28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4 MAYIS 2003 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL 'Cumhuriyet'le Bütün Bir Yaşam... Türkiye Cumhuriyeti 1923'te kuruldu. "Cumhuriyet Gazetesi" de1924'te... Bıri 80, biıi 79 yaşında!.. Ama ikisi de genç, ikisi de1 Kemalist devrim çizgisinde... Bıri kardeşim, biri biryaş küçüğüm... Gazetenin en es- ki, en sıkı izleyicilerindenim. llkokula gitmeden önce Fe- lek imzasını harf harf sökmuştüm. Anlamı neydi, sormuş- tum, yanıtalamamıştım. "Fe/e/r'biryazannsoyadfymış, Burhan Felek'in!.. "Cumhuriyet" yaşam boyu hemen her sabah ulkemın gerçeklenni, dünyanın nerden nere- ye gittiğinı anlatan bir dost, vazgeçilmez bir sevgili... Çarşamba günü Cumhurfyet dostlan bir araya gele- cek. Bir bayram günü! Her yılın 7 Mayısı'nda tarihsel bi- namızın bahçesi, salonlan, odalan Kemalist devrim ate- şiyle yananlarfa, yannlara güvenle bakanlarta, Atatürfc'ün kurduğu bir gazetenin yakınlan, okurlan, çalışanlan, ya- zarianyia dolup'dolup boşalacak... "Cumhuriyet'ie geçen otuz beşyılı anımsryoaım. Gün gün, yazı yazîS, 1969'dan beri Evet/Hayır" diyorum ikinct sayfada... Doğrulara, gerçeklere, yurtiçin, birey için, toplum için yarariı olan davranışlara, olaylara, kararlara, uygulamalara Evet; gericiliklere, yanlışlıklara, onursuz- luklara, karanlıklara; Hayıri.. "Cumhuriyetmürekkeplıbirkâğıtparçası değildir" di- ye bitirmiştim 1971 Mayısı'ndaki biryazımı, son yazımı!.. Bir kopuştu, bir kopanlıştı. Başta Nadir Nadi, tüm ger- çek Cumhuriyet'çi arkadaşlar bir anda gazeteden uzak- laştınldığımız günleri ilhan Selçuk, Oktay Kurtböke Selimiye'de yargılanmaktaydı. "Cumhuriyet" kapatıl- mıştı. Gazetenin yeni yönetimi "Cumhuriyet"] kendi an- layışlan çizgisinde "mürekkepli bir kâğıt"a çevirmeye kalkışmışlardı. Tüm gerçek okurtar da kopmuşlardı, uzak- laşmışlardı. Tam biryıl!.. Sonra okuriann direnişi hertür- lü geri anlayışlan yıktı. "Cumhuriyet" yenıden gerçek ki- şiliğine kavuştu. Yıllar sonra yeni bir kopuş, aynlış! 12 Eylül 1980... Yi- ne kapatılış! Yine değerii arkadaşlanmızın, Ortian Apay- dın, Erdal Atabek, Ali Sirmen vb. tutuklanışı, yıllar sü- ren hapisliği. Ülkenin, hukuk dışı uygulamalaria bir ka- rabasana dönüştürülüşü... Benim de bir yazımdan ötü- rü üç ay gazeteden kopanlmam. Okurlanm anımsariar bu acı günleri!.. Laik Cumhuri- yeti, gerçek hukuk anlayışını, uygariık atılımlannı savun- makta direniş, büyük bir okur çoğunluğundan destek al- mamız... Hertürtü değişikliğe, yozlaşmaya karşı çıkma- mız... Nadir Nadi'sinden İlhan Selçuk'una, doğaJ olarak sevgili Berin Nadi'sine, tüm yazariaria, çalışanlarla.. Sonra bir daha, bir daha, son defa kopanlış... Bu kez kimi arkadaşlanmızın, günün akıntsına, yanlış hesapla- nna uyarak "Cumhuriyet"\ bambaşka nftelikJi bir "mü- rekkepli kâğıt"a çevimıek isteğıne karşı çıkışımız... Ken- di isteğimizte aynlışımız!.. Yine bir yıllık bir bozgundan, bir yozlaşmadan sonra Sevgili İlhan Selçuk'un büyük ça- basıyfa Cumhuriyef'm saygın çızgisine dönüşü... Bu ara- da benim ve Ali Sirmen'in, birsüre de Uğur Mumcu'nun Cumhuriyef'm dışında uğraşı, ama aynı Cumhuriyet çiz- gisinde uğraş vemıesi... Sonra yeniden buluşma bu ga- zetenin sütunlannda, yeniden Evet'e Evet, Hayır'a Ha- yır demek. Bunlar birtarihtir! 'Cumhuriyef'm romanı yazılacak el- bet, gerçek romanı... Bu, aynı zamanda bir bakıma Tür- kiye Cumhuriyeti'nin de romanı olacak... Seksen yıl sü- ren Atatürk'ün devrimcilik savaşı... Seksen yıl, zaman za- man nice düşmanlıklaria karşılaşılsa bile, tüm engelleri aşıp bu güzel kutlama gününe ulaşmak... Tüm Cumhuriyetçi "Cumhuriyet" okurtanna sevgim- le, saygımla... Atatürk'ü Dışlayan Oostlander'e... Türkiye'de büyük çoğunluk, Batı uygarlığı hedefini, samimi olarak benimsemiştir ve bu hedefe, gerçekten inananlarla beraber yürümekten asla vazgeçmeyecektir. Kâmran BARAIV Hukukçu Sayın ArieOostlander, Avru- pa Parlamentosu, Strasbourg Bu ay Avrupa Birliği (AB) Genel Kurulu'na sunulacak ra- porda Türk Devleti'nin Kema- îist yapısını sorguluyorsunuz. Bu sorgulama, gerçek ve bilim- sel bilgilere dayansaydı, bun- dan büyük bir memnunluk duy- muş olacağunıza emin olabılir- siniz. Buna karşınraporunuzun,içer- diği yanlışlann, ortak amaç ve çıkarlanmız üzerinde neden ola- cağı, olası zarar ve haksızlıklar- dan anndınlması için bir fırsat yaratmasından bizler gibi, siz- lerin de memnun olacağınıza, samimi olarak inanıyoruz. Sokrates'ın dediği gibi, "Hiç- bir insan bile bfle kötü değildir. Her bir kötülük, bilgi sanılan bir bilgisizlikten doğaıf Biz, bu söz- deki gerçeği önemsediğimız için, aslında Türk ulusuna olduğu ka- dar, AB uluslarına da kötülük sağlayacak, çok önemli bazı yan- hşlann, raporunuzda kasten yer almış olabileceğıni, asla düşün- mediğimizi hemen vurgulamak isteriz. Bu nedenle, Türkiye'nin AB'ye girişini engellemek, AB için bir amaç olamaz, tam ter- sine vahim bir hata olur. Çünkü Avrupa tarihi, Türk- lerle bir bütün teşkil eder ve şa- yet Türideri bu tarihin dışında tu- tarsanız, Avrupa tarihi anlam- sızlaşır ve açıklanamaz bir nite- lik kazanır. Bilindiği gibi, zaman zaman bütün Avrupa, Türkler (Osman- lı Imparatorluğu) ile kader bir- liği yaparak ortak güvenliği sağ- lamıştır. Bu konuda, sızı Italya Başba- kanı Berlusconi'nin kısa bir sü- re önce "Türkiye, Rusya ve İs- rail, bir an önce AB'ye kazanıl- mab" önensi üzerinde düşün- meye davet ediyoruz. Berlusconi'nin bu görüşü, bi- ze göre tarihin ışığında 21. yüz- yıl gerçeğini çok iyi görebilen, tamamen objektif, üstün bir kül- rürel değeri olan öngörüdür. Gerçekten mutlu, güvenli ve ülkelerinde banşın ve bütünlü- ğün korunduğu bir AB amaçla- nıyorsa, Berlusconi'nin öneri- si, en büyük öncelikle ele alın- malıdır. Raporunuzda kullandığınız Kemalizm deyimi, Türkiye Cumhuriyeti'nin (TC) hiçbir anayasasında yer almış değil- dir. Atatürk'ün mevcut yazılı belgelere geçen, bütün düşünce ve eylemlerine; insana ve ulu- suna saygısı, çok uzaklan görü- şü ve büimseUik anlayışı egemen olmuştur. Bu nedenle, Atatürk ulusuna, "Baühlaşmayı özüm- seyen çağdaş uygaruğT hedef olarak göstermıştir. Bu itıbarla, Türk Devrüni'nin asıl amacı, çağdaş bir Türk uhı- su yaratmaktan başka bir şey değfldl Bunun da yolu, her tür dogmatizmden derhal annarak çağcıl gelişmenin temeli olan, aklın ve her an değişen çağdaş bilimin öncülüğünü kabul et- mektı. Atatürk'ün gösterdıği bu yol- da ilerleyen TC, geliştirdiği çağ- daş nitelikleri sebebiyle 26 Ha- ziran 1945'te imzalanan San Fransisco Antlaşması ile kuru- lan BM'nin kurucu üyesi olmuş- tur. Yine, ülkelerimizin içinde yer aldığı NATO'da, antlaşmanın başlangıç bölümündekı ortak mirası ve sıralanan bütün de- gerleri hep birlikte savunmayı, Türk halkı, tıpkı değerii Hol- landa halkı gibi benimsediği için onlan korumak azmini ortaya koymuştur. TC, gerek BM ve gerekse NA- TO idealleri çerçevesinde belir- lenmiş olan ilkeleri savunmak için, dünyanın her yerinde si- lahlı kuvvetlerini, gönüllü ola- rak görevlendirmekte hiç tered- düt etmemiştir. TC, dinamik ideali gereği ge- hşmesini, çağcıl bir hızla sürdür- mekte kararlıdır ve örneğin, Ko- penhag ölçütlerini (kriterlerini) bu anlayış ve azim ile benimse- miştir. TC, bulunduğu çok komşulu ve çok kritik bir coğrafyada, çok dikkatli olmak koşuluyla Ata- türk'ün başlattığı Türk Devri- mi'ni koruyabilir ve çağdaşlı- ğım sürdürebilir. Tarihe göre; hiçbir devrim, çoğu iç ve dış çıkar çevrelerinin ve istismar edilen cehaletin et- kisiyle meydana gelen çeşitli karşı devrimlerin engellerini aşa- madıkça başarılı olamamıştır. Türkiye'de büyük çoğunluk, Batı uygarlığı hedefini, samimi olarak benimsemiştir ve bu he- defe, gerçekten inananlarla be- raber yürümekten asla vazgeç- meyecektir. Atatürkçülüğün özü "AJal ve bilimin öncülüğünü kabul et- mektir". Atatürk, bu özü kabul edenkri, kendisinin mirasçılan olarakkabuledeceğini söylemiş- tir. Çünkü Atatürk bitimsel dü- şünen, degişmelere her an hanr olan bir binm adamı ve gerçek bir önder olarak yüce ulusuna; akıl \e bihmin dışmda hiçbir mi- ras bırakmış değildir. Atatürk gibi bir önderin zaman ve mekânla sınırlanamayan et- kisi, elbette, onun fiziki varlığı ile de sınırlı olamazdı. Örneğin; 20. yüzyılın ilk çeyreğinde, in- sanlığın gelişmesi ile ilgili şu sözleri. Ikinci Cihan Savaşı 'ndan sonrakı nice onyıllardır, insan- lığın gerçekleştırmeye çalıştığı bir ideal değıl midir? "tnsanbğuı gelişmesi demek, insanbğm düm a birliğine doğru yürümesi ve onu gerçekleştir- mesi demektir." Bıze göre, adınızın da mimar- lan arasında anılacak olan AB, Kendi Kendine Yalan Söylemek... Deniz ve Gani Şeren'i ana baba yapan ElifBaharŞeren dün sabah saat 08.00'de dünyamıza günaydın dedi. Mutluluk dileklerimizde kutluyoruz. KARAÖREN'LER Insanlann, görmek istediğinı görerek, duymak istediğini duyarak ve öyle ohnasını istediği için o açıdan bakarak kendine yalan söylediği, en azından kendini yanılttığı söylenebilir. Bu da kendine olan özgüven duygusunun yetersizliği ve sorunlar karşısında ayakta durma, sağlam yere basma güçsüzlüğünden kaynaklanır. Bu durum, zayıf ve duygulann önde, mantığın ve aklın biraz gerilerde olduğu kişilerde daha çok görülebilir. Kişinin o ana kadar yeterli, çağdaş bilgi birikimine sahıp olamaması, olaylan akılcı bakışia nesnel bir biçimde yorumlayıp, analiz ve sentez edememesı bunun başlıca nedenlendir. Göz bakar, akıl görür deyişinden yola çıkarak. hepimize aklın öne çıktığı, sorunlann üzerine korkmadan gidıldiği ve o zaman bu yığınlann nasıl küçüldüğünün görüldüğü bir yaşam diliyorum. Bu göriişlerin ışığında, toplumun bireyleri olarak, kendi özdeğerlerimize, doğal ve insan kaynaklanmıza sahip çıkarak ulusakı bir bakışia, mutlu günlere erişeceğimize inancım tamdır. Saim CANATAN îşletme Ekonomisti Atatüık'ün arzuladığı gibi, insan- lığın gelişmesi yolunda, çok gü- zel ve anlamlı bir ömek değil mi- dir? Milli Güvenlik Kurulu (MGK)'ndaki askerin gücü ise, AB'ye uyum çalışmalan çerçe- vesinde ele alınarak son anaya- sa değişikliği ile yeniden düzen- lenmiştir. Buna göre; MGK'de siviller çoğunlukta olup kuru- lun gündemi de cumhurbaşka- nı tarafından hazırlanmakta ve kurul sadece hükümete tavsiye niteliğinde öneride bulunabil- mektedır. Bu itibarla, kurulu- şundaki sivil- asker oranı nede- niyle yanlış yorumlamalara ko- nu olan MGK hakkında, artık herhangi bir eleştiriye mahal ol- madığını sanıyoruz. Her farklı din ve inancın, uzun yüzyıllardan beri, özgürce ve kardeşçe bir arada yaşadığı dün- ya uygarlıklannın beşiği Türki- ye'de, en büyük saygıyla benim- senmış olan laiklik konusuna gelince: Avrupa üniversiteleri- nin, tamamen objektif ve taraf- sız bazı öğretim üyelerince ya- zılan kitaplarda "laiktikTuran- h bir kurumdur" ifadesi yer al- maktadır. Dünyanın en eski toplulukla- nndan olan Türkler, binlerce yıl önce tek Tann anlayışına yük- seldikleri halde, geleneksel olan özgürlük nitelikleriyle, laik bir yaşam sürdürmüşlerdir. Din ve inanç, tamamen kişi- sel özgürlük alanı içinde kal- mıştır. Atatürk'ün "Özgürlük ve bağnnsızhk benim karakte- rimdir. 1921" sözü, bu tarihsel gerçeği voırgular. Türkler, on bin yılı aşan tari- hınin inişli çıkışlı yollannda yü- rürken temel niteliklerini koru- mak için çok çaba harcamışlar- dır. Türk devrimine bu açıdan ba- kanlar, devrimin amacını; Türk- lerin eski yaşam tarzlanna ve öz değerlerine dönüşü olarak görmüşlerdir. Sonuç olarak: TC, kendisinin de memnun ohnadığı bazı alan- lardald eksikHkiermi giderebil- mek için, onlan doğuran koşui- lan hileştirip gefiştirerek bir an önee, AB ölçütlonn» uyarlanma yı kendisine bir amaç ve yaşam biçimi olarak benimsemiştir. 1982'dejürürlüğegiren Anaya- sa'da 2003 yıh başma kadar, ye- di kez değişiknk yapılması, AB ök;ütkrine uyum çabalannda- ki samimiyeti için en çarpKi bir ökûittür. Bu itibarla, Türk halkı, AB amacuıa ulaşma çabalannda, dosdannm vereceği desteği da- ima haüriayacaknr. Her şeye kar- şın, raporunuzun, bu amacımız için önemli bir katkı sağlamaya vesile olacağma inanmak istiyo- ruz. istikbal Raha tltgın Adresi' Dolmak nedir bilmez! Yastıklar, yorganlar, örtüler... İstikbal bazalar sayesinde hiçbir şey ortalıkta kalmaz. Farklı sistem ve modelleriyle İstikbal bazalar, hem yatak odalarınıza şıklık katar, hem de fazlalıkların hepsini içine atar! 1002, SoJışSonrou Hiımet dolmdo TükrtkiyHe Doıt Aftm Kaitt ÖdüK İstikbal 'in. 8-ermuda Baza-M6jest>k Klastk 8a$l k Armada Baza l berry 3a}ttk Daha genış renk ve desen seçeneklerı ıçın bayılerımızden broşur temın edebılırsınız m 0800 361 5558 PENCERE Adamda Ne Ayak Varmış Ama... Kalıbına kıyafetine bakarsan ayağı en aşağı 44 numara.. Yada45.. Belki daha büyük... Maşallahı var!.. Türkçede ayaK gıllıgışlı bir sözcüktür, Çaykovs- ki'nin ünlü keman koçertosundan daha çok gıygı- yı vardır, kullanırken notasına dikkat gerekir: AyakJanmak.. Ayağı çanklı.. Ayağı köstekli.. Aya- ğı suya ermiş.. Ayağı yerden kesilmiş.. Ayak bağı.. Ayağına çabuk.. Ayagına düşmek.. Ayağına gelen fırsat... Ayağına yüz sürmek.. Ayak öpmek.. Aya- ğını yorganına göre uzatmak.. Ayağını denk al- mak.. Ayağının altına karpuz kabuğu koymak.. Ayağının türabı olmak.. Ayağının tozuyla.. Ayakla- n birbirine dolaşmak.. vb... Ayak üzerine en afili deyişlerden biri de kişinin gündeme girişindeki hikmeti vurgular... Derier ki: - Ayağı uğuriu geldi!.. Uğuriu ayağın numarasına bakılmaz; İster42 ol- sun, ister45, İster46... Bizimkinin de ayakkabısının numarasından çok, ayağının uğuriu gelmesi önemliydi... Daha dün bir. Bugün iki.. Tayyip Siirt seçiminden sonra ayağının tozuyla Başbakanlık koltuğuna oturunca ne oldu?.. Savaş.. Vedeprem.. İki büyük felaket!.. Oysa Hazret ayağına çabuktu, daha hiçbir şey değilken ayakları birbirine dolanarak Başkan Bush'un ayağına koşmuş, Amerikan ayağına Müs- lümana karşı savaş için söz kesmişti... Irak'a Amerikan saldınsında Anadolu'dan Ku- zey cephesını açmak için ülkeyi ayağa kaldırdı... Amatutturamadı!.. 'Ayağı çanklı erkânı harp' idi Başbakanımız; ama kurmay değildi... Imam okulundan çıktığı için Harp Okulu'na gi- remezdi ki subay olsun. Yine de savaş için ayak sürttü... • Başbakan Tayyip'in ayağı uğuriu gelmedi, Irak Savaşı derken deprem patladı... Ne ayak varmış Recep Bey'de!.. Bingöl depremde yıkıldı, öğrenciler çöken oku- lun altında kaldılar, ülke perişan oldu, anneler ba- balar kahroldu, bir de üstüne çadır dağıtımında haksızlıklar yapılınca halk ortalığa döküldü, kıya- met koptu... Gelsin polis.. Gelsın asker.. Bingöl savaş yerine döndü; gözyaşı, başkaldın, çatışma, yürek acısı, dan dun... • Iktidara gelmeden önce ne demişti Tayyip Bey, kürsüden şiir bile okumuştu: "Kubbeler miğferimiz.. ~tvtrncirvter sangûmûz.. Camiler kışlamız.. Müminler askerimiz..." Oysa Bingöl'deki olaylanda Tayyip Bey'in man- zumesindeki ıddıalan göremedik; kubbeden miğ- fer, minareden süngü, camiden kışla, müminden asker yoktu... Polis bizim polisimiz, asker bizim askerimiz, halk da bizim halkımızdı... Tayyip ayağına neden değişsinler ki?.. • ABD'nin Ortadoğu Politikalan • Savaş Karşıtı Hareketin Geleceği • Ekonomide Yalan Rüzgarlan • Kıbrıs'ta Statüko Çatırdıyor • Güle Güle Pascal Nouma... Yazılan ve çızgılenyte: Ahmet Çakmak, Aydın Engin, Azız Çelik, Bülent Forta, Cüneyt Akman, Ece Temelkuran, Gülay Batur, Hayn Kozanoğlu, Mustafa Sönmez, Nevin Sungur, Oral Çalışlar, Saruhan Oluç, Tan Morgül, Tayfun Mater, Zafer Toprak KOOP-C'DEN DUYURU 16-19 Mayıs 2003 tarihlerinde AYVALIK-FOÇA-BERGAMA kültür turundayız. ••• BtLLURCU OTEL 3_GeceJ Gün Yanm Pansivon İki kişilik ododa fdşi başı: 220.000.000.- TL Tek kişiiık oda: 250.000.000.- TL Çocû: 160.000.000.- TL AYVALIK ALİ BEY \DASI. TEKNE İLE ADALAR TURU BERG.AMA AKROP'JL KIZIL A\1U. ASKLEPİON. FOÇA. ATENA VE KYBELE \Ç\K HA\ \ TAPf\ AĞI GEZİLERİ Daha genış bılgı ı - ûtfen aşagıdakı numaralan aravınjz Tel: (0 21. <20 21 91-92 Faks: 520 50 23 E-mail: cumhimrt >; camhnrivetmahallesi.com.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear