22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
PERŞEMBE 4- CUMHURİYET SAYFA kultur(S cumhuriyet.com.tr 15 MM UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCt Yeni üyeler Bursa'daki mecliste kabul edildiler; Van'da 'yürüyüşe' katıldılar 'Tarihi Kentler'çoKuruluşunun 3. yıhnı 29-30 Mayıs 2003 ırihinAeki uluslararası "Bursa Buluşma- n"nda kutlayan Tarihi Kentler Birliği TKB), 1 Haziran 2003 günü yapılan "Bir- ik Meclisi" toplantısında da 15 yeni üye- _k başv^urusunu karara bağlamıştı... "Üyelik kriterlerine" uygun olduklan Danışma Kurulu ve Birlik Encümeni'nce le rapoxa bağlanan bu yeni kentlerle birlik- e, TKB'nin üye sayısı da 114"e ulaşmış ol- tu. Yine kurallar gereğince; "kentlerini ve Itorum a çahşmalannı" TKB Genel Kuru- u'na s*ınmalan gereken yeni belediyeler, ^u görervlerini ise 10-13 Temmuz 2003 gün- erindelci "'Van Buluşmasf'nda yerine ge- irdiler.. "Sormut olmayan kültürel miras" tema- nyla gerçekleşen Van etkinlıklerine gele- cek yazılarda değmeceğim. Aynı buluşma- ya katılarak, TKB'nin giderek yaygınlaşan "yurt «iüzeyinde kimlikli kentleşme" yü- rüyüşünde de yer almaya başlayan bu bele- diyeler ıle meclis karanndakı "üyelik ge- rekçeleri" özetle şöyle. BODRUM (Muğla): Kentin antık Hali- karnas yerleşmesi olmasının yanı sıra ge- leneks-el dokuyu koruma konusundakı 1970'lerde başlayan çabalan da dıkkate ah- narak, TKB üyeliği olumlu görüldü. TtRE (Izmir): Özgün tarihi ve kültürel dokusunun yaşatılması çabalannın yanı sı- ra aynı zamanda TKB üyeleri olan Ödemiş ve Birgı ıle birlikte "K. Menderes kültür ve çevre havzasını" oluşturmaları da dik- kate alınarak; TKB üyeliğine kabul edildi. ALACAHÖYÜK (Çorum): Anadolu uygarlıklan tarihindekı çok özel yerı önem taşımakla birlikte; yerel yönetimin özellik- le tarihi kent dokusunu yeterince gözetme- yen eski imar anlayışını terketme niyetini desteklemek üzere. TKB üyeliği yararh gö- rüldü. AHLAT (Bitlis): Bulunduğu bölgede çok önemli ve "anıtsal" kimlik taşıyan tarihi o- dak noktası olması dikkate alınarak; buna yakışır bir kentsel yapılanma konusundaki hassasiyetin TKB üyeliğiyle daha da etkin olabıleceği düşüncesiyle üyeliği uygun bu- lundu. AKÇAABAT (Trabzon): Karadeniz böl- gemizdeki özgün sivil mimari örneklerinin mahalle ölçeğinde korunduğu ender yerleş- melerden bıri olması ve bunlar arasındaki "Orta MahaUe"nin de SÎT statüsünde ya- şamını sürdürmesi çabası dikkate ahnarak: TKB üyeliği gerekli görüldü. BEYMELEK (Kale-Antalya): Üniver- site ile (YTÜ) işbirliği içindeki tarihi- mi- man doku tespit ve yaşatma çabalan da dik- kate ahnarak TKB üyeliği olumlu görüldü. SİNOP (Merkez): Kentin tarihsel derin- liğı ile Karadeniz kıyı kuşağı yerleşmeleri arasındaki anıtsal konumu dikkate ahnarak; ayrca "Kaleyi ve eski cezaevi binasını" or...YURDU KUCAKLAYAN BtRLtK-Tarihi Kentler Birliği'nin yeni üyeleri de ülkenin dört bir yöresinden... Çorum evleri, bu dayanışmadan yeni umutlar ediniyor (aşağıda); Sinop'ta ise tarih Karadeniz'le daha mutlu kucaklaşıyor (yanda)... yaşatma projelen gıbı gmşımlen de destek- lenmek üzere, TKB üyeliğine kabul edildi. ESKİGEDİZ (Kütahya): Tescıllı kültür varlığı yapılannın kent bütünü ve dokusu içinde korunmalannın sürdürülmesi ile bir- likte diğer tarihsel ve kültürel kimlik değer- lerinin yaşatılması yönündeki çabalara da katkıda bulunulacağı dikkate ahnarak; TKB üyeliği yararh görüldü. ÇORUM (Merkez): Bulunduğu yörede- rından kaynaklanan imar yoğunlaşmasında bu değerlerin korunmasının daha da önem kazandığı dikkate almarak; TKB üyeliğine kabul edildi. ŞAHİNBEY (Gaziantep): Büyükşehir bütünündeki tarihi merkezin ve yoğun eski dokunun bulunduğu ilçenın beledıyesi ol- ması ve tarihi Kale ile çe\resindeki anıtsal- sıvil yapılann korunmasına yönelik yerel sorumluluklann odağında bulunması dık- A vrupa Tarihi Kentler Birliği 'nin de üyesi olan Türkiye Tarihi Kentler Birliği 'ne katılabilmek için, belediyelerin kültürel mirası koruma çahşmalannı başlatması ve bu konuda istekli olduklarını meclis kararınayansıtmaları gerekiyor... ki tarihsel yerleşme izlerinin, Anadolu uy- garlıklan içinde merkez ve belirleyici odak- lardan bin olması ve böyle bir kimlikle ko- runmasının ulusal ve "evrensel" değeri de dikkate ahnarak: TKB üyeliği yararh gö- rüldü... AKSARAY (Merkez): Kendine has ta- rihsel kimlik değerleri ve özellikle il olduk- tan sonraki yeni idari merkez yapılanmala- kate alınarak; aynca "Mimarlar Odası" ile diğer sivil kuruluşlarla, bu konudakı iş- birliği süreci değerlendirilerek; TKB üyeli- ği olumlu görüldü. ERBAA (Tokat): Kentin "Kelkit hav- zasındaki" tarihi ve kültürel odaklardan bı- ri olması ve çevresiyle birlikte oluşturduğu uygarhk ve çevre değerlerinin yaşatılması çabalanndaki gelişmeler de dikkate ahna- rak; TKB uveliğı yararh görüldü. UŞAK (Merkez): Kentin Ege bölgesın- deki antik çağdan günümüze gelen hemen tüm dönemlere ait yerleşme alanlannın mer- kezinde olması: doğrudan kendi taşıdığı ta- rihsel kimlik değerleri ve "Cumhuriyet dö- nemine" olan kültürel katkılan dikkate alı- narak; TKB üyeliği olumlu görüldü. OSMANGAZİ (Bursa): Büyükşehır bü- tünü içindeki tarihi dokunun ve kültürel- mimarı mirasın önemli bir bölümünü ba- nndıran bölgelerdeki yerel sorumluluklan dikkate ahnarak ve bu değerlerin korunma- sına yönelik başlatılan çalışmalar da birlik- te değerlendirilerek. TKB üyeliğine kabul edildi. KADIKÖY (Istanbul): tstanbul'un Su- riçi'nden bile daha eski bir yerleşme alanı olarak (Kalkedon) önem taşıyan; aynca özellikle son dönem Osmanh ve erken Cumhuriyet dönemi kentsel mirası açısın- dan özgün bir kimlik taşıyan bu ilçenin ki- mi koruma karşıtı imar ve kentsel yapılan- ma süreçlerinden bir an önce uzaklaşabil- mesine katkıda bulunulabilmesine de ola- nak sağlanabilmesi açısından TKB üyeliği yararh görüldü.... KOÇ ALLÎANZ FOTOÛRAF YARIŞMASI Bu kez söz sırası 'eller'de • Bu yıl konusu 'Ellerin Dili' olarak belirlenen 10. Koç Allianz Fotoğraf Yanşması'na btşvurma süresi 30 Eylül Salı akşamı bitiyor. Anatör ve profesyonel tüm fotoğrafseverlere acık olan yanşma, siyah-beyaz ve renkli olmak üzere iki ayn dalda yapılıyor. Zeliha Midilli ilk romaru 'Bir Balkan Şarkısı Saranda'da ailesinin öyküsünü anlatıyor troçunı yüreğindeki acısı NENA ÇALİDİS Kûltür Servisi - Bu yıl ll'uncusu düzenlenecek Koç Allianz Fotoğraf ^ırışması'nın konusu 'Illerin Dili' olarak blirlendi. Kelimelerin yetersiz kaldığı anlarda dıygulanmızı ve dişüncelerimizi aalatmamıza aracıhk eien eller, bu yıl Koç /llianz Fotoğraf ^rışması'nda dile glecek. Amatör ve jrofesyonel tüm ptoğrafseverlere açık lanşma, siyah-beyaz ve çnkli olmak üzere iki sm dalda yapılıyor. Her al için ayn ödülün erileceği yarışmaya 30 Eylül 2003 Salı akşamına ladar başvurulabilecek. farışmanın seçici kurulu \limar Sinan Üniversitesi )ğretim Üyesi Prof. Dr. Ihmet Öner Gezgin, ötoğraf sanatçıları Şakir Eczacıbaşı, Merih Vkoğul, yönetmen Nuri Silge Ceylan ve Emine Ceylan'ın yanı sıra, Koç Allianz Genel Müdürü M. Kemal Olgaç ve Fotoğraf dergisinin editörü Nadir Ede'den oluşuyor. Her iki dalda belirlenecek birincilere 4 milyar, ikincilere 2.5 milyar, üçüncü olacak yanşmacılara ise 1 milyar 750 milyon TL ödül verilecek. Koç Allianz Fotoğraf Yanşmasının sonuçlan 24 Ekim 2003 tarihinde duyurulacak. Yanşmada ödüle ve sergilenmeye değer görülen yapıtlar sonraki bir ay içinde Koç Allianz Oditoryum Fuayesi'nde fotoğrafseverlere sunulacak. Başvuru adresi: Koç Allianz Fotoğraf Yanşması 2003 Bağlarbaşı, Kısıklı Cad. No: 11 Altunizade 34662 tstanbul, Bilgi İçin (0 216 556 60 80veya www. kocallianz. com. tr) Zeliha Midilli ilk romanı 'Bir Bal- kan Şarkısı Saranda' (Kelebek Ya- yınlan) ile yazın dünyasınakatıldı. Ki- tap, yazann Balkan kökenli ailesinin yaşamını anlatıyor. Midilli, bu ilk ki- tabında neden ailesinin daha doğrusu anneannesinin Öyküsünü yazdığını şu sözlerle açıklıyor: "Hem anne, hem baba tarafım Arnavut. Büyük Bal- kan göçüyle birlikte tstanbul'a yer- leşmişler. Çocukluğum hep göç hikâ- yeleri dinlemekle geçti. Çok ilginç bir göç serüveni yaşamışlar; bunla- rın gizli, bir sır gibi gömülüp gitme- sini istemiyor, paylaşmam gerektiği- ni hissediyordum ' Cumhuriyet dönemine kadar, bir ai- lenin yaşadığı unutulmaz aşklann çev- resinde; Bektaşilik, Rumeli göçlen, Balkan Savaşı ve bir imparatorluğun çöküşünün öyküsü anlatılıyor. Ailesi- nin tarihini araştırmak için Arnavut- luk'a giden Zeliha Midilli, orada çok ilginç hikâyelerle karşılaşmış; tekkeyi ziyaret ettiğinde anneannesinin amca- sı 'Melek Baba'yla ilgili birkitap bul- muş ve tüm yaşamı değişmiş. Öyle ki ilk kitabı anneannesinin öy- küsü üzerine kurmayı düşünen yazar, önüne çıkan engin malzeme karşısın- da, bu tasansını ikinci cilde saklamış. Annesi, babası ve yakuı akraba çev- resinin Bektaşi olduğunu belirten Mi- dilli, Arnavutluk'taki gezisi sırasında, Bektaşilikle ilgili pek çok şey öğren- mış. Gençliğinde dine inanmadığı için reddettiği bazı kavramlan ve ailesinin kökenini araştırma nedenini kitabının önsözünde olduğu gibi şu sözlerle açıklıyor: "Ahmet Hamdi Tanpınar'ın 'Huzur' romanındaki Murtaza ka- rakteri şöyle der: "Kim bilir, belki de çocukluğumda maziden gelen her şe- yi inkâr ettiğim için. eskiyi bu kadar se- viyorum". Galiba ben de tıpkı onun gibi köklerimizde ne var ne yok hep- sini gençliğimde reddettiğim için es- kiye dair her şeye şimdi çok merak- hyım." Sırlar çözüldüğünde büyû biter Bektaşilerin farkh ve özgür bir yapı- lan olduğuna değinen yazar, onlan bir tür misyoner olarak niteliyor. Ailesinin yaşadıklannın bir sır olarak kalmasını istemediği için yazdığını yineliyor ve acılan sessizce yaşayan bir toplum ol- duğumuz için çoğu zaman bu tür pay- laşımlardan yana olmadığımızı ekli- yor. Sırlann kendisininin de çok ilgi- sini çektiğini söylüyor; sırlann çözül- • Zeliha Midilli ilk romanı 'Bir Balkan şarkısı Saranda'da Cumhuriyet dönemine ka- dar, bir ailenin j yaşadığı unu- tulmaz aşkla- nn çevresinde; Bektaşilik, Rumeli göçleri. Bal- kan Savaşı ve bir imparatorluğun çöküşünün öyküsünü anlatıyor. düğü anda büyülerinin bittıği kanısın- da. Ailesinin yaşayan bireylerinin bu çalışmasını olumlu karşıladıklannı, bu sayede o dönemi yeniden anımsadık- lannı anlatıyor. Kitabın filme çekilmesini istiyor Yazdıklannda masalsı bir dil kullan- maya özen gösteren Midilli, Bektaşi- lerin kerametlere çok önem verdikle- rinı, neşeli ve dünyevi yönlerinin yanı sıra masala inanmaya çok yatkın ol- duklannı belirtiyor. Kendisinin oku- maktan keyif aldığı bir dille yazdığını, bu kitabı hazırlarken tek ölçünün ken- disinin olduğunu söylüyor. Kitabında özellikle eski sayılabile- cek bir Türkçe kullanmış. Bunun ne- deniyse o dönemi ve Bektaşiliği en iyi ancak bu dille anlatabileceğini düşün- mesi. tkinci kitapta, sır gibi kalan ba- zı şeyler çözülecek, son bölümdeyse ağırlık tstanbul ve Osmanlfda olacak- mış. 191 Tde Istanbul'a göç eden anne- annesinin iki yıl önce, 94 yaşmda öl- düğünü söyleyen Midilli'nin en büyük isteği kitabının filminin çekilmesi. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL liyatro ve Edebiyat KÜRÜPÜ (2) Doğu Oyunculan'nın kurucusu ve şu anda Petersburg'da, çokpnlübirtiyatrookulundaeği- tım görmekte olan Ömer Akgüllü ile karşılaşıyo- rum. Ayaküstü ilk sorduğum soru: "Okulunprog- ramında kuramsa/ ders/enn yeri nasıl?" Yanıt: "Tahmin edemeyeceğiniz kadar ağırlıklı!" Ama ömer Akgüllü, ülkemizdeki tiyatro eğitıminin ge- neli bağlamında çok "yabancı" ve "yadırgatıcı" gelebilecek bir özelliği daha vurguluyor: "Ve ede- biyat okumalan. Onlar da tahmin edemeyeceği- niz kadar yoğun. Adeta bir edebiyat bombardı- manı altındayız... Zorunlu ders olarak..." Bugüne kadar gerek çevirmen, gerekse bir ti- yatro merakhsı olarak ilişki kurduğum tüm ya- bancı tiyatro yazarlarının, yönetmenlerinin ve oyuncularının edebiyat kültürlerinın genişliği kar- şısında hep hayrete kapıldığımı anımsıyorum. ör- neğin Brecht, yalnızca tiyatro metinleriyle asla sı- nırlı olmaksızın, neredeyse bir dünya edebiyatı uzmanıdır. Ikisi de çok genç yaşlarda ölen He- iner-Müller ve Fassbinder'in yayımtanan röpor- tajlan, tıka basa dünya edebiyatına atıflarla do- ludur. Bir örnek de sinemadan verirsek, Pasoli- ni'nin ölümünden sonra yayımlanan Korsan Va- z//ar'ının (Scritti Corsari) arka planı, dünya ede- biyatıyla örülüdür. Yetmişli yıllarda, Roma'da, bir akşam yemeği- nin davetlisi olarak evine gittiğim Meksikalı bir film yönetmenınin evini kitaplanna göre düzen- lemiş olduğunu görmüştüm, kitaplarının nere- deyse yansını edebiyat eserleri oluşturuyordu. Seksenli yıllarda Viyana'da, tiyatro eğitimi gör- mekte olan iki gencin evlerinde karşılaştığım ede- biyat kitaplıklan ise gerçekten kıskanılmayacak gibi değildi. Geçen haftaki yazımın çıkışının ardından evi- me telefon eden, yanılmıyorsam 45 yıllık bir ede- biyat öğretmenliğinden sonra emekli olmuş, eli öpülesi bir aydm hanımefendiden şu yakınmayı dinledim: "Bizdeki duruma gelince, ben çeşitli defalar Devlet Tıyatrosu sanatçılan için düzenle- nen seminer çalışmalanna katıldım. Inanır mısı- nız, onlann bile çoğunun ne yazık ki edebiyattan uzak olduklannı gördüm!" Bu arada, tiyatro eğitimi veren kurumlanmtz- dan birinde, bir tiyatro hocasının öğrencilerine şu öğüdü(!) verdiğini kendi kulaklarımla duymuş- tum; "Edebiyatla uğraşmayı bırakın, oyunculu- ğunuza bakın!" Böyle hocalann barınabıldiği bir ortamda, onla- nn rahle-i tedrisinden geçme ögrencilerin çoğunun sonraki yaşamlannda gerçekten de oynamaktan başka bir şey yapmamalanna şaşılabilir mi? Edebiyat, belli bir dilin zenginliklerini tanımanın ve edinmenin en güçlü aracı olduğu kadar, belli bir kültürü tanımanın ve özümsemenin de en sağ- lam yollanndan biridir. Bu nedenle, her şeyden önce kendi edebiyatını yeterince okumamış biri- nin o kültürü oluşum süreçleri içersinde kavrama- sı, dolayısıyla da içinde yaşadığı kültürün bugü- nünü doğru görebiîmesi olanaksızdır. Yıne bu ne- denden ötürüdür ki Türkiye'de en sık rastlanan, ama çoğunlukla bilincine vanlmayan yabancılaş- ma türlerinden birisi, kendi kültürüne o kültürü ta- nımadığı için yabancı düşme konumudur. Böyle bir yabancılaşmanın diyalektiğinden de söz edilemez. Tiyatro sanatı bağlamında ise, en genış tanımıy- la, dünyayı tiyatro sahnes/ne get/ren ya da getir- me misyonunu taşıyan tiyatro ınsanının, bu dün- yayı yeterince tanımaması durumunda sahnesin- de hangi inandırıcılığı sağlayabileceğini, aynı kül- türü paylaştığı seyirci kitlesini nelere tanık edebi- leceğini ciddi olarak sorgulama gereği vardır. Bu ülkede, rasgele birsıralamaylaTanpınar'la- nn, HalitZiya'lann.SartFaik lerın.OğuzAtay'la- rın. Bilge Karasu'ların mercekleriyle kendi kül- türüne bakmamış, Batı'yı Tolstoy'ların, Dosto- yevski'lerin, Balzac'ların, Çehov'ların, Ca- mus'lerin, Steinbeck'lerin dünyalarından geçe- rek tanıma çabasını harcamamış tiyatro ınsanla- nnın Türk tiyatrosuna yönelik bugünkü yakınma- larımızın temellerinde hiç mi harçları yoktur? Tiyatromuzda atılması gereken ilk ve en ciddi adımlardan biri, öncelikle edebiyat bağlamında özüriü olmaktan kurtulmaktır. e posta: ahmetcemal o superonline.com acem20<n hotmail.com Handan Ipekçiden yeni film • Kültür Servisi -'Büyük Adam Küçük Aşk' adlı filmiyle yurtiçinde ve yurtdışında toplam ' 21 ödül alan Handan Ipekçi'nin son filminin adı 'Gmercin Karakterli Kadın'. Doğu masallannm soylu, zeki ve sıradışı güzeli 'Şehrazat'ı ile Batı romanının marjinal şövalyesi 'Don Kişot'un buluşruğu; bugünün, geçmişin ve geleceğin, Doğu'nun ve Batı'nın bir arada yaşandığı, kadının konumunun farkh bir şekilde yeniden sorgulandığı trajikomik bir film olacak. Destek sağlamak için Eurimage'a da başvurulanTürk-Macar ortak yapımı filmin çekimleri 2004 ilkbaharında başlayacak. BLGUN • İSTtKLAL CADDESİ-nde 12.30 - 13.00 saatlerinde 'Yapı Kredi Ya>ıncıük Sokakta' kapsamında Ayşe Orhon'un 'İZ - LEN - EV1' adlı performansı. (0 212 252 47 00) • İFSAK'ta 19.30'da Özlem Şimşek ve Meral Candan'ın katılacağı 'Yük' adlı saydam gösterisi. (0 212 292 42 01) • ENTCA'da 21.15'te Tiyatrokare'den 'Şen Makas' adlı oyun. (0 212 276 22 14) • BEYOĞLU StNEMASI'nda 12.15, 14.30, 16.45, 19.00 ve 21.15'te 'Bnena Vista' adlı filmin gösterimi. (0 212 251 32 40)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear