25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13MAYIS2003SALI HABERLER Bir Arada Var Olma ve îletişim Hareketi'nin Midilli'deld toplantısından 'dostluk' mesajlan çıktı GençlerbanşaelkoyduSERDARKIZIK tZMİR - Ege'nin iki yakasında banş mücadelesirıi 15 yıldır sürdü- renlenn diızenlediği toplantıda bu kez farklı biryakla-şım sergilendi. Yu- nanlı üç ünnersite öğrencisı, nes- nel degerlendirmeleriyle sempoz- yuma damgalanru vurdular. 1986 yılında eski DikiJi BeJediye Başkanı Osman Özgüven'in. eski Midilli Belediye Başkanı StratisPiü- Bs'in de katkılarıy la düzenlediği Di- kıli Festivalı'nde tohumları atılan dostluk sürecı, çeşitli aşamalardan geçti. Bazılarına tanık olduğumuz bu buluşmalarda, geraellikle çeşitli kay- gılar nedeniyle sorunun asıl boyu- tuna değinilmedi. Ancak bu kez Yu- nanlı gençler Midilli'de gerçekleşti- rilen buluşmada, banş ve dostluk sürecine farklı bir pencereden yak- laştılar; tarihsel gerçekleri dile ge- tirmekten korkmadıklannı göster- diler: sorunlann Ajıadolu'nun işga- liyle başladığını, Türk halkının Yu- nan halkına göre banşı daha çok sa- vunduğunu ve bu konuda daha iç- ten davrandığını söylediler. tşbırli- ği için kendi yetkililerinden söz de- ğil, eylem beklediklerini dile getir- diler. 'Yapılacak çok iş var' Midilli'deki buluşmayı düzenle- yen Ege 'de 'Bir Aı-ada Var Olma ve İletişim Hareketi'nin Başkanı, ger- çek banşsever Neli Hatzidakinin "Banşuı güçlendirilmesi yolunda or- taya konulan çabatar, bize mutiuluk vermektedir. Ancak henûz bu alan- da önümüzde yapılacak çok iş var" sözleriyle başlayan programda, fark- lı bir duyarlılık vardı. Türk heyetinin bile aklına gelme- mesine karşın Yunanistan Ege Cni- versitesi'nde okuyan PanagiotisGol- fis, herkesi Bingöl depreminde ya- şamını yitirenler için saygı duruşu- na çağırdı. Ardından da belirli güç- lerin planlanyla iki ülke arasındaki EAAHNOTO TÜRK-YUNAN GÖR unan Ege Üniversitesi'nin Sakız'daki bir bölümünde okuyan Yannis Makridakis. Türklerin banşı daha yığınsal ve samimi biçimde savunduklarını belirterek, "Bizim 13-30 yaş arası gençlerimiz, banş ve dostluk konusunda Türkiye'ye göre çok gerideler. Biz burada yaklaşımlanmızdan dolayı devlet ve toplumun bazı kesimleriyle sorunlar yaşıyoruz"' dedi. ilişkilerin yıllardır gergin tutuldu- ğunu, bu nedenle savunmaya büyük pay aynldığını, eğitim ve sağlıgın geri kaldığını söyledi. Ardından konuşan üniversite öğ- rencisi Pulimus Mihalis, daha vuru- cu bir yaklaşım sergiledi tarihsel gerçeklen dile getirirken: "Küçük Asya felaketi denen Yunan ordusunun Anadolu'ya çıkışuun ar- dından, iki halkın arasında derin va- ralar açıkh. Yıflarca yaraülan kuşku, siyasal çevrelercc büyültüldü. Biz gençler şimdi daha gıiçlü bir şekiide banşı, dostluğu istiyoruz ve kendi üniversitemizin rektörüne bir çağn- da buJunuyonız; Türkiye'deki Ege Üniversitesi'yle bizi her yıl düzenle- diğinûz geleneksel kültür etkinlikle- rindc buluştursun; Türkheli arkadaş- lanmız bu etkinlikkrde konuk değü, Cam üye olarak yer alsınlar; iki iini- yersitede karşıbkb dersler verilsin. Örneğin üniversiteler arasında or- tak bir arkeoloji bölümü kurulsun. Bu bir ütopya değildir." Türkler dostluğa daha açık' Bütün kahlımcılann içtenlikle kar- şıladığı bu yaklaşımlann ardından söz alan, Ege Üniversitesi'nin Sakız'da- ki bir bölümünde okuyan Yannis Makridakis, büyük alkışlarla karşı- lanan sözlerini dile getirdi cesurca: "TürkKe'de halk, dostluğa bizden daha açık ve olgun. Türkiye'ye gklip gelrvorum. Gördüm kj orada banşı savunanlann sayısı hem daha çok, hem de daha samimiler. Bizim 13- 30 yaş arası gençlerimiz, banş ve dostluk konusunda Türkiye'ye gö- re çok gerideler. Biz burada yakla- şımlanmızdan dolayı devlet ve top- lumun bazı kesimleriyle sorunlar yaşıyoruz." Ardından da sonıut Önerilerini sı- raladı Makridakis: "Buradaki Ege ÜnKersitesi yöne- tinü yükümlülüklerini yerine getir- sin. Burada bir Türkçe bölümü açü- sm. Aynı bölümün Türkiye'de Ege l nrversitesi'nde de kuruhnası için haraketejgeçilsûı. Örneğin ben Tür- kiye'de TOMERadmdaki bir üniver- site kuruluşundan, çok düşük bir üc- rede Türkçe dersleri alabiliyorum. Ama Yunanistan'da Türk gençleri için Yunanca öğrenecekleri böyle bir olanakyok" 'Gelecek için büyük umut' Çanakkale Üniversitesi Rektör Yardımcısı Ali Osman Ozturk'ün, "Sınır Ötesi İşbirliği İçin Komşu DiDerinin Oğretimi" adıyla toplan- tıda sunduğu proje, genç bir Yu- nanhnın yaklaşımlanyla böylesine somutlanınca banş umutlan daha da büyüdü. Özellikle Yunanlı gençle- rin son yakJaşımlannın farklılık ta- şıdığını. "12yudırikihalkarasında- ki etkinliklere katıhyonım, ancak böyteaçıkvefarkh bir rurumla ilk kez karşüaşmrunı. Yunanh gençleri kut- hıyorum' 1 sözleriyle değerlendiren Altınoluk Belediye Başkanı İsmail Aynura, Osman Ozgüven de şu sap- tamalarla katıldı: "İlkkezgençlerin banşa, dosthığa bu denü sahiplenme- sine tanık olduk. İlk kez gençler söz aldı ve banşı yansız, objektif ortaya koydular. Bu, gelecek için böyük bir umuttur." Gençler söz aldıkça umutlar büyüyecek anlaşılan... 'Dostluğu halklar sağlar' • tZMtR(AA)-Türk Giritliler Kültür ve Dostluk Derneği Başkanı Dr. Abidin Bayraktaroğlu, Türk- Yunan dostluğunu iki ülke halklannın sağlayabileceğini, siyasetçılerin ise onlan izlemek zorunda kalacağını belirterek, dernek olarak bunu sağlamak için çaba harcadıklanru söyledi. Bayraktaroğlu. 1924- 1925 yıllannda Lozan Antlaşrnası'nın ardından yapılan mübadeleyle 100 bini Girit'ten olmak üzere. yaklaşık 500 bin kişinin Yunanistan "dan Anadolu'ya geldigini belirtti. Mübadelenin hıçbir ulus için kolay olmadığını kaydeden Bayraktaroğlu, artık acı ve sıkıntılann tarihte birer yaprak olması gerektiğini vurguladı. Komşudan 40 Ferrari geliyor • İstanbul Haber Servisi- Hız, rutku ve sporun adresi Ferrari, Türkiye ve Yunanistan arasında yakalanan dostluk rüzgârına katkıda bulunmak için kollan sıvadı. 15-18 Mayıs tarihlerinde düzenlenecek "Ferrari Road Show" ile Türk ve Yunan Ferrari sahipleri banş ve dostluk için el ele verecek. Ferrari'nin Türkiye Distribütörü Zeytinoğlu Şirketi'nin, düzenleyeceği etkinlikkrde, 40 Ferrari îstanbul'da dostluk için buluşacak. 15 Mayıs'ta Kapıkule Sınır Kapısı'ndan otomobiUeriyle birlikte Türkiye'ye giriş yapacak olan Yunanlı Ferraricılen yıne Türk Ferrari sahipleri otomobiUeriyle karşılayacak. Doğduklan topraklann özlemiyle yaşayan iki kadın, 'karşı yaka'daki annelere seslendi: AynıacJar bir daha oknasmİSKENDERÖZSOY Yüzyıllarca birlikte yaşadı- lar; yüzyıllarca acıyı ve sevin- ci paylaştılar. Yedikleri ekmek, içtikleri su, kokladıklan gül or- taktı. Aynı okullarda okudular, aynı dili konuştular. Tıpkı Yunanistan Başbakanı Venizelos'un oğlunun Girit'ın Kandiya kentindeki Türk oku- lunda Türk çocuklanyla birlik- te okumalan gibi... Ama gün geldi iki taraftan yüz binlerce Egeli doğduğu top- raklanndan zorla ve zorunlu olarak kopanldı. 80 yıl önce. 30 Ocak 1923'te Lozan'da TBMM hükümetiyle Yunanis- tan hükümeti arasında ımzala- nan "Yiınan ve Türk Ahalinin Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve Protokol" gereğınce Türkler ve Rumlar ata yadigân toprak- lanndan konışulannca arkala- nndan su dökülerek Türkiye'ye ve Yunanistan'a uğurlandılar. Mahina Sfıgas aynlık acısı- nı yaşayan ailelerden birinin kı- zı. Ailesi, 1922 yılının Eylül ayında. Izmir'in Alaçatı belde- sinden Girit'in Kandiya kenti- ne gitmek zorunda kalan Mal- vina Sfıgas, *Annemin,babamm vatanı Alaçan'ydı. Benim de\a- tanun AlaçatT diyor. İletişim dalında 2001"de Abdi İpekçi Dostluk ve Banş Ödülü alan ve halen Girit'teki Alaçahlılar Der- neği'nin başkanlığını yürüten Sfigas anavatanı Alaçatı'dakı annelerle tüm Türk annelerin Anneler Günü'nü kutladı. Sfigas'ın mektubu Malvina Sfigas Anneler Gü- nü için yazdığı mektupta şöyle dedi: "Bünindün>"aanneleriiçin binlerce iyi temenniler. Özeflik- le bir Yunarüıdan Türk annele- rine armağan. Bu sanrlan anne- me ve bütün Türk annelerine sunuyorum. Bütün anneler se- viyor\e acı çekijıor. Annenin gü- Iümse>işr>1e bütün ev aydınlanı- yor. Aııne kucağı en sıcak yuva- dır. Onun bir tatlı öpücüğü ber acıyı uzaklaşünr. Bakışıpınl pı- Abdi İpekçi Dostluk ve Banş Ödülü sahibi Malvina Sfigas (solda) ve birinci kuşak Sdanik mübadili VediaElgÜn. Ege 'nin ikiyakasında iki anne... Bin Girit'in Kandiya kentinden Abdi İpekçi Dostluk ve Banş Ödülü sahibi Malvina Sfigas; diğeri birinci kuşakSelanikmübadili VediaElgÜn. ÎJdsidehem birbirlerinin hem de birzamanlar kendi annelerinin yaşadıklan ülkelerdeyaşayan annelerin Anneler Günü 'nü kutladılar, dostluk ve banş dilekleriyle... nlbiryağlambasKhr.Sessizceı^- ğını aİanr ve korkunun karan- lıklannı kovar. Onun tatlı tebes- sümü destektir,za>ıfçocuklann kalplerine, Onlann ha\ at müca- delesinde kendilerini sağJam ve kuvvenı hissetmeJerine janam- cı olur. Anne şefkat dolu bir ke- lime,yumuşak birokşan>Tşör.An- ne, hayatta eşi olnıavan tek nur- dur. dümanınkaranhğmda.An- ne- Sen umudumuz. sevincûniz, hayat ışığunız. canınuzuı saksı- sında tekçiçeksin. Kalbin haya- ümızı a> dınlanr. Ye bu günün içinen kauksız dilegimi sana ar- mağan edh orum. Çok senelere canım annem." Bir Selanik türküsünde, "Se- lanik içinde/Selâ'm okunur/Se- lâ'mın sedası bre dostiar/Cana dokunur" der ozan. Onlann Se- lanik te "Selâ"'sjokunmadıama ölümlerle süren uzun bir gemi \okuluğundan sonra Istanbul'a geidiler. Bir de bu yakadan... Bu mektup da birinci kuşak Selanik mübadili Vedia El- gün'den hem Malvina Sfigas'a, hem de tüm annelere: "Annelerin onur ve gunır ve- rici gününü kuduyorunı. Sade- ce ülkemdeki annelerin değU, dünyadaki tüm annelerin ve bu topraklardan aynhnakzorunda bırakılan annelerin de günleri- ni kutluyor, onlan saygı ve sev- giyle selamhyorum. Dünyamn ışığı. umudu olan çocuklanmız geleceğimizdir. Onlar geleceğin e\inde oturur- lar, bize yannlannuzı hazuiar- lar. Hayat geleceğe akar. Ço- cuklanmız, biz annelerin gele- ceğe bıraktıklan tarııklardır. Tıpkı annelerünizin bizi bugü- ne bıraktıklan gibi. Geleceği hazuiayan annelerimiz, anneler nezorluklar çektiler, hâlâ çeki- yoriar. Bir anne ve bir mübadil olarak 80 yıl önce bu topraklar- dan aynhnak zorunda bırakı- larak Ege'nin karşı yakasına yerleşen annelerin ve onlann çocuklanyla torunlannın bu güzel günİerini içtenlikle dost- lukla kurJuyorum. Unutmayahm anneük banş demektir. banşseverlik demek- tir. Bu Anneler Günü'nde Ege'nin iki yakasmdaki annele- ri bir kez daha dosdukla selam- hyorum. Sa\aşlar ve mübadele acuan bir daha yaşanmasın."' 19. yüzyıhn ilk yıllannda Girit'in Kandiya kentinde bir Türk okulu. Okulun öğrencileri arasında Yunanistan Başbakanı Eleftherios Venizelos'un oğlu Sofokles de \ia:. 1894-1946 yülan arasında yaşayan Sofokles Venizdos \ünanistanda Dışişleri Bakanhğu Başbakanhk yapmıştL (Fotoğraf: ÎBRAHlM ESENLÎ KOLEKSÎYONU) SALI ORHAN BLRSALI Darbe Yaparlar mı? Gerçi Türkiye gibi ülkelerde köprülerin altında epey su aktı, eski camlar da biraz bardak oldu; ama Pentagon ve Beyaz Saray açısından pek de değişen bir durum yok anlaşılan. Onlar "eski zamanlan" şid- detle özlüyor. özellikle, Türkiye'de milletin birbirine kırdınldığı 12 Mart, ama illa 12 Eylül zamanlannı.. 12 Eylül... ABD'nin hem ülkeyi siyasi Islamlaştırmasının hem de Yeşil Kuşak kuşatmasının fevkalade başan- lı olduğu zamanlar. Ülkenin asker- sivil yöneticileri, Amerikan am- bargosunu unutarak, herzaman VVashington'un emir ve kumandasına hazır olmayı bilmişler yakın geç- mişte. "Amerika'sız bir adım bile atamayız", "Aske- rin donunu bile onlar veriyor" şeklindeki propagan- dalarla beynine zihinsel boyunduruk vurmuş bir ül- kenin 50 yıllık davranış tipolojisi, Pentagon ve Beyaz Saray'ın politik belleğinde tabii ki otomatik refleks- ler yaratmıştır. Demokrasinin önemli olmadığını biliyoruz ABD için. ABD pratik ülkedir, çıkarlanna göre davranır; demok- rasi ise demokrasi, askeri yönetim ise askeri yöne- tim.. Irak'ta Saddam bölgede ve ülkede oyun alanı- nı mı daraltıyor, oraya demokrasi gerek... Ama, En- donezya'da, Latin Amerika'da vb diktatörler.. Hemen hemen bütün iktidara gelen siyasetçile- rimize Kâbelik yapmış Washington, Irak'a saldınsın- da ikinci tezkereye Meclis'ten onay çıkmaması kar- şısında, resmen eski Türkiye'nin özlemini çekiyor. Gerçi Erdoğan ve Gül de, Pentagon ve Beyaz Sa- ray ile birlikte derin hayal kınklığına uğramadılar ve büyük endişeye kapılmadılar değil. Ama VVashington, kendisi açısından böyle bir "iş kazası"nı bile hazmedemiyor. "En büyük dostlarımız" olarak ülkemize yutturu- lan Şahinler, Türkiye'nin bir numaralı düşmanı oldu- lar böylece de şahinliklerinin esası anlaşıldı.. Worfowrtz, Perle ve diğerleri, koro halinde Tür- kiye'ye yüklendiler. Zamanlaması iyi ayarlanmıştı: Perle'ün Forum İstanbul konferansında konuşacağı biliniyordu. Wolfowitz önce, Grossman ardından ve en son Perle noktayı koydu. "Türkiye özürdilesin" gibi en uç noktaya vardı- rılan saldınlardan, Genelkurmay da payına düşeni aldı. "Lidertik göreviniyapmamış". Peki, aradan bu kadar zaman geçtiği halde bu Amerikan "Business Show"un anlamı nedir? • • • önce bir saptama yapalım: Aslında VVashington savaş sonrasından bakıldığında, Kuzey Cephesi'nin "yasal" olarak açılmamış olmasından çok memnun- dur.. Bu yüzden hiçbir zararı olmadığı gibi, büyük ka- zançları olmuştur. Irak'taki askeri kaybı bile neredeyse olmamıştır ABD'nin. Büyük kayıplan olsaydı, Kuzey Cephesifa- turası o zaman önümüze konabilirdi. Hatta bu haftaki Amerikan dergileri şöyle yazıyor Kuzey Cephesi'nin heran açılabileceği korkusu, Sad- dam'ın çok sayıda tümenini yukanda tutmasına ne- den oldu ve Güney Cephesi zayıf kalarak çabuk çök- tü! Ayrıca, Türkiye'nin Kuzey Irak'taki varlığının ya- ratacağı diğersorunlarda, cephe açılmayarak çözül- müştür. Türkiye'nin dışanda tutulmasının çok güçlü ge- rekçelerini ele geçirmiştir ABD böylece. Hatta, Türkiye'ye Irak'ta iş vermemenin de! Bugün,ABD,TBMM'ne, karanndan dolayı teşek- kür bile edebilecek durumdadır. Ama bunu yapacağına, büyük mağduru oynamak- ta ve Türkiye'ye habire yüklenmektedir. Neden? • • • Şahinler, ülkemiz bir daha böyle halt etmesin di- ye büyük bir boyunduruk hazırladı. Zamanı da çok uygun görüyorlar. Çünkü, politikacımızdan bazı askeri unsurlara, gazetecisinden işadamlarına kadar geniş bir cephe- de "Amerika'ya ayıp yaptk" duygusu, düşüncesi egemendir ve bu kesimler Meclis'in "yediği haltın" altında ezilip durmaktadır. Gül, ne yapacağını şaşırmış, "telafı edeceğiz" teslimiyeti içindedir. Basınımızda yerii Beyaz Saray ve Pentagon yo- rumlan Türkiye'yi rahat bırakmamakta ve "yapılan bü- yük hata" parlatılıp durmaktadır. Türk insanının kendine güvensizliği ve yakın geç- mişteki büyük başansızlıklan da Türkiye'deki ezikli- ği arttıran etkenlerdir. Yani ortam VVashington için çok uygun ve tam za- manıdır. Bu nedenle, daha şimdiden, Suriye ve Iran'a kar- şı girişilebilecek muhtemel saldınlar için "sadık kö- pek" hazırlıkları yapılıyor. Türkiye'yi akıllannca sını- yorlar. Türkiye'ye çıkarma yapan Üç Şahin'in elindeki tas- ma o kadar görünmez mi? obursali(a cumhuriyet.com.tr. 11.DENEME SINAVI YANIT ANAHTARI SÖZEL BÖLÜM l .E, 2.D, 3.C, 4.D, 5.A, 6.D. 7.C, 8.A, 9.C, 10.E, 11 .A, 12.A, 13.D, 14.A, 15.B, 16.B, 17.D, 18.B, 19.C, 20.C, 21 .D, 22.E, 23.B, 24.D. 25.C. 26.A, 27.E, 28.B, 29.E, 30.A, 31 .B, 32.E, 33.C, 34.B, 35.C, 36.E, 37.B, 38.B, 39.A, 40.C, 41.E, 42.A, 43.E, 44.D, 45.D, 46.A, 47.B, 48.C, 49.B, 50.D, 51.A, 52.E, 53.A, 54.B, 55.B, 56.B, 57.A, 58.E, 59.E, 60.E, 61 .C, 62.D, 63.C, 64.A, 65.B, 66.A. 67.A. 68.B, 69.A, 70.D, 71 .B, 72.C, 73.E, 74.D, 75.E, 76.C, 77.A, 78.E, 79.D, 80.E, 81.C, 82.A, 83.E, 84.A, 85.A, 86.D, 87.E, 88.B, 89.B, 90.D. SAYISAL BÖLÜM l.B,2.A,3.D.4.A,5.C,6.B.7.E,8.C.9.D. 10.B, ll.B, 12.D, 13.B, 14.D, 15.A, 16.B, 17.D, 18.C, 19.C, 20.D, 21 .E, 22.D, 23.B, 24.C, 25.C, 26.D, 27.A, 28.B, 29.C, 30.A, 31.E, 32.D, 33.C. 34.E, 35.C, 36.A, 37.B, 38.E, 39.A, 40.E, 41 A, 42.B, 43.C, 44.D, 45.A, 46.A, 47.D, 48.B. 49.B. 50.C, 51.A, 52.D, 53.A, 54.B, 55.A, 56.E, 57.E, 58.B, 59.D, 60.B, 61 .D, 62.C, 63.C, 64.A, 65.B, 66.D, 67.A. 68.B, 69.B, 70.A, 71 .A, 72.B, 73.D, 74.E, 75.B, 76.A, 77.C, 78.E, 79.D, 80.C, 81.E, 82.D, 83.A, 84.A, 85.C, 86.B, 87.B, 88.A, 89.E, 90.E.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear