22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24 TEMMUZ 2003 PERŞEMBE DIZI Necip Fazıl Kısakürek, Menemen ayaklanmasıru 'basit bir hadise' olarak değerlendirir Kormlokuramlan Ş eyh Sait olayından beş yıl sonra meydana \ gelen Menemen Olayı da Necip Fazıl tarafindân yi- •«•» ne komplo teonleriyle açıklanmakta, Serbest Fırka'nın Ege Bölgesinde büyük ilgi görme- si nedeniyle CHP'nin bir tertibi so- nucu vuku bulmuş basit bir hadise olarak görülmektedir. Serbest Fırka, 1930 yılının son bul- masına iki ay kala kapatılmışhr. Ama Necip Fazıl"a göre, Serbest Fırka ka- patılsa da bufirkanıncanlandırdığı ve şahlandırdığı mesele bitmıyordu. Ney- di bu mesele? Serbest Fırka sözüm ona halkın hasretler içinde yandığı din davasını meydana çıkarmış, olanca başansını, vaadeder gibi bir eda taşı- dığı dın alakasından devşirmişh. Nedp Fazıl'ın yorumları... "Dinalakasmıbesle>iti,geliştiricive bir gün padak vermeye doğru yürü- tücü kuvvet ve zümrenin başında da Nakşüikvıehrnohınuyordır diyen Ne- cip Fazıl, Menemen'deki katliamı va- kay-ı adiyeden bir olaymış gibi akta- nyor: "1930 yıhnın son ayındayız. 'Mehdi Mehmed' isimK bir serseri, erranna birtakım ve çoğu genç, hatta çocuk,saftiptertoplayarak Menemen taraflanna sürükhıyor. İlk ikna vea- lesi köylerde zengin işler olduğu, hu- susiyle Paşaköy dolaylannda bütün bağlann budanmakta bulunduğu, kendileriıün debufirsatokaçırmama- lan gerektiği, ora>-a giderlerse çok pa- ra kazanacaklan iddiasıdır. 'Mehdi' unvaıunı taşıyan Mehmet Giritli'dir ve mehdilik iddiasında bir ddktenbaşkabirşeydeğikür.Hickinv se tarafindân sevilmeyen bir insandır ve esrarkeştir. Buna rağmen, dışın- dan, ham softa ve kaba yobaz tipinin bütün araana maliktir. Etrafinda tam beş kişi: Sütçü Meh- med; saf, aciz, kendi halinde, mahat- ledesütsatanbir esnaf- Şamdan Meh- med; budalavemuvazenesiz birinsan ve mesleği budayıcılık... Çoban Ra- mazan; 18-19 yaşlanndaki bu keçi ço- baıu, öbürleri gibi cahil ve muvazene- sizin birL. Nalıncı Hasan; bu da Gi- ritivehadiseye hiçbirşey bflmeden ka- nşanlardan™ Ve Zeki Mehmed, bu- dayrahk yapan bu adam da para ve menfaat karşüığında her şeye müsta- id bir ahlaksG— Tanık olmuşçasına... Mehdi Mehmed işte bu biçareleri teOdn aitina abp bildirdiğimiz istika- mete doğru sürüklüyor~ Onlardan kaçmak suretiyk başnu kurtaran Ço- ban Ramazan'manlatbğuıagöre,yot- da birkaç esrar partisi tertiplemişier. Mehdilik iddiasuıdald bir sapığuı ar- dmda,esrarkeş serseriler Menemen'e gnTyorlarJ* Menemen Olayı'nı tanık olmuşça- sına kronoloj ik bir öykü şeklinde an- lattıktan sonra basit bir hadisenin ge- reğinden fazla büyütüldüğünü öne süren Necip Fazıl. şöyle devam edi- yor: "Sadece kacabikn iki Idşinin ve eğer destekçUeri varsa onlarm da bu- lunupeezalandınlmasından ibaret ka- lan ve bir iki mecnunun tefif eserinden ibaret bulunan hadise birdenbire o kadar büvütülüvor ki, ortada, ta Sa- NCCİD FaZlİ! 'Kuril bir bahane' Menemen Olayı'nı tanık rj ı | olmuşçasına kronolojik bir öykü şeklinde anlatan Zll KUlUpiârHl Necip Fazıl, sonra basit bir hadisenin gereğinden 'lHİJrSİdİ' fazla büyütüldüğünü öne sürer: "Sadece kaçabilen - ^ iki kişinin ve eğer destekçileri varsa onlann da ıtf t^ A cr iî VKIITD 4 ı bulunup cezalandınlmasından ibaret kalan ve bir iki rVlIYASE 1 L K N U K ^ 1 ı .-r- > M . • < i j - J mecnunun telıf esennden ibaret bulunan hadise birdenbire o kadar büyütülüyor ki, ortada, ta Sankamış'tan Istanbul'a kadar, tamamıyle masum ve alakasız tesir ve şahsiyet sahibi kaç müslüman varsa onlara çevrilmiş bir tuzaktan, kuru bir bahaneden başka bir şey kalmıyor." 'CHP'NİN TERTİBİ' - Şeyb Sait olayından beş yıl sonra meydana gelen Menemen Olayı da Ne- cip Fazıl tarafindân yine komplo teorfleriyle açıklanır. Serbest Fırka'nın Ege Bölgesinde büyük ilgi gör- mesi nedeniyle CHP'nin bir tertibi sonucu ortaya çıknuş basit bir hadise olarak gösterihnektednu. fl|j| Cumhuriyet Mürtecilerin hepsi Yakalandı V«Vky <•*- »»*—*»—< Irtica hâdiscsinin Manisa'da hazırlantiığı tahakkuk etü IsmalPa. I G»xi Hz. dun gecc Istan bul'u teşrif buyurdular lkU tntıf Devrinı şehidi Kubilay. Cumhuriyet Gazetesi'nin 26 Kanumıevvel (Arabk) 1930 tarihli sayıSL nkaırnşian tstanbuTa kadar,tamamıy- le masum ve alakasız tesir ve şahsiyet sahibi kaç müslüman varsa onlara çevribniş bir tuzaktan, kuru birbaha- neden başka bir şey kabnıyor." Necip Fazıl, olayı anlatırken he- men üç cümlede bir otoritenin ve hâ- kim kuvvetın olaya müdahale etme- diğini vurguluyor. Bununla olayın gerçektebirtertipolduğunu imaedi- yor. Yazar. Menemen Olayı'nın bir tertip olduğuna o kadar kendini inan- dırmış ki. buna temel teşkil eden ba- zı iddıalar da öne sürüvor. Ancak bu iddialannı dayandırdığı bir belge yi- ne ortaya koyamıyor. Yine tümüyle duyumlardan yola çıkarak açıklamaya çahştığı ve *ter- tib"e neden olarak gösterdiği olay- lardan ilki. Menemen ahalisinin Ser- best Fırka'ya olan meyli ve ilçeyi zi- yaretleri sırasında CHP kodamanla- ra "yuh" çekilmesi hadisesidir. Bu olay üzerine güya hûkümet tarafindân "Menemen'ebüyükbirgözdağT ve- rilmesı yönünde karar alınıyor. Ikin- cı olay şöyle cereyan etmiştir: O tarihlerde bazı Halk Partisi bü- yükleri Bursa'da Adapalas Oteli"nde zevk ve safaya batmış, günü bırlik hayattan kâm almak cümbüşü içinde yuvarlanırken, bir hadise oluyor. - Otellenn önûnde duran taksi ve otobüslerden. bereli, kasketli, sakal- lı, dini üslup belirtici kılıklarla bazı insanlar iniyor. Manzarayıyorumlayamayan koda- manlar (Vasıf Çmar, Şükrü Kaya, Mahmut Es'ad vesaire) hayretle bir- bırlerine soruyorlar: - Kimdir bu softa kılıklı adamlar? Yoksa bizden istekleri mi var? Aralanndan biri cev'ap veriyor: - Yok efendim; bizimle hiçbir ala- kalan yok! Karşı oteldeki bir şeyhi zi- yarete geliyorlar! Ta karşılannda, Hakkı Paşa Oteli di- ye bir yer vardır ve oraya, îstanbul 'dan bir Nakşi şeyhi gelip inmiştir. Kökiine klbrit suyu Kodamanlarkonuşmayı sürdürüyor: - Kim bu şeyh? - Erbilli Seyh Es'ad Efendı... Meş- hur Nakşi Şeyhi. - Ya, öyle mı? Ve o akşam bu kodamanlann hal- kalandığı masada şu karar alınıyor: - Artık bu adamlann kökiine kibrit suyu dökülmesi gereken zaman gel- miştir! Bizzat mahkûm kabul ettiğı- miz Menemen'de bir hadise çıkartı- lacak, hadiseye rejime karşı bir kı- yam süsü \ erilecek ve ondan sonra sü- rek avı halinde dın elebaşlan devşi- rilip bırer birer ezılecektir. Hadisenin şahıtlen ılk Meclis aza- sından merhum Hasan Basri Çantay ile Salih Yeşil'dir. Allah'ın getirdiği bir firsat ve münasebetle bu karan, top- lanhda hazır bulunanlardan biri ma- rifetiyle öğrenen ve o akşam otelde bu- lunan bu iki zat, vaziyeti. sağlıkların- da ve hatta toplantıda yeminle anlat- mışlardır. Şimdi iddıamızı, tertip tezine göre takip etmekte devam edelim: - Jandarma karakoluna karşı mey- dan. cami ve avlu. hadise için en uy- gunyer... 'Kan akıtacaksınız...' Manisa ve köylere gidıp mahut kad- royu tesbit ediyor. Hele din mevzuun- da abuk sabuk görüşleri, ermişlik cin- neti ve Mehdilik özentisi dikkatini çeken Mehmed'i bulunmaz kıyrnet- te kabul ediyor ve uzun çalışmalardan sonra onlara teklifini yapıyor: - Menemen'e aralık ayında erkenden gideceksiniz! Filanyer,falancami...Na- mazdan sonra minberdeki yeşil bay- rağı çekıp, cami ve avlu kapısını ruta- cak ve 'Bu bav rağın alüna girmeyen, kafirdir!' diye bağıracaksınız! Halk- tan veyajandarma ve askerden üzeri- nize gelen olursa silahla karşı duracak ve mutlaka kan akıtmaya bakacaksı- nız. Bir kışıden olsun kan akıtmak şart. Hadise büyür büyümez kaçıp ba- şınızı kurtarmayı düşüneceksiniz! Ne- ticede her birinize. sana şu, sana bu, sana filan, sana da falan bankadan onarbin (bugünkü paranın yüz misli kıymet) lira verilecek. Siz de istediği- niz yere gideceksiniz! Gerçekten, teklifin bu kadar ah- mak ve sahtekânna, saçma ve gülün- cüne inanabilmek ıçin, \'asıflannı çiz- diğimiz berduşlar kadrosundan daha uygunu bulunamazdı. Söylendiğine göre gizli ajan, hadı- seyi çarşaflı bir kadın kılığında uzak- tan takip etmiş ve muradına erer er- mez, ancak bir erkeğe mahsus sert adımlarla uzaklaşıp gitmıştir. Bu manzarayı aynen görenler var- dır ve onlardan biri hâlâ sağdır. Subaylan Kubiaş yerde b\Tanırken 8 jandarmalık bir manga askerin si- lahlannı bırakıp dağılmalan, kendi- lerine bır işaret verilmeksizin, müm- kün olabilecek bir iş mıdir? PERŞEMBE ORHAJN BURSALI Yazanmız yazılarına bir süre ara vermıştir. TOPKAPI OLAYLARI Inönü y ye tehdit dolu yazılar P iktidan dönemınde Menderes'e "mürid"lik ölçüsünde bağlanan Necip Fazıl, muhalefette olmasına karşın yazılarında İnönü ye adeta kin kusar. Bir yazısında Inönü'nün Malatyah değil Rumeli göçmeni olduğunu ve Türklüğünün ve nesebinin belirsiz olduğunu dahi yazacak kadar ileri gider. Inönü'ye olan hıncı ve öfkesi de o denlidir ki, hakaret ve küfur içeren yazılarında tehdit savurmaktan da geri kalmaz. Nitekim Necip Fazıl, 8 Mayıs 1959 günü Büyük Doğu dergisinde "Gûnü Gddi" başlıklı yazısında "Leş" olarak adını andığı înönü'ye kefen biçilecek günün geldiğini haber veriyordu. Tahrlkçillkle suçlandı 8 Mayıs günü CHP lideri Inönü'nün îstanbul'a gelişi sırasında DP örgütü adam getirterek Inönü'yü taşlamış, bir polis otosu da bu saldınsırasında tnönü'nün yolunu keserek saldırganlann işini kolaylaştırmıştı. Son anda bir askeri birlik kendi inisiyatifi ile yolu açıp tnönü'yü kurtarmıştı. Topkapı olaylannın yaşandığı gün yayımlanan Büyük Doğu'daki "Günün Geldi'' başlıklı yazısı nedeniyle Necip Fazıl tahrikçilikle suçlandı. Necip Fazıl, olay günü piyasaya verilen dergideki yazının nasıl olup da insanlan galeyana getirmiş olabileceğini soruyor ve olayla ilgisinin olmadığını savunuyordu. Ancak Yassıada Duruşmalan'nda da ortaya çıktı ki, derginin üzerinde yayın tarihi 9 Mayıs 1959 yazmasına karşın aslında dergi dört gün önce 5 Mayıs günü piyasaya verilmişti. Örtülü Ödenek davası DP iktidannda Başbakan Adnan Menderes'e vıcık vıcık methiyeler düzen Necip Fazıl'ın örtülü ödenekten para aldığı iddialan o yıllarda ^ muhalif gazetelerde de yer aldı. Menderes'in kendisine yakın gazetelere örtülü ödenekten ulufe dağıttığı bilinmeyen bir şey değildi. Necip Fazıl'ın ve sahibi bulunduğu Büyük Doğu dergisine de önemli miktarda para aktanldığı Yassıada Duruşmalan'nda da gündeme geldi ve , tutanaklarda yer aldı. Anayasayı îhlal Olaylan davasının f bendinde Necip Fazıl'la ilgili örtülü ödenek olayı şöyle yer alıyor: Topkapı olaylan karar gerekçesl 8.5.1959 günü Inönü'nün tstanbul'a gelişi sırasında DP örgütü adam getirip tecavüze girişmiş, bu sırada bir polis arabası tnönü'nün yolunu kesmiş ve tecavüze olanak yaratmış, son anda bir askeri birlik olaya el koyarak Inönü'yü kurtarmıştı. Aynı gün Büyük Doğu dergisinde, 147 bin lira örtülü ödenek alan, Necip Fazıl "Gönfi GekB" deyip "leş ve kefenden" bahsetmişti. Menderes hakkındaki iddianamede de Necip Fazıl'la ilgili şu suçlamalarda bulunuldu: "Din istismarcıbğını geçim vasıtas yapan, muhalefet liderine yazuan ile tecavüz eden Nedp Fazıl'a yekûnu 147 bin üravi tutan ödemelerde bulunulmuş, sözü geçen bir suçtan mahkûm olduğu bir sırada kansı Neslihan Kısakürek'e de muhteüf zamanlarda § bin lira verilmistir. r Menderes'in ölümü Necip Fazıl'ı sarsar ve O'na hitaben şu şiiri kaleme ahr: "Zeybek kaybolduysa bunca kayıp ne? Tesbihi dökülmüş, aranır nine; Balonu yok, ağlar çocuk haline Zeybeğim; dünyayı aldm götürdün! Bir öldün de, ben'ı binbir öldürdün!" 'Unvanı boş verin,Mîna Urgan'ın 'Bir Dinozorun Anılan' kitabından Necip Fazıl'la ilgili öyküler: Ilaç parasııu kutnara verdi para var mı parra! umar müptelalığı dillere destanNecip Fazıl'ın Eş- refŞefuV in kendisine ilaç alması içın verdiği para- yı kumarda kaybetmesi ve bunun üzerine Şefik'in dışkı dolu lazımlı- ğı "SüperMürşjd"in kafasından aşa- ğı boca ettiğı edebiyat çevrelerinde sıkça anlatılan bır olaydır. Mîna Ur- gan da "Bir Dinozorun Anıian" ad- lı kitapta bu konuya yer veriyor. "Necip FazıTın içkisi ölçülüydü. Ama kumartutkusu suur tarumazdL Eşref Şefik annemin çocukhık arka- daşıolduğuiçin,onun ağzmdan da din- lemiştik bunu: Eşref Şefik hastavınış; onu yoklamaya gelen Necip Fazıl'a ilaç alması için, bir nıiktar para ver- miş. NecipFazü. ilaçlan hemen aJacagı- nı söyle\ip evden çıknuş. Eşref Şefik beklemiş beklemiş, ne Uaçlar varmış ortada ne de Necip Fazıl. Sabaha doğ- ru, bir lazunhğı çişle doldurmuş; ate- şi çok yükseldiği halde. pencerenin önünde pusu kurnıuş: lazunhğı ku- marhaneden eli boş dönen Necip Fa- zd'uı başından aşağı boca etmiş. Bu öyküden deanlaşılacağı gibi, Necip Fa- zîl'ın viizsüz bir yanı \ann." Halet çambel'den ders Mına Urgan }ine anılarm- f da Necip Fazıl'm kendisine ^ f hayran olduğunu ve yab- ^ h şıklı bir erkek olarak gördü- { 2 günü söylüyor. Özelilkle ya- *"* kışıklı sayılmayacak Necip Fa- zıl'ın kendi bedeniyle gurur duyduğu olaylan alaycı bir şekıl- de anlatıyor. "Bizim şu maço toplumu- muzda bfle,NecipFa- zıl kadar erkekliğiyie gunuianan bir kişi görmedim. Bizim evimizde kala- bahk birtopianüda.Necip Fazd, otur- ma odasuunortasma dikilmiş,"B en! Erkek! Ben! Erkek!" dryerek,King Kong gibi, ünlü torsosunu yumruk- hıyordu. Halet Çambel'in yanuıa gi- dip kulağına. "Bu ışe bir son ver" diye nsıldadım. Halet incecik bir genç kızdı. Ama Türkiye eskrim şampiyonuydu. Takı- mımızla Berlin Olim- piyatlan'na kardmıştı ve şimdi karate moda oi- duğugjbuoara- dadamoda olan Jiu- Jitsu'yu çok i>i bilijor- du. (Bu LJapon güreş tekniğini uygulayan elli kiloluk bir kadının, yüz kiloluk bir erkeğin hakkmdan gelmesi işten bile degü- dir.) Halety^vaşça ayağa kalkü, "ben. erkek! ' diye gögsünü \nmniklayan Necip Fazıl'a gülümseyerek yaklaşö. Sol ayak bileğhle sağ elbileğini sdaca tutup seksen kiloluk Necip Fazü"ı hop diye omuzuna aldı. Necip Fazd çırpı- nıyon ama Halet'in çeük gibi eDerin- den kurtulamıyordu. Halet,omuzun- da vükü, evin içinde dolaşmaya baş- ladi. Bizier de kahkahalar atarakpeş- lerinden gidhorduk. Yüzü allak bullak olan Necip Fazü, "Rezil oldum,bırakbeni, n'olur" di- ye fisddavarak yahanyordu. Bizler "sakın bırakma" diye bağınyorduk. Sonunda, annem araya girince, Ha- let gayet zarif küçük bir omuz hare- kethle. Necip Fazıl'ı sedirin üzerine aö%erdi. Adamcağızın 'Ben erkek " gosterileri de bitti böylece," N ecip Fazıl, yaşamının her döne- minde polıtikaya yakın ilgi duy- du. Tek parti döneminde CHP rnıl- lervekilliğine soyunduysa da İnö- nü engelıni aşamadığı için aktif polıtikaya giremedi. Ondan sonra izlediği yol, bizzat kendisinin aktif politikanın içinde yer alma- yıp kendine yakın duyduğu partiyi ve lideri yönlendirmek oldu. Bu hevesi de ne yazık ki pekgerçekleşmedi. 1960 ihtilalinden sonra DP çizgisindeki AP'ye başlangıçta ilgi duyma- sına karşın Demirel'le yıldızı pek banşmadı. Necmettin Erbakan önderliğinde kurulan Milli Nizam Partisi'ne ve onun devamı olan Milli Selamet Partisi'ne büyük muhabbet bes- ledi. Ancak Erbakan'ı yönlendirmesinin müm- kün olmadığını görmesi ve sunduğu aday lis- telerinin seçilebilecek yerlere konmaması so- nucunda Erbakan'a ve MSP'ye savaş atı. Yollannı ayırdığı dönemde Erbakan için "Şeriat dostiannın baş belasT. "Ruh hasta- sı", "Don Kişor. tt Hokkabaz'> , "Sahte eti- ketçi" gibi tanımlamalar yapan Necip Fazıl, bu kez MHP'ye yönelir. 1980sonrasındapar- tileşme çalışmalan başlayınca da daha önce- densıksıkgörüştüğüOzal'aANAP'ı kurma- dan önce ince taktikler verdi. Megoloman mıydı? Necip Fazıl'ın dostlannın da kabul ettiği ken- dine hayran ve kendisı dışında kimsevi beğen- meyen megoloman bır yanı vardı. En büyük şair, en büyükfikrayazan, en büyük polemik- çi, en iyı tıyatro yazan ve en büyük ideolog kendısıydi. Abdülhak Hamit ten Nâzım Hik- met'e kadarTürk edebiyatına adını alhn harf- lerle yazdırmış nice şairi küçümseyen ve şa- irden'saymayan "Üstad", 25 Mayıs 1980 ta- rihinde Türk Edebiyat Vakfı'nca "Sultanü'ş Şuara " (şairler sultanı) ilan edildi. Bu haberi kendisine haber veren dostlan- na, "Unvanıboşverin.paravarmıparra!" de- miştir. Necip Fazıl, 25 Mayıs 1983'te öldü. B İ T T İ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear