22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 MART 2003 CUMA CUMHURİYET SAYFA ç bütçesiymiş. 5 BOPÇ, duştügu yerden E katanytğUn kmç&dr! Kamboçyalı! Kamboçya bayraklı 1.582 grosstonluk geminin adı, "Nasuhi- 1" ya da bazı belgelere göre "Nasuh"... Gemi, 2 Şubat 2002'de Karadeniz'in Trakya sahilinde Karaburun'un dört mil kadar batısındaki Kilitbumu mevkiinde karaya otunmuş. Geminin karaya oturduğu yer gözden ırak. Gemi Kurtarma Müdürlüğü'nün tekel alanının dışı. Geminin makinesi çalışır durumda. Makinesini çalıştırmak, kurtulmasına yetmiyor. Ancak kurtulmak için yardım da istemiyor. Belki de kurtarma masrafı geminin fiyatından daha pahalıya gelecek. Gemide Ukraynalı 16 denizci var. Denizciler, aylardır maaşlannı alamıyor. Gemide kumanya bitmiş. Gemiciler tuttuklan balıklan yiyor. Aylardır garip bir bekleyiş sürüp gidiyor... Umarız gemi, kurtanlmayı beklerken hurdaya çıkarılıpKilitburnu'nda sökülmez! Bektronik posta; denizsomecumhuriystcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Banş eylemine katılanlar coplanmış... "Türkiye de savaşa girdi!" erşey, TRTdekurumiçindeaçılan birsınav- la başlıyor... TRT çalışanı Mehmet Göka- ğaç, sınavı kazanmasına karşın, bazı usul- süzlüklere tanık oluyor ve arkadaşlarının hakkını aramak için TRTGenel Müdürü Yücel Yener hakkında cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunuyor. Işte her şey böyle başlıyor... Gökağaç, "geçici görev" adı altında Ankara'dan üç kez sürgüne gönderiliyor... Üç sürgün karan da ida- re mahkemesinden geri dönüyor... Gökağaç'a yıllık izni verilmiyor; hastaneye sevki TRT Genel Müdü- rü'nün şifai emri ile engelleniyor... Mehmet Gökağaç, Diyarbakır'a sürüldüğünde An- kara 3. Idare Mahkemesi, TRTnin savunmasını alma- ya bile gerek görmeden, önceki sürgünleri dikkate alarak "yargı karannı etkisizleştirmekten" dolayı yü- rütmenin durdurulması karan veriyor... Yargı karannı etkisizleştirmek! TRT için çok ağır bir TRT hukuku karar... Bir kamu yöneticisi böylesi bir hüküm karşı- sında iki elini başının arasına alıp düşünmesi gere- kirken TRT Genel Müdürü Yücel Yener, Mehmet Gö- kağaç'ın TRT'de çalışan eşiyle de uğraşmaya başlı- yor... Zühre Saral Gökağaç, "terfi" adı altında izmir'e gönderiliyor... Zühre Saral Gökaöaç, eş durumundan Ankara'ya tayinini istediğinde Izmir Televizyonu Müdürü Halil Eroğlu önce uygun görüyor sonra ne oluyorsa, "ye- tişmiş elemana ihtiyacım var" diyerek istemi geri çe- viriyor... Bu arada TRT yöneticileri, Mehmet Göka- ğaç'ı Ankara'dan uzaklaştırmak için dördüncü sür- gün karannı alıyor ve İzmir'e eşinin yanına tayin edi- yor. Mehmet Gökağaç, İzmir'e tayine karşı açtığı da- vayı, eşi Zühre Saral Gökağaç da Ankara'ya eş du- rumundan dönmek için açtığı davayı kazanıyor... Bundan sonrası tam bir komediye dönüşüyor... Yargı karannı uygulamayan TRT, Mehmet Göka- ğaç'ın Ankara'daki kadrosunu iptal ederekTRT Izmir Bölge Müdürlüğü'nden yine TRT Izmir Bölge Müdür- lüğü'ne tayinini yapıyor! Zühre Saral Gökağaç'ın ta- yini de TRT Izmir Bölge Müdürlüğü'nden yine Izmir Bölge Müdürlüğü'ne çıkıyor! Bu arada Mehmet Gökağaç'la Ankara'da aynı kad- roda çalışan Hüseyin Çiftçi emekliye ayrılıyor... Bu durumda Gökağaç'ın boşalan kadroyu alması gere- kiyor... Ama, TRT'de bir komedi daha yaşanıyor ve emekli ikramiyesini bile alan Hüseyin Çiftçi.emekli dilekçesini geri alıyor! Şimdi bütün bunlar, kalın bir dosya halinde "suç duyurusu" olarak Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderiliyor... TRT'de Yener'in yarat- tığı "hukuk" bir kez daha yargılanmayı bekliyor! SESSİZSEDASIZ(!J Yüksek Yerilim Hattı erdincutku yahoo.com Eski tas, eski hamam... Yeni BUSH, yeni SAVAŞ! Darısı, Amerika'mn da başına!ı Ve sonunda Amerika, Irak'a saldırdı... Saldın yerel saatle dün sabaha karşı başladı... Bağdat'a bombalar düşerken New York'ta akşam saatiydi... Amerikalılar dün akşam, her zamanki gibi tepeleme saJatanın yanında iri bir dilim biftekle kannlannı doyurmuş, televizyon başına geçmiş olmalı... Bush'un ültimatomuna göre Saddam'a tanınan süre New York saatiyle20.15'te bitti. Karnını doyurmuş Amerikalılar ellerinde viski ya da kola bardağı basket maçının başlamasını bekler gibi bombardımanı beklemiş olmalılar... llk bombanın atılması 1 saat 15 dakika gecikince sıkılmışlardır... Sıkıntıyı hiç kuşkunuz olmasın televizyon başında biraz daha abur cubur yiyerek atmışlardır... Neyse ki, Amerikalıların uyku saati gelmeden savaş başladı... Televizyonlann canlı yayınıyla cephedeki Amerikan askerteri bombalan patlattı. Evlerinde televizyon seyreden Amerikalılar, heyecanla patlamış mısıriarı mideye indirdi. Bombardıman arasına reklam kuşağı girdi: "Kolanızı soğuk için" Amerika, dünyayı yeni bir savaşın içine soktu... Amerikalılar, topraklannda savaş yaşamadan dünyadaki savaşlan hep uzaktan seyretti... Darısı başlanna! Sağbk Haftası'nda Sosyal Güvenliğe Baloş Dr. HAYRİ DAVAS Sosyal güvenlik, vatandaşın sorunlarını, ondan aldığı prim- lere devletin katkısını ekleye- t rek çözmeyi garanti altına alan • birsigortasistemidir. Sağlık ve '. emeklilik en önemli iki konu- sudur. Ancak ülkemizde kan- tarın topu kaçınca, işler arap- saçına dönmüş; ne sağlıkta hayır kalmış, ne de aylıkta... Oportünist politikalar nede- niyle sosyal güvenlik, traji-ko- mik hale gelmiş. Beceriksizlik yüzünden çalışan da, emekli de, ülke de perişan olmuştur. Kişi, işsizlikte aç ve hastalık- ^ta, sakatlıkta, yaşlılıkta ortada •?kalmasın diye prim öder. Sağ- lıksal, sosyal ve parasal gü- vence bekler. Doğru saptama yapılmadan, doğru çözüme vanlamaz. Onun için olaya ge- niş perspektiften bakmak ge- rekir. Ülkede nüfus artışı çok, gideri karşılayacak geliri elde etmeye yönelik çaba yok. Bu nedenle başta nüfus planla- ması olmak üzere istihdam, ücret, vergi, öğretim, sağlık ve sosyal güvenlikte köklü birye- niden yapılanma zorunludur. Çözüm, aramadan buluna- maz; ereğe, yola çıkmadan vanlamaz. "Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir" çatısı altında ayrı- calıklı sağlık hizmeti, aylık ve emeklilik haklarıyla sayeban olanların vicdanlarında, ken- dilerine vekâlet veren ülkenin asıl sahibi olan halkın çektiği sıkıntılar, acaba ne zaman yankı bulacak? Kamplara, sosyal tesislere, lojmanlara, makam araçlanna, seyahatle- re vb. konulara bol keseden harcamalar yapılırken; her yaştan yatalak hastalara ve düşkünlere çağdaş ölçütlerde bakım evleri yapmak hiç dü- şünülmüyor. Sosyal devlet, bu ayıbı daha ne kadar sürdüre- cek? Çalışamayacakdurumave- ya yaşa gelenin emekli olma- sı gerekirken, bizde olay yaz boz tahtasına dönüştürül- müştür. Emekli, ne maaşını ra- hat ve yeterii alabilmekte, ne de doğru dürüst muayene ve tedavi olabilmektedir. Uygar ülkelerde yasal prim ödeme- sini tamamlamadan ve 60 ya- şını aşmadan yaşlılık aylığı alamamakta. Bir de 3 prim ödeyene karşıltk 2 kişi emekli edilerek yaşlılık aylığının do- yurucu olması sağlanmakta- dır. Ülkemizde ise keyfi uygula- malar yüzünden sosyal gü- venlik kuruluşlan, iflas etmiş durumdadır. 3 Kasım seçimle- ri öncesi, Istanbul tabip-ecza- cı-veteriner odalarının ortak daveti üzerine "sağlık politi- kalarını" anlatmak üzere ge- len 17 parti temsilcisinin ortak görüşü "prim ödesin veya ödemesin, her vatandaşa sağlık hizmeti verilecektir" şeklindeydi. Ben de şunları sormuş ve doyurucu yanıt ala- mamıştım. Belki sizlerden alı- nm diye yinelemek istiyorum: İki milyon dolayında prim ödeyeni ve 6 milyon emeklisi olan SSK'nin 36.5 milyon kişi- ye sağlık hizmetini nasıl verdi- ğini ve yüzlerce trilyon ilaç borcu olduğunu biliyor musu- nuz? Emekli Sandığı'nın ise 1.5 milyon prim ödeyenine karşılık, devlet hastanelerinin 13.5 milyon yeşil kartlıya hiz- met verdiğinden ve yeşil kart sağlık harcamalannın 2002 yı- hnda bütçede 117 milyon do- lar açığa neden olduğundan haberiniz var mı? 70 milyonluk ülkede, sadece 8 milyon do- layında kişinin verdiği vergiler- le, bu açıklann kapatılacağına ve yükümlülüklerin gereğince yerine getirileceğine inanıyor musunuz? Herhalde sosyal devletin görevi, prim ödeyenlerin hak- larını, prim ve vergi vermeyen- lere peşkeş çekmek olmasa gerek. Muhtaç olana yardım etmek başka şey, hak sahibi- ne hak ettiğini vermemek baş- ka şeydir. Çahşana da emek- liye de, gereken gerektiğince verilmediğine göre "Sosyal devlet iş başına!" diye haykır- manız gerekmiyor mu?.. KİM KÎME DUM DUMA BEHIÇAK behicakiı turk.net ÇİZGtLtK KÂMİL MASARACI^ KEDt LEVO APTÜLtKA e-posta: aptulika(a go.com. r^-—rsEvoiLi ı^î/i- l^TBUNDAH SONRAKİ HÜKÜNAETİ SENİN ,TUTUVO«WH <SİBl' ADAMIM SEVGİÜSİME 3/\K Y/41//.. TİK OLUR MU SE / HATl/M HAYAT/ HAOYCO* TAL TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKL\ 21Mart SATIUK Üstbostancı Fındıklı Mahallesi ! nde 105 m 2 3 oda+salon kaloriferii, hidroiorlu, asansörlü daireler sahibinden satılıktır. Tel: 0216 518 2198 KAHRAMANMARAŞ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 2002/295 Davacı TEDAŞ vekilince davalılar Gülten Soysal ve arkadaşlan aleyhine ikame edilen tescil davasının yapılan yargılaması sırasın- da verilen ara karan uyannca. Dosyamız davalılanndan Süleyman ve Abdurrahman Şaştnaz, Münire Barutçu, Mûzeyyen Belkıran, Seher Tozkoparan, Hacı Ah- met ve Doğan Belkıran, Hatice .\kkök ve Nuran Aydın'ın tebligata yarar açık adresleri temın edilemediğinden bu davahlara duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiş olup, bu davalılann duruş- ma günü olan 15.4. 2003 günü saat 9.15'te mahkememizde hazır bulunmalan veya kendilerini bir vekille temsil etmelen, aksi halde duruşmanın yokluklannda yapılarak dosyanın karara bağlanacağı hususu teblığ olunur. 27,2.2003 Basın: 11744 n«CODE^NAPOLEON 18O+'TE BU6ÜN, "~COOE NAPOt-EOH" VEYA *CODE CIVIL * -WV VEKİLEM MEOEK/F HUKUK NAPOLYOAJ BOHAPART'IN İSTEĞİYIS HAziHLAHAKJ CODB CJVIly (KOD SİVİL), 1?89 FBAMSIZ DEl/ÜIMl 'UİN 6ETİ&- OiSi Sl'YASAi. PîKİBLBRİfJ HUKUĞA YAMS/MA- S/yO/. NAPOLYOM'üM "EN BÜYÛH yAP<rrM* OEDİĞİ BU ÖZEL HUKUK; LAiaJK, 8İ&EY ÖZ- eüecûsû', I/ATAA/O/İŞ EŞrn./Ği, nutoıĞuN TEKJJĞt, Mr&ASlKI £pr eÖLÛfÜMÛ Y£UİLİKLER İÇBKİYOROU. FeOOAL. SOM PARSEYI rueAu cooe CIML, BU ARA- DA , AİLENİM ATAEe^/i. yAPtS/KJi GüÇLeN- biRMESî VE MÜLKiyer HAK/M/ ossr&e L.EMESİYi-E DE DİtCICATİ /ŞÇ/ HAtUAHIfJ( PEK ÖNEMSEMİ- £j YO/Z, AIAA İŞVEeEHiAJ yANıNOA YE/S ALIYO/ePU. COOE Cıl/fL, Gı- PE&EK. i r»L YA, İSf*AHYA, POS- TE&Z., NOLLANOA, BELÇİKA, RO- L A4ANYA ve (sûN£y AMeeittf 'OA DA 8£MîAA£EM£CE/£Tİ/e. ÜULÜ F&ANŞIZ. YAZ/tei STEA/PH/İİ. 'İKl"SAŞU\ CU /CİmB/M" OEOİ&İ YE OİUfJDEAJ I 8E§ENiYt£ söz. err/ği COOE cn/tL, HUICU<TA ÇIĞIR AÇACAKT/tS.... ) Cjode., yasatarın, Jca/ayca vurulacak biçimde ifef ıdte. ge.frri/ KADIKÖY1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞÎ'NDEN EsasNo: 2001/1504 Davacı Serdar Köseoğlu tarafuıdan davalı Maria Ann Köseoğlu aleyhine açılan boşanma davasının mahkememizde yapılan açık muhakemesi su^sın- da verilen ara karar gereğince, Salacak, Iskele Sokak, Yalı Apartmanı No: 23/2 Üsküdar-tstanbul adresinde ikamet elmekte iken adresi meçhul bulunan ve zabıtaca araştınldığı halde tespit edilemeyen davalı Maria Ann Köseoğ- lu'na dava dilekçesi örneğinin ilanen tebliğine karar verildiğinden karar ge- reğince duruşma günü olan 14.5.2003 günü saat 10. 50'de duruşmaya gelme- niz, gelmediğiniz takdirde kendinizi bir vekille temsil ettirmeniz, mahkeme- de hazır bulunmadığınız takdirde tahkikat ve yargılamaya yokluğunuzda de- \-arn edileceği hususu meşruhatlı dava dilekçesi tebliği yerine geçmek üzere ilan olunur. 20.2. 2003 Basın: 12532 TEKNİK RESSAM İŞ ARIYOR 23 yaşında askerlikle ilişkisi olma- yan Autocat 14 2000-2002 LT, katı modelleme programları kullanabilen %50 özürlü "Teknik Ressam" iş arıyor. Tel: 0 533 559 75 56 17 ANKAR4...ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU~ Canı Sıkılanlar Dünya çok hızlı dönüyor, olaylan izlemek, yaşa- mı biçimlemek giderek güçleşiyor. Her gün değıl. her dakika nerdeyse. Bir yandan savaş rüzgarla- n, tepemizde uçaklar, yollarda ölumden kaçan ın- sanlar. Genç, ihtiyar, kucaklarında çocuklar, bir kamyona dolmuş gidiyorlar. Nereye gıdıyoriar, ne- rede konaklayacaklar, gelecekte nelerie karşılaşa- caklar belli değil. Büyük bir göçün bölük bölük in- sanları bunlar. Yaşlılar, kadınlar ve çocuklar. Dün- yamıza kurşun yağmurunda gelenler. Güzel yüz- lerinde kara gölgeler, bilmeden gidiyoriar. Belki bir- kaç adım sonra ya da bir yol kavşağında gözleri kapanacak. Yolu bitinmeden ayrılacaklar dünya- mızdan. Yaşam ne veriyor onlara? Annesinin göğ- sünde bir ölüm yolculuğu bu. Ikide bir değişiyor olaylar, bilinmezliğe yol alıyor. Gerçeği bilmek bel- li kişiler için ancak. Dünyamızda neler oluyor, ka- rar veremiyoruz, bilinmezliği yaşamak kolay değil. Bir an sonrasını düşünemiyor insan. Bugünümü- zü, yannımızı bilmeden yaşamaktan, bızım için ve- rilen kararlann bizim dışımızda oluşmasından ezık- lik duyuyor Dahası onuru yaralanıyor, sarabılenler beri gelsin! Canımızı sıkan, yüreğimizi delen olay- laria kimliğimiz, kişiliğimiz rüzgâra kapılmış gıdıyor. Yakalamak olası değil. Çünkü karar bizden değıl, başka güçlerden, başka çevrelerden. • • • Uzun bir yolculuğa hazırianan gemi nhtımdan kalkıyor, soluk soluğa üç kişi merdivenleri çıkıyor. Kaptan köşküne geliyor. - Biz, diyorlar, tayfa olmak istiyoruz. / Kaptan şaşınyor biraz. Bu tepeden istek nerden kaynaklanıyor acaba? - Tayfa olmak için belli yetenek ister, sizin böy- le bir yeteneğiniz var mı, varsa ne? Tayfalar şöyle yanıt veriyor: - Ben, diyor birincisi, çok iyi görürüm. Ikinci tayfa alıyor sözü: - Ben, diyor, çok iyi duyanm, sessizliğin şarkıla- nnı da dinlerim, size bilgi veririm, yolunuzda ön- celik alırsınız. Kaptan üçüncüye dönüyor bu kez. Soruyor - Peki, sen ne yaparsın? - Tayfa gülümsüyor, öz değerini okşar gibi gize- mini açıklıyor: - Benim de bunlara canım sıkılır, diyor. Kaptan biraz şaşınyor. Biri görüyor, öbürü duyu- yor, canı sıkılan ne yapacak acaba? Gemi ileriiyor, üç tayfa soluk soluğa kaptan köşküne tırmanıyor biraz sonra. Biri şöyle diyor: - Kaptan baba, ufukta bir gemi var, güvertesin- de de güzel bir kız gergef işliyor, işlemeyi de gö- rüyorum. Güzel çiçekler üretiyor elleri. Kaptan hayli şaşkın, derken ikinci tayfa konuşu- yor: - Işte, diyor, gergefin iğnesi düştü şimdi, sesini duyuyorum. Sözü üçüncü tayfa alıyor: - Işte, diyor, benim canım da bunlara sıkılıyoıi Kimi dostlanm bu sözlerden polrtikayayöneliyor. - Işte, diyorlar, bizim canımız da bunlara sıkılı- yor. Son günlerin savaş rüzgâriannın çoksesli esin- tisine Başbakan Tayyip Erdoğan'ın çizdiği tablo- ya gülümsüyor. Daha ne çok örnekler var ama bi- zim de canımız sıkılıyor ancak! Tayyip Erdoğan seçmenlerine selam vermek için başkentten aynlıyor, benim de canım buna sıkılı- yor, diyor, bir dostum. Canı sıkılanlar çoğalıyor giderek. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 SOLDANSAĞA: 1/ Kirli, pis. 1 2/ Bir çoklu- ğu oluşturan varhklann her biri... Be- deni etkin kı- lancanlılıkil- kesi. 3/ He- nüzolgunlaş- mamış ekşi üzüm. 4/ Bo- ya sanayisin- de kullanılan zehirli birmadde... Eski ve bilinmeyen bir tarihi anlatmakta kullanı- lan deyim sözü. 5/ Kimse, kişi... XII. yüzyıldan sonra Av- rupa'da gelişen ve temel özelliği sivri- lik olan sanat ve mi- marlık biçemi. 6/ Şarkı, türkü... Bir nota... Yüce, yüksek. 7/Örde- ğe benzer bir su kuşu... Anadolu'da kurulmuş es- ki uygarlık. 8/Gülünç... Güney Afrika Cumhuri- yeti'nin plaka işareti. 9/ Mutluluk hormonu YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Osmanlı ordusunda "teğmen" anlamında kulla- nılan rütbe. II Şöhret... Karagöz oyununda kulla- nılan kamış düdük. 3/Ticarette, kullanılması hemen mümkün olan paraya verilen ad... îyice yanarak ateş durumuna gelmiş kömür ya da odun parçası. 4/ Uzun omuz atkısı... Bir şarkıııın, bir fümin de- neme kaydı ya da çekimi. 5/ Kıbns'a özgü, iri ve pembe taneli bir uzüm cinsi... Köpek. 6/ Fiat oto- mobilinin bir modeli... Yankı. 7/Bir işi yaptırabil- me gücü... Adıyaman'ınbir ilçesi. 8/Kenar süsü... Açık yeşil renk. 9/ Japon edebiyatına özgü, üç di- zeden oluşan şiir türü... En tasa zaman süresi. MRŞEHİR 2. ASLtYE (İŞ) HUKUK HAKEVHjĞİ^JD EsasNo: 2002/591 Karar No: 2002 866 Davacı SSK Başkanlığ! vekib Av. Şahin Kaymaz tarafindan davalı Turan Tunç aleyhine açmış olduğu rücuan davasmda yapılan açık duruşması sonunda da- vanın kabulü ile 4.411.136.107-TL'nin 06.05.2002 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı Turan Tunç'tan alınarak davacı sSK'ya ödenmesine karar verildiğinden tüm aramaira ğ d i h l l T T ' y r verildiğinden tüm aramaiara rağmen adresi meçhul davalı Turan Tunç'a kar,n n ^^^ teyjgi gerektiğin- den adı geçen Turan Tur' ril k il davalı Turan Tunça kar,n n ^^^ teyjgi gerektiğin- den adı geçen Turan Tur^'mj ve rilen karan ilanın ya- yın tarihinden itibaren 8 .^ içerisinde temyiz etmesi aksi takdirde karann k»s,nıeşeceği hususlan karar tebliği yerine kaım oırru,^İ2£K ü a n e n t e W i ğ i 31.01.2003 Basn.6662
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear