25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA +CUMHURİYET 13 MAYIS 2003 SALI OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Yerel Seçimlere Ooğru Bir Uyarı... "Recep Tayyip Erdoğan" diye birini kim yarat- tı? Bir soru!.. Yüzde 26 oyla Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na seçilmesine kim neden ol- du? Refah Partisi'nin il başkanının, kişiliği, düşünce- leri, amaçları belliydi. On milyonluk bir kente yakı- şacak bir insar olup olmadığı da... Tayyip Bey, yüzde 26 oranında bir oyla, yani Is- tanbul seçmeninin dörtte birinin oyu ile politika dünyasına adı m atmasını, solda ve sağdaki şaş- kın politikacılann tutumuna borçludur. Istanbul'da CHP, DSR SHPayn ayn adaylargös- terdiler. Hepsi tanınmış kişilerdi. Hepsi önemli sa- yıda oy kazandılar. Sol oylar bir araya toplandı mı Tayyip'in yüzde 26'sını kat kat geçiyordu. Kendi ara- lannda bir türfü anlaşamayan Atatürkçüler, şeriat düzeninden yana olduğunu her konuşmasında bel- li eden birine, başkanlığı altın birtepsi içinde sun- dular!. Ankara'da d a aynı yolu tuttular. Yine DSP, SHP, CHP adayları birbiriyle çekişti. Sonunda, iki seçim üst üste, Refah adayı belediye başkanlığını kazan- dı. Istanbul, An kara seçmeninin oytoplamınabak- tınız mı, Atatürkçülerin kendi anlaşmazlıklannın kurbanı olduklarını görürsünüz. Ama önceden görülmedi mi? Görüldü, yazıldı çizildi. Sol kesirnin birtek adayı olsun, denildi. Bü- yük şehirlerin başkanlığına tek bir adayla katılma- nın gerekliliği yazıldı, söylendi. Bu yanlış tutum bir kezdenenmişti, ikinci kezdedenendi. Şimdi üçün- cü kez denenecek mi? Yetmedi, genel seçimde yüzde yirmi oy alan bir parti tek başına tüm milletvekilliklerini elde edebi- lirdi. Bülent Ecevit baştaolmak üzere sağduyu sa- hipleri bir an önce seçim yasasının değiştirilmesi- ni istiyortardı. Ozal'ın kendi çıkan için düzenledi- ği, yüzde on barajlı seçim yasası ile gerçek bir de- mokrasinin uygulanabilmesi olanaksızdı. Kasım seçimlerine giderken bu sütunda çıkan ya- zılanmı anımsayanlar vardır. Seçim barajının yüz- de onda kalmasının büyük birtehlike olduğunu, bu barajın hiç değilse yüzde beşe, yüzde üçe indiril- mesini yazmıştım. Hatta, ne ülke ne de bölge ba- rajı diye bir şey olmalıydı. Partiler aldıklan oy ora- nında Meclis'te temsil edilmeliydi. Yüzde on bara- jı ülkeyi bir yanlış çıkmazına sürükleyebilirdi. Nite- kim öyle oldu! Kayıtlı seçmenin yüzde 45'inin oyu boşluğa gitti. Oy veren seçmenin yüzde 36'sının oyu- nu alan AKP, 365 sandalye elde ederek Türk ulu- sunun yazgısının sahibi saydı kendini!.. Bugünkü çıkmaza kendimizi, kendi elimizle sok- tuk! Şimdi, içte dışta bocalayan, sorumsuz birtu- tumla ülkeyi gericilik akıntısına kaptıran bir kadro ile karşı karşıyayız... Beş yıl bu kadronun ülkeyi, hal- kı nerelere sürükleyeceğini düşündükçe daha da umutsuz oluyoruz. Ama "Kendimiz yaptık kendi- miz bulduk" demekten başka çaremiz de yok! Bir yıl sonra yerel seçimler var. Bu birfirsattır.AKP bu seçimdeyenilmeli! Soldaki sağdaki partilerin tek amacı bu olmalı. AKP'nin Siyasal Partiler Yasası'nı değiştirmeye niyeti yok! öyleyse, özellikle soldaki CHP, SHP, İP, BCP, CDP vb. partiler bir araya gel- meli, kentlerin belediye başkan adaylannın çağdaş- lıktan, uygarlıktan, Kemalist devrim ilkelerinden yana isimler olması üstünde birleşebilmeli!.. Bir kez daha, anlamsız çekişmelerle, şeriatçı kafalara yurt sorumluluklannı kaptırmamalı!.. AKP bu yerel seçimlerde de üstün çıktı mı iyi bi- lelim, laik Türkiye zaman içinde eski masala dönüş- türülecektir. Akıl, sağduyu artık egemen olsun!.. Nurullah Ataç ve Milli Eğitimimiz... Bilimin eğitimin özü olan kuşkucu, özgür, akılcı yaklaşım, Ataç'ın yazılannın da özüdür. Türkçe konusunda ulaştığımız bazı doğrulan, bu alanm nakilci uzmanlarına değil, Ataç'ın akılcı, kuşkucu yaklaşımına, sanatçı sezgilerine borçluyuz. Bir ara çok tartışılan, "devrik tümce"' konusu bunlardan biridir. Dr. Kemal ATEŞAnk. Üni. Türk Dili Bölümü Bşk. N urrulah Ataç'ı Milli Eğitimimiz adetayenidenkeş- fetti, her Türkçe kitabında ondan iki üç ömek görmek se\indiriyor beni. Bir zamanlar onu unuttur- maya çalışaniann yanlışı ve yan- lılığı gün geçtikçe daha iyi anla- şıldı. Ataç'ın yazılannda her za- man bir eğitimci sorumluluğu ve titizliği vardır. Ataç'a göre, eğitim de edebiyat da birtakım doğnılann öğretildiği bir araç gibi görülmemelidir; yani okul öğrenciye, edebiyat okura değiş- mez sanılan doğrulan öğretme amacında ohnamalıdır. Ataç'ın yıllarönce; "Neden bizün Ksele- rimizden çıkan gençlerAvrupa tt- selerinibitirenJergibiotaıuyor? " diye kendi kendine sorduğu so- ruya verdiği yanıt, eğitimimizin bugün de ulaşmak için çaba gös- terdiğimiz amaçlanndandır: "Okula gjden çocuk doğrulan bdleyecek,ömrünün sonuna ka- dar da yetecek onlar kendisine. Aşağı yukan bu kanıdayız biz. Oysaki okul çocuğa doğrulan de- ğiİ düşünmeyi öğretir, edebiyat dersleri ile, bilim dersleri ile bü- tün ereği odur. (...) Okul doğru- lan öğretmez çocuğa, beğendik- lerini seçsin diye birtakun doğru- lan önüne serer." (Günce, TDK Yay. 1972, s.298) Bilimin eğitimin özü olan kuş- kucu, özgür, akılcı yaklaşım, Ataç'ın yazılannın da özüdür. Türkçe konusunda ulaştığımız bazı doğrulan, bu alanın nakil- ci uzmanlanna değil, Ataç'ın akılcı, kuşkucu yaklaşımına, sa- natçı sezgilerine boçluyuz. Birara çok tartışılan, "devrik tümce'' konusu bunlardan biridir. Os- manlılar döneminde yazı dili, halkın konuştuğu Türkçenin dı- şında bir yol izledi. Bu yüzden binlerce sözcük yok olup gitti. Ataç bu dönemde dilimizin yal- nız söz varlığı açısından değil, sözdizimi açısından da zararlar gördüğünü anlatmaya çahşırken çok zorlandı, kimi dil uzmanla- nnm kafasuıdaki önyargılan sil- mek kolay olmadı. Türkçede dev- rik tümceyi yok sayan anlayış, geçmişte binlerce sözcüğü yok eden anlayışın bir ürünüydü as- lında. Bu gerçeği Ataç'la anla- dık. Türkçede giderek bir kura- la dönüştürülmek istenen başka bir yanlış da, tümcelerin hep kı- sa olduğu, kısa olması gerektiği yolundaki görüştür. Uzun tümceyi dilimize yakış- nramayan uzmanlarla, öğretmen- lerle sık kanşılaşıyorum. Bu uz- manlar Milli Eğitim Bakanlığı- 'nı da etkilemiş olacaklar ki, 07.12.2000 tanh ve 14682 sayı- lı genelgeyle yazışmalarda "Kı- sa tümceler kuruimasr ısteni- yor. Genelgelerle pekiştirilen bu yanlışı anlatamazsak, Batı dille- riyle yanşmasuu ıstediğimiz di- limiz bundan çok zarar görür. Yıllar önce Ataç, bu konuda da uyardı bizi: "Ben de öyle uzun tümceler kurabilmek isterdim. Birtakım öğretkikr, yazarlara uzun tüm- celer kurmamalarını öğütler. Uzun tümce kolay anlaşılmaz- mış.« Boş söz! Daiga daJga uğul- dayan ya da birbirine girip, göz- ler önündeoynargibi,eşsfe bir tat- la şaşırtıcı çizgiler yarattıktan sonra beklenmedik bir tilcikle (sözcükle) bağlanrveren tümce- ler... Bir aydmlatma, doyurma gücü vardır onlarda anlamı de- rinleştirir de kavrayıverir içimi- zi. Bu güzelliği tadamayanlara acınm." (Günce, s. 766) Yaşar Kemal'in, Murathan Mungan'ın - eskilerden A. H. Tanpınar'ın- romanlan yukan- daki sözleri doğrulayan uzun tümce örnekleriyle doludur. Us- ta yazarlann elinde uzun tümce- ler, bir insanın iki üç çocuğunu birden kucaklayıp sevmesine ben- zer bir zevk \ erir okura. Yazılanmızda kaçnımamız ge- reken uzun tümce değil, Ataç'ın deyişiyle "sahte uzun tümce"dir. Ataç "sahte uzun tümcew yi an- latmak için AbdülhakŞinasiHi- sar'dan örnekler verir. Bu Ne Kadrolaşma?.. NECLA TURKEL Biyolojı Öğretmeni A KP, hükümeti kurar kurmaz kollan sıvadı ve kadrolaşmaya başladı. Hem de ne kadrolaşma... Görevini düriist- çe yapan deneyimli elemanlan görevinden ala- rak ya da emekliliğe zorlayarak yerlerine kendi adamlannı, yakmlannı geririyorlar. Her bir bakan kendi akrabasını ya danışman olarak ahyor ya da bakanlığı içerisinde önem- li bir yere getiriyor. trticai çalışmalan nede- niyle askeriyeden atılan kişiler belediyelere yerleşrinliyor. Istanbul Belediyesi'nde Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte çalışan ve onun- la birlikte yolsuzluklara adı kanşan Abdur- rahman Gündoğdu THY Genel Müdürlü- ğü'ne atanıyor. ErkanMumcuokullardares- minin asılmasını ısteyebiliyor... 25 yıllık öğretmenlik hayahmda böyle saç- malık görmedim. Şimdiye kadar hangi Mil- li Eğitim Bakanı'nın resmi okullara asıldı? (HasanÂB Yücel de dahil). A. GüT ün de res- minin okullara ve tüm resmi kurum ve ku- ruluşlara astınlması için genelge yayımlan- mış. (Oktay Apaydın 22 Şubat 2003 Cum- huriyet). Bu ne biçim saçmalık! Ekonomik darbo- ğazdan geçerken, savaş kapımızdayken bu masraflara ne gerek var?.. YÖK kaldınlıyor! Üniversiteler hükümete bağlaıuyor. Prof. ve okutman atamalan hükümet tarafından ya- pılacak ve isteyen üniversiteye türbanlı gide- bilecek! Ünrversitelerden "Atatürkİlketerive İnkuap Tarihi" dersi kaldınlacak! Böylece hem irticacı profesörler korun- muş olacak, hem de laikliğe darbe indirile- cek! Istedikleri bu değil miydi?!.. Amaçla- nna adım adun ulaşmaya çalışıyorlar. Anka- ra Milli Eğitim Müdürlüğü görevini bir imam yürütmekte!.. Okullarda fen dersleri kaldm- lıp, Islam dini, Islam Edebiyatı, Fıkıh, Arap- ça gibi dersler konursa şaşmamalı!.. II. Dünya Savaşı'nda İsmet İnönü Türk halkıru savaşa sokmamak için direndi ve böy- lece dış ülkeler karşısında Türk ulusunun onurunu korudu. Recep Tayyip Erdoğan se- çimi kazanır kazanmaz, milletvekili bile ol- madığı halde. devletin parasıyla, grup halin- de dış gezilere başladı ve ilk gittiği Ameri- ka'da Irak savaşına onay verdiği, "Sizin ya- nnuzdayız T ' dediği anlaşıhyor: Halkın yüzde 97'si banş isterken zorla savaşa girecek. Mec- lis'ten karar çıkmasmı beklemeden Ameri- ka Türkiye'ye istediği gibi girip çıkmaya baş- ladı. Savaşı gerektirecek hiçbir durum yok- ken, komşumuz olan bir ülkeye saldırmak ni- ye?. Saddam. matah biri değildi ama dünya- da daha nice diktatörler varken... Acaba AKP'ye oy verenler aşa işe kavuş- tu mu, hayatlanndan memnunlar mı? Vicdan- lan rahat mı? Bale... KADIKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEAIESİ'NDEN DosyaNo: 1988/257 Vasi Tay. Mahkememizce verilen 1988/257 esas, 1988/337 karar ve 09.02.2001 tarihli ek karar ile mahcure Nilüfer Şalcıoğlu'na Emine Seba Gümü- şel vasi tayin edilmiş olup, vasinin vasilikten affin ile görevine son verilmesine ve yerine Fıliz Öz- türk'ün vasi tayini ile vasi değişikliğine karar ve- rilmiştir. Keyfiyet ilan olunur. 06.05.2003 Basın: 22321 Oğuz Ö Z L E M AnkaraDe\let Opera veBalesiBale Sanatçısı ki inancın meyvesi kutsallaşnnna ve buna bağlı olarak da sevgi ve nef- ret duygulan insanlann düşünce te- meli olînuştur. Bunun karşılıgı ola- rak da bu duygulann coşkusu ile Tann'ya yaklaşma yollan aranmış, bunu da dansla gerçekleştırmışler- dir. Tarihin en eski çağlanndan bu- güne insanoğlunun yarattğı her dans yalnızca vücudun birtakımestetik ve fiziki hareketlerinden ibaret değil- dir. Dansın bir felsefesi, bir anlamı ve bir mesajı vardır. Renk, din, dil ve ırk farkı gözetmeksizin insanlı- ğı birleştirici bir rol oynamayı ken- dine misyon edinen dans. asırlarca büyük uğraşlar sonunda akademik rayına otuıtulması sonucu klasik T ürkiye'de bunca engelleme- lere ve zorluklara karşın ger- çek anlamda gayret göste- ren sanat kollarından biri de bale sanandır. Her sanatsal ve kültürel ola- yın öncüsü olan dans, her yıl 29 Ni- san'da Dünya Dans Günü olarak kutlanır. Önce dansm kurallan be- lirlenmiş, akademik rayına oturtu- larak dünyanın göz ze\ kine sunul- muştur. Dans terminolojisinde mes- leki deformasyon senelerdiryoktur. Dansın evrensel karaktere ulaşma- sı diğer mesleklere nazaran çok za- man öncedir. Yaşadığımız dünya- mızda meslekler evrensel karakter- lere yeni yeni ulaşabiliyorlar. Ilk zamanlardan beri insanlarda- balenin temeli atılıp, zamanımıza kadar gelmiştir. Klasik balenın es- tetik ve göze hoş görunen hareket- leri, kordonun birlik ve beraberlik içindeki koordinasyonu, figürler, mimik ve karakteristik olgular. hep tarihsel bir süreç içinde gelişip, şi- irsel bk mana kazanmıştır. Şu da bir gerçektir ki, çılelı geçen bu uzun zaman zarnnda, müzik dun- yasuun dahi bestecileri, bu görsel sa- natlann en güzel mesleğine beste- leri ile balenin temel taşlan olan klasik bale eserlerini armağan et- mişler ve bale sanatının evrensel duruma gelmesini sağlamışlardır. Anadolu insanının yüzyıllardır yaşamı sırasında olan bitenleri se- vinç ve sıkınnlan hiç sektirmeden ritüel bir sırayla dansa uygulaması, Anadolu"dakı köylü danslannın san- ki asırlardır tutulan bir günlük nü- sali bütün mitolojik öykülerinin ve hikâyelerinin dansla bütünleşmesi ve zamaıumıza, mahalli özellıği bo- zulmadan gelmesi, hiç kuşkusuz Anadolu insanının dansa olan kabi- liyetinin göstergesidir. Türkiye ge- nelinde çok az sayıdaki klasik bale dansçısı (Türkiye genelinde 300 balet ve balerin mevcuttur. Sadece Londra'da 2000 balerin vardır.) ol- masına rağmen bu dansçılann bir kıs- mı hiçbir medyatik özlemi olmadan. dünyanın en ıyı bale kampanilerin- de dans edip, "Türklerde bövie dans eder nuymiş?" ha\Tetiyle insanlan şaşırtmıştır. Dünyada bale sanat- çılannın fazlahğı, bale topluluk- lannın çokluğu ve bu sanata olan il- gi o toplumlarda hep çağdaşhk, uy- garlık ve de gurur simgesi olmuş- tur. Turkiye'de ilk defa bir kontör kartı kazıdıkça kazandırıyor. Kampanya süresi boyunca hediyeniz, arkasjnda turuncu hediye paneli bulunan tüm 250'lik ve 500'lük kartlarda. Boş yok! 250'lik kartlarda 5-50 kontör, 500'lük kartlarda 10-100 kontör ya da Cell Bebek kazanma şansı sizi bekliyor SQ£BJ-*~^^^^1J*» B*«n^-~--- ^^^ fT" ,-r* *MT^* —-~— ı HAZIR KART PENCERE Suçlu Ayağa Kalk, Karam Bekle!.. Biz Türkler kırk yılda bir iyi bir iş yaptık, Bush'un Irak'a saldınsına katılmadık... Meğer ne büyük suç işlemişiz!.. Meğer 'hata' eylemişiz.. Yalnız suç işlemekle, hata yapmakla, kusur ey- lemekle de kalmıyoruz.. Meğer ne büyük fırsat kaçırmışız!.. Saldında Amerika'nın yanında yer alsaymışız, neler kazanacakmışız neler?.. Maydanozlu köfteler... Bizim medyada şimdi öyle bir propaganda baş- ladı ki dayanabilirsen dayan.1 .. • Kim başlattı propagandayı?.. VVorfovvrtz.. Ne var ki, anasının gözü yalnız değil, yandaşla- nnın yeme de yanında yat... Grossman.. Perle.. Vesaire.. Hangi gazeteyi açsan, köşesinde, kıyısında, ba- şında, kıçında bu adlardan geçilmiyor... Bizim medyacıiar da meğer ne kadar hevesli imişler savaşa mavaşa, füzeye müzeye, saldınya maldırıya, ölüm tacirliğine, kan kokusuna... Herifler diyorlar ki: - Fırsatı kaçırdık!.. Ardından ekliyorlar: - Bu kez fırsat kaçtı, ama, Suriye'de ve Iran'da enayilik etmeyin!.. VVolfovvitz gazladı.. Grossman pompaladı.. Perle körükledi.. Savaşa uzak kaldığımız için seviniyorduk; neya- pacağımızı şaşırdık, doluya koyuyoruz almıyor, bo- şa koyuyoruz dolmuyor, saldınya katılmadığımız için ölümlerden ölüm beğeneceğiz?.. Uşaklık mantığıyla kölemen kafasında türetilen yorumlargırla... Diyorlar ki: - Beyaz Saray, savaş ve işgalde kendisine des- tek olanlan ödüllendiriyor... - Ne yapıyor?.. - Amerika'ya çağınyor, Başkan Bush bunlann yanağından makas alıyor... - Yapma!.. -Artık Tayyip, Bush'u ancak rüyasında görür, Cumhurbaşkanı'na Beyaz Saray'ın kapılan kapa- lıdır; yazık oldu, büyük fırsat kaçırdık... Herif-i naşerif, bütün hayatını ve mematını Ame- rika'ya uşaklık mesleğine bağladığı için, Türkiye'nin geleceğine Bush'un iki dudağı arasından çıkacak fetvadan başka bir yazgı biçemiyor... • Irak'a saldınya katılmadık.. Amerika bizi alır mı, satar mı, böler mi, parçalar mı, ne yapar?.. Kırk yılda iyi bir iş yaptık sanıyorduk, Batı dün- yasında beğenilmiştik, Avrupa şaşmıştı, uluslara- rası banşa ve hukuka saygı göstermiştik, gayri meşru savaşa katılmamıştık, vicdanımız rahattı... Meğer suç işlemişiz!.. Şimdi oturup nanmıza yanıyor, küçük Bush'un vereceği cezayı bekliyoruz. Bizim medyada öyle bir propaganda başladı ki dayanabilirsen dayan... K00P CDEHJ DUYURU 16-19 Mayıs 2003 tarihlerinde AYVALIK-FOÇA-BERGAMA kültür turundayız. ••• BtLLURCU OTEL 3 Gece 4 Gün Yarım Pansivon İki kişilik odada Idşi başı: 220.000.000.- TL. Tek kişilik oda: 250.000.000.- TL Çocuk: 160.000.000.- TL AYVALIK ALI BEY ADASI. TEKNE İLE ADALAR TURU. BERGAMA AKROPOL, KIZILAV1U. ASKLEPÎON, FOÇA, ATENA VE KYBELE AÇIK HAVA TAPINAĞI GEZÎLER] PANEL Cumhuriyet ve Kazanımlan Yer: 18 Mayıs 2003 Saat: 18.00'de llçe Halk Kütüphanesı Katkı Koyan Kurumlar: Ça|daş Yaşamı DesteJdeme Dernegı, Ay\ahk Tunzm Demeğı. Müze Derneği. Halk Evi Daha genış bılgı için iütfen aşa|ıdakı numaralan arajuuz. Tel: (0 212ı 520 21 91-92 514 18 08-09 Faks: 520 50 23 E-mail: cumhariyet • cnmbariyetiiiihalksi.coiii.tr KÜÇUKÇEKMECE ŞULH HUKUK M4HKEMESİ'NDEN Esas No: 2002 2840 Davacı Mehmet Kefelioğlu taranndan davalı Doğan Kırçı aleyhuıe davalının 01.07.2002 tarihli sözleşme ile kiracı olduğunu başlangıçta kirasını düzenli olarak ödediğini, ancak sonraki aylarda kira ödemelerinı ak- sattığını, bu nedenle kendisine icra takibi yaptığuıı, davalının dükkânı terk ettiğini ve gittiğini. anahtarlan kendisine teslim etmediğıni, bu nedenlerle davalmuı taşınmazdan tahliyesinı talep ve dava etmiş. tüm araş- trrmalara rağmen davalının adresi tespit edüip kendisi- ne dava düekçesı \e duruşma günü tebliğ edilemedi- ğinden ilanen tebhgat yapılmasına karar verilmiş ol- makla davalı Doğan Kırçf nın duruşmanın yapılacağı 23.06.2003 günü saat 10.30'da Küçukçekmece Sulh Hukuk Mahkemesı duruşma salonunda hazır bulun- ması veya kendisını bir vekılle temsil ettırmesı, duruş- maya gelmeyıp mazeret de bildırmediği takdirde bun- dan böyle duruşmalann yokluğunda yapılarak karar verileceği dava dilekçesı ve duruşma günü yerine ka- im olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 05.05.2003 Basın: 22287 • Kampanya, stofclarta unifMır. Hediye kontorier Kontör yûkfeme şıfremzi telefonunuza gırdıgmızde otomatfk ofaı^^SR!erürrRSzâncbg>nız CeH Bebekterî Tıffkoel(Extra(af ve Ttırfcce»! Abone Merkezfen'nden Cel! Bebek neflıyetl kontör kartian karştltgı ed=nebllırstniZ Kampanya cfahiiınde kazamian hedıye'ef 31 Araiık 2003 ta'.hine kadar geçeriıdır Bu kampanyaya sadece arkasında turuncy hedıye panelı bufünan 250 v« 500 kontör karşıdgt ainian "kontör kariian*>la kaitlabıftrsimz. POS, ATM, irrternet. 8035 TapldKontörCeil kanaflannöan yap !an kontor yûkiemelen kampanyaya dahil degılöır KADIKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 200362 Vasi Tay. Mahkememizce verilen 25.03.2003 tarih ve 2003/62 esas, 2003 163 karar sayılı kararı ile Alirıza ve Nazıre oğlu 1948 doğumlu Süha Çehreli 4721 s.TMK'nun 405. maddesı gereğınce vesayet altına alı- narak kendisine eşi 1952 doğumlu Canan Çehreli vasi tayin edilmiştir. Ke>fıyet ilan olunur. 14.04.2003 Basın: 22349 1
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear