Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 18 MART 2003 SALI
8 HABERLERIN DEVAMI
TURKIYE
Istanbul
Edirne
Kocaeli
Çanakkale
Izmir
Manisa
Aydın
Denizlı
PB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
Y
8
9
8
8
11
10
13
8
Sinop
Samsun
_7 Adana
6 Mersin
Trabzon Y 7 Diyarbakır
Giresun Y 7 Şanlıurfa
Ankara
Eskişehir
Y 7 Mardin
5 Siirt
Konya K 5 Hakkâri
Sıvas K 5 Van
Zonguldak PB 7 Antalya Y 15 Kars
b u l u t l u
Butun bolgelenmız
parçalı yer yer çok bu-
lutlu, Iç Ege, Batı Kara-
denız'ın ıç kesımlerı,
Orta ve Doğu Karade-
nız, IçAnadolu, Akde-
nız ıle Doğu ve Guney-
doğu Anadolu bölge-
lerı yağışlı geçecek.
Yağışlar Akdenız ıle
Doğu ve Güneydoğu
Anadotu bölgelennde
yer yer etkılı olacak.
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsinkı
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
B
B
B
B
B
B
B
B
/
1
9
9
9
11
13
10
Münih B 10 Zürih
Berlın
Budapeşte
Madrıd
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atına
B
B
B
Y
B
B
B
B
10
9
16
9
10
11
14
13
Moskova -vMostova
B 10 Şam
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflis
Kahire
Y
B
Y
Y
K
K
B
7
0
13
7
6
3
20
Madrj
Y 14 £25
k
Çok bulutlu M Yağmurtu Karlı Sulu kar
•Tahran
, Gok gurültüB
GUNCEL CUNEYT ARCAYÜREK
B Baştarafı 1. Sayfada
Zaten ABD, kuyruğuna takılan Ingiltere ile son
ortak Ispanya'nın barış türküleri söylemelerine
pek kulak asan da yok. Banş yanlısı nutuklann,
diyaloglann hepsi palavra.
• • •
Hiç değilse VVashington'daki kovboyun, Lond-
ra'daki giderek zayıflayan centilmenin, Ispan-
ya'daki oleyin asıl amacını biliyoruz. Sokak ey-
lemlerini yatıştıramayacağını bile bile barış söz-
cüğünü ikide bir kullanıyoriar.
Savaş gelmiş bölgeye, banş söylemleri baha-
ne!
Hiç değilse ABD halkı, Ingilizler savaşacakla-
nnı biliyor. ispanyol halkı boğagüreşlerini izleme-
yi, maçlan tartışmayı sürdüreceğini biliyor.
Türk halkı; ABD'nin Irak'ı aşağıdan yukandan
becermek için Güneydoğu illerini, havaalanlan-
mızı istediğinden başka günümüzle ve gelecek-
le ilgili ne biliyor, kaç paralık bilgi sahibi? Hiç!
Halkımız gazetelerden, TV'lerden aktanlan, he-
men pek çoğu yabancı kaynaklardan haberleri
okuyup dinliyor. Kimi pazariıklaryapıldığını, Ame-
rika'nın verdiğinden çok aldığını, almaya çalıştı-
ğını üstünkörü öğreniyor.
örneğin, ABD Büyükelçisi Pearson, tezkere-
nin reddinden sonra ekonomik, siyasal ve asker-
sel konulardaki görüşmelere yeniden başlanma-
yacağını açıklıyor. ABD yetkilileri savaş başladı-
ğı sırada tezkerenin yeniden Meclis'e gönderil-
mesinin beş paralık değeri olmayacağını yineli-
yor.
Dışişleri Bakanı Gül, tezkere Meclis'ten geçme-
yince örneğin TSK'nin Kuzey Irak'a girmesiyle il-
gili görüş birliğinin ortadan kalktığını irdeleyen
ABD savlarını yalanlıyor.
Hangi taraf yalan söylüyor, belli değil.
• • •
Eskisi yenisi fark etmez; ne ki hükümetler, tez-
kerenin yeniden TBMM'ye gönderileceğini söy-
lemekten özenle kaçınıyoriar.
Umut dağın ardında. Elimizde yeni Başbakan'ın
"usta kaptanlar için dalgalı denizdeki tezkeremsi
ufaktefekengellerinkolaylıklaaşılacağı"\faöesm-
den başka rahatlatıcı tek bir söz, söylem, vaat
yok.
VVashington'daki güvenilir kaynaklar, tezkere-
ye umdukları karariılıklasahip çıkmayan RTE'nin
Beyaz Saray kovboyunu fena halde kızdırdığını,
Türkiye'den beklentilerini yitirdiğini öne sürüyor-
lar.
Amerika'dır söz konusu devlet, bugünden ya-
nna nelertezgâhladığı elbette bilinmez; ama, son
haberlere göre üzerinde uzlaşmaya vanlan asker-
sel, siyasal ve ekonomik belgeleri "şu an geçer-
siz" sayıyor.
Bush'un son mektubunda ısraria istediği hava
sahaları ve koridorlar kullanıma açılsa bile muta-
bakat belgelerinin "tümüyle yaşama geçmesi"
olanaksız, diyorlar.
Yaptığı son hazırlıklar; ABD'nin, 40 bin asker, 9
yeni üs, yüzlerce uçakla açmayı planladığı kuzey
cephesinin gerçekleşmesinden umudunu kesti-
ğini gösteriyor.
Kuzey Irak'a başka yollardan sınırlı sayıda -ki-
mine göre Italya'da konuşlandırılan- özel ope-
rasyon güçleri göndereceğine ilişkin haberler gi-
derek yoğunlaşıyor.
• • •
Dön dolaş aynı noktaya geliyoruz; Türk yetki-
liler, başbakanlar, dışişleri bakanlan ya da yüksek
bürokratlann kamuoyunu aydınlatmadıkları yada
birinin söylediğini ötekinin doğrulamadığı bir or-
tamda askerimiz Kuzey Irak'a girecek mi, gireme-
yecek mi, bilemiyoruz. Girerse nasıl olacak? Türk
"umumi efkân" karanlıkta. El yardımıyla kimi bil-
gilere ulaşmaya çalışıyor.
Oysa; VVashington'dan alınan duyumlar, kimi
açıklamalar -örneğin son olarak Dışişleri Bakan-
ları Powell ın demeci- "Türklerin o bölgeyle ilgi-
li endişelerini doğrulamakla " biriikte, "Türkiye ile
bölgedeki Kürtler arasında krize yol açacak her-
hangi bir şey görmek istemediklerini" jfade edi-
yor.
Türk-Kürt çatışmasını yeniden anımsatan bu
ifadeye yeni bir öğe eklendi. Kuzey Irak'ta Türk-
ABD askerinin çatışma olasılığı!
Dışişleri Bakanı Gül, ne Bush'un mektubunda,
ne Cheney'le RTE telefon görüşmesinde ne de
başka bir yoldan "böyle bir mesaj almadıklannı"
üstelik altını çizerek yalanlıyor.
Ateş olmayan yerden duman çıkar mı?
Bakanlar Kurulu bugün toplanacak, tezkerenin yann oylanması bekleniyor
Zirveden tezkere çıktıANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - ABD Başkanı George
Bush'un Irak ve BM'ye dönük
ültimatomu, BM Güvenlik Kon-
seyi 'nde yaşanan gelişmelerin ar-
dından Çankaya Köşkü'nde top-
lanan Irak zirvesinden "yeni tez-
kere" karan çıktı. Cumhurbaş-
kanı Ahmet Necdet Sezer'in
başkanlığında gerçekleştirilen
zirve sonrası yapılan açıklama-
da, Irak konusunda son gelişme-
lerin, "askeri müdahalenin ka-
çınılmaz" olduğunu ortaya koy-
duğu vurgulanarak 31 Ocak ta-
rihli Milli Güvenlik Kurulu top-
lantısında benimsenen tavsiye
karan çerçevesinde hükûmetin
Türkiye'nin çıkarlannı koruya-
cak adımlan "ivedilikle" atma-
sı konusunda "tam bir görüş
birliğine'' vanldığı bildirildi. Ba-
kanlar Kurulu'nun tezkereyi gö-
rüşmek üzere bugün toplanarak
tezkereyi TBMM'ye sevk etme-
si bekleniyor.
ABD'nin BM'ye dönük Irak
ültimatomunun ardından baş-
kentte dün olağanüstü hareketlı-
lik yaşandı. ABD Dışişleri Baka-
nı Colin Powell, dün öğle saatle-
rinde aradığı Dışişleri Bakanı
AbduUah Gül'e, Bush yönetimi-
nin operasyon konusundaki ka-
rarlılığını aktararak "Operasyon
çok yakında. BM süreci başan-
sız kaldı. Türkiye'nin de bizim-
le biriikte olmasını isriyoruz.
Bu yönde kararınızı artık daha
geç olmadan beldiyoruz" me-
sajını verdı. Powell, bu arada Tür-
kiye'nin Kuzey Irak'tan kaynak-
lanan kaygılannı anladıklannı ve
bölgede istenmeyen gelişmelere
izin vermeyecekleri güvencesini
de aktardı. Bu gelişmelenn ardın-
dan devletin zirvesi akşam saat-
lerinde Çankaya Köşkü'nde Irak
zirvesi gerçekleştirdi. Cumhur-
başkanı Ahmet Necdet Sezer'in
başkanlığında, Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Hilmi Öz-
kök, Başbakan Tayyip Erdoğan,
Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Abdullah Gül ve Dı-
şişleri Müsteşan Uğur Ziyal'in
katıldığı zirvede, hükûmetin TB-
MM'ye yeni bir yetki tezkeresi
sevk etmesi konusunda görüş bir-
liğine vanldı.
Müdahale kaçınılmaz
Yaklaşık 1 saat 45 dakika süren
zirvenin ardından Cumhurbaş-
kanlığı Özel Kalem Müdürü ve
Dışişleri Başdanışmanı Tacan îl-
dem tarafindan yapılan açıkla-
mada, gelişmelerin "askeri mü-
dahalenin kaçınümazlığını"
Savaş trafîği
Zirve öncesindc başkentte olağanüstü
savaş hareketliliği yaşandı.
Dışişieri'ndeki hareketlilik sabah
saatlerinde başladı. Dışişleri
Müsteşan Büyükelçi Uğur Ziyal'in
ilk konuğu Genelkurmay Başkaniığı
Harekât Dairesi Başkanı Korgeneral
Köksel Karabay oldu.
Öğleden sonraki ziyarctler ise ABD
Büyükelçisi Robert Pearson'ın
bakanlığa gelmesiyle başladı. Pearson
üe Ziyal arasında 40 dakika kadar
süren görüşmenin hemen ardından
Ingiltere Büyükelçisi Peter
VVestmacott da bakanlığa geldi.
Uestmacort, 30 dakika süren
görüşmenin ardından BaşbakanJık'a
geçerek Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ile bir araya geldi. ABD ve
Ingiltere büyükelçilerinin ardından
Almanya Büyükelçisi Rudolf Schmidt
ve tspanya Büyükelçisi Manuel de la
Camara da bakanlığa geldiler.
Edinilen bilgilere göre Pearson,
VVestmacott ve Camara, Azor
Adalan'nda yapılan zirvede yapılan
konuşmalann metinlerini getirdi.
31 OCAKTAKİ MCK BİLDİRİSİNİN IRAK İLE İLGİLİ BÖLÜMÜ
"Türkiye, Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi'nin 1441 sa-
yıb karan uyannca Irak'ın kit-
İe imha silahlanndan anndınl-
ması gereğine inanmaktadır.
Bu amaçla Irak yönetiminin
BM silah denetçilerinin faali-
yetleri çerçevesinde şimdiye
dek ortaya koyduğu işbirliğini
aktif bir biçimde ve zaman yi-
tirmeden sergilemesi önem ta-
şımaktadır. Uluslararası toplu-
mu tatnıin edecek bilgi ve bel-
geleri süratle BM ile paylaşma-
i sı Irak'ın olduğu kadar yeni bir
çatışma ortamının doğmasını
istemeyen rüm bölge ülkeleri-
nin de çıkarınadır. Türkiye,
uluslararası toplumun karşı
karşıya bulunduğu bu sorunun
banşçı yollardan çözümünden
yanadır. Banşçı bir çözüm yö-
nünde çaba harcamaya devam
edilmesi Türkiye bakımından
hala öncelikü bir hedeftir.Aske-
ri bir seçeneğe yönelinmesinin
bölge ülkeleri bakımından sa-
kıncab sonuçlar doğuracağı
kuşkusuzdur. Askeri bir ope-
rasyon başlatılması konusunda
uluslararası yasallık ve oydaş-
ma Türkiye'nin tutumunu yön-
lendiren temel ilkelerdir. Türki-
ye, banşçı bir çözümü yeğle-
mekle biriikte, askeri bir ope-
rasyon kaçınılmaz olduğu tak-
dirde, ulusal çıkarlannı koru-
yacak önlemler almaktan da
geri kalmayacaktır.Yükandaki
görüşler ışığında, önceiikle ba-
nşçı yolların denenmey e devam
olunması, öte yandan Anayasa-
mızın 92. maddesinin aradığı
uluslararası yasallık koşulunun
gerçekleşmesine bağlı olarak,
TBlVIM'ce istenmeyen olası ge-
lişmelere karşı tümüyle Türki-
ye'nin ulusal çıkarlarını koru-
mak üzere gerekli görülecek as-
keri önlemlere işlerük kazandı-
nlmasına yönelik kararların
abnmasmı sağlayacak adımla-
nn, gelişmeler izlenerek belirle-
necek bir takvim uyannca hü-
kümet tarafindan atılması ko-
nusunda tavsiyede bulunulma-
sı kararlaştınlmıştır."
ortaya koyduğu vurgulanarak
şöy'le denildi:
"Toplantıda Irak konusun-
daki gelişmeler hakkında ay-
nntıh bir değerlendirme yapıl-
mıştır. Türkiye, bugüne kadar
Irak'la ilgili sorunun banşçı
bir biçimde çözümlenmesi yö-
nünde elinden gelen tüm içten
çabayı harcamıştır. Bu çabalar,
tüm dünya kamuoyunca bilin-
mektedir. ABD yetkililerinin
açıklamalan ve BM Güvenlik
Konseyi'ndeki son gelişmeler,
askeri bir müdahaleyi kaçınıl-
maz kılacak bir sürecin içine
Türkiye'nin beklenti ve irade-
si dışında girilmiş olduğunu
göstermektedir. Bu durum kar-
şısında hükümerimizin, Türki-
ye'nin öncelikli ulusal çıkaria-
nnı konıyacak önlemleri alma-
sı ve MGK'nin 31 Ocak 2003
günkü toplantısında benim-
senen tavsiye karan çerçeve-
sinde yapacağı değeriendir-
melere uygun adımlan ivedi-
likle atması yönünde tam bir
görüş birliğine varılmıştır.
Içinden geçilen bu kritik dö-
nemde ulusal birlik ve bera-
berlik her şeyin üstünde gö-
zetilmesi gereken bir öncelik-
tir. Bu anlayışla hareket edi-
leceğinden kuşku yokrur."
Hükümet böylece, 28 Şubat
tarihli MGK toplantısında tez-
kere için alamadığı desteği,
dünkü Irak zirvesinde sağla-
mış oldu. Zirve bildirisinde,
"kritik bir dönemden" geçil-
diği, bu nedenle "ulusal birlik
\e beraberligin her şeyin üs-
tünde" olduğu vurgusunun
yapılması da TBMM 'ye mesaj
olarak nitelendirildi.
Zirvenin ardından Başbakan
Erdoğan, Gül, Devlet Bakanı
Ali Babacan, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Hilmi Gü-
ler, başbakanlıkta bir araya ge-
lerek değerlendirme toplantısı
yaptı. Toplantıda, Bakanlar
Kurulu'nun bugün toplanarak
yeni tezkereyi TBMM'ye sevk
etmesi benimsendi.
Tezkere sinyalini
Erdoğan verdi
Erdoğan başkanlığında ilk
kez dün yapılan Bakanlar Ku-
rulu toplantısında da tezkere
konusu ele alındı.
Erdoğan, toplantıda yaptığı
konuşmada, olaylann çok hız-
h geliştiğini, bunlan izlemek-
te zorlandıklarını söyledi. Tür-
kiye'nin milli menfaatlan doğ-
rultusunda ne gerekiyorsa ya-
pacaklarmı belirten Erdoğan,
"Henüz inisiyarif kaçmış de-
ğil.ABD, BM veAB'deki tüm
gelişmeleri mercek altına al-
dık" diyerek yeni tezkere sin-
yalini verdi. Erdoğan, ABD ile
olan stratejik ortaklığa vurgu
yaparken Türkiye'nin gelişme-
lerin dışında kalması halinde
zarar göreceği mesajı verdi.
G U N D E M MUSTAFABALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
da paylaştığını görüyoruz. Meclis'in geçen
hafta boyunca sürdürdüğü çalışmama, Irak
tartışmalarının gölgesinde kaldı. Oysa millet-
vekilleri, bakanlar şöyle bir sokağa çıksalar,
sokağa çıkmak bir yana davetli oldukları otel
toplantılarında orada görev yapanlann gözle-
rine baksalar, halkın gündeminin "iş", çalışan-
ların gündeminin de iş güvencesi olduğunu
hemen görecekler.
Dünkü Bakanlar Kurulu'nun ve geçen hafta
boyunca TBMM'nin gündeminde çalışma ya-
şamı vardı ama, sorunları çözücü değil, dü-
ğüm atıcı nitelikte.
önce tartışma konusu olan yasaları kısaca
özetleyelim:
8 Ağustos 2002'de dönemin koalisyon hü-
kümeti "İş Güvencesi Yasası" çıkardı. Yasaya
göre işten çıkarma yasaklanmıyor, sadece
belli kurallara bağlanıyor. Işveren kesimi ko-
nuya kendi penceresinden bakarak şu öneri-
yi getirdi:
"Mademki bu yasa çıkacak, karşılığında da
İş Yasası'nın çıkması ve çalışma yaşamının bir
ölçüde esnekleşmesi gerekir."
Sonunda şu noktada uzlaşıldı:
- İş Güvencesi Yasası çıksın, ancak yürür-
lük tarihi 15 Mart olsun. O güne dek İş Yasa-
sı da çıksın ve dengelensin.
İş Yasası'nın ruhunda da şunlar vardı:
Işveren işçileri ödünç olarak başka bir işye-
rine verebilecek... Çalışma saatlerini istediği
gibi düzenleyebilecek...
Hükümet 15 Mart'ı aylar öncesinden bildiği
halde çalışmayı son güne bıraktı. CHP de hak-
lı ve olumîu bir muhalefetle keyfi düzenleme-
leri engelledi. CHP milletvekilleri Oya Araslı,
Kemal Kılıçdaroğlu, Bayram Meral, Izzet
Çetin bıkmadan, usanmadan konunun deği-
şik yönlerini gündeme taşıdılar. AKP de çare-
yi, İş Yasası'nı askıya almakta, İş Güvencesi
Yasası'nj da 30 Haziran'a dek ertelemekte bul-
du... Tarihimizde ender görülecek biçimde, bir
yasa uygulamaya girdikten bir gün sonra er-
teleniyor!
Kul time
Şimdi sokağa geçelim...
Kim ne derse desin Türkiye'nin birinci soru-
nu işsizlik ve buna bağlı gelişmeler. Işsizliğin
artması nedeniyle ücretlerdeki iniş-çıkışlar, işe
alıp çıkarmada keyfi davranışlar...
Ancak bütün bunların temelinde yatan ve
hiçbir hükûmetin neşter vurmaya yanaşmadı-
ğı, cesaret edemediği durum ise kayıt dışı eko-
nomi. Sorunun temelinde bu var.
Genel sorunu dalgalanmaya bırakıp, hükû-
metin sorumsuzca düğüm haline getirdiği ya-
salar sokağa nasıl yansıdı, ona bakalım. Res-
mi rakamlara göre, sadece son bir ay içinde
yaklaşık 14 bin kişi, "Iş Güvencesi Yasası ge-
liyor, ozaman atmamızzor olacak" yaklaşımıy-
la işinden edildi. Sendikalara göre bu rakam
en az 30 bin...
Şimdi uygulama 30 Haziran'a ertelendi. Bu-
nun adı erteleme değil, sorunu katmerieme. 15
Mart'a dek elini çabuk tutamayanlar da "ha-
zır fırsat varken" deyip işçi azaltacak.
Yıllann katlayıp getirdiği çalışma yaşamı so-
runlarının tek bir doğrusu yok. Işçinin, işvere-
nin kendince haklı yanları var. Burada temel
sorumlu düzenlemeyi yapan, yani hükümet.
Bir an önce taraflarla bir araya gelip, çalışma
barışını sağlayıcı bir düzenleme üzerinde an-
laşma sağlaması gerekiyor. Bu işi 29 Hazi-
ran'a bırakırsa, sorun daha da katlanmış ola-
cak.
İş Yasası'nda öngörülenlere de kısaca de-
ğinmek gerekirse, getirilmek istenen uygula-
ma bu köşenin diliyle şu:
Dilimize Ingilizceden gelip yerleşen bir ça-
lışma yöntemi var; part time ve full time. Ya-
ni, tam çalışma ve yanm çalışma... Eğer ön-
görülen yasa yürürlüğe girerse bunların tümü
ortadan kalkacak ve şu yöntem gelecek:
Kul time!
ankcum@ttnetnet.tr
Teröristler
teslim edildi
Behramoğlu'na Şiir Büyük Ödülü
• Baştarafı 1. Sayfada
gönderilmesine karar
verdi. Suriye makamla-
n iki örgüt üyesini "de-
vir-tesüm" sırasında
yakaladılar ve sorgu-
dan sonra gözaltında
tuttular. Kısa bir süre
sonra da Türkiye ile te-
masa geçerek teslim et-
tiler. Teslimin Hatay'da
gerçekleştiği öğrenildi.
1998 yıhndaki Adana
mutabakatının adım
adım sonuçlar vermeye
başladığını belirten gü-
venlik yetkilileri, "Son
gelişmeler, bunun so-
mut bir göstergesidir.
Suriye makamları
Türkiye ile tam bir iş-
birliğini hedeflemek-
tedir" dediler. Kasım
ayından bu yana Suri-
ye'nin Türkiye'ye tes-
lim ettiği üst düzey te-
rör örgütü üyesi 7'ye
çıktı.
Suriye Güvenlik tşle-
ri Başkanı Tümgeneral
Gazi Muhammed Ke-
nan. 20 yıl Lübnan iş-
lerinden sorumlu ola-
rak görev yaptıktan
sonra bu makama atan-
dı. Kenan'ın göreve
gelmesinin hemen ar-
dından ele aldığı ilk ko-
nulann arasında Türki-
ye ile işbirliğini yük-
seltmek olduğu belirtil-
di. Türkiye'yi de ziya-
ret eden Kenan'ın, iki
ülke arasmdaki ilişkile-
rin her alanda gelişme-
sinden yana olduğu,
bunun için örgütün Su-
riye topraklannda ba-
nnmaması için çaba
harcadığı dile getirildi.
Kültür Servisi -
Uluslararası PEN Kulüpleri
Federasyonu Türkiye
Merkezi'nin önerisiyle
UNESCO tarafindan 21
Mart tarihinin "Dünya Şiir
Günü" olarak kabul
edihnesi dolayısıyla
gazetemiz yazan, şair
Ataol Behramoğlu'na
"2003 Dünya Şiir Günü
Şiir Büyük Ödülü"
verildi. Atatürk Kültür
Merkezi'nde dün akşam düzenlenen
törende, gecenin sunuculuğunu
üstlenen tiyatro sanatçısı Gülsen
Tüncer, Behramoğlu'nun yazdıgı
"2003 Dünya Şiir Günü Bildirisi"ni
okudu. Behramoğlu, bildirisinde şiirin
anadilde derinleşme ve aynı zamanda
insanlığın ortak dili olduğunu
belirterek şunlan kaydetti: "Onu ne
sadece sözcüklere, ne sadece ses,
kurgu, mecaz, ya da imgeye, ne
sadece düşünce ya da duyguya
indirgeyebiliriz. Bütün bunlan
birleştiren harç, maya, töz, özsu,
yaşamın kendisidir. Sözcükler ne
sadece araç, ne de amaçtır. Amaç,
yaşamı kirinden, pasından
arındırmak. onu anlamlı,
yaşanır. yaşanası
kılmaktır. Beni böyle bir
sorumluluğu taşımakla
ödüllendiren yazgıma,
dostlanma ve okurlanma
teşekkürlerimle..."
Behramoğlu ödülünü, eski
PEN Türkiye Başkanı
Alpay Kabacalı'nın
elinden aldı. Gecede,
aralannda Sennur Sezer,
Yeşim Ağaoğlu, Turgay
Fişekçi ve Orhan Alkaya'nın da
bulunduğu şairler, şıirlerinden
örnekler sunarken tiyatro sanatçılan,
Cevdet Ancılar, Mehmet
Çerezcioğlu, Ayşe Lebriz, Aslı
Ongören ve Sumru YavTUCuk, "en
sevdikleri şiirleri" okudular. Tiyatro
Pera sanatçılannın, "Banş tçin
Dizeler" adlı bir performans
sergilediği, sanatçı Vedat Sakman'ın
küçük bir konser sunduğu gecede,
Yaşar Nezih Eyüboğlu da mim
gösterisi gerçekleştirdi. Etkinliğe,
PEN Türkiye Başkanı Üstün
Akmen'in de aralannda bulunduğu
şair, yazar ve sanatçılar ile çok sayıda
sanatsever katıldı.
AL GÖZÜM SEYREYLE /IŞIL ÖZGENTÜRK
CibalVdeBirAkşamüstü
• Baştarafı Arka Sayfada
tenekli, en marjinal yönetmenlerin-
den biriyle ansızın tanışıyorum. Mü-
ge Gürman Onu "Cadılann Mac-
beth'i" adlı oyunundan anımsıyo-
rum, o oyundan bana çok şey kalmış-
tı. Müzığin bır kalp atışı gibi bütün bir
oyun boyunca alçalıp yükselerek, ki-
mi yerlerde delirmesi, kimi yerlerde
uysal bır çocuk gibi sessizce mınl-
danması beni çok etkilemişti. Sonra,
Romanyalı yazar Matei Visniec'in
"Küçük Bir İş tçin Yaşb Bir Palya-
çoAranıyor" oyununu sahneledi. Bu
oyunun ne kadar farklı, ne kadar etki-
lı olduğunu çok sık duydum ama gö-
remedim. Bu biraz da benim tiyatro-
dan soğuduğum bir döneme rastlıyor-
du. Gene de bir mazeret değil
Bana sitem ediyor haklı, pek çok
şeye sitem ediyor haklı. Ben de ona
her şeyin popülizme teslim olduğu bir
dönemden geçtiğimizi söylüyorum.
Ona "Bak" diyorum, "edebiyatta
da, sinemada da, resimde de bu
böyle... Bak ben kızıyor muyum,
doğru diirüst hiçbir acıdan geçme-
miş, gerçek kırmızıyı, gerçek kanı
hiç bilmeyen fazlasıyla pembe hi-
kâyeler ortalığı istila etti. Şimdi sa-
bırla akıl sağhğımızı korumak bi-
zim işimiz olmah, sakin, sade ve her
şeyi görerek."
Az sonra kafeden çıkıp bir balık lo-
kantasuıa gidiyoruz. Keyfımiz yerin-
de, fikralar, haüamıza ve kendımize
dair her şey masamızda. Dostlanm-
dan en sevdiğim Figen, "Bütün bu
konuştuklanmızı Piyale Madra'nın
geçen gün rastladığım kareleri çok
i>i özetliyordu" diyor.
"Figen, bize de anlat." O başlıyor:
"Bir erkek ve bir kadın. Erkek Bu
ülkede her şey ucuzladı' diyor, 'resün
ucuzladı, edebiyat ucuzladı.' Ve ka-
dın büyük bir heyecanla adama dö-
nüyor, 'Öyleyse hemen gidip ala-
yım!' diyor."
Bazen şu çizer dostlanmızı kıskan-
mamak olanaksız, hop her şeyi bir i-
ki karede anlatıyorlar. Bu arada sev-
gili Semih Poroy da aynı soyun bir
başka temsilcisi. Ben cümleler kunı-
yorum. uzun uzun anlatıyorum, o bir
iki çizgiyle, hop tamam. Ne yapsam
ki.
Bu arada Cibalikapı Balıkçısı'nda
fikralar, birbirinden komik hayat-ı ha-
kikiye hikâyeleri derken çok bir gü-
rültü yapmışız ve lokanta sahibi bizi
ikaz ediyor. Çevredeki masalar rahat-
sız ohnuş. Hayret, sadece güzel hikâ-
yeler anlatıp gülüyorduk, böyle bir
durum benim bunca yıllık ömrümde
ikinci kez başıma geliyor. Birinde Al-
manya'da. çok lüks biı Itahyan lokan-
tasuıdaydık ve masamızda her dilden
konuşan, gülen insanlar vardı, gerçek-
ten çok komik hikâyeler anlatıhyor-
du ve biz gülüyorduk, ihtar aldık, çev-
redeki masalar rahatsız olmuş. ikinci
ihtanmızı da Cibali'de eski Tekel Fab-
rikası'nın yarubaşındaki bir lokanta-
da aldık.
Yani sağ olsunlar, Rembetiko mü-
ziği çalıyorlar ve Girit kökenli olduk-
lannı duydum, hiçbirYunan lokanta-
sında gülen insanlara, dans eden in-
sanlara "Lütfen oturun ve az gü-
lün" dendiğine, şahsen epeyce git-
mişliğim var, ben tanık ohnadun.
Ama balıklar ve mezeler enfesti.
Vay caruna, can dostlanmın bana kur-
dukları tuzak işe yaradı, uzun zaman-
dır ilk kez savaştan söz etmeyen bir
yazı yazmayı başardım. Bakalım bu
ne kadar sürecek?
seyreyleisil6yahoo.com
isUozgerturk6superonline.com