22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
fcAYFA CUMHURİYET 6 MAYIS 2003 SALI 8 HABERLERIN DEVAMI TURKIYE Jstanbuıl Edirne _B 24 Sinop B 28 Samsun B 18 Adana A 34 B 18 Kocaeli B 26 Trabzon Y 15 Çanakktale Izmir B 22 Giresun Y 15 A 27 Ankara B 24 Manisa A 29 Eskişehir B 25 Aydın A 33 Konya B 24 Denizli A 31 Sıvas B 20 Zonguldak B 20 Antalya A 30 Kars Mersin Dıyarbakır Şanlıurfa Mardın Siirt Hakkâri Van A B B B B Y Y 28 26 31 24 26 17 14 Yurdun doğu kesım- lerı parçalı yer yer çok bulutlu, Doğu Karade- niz ıle Doğu Anado- lu'nun kuzey ve doğu- su sağanak yağışfı, dı- ğer yefler az bulutlu ve açık geçecek Havası- caklığı kuzey ve doğu kesımlennde bıraz aza- lacak, dığer yerlerde onemlı bır değışıklık ol- mayacak. DIS MERKEZLER Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Pans Bonn Y Y Y B B B B Y 11 12 10 18 17 18 19 15 Münıh B 26 Zürıh Berlın Budapeşte Madrıd Viyana Belgrad Sofya Roma Atına Y B -< B B B B B 22 28 20 28 27 28 26 30 Y 28 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tiflis Kahıre B B B B Y B Y B 16 29 16 23 17 17 9 34 B 33 Moskova Taşkert Tahran AÇIK Parçalı bulutlu S.slı H. Bu-ütlu k Çok bulutlu p Yagmuriu Karlı Sulu kar . Gok gumltulu G L T N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada karetlerini sindiren, ünlü Libya gezisinde Nec- mettin Erbakan'ın pek yakın yardımcılığını yapan bir siyaset adamı. Meis 'ten Kaş'a kadar Hıristiyan bakanlarla kü- çük bir Akdeniz turu yaparken, Hayrünisa Ha- nım'ın türbanına hiçbir yabancının kafayı takma- dığını s-öyledi, Savu nu babındaki bu sözlerde gerçek payı el- bette var; var ama, yabancıların bir başka ülke- nin içişlerine, -hele böyle toplantılardagezilerde- karışmamak gibi olağan sayılan diplomatik neza- ket kuralları da var. Ülkelerinde yerleşmiş düzene karşı çıkan siya- sal bir simgeyle karşılaşsalar nasıl hareket ede- ceklerini kestirmek için falcı olmaya gerek yok. örneğin aynı konuda Fransa Dışişleri Bakanı, Gül'ümiize kendi ülkesindeki Türkiye'dekine ben- zer kimi gelişmeleri anlatarak bilgilendirdi mi aca- ba? Fransız hükümetinin resmi dairelerde yani ka- musal alanda türbanlı başları yasaklayan bir ya- $a tasarısı üzerinde çalıştığını duyurdu mu? { • • • ; Türban, laikliğe ters düşen kadrolaşma eylem- feri bizirn medyamızm falan filan diye es geçtiği haberler arasında. Kocaman gazeteler yine sidik yarışında. Bingöl'de depremin yerle bir ettiği okulu yeni- Üen canlandırmak için biri diyorki benden birtril- yon. öteki diyor ki binayı ve pansiyonu inşa et- inek benden. Bir okul yapımını bile paylaşamıyor- lar. Biri depremin hemen ertesi Milli Eğitim Bakanı He anlaşmış, öteki bu anlaşmayı öğrenir öğren- mez hemen harekete geçmiş, trilyon bastırmış, halkı bağışa çağınyor. Dertleri birbirine çalım olunca netsinler türba- nı, neylesinler kadrolaşmayı! • • • [ Abdullah Gül, Dışişleri koltuğuna oturalı beri - ırk bir kere maşallah- batılılaşma yolunda hayli lesafe aldı. örneğin 23 Nisan krizini anımsatan orular "sorulduğu sürece Türkiye'nin 'şarklılığı- ı muhafaza' edeceğini" öne sürüyor. Necmettin Hoca kültürüne sadakatla hizmet ttikten sonra, üç beş ayda laikliğe böylesine bağlanmak, "şarklılıkîan kurtularak garplı kimliğe kavuşmak" her kula nasip olmaz. Şimdi kimi itiraz sesleri yükselebilir. Ülke batı- ya doğru mesafe alırken, Gül ve arkadaşları do- ğuyakoşmuyorlarmıydı? Islamikurallarvaatede- fek iktidarı "şarkta" arıyorlardı. Her söylediğini işine gelmediği anda hemen leğiştirebilen, örneğin türban, imam hatip okul- m gibi laik sistemin temeline dinamit koyan açık- imalarını unutuveren, anımsatmalara da fena alde öfkelenen bir eski siyaset adamının "dün ündür bugün bugün" sözü tam AKP'lilerin de- iştik diye tanımladıkları ikiyüzlülüğe uygun dü- üyor. Minareleri süngü, kubbeleri miğfer yapmaktan lahkûm olan kafa, şimdi bütün bunların dünde aldığını söyleyerek kendini ak/ıyor. ; • • • Kimi davranışları bir parmak değişmediklerini kanıtlıyor. örneğin RTE, halkla konuşmasında Cumhurbaşkanı Sezer'i şikâyet ediyor. Geçmiş hükümetlerin atamalarının Çankaya'dan dönme oranı yüzde 2-4 iken, AKP hükümetlerinde oran yüzde 29'muş. öyle diyelim öyle olsun. Ne çare RTE kadrolaş- ma hareketine karşı koyan hareketlerin içeriğin- Qe yatan anlamı hâlâ anlamamış ya da anlama- £iış görünmek istiyor. Sakat tutumunu halka da |endi kafasına göre yutturmaya çalışıyor. ' Atamalar Çankaya'dan dönüyorsa bir nedeni fclmalı. Atananlar ya getirildiği kurumun emrettiği gö- revi yapma niteliğinden yoksun veya geçmişi din- sellikle özdeşleşen kişiler. Laik devleti temsil eden Cumhurbaşkanı tarih- sel görevini bir yana bırakarak RTE'nin hatırı için bu yöndeki kadrolaşmaya göz yumabilir mi? RTE hâlâ belediye ile devleti yönetmenin birbi- rinden çok farklı olduğunu anlayamadı. Anlayacağa da benzemiyor. Amaç TSK'yi yıpratmak• Baştarafı 1. Sayfada yapılan açıklamada, "Bazı çev- relerde ve basın yayın organ- larında gerçeklere dayanma- yan bilgilerden hareketle her gün kamuoyunu yanıltan ha- ber ve yorumlara yer verildi- ği, TSK ve onun mensupları- nı yıpratmaya yönelik giderek artan bir eğilim gözlendiği" anımsatıldı. Bu haber ve yorumlann T- SK'nin geleneksel disiplin anla- yışına nifak sokma çizgisine geldiği vurgulanan açıklamada, 2002 yılı YAŞ toplantısına iliş- kin haberlerin gerçeği yansıt- madığına dıkkat çekildi. Ata- malann değiştirildiği yorumla- nnın kasıtlı değilse derin bir bil- gisizlikten kaynaklandığı belir- tilen açıklamada şu görüş dile getirildi: "Yasalar gereği YAŞ atamalarla değil, sadece gene- ral, amiral ve albaylann terfi işlemleri ve general/amiralle- rin görev sürelerinin uzatıl- ması konusunda kararlar al- maktadır. YAŞ'ın atamalarla ilgili bir sorumluluğu ve yet- kisi bulunmamaktadır. Genel- kurmay Başkanının ataması hariç, diğer tüm general ve amiral atamaları Genelkur- may Başkanlığı'mn teklifi ile başlayan yasal bir süreç için- de gerçekleşmektedir. Bu bağ- lamda, kuvvet komutanlıkla- rına atama işlemi, Genelkur- may Başkanf nın kanunlar- dan kaynaklanan yetki ve tek- diri ile başlatılan yasal işlem- lerin meşru sonuçlarını oluş- turmaktadır." TSK'de uyumsuzluk yok 2003 yılı YAŞ toplantısı ve sonrasında da aynı işlemlerin gerçekleşeceği dile getirilen açıklamada, TSK içinde farklı düşüncelere sahip ve birbiriyle uyumsuz gruplann bulunduğu yönündeki yaklaşımlann "ka- bul edilemez" olduğu kayde- dildi. Açıklamada, "Ancak ido- lojik saplantılarını yasa ve mantıklarının önüne koyan az sa\ıdaki kişilerin ve grupla- nn, devam etmekte olan bu davranışlarının hukuki yol- larla ve kamuoyunun takdiri ile düzeltilmesi yönünde T- SK'nin tutumuna devam ede- ceğinin bilinnıesi gereğini ifa- de etnıek gerekir" denildi. TSK'nin,Cumhuriyeti koru- ma görevinde tam bir bırlik ve beraberlik içinde olduğu, bunu bozmaya yeltenen Cumhuriyet düşmanlan karşısında kararlılı- ğını gösterme azim ve iradesi- ne sahip bulunduğu dile getiri- len açıklamada şöyle devam edildi: "Her vesileyle ifade edildiği gibi TSK, anayasamı- zın değiştirilmez ilkelerinde ifadesini bulan ve İç Hizmet Kanunu'ndan kaynaklanan TürkiyeCumhuriyeti'nin ko- runması ve kollanması yö- nündeki temel görevini ödün- süz yerine getirmeye ve Mus- tafa Kemal Atatürk'ün mad- di ve manevi mirasının yılmaz bekçisi olma özelliğini, de- mokratik yollarla devam etti- recektir." Atamalar konuşulmadı Açıklamada, MGK toplantısı sonrasında kamuoyuna yansıtı- lan ve bir senaryo gibi basında yer alan konulann gerçekdışı ol- duğu, "TSK'nin derin nefreti ile karşılandığı" vurgulandı. MGK'de konuşulanlann açık- lanmasının yasak olduğuna dik- kat çekilen açıklamada, toplan- tıda 2002 YAŞ toplantısındaki general- amiral atamalannın gündeme gelmediği bildirildi. "Hayal mahsulü ve bazı çevrelerin kasıtlı fısıltılanyla oluşturulan bilgileri kamu- oyuna yansıtan yayınların cid- di bir hukuki incelemeye alı- nacağı" belirtilen açılamada şöyle denildi: "Bu kasıtlı yayınların devle- timize ve milletimize yarar ge- tirmeyeceği gibi kanunlar önünde bir suçun unsurlarını da oluşturacağı bir gerçektir. TSK'nin bu suçu mahkeme- ler yerine kamuoyunun takdi- rine bırakma iyi niyeti yanlış anlaşılmamah ve körüye kul- lanılmamalıdır. Unutulma- malıdır ki TSK dün olduğu gi- bi bugün de birlik ve beraber- lik içinde laik, demokratik ve sosyal niteliklere sahip Türki- ye Cumhuriyeti'nin en büyük güvencesi olarak yüce milleti- mizin hizmetinde olmaya de- vam edecektir." Universitede afiş kavgasıI Baştarafı 1. Sayfada öğrenciler ile diğer sol gruplar arasında afiş asma tartışması yaşanmıştı. YTÜ Oditoryumu önünde dün sabah saat 09.30 sıralannda, ADKF'li öğrenci- ler ile diğer sol görüşlü öğren- ciler arasında afiş asma tartış- ması yeniden yaşandı. Kısa sü- rede büyüyen taşlı sopalı arbe- de çatışmaya dönüştü. Bunun üzerine güvenlik güçleri üni- versiteye takviye polis ekipleri istedi. Üniversiteye gelen Çe- vik Kuvvet Şube Müdürlü- ğü'ne bağlı ekipler, çatışmaya müdahale ederek 50 öğrenciyi gözaltına aldı. Barbaros'ta çatışma Universitede polisin müda- halesiyle aynlan öğrenciler bu kez YTÜ önündeki Barbaros Bulvan üzerinde birbirlerine girdiler. Taş, sopa, tekme ve yumruklann kullanıldığı çatış- ma Mecidiyeköy yönüne doğ- ru yaklaşık 15 dakika sürdü. Trafiğin aksamasına da yol açan çatışmada yaklaşık 40 öğ- renci ile 1 polis yaralandı. Olay yerine yeniden sevk edilen Çe- vik Kuvvet Şube Müdürlü- ğü'ne bağlı ekipleri görünce kavgayı bırakan öğrenciler, ara sokaklara girerek dağıldılar. YTÜ'den sokağa taşan kavgada, yaklaşık 40 öğrenci ve 1 polis yaralandı. 50 öğrenci gözaltına alındı. (AA) Kavgaya katılan ve çeşitli yerlerinden yaralanan çok sayı- da öğrenci Sait Çiftçi Semt Po- likliniği ile SSK Okmeydanı. Taksim ve Şişli Etfal hastane- lerinde tedavi altına alındılar. Sırtmdan satırla yaralanan AD- KF'li Erkan Karaaslan ın du- rumu ciddi görüldüğü için Şiş- li Etfal Hastanesi'nde tedavi al- tma alındı. Hastanelerin çevre- sinde yoğun önlem alan polis, tedavileri tamamlanan öğren- cileri olaya kanştıklan gerek- çesiyle gözaltına alarak emni- yete götürdü. ADKF'den yapılan yazılı açıklamada, "İC veYTÜ'de P- KK ve diğer örgütlerin çalış- malarına hoşgörüyle yaklaşı- lıdığı, faaliyetlerine ses çıka- nlmadığı" öne sürülerek özet- le şöyle denildi: "Söz konusu üniversiteler- de Atatürkçü gençlerin çalış- maları engellenmektedir. Atatürkçü gençler saldırıya uğradığı zaman gerekli ön- lemleri almayan YTÜ ve 1Ü yönetimlerini kınıyoruz. Sal- dırılara sevirci kalan emniyet teşkilatını da göreve çağınyo- ruz." GÖZtİM SEYREYL.E /IŞIL ÖZGENTÜRK I Baştarafı Arka Sayfada diyor, "Boğaz'a gidin veYT *1 1 T\ • » diyor, öoğaz a gıaın vı ucundabeyüı gibi bır çıkın- tlttYlKOKlY UjyaYllKjUl babanızın şerefıne bir ka tısı olan ağaç parçalanna . . . , , . . Nallıhan'da Taptuk Emre'mn ki- ^ m ı » « « yıtalan bır evın san- zı Balım Sultan'ın türbesınde dığındançıkıyor,çoğu zaman da ınsanlar benı arayıp buluyorlar,rastlamış. Her boyda cilalanmış ağaç tokmaklar. Sorup sonışturup öğrenmiş, ardıç ağacına dadanan ağaçkakanlar ağacı hiç durmadan oyup, dallann böyle bir şekil alma- sına neden oluyorlarmış. Ahali de bunlan toplayıp türbeye getiriyor- rnuş. Sonrası kötü, âşık olanlan akıllandırmak ve dünya gerçekJe- rine döndürmek için bunlar sopa olarak kullanılıyormuş. "Peki," diye soruyorum Isaya "hiç dü- fcelen olmuş mu?" "Vallahi ol- duğunu söylediler, bu nedenle ben de birkaç tane getirdim, gö- züm gibi sakiıyorum, malum sık sık ihtiyaç duyan dostlarım var." Hemen fırsatı kaçırmayıp "Bi- rini de bana ver," diyorum. "la- zım olur." îsa'nın harikalar diyannda sa- tiece bunlar yok, o belki de Türki- ye'nin en iyi taş plak koleksiyon- janndan birine sahip. adedi, söy- Jediğine göre altı bini geçmiş. k 'Hey bunlan nereden buluyor- sun?" diye sıkboğaz ediyorum. "Her yerden" diyor, "kimi za- man sokaklara atılmış oluyor, ellerindeki plaklan bana verip değerlendirmek istiyorlar. Çün- kü malum.. bizde çocuklar ve akrabalar bazı şeylerin kıynıeti- ni bilmezler." tşte tam burada Isa önemli bir gerçeği kendiliğinden açıklamış oluyor. Bınbırzorluklabiriktınlen geçmiş, çoğunluk çocuklar, akra- balar tarafından adeta heder edili- yor. Burada birden aklıma o eski hi- kâye geliyor. Beş yıl önce, fazla olan kitaplanmdan bir kısmını çe- şitli kütüphanelere göndermiş, bir lasmını da bir sahaf çağınp, ona vermiştim. O sahaf bana ağlayarak bir hikâye anlatmıştı. Bir gün ada- mın biri geliyor ve "Bizim evde büyük bir kitaplık var, alır mı- sın?" diyor. Sahaf "Tabii," diyor eve gidiyorlar. Kocaman bir kitap- lık, sahaf tek tek kitaplara bakıyor ve içinde çok değerli kitaplar ol- duğunu görüyor. Ama iş iştir, söy- lemiyor ve kitaplan alıyor. Iş bit- tikten sonra da adama yüklüce bir miktar para uzatıp, "Alın bunu," deh rakı için." Adam şaşı- nyoro zaman.. sahaf kitaplann de- ğerlerinden söz ediyor. Ne mi oluyor o günden sonra.. kitaplan satan adam tam bir kitap kurdu olup, bu işi yapmaya başlı- yor. Bu arada Isa, sayılan yüzleri bu- lan eski fotoğraf makinelerinin tozlannı alıyor; ben bu hikâyeyi anlatıp soruyorum. "Bütün bun- lar sigortalı mı?", "Nerede Işıl" diyor, "fotoğraf arşivimi bile si- gorta yaptıramıyorum. Bunlan kim yapar, riskli malzeme. ko- layca kınlacak malzeme, ayrıca değerlerini saptamak çok zor." "Peki, senden sonra bunlar ne olacak" diye soruyorum, bir der- viş gibi gülümseyerek bana bakı- yor "birileri kıymetini bilir bel- ki" diyor. Onu kendi kurduğu harikalar di- yannda bırakıp Beyoğlu'nun kala- balığına kanşıyorum. Belki bir gün, her türlü değerin yerine orur- duğu, her şeyin kıymetinin bilin- diği bir Türkiye var olur, diye sa- dece umut ediyorum. SeyreyleisiKğ yahoo.com Isilozgenturkfa superonline 'YTÜ'DEKİ BARIŞ ORTAMINI BOZMAK İSTİYORLAR' İstanbul Haber Ser- visi -Yıldız Teknik Üni- versitesi'ndeki (YTÜ) kavgayla ilgili olarak YTU Yönetim Kurulu, yazılı bir açıkJama yapa- rak üni\ersitedeki huzu- ru bozacak her türlü ey- lemin karşısında oluna- cağı ve gerekli güvenlik önlemlerinin arttınlaca- ğını bildirdi. Açıklama- da şunlar kaydedildi: "Yaklaşık 5 yıldır 18 bini bulan öğrencimize huzur ve barış orta- mında eğitinılerini ve yasal sınırlar içinde her türlü etkinliği özgürce yapabilmeleri konu- sunda sağduyulu bir ortam oluşfurulmuş- ken dışandan gelen gruplarca üniversite- mizdeki barış ortamı- nın bozulmak istendiği anlaşılmaktadır." Ey yoldaşlar, kardeşler, dostlar! Ey insanlar. Duyun bu sesi! Bugün artık çarpmayan bu yürek, Yalnız kardeşlik için çarptı, Yalnız dostluk için, sevgi için, Yalnız eşitlik için. SGÖ, TİP ve TÖB-DER üyesi, TÜM-DER İstanbul kurucu sekreteri ve MYK üyesi, 1978-79_ "Yunus Nadi Armağanı" birincilik ödülü; 1980 KÖY-KOOP Akın Özdemir Araştırma Inceleme birincilik ödülü; 1991 Seyhan Belediyesi Orhan Kemal Öykü Yarışması birincilik ödülü sahibi, Sosyalist Yayınlar'ın kurucusu ve baş emektarı yazar, sosyolog ve öğretmen, yaşam yoldaşımız FULYA CÜRSES aramızdan ayrıldı. Cenazesi 06.05.2003 tarihinde (bugün) Şişli Camii'nde kılınacak öğle namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. HASAN BASRİ CÜRSES - SABRİ CÜRSES G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada cesi ve sonrasındaki yazılar son derece ilginçti. Yıllardır TSK aleyhine yazılarını okuduğumuz mes- lektaşlarımız aynı düşüncelerini korurken, Özkök Paşa'nın ayrıcalıklarını özenle vurguluyorlardı. Dün Genelkurmay'dan bu değerlendirmelere yanıt geldi. MGK içine ilişkin kimi bilgilerin de doğru olma- dığı vurgulandı. Genelkurmay'ın açıklamasında, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bir bütünlük içinde görevinin ba- şında olduğu belirtildi. Bütünlükten elbette kuşkumuz yok. Ancak gerçek- ten de kritik bir süreçten geçtiğimiz şu günlerde ikti- dann ve iktidar yorumcularının estirdiği havanın altı- nı üstünü iyi irdelemek gerekiyor Özkök'ün 11 Nisan günü Milli Savunma Komisyo- nu üyelerini kabulünde yaptığı şu değerlendirme her türlü yoruma açık bir süreç başlattı: "Genelkurmay; Cumhurbaşkanı, hükümet, Dışişle- ri olarak uyum içindeyiz. Bir orkestra gibi, şiirgibi ça- lışıyoruz." Yalanlanmayan bu değerlendirme, özkök'ün daha önceki, hükümete gönderme yapan açıklamalan ile birleşince yazının başında vurguladığımız yorumlann da önü açıldı. Şüphesiz, hükümet kanadından da bu yorumları besleyen bilgiler geliyordur! Demokrasi maketi Moda yorum şu: "özkök en demokrat genelkurmay başkanı." Demokratlığın ölçüsü ne? Hükümete yakın durması! Bu anlayışı açmak gerekirse; ülkenin iç-dış güven- liği konusunda özkök'le hükümet yakın düşünürse ve özkök konuşmazsa demokrat, farklılıklar olursa değil! Bir başka deyimle, Türkiye'de demokrasinin yerteşmesi için ne milletvekili dokunulmazlığına ne si- yasi partilerde lidersuttasının devam etmesine ilişkin sorular önemli; varsa yoksa Genelkurmay Başka- nı'nın duruşu. Şu anda özkök, hükümetle uyum için- de olduğuna göre demokrasi gelişiyor. Bu, tehlikeli ve orduyu yaralayan bir durum. Zira ge- leneksel olarak Genelkurmay, hangi düşüncede olur- sa olsun hükümetlerin dışındadır. Benzetmede kusur olmaz; AKP ve çevresi özkök'ü adeta "demokrasi maketi" haline getirmiş durumda 1 Son MGK bildirisinin "a" şıkkının laiklik olması da sözünü ettiğimiz kesimde "alay konusu" yapıldı. Bu sürecin devamı, MGK toplantılarının alaya alınması, işin yumuşaklığa sertliğe indirgenmesidir. Laiklikle adeta dalga geçenler, bu kavramın yerine şunu ko- yuyorlar: "Asıl olan demokratikleşmedir. Türkiye adım adım demokratikleşiyor ve bundan kimileri ürkûyor!" Aklı başında kimse Türkiye'nin demokratikleşme- sinden ürkmez. Bu kesimler demokrasiyi amaç de- ğil araç olarak düşündükleri için "biran önce demok- ratikleşelim, laikliğe ne gerek var" diyorlar. Demokra- sinin rayına oturduğu her ülke için yapılabilecek te- mel benzetme şudur Laiklik toprak, demokrasi ağaçtır! Toprak; verimli, sağlam, erozyona uğramamış olur- sa orada ağaç yetişir. Aksi halde yetişmez. Görüntü- yü kurtarmak isterseniz plastik ağaçlardan bir orman yapar, toplumu avutursunuz! Geçen günlerde Ankara'ya "aktüel" gözle bakan bir dergide, özkök'ü son derece güzel tümcelerle öven biremekli tümgeneralin sözlerini okudum. Doğal bul- dum. Içimden ne dürttüyse kimliğini merak ettim. Bi- raz araştırınca duydum ki, kimi irtica yanlısı faaliyet- Ieri nedeniyle orduevlerine girmesi yasakmış! Her şey bir yana... Laiklikle alay eden kesimler, Genelkurmay Başka- nı'nı övmeye başlamışsa... Vayyy halimize! ankcum@ttnet.net.tr Ayağını denk al, sürerim' Sendikacıya Vali'dentehdit DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan, istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönem- de KtPTAŞ soruşturma- lannda temiz raporu verdiği için ödüllendin- len Bingöl Valisi Hüse- yin Avni Coş'un bir sü- re önce KESK Şubeler Platformu Başkanı Öz- gür Bektaşoğlunu "Ayağını denk al" diye tehdit ettiği ileri sürül- dü. Iddialan yalanlayan Vali Coş ise "Böyle abuk sabuk işlerle uğ- raşma>ın" dedi. Bingöl'de meydana gelen depremin ardın- dan yaşanan olaylardan sorumlu tutulan ve yar- dımlan dağıtmadığı id- dia edilen Vali Coş'un sendikacılara hakaretler yağdırdığı öne sürül- dü.l Mayıs'ı kutlamak üzere oluşturulan tertip komitesi adına 29 Nisan günü valiliğe başvuran sendikacı Bektaşoğlu da Vali Coş'un hışmına uğ- radı. Iddialara göre Cev- re tl Müdürlüğü'nde gö- revli olan Bektaşoğlu, 29 Nisan günü valilikte bir polis ile birlikte nö- bet tutarken saat 11.00 sıralannda Emniyet Müdürlüğü'ne giderek 1 Mayıs mitingi için başvurdu. Kısa süre sonra görev yerine dönen Bektaşoğ- lu, saat 16.00 sıralannda valilik makamına çağ- nldı. Coş hiddetle "Ne- den nöbet yerini terk ettin" diye çıkışınca Bektaşoğlu da, "Polis memurunun bilgisi da- hilinde emniyet mü- düriüğüne gitrim" di- ye yanıt verdi. Bunun üzerine Coş'un talima- tıyla Bektaşoğlu kolla- nndan tutularak zorla makam odasma sokul- du.îki koruma polisinin kollannı sıkıca tuttuğu Bektaşoğlu'na yaklaşan Coş, "Ayağım denk al. Beni diğer valilere benzetmeyin. Oradan oraya sürerim. Bun- dan sonra akıllı ola- caksın." dedi. Bektaşoğlu "Haka- ret etmeye ve zor kul- lanmaya hakkınız yok. Sizi dava edeceğim" diye kendini savunurken Vali Coş da "Atın bunu dışan" emrini verdi. Tartışmanın ardından Bektaşoğlu'nun görev yerinin değiştirildiği be- lirtildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear