22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 ŞUBAT 2003 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 8 M Ü Jtl 6«0 tsttatf. üâmfi» yspıytrl D E N İ Z S O M -#*!?**£ TPmr«c«n*ariyctcom.lr Trt: 0.212.512 0505 Faksr 0.212.512 44 §7 - VaJr/ş, Powell'ın evine gidip pazarlık yapmış... "Umduğunu deâil. bulduöunu vrveceâi bellivdi!" Beslenme Türk Ceza Yasası'nda yapılan değişiklikle; beslenmeyi engelle- yenlere 2 yıldan 4 yıla, besienmenin engellen- mesi nedeni ile ölüm meydana gelmîş ise 10 yıldan 20 yıla kadar ha- pis cezası getirilmesine Akff Kökçe'nin yorumu: "Yurdumuzda yetersiz beslenen milyonlarca çocuk var ve bu neden- le binlercesinin öldüğü de yadsınamaz gerçek- t lerden. Bu du- rumda; işçisine beslenemeyece- ği bir ücret veren işveren, işsizine iş bulamayan, beslenme- sini umursamayan dev- let, işçilere neredeyse kuru ekmek seviyesin- de ücreti reva gören Asgari Ücret Tespit Ko- misyonu, çalışanlann ücretlerine yapılacak iyileştirmeye karşı çı- kan IMF yetkililerinin hepsi hapislerde çürü- yecek öyle mi? Hayır. Çünkü bu yasaya göre beslenmesi gerekenler yalnızca açlık grevinde- ki ya da ölüm orucun- daki tutuklular. Besle- nemeyen çocuklar, hastalar, yaşlılar açlığa devam edebilir, ölebilir. Ne diyelim; işte acil ey- lem planı, işte icraat." B irinci Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Do- ğan'ın açıklamasına dün kaldığımız yerden devam ediyoruz... Doğan, 12 Mart dönemi- nin Birinci Ordu veSıkıyönetim Komutanı Fa- ik Türün'ün cenaze töreninde yaptığı açıklama nede- niyleeleştirilmişti. 12 MartdönemindeTürün'ün komu- tasında kurmay yüzbaşı olarak görev aldığını belirten Orgeneral Doğan'ın açıklamasının devamı şöyle: "Komutanın insani cephesinin aydınlatıcı bir örne- ğini vermek istiyorum: 1971 yılı Istanbul ilı için yapı- lan genel arama planlamasında bize verdiği direktif- te; özetle, arama esnasında hiç kimsenin inc'rtilme- mesine özen gösterilmesini istemiş; bir evin kapısı- nın çalınmasından sonra kapıyı açana, 'Günaydın, si- zi bölgede rahatsız edenler var mı?' vs. gibi sorular yöneftilmesini, şüpheli bir durum görmedikçe de eve asla girilmemesini emretmişlerdir. Yaptığı konuşma- nın genel çizgisi, anımsadığım kadanyla mutedil ve çok insanidir. Genellikle arama bu çerçevede yürü- Çetin Doğan'dantülmüş ve 'günaydın' operasyonu olarak da anılmış- tır. O zamanki Ordu Komutanı'nın bu kesin talimatı- na karşın, arama esnasında yer yer amacını aşan uy- gulamalar küçük birimler tarafından yapılmış ve bun- ların kendisine intikal ettirilmesi üzerine derhal duru- ma el koyarak sorumluları cezalandınlmıştır. 1. Ordu Komutanlığından emekli olan Orgeneral Sayın Faik Türün'le daha sonra hiç karşılaşmadık. Vefatında aynı makamı işgal eden bir kişi olarak; düzenlenen törende konuşma yapmam ve kendisi- ne yapılan yakıştırmalara karşı bildiklerimi, doğru- dan tanık olduğum bilgileri törene katılanlarla paylaş- mak istemem bir vefa borcunun ötesinde; özlemini duyduğumuz toplumsal banş, sevgi ve hoşgörünün haksız suçlamalar temeli üzerine kurulmasının pek mümkün olmadığına inanmamdandır. O dönemde yaşanan acı ve sıkıntılann, o günün toplumsal sosyoekonomik koşulları içerisinde daha sağlıklı değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu- nu insana karşı işlenen suçlann bağışlanması ama- cıyla değil; bir daha insanlık suçlannın hiç işlenme- mesi için söylediğimi özellikle belirtmeliyim. Bu ko- nuda toplum olarak daha da mesafe almamız gerek- tiğine inanıyorum. Bunu sağlamanın yolu da kuşku- suz çağdaş bir eğitimle; insan, toplum ve çevre sev- gisiyle; laik, demokratik Atatürkçü düşünceyi öneçı- karmaktan geçtiğine inanıyorum. Saygılanmla. Not: 12 Mart dönemine ilişkin bir aynntıyı da dik- katinize sunmak isterim. O dönemdeki yasal düzen- lemede sıkıyönetim komutanlan doğrudan Başbaka- na bağlı olduklanndan, sıkıyönetim uygulamalarına Genelkurmay ve Kuvvet Komutanlıklan müdahil ol- mamışlardır. Ç.D." SESStZ SEDASIZ (!) H Yüksek Yerilim Hattı erdincutku < yahoo.com Parayı veren, SAVAŞ BORUSünu çalar! Amerika'ya teslim olmanın tarihçesi lletiyi Mesut Koşku göndermiş; Türkiye'nin 1945 yılından bu yana ya- pılan ikili anlaşmalaria Amerika Birle- şik Devletleri karşısında elinin kolunun bağlandığını anımsattıktan sonra emekli asker Hüseyin Savcı'nın bir anısını aktanyor: "Yıl 1988, Temmuz ayı... Yurtdışı görevlere atanmışız... Yanlış hatır- lamıyorsam 108 subay ve astsu- bayız.. Görev öncesi NATO ve dış ilişkile- rimiz konusunda Genelkurmay'da bri- fıng veriliyor. Bir kurmay albay, ABD ile aramızda- ki anlaşmalan anlatıyor. NATO'yagire- bilmek için ve daha sonrası 310 anlaş- ma yapılmış. Bu anlaşmalarda ne yazık ki o günün ı t 9 şartlannda pek çok tavizler verilmiş... Albay, uzun uzun anlatıyor; anlattık- ça belli belirsiz bir hoşnutsuzluk... Mı- nldanmalar oluyor... Çünkü bir dolarlık hibe bize iki do- lardan fazlaya mal olmakta... ön sıralarda oturan bir kurmay yar- bay elini kaldınp söz istiyor: - Komutanım, diyor, biz tüm bun- lara, Rusya bizi işgal etmesin, ABD bize ağabeylik yapsın diye katlanıyo- ruz öyle mi? Brifingi veren albay 'Bir anlamda evet' diyor. Yarbay arkadaş gülümsüyor: - Bırakalım o zaman Rusya bizi işgal etsin, biz de düşmanımızı bilelim, onu- rumuzlasavaşalım..Böyleelimizkolu- muz bağlı teslim olmayalım..." ÇEDKÖŞESİ OKTAY EKİNCİ 'Binaya Hakaret' (!) Susun!.. Cezası var. îstanbul'daki 12 Eylül yasa- lanna dayanılarak inşa edilmiş yapılar arasında en "uygunsu- zu" olarak nam salan Gökkafes peşimizi bırakmıyor. Tanıdığım tüm hukukçulann da ortak görüşü olarak, "huku- ka aylan" yasa oyunlanyla yükselip, kat kat "pazarlandığı- nı" yazdığım için, benden ve yazı işleri sorumlumuz Meb- met Sucu'dan "20'şer mflyar" lira maddi tazminat isteniyor. YıDar önceki gibL. Gökkafes'in sahipleri, 199O'lı yıllarda da yine benzer bir tazminat da- vası açmışlardı. "Davablar" lis- tesine de yine Cumhuriyeiga- zetesiyle birlik- te Mimarlar Odaa'ru da ya- zarak, o yıllann parasıyla hepi- mizden "2'şer mfl> ı arKra"ma- nevi ve maddi tazminat iste- mişlerdi... "Bu bina ts- tanbul'a sapla- nan bir hançer olacak" dediği- miz için "yükse- len prestijlerine hakaret" ettiğimizi ileri sür- müşlerdi... "Maddi tazminat" gerekçe- leri ise yine bu eleştirilerimiz yüzünden, "projedekigökdeten katlannı saün alan" kimi müş- terilerin bundan vazgeçmele- riydi... Eğer biz karşı çıkma- saymışız, bunlar da katlannı sa- tıp, para kazanacaklarmış; me- ğerse engel olmuşuz!.. işte o davada, dönemin Genel Yayın Yönetmeni Ozgen Acar Dİayın üzerine giderek, "Taz- minat Terörü" başlıklı bir ya- nyla da kente karşı suçlann lergilenmesinde basının ve mi- narlann bu yöntemle susturu- amayacağını vurguladı. Biz de savcı karşısına çıkıp ledik ki; "Eleştirimiz kişüere leğU, binanın yer seçimine ve ıraya uygun otmayan mimari- inedin- Çarpık yapılaşma de- ince nasıl ki binlerce binanın ahibine hakaret etmiyorsak, îökkafes'i beğenmemekle bu- u yapanlann kişiliklerine ha- aret etmiş olmayız.-" Nitekim mahkeme de zaten u tür eleştirilerin "kamu ya- uına" olduğunu ve hatta hem asın olarak hem de "mimar M imliğimizle "yanlış gördüMe- mizi uyarma" görevimiz bu- ınduğu karannı açıkça yaza- Jc, Gökkafesçilerin savlanru ddetmişti... Yine aynı dava sırasında, "Kaldı ki bu ayncalıkb imar izmlerini, çok yataklı otel yap- mak ve böytece ülkeye sürekli döviz girdisi sağlamak koşuluy- la alanlann. şinıdi binanın kat- lannı satmaya başlamalan da devletin desteğindeki esas ge- rekçeyi >t>ksa\Tnalandır_" şek- lindeki bizim "suç duyunı- muz" ise aynı imar iznini veren Turiznı Bakanhğı'nda hâlâ so- nuçlanmış değil... Bir otelin katlan ya da oda- lan nasıl satılabilir?... Eğerbu ayncalıklı "aşmyükseklik'' iz- ni, tamamen turizm amacıyla değil de, "yap- satpazarlaması" için verildiyse, ruhsata dayanak tutulan Turizmi Teşvik Yasa- sı'nın hangi maddesinde "o- tel gösterip han yapma''yayöne- lik bir kural yer alıyor?... Nitekim Gök- kafesçiler de işte bu "oyunu" Tu- rizm Bakanlı- ğı'na bir kez da- ha duyurduğu- muz 07.07.2002 tarihli yazımı bahane edip, 20 milyar lira kazanmak isti- yorlar. 'Telekulak'ta yetmedi Yine yakın geçmişteki, "ev telefonlanmızuı dinlenmesi" olayma da adlan kanşan Gök- kafesçilerin, yeniden bir "taz- minat terörüyk" üzerimize gelmelerine karşı da elbette ki tek dayanağımız hâlâ "hu- kuk" Çünkü, böylesi bir ucubenin Istanbul'a çullanması, başın- dan beri hep "sajasilerin deste- ğiyie" oldu... Hâlâ da aynı des- tek "devlet kurumlanna bile özei katiarsatın ahnarak" sürü- yor... Bankacılık Denetleme Kurulu'ndan tutun, en popüler şarkıcılanmıza kadar parasını nereye harcayacağını bileme- yen ne kadar "prestij düşkünü- müz" varsa, bu "turistikgökde- lenden" ofıs ya da konut amaç- lı daire elde etme yanşındalar... Hadi o şarkıcılar neyse... Devleti temsil eden kurumla- nn, kamu ve toplum yarannı böylesine yok sayan bir binada bulunmalan, acaba kime "hiz- met" demektir?... Bu soru yanıtsız kaldığı süre- ce, Cumhuriyet'in avukatlan daha çok tazminat terörünü gö- ğüsleyecekler demektir... Oekincii" cumhuriyet.com.tr. KlM KİME DUM DUMA BEHIÇAK bebicakM turk.net ÇtZGtLÎK KÂMİL MASARACI HARBİ SEMİH POROY semihporoyi! yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 26 Şubat oç/k Lt'r rnodeliKİn önünde~ ALMAN UALK 0T0M0B/U.. 1936'PA BUSVM, 4DOLF «İTL£B,İLK YDLXSW*6EN (FOLKSM6IN) OTOMOSİL F4BHİKASIH/N AÇtUÇtM SAKSONM'DA YAPMIÇTt. MOt>ELf ^£»£>M4A/£> gENzeet oroMosiıJfiJ E £/8l, )*y6tA/ &İG. H/İUZ. OTVMO8İLİ*ÇlKAlSMAfCn. VOUCSU//4GEH'fM KO- LAYCA SArflA44SW/ SAĞLAMAK /Ç/AS İŞBAŞfHA GErrGİLEN NAZ/ gOBEgT LEy, *HAF7#Pı4 S MAKK ÖOEYeeEtC OTOMOSİL AUM*SLOGAMfr- LA HAU-crAV gÜYtJ< fH&ÜAe TOPl/ttoAY/ BA- EPILM/f, A/E Oe fiAGACAe SE3& Ç*> Vo1ktwa9»n:Atmanca, hofk arabası KAYSERİ 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Sayı: 2002/107 Es. 2002/878 K. Davacı tbrahim Çelik vekili Av. Mustafa Göncü tarafından davalı Sebahat Çelik aleyhine açılan şiddet- li geçimsizlık sebebiyle boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda: 2.12.2002 tarih 2002 878 karar sayılı ilarru ile davacının davasının kabulüne, Kayseri ili Melikgazi ilçesi, Battalgazi Mahallesi cilt 5 hane 280'denüfusakayıtlıRamazanveSuna'danolma, 1981 doğumlu Sebahat Çelik'in davacı ibrahimÇelik'ten boşanmasına karar verilmiş olup bütün aramalara rağmen bulunamayan davalı Sebahat Çelik'in yokluğun- da verilen işbu kararın ilanın yavımlandığı tarihten itibaren 15 gün içerisinde temyiz yoluna başvurmadı- ğı takdırde kararın KESİNLEŞECEĞI ilan olunur. 24.01.2003. Basın: 6421 Kirlenen Dünyamızı Fidan Dikerek Antalım ORMAN BAKANLIĞI Bağkur Sağhk karnemi kaybettim. Hükümsüzdür. GÖZDEAKGÜNGÖR GÖRÜŞ RIDVAN BUDAK Sivil Toplum, Sendikalar ve Sol 30 yıllık sendikal ve siyasal deneyimim, bu süreç- te biriktirdiklerim ışığında güncel gelişmelere ilişkin yo- rumlanmı ve düşüncelerimi zaman zaman bu sütun- lardan sizlerie paylaşacağım. Ülkemizde yaşanmak- ta olan ekonomik, siyasal ve sosyal süreç, çalışanla- nn ve halkın sorunlan, sivil toplum, sendikalar ve sol hakkındaki değerlendirmelerimi aktaracağım. • • • 30 yıl önce genç bir işçiyken, Çerkezköy'de işyeri temsilcisi olarak sendikal ve siyasal hayata adım at- tığım andan itibaren ülke tarihinin bütün gelgitlerinin yakın tanığı oldum. 1960-70'li yıllarda 20 kişilik atöl- yeterden 2000 kişilik fabrikalara kadar irili ufaklı bü- tün işyerlerinde yoğun bir sendikalaşma faaliyeti var- dı. Işçilerörgütleniyor, yalnızca kendi ekonomik çıkar- lanyla değil, ülke meseleleriyle de yakından ilgileni- yorlardı. Bu dönem sendikal hareket kadar 68 kuşa- ğının estirdiği rüzgâria, solun, sosyal demokrasinin ve sivil toplum örgütlerinin de yükseliş dönemiydi. 12 Eylül bu rüzgân kesti, ülkeyi kapalı ve karanlık biryönesürükledi. Idamla yargılandığımız, yıllarcaha- pis yattığımız o dönemde haklar budandı, örgütlülük fikri aşağılandı, halk örgütlülükten uzaklaştınldı. Bunun etkilerini bugün hâlâ yaşıyoruz. Dünyada milyonlarca insan savaşa karşı sokaklara çıkarken, savaşın en çok etkileyici ülkelerin başında gelen Tür- kiye'de, 15milyonluklstanbul'da, 10 bin kişi meydan- lara çıkamıyorsa, bunda 12 Eylül'ün korku psikoloji- sinin rolü vardır. Aradan geçen 20 yılda toplum hâlâ korkulannı, kaygılannı üzerinden atamamıştır. • • • 12 Eylül sonrasında liberalizm rüzgân estirildi. A- ma bu ekonomide liberalizm olarak kaldı; siyasal li- beralizm, yani insan haklannı ve özgürlüklerini kap- samadı. Ekonomik liberalizm ise kuralsızlık ve başı- boşluktan öteye gidemedi. Sosyal boyutu olmayan, Türkiye gerçeklerini göz ardı eden kuralsız ekonomi ise 20 yıl sonra ülkeyi IMF'den alınacak borçlara muh- taç hale getirmekten başka bir sonuç doğurmadı. Bu dönemde sendikal hareket ve sivil toplum örgütlülü- ğü zayıfladı. 12 Eylül yasalan nedeniyle işçilerin sen- dikalaşması neredeyse imkânsız hale geldi. Sendika- lann bugünkü durumuna bakıldığında akla şu soru- lar geliyor: 12 Eylül ile birtikte eli ayağı bağlanan, bu bağı çözmek için birtiktelik oluşturup çözüm araya- mayan sendikal hareket yok oluşa doğru mu gidiyor? özel sektörde gittikçe zayıflayan, özelleştirmeler nedeniyle kamudaki yeri de tehlikeye düşen sendi- kalar üyesiz ama zengin malvarlıklanyla baş başa mı kalacak? Elbette sosyal süreç sendikasızlığa müsaade et- mez. Dünya ömekleri bunu açıkça gösteriyor. Bugün Norveç'te nüfus 4 milyon, sendikalı işçi sayısı 850 bin- dir. Bu durum Avrupa'nın önemli sayıdaki ülkesi için geçertidir. Bugün ekonomik ve sosyal yapısıyla bize benze- yen Brezilya'da eski bir işçi lideri devlet başkanıdır. Ve pek çok ülkede sendikalann örgütlenmesi ve de- mokrasi mücadelesi sürmektedir. Tabii ki bizde de sendikalann varlığı sürecektir, a- ma bugünkü halinden sıynlıp yeniden çalışanlann ve toplumun geniş kesimlerini kucaklayan bir niteliğe kavuşması için yapılacak çok şey vardır. • • • Solun çalışanlarla, halkla olan bağlan zayıflamıştır. Toplum solda duran güçlü, inandıncı, halkın talepte- rini sahiplenen bir siyasal yapının yetersizliği nedeniy- le, kendi çıkanyla ters düşen siyasal yapılann ardına takılmak durumunda kalmıştır. Bu durumdan çıkanlacak dersler vardır. Toplumun örgütlenmesiyle solun yükselişi arasındaki yakın iliş- kiye yeniden dikkat çekmek gerekir. İşçilerin sendikalaşamadığı, örgütlü toplumun ge- lişmediği ve dolayısıyla demokrasinin kökleşemedi- ği, yoksullann sosyal dayanışmadan mahrum bırakıl- dığı, ekmeğin ve işin özgürtüklerle aynı değerde gö- rülmediği koşullarda, işin ve aşın peşindeki milyonlar yüzünü sola dönmemektedir. Oyleyse yapılacaklar da bellidir. Yeniden toplumu örgütlemek, yeniden işi, aşı ve özgürlüğü öne çıkar- mak, projelendiımek, bu hedeflere yönelen inandın- cı projelerle halkla bütünleşerek sosyal devleti sahip- lenmek... Böyle bir sivil toplum, sendikalar ve sol siyaset an- layışı halka umut verebilir, ülkenin kaderini etkileye- bilir. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6SOLDANSAĞA: 1/GeliboluYa- nmadası'nda. Çanakkale sa- vaşlannın önemli bir bö- lümüne sahne olmuş burun. 2/ Muğla'mn g Milas ilçesin- de antik bir kent... Üye. 3/ 8 Satışa sunulan g mal ya da hiz- metlerin tanıtımını ve dökümünü içeren bel- ge. 4/Konyailindebir 2 baraj... Yaşanmış 3 olaylann anlatıldığı yazı türü. 5/ Bir mü- zik sesini belirtmeye yarayan işaret... tnsa- nın kendine karşı duy- duğu saygı. 6/ Bilgi- siz,kültürsüzkimse... Sergen... Eski dilde su. 7/Yapma, etme... Içki mecli- si. 8/ Atlas Okyanusu'nun batısındaki denize ve bu- radaki adalara verilen ortak ad... Bir spor takımının gözde oyııncusu. 9/Batı'da prenslere ve prenseslere verilen onur unvanı... Kayınbirader. YUKARBDAN AŞAĞIYA: 1/Kütahya'nın Çavdarhisar ilçesindeki ünlü antik kent. 2/ Eski Mısır'da güneş tannsı... Kaza ya da başka bir olayı karadakilere bildirmek için denize salınan içi mektuplu şişe. 3/ Ölenlerin kılınmamış namazlan ve tutulmamış oruçlan için verilen sadaka... Yemin. 41 Çok iri ve zehirsiz bir yılan... Utanç duyma... Bir cet- vel türü. 5/ "Bilinir ne — olduğum içlenmek zanaatın- da" (Cemal Süreya)... Okyanuslann çok derin kesim- lerine verilen ad. 6/ Sıtma mikrobunu aşılayan sivrisi- nek. II Hamam gibi yerlerde kullanılan bir çeşit takun- ya. 8/ Yunan rakısı... Asya'da bir ülke. 9/ Eski Yunan kentlerinde pazar yeri... Bir nota.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear