bu- dur. Süreçte en tuhaf ve kuşku uyan- dıran yön, "teknik komite" ça- lışmalanydı. Yeni bir ortaklık kurma girişimin- de teknik çalışmalara ancak ortak- lığın esaslan belirlendikten sonrası- ra gelmesi gerekmez mi? Başka tür- lüsü, arabayı atın önüne koşmak değil midir? Ama, Kıbns konusunda birileri çö- zümü, çok önceden, kuzeydeki dev- leti güneydekine yamamak biçimin- de belirledikleri için sıra bozulmuş- tur KKTC'yi "Kıbns Cumhuriyeti" denen yönetimin altına sokarak Rumlann AB'ye sorunsuz ginmesi hedeflendiğinden, onların adaylık sürecinde AB'y'e birlikte oluşturul- muş yasalann Türk tarafına da be- nimsetilmesi gerekiyor. Teknik ça- lışmalar, "kritik tarih" olan 1 Mayıs 2004 gününe kadar bu hedefi ger- çekleştirmenin parçası olarak düşü- nülmüş. Yasalar, "biıieşik devlet"\n o gün "tıkır tıkır" işlemesi için. Aynca, ortak devleti bağlayacak çok yanlı ve ikili antlaşmalann da be- lirlenmesi, gerekli ortak kurumların kuruluş yasalannın yapılması, hat- ta o ortak kurumlara tahsis edilecek binalann bile belirlenmesi isteniyor. Henüz, kurulacak ortaklığın esas- lan üzerinde anlaşma yokken. S o n altı hafta boyunca, bir yan- dan sonuçsuz siyasal görüşme- ler sürerken, öte yandan olmayan sonuca göre hanl harıl yapılan budur. Biryığın uzmanı işinden alıp dün- yanın parasını ve vaktini harcayarak. New York'tan ve başkentlerden verilen emirlerle, bir devleti ortadan kaldınp başka bir devlete bağlaya- cak olan "Kwai Köprüsü "nün yapı- mı için. Böyle bir yöntemi kuşkulu bul- maz mısınız? Türkiye'nin AB'den "müzakere tarihi" alması mutlaka böylesine bir tuhaflığı ve ardından da koskoca bir davanın kaybını mı gerektirmek- tedir? Hele, beş-altı yıl sonra orta yerin- den "özel statü" önerisiyle kesile- cek bir müzakere süreci için bunlar- sız da bir "tarihçik" verileceği artık belliyken!.. D ünya Kadırüar Günü'nü henüz geride bıraktık. Ne yazık ki. kısa bir siire ön- ce bizı, bu günün anlamı üzerinde ülkemızin ger- çeklen bağlarrunda yenıden düşünme- ye zorlayan acı bir olaya daha tanık ol- duk: GiİMüma Tören'in hunharca öl- dürülmesi... '•Namusdnayeti" bir top- lumsal aldatmacadır. Medyada. "namus" ya da "töre" de- yımleriyle karumızca. çok yüzeysel ve aldatıcı -dahası. bir anlamda hoşgörü- lü biçımde- nıtelenen bu cınayetler. ül- kemizde oldukça sık duyulmakla bir- likte. bu son olayda belırgınleşen. bel- li bir toplumsal kurala (norma) aykın davranışta bulunmuş olan kişinin sonu- na kadar izlenmesi ve hastane yatağın- da bile yok edümesindeki kararhhk ar- tık. "yazık değil mi" ya da. "21. yüzyı- la yakışır mı; "Tam da AB'ye girecek- kenO)* gıbı içeriksız hayıflanmalan bir yana bırakıp. bu cınayetlerin temelin- de yatan nedenler üzerinde bir kez da- ha düşünmemizi gerektirmektedir. Bir toplumda "töre" ya da "gefenek" ıfadeleriyle nitelendirilen resmi olma- yan (enformel) üstyapı kurumlan, top- lumun altyapısını oluşturan ekonomik ilişkilerin varlığını korur ve ışleyişinı destekler. Işte ülkemizin özelhkle Do- ğu ve Güneydogu yörelerinde kadını kıs- kacında tutan *töre"lenn varlık nede- nıni de bu altyapı ılişkilennde aramak gerekir. Geleneksel kırsal kesimde. ailenin aynı zamanda bir ışletme bırimı olma- sına bağlı olarak. kadının aıle işletme- sı içınde temel ve çok yönlü işlevleri vardır. Kadın küçük yaşlardan başlaya- rak ücretsiz aile işçisi olarak üretimde bulunmakla kalmayıp, henüz çocuk- luktan yeni çıktığı bir yaşta da baba ai- lesıne başlık parası biçiminde ödenen bir sabş bedeliyle üretıcı gücünü gelın gittiği aileye aktarmakta ve bu yeni aı- lenin bireylerinin tümünün -en başta da kocasının- çeşitli açılardan hizmet- lerini üstlenmektedir. Elbette gelinin temel görevlerinden bin de çocuk do- ğurup doğıırduğu çocuklan da yetiştı- rerek, aile işletmesinin işgücü gereksi- niminin devamını da sağlamakbr. Gorüldüğu gıbı. \ukanda kısaca ta- nımladığunız ekonomik yapının temel direği olan kadın. taşıdığı bunca yüke ve yenne getirdiğı onca işleve karşın hiç- bır bireysel hak ve özgürlükten yarar- lanamamaktadır. Ülkemızin bellı yöre- lerinde yüzy ıllardır sürüp giden bu dü- zen. ancak kadının tüm yaşamının sı- kı bir baskı ve denetım altında rutulma- sıyla varlığını koruyabilir. Bu denetim de sözde "namus" ya da "töre" gerek- çeleriyle sağlanmaktadır. Ne hazindir ki, kadını insanca bir yaşama adım at- maktan engelleyen bu kavTamlar. her- kesten önce. bizzat anneler tarafından kızlanna aktanlmakta ve benimsetıl- mektedir Bu kavramlar aracılığıyla. kadının var olan düzene en küçük bir başkal- dınsı bile, şıddetle bastınlmaktadır Bu şiddetın derecesının, kadının, asla göz- den çıkanhnası ıstenmeyen var olan ekonomik düzene katkısıyla orantılı ol- duğu kuşkusuzdur. Yoksa, kızını. bır erkekle sinemaya gittiği için ölümle cezalandırabilen bir babanın. aynı kızı başlık parası karşılıgL bir erkege nikâh- sız kuma olarak satması hangi nanıus gerekçesiyk açıklanabitir. Ne yazıkki, bu çağdışı olaylar ancak onlan haklı gösteren gerekçelerin taşı- yıcısı olan ükel ekonomik yapı çözül- dükten ve kadınlanmız ücretsiz aile iş- çisi durumundan kurtulup emekleri- nin karşıbğını aileden bağımsız olarak sağla>arak değerlendirebilecekleri bir ekonomik aşamada yok ohnaya başla- yacaktır. "Başlayacakür" dememızin nedeni, ekonomik altyapının değişti- rildiği durumlarda da kendisiyle uzun süredır bütünleşmiş olan töre, gelenek, vb. gibı oluşumlann, artıkhiçbır işlev- leri kalmamış olsa bile, bir süre daha varlıklannı korumalandn-. Yurdumu- zun kırsal kesiminden Avrupa ülkele- nne göçmüş olan bazı ailelerde, kızla- ra karşı uygulanmaya devam edüen şıd- det olaylan bu durumun tipik örnekle- ridir. Kadınlanmızı karanlığuıa bağlayan zincırlerden kurtarmak için, üDcemizin Doğu. Güneydoğu bölgelerinde her tür- lü çağdaşlaşüncıabhm desteklenmeli- dir. Elbette aşıhnası gereken yol. ol- dukça uzun ve çetin olacaktır.. Bu sü- reç içmde, "töre" ya da "namus" ge- rekçelenne yasalanmızda hiçbir şekü- de yer vçrflmejip, hoşgörü göstermeyıp, tam tersine adı geçen kavTamlarla ge- rekçelendirilmeye çalışılan suçlann en ağır yaptınmlarla cezalandınlması, olumlu yönde. caydıncı bir adım ola- bilir. Kanımca, medyaya da bu konu- da anlamlı bu" sorumluluk düşmekte- dır. Bu tür haberler halka duyurulurken "uamus" gıbı yüce kavramlara, hatta ın- sanlara saygıdeğer gelebilecek "töre", "gelenek" gıbı nıtelemelere yer veril- meyerek bu oJayiana dolayü da olsa ka- duılann bedenlenrun ve üreticı güçle- nnin sömürüknesirun devamına yöne- lik. çıkar amaçh cinayetler olduğu \ur- snı]ılsnnmiıHır Capatecf Se»! Silikonlu dış cephe boyası AmphiSilan'la yıllardır Türkiye'nin gönlünde taht kuran Filli Boya, şimdi de dış cephedeki uzmanlığını, dış cephe ısı yalıtım sisteminde gösteriyor. Ekonomîktir: Capatect Dalmaçyalı, üstün performanslı, düşük maiiyetlidir. Uzun ömürlüdür: Capatect Dalmaçyairnın ısı yalıtım performansı sabittir, zamanla azalmaz. % 50 enerji tasarruffu sağlar: Capatect Dalmaçyalı, sıcağı soğugu geçirmez. Isıtma soğutma maliye- tinde, ortalama % 50 enerji tasarrufu sağlar.* Koruyucudur: Zırh gibi korur. Binanın ömrünü uzatır, küf, nem, terleme ve sıva çatiağı oluşumunu önler. TAKVI IStEPHE TIM SIS Capatect Is. . Capatect Dalmaçyalı Karbor Takviyeli isı Yalıtım Levhası Capatect Oûbei ; Capatect Isı Yalıtım Sıvası J Capatect Donatı FII Capatect Isı Yalıtım Sıv Capatect Dış Cephe Kaplam Capatect Oış Cephe Kaplam CAPAROL. Siz de hemen 444 1 222den Filli Boya'yı arayarak Capatect Dalmaçyalı'yla tanışın, uzun süreli, ekonomik ve tam çözüme kavuşun. PENCERE Mutsuzluk, İtici Güç Olmalı... Zürfü Livaneli Vatan gazetesindeki köşesinde, "Şaşınyorum " başlığı altında bir yazı yayımladı; bir süredir düşündüğüm bir konuyu ele almak için ba- na fırsat verdi. üvaneli'nin yazısını okurken altını çizdiğim sa- tırları aktanyorum: "Uzun süredir Türkiye'ye şaşırarak bakıyorum. SankJ burası benim doğduğum, büyüdûğüm, ça- lıştığım biryurt değil de yabancı birülke. Türkiye her zaman zor, belalı, adaletsiz vezalim birülke oldu. Ama hiç olmazsa bu gidişten mem- nun olmayan; eleştiren, daha doğru, daha güzel ve daha adil bir dünyanın düşünü kuran insanlar vardı. Bir temizlik duygusunun, annmanın, soylu sanatın, incelmişliğin peşindeydiler. Nereye gitti bu insanlar bilemiyorum. Ortalığı tuhaf bir 'nihilizm' kapladı. Pislik, kabalık, ilkellik her alanda yükseliyor. Ben de bu ülkenin bu hale gelmesine şaşıp kalıyorum. 'Pompei'nin son günleri' diye çok yazı yazdım, ama galiba beterin de beteri var." • Kimi zaman ben de düşünürüm, -Zürfü gibi- iki arada bir derede kalınm... Kendi kendime derim ki: - llhan, siyasal iktidarlara muhalefetle dolup ta- şan bir geçmişin var; ama, kendi kendini de eleş- tir bakalım: Haklı mıydın?.. Haklıydım!.. Biz haklıydık, bizım gibi düşünenler de yerden göğe kadar haklı çıktılar... Haklı olmasak Türkiye bugün gırtlağına dek bor- ca batmış, üretımi unutmuş, sanayileşememiş, ki- şi başına geliri 3 bin dolarda ve kişi başına ortala- ma eğıtim süresi 3 yılda kalmış bir ülke olmazdı; uygariık dünyasında hak ettiği bir düzeye ulaşırdı; ırtıca tehdidi son bulurdu... "1923 Devrimi"ri\r\ hedefi buydu.. Evet, haklı çıktık.. Ikılem nerede?.. Haklı çıkmak, her zaman insanı mutlu etmez.. Itiraf edeyim kı mutsuzum.. Bu mutsuzluğu aklı başında her insanın paylaş- tığı bir süreci yaşıyoruz. • Bir gerçeği daha korkmadan ve çekinmeden itı- raf etmeliyiz! Kışi başına gelir 3000 dolart. Kişi başına eğıtim süreci 3 yıl!.. Böyle bir topluma verilecek ad nedir?.. Cahıl ve yoksul!.. Zenginlerin ve üniversitelerin bulunması, bu ger- çeği değiştiremez. Hele bu ülke, "Aydınlanma Devrimi"nder\ iki yüz- yıl sonra bile aydınlanamamış Islam coğrafyasın- da bulunuyorsa, durum daha da kötüdür, "va- him"d\r... 1923 Cumhuriyet düzenine göre beş yıllık ilköğ- retim zorunluydu; bugün dünyada beş yıllık zo- runlu eğitim neredeyse kalmamıştır. Beş yıllık ilköğretimi sekiz yıla çıkaran da beğe- nilmeyen 28 Şubat müdahalesidir... Ve ortalama eğitim 3 yıl. • Kırk yıldan beri bu köşede yazıp çiziyorum; yaz- dıklarımızda haklı çıktık.. Keşke haklı çıkmasaydık.. Fransa'da "Aydınlanma Devrimi" 100 yıl sürdü; biz 80'inci yıldayız; bugün yenik gibi görünsek de elbette kazanacağız... Mutsuzluk yazgı değil, çözüm de değil, mutlu- luk için itıci güçtür... Kardeşimiz Zülfü'nün de şaşırmaya ve umut- suzlanmaya pek hakkı yoktur; çünkü CHP millet- vekilidir ve Meclis'tedir; verilecek çetin bir müca- dele sonunda Türkiye -birdenbire kurtulmasa bi- le- doğru yola girer... Laik Cumhuriyet'te çoğu kişinin gözlerinin önün- deki perde yeni kalkıyor; dibe vurmadan Hanya'yı Konya'yı anlayıp bilinçlenmek olanağı yoktu... Yeter ki çağdaş bir ülkede yaşamak isteyenler birleşebilsinler. Atatürkçü Gençliğin Internet Sayfası www.cumhuriyetci-demokrat-genclik.net TMMOB MİMARLAR ODASI GENEL KURUL TOPLANTISI Odamızın 39. Olağan Genel Kurulu 9-10 Nisan 2004 Cuma- Cumartesı günü saat 10.00'da Ankara'da Oda Genel Merke- zı'nde (Konur Sokak No: 4, Kat: 5) toplanacak, seçimler 11 Ni- san 2004 Pazar günu aynı yerde yapılacaktır. Bu toplantıda ço- ğunluk sağlanamadığı takdırde Genel Kurul çoğunluk aranmak- sızın aşağıda belırtılen gün ve yerde, belırtilen gündem ıle ya- pılacaktır. Sayın delege ve meslektaşlarımıza duyururuz. Saygılanmızla 38. DÖNEM YÖNETİM KURULU GENEL KURUL: GUN : 16-17 Nısan 2004 Cuma - Cumartesi AÇILIŞ : 16 Nısan 2004 Cuma, Saat 10.00 YER : Devlet Su Işleri (DSİ) Genel Müdüriüğü Konferans Salonu Inönu Bulvarı, Yücetepe-ANKARA SEÇİMLER: GUN : 18 Nisan 2004 Pazar SÜRE : Saat 09.00-17.00 arası YER : Mımarlar Odası Genel Merkezi Konur Sokak No: 4, Kat: 5 Kızılay-ANKARA GÜNDEM: 1. Açılış, Başkanlık Dıvanı Seçimi. Saygı Duruşu , [ 2. Konuk Konuşmalan 3. Genel Kurul Komisyonlannın Seçımı 4 38. Dönem Yönetım Kurulu Çalışma Raporu, Malı Rapor ve Denetleme Kurulu Raporunun Göruşülmesı ve Yönetım Kurulu- nun Aklanması 5. Yeni Donem Bütçesının Gorüşülmesı ve Karara Bağlanması 6. Yeni Yonetmelık Önerilennın ve Oda Yönetmelıklennde Yapı- lacak Değışıklıklenn Gorüşülmesı ve Karara Bağlanması 7. Yeni Donem Çalışmalanna llışkın Önenler ve Karar Taslakla- nnın Gorüşülerek Karara Bağlanması 8. Genel Kurul Bıldınsının Göruşulerek Karara Bağlanması 9. Adaylann Belirlenmesi 10. Seçimler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear