Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 4MAYIS2003RAZAR
10 P A Z A R Y 4 Z D L A R I dishab@cumhuriyet.com.tr
ÖdüUer Saarbrückenli mi, Sarrebrucklümü?
Aslında ne bin ne öteki ya! Ya da ikisi birden...
Emperyal olduğuna bıanalı beri, her attığı
bornbadan şehvetle zevk alan ABD'nin çömezlik
dönemlerinde yok ettiğı bdr kent. Bugün
Fransa'nın dofu hududurua 3 km. uzakhkta, 200
bin nüruslu. 20 yüzyıllık Kelt kökenli "CasteDum
Sarabrucca*. 1944'te 11 bin hanesinden taş
üstünde taş kalmamış bir yığıntıdan ibaretti. Bir
yanağına vurana, öteki yanağı olmadığından olsa
zahir (!), envai çeşit bomb»a yağdıran "Hür
Dünya'run îsatokadı**ARD, buraya zamanında
bir askeri üs kurmakJa yetanmiş. Elbette "Hazreti
MarshaD" yardımlanru unutmak gibı
"nankörlük" ne haddimize düşmüş... Her neyse!
Sınır denen keşfe karşın, yazılı lcayıtlara
"Cermen soyunun en Freikk lormasr coğrafyası
diye geçen Sarrebruck, ılk "Fransız devrimd
1793'teuğruyor. Barok şatosu yağma
edilip temeline kadar yakıp yıkılıyor. 1797'de
Campo Formio Antlaşması'yla Fransa'ya ilhak
ediliyor. 1815 'te yeniden Prusya topraklanna
karılankent, 1852'dedemiryolu, 1860'taakarsu
yoluyla (Saar Nehri'ne açılan kanallarla)
Fransa'ya damardan bağlanıyor. tki halk
tarihlerinin en kanlı savaşını 1870-7 l'de yaşıyor.
Bugünkü siyasi hanta kaba hatlanyla 1871 banş
antlaşmasında şekilleniyor. Alman eyalet
sisteminin öncüsü denebilecek dönüşümler
çerçevesinde, Saarland eyaletinin ılk adınu
1909'da atıhyor ve St.Johann, Malstaatt- Burbach
gibi kasabalar, büyükkent Saarbrücken etrafında
Saarstatte (Saar şehirleri) olarak bütünleşiyor.
Kent toplam 105.000 canla Reich'in (krallık) 5.
kalabalık kenti unvanını kazanıyor. tlk Dünya
Kapışması sonunda kaybeden Almanya,
Fransa'nın kuzeydeki kömür ocaklanna verdiği
PARİS
UĞUR
HÜKÜIVI
tahribatı tazmin
edebilmek için zaten
idari olarak bağımlı
oldugu
Saarbrücken'dekı
kömür madenlenni
Fransa'ya devretmek
zorunda kahyor.
1935'tedüzenlenen
halk oylamasında kent sakinlerinin yüzde 91 'inin
iradesiyle kent tümüyle Almanya'ya döndüğü
gibi 900 miryon franga da kömür madenleri eskı
sahiplerini buluyor. Ben2eri bir senaryo tkinci
Dünya Kapışması ardından yaşanıyor. 1955'e
kadar Fransız gümrük sınırlan dahilindeki
Sarrebruck, bu tarihteki halkoylamasının uzantısı
1957'de yine Almanya'ya katıhyor. Yüzyıllann
düşman kardeşleri, Avrupa Birliği'nın çekirdeğı
Almanya-Fransa, Şansörye Konrad Adenauer ve
Cumhurbaşkanı Charles de GauDe'ün imzaladığı
Ehysee Antlaşması (22-23 Ocak 1963) ile
inanılması şu an bile zor bir yakmlaşmaya zemin
hazırlıyorlardı. ABD Imparatorluğu'nun Irak
küstahlığına kafa tutabilme tavnnın ardında yatan
temel faktörlerden bırinin de bu oldugunu
görmeden edemezdik. Hele hele bir hafta önce
Saarbrücken'de, bu yıl 17."si düzenlenen Fransız-
Alman Gazetecilik Odülü (FAGÖ) ön jünsi üyesı
deneyimini yaşayınca... Bir kere Saarland
gerçekten Almanya'nın en frankofon eyaletı.
Kanıt, sadece ana arter Bahnhof Str. Istasyon
Caddesi ve civanndaki Monsieur Bar, Madame
Restaurant veya Mademoiselle Güzellik butikleri
değil. Esnafindan sokaktaki gençlere çok sayıda
Fransızca konuşanın varlığı ve sonrası... Bu
noktada Radyo ödülü adaylanndan bınnin esenni
Ocak Nehri'nin
ardındaki tarih
ABD her zaman kendini bir
"meftingpot", yani her ırk ve
kültürden insanın bir arada uyum
içinde yaşadığı bir toplum olarak
tarumlar, ama bence Brezirya bu
konuda bu ülkeden çok daha başanlı.
ABD'de beyaz, siyah, Latin ve melez
aynmı var ama Brezirya'da böyle bir
aynm yapmak söz konusu bile olamaz!
Aynı ailede bile farklı renkler görmek
doğal. Mesela arkadaşımın anneannesi
siyah, dedesi beyaz, böylece annesi
daha açık tende. Babaannesi yerli,
dedesi siyah, böylece babası farklı bir
tonda. Pedro Aharez Cabral
liderliğinde Portekızliler Brezirya'yı
keşfedip 1500yılındakolonileri
başlatmış. Kâşıf Mem De Sa, 20 Ocak
1502'de Guanabara Körfezi "ne girince
oranın bir nehir oldugunu sanmış,
böylece şehrin adını "Ocak Nehri" -
"Riode Janeiro" koymuş. 20 Ocak
tarihi Aziz Sebastiyan'ın günü olduğu
için şehrin koruyucusu olarak Aziz
Sebastiyan benimsenmiş; şehrin tam
adı ise "Sao Sebasttan do Rk> de
Janeiro" - "Ocak Nehri'nin Sen
SebastivanT - ama kimse bu kadar
uzun ismi kullanmıyor. Portekizliler
Brezilya'ya vardığında orada 7 milyon
yerli oldugunu rapor etmiş.
Keşfettikleri en değerli şey Brezirya'ya
özgü pau brasil ağacı
olmuş, ülke ismini
buradan alıyor. Şeker
üretimiyle beraber
Afrika'dan köleler
getirttneye başlamışlar.
Burada, Amerika kıtası
üzerinde kurulan başka
hiçbir kolonide
olmadığı kadar ırldar arası evlilikler
ohnuş. Portekizliler, öbür Avrupalılann
aksine, yerliler ve Afrıkalı köleler ıle
evlenmiş. Bunun dışında yerlilerle
Afrikalılar arasında da evlilik
yaygınlaşmış. tşte Brezirya bu özel
renkliliğini bu ırklar arası birleşmelere
borçlu. 1807"de Napoleon Bonaparte
Portekiz'e ilerlerken Kral VL Dom
Joao ailesiyle Brezirya'ya kaçıp
yerleşmiş (Portekizcede hiçbir kelime
'n' ile bitmiyor, fakat sondaki 'm' harfî
'n' olarak okunuyor). 1821 'de Dom
Joao Portekiz'e dönünce yönetimi oglu
L Dom Pedroya (1798-1834) bırakmış.
1822'de Dom Pedro Brezirya 'ıun
Portekiz'den bağımsızlığını ilan etmiş,
Sao Paolo'dan Rio'ya dönerken
babasııun koloniyle ilgili planlan
hakkında haber almış. Bunun üstüne
Ipiranga Nehri'nin hemen yakınında
kıhcını kaldınp "Ya özgürlük ya
ölüm!" diye bağımuş, kılıcı yere
saplayarak bağımsızlık ilan etmiş. Dom
Pedro babasına haber yollayınca babası
tartışmasız koloniyi onun yönetimine
tamamen de\Tetmiş. 183 l'e kadar
ülkeyi yönetmiş. Oğlu IL Dom Pedro
(1825-91) 6 yaşında tahta geçip 1889'a
kadar iktidarda kalmış. II. Pedro
1888'de kölelığı kaldırmış. Brezirya
tanhinın ilginç bir gerçeği de hiç
bağımsızlık savaşı olmaması. Farklı
bolgelerdeki bazı iç savaşlar dışında
RIO DE JANEIROIÎ
BARIŞ
GÜNERSEL
büyük savaş hiç olmamış - bu yüzden
savaş kavramı günlük hayattan uzak.
Breziryalılann krallan I. ve II. Dom
Pedro hakkında ilginç hikâyeleri var. I.
Dom Pedro tam bir Casanova'ymış.
Sao Critovao'daki sarayından metresi
Santos Markizi Domitüanın evine
giden uzun bir yeraltı tüneli yaptırmış,
böylece kimseler görmeden sevgilisini
ziyaret edebiliyormuş. I. Pedro'nun
sadece gençlik dönemine ait portreleri
var. Komiktir, oğlu II. Pedro'nun
portreleri ise sadece yaşlıhk dönemine
ait. II. Pedro ile ilgili ilginç aynntı da
zorla evlendirildikten sonra hayatı
boyunca siyah giymesi. Babası ne
kadar enerji ve hayat dolu idiyse oğlu o
kadar sakin ve hüzün doluymuş.
Telefonun patenti II. Pedro sayesinde
alınmış. Bilime düşkün olan II. Pedro
Avrupa'dakı ıcatlan değerlendiren bir
konseye üyeymiş. Yakın dostu
Ataunder Graham Befl, ıcadı olan
telefonu kamuya ilk defa II. Pedro ile
tanıtmış. Bell'in sesini telefonun öbür
ucundan duyan Kral hayret içinde,
u
Ama sen konuşuyorsun!" demiş. 19.
yüzyılda kahve Brezilya'nın en önemli
üriinü haline gelmiş. Neredeyse 1
milyon Avrupalıyı (özellikle
îtaryanlan) çeken kahve üretimiyle
ülke kahve ekicilerinin denetimine
girmiş ve 15 Kasım 1889'da
^rezirya'da cumhuriyet ilan
edilmiş. Gelelim 20.
yüzyıla... 1930'a kadar 18
yaşın üstündeki okuryazar
erkeklerin oy kullanabıldığı
sistem devam etmiş.
1930'dakidevriminbaşında
Getlio Vargas varmış; 1930-
34 arası devrim hükümetinin başında
olup 1934'te başkan seçılmiş. 1937'de
askeri darbe yaparak ülkenin diktatörü
olmuş. 1946'ya kadar sıyasal
istikrarsızlık devam etmiş; o yıl yeni
anayasa ile demokratik seçime geri
dönülmüş. Fakat bu, ülkedeki politik
sorunlan gidermemiş. 1964'teordu
solu zayıflatmak ve korkunç haldeki
ekonomiyi (enflasyon yüzde 100)
düzeltmek için darbe yapmış.
Diktatörlük 20 yıl sürmüş. 1984'te, 20
yıl aradan sonra Tancredo \eves ilk
sivil başkan secilmiş. 1988'te oluşan
yeni anayasayla Brezirya demokratik
bir ülke ohnuş. 16 yaşını dolduranlar
oy kullanabiliyor. 18 yaşından 70
yaşına kadar okuryazar vatandaşlann
oykullanması zorunlu. 1989'daki ilk
gerçek demokratik seçimde Fernando
CoDor de MeDo başkan olmuş. 1994'te
Fernando Henrique Cardoso başkan
seçihniş. Cardoso'nun ekonomik planı
"Real Planı" ıle para bırimi real ohnuş;
bu değişimle aylık enflasyon yüzde 45-
50'den yüzde 1-2'ye düşmüş. Brezirya
tarihinde sık sık para birimi sık sık
değişmiş. Para birimlerinden baalan
cruzeiro, cruzeiro novo, cruzado,
cruzeiro real. 1998'de Cardoso ikinci
kez bu federatif ülkenin başkanı
seçihniş. Ve geldik bugüne, herkesin
sevip umutlannı bağladığı Lula'ya.
bgunersekaİhoünaiLcom
PttDU JVfudvİd9
d.€ ^ ^ean
**au
'' dün ^ günlük bir ziyaret için Vatikan'dan İspanya'nın başkenti
Madrid'e gitti. Papa havaalanında Kral Juan Caıios ve Kraüçe Sophia tarafindan
karşılandı. Yürümekte güçlük çeken Papa, uçaktan otomobile kadar, kendisi için özel olarak üretilen ve görevüler
tarafindan itilen tekerlekli bir aracın üstünde götürüldü. (Fotoğraf: REUTERS)
örneklemek istiyoruz. Irak'a atılan bombalann
tozunun henüz dinmediği ve gazetecilik mesleği
onuruna yaraşır yazı, röportaj, programlar, vs'nin
gün ışığında mumla arandığı bir ortamda belki
işe yarar diye... France Culture radyosunda
Alman kökenli bir gazeteci JacqueBne Henard'ın
hazırladığı programda bir yazar, Jörg Friedrich,
bir kıtap, "Der Brand - DeutschJand im
Bombenkrieg 1940 -1945 / Yangm - Bombalar
veya Bombardıman Savaşında AJman>"a" ve
başlıktaki konu ele alınıyor. Fransızca program
bugüne kadar ne dünyada ne de Almanya'da
üzerine gidilememış bir tabuyu bizzat yazar, bir
Fransız, bir de tngiliz uzman eşliğinde yaklaşık
bir saat işliyor. 68 kuşağından, kanyer dışı tarihçi
Friedrich 200 bin adet satan, Almanya kadar
olmasa bile Ingıltere'yi de kanştıran 592 sayfalık
ve 2002 sonunda yayûnlanan kitabında Amerikan
ve Ingiliz bombardımanlannın
bugünkü Ahnan toplumuna etkilerini
inceliyor. 60 yıl sonra, 500 buı ölüm bir
yana, taş üstünde taş bırakılmamışların
topraklanndaki toplumsal bellekten ne
beklersiniz? Almanlar yahuzca ve
tümüyle cani ve cellat mıydı? Aynı
zamanda kurban da değıJ miydi?
Program Sarrebruck'lüleri,
Saarbrücken'li kardeşlennın sorunlannı
tanımaya çağınyordu. Saarlandischer
Rundfiink'un (ARD) ginşimiyle
başlayan, aralannda Radio France, RFI,
France Televisions, ZDF gibi 8 resmi
ve özel, Fransız ve Ahnan kurumunun
yer aldığı FAGÖ'ye bu yıl 3/4'ü
Almanya'dan TV alanında 55,
Radyo'da 52, Yazılı Basm'dan 108
başvuru var. Mayıs sonunda belli
olacak kararla, Almanya'dan Fransa'ya,
Fransa'dan Ahnanya'ya bakış olduğu
kadar veya Avrupa'nın herhangi bir
ülkesınden, Avrupa'nın herhangi bir
boyutuna, sorusuna bakış gibi son
derece geniş bir yelpazede kalmak
kaydıyla üç alanda 6'şar bin Euroluk
ödiiil dağıtacak. 4 bin Euro'luk Genç
Yetenek Ödülü'yle de 31 yaşından genç
bir gazeteci taltif edilecek. Bir de Özel
Onur Ödülü var. FAGÖ'ye aday olmak
için Alman veya Fransız olmaya gerek
yok. Bu ıkı dilden binnde yayımlanmış
veya yayımlanmamış bir yazı, makale,
dızı, TV veya radyo haberi, röportajı,
programı hazırlayan tek gazeteci kadar,
bir ekip veya servis de toplu biçimde
yanşmaya katılabilır. Oralarda
Fransızca, Ahnanca bilenler vardı,
değil mi? tşte sıze bir adres:
www.dfkr.org
ugur.hukumaparis.com
Basın etiâi nerede kaldı.
Belçika'da 18 Mayıs genel seçimleri
yaklaşırken Brüksel Türkiye'nin
gündeminde seçimler ve AB ile ilgili
gelişmelerle değil MGK Genel Sekreteri
Orgeneral Tuncer Kıhnç'ın Avrupa
gezisi sırasında 15 Nisan'da Brüksel
Büyükelçiliği'nde düzenlenen
toplantıyla, 10 gün sonra da olsa yerini
aldı. Türkiye'de medyamızın bir kesimi
"Kıhnç'ın sohbet toplanösını
çarpıtarak" askerlen zor durumda
bırakmaya çalıştı. Toplantı Milliyet ve
Hürriyet'in ardından "Yobaz
tarüşmasının esrar perdesi aralandı"
başlığıyla Zaman'ın manşeti oldu.
Hürriyet'in genel yayın yönetmeni
Ertu^ııl Özkök köşesinde Brüksel
Büyükelçiliğı'nin resmi kriptosunda yer
alan bir cümleyi aktardı. Özkök,
kriptoda Kılınç'm AB aleyhine
konuştuğuyla ilgili cümleler yer aldığuıı
yazdı. Cumhuriyet'in başyazılanndan
birinde de belirtiidiği gibi "medyamızm
kimi kesiminde askere karşı adeta
düşmanca bir rutum görülüyor; genelde
tslamcı gazeteierde göze çarpan bu
akuna laik sayılan ya>m organlannda da
kaütana eğüiıni var". Kılınç. toplantıda
Alevilik, Islamiyet ve AB karşıtı tavır
sergilemediği halde konuşması dinciler
ve yandaşlannca çarpıtıldı. Halbukı
Kılınç'ın Türk dernekleriyle yaptığı
toplantıda bazı dinci gmplann
provokasyon yaptıklan ancak etkili
olamadıklan ortaya çıktı. Toplantıda
bulunan temsilcilerden, bir grubun
Kılınç'm sözlerine müdahale ettiği,
kendi sözlerini kendilerinin alkjşladığı
öğrenildı. Kılınç "İçinizde az da olsa
basın mensubu varmış. Dışan
çıkartmryorum ama haber yapmaya,
konuşulanlan sızdınnava kalkmayın.
Başuuzı belaya soknıayın" dememiş.
Konuşmasına başlamadan önce,
"Gazeteciler ya çıksın ya da yazmamak
koşuluyla dinlesin. Burada konuşulanlar
hiçbir kurumu bağiamaz, kişisel
görüşlerimdir" diye uyarmış zaten
basına kapalı olan bu "sohbet
toplanbsuıda"... Kıluıç gazetecileri
tehdit etmediği halde, Hadi Uhıengin,
"Eh anlaştldı, demek
gazeteciler MGK
Sekreteri'nin Başuuzı
belaya sokmayın" komutu
karşısında 'hazır ola' geçip
olay hakkında
vazmamışlar" diyerek
köşesinde toplantıda ^ _ _
bulunan gazetecileri
küçümsüyor ve "Evrensel deyimle
gazetedlere 'orTthe record',)
'yazılmaması kaydıyla' deıuİir. Her
halûkârda, 'Başınızı belaya sokmayın'
türii bir tehdit asla dile getirilemez" diye
sürdürüyoryazısını. Toplantıda kendisi
hazır bulunsaydı oradaki *vukuaö'' son
satınna dek aktaracağım, aksi takdirde,
gazeteci olamayacağını ve kendini,
meslek eriğinin ırzına geçmiş sayacağuu
belirtiyor Uluengin. Etik dersi verdiği
bu yazısından daha iki gün önce bir
yazısındaysa, Batı'da ADD'lerin MGK
ginşimiyle kurdurulduğunu ve özel
bütçeden desteklendiğıni dayanaktan
yoksun bir şekilde ıddia ettiği
için Brüksel ADD tarafindan
kınanan Uluengin'e toplantıda
dinleyici olarak bulunan gazetecilerden
sert yanıt geldı. Brüksel'de diplomasi
muhabirliği yapan bir arkadaşımız
şunlan söyledi: "Toplanuya gazeteci
srfaoyla davet edihnedik. Koordinas>on
kurulunun e-mail'inden öğrendik.
En başta, bu toplanönın basına
kapah bir sohbet topianüsı olduğu ve
pasanuı kişisel görüşierini içerdiği
anlaüldL Gazetecilerden söyienenlerin
ya/Jİmaması istendL Ben de
>azümaması istendiği için
yazmadun. Yazmam,
yazümamasuu istevenin
hakkma savgısızuk
olurdu. Kılınç, anlaolanlan
kamuovıı ile pa> laşmak
istemediğiıu, bunun bir
sohbet olduğunun alünı
çizdi Kınnç'uı görüşünü paylaşınm
paylaşmam, ama kuraDara uv-anm. Bu
beninı meslek anlavişun. Gazetecilik etik
kurauanna uvmadığunız için bu
haldeyiz. Önüne gelen her duyduğunu
haber vaparsa, paparazzi gazeteciMği
ohır. Bu konu, ancak toplanbya kaolan
bir dernek temsikLsi basın topianüsı
yapıp tepki gösterseydi haber olurdu,
Özkök, Genelkurmay'da off the record
kaydrvia yapdan açıklamalan yazabilrvor
mu? Basının inandıncıhğmı yitirmesinin
en büyûk nedeni bu başıbozuktuk ve
gazetecilik etiğine saygı
BRÜKSEL
ERDtVÇ
UTKU
gösterilmemesidir. Avrupa'nın göbeğinde
hiç değilse gazetecilik etiğine uyahm.
Paparazzi manüğı>ia gazetecilik ounaz."
Toplantıda bulunan bir başka
gazeteciden de benzer bır görüş geldi:
"Hayatta her zaman başka şeyler
oldugunu söylerim ve söyleyeceğim. Bu
yazuanlan üstüme ahnn'onım. Kendini
gazeteci kabul edenkr düşünsün.
Bu konuda ilk gün tepkimi koydum.
Arük AB'ye giriş sürecinde 'etik'
denflen bir ahlaki kurumun oldugunu da
kabuDenmek zorundavız.
Teie\oleci züıni\eti ile bir yere varamayız.
Paşa'nın din düşmanı olarak
gösterümesi yanlış. Bazen susmak her
yazılanı kabul etnıek anlamına
gehnez." Yazmamalan koşuluyla
toplantıya alınan gazeteciler gerekriği
gibi davranıp haber yapmadıklan için
etik açısından sorgulanırken "bir
kriptonun nasıl olup da büyük bir
gazetenin genel \
<
ayuı müdürünün
etine geçmiş veya okutturulmuş"
olabileceği es geçildi. Brüksel'deki
bir Türk gazeteci medyanın durumunu
çok net bir şekilde özetledi: "Masum
deginz hJcbirimiz!" Benim konuyla
ilgili değerlendirmem ise evrensel
deyimle(!) "off the record" ya da "off
the ethic" oldu. Ingilizcede bu durum
için "unethical" sözcüğü kuJlanılır. "Off
the ethic" sözcüğünü anlamaz Ingilizler.
Ne yazık ki bu sadece bizim için
üretilmiş ve sadece bizim anlayacağımız
birterim!
erdincutku@yahoo.com
1961 ANAYASASI VE ÇAĞDAŞ DEMOKRASİ VAKH
MALİ GENEL KURLX DAVETİ
V'akflmızın Malı Genel Kurulu 20 Mayıs 2003 Salı günü saat
18.30'da Pera Palas Otelı'nde yapılacaktır. Çoğunluk sağlanama-
dığı takdırde, 27 Ma>ıs 2003 Salı günü aynı yer \e aynı saatte
toplanacaktır.
Toplaotı Göodemi:
1) Başkanlık Dıvanı'nın teşkıli ve Divan'a tutanak ımzayetkı-
si venlmesı.
2) 2002 yılı Faalıyet Raporu. bılançonun ve 2002 yılı Detıetçı-
ler Raporu'nun okunması. görüşülmesı, Yönetim ve Denetçiler Ku-
mlu'nun ıbrası.
3) 20O3 yılı Çalışma Raporu ile bütçenin okunarak görüşülme-
si ve kabulü,
4) Dılek \e temennıler.
GELİBOLU'DA SAHİBİNDEN
SATILIK ARSALAR
O 216 347 21 79 / O536 413O5 46
YILDIZELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Sayı: 1995 142 Esas 2003 70 Karar
Tescil davasının yapılan açık duruşması sonunda; Davacılar Alı, Bekir, Yusuf Utuş
tarafindan mahkememize açılan davanın yapılan açık duruşması sonunda davanın
reddine karar verilmış olup; Davalılar Yıldızeh ılçesi Belpınar Köyü'nden Mehmet
oğlu, tbrahım Utuş ve Şahin Özel tüm aramalara rağmen bulunamadığından, mahke-
memizce yokJuklannda duruşmalara devam olunarak davanın reddine karar verilmış
olup; Işbu karar gazetede ilan edıldikten sonra taraflarca temyız edilmediği takdirde
15 gün içinde kesinleşeceğı ilan olunur. Basın: 20564
BARTIN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
1988 745 Esas 1998 137 Karar
Davalılar: 1- Süleyman oğlu Osman, 2- Süleyman kızı Sabıre, 3- Süleyman kızı
Na2İre, 4- Hasan kızı Harice, 5- Hasan kansı Hatice. Ümmü Çakal vs. vekilleri tara-
findan davalılar Mehmet Çetin vesair aleyhine Kemerköprü Mah. 6. pafta, 21 parsel
sayılı taşınmazın tapuya tescıli ıçın yapılan yargılama sonunda venlen karar Yargıtay
8. Hukuk Dairesi'nin 2002/8436 esas. 9417 karar sayılı ve 23.12.2002 tanhlı ılamı ile
onanmasına karar verilmış, onama ilamının tebliği sonucu davactlar Cmmü Çakal vs.
vekili tarafindan karar düzeltme talebinde bulunulmuş olup yapılan yargılamasa sıra-
sında davalılar adresleri tespıt edılemediğınden Yargıtay Onama Ilamı ve Tashıhj Ka-
rar Dilekçesi yukanda ısimleri yazılı davalılara ilanen teblığ olunur. Basın: 12843
YILDIZELİ ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Sayı; 2000'230
Karayollan Genel Müdürlüğü tarafindan mahke-
memize açılan Tapu îptali ve Tescil davasına esas
olmak üzere;
Yıldızeli ilçesi Mumçu Çiftligi Köyü'nden dava-
lılar Hasan Inal. Keziban Yeğiner (Çavşak), Ayşe
Çamcı (îbiş), Ali Çamcı, Gülhanım Yıldınm (tbiş)
ve Necmettin Ibiş tüm aramalara rağmen tebligata
yarar açık ve kesin adresi bulunamadığından ken-
dilerine dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edi-
lemediğinden, yurtdışında ve Türkiye'de yayımla-
nan gazetelerden birinde;
Duruşma günü 28.05.2003 günü saat 10.45'e bı-
rakılan duruşmada davalılann bizzat hazır olmala-
n, olmadıkları takdirde kendilerini bir vekil ile
temsil ettirmeleri ve diyeceklerini bildirmeleri aksi
takdirde duruşmalanna yokluklannda devam edilip
karar verileceği dava dilekçesi yerine kaim olmak
üzere ilan olunur. Basın: 20563
BAKIRKÖY1. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas No: 2002/660
Davacı Zöhre Biçer vekili Av. Erdal Kadem
tarafindan davab Hüseyin Biçer aleyhine açılan
evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniy-
le boşanma davasmda: Hürriyet Mahallesi, Er-
kan Sokak No: 13/1 Yenibosna-Bahçelievler-îs-
tanbul adresinde olduğu bildirilen davalı Hüse-
yin Biçer'e dava dilekçesi tebliğ edilemediğin-
den, zabıtaca da adresüıin meçhul olduğu bildi-
rildiğinden, davalı Hüseyin Biçer'e duruşma
gününün ve dava dilekçesinin ilanen tebliğine
karar verilmiştir. Karar gereğince davalının
10.07.2003 günü saat 10.30'da mahkemede ha-
zır bulunmadığı ya da kendisıni vekille temsil
ettinnediği takdirde yargılamaya yokluğunda
devam edileceği ve hüküm verileceği ilanen
tebhğ olunur. Basın: 21068