01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
JAYTA CUMHURİYET 12 ŞUBAT 2003 ÇARŞAMBA HABERLER \T0'nun 'Çarşının Gündemindekiler' başlıklı anketine katılanlar hükümeti değerlendirdi: AKP deneyimsizve çokbaşlıANKARA (Cumhnriyet Bürosu) - nkara TicaretOdası'mn (ATO) "Çar- aın GûıdemindekilerAnketi"ne ka- tanlar. AKP hükümetinin en önem- laçmazının "deneyimsiztik" ve "çok kşfabk" olduğu görüşünü dile getir- der. ATO, bu ayAnkara'nın çeşıtli semt- Irinde 2 bin 163 kişiye toplam 13 so- rnun yondtildiği bir anket gerçekleş- tıdi. Ankete katılanlann yüzde 43.8'i "mkümetin şu ana kadarki kraatia- mın umutverici olup obnadığuu söy- knek için zamanın erken olduğumı" blirtti. "Hükümetin ekonomik poö- timlannı hangi oranda otumlu bulu- yırsunuz" sorusuna karşılık, katılım- cıann yüzde 30.5'i "yüzde 25-50" yaııtını venrken "hiç otumlu bulma- yaılann" oranı da yüzde 22.8 olarak sa?tandı. Ankette. "Hükümetideğerlendir- nek için beffi bir süre daha verihne- sigenektiğini düşünüyDr musnnuz, dişünüyorsanız ne kadar" sorusuna, yırttaşlann yüzde 34.1 'i "6 ay" bi- çininde yanıt verdi. Hükümete 3 ay süre verilmesini isteyenlerin oranı yizde 27.5,12 ay süre verilmesini is- teyenlerin oranı yüzde 19.7 ve 2 ay süre verilmesini isteyenlerin oranı da yüzde 18.7 olarak belirlendi. • Ankara'da2 bin 163 kişiyle yapılan ankete katılanlann yüzde 34. l'i hükümeti değerlendirmek için 6 ay süre vermek gerektiğini belirtti. Anket sonuçlan hükümetin Kıbns velrak politikalannm halk tarafindan benimsenmediğini ortaya koydu. "Hükümetinenönemliaçmazınınne olduğu" sorusuna da katılımcılann yüzde 26.1 'i "deneyimsiziik'' ve "çok başhfak" yaruünı verdi. Aynı soruya ge- riye kalanlannyüzde 19.6'sı kaynak so- runu, yüzde 15.2'si dış politikadaki gelişmeler, yüzde 13 'ü de koordinas- yonsuzluk yanıtını iletti. Ankete katı- lanlann yüzde 62.1 'i iç politikadaki en önemli sorun olarak "etonomiyi''gör- düklerini belirtirken AKP Genel Baş- kanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "baş- bakanhksorununu" gösterenlerin ora- nı da yüzde 17.9 olarak belirlendi. ATO'nun anketinde, en başanlı ba- kanlar da belirlendi. Ankete katılan- lar başan açısından bakanlan, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Malıye Bakanı Kemal l nakrtan. Millı Eğitım Baka- nı Erkan Mumcu. Sanayi ve Ticaret Bakanı AB Coşkun ile Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen biçiminde sıraladı. Hükümete Kıbns eleştirisi "Kıbns sorununda Cumhurbaşka- nıRaufDenktaş'ıdesteklhormusunuz" sorusuna ise ankete katılanlann vüz- de 81.4'ü "destektiyonım" yanıtını verdi. Hükümetin Kıbnskonusunda net bir politika izlediğini düşünmeyenle- rin oranı yüzde 72.9 olarak belirlen- di. Kıbns için Türkiye'nin bugüne ka- dar siyasi ve ekonomik açıdan yeter- li çabayı göstermediğini belirtenlerin oranı ise ankette yüzde 54.7 olarak saptandı. Kıbns ile ilgili Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Kofi Annan Pla- nı'na ilişkin gerekli bilgiye sahip ol- duğunu bildirenlerin oranı yüzde 51 'e ulaşırken Kıbns sorununun nasıl çö- zümlenmesi gerektiğine ilişkin olarak da yurttaşlann yüzde 47.3'ü "Türki- ye'nin, Avnıpa Bfrtiği üyetiği çerçeve- sinde çözümlenmeli ve Kıbns sorunu bu tarihe kadar aslaya ahnmah" ya- nıtını verdi. 'Tûrkiye banş öncüsü olmalT "Türkiye'ııin Irak harekânna iKş- kin poiitflcası ne obnalı n sorusunu da ankete katılanlann yüzde 69.5 'i "Ba- nş için öncü olmah. Harekât kaçınıl- mazsa, ülke çıkannuı gerektirdiği öA- I çüdealdifiTriojTiamairbıçırnındeya- ' nıtladı. Olası bir Irak harekâtından iş- lerinin yüzde 75'inin etkileneceğini söyleyenlerin oranı ise ankette yüzde 28.4 olarak belirlendi. YENİCEZAEVÎ YASASIYÜRÜRLÜKTE orucıınaÖlüm teşvik edene 20 yd hapis ANKARA(CumhuriyetBü- rosu)-Türk Ceza Yasası (TCY) ileHapishane ve Tevkifhanele- rin îdaresi Hakkında Yasada Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa, Resmi Gazete'de yayım- lanarak yürürlüğe girdi. Türk Ceza Yasası değişikliğine göre, tutuklulann beslenmesini en- gelleyenler, 2 yıldan 4 yıla ka- dar hapisle cezalandınlacak. Açlık gre\ine veya ölüm orucuna teş- vik veya ikna edil- meleriyadabuyol- da talimat verilme- si de beslenmenin engellenmesi sayıla- cak. Beslenmenin en- gellenmesi nedeniy- le ölüm meydana gelmesi durumun- da, teşvik eden kişi- ye 10 yıldan 20 yı- la kadar hapis ceza- sı verilecek. Kendi- lerine verilen yiye- cekve içecekleri sü- rekli olarak reddeden mahkûm- lar, öncelikle bu hareketlerinin sonuçlanyla ilgili bilgilendiri- lecek. Psiko-sosyal hizmet bi- rimince yürütülecek çalışma- larsonucu da eylemin sonuçlan- maması durumunda, kurum doktorunca belirlenen ortam- da beslenmeleri için önlem alı- nacak. Ölüm orucunda bilinci- nin bozulduğu doktortarafindan saptananlar, isteklerine bakıl- • Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren yasaya göre ölüm orucu eylemcisine zorla müdahale edilebilecek. Yasa, beslenmenin engellenmesi yoluyla ölüme neden olanlara 20 yıla kadar hapis cezası öngörüyor. maksızın hastaneye kaldınla- rak muayene ve tedavıye alına- cak. Kurum doktorunun zama- nında müdahale edemediği du- rumda, mahkûmun yaşamsal tehlikesi doğacaksa, diğer ko- şullara bakılmaksızın müdaha- le edilecek. Cezaevine girenler, sıfat ve göre\i ne olursa olsun duyarlı kapıda denetlenecek. Bu cihaz- — , lann bulunmadığı yerlerde arama ve kontrolelleyapıla- cak.Ancakyargıç. cumhunyet savcı- lan, avukaüar, mil- letvekilleri, mülki amirler, uluslara- rası sözleşmelerle yetkileri tanınmış kişilervekuruluş- lann temsilcileri hiçbir şekilde elle aranmayacaklar. Duyarlı kapı ciha- zının ikazının sür- mesihalindebuki- şiler elle aranma- yı kabul ettikleri takdirde kuru- ma girebilecekler. Ceza infaz kurumlan ve tu- tukevlerine giren müdafi ve avukatlarca savunmaya ilişkin olduğu yazılı olarak beyan edi- len belge ve dosyalar incele- meye tabi tutulamayacak. Hü- kümlüve tutuklularodalanndan çıkış veya dönüşlerinde ayn yerlerde üst ve eşya aramasına tabi tutulacaklar. Yargıtay Başkanı Özkaya, Manisa davasında hassas olduklannı vurguladı: Işkence toplumunyüz karası MUSTAFAÇAKIR ANKARA- Yargıtay Başka- nı Eraslan Ozkaya, işkencenin insanlık suçu olduğunubelırte- rek "Hukukunüstünlüğüneina- nan,insanhakveözgüriükleri- ne saygdı bir tophımda işkence düşünülemeyecek bir şevdir. Toplumun bir yüz karasıdu-n dedi. Polislerin insan hak ve özgüıiüklerine saygüı kişilerden ohışması gerektiğine işaret eden Özkaya, "Eğerpoüs cahüse,kü- çük deifl ve emareleri tespit et- me yeteneğine sahip değike,bu şekilde donaıumı yoksa suçhı- ya ulaşmak için tazyike başvu- ruyor" diye konuştu. Özkaya, Yargıtay'ın Manisa davasında oldukça hassas olduğunu da vurguladı. Yargıtay Başkanı Öz- kaya, Cıımhuriyet'in çeşitli ko- nulara ilişkin sorulannı yanıt- ladı. Özkaya'nın değerlendir- meleri şöyle: Tebligname sıkıntısi: Uyum yasalan ile yeni bir dü- zenleme yapüdı. Yargıtay Cum- huriyet Başsavcılığı'nın tebliğ- namelerinin taraflara tebliğine ilişkin bir hüküm getirildi. Hat- ta yasa tasansında önceden sa- dece sanıklara veya müdafıine tebliğ edilirşeklinde bir hüküm varken Meclis'te bu "taraflara" diye düzeltildi. YasateMifl:BizTebligat Yasası hükümlerine aykın olma- mak üzere yeni bir yasa teklifi hazırladık. Bu yasa yürürlüğe girerse kötü niyetli kişilerin da- valan uzatması engellenmiş olacak. Bu kişilerin zaten daha önceden adresleri belli. Adres- lerinde bulunamadığı veya teb- ligatın alınmadığı durumlarda Tebligat Yasası'nın 35. madde- sine göre işlem yapılacak. Ka- pısına asılmak suretiyle tebliğ edilmiş sayılacak. Manisa davasi: Hazırla- dığımız tasan Manisa davasın- da da önemli rol oynayacaktır. Aynca Manisa davasının za- manaşımınauğratılmaması için Yargıtay ayn birhassasiyet gös- teriyor. Manisa davasının ge- cikmesi adliyenin dışındadır. Adliyenin kadersiz birdurumu vardır. Bütün adliyenin eli ko- lu durumundaki müesseseler çalışmazsa hâkim davayı ge- ciktiriyor oluyor. Oysa başka- lan geciktiriyor. İşkence İnsanlık suçu: işkence bir insanlık suçudur. Hukukun üstünlüğüne inanan, insan hak ve özgürKiklerine say- gılı birtoplumda işkence düşü- nülemeyecek bir şeydir. Top- lumun bir yüz karasıdır. Bunu önlemek için biz Yargıtay ola- rak çok hassas davranıyoruz. Nitekim hâkimlerimiz de iş- kencecilere karşı en yüksek ce- zayı veriyor. POİİS eğİtİlmell: tşken ce konusunda sadece Yargı- tay'ın ve yargıçlann hassasiye- ti yetmiyor. Esas polislerin iyi yetiştirilmesi lazım. Polislerin insanhak ve özgürlüklerine say- gılı kişilerden oluşması lazım. Eğer polis cahilse, küçük delil ve emareleri tespit etme yete- neğine sahip değilse, bu şekil- işkence bir insanlık suçudur. Hukukun üstünlüğüne inanan, insan hak ve özgürlüklerine saygüı bir toplumda işkence düşünülemeyecek bir şeydir. Toplumun bir yüz karasıdır. Bunu önlemek için biz Yargıtay olarak çok . . hassas davranıyoruz. de donanımı yoksa suçluyaulaş- mak için tazyike başvuruyor. Adll kOİIllk: Biz işkence ıd- dialannın gündemden düşme- sı için adlı kolluğun kurulma- sını istiyoruz. Adli kollukta tek biramirolacak, o da savcı. Sav- cı hiçbirzamanbir suçluya ulaş- mak için işkence eylemine mü- saade etmez. Bu İcolluk kuru- lursa işkence iddialan ortadan kalkacaktır. Kendimizl anlatamı- yorUZ: ATHM, bazı hallerde çifte standart uyguluyor diye bir şüphe duyuluyor. Fakat ba- zen de ben şuna inanıyorum, kendimizi, hukukumuzu ve o olayı yeteri kadar anlatamıyo- ruz AÎHM'ye. Ama insan hak ve özgürlüklerine dayalı ola- rak bir hata işlenmişse bunun körü körüne savunulması görü- şünde de değilim. Bunun yan- lışhğı ortaya çıkmah. O yurttaş mağdurolmamalı, insan hakla- n mahkemesinin verdiği karar doğrultusundayargılama yeni- lenmeli. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] [email protected] Babam, şair olarak Faruk Nafiz'i (Çamlıbel) severdi. En çok "Sevgi- lim güvenme güzelliğine, senin de geçer zamanın, ne servetin kalırne hüsnü anın" diye başlayan "Irşad" başlıklı şiiri söylemekten hoşlanındı. Faruk Nafiz'in "Han Duvaıian" en sevdiğiydi. Ben ise yine ilk kez ba- bamdan dinlediğim "Çoban Çeş- mesi" şiirini beğenirdim. Bayram günleri, geçmiş günlere yolculuk etmeyi severim. Babamı ben Ankara'da öğrenci iken Tarsus'ta yitirmiştim. Bir kalp krizinden 57 ya- şında öldüğünde onun cenazesine de yetişememiştim. Yıllar sonra doğ- duğu köyün yakınında gömülü ol- duğu Eshab-ı Kehf Mezarlığı'naan- nemle birlikte gitmiştik. Hiçbir bayramda ne babamın, ne dedemin, ne anneannemin, ne de babaannemin mezarlarını ziyaret edemedim. Zaten her biri Tarsus ve çevresindeki ayn mezarlıklarda ya- tıyorlar. Bayramda mezarlık ziyareti birgelenektir. Benim bu geleneği ye- rine getirmem mümkün değil. Bu ne- denle onlan anmayı, onların anıları- Bir Bayram Sabahı... nı sizlerle paylaşmayı tercih ediyo- rum. • • • Annemin babası Emin dedem, Mı- sır'da El-Ezher'de okumuş, kendisi- ni iyi yetiştirmiş bir insandı. Baba mesleği olduğu için bakırcılığı tercih etmişti. Ortağı Agop Göçeroğlu'yla bir baba oğul gibiydiler. Beş vakit namazkılardı. Kardeşlerini Çanakka- le Savaşı'nda yitirmiş, evin tek erke- ği olarak kalmıştı. 7 çocuğu vardı, 5'i kız. Hepsini okutmuştu. Bildiğimiz Anadolu Müslümanı tipinin iyi örnek- lerinden birisiydi. Kızlarının örtün- mesini hiç istemedi. Kendisi bakırcı olduğu halde çocuklannın hepsinin iyi okumasını istedi ve öldüğünde bakırcılık mesleğini sürdürecek bir çocuğu çıkmadı. Dursun anneannem, okuma yaz- ma bilmezdi, fakat her şeyi dikkatle takip ederdi. Siyasi konularda son de- rece duyarlıydı. Cumhuriyet modern- leşmesinin sıkı savunuculanndandı. En büyük zevki baharia birlikte de- demin dükkânını Namrun Yaylası'na taştmasıydı. Çocukluğumda ben de onlaıia birlikte yaylaya giderdim. Ben- den beş yaş büyük Nuran teyzem- le akşamlan dedemi iş dönüşü kar- şılamaya giderdik. Teyzem bana, de- deme "dedebaba", anneanneme "Dursun anne" demeyi öğretmişti. Onlara her zaman böyle seslendim. Dedem Tarsus Mezariığı'nda, anne- annem Namrun Mezariığı'nda yatı- yor. Geçen yıl yaztatilinde Namrun'a gittiğimizde anneannemin mezannı annemle ziyaret etmiştik. Fatma babaannem, Tarsus'a 15 kilometre mesafede Dedeler Kö- yü'nde otururdu. Ben tanıdığımda 80 yaşlanndaydı. Iki oğlunu Çanakka- le'de, bir oğlunu Fransız işgaline karşı direnirken köyün ortasındayi- tirmişti. Kocası yani dedem Hüse- yin, Birinci Dünya Savaşı sırasında Yemen'e gitmiş ve bir daha dönme- mişti. Şehit yakını maaşı alırdı, bu ne- denle her zaman bize vereceği bir harçlığı olurdu. Sandığının dibinde sakladığı ceviz ve bandırmalardan benşehırdengeldiğimdeçıkarırye- dirirdi. Babaannem mücadeleci bir ka- dındı. Üç çocuğuyla birlikte genç bir kadın olarak 1914 yılında dul kal- dığında, yaşama karşı direnmiş, köy yerinde yoksulluk ve çaresizlik için- de olmasına rağmen üç oğlunu da okutmaya gayret etmişti. O zaman Dedeler Köyü'nde ilkokul oimadığı için babam ve amcamlar Ulaş Kö- yü'ne kış kıyamet demeden okuma- ya gitmişlerdi. Bir amcam ilkokulu bi- tirmiş, bir amcam ortaokula gitmiş, babam ise liseyi bitirmişti. Bütün bunlann babaannemin gayretiyle ol- duğunu babam hep saygıyla anla- tırdı. Köye yaptığım ziyaretlerde en çok sevdiğim şeylerden birisi babaan- nemin köyün yakınlarındaki bağına gidip incir ağaçlanna tırmanmaktı. En güzel incırleronun bağında olur- du. Ya da ben öyle sanırdım. O elin- de sepetle aşağıda bekler, ben en in- ce dallara kadartırmanarak incir top- lardım. Geçen yılların birinde köye yaptığım ziyaretlerde babaannemin bağını sordum. Yer ile yeksan ol- muştu. Keçiler yiyip bitirmişlerdi. Görse ne kadar üzülürdü. O bağı ko- rumak için ne kavgalar verdiğini ha- tırlıyorum. • • • Bu öykülerin benzerlerini sizierin de yaşadığını biliyorum. Geçmişe yol- culuk yaptığım bu bayram sabahın- da hepinize iyi bayramlardiliyorum. Geçmiş günlerinanısına, babamdan miras kalan Faruk Nafiz şiirlerinden "Çoban Çeşmesi"ri\n iki dörtlüğünü sizlerle paylaşmak istiyorum. "Derin- den derine ırmaklarağlar, I Uzaktan uzağa çoban çeşmesi. I Eysuyun se- sinden anlayan bağlar, I Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi?" (...) "Ne şair yaş döker, ne âşık ağlar, I Tari- he kanştı eski sevdaiar. I Beyhude seslenir, beyhude çağlar /Bir sola, birsağa çoban çeşmesi!.." GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Bir Garip Savaşa Sürüklenirken Bush yönetimine göre Saddam dünya banşına birtehdit oluşturuyor. Ama aynı Bush yönetimi; Sad- dam'ı devirmek, Batı ittifakının, AvrupaBirliği, BM ve hatta NATO gibi en temel örgütlerini yıkmayı, uluslararası sistemi, 19. yüzyılın başına, güçler dengesi ortamına döndürmeye de hazır. Bu yüzü- müze sıntan garipliklerden yalnızca biri. Işte bir gariplik daha: Birtaraftan, ABD Savunma Bakanı Rumsfeld, Irak savaşının en fazla birkaç hafta içinde sonuçlanacağını iddia ediyor. Diğertaraftan, Btrteşmtş MiHetter'in basına sızan savaş sonrası du- ruma ilişkin gizli raporu 600.000 ila 900.000 göç- men olasılığından söz ediyor (www.casi.org.uk/in- fo/undocs/war021210.html). Birkaç haftada bite- cek yoğunlaştınlmış bir savaş nasıl bu kadar çok göçmen üretebilir? Guernica The New York Tımes'a göre, ABD savaşın ilk gününde binlerce uçakla havadan saldırarak Irak'ı yangın yerine çevirecek, Irak ordusunun direnme gücünü kıracakmış. Moral bozmak için büyük çap- lı hava saldırılarıyla sivil nüfusu vurmak yeni bir yöntem değil. II. Dünya Savaşı'nda da Müttefıkler hiçbir askeri, stratejik önemi olmayan Dresden'i dümdüz etmişlerdi. Ama daha çarpıcı bir ömek da- ha var. Bu da, yaklaşık 5000 nüfuslu, askeri açı- dan anlamsız bir Bask kasabası olan Guerni- ca'nın 1937 yıhnda, Naziler tarafindan dümdüz edilene kadar bombalanması olayıdır. Bu anlam- sız vahşet, daha sonra Picasso'nun birtablosuy- la insanlığın ortak hafızasına, güçlü bir savaş kar- şıtı imaj olarak kazınmıştı. BM raporu, ölü ve ağır yaralı sayısının 100.000'e, çeşitli derecede yaralı- ların da400.000'e ulaşacağını hesaplamış. Bir ye- ni Guernica da Irak'ta yaşanabilir? BM Güvenlik Konseyi salonunun girişinde, üze- rine Guernica dokunmuş büyük duvar halısı var. Povvell, ABD'nin elindeki kanıtlan Güvenlik Kon- seyi'ne sunmadan önce, BM görevlileri duvarda- ki Guemica'nın üzerini bir bezle örtmüşler (Los An- geles Times 6/02). Işine gelmeyince üzerini ört- mek Bush yönetiminde alışkanlık haline gelmeye başlamış anlaşılan. Hatırlarsanız, demokratik hak- ları hayalete çeviren Başsavcı Ascroft da yeni gü- venlik tedbirierini açıklarken kürsünün arkasında- ki adalet heykelinin üzeri örtülmüştü (göğüsleri açıkmışda)... Çalıntı rapor Böyle garip koşullardagerçekleşen Powell gös- terisinin içeriğı de bir sürü gariplikîe doluydu. Po- well, en fazla beş yıllık bir örgüt olan El Kaide ile Irak hükümeti arasındaki ilişkilerin onlarca yıllık ta- rihinden söz açtı, Irak rejiminin nasıl bir risk oluş- turduğunu kanıtlamaya çalışırken de Ingiltere hü- kümeti tarafindan hazırianmış bir rapora gönder- me yaptı. Ancak, konuşmayı takip eden günlerde öğrendik kı söz konusu raporun büyük bir kısmı Jane's Defens VVeekly adlı özel bir haber alma kuruluşunun sitesinden ve 12 yıl önce yazılmış bir doktoratezinden kaldınlmış, hiç kaynak gösterme- den ve imla yanlışlan bile düzeltilmeden rapora kon- muş, hem de kim tarafindan biliyor musunuz? In- giliz gizli servisi ya da Ortadoğu uzmanları tarafin- dan değil. Blair'in basın sekreteri Alistair Cam- pel tarafindan (The Observer 9/02). Ama, bu ara- da basın sekreteri çalıntı metinlerin kimi cümlele- rini daha korkutucu hale getirmek için tahrif etme- yi de unutmamış. Evet, 500.000 ölü ve yaralı, 900.000 göçmen yaratması beklenen bir savaşa işte bu ciddıyet düzeyinde bilgilerie sürükleniyo- ruz ve bizzat Rumsfeld'in dediği gibi Türkiye de "bu savaşa her şeyini riske sokarak giriyor" (The In- dependent, 10/02, abç). Powell, I. Körfez savaşında genelkurmay baş- kanıyken Amerikan güçlerinin Bağdat'a yürüme- sine karşı çıkmıştı. Daha sonra Powell, bu tutumu- nu da anılannda, "20 milyon nüfuslu bir ûlkeyi iş- gal etmek mi? Hayır teşekkür ederim" (Le Mon- de 8/02) sözleriyle savunmuş. Ama, o şimdi Sad- dam'ın devrilmesinden, Irak'ın işgal edilmesinden yana. Çükü Irak'ın elinde kitle imha silahlan var- mış (Gerçi kimse bugüne kadar bunları bulamadı ama olsun). Guemica'nın üzerini örttürdükten son- ra yaptığı konuşmasında Powell, bir kimyasal si- lah fabrikasının uydulardan çekilmiş fotoğraflannı da sundu. "Yahu bu fabrika uçuş yasağı olan böl- gede, öyleyse neden ABD ikı Cruise füzesiyle bu- nun işini bitirmedi?" diye sormaya sıra gelmeden, gazeteciler fabrikaya ulaştılar, içine girdiler, resim çekip haber geçtiler: Ortada kimyasal silah değil, fabrika bile yok? Üstelik sözde fabrikanın olduğu bölgeyi Kürdistan Ulusal Biriiği denetliyor, yani Saddam'ın düşmanları... (BBC) Gariplikler anlatmakla bitecek gibi değil? Bush ve Blair hükümetleri ılla savaş diyor. Ama CIA ve MI6, dertli. The Independent'in bildirdiğine gö- re, bu istihbarat örgütleri aşın derecede politize edil- diklerinden, verdikleri bilgilerin hükümetlerce çar- pıtılarak kullanıldığından yakınıyorlar. Üstelik ne CIA ne MI6 Saddam'ın acil bir tehlike oluşturdu- ğuna inanmıyor (09/02). Bu arada savaştan yana olan ülke sayısı arttıkça savaşa karşı olan halkla- nn sayısı da artıyor, savaş karşıtı hareket, daha sa- vaş başlamadan çığ gibi büyümeye devam ediyor. Seçimin iptaline neden olmuştu Doğan köyü bu kez oy kullanacak PERVARİ(AA)-Sı- irt'in Pervari ilçesine bağlı Doğan köyünde- ki seçmenler, 9 Mart'ta yapılacak seçimde oy kullanacak. 3 Kasım'daki millet- vekili seçiminde "hiz- met alamadıklarT ge- rekçesiyle sandık ku- rulu oluşturmayıp, oy kullanmayarak seçimin iptaline neden olan Do- ğan köyündeta seçmen- ler. bu protestoyla amaçlanna ulaştıkları- nı söyl'jdiler. Köy muhtan Gürgün Bulut, seçimin iptali- nin ardından elektrik hatlannm yenilendiği- ni, köye yeni bir telefon santralı kurulduğunu belirterek şöyle konuş- tu: "3 Kasım'daki se- çimde hizmet alanıadı- ğunız için seçimi pro- testo etmiştik.Köyümü- zün gündeme ^Imesi- nin ardmdan sonınlan- nuz çözülme\e başlan- dL AmacımızaulaşOğı- mız için bu seçimde oy kullanacağız.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear