25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4MAYIS2003RAZAR 10 P A Z A R Y 4 Z D L A R I dishab@cumhuriyet.com.tr ÖdüUer Saarbrückenli mi, Sarrebrucklümü? Aslında ne bin ne öteki ya! Ya da ikisi birden... Emperyal olduğuna bıanalı beri, her attığı bornbadan şehvetle zevk alan ABD'nin çömezlik dönemlerinde yok ettiğı bdr kent. Bugün Fransa'nın dofu hududurua 3 km. uzakhkta, 200 bin nüruslu. 20 yüzyıllık Kelt kökenli "CasteDum Sarabrucca*. 1944'te 11 bin hanesinden taş üstünde taş kalmamış bir yığıntıdan ibaretti. Bir yanağına vurana, öteki yanağı olmadığından olsa zahir (!), envai çeşit bomb»a yağdıran "Hür Dünya'run îsatokadı**ARD, buraya zamanında bir askeri üs kurmakJa yetanmiş. Elbette "Hazreti MarshaD" yardımlanru unutmak gibı "nankörlük" ne haddimize düşmüş... Her neyse! Sınır denen keşfe karşın, yazılı lcayıtlara "Cermen soyunun en Freikk lormasr coğrafyası diye geçen Sarrebruck, ılk "Fransız devrimd 1793'teuğruyor. Barok şatosu yağma edilip temeline kadar yakıp yıkılıyor. 1797'de Campo Formio Antlaşması'yla Fransa'ya ilhak ediliyor. 1815 'te yeniden Prusya topraklanna karılankent, 1852'dedemiryolu, 1860'taakarsu yoluyla (Saar Nehri'ne açılan kanallarla) Fransa'ya damardan bağlanıyor. tki halk tarihlerinin en kanlı savaşını 1870-7 l'de yaşıyor. Bugünkü siyasi hanta kaba hatlanyla 1871 banş antlaşmasında şekilleniyor. Alman eyalet sisteminin öncüsü denebilecek dönüşümler çerçevesinde, Saarland eyaletinin ılk adınu 1909'da atıhyor ve St.Johann, Malstaatt- Burbach gibi kasabalar, büyükkent Saarbrücken etrafında Saarstatte (Saar şehirleri) olarak bütünleşiyor. Kent toplam 105.000 canla Reich'in (krallık) 5. kalabalık kenti unvanını kazanıyor. tlk Dünya Kapışması sonunda kaybeden Almanya, Fransa'nın kuzeydeki kömür ocaklanna verdiği PARİS UĞUR HÜKÜIVI tahribatı tazmin edebilmek için zaten idari olarak bağımlı oldugu Saarbrücken'dekı kömür madenlenni Fransa'ya devretmek zorunda kahyor. 1935'tedüzenlenen halk oylamasında kent sakinlerinin yüzde 91 'inin iradesiyle kent tümüyle Almanya'ya döndüğü gibi 900 miryon franga da kömür madenleri eskı sahiplerini buluyor. Ben2eri bir senaryo tkinci Dünya Kapışması ardından yaşanıyor. 1955'e kadar Fransız gümrük sınırlan dahilindeki Sarrebruck, bu tarihteki halkoylamasının uzantısı 1957'de yine Almanya'ya katıhyor. Yüzyıllann düşman kardeşleri, Avrupa Birliği'nın çekirdeğı Almanya-Fransa, Şansörye Konrad Adenauer ve Cumhurbaşkanı Charles de GauDe'ün imzaladığı Ehysee Antlaşması (22-23 Ocak 1963) ile inanılması şu an bile zor bir yakmlaşmaya zemin hazırlıyorlardı. ABD Imparatorluğu'nun Irak küstahlığına kafa tutabilme tavnnın ardında yatan temel faktörlerden bırinin de bu oldugunu görmeden edemezdik. Hele hele bir hafta önce Saarbrücken'de, bu yıl 17."si düzenlenen Fransız- Alman Gazetecilik Odülü (FAGÖ) ön jünsi üyesı deneyimini yaşayınca... Bir kere Saarland gerçekten Almanya'nın en frankofon eyaletı. Kanıt, sadece ana arter Bahnhof Str. Istasyon Caddesi ve civanndaki Monsieur Bar, Madame Restaurant veya Mademoiselle Güzellik butikleri değil. Esnafindan sokaktaki gençlere çok sayıda Fransızca konuşanın varlığı ve sonrası... Bu noktada Radyo ödülü adaylanndan bınnin esenni Ocak Nehri'nin ardındaki tarih ABD her zaman kendini bir "meftingpot", yani her ırk ve kültürden insanın bir arada uyum içinde yaşadığı bir toplum olarak tarumlar, ama bence Brezirya bu konuda bu ülkeden çok daha başanlı. ABD'de beyaz, siyah, Latin ve melez aynmı var ama Brezirya'da böyle bir aynm yapmak söz konusu bile olamaz! Aynı ailede bile farklı renkler görmek doğal. Mesela arkadaşımın anneannesi siyah, dedesi beyaz, böylece annesi daha açık tende. Babaannesi yerli, dedesi siyah, böylece babası farklı bir tonda. Pedro Aharez Cabral liderliğinde Portekızliler Brezirya'yı keşfedip 1500yılındakolonileri başlatmış. Kâşıf Mem De Sa, 20 Ocak 1502'de Guanabara Körfezi "ne girince oranın bir nehir oldugunu sanmış, böylece şehrin adını "Ocak Nehri" - "Riode Janeiro" koymuş. 20 Ocak tarihi Aziz Sebastiyan'ın günü olduğu için şehrin koruyucusu olarak Aziz Sebastiyan benimsenmiş; şehrin tam adı ise "Sao Sebasttan do Rk> de Janeiro" - "Ocak Nehri'nin Sen SebastivanT - ama kimse bu kadar uzun ismi kullanmıyor. Portekizliler Brezilya'ya vardığında orada 7 milyon yerli oldugunu rapor etmiş. Keşfettikleri en değerli şey Brezirya'ya özgü pau brasil ağacı olmuş, ülke ismini buradan alıyor. Şeker üretimiyle beraber Afrika'dan köleler getirttneye başlamışlar. Burada, Amerika kıtası üzerinde kurulan başka hiçbir kolonide olmadığı kadar ırldar arası evlilikler ohnuş. Portekizliler, öbür Avrupalılann aksine, yerliler ve Afrıkalı köleler ıle evlenmiş. Bunun dışında yerlilerle Afrikalılar arasında da evlilik yaygınlaşmış. tşte Brezirya bu özel renkliliğini bu ırklar arası birleşmelere borçlu. 1807"de Napoleon Bonaparte Portekiz'e ilerlerken Kral VL Dom Joao ailesiyle Brezirya'ya kaçıp yerleşmiş (Portekizcede hiçbir kelime 'n' ile bitmiyor, fakat sondaki 'm' harfî 'n' olarak okunuyor). 1821 'de Dom Joao Portekiz'e dönünce yönetimi oglu L Dom Pedroya (1798-1834) bırakmış. 1822'de Dom Pedro Brezirya 'ıun Portekiz'den bağımsızlığını ilan etmiş, Sao Paolo'dan Rio'ya dönerken babasııun koloniyle ilgili planlan hakkında haber almış. Bunun üstüne Ipiranga Nehri'nin hemen yakınında kıhcını kaldınp "Ya özgürlük ya ölüm!" diye bağımuş, kılıcı yere saplayarak bağımsızlık ilan etmiş. Dom Pedro babasına haber yollayınca babası tartışmasız koloniyi onun yönetimine tamamen de\Tetmiş. 183 l'e kadar ülkeyi yönetmiş. Oğlu IL Dom Pedro (1825-91) 6 yaşında tahta geçip 1889'a kadar iktidarda kalmış. II. Pedro 1888'de kölelığı kaldırmış. Brezirya tanhinın ilginç bir gerçeği de hiç bağımsızlık savaşı olmaması. Farklı bolgelerdeki bazı iç savaşlar dışında RIO DE JANEIROIÎ BARIŞ GÜNERSEL büyük savaş hiç olmamış - bu yüzden savaş kavramı günlük hayattan uzak. Breziryalılann krallan I. ve II. Dom Pedro hakkında ilginç hikâyeleri var. I. Dom Pedro tam bir Casanova'ymış. Sao Critovao'daki sarayından metresi Santos Markizi Domitüanın evine giden uzun bir yeraltı tüneli yaptırmış, böylece kimseler görmeden sevgilisini ziyaret edebiliyormuş. I. Pedro'nun sadece gençlik dönemine ait portreleri var. Komiktir, oğlu II. Pedro'nun portreleri ise sadece yaşlıhk dönemine ait. II. Pedro ile ilgili ilginç aynntı da zorla evlendirildikten sonra hayatı boyunca siyah giymesi. Babası ne kadar enerji ve hayat dolu idiyse oğlu o kadar sakin ve hüzün doluymuş. Telefonun patenti II. Pedro sayesinde alınmış. Bilime düşkün olan II. Pedro Avrupa'dakı ıcatlan değerlendiren bir konseye üyeymiş. Yakın dostu Ataunder Graham Befl, ıcadı olan telefonu kamuya ilk defa II. Pedro ile tanıtmış. Bell'in sesini telefonun öbür ucundan duyan Kral hayret içinde, u Ama sen konuşuyorsun!" demiş. 19. yüzyılda kahve Brezilya'nın en önemli üriinü haline gelmiş. Neredeyse 1 milyon Avrupalıyı (özellikle îtaryanlan) çeken kahve üretimiyle ülke kahve ekicilerinin denetimine girmiş ve 15 Kasım 1889'da ^rezirya'da cumhuriyet ilan edilmiş. Gelelim 20. yüzyıla... 1930'a kadar 18 yaşın üstündeki okuryazar erkeklerin oy kullanabıldığı sistem devam etmiş. 1930'dakidevriminbaşında Getlio Vargas varmış; 1930- 34 arası devrim hükümetinin başında olup 1934'te başkan seçılmiş. 1937'de askeri darbe yaparak ülkenin diktatörü olmuş. 1946'ya kadar sıyasal istikrarsızlık devam etmiş; o yıl yeni anayasa ile demokratik seçime geri dönülmüş. Fakat bu, ülkedeki politik sorunlan gidermemiş. 1964'teordu solu zayıflatmak ve korkunç haldeki ekonomiyi (enflasyon yüzde 100) düzeltmek için darbe yapmış. Diktatörlük 20 yıl sürmüş. 1984'te, 20 yıl aradan sonra Tancredo \eves ilk sivil başkan secilmiş. 1988'te oluşan yeni anayasayla Brezirya demokratik bir ülke ohnuş. 16 yaşını dolduranlar oy kullanabiliyor. 18 yaşından 70 yaşına kadar okuryazar vatandaşlann oykullanması zorunlu. 1989'daki ilk gerçek demokratik seçimde Fernando CoDor de MeDo başkan olmuş. 1994'te Fernando Henrique Cardoso başkan seçihniş. Cardoso'nun ekonomik planı "Real Planı" ıle para bırimi real ohnuş; bu değişimle aylık enflasyon yüzde 45- 50'den yüzde 1-2'ye düşmüş. Brezirya tarihinde sık sık para birimi sık sık değişmiş. Para birimlerinden baalan cruzeiro, cruzeiro novo, cruzado, cruzeiro real. 1998'de Cardoso ikinci kez bu federatif ülkenin başkanı seçihniş. Ve geldik bugüne, herkesin sevip umutlannı bağladığı Lula'ya. bgunersekaİhoünaiLcom PttDU JVfudvİd9 d.€ ^ ^ean **au '' dün ^ günlük bir ziyaret için Vatikan'dan İspanya'nın başkenti Madrid'e gitti. Papa havaalanında Kral Juan Caıios ve Kraüçe Sophia tarafindan karşılandı. Yürümekte güçlük çeken Papa, uçaktan otomobile kadar, kendisi için özel olarak üretilen ve görevüler tarafindan itilen tekerlekli bir aracın üstünde götürüldü. (Fotoğraf: REUTERS) örneklemek istiyoruz. Irak'a atılan bombalann tozunun henüz dinmediği ve gazetecilik mesleği onuruna yaraşır yazı, röportaj, programlar, vs'nin gün ışığında mumla arandığı bir ortamda belki işe yarar diye... France Culture radyosunda Alman kökenli bir gazeteci JacqueBne Henard'ın hazırladığı programda bir yazar, Jörg Friedrich, bir kıtap, "Der Brand - DeutschJand im Bombenkrieg 1940 -1945 / Yangm - Bombalar veya Bombardıman Savaşında AJman>"a" ve başlıktaki konu ele alınıyor. Fransızca program bugüne kadar ne dünyada ne de Almanya'da üzerine gidilememış bir tabuyu bizzat yazar, bir Fransız, bir de tngiliz uzman eşliğinde yaklaşık bir saat işliyor. 68 kuşağından, kanyer dışı tarihçi Friedrich 200 bin adet satan, Almanya kadar olmasa bile Ingıltere'yi de kanştıran 592 sayfalık ve 2002 sonunda yayûnlanan kitabında Amerikan ve Ingiliz bombardımanlannın bugünkü Ahnan toplumuna etkilerini inceliyor. 60 yıl sonra, 500 buı ölüm bir yana, taş üstünde taş bırakılmamışların topraklanndaki toplumsal bellekten ne beklersiniz? Almanlar yahuzca ve tümüyle cani ve cellat mıydı? Aynı zamanda kurban da değıJ miydi? Program Sarrebruck'lüleri, Saarbrücken'li kardeşlennın sorunlannı tanımaya çağınyordu. Saarlandischer Rundfiink'un (ARD) ginşimiyle başlayan, aralannda Radio France, RFI, France Televisions, ZDF gibi 8 resmi ve özel, Fransız ve Ahnan kurumunun yer aldığı FAGÖ'ye bu yıl 3/4'ü Almanya'dan TV alanında 55, Radyo'da 52, Yazılı Basm'dan 108 başvuru var. Mayıs sonunda belli olacak kararla, Almanya'dan Fransa'ya, Fransa'dan Ahnanya'ya bakış olduğu kadar veya Avrupa'nın herhangi bir ülkesınden, Avrupa'nın herhangi bir boyutuna, sorusuna bakış gibi son derece geniş bir yelpazede kalmak kaydıyla üç alanda 6'şar bin Euroluk ödiiil dağıtacak. 4 bin Euro'luk Genç Yetenek Ödülü'yle de 31 yaşından genç bir gazeteci taltif edilecek. Bir de Özel Onur Ödülü var. FAGÖ'ye aday olmak için Alman veya Fransız olmaya gerek yok. Bu ıkı dilden binnde yayımlanmış veya yayımlanmamış bir yazı, makale, dızı, TV veya radyo haberi, röportajı, programı hazırlayan tek gazeteci kadar, bir ekip veya servis de toplu biçimde yanşmaya katılabilır. Oralarda Fransızca, Ahnanca bilenler vardı, değil mi? tşte sıze bir adres: www.dfkr.org ugur.hukumaparis.com Basın etiâi nerede kaldı. Belçika'da 18 Mayıs genel seçimleri yaklaşırken Brüksel Türkiye'nin gündeminde seçimler ve AB ile ilgili gelişmelerle değil MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kıhnç'ın Avrupa gezisi sırasında 15 Nisan'da Brüksel Büyükelçiliği'nde düzenlenen toplantıyla, 10 gün sonra da olsa yerini aldı. Türkiye'de medyamızın bir kesimi "Kıhnç'ın sohbet toplanösını çarpıtarak" askerlen zor durumda bırakmaya çalıştı. Toplantı Milliyet ve Hürriyet'in ardından "Yobaz tarüşmasının esrar perdesi aralandı" başlığıyla Zaman'ın manşeti oldu. Hürriyet'in genel yayın yönetmeni Ertu^ııl Özkök köşesinde Brüksel Büyükelçiliğı'nin resmi kriptosunda yer alan bir cümleyi aktardı. Özkök, kriptoda Kılınç'm AB aleyhine konuştuğuyla ilgili cümleler yer aldığuıı yazdı. Cumhuriyet'in başyazılanndan birinde de belirtiidiği gibi "medyamızm kimi kesiminde askere karşı adeta düşmanca bir rutum görülüyor; genelde tslamcı gazeteierde göze çarpan bu akuna laik sayılan ya>m organlannda da kaütana eğüiıni var". Kılınç. toplantıda Alevilik, Islamiyet ve AB karşıtı tavır sergilemediği halde konuşması dinciler ve yandaşlannca çarpıtıldı. Halbukı Kılınç'ın Türk dernekleriyle yaptığı toplantıda bazı dinci gmplann provokasyon yaptıklan ancak etkili olamadıklan ortaya çıktı. Toplantıda bulunan temsilcilerden, bir grubun Kılınç'm sözlerine müdahale ettiği, kendi sözlerini kendilerinin alkjşladığı öğrenildı. Kılınç "İçinizde az da olsa basın mensubu varmış. Dışan çıkartmryorum ama haber yapmaya, konuşulanlan sızdınnava kalkmayın. Başuuzı belaya soknıayın" dememiş. Konuşmasına başlamadan önce, "Gazeteciler ya çıksın ya da yazmamak koşuluyla dinlesin. Burada konuşulanlar hiçbir kurumu bağiamaz, kişisel görüşlerimdir" diye uyarmış zaten basına kapalı olan bu "sohbet toplanbsuıda"... Kıluıç gazetecileri tehdit etmediği halde, Hadi Uhıengin, "Eh anlaştldı, demek gazeteciler MGK Sekreteri'nin Başuuzı belaya sokmayın" komutu karşısında 'hazır ola' geçip olay hakkında vazmamışlar" diyerek köşesinde toplantıda ^ _ _ bulunan gazetecileri küçümsüyor ve "Evrensel deyimle gazetedlere 'orTthe record',) 'yazılmaması kaydıyla' deıuİir. Her halûkârda, 'Başınızı belaya sokmayın' türii bir tehdit asla dile getirilemez" diye sürdürüyoryazısını. Toplantıda kendisi hazır bulunsaydı oradaki *vukuaö'' son satınna dek aktaracağım, aksi takdirde, gazeteci olamayacağını ve kendini, meslek eriğinin ırzına geçmiş sayacağuu belirtiyor Uluengin. Etik dersi verdiği bu yazısından daha iki gün önce bir yazısındaysa, Batı'da ADD'lerin MGK ginşimiyle kurdurulduğunu ve özel bütçeden desteklendiğıni dayanaktan yoksun bir şekilde ıddia ettiği için Brüksel ADD tarafindan kınanan Uluengin'e toplantıda dinleyici olarak bulunan gazetecilerden sert yanıt geldı. Brüksel'de diplomasi muhabirliği yapan bir arkadaşımız şunlan söyledi: "Toplanuya gazeteci srfaoyla davet edihnedik. Koordinas>on kurulunun e-mail'inden öğrendik. En başta, bu toplanönın basına kapah bir sohbet topianüsı olduğu ve pasanuı kişisel görüşierini içerdiği anlaüldL Gazetecilerden söyienenlerin ya/Jİmaması istendL Ben de >azümaması istendiği için yazmadun. Yazmam, yazümamasuu istevenin hakkma savgısızuk olurdu. Kılınç, anlaolanlan kamuovıı ile pa> laşmak istemediğiıu, bunun bir sohbet olduğunun alünı çizdi Kınnç'uı görüşünü paylaşınm paylaşmam, ama kuraDara uv-anm. Bu beninı meslek anlavişun. Gazetecilik etik kurauanna uvmadığunız için bu haldeyiz. Önüne gelen her duyduğunu haber vaparsa, paparazzi gazeteciMği ohır. Bu konu, ancak toplanbya kaolan bir dernek temsikLsi basın topianüsı yapıp tepki gösterseydi haber olurdu, Özkök, Genelkurmay'da off the record kaydrvia yapdan açıklamalan yazabilrvor mu? Basının inandıncıhğmı yitirmesinin en büyûk nedeni bu başıbozuktuk ve gazetecilik etiğine saygı BRÜKSEL ERDtVÇ UTKU gösterilmemesidir. Avrupa'nın göbeğinde hiç değilse gazetecilik etiğine uyahm. Paparazzi manüğı>ia gazetecilik ounaz." Toplantıda bulunan bir başka gazeteciden de benzer bır görüş geldi: "Hayatta her zaman başka şeyler oldugunu söylerim ve söyleyeceğim. Bu yazuanlan üstüme ahnn'onım. Kendini gazeteci kabul edenkr düşünsün. Bu konuda ilk gün tepkimi koydum. Arük AB'ye giriş sürecinde 'etik' denflen bir ahlaki kurumun oldugunu da kabuDenmek zorundavız. Teie\oleci züıni\eti ile bir yere varamayız. Paşa'nın din düşmanı olarak gösterümesi yanlış. Bazen susmak her yazılanı kabul etnıek anlamına gehnez." Yazmamalan koşuluyla toplantıya alınan gazeteciler gerekriği gibi davranıp haber yapmadıklan için etik açısından sorgulanırken "bir kriptonun nasıl olup da büyük bir gazetenin genel \ < ayuı müdürünün etine geçmiş veya okutturulmuş" olabileceği es geçildi. Brüksel'deki bir Türk gazeteci medyanın durumunu çok net bir şekilde özetledi: "Masum deginz hJcbirimiz!" Benim konuyla ilgili değerlendirmem ise evrensel deyimle(!) "off the record" ya da "off the ethic" oldu. Ingilizcede bu durum için "unethical" sözcüğü kuJlanılır. "Off the ethic" sözcüğünü anlamaz Ingilizler. Ne yazık ki bu sadece bizim için üretilmiş ve sadece bizim anlayacağımız birterim! erdincutku@yahoo.com 1961 ANAYASASI VE ÇAĞDAŞ DEMOKRASİ VAKH MALİ GENEL KURLX DAVETİ V'akflmızın Malı Genel Kurulu 20 Mayıs 2003 Salı günü saat 18.30'da Pera Palas Otelı'nde yapılacaktır. Çoğunluk sağlanama- dığı takdırde, 27 Ma>ıs 2003 Salı günü aynı yer \e aynı saatte toplanacaktır. Toplaotı Göodemi: 1) Başkanlık Dıvanı'nın teşkıli ve Divan'a tutanak ımzayetkı- si venlmesı. 2) 2002 yılı Faalıyet Raporu. bılançonun ve 2002 yılı Detıetçı- ler Raporu'nun okunması. görüşülmesı, Yönetim ve Denetçiler Ku- mlu'nun ıbrası. 3) 20O3 yılı Çalışma Raporu ile bütçenin okunarak görüşülme- si ve kabulü, 4) Dılek \e temennıler. GELİBOLU'DA SAHİBİNDEN SATILIK ARSALAR O 216 347 21 79 / O536 413O5 46 YILDIZELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 1995 142 Esas 2003 70 Karar Tescil davasının yapılan açık duruşması sonunda; Davacılar Alı, Bekir, Yusuf Utuş tarafindan mahkememize açılan davanın yapılan açık duruşması sonunda davanın reddine karar verilmış olup; Davalılar Yıldızeh ılçesi Belpınar Köyü'nden Mehmet oğlu, tbrahım Utuş ve Şahin Özel tüm aramalara rağmen bulunamadığından, mahke- memizce yokJuklannda duruşmalara devam olunarak davanın reddine karar verilmış olup; Işbu karar gazetede ilan edıldikten sonra taraflarca temyız edilmediği takdirde 15 gün içinde kesinleşeceğı ilan olunur. Basın: 20564 BARTIN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1988 745 Esas 1998 137 Karar Davalılar: 1- Süleyman oğlu Osman, 2- Süleyman kızı Sabıre, 3- Süleyman kızı Na2İre, 4- Hasan kızı Harice, 5- Hasan kansı Hatice. Ümmü Çakal vs. vekilleri tara- findan davalılar Mehmet Çetin vesair aleyhine Kemerköprü Mah. 6. pafta, 21 parsel sayılı taşınmazın tapuya tescıli ıçın yapılan yargılama sonunda venlen karar Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 2002/8436 esas. 9417 karar sayılı ve 23.12.2002 tanhlı ılamı ile onanmasına karar verilmış, onama ilamının tebliği sonucu davactlar Cmmü Çakal vs. vekili tarafindan karar düzeltme talebinde bulunulmuş olup yapılan yargılamasa sıra- sında davalılar adresleri tespıt edılemediğınden Yargıtay Onama Ilamı ve Tashıhj Ka- rar Dilekçesi yukanda ısimleri yazılı davalılara ilanen teblığ olunur. Basın: 12843 YILDIZELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı; 2000'230 Karayollan Genel Müdürlüğü tarafindan mahke- memize açılan Tapu îptali ve Tescil davasına esas olmak üzere; Yıldızeli ilçesi Mumçu Çiftligi Köyü'nden dava- lılar Hasan Inal. Keziban Yeğiner (Çavşak), Ayşe Çamcı (îbiş), Ali Çamcı, Gülhanım Yıldınm (tbiş) ve Necmettin Ibiş tüm aramalara rağmen tebligata yarar açık ve kesin adresi bulunamadığından ken- dilerine dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edi- lemediğinden, yurtdışında ve Türkiye'de yayımla- nan gazetelerden birinde; Duruşma günü 28.05.2003 günü saat 10.45'e bı- rakılan duruşmada davalılann bizzat hazır olmala- n, olmadıkları takdirde kendilerini bir vekil ile temsil ettirmeleri ve diyeceklerini bildirmeleri aksi takdirde duruşmalanna yokluklannda devam edilip karar verileceği dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 20563 BAKIRKÖY1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 2002/660 Davacı Zöhre Biçer vekili Av. Erdal Kadem tarafindan davab Hüseyin Biçer aleyhine açılan evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniy- le boşanma davasmda: Hürriyet Mahallesi, Er- kan Sokak No: 13/1 Yenibosna-Bahçelievler-îs- tanbul adresinde olduğu bildirilen davalı Hüse- yin Biçer'e dava dilekçesi tebliğ edilemediğin- den, zabıtaca da adresüıin meçhul olduğu bildi- rildiğinden, davalı Hüseyin Biçer'e duruşma gününün ve dava dilekçesinin ilanen tebliğine karar verilmiştir. Karar gereğince davalının 10.07.2003 günü saat 10.30'da mahkemede ha- zır bulunmadığı ya da kendisıni vekille temsil ettinnediği takdirde yargılamaya yokluğunda devam edileceği ve hüküm verileceği ilanen tebhğ olunur. Basın: 21068
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear