Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
JAYTA CUMHURİYET 12 ŞUBAT 2003 ÇARŞAMBA
HABERLER
\T0'nun 'Çarşının Gündemindekiler' başlıklı anketine katılanlar hükümeti değerlendirdi:
AKP deneyimsizve çokbaşlıANKARA (Cumhnriyet Bürosu) -
nkara TicaretOdası'mn (ATO) "Çar-
aın GûıdemindekilerAnketi"ne ka-
tanlar. AKP hükümetinin en önem-
laçmazının "deneyimsiztik" ve "çok
kşfabk" olduğu görüşünü dile getir-
der.
ATO, bu ayAnkara'nın çeşıtli semt-
Irinde 2 bin 163 kişiye toplam 13 so-
rnun yondtildiği bir anket gerçekleş-
tıdi. Ankete katılanlann yüzde 43.8'i
"mkümetin şu ana kadarki kraatia-
mın umutverici olup obnadığuu söy-
knek için zamanın erken olduğumı"
blirtti. "Hükümetin ekonomik poö-
timlannı hangi oranda otumlu bulu-
yırsunuz" sorusuna karşılık, katılım-
cıann yüzde 30.5'i "yüzde 25-50"
yaııtını venrken "hiç otumlu bulma-
yaılann" oranı da yüzde 22.8 olarak
sa?tandı.
Ankette. "Hükümetideğerlendir-
nek için beffi bir süre daha verihne-
sigenektiğini düşünüyDr musnnuz,
dişünüyorsanız ne kadar" sorusuna,
yırttaşlann yüzde 34.1 'i "6 ay" bi-
çininde yanıt verdi. Hükümete 3 ay
süre verilmesini isteyenlerin oranı
yizde 27.5,12 ay süre verilmesini is-
teyenlerin oranı yüzde 19.7 ve 2 ay
süre verilmesini isteyenlerin oranı
da yüzde 18.7 olarak belirlendi.
• Ankara'da2
bin 163 kişiyle
yapılan ankete
katılanlann
yüzde 34. l'i
hükümeti
değerlendirmek
için 6 ay süre
vermek
gerektiğini belirtti.
Anket sonuçlan
hükümetin Kıbns
velrak
politikalannm
halk tarafindan
benimsenmediğini
ortaya koydu.
"Hükümetinenönemliaçmazınınne
olduğu" sorusuna da katılımcılann
yüzde 26.1 'i "deneyimsiziik'' ve "çok
başhfak" yaruünı verdi. Aynı soruya ge-
riye kalanlannyüzde 19.6'sı kaynak so-
runu, yüzde 15.2'si dış politikadaki
gelişmeler, yüzde 13 'ü de koordinas-
yonsuzluk yanıtını iletti. Ankete katı-
lanlann yüzde 62.1 'i iç politikadaki en
önemli sorun olarak "etonomiyi''gör-
düklerini belirtirken AKP Genel Baş-
kanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "baş-
bakanhksorununu" gösterenlerin ora-
nı da yüzde 17.9 olarak belirlendi.
ATO'nun anketinde, en başanlı ba-
kanlar da belirlendi. Ankete katılan-
lar başan açısından bakanlan, Adalet
Bakanı Cemil Çiçek, Malıye Bakanı
Kemal l nakrtan. Millı Eğitım Baka-
nı Erkan Mumcu. Sanayi ve Ticaret
Bakanı AB Coşkun ile Devlet Bakanı
Kürşad Tüzmen biçiminde sıraladı.
Hükümete Kıbns eleştirisi
"Kıbns sorununda Cumhurbaşka-
nıRaufDenktaş'ıdesteklhormusunuz"
sorusuna ise ankete katılanlann vüz-
de 81.4'ü "destektiyonım" yanıtını
verdi. Hükümetin Kıbnskonusunda net
bir politika izlediğini düşünmeyenle-
rin oranı yüzde 72.9 olarak belirlen-
di. Kıbns için Türkiye'nin bugüne ka-
dar siyasi ve ekonomik açıdan yeter-
li çabayı göstermediğini belirtenlerin
oranı ise ankette yüzde 54.7 olarak
saptandı.
Kıbns ile ilgili Birleşmiş Milletler
(BM) Genel Sekreteri Kofi Annan Pla-
nı'na ilişkin gerekli bilgiye sahip ol-
duğunu bildirenlerin oranı yüzde 51 'e
ulaşırken Kıbns sorununun nasıl çö-
zümlenmesi gerektiğine ilişkin olarak
da yurttaşlann yüzde 47.3'ü "Türki-
ye'nin, Avnıpa Bfrtiği üyetiği çerçeve-
sinde çözümlenmeli ve Kıbns sorunu
bu tarihe kadar aslaya ahnmah" ya-
nıtını verdi.
'Tûrkiye banş öncüsü olmalT
"Türkiye'ııin Irak harekânna iKş-
kin poiitflcası ne obnalı
n
sorusunu da
ankete katılanlann yüzde 69.5 'i "Ba-
nş için öncü olmah. Harekât kaçınıl-
mazsa, ülke çıkannuı gerektirdiği öA- I
çüdealdifiTriojTiamairbıçırnındeya- '
nıtladı. Olası bir Irak harekâtından iş-
lerinin yüzde 75'inin etkileneceğini
söyleyenlerin oranı ise ankette yüzde
28.4 olarak belirlendi.
YENİCEZAEVÎ YASASIYÜRÜRLÜKTE
orucıınaÖlüm
teşvik edene
20 yd hapis
ANKARA(CumhuriyetBü-
rosu)-Türk Ceza Yasası (TCY)
ileHapishane ve Tevkifhanele-
rin îdaresi Hakkında Yasada
Değişiklik Yapılmasına Dair
Yasa, Resmi Gazete'de yayım-
lanarak yürürlüğe girdi. Türk
Ceza Yasası değişikliğine göre,
tutuklulann beslenmesini en-
gelleyenler, 2 yıldan 4 yıla ka-
dar hapisle cezalandınlacak.
Açlık gre\ine veya
ölüm orucuna teş-
vik veya ikna edil-
meleriyadabuyol-
da talimat verilme-
si de beslenmenin
engellenmesi sayıla-
cak.
Beslenmenin en-
gellenmesi nedeniy-
le ölüm meydana
gelmesi durumun-
da, teşvik eden kişi-
ye 10 yıldan 20 yı-
la kadar hapis ceza-
sı verilecek. Kendi-
lerine verilen yiye-
cekve içecekleri sü-
rekli olarak reddeden mahkûm-
lar, öncelikle bu hareketlerinin
sonuçlanyla ilgili bilgilendiri-
lecek. Psiko-sosyal hizmet bi-
rimince yürütülecek çalışma-
larsonucu da eylemin sonuçlan-
maması durumunda, kurum
doktorunca belirlenen ortam-
da beslenmeleri için önlem alı-
nacak. Ölüm orucunda bilinci-
nin bozulduğu doktortarafindan
saptananlar, isteklerine bakıl-
• Resmi
Gazete'nin
mükerrer sayısında
yayımlanarak
yürürlüğe giren
yasaya göre ölüm
orucu eylemcisine
zorla müdahale
edilebilecek. Yasa,
beslenmenin
engellenmesi
yoluyla ölüme
neden olanlara 20
yıla kadar hapis
cezası öngörüyor.
maksızın hastaneye kaldınla-
rak muayene ve tedavıye alına-
cak. Kurum doktorunun zama-
nında müdahale edemediği du-
rumda, mahkûmun yaşamsal
tehlikesi doğacaksa, diğer ko-
şullara bakılmaksızın müdaha-
le edilecek.
Cezaevine girenler, sıfat ve
göre\i ne olursa olsun duyarlı
kapıda denetlenecek. Bu cihaz-
— , lann bulunmadığı
yerlerde arama ve
kontrolelleyapıla-
cak.Ancakyargıç.
cumhunyet savcı-
lan, avukaüar, mil-
letvekilleri, mülki
amirler, uluslara-
rası sözleşmelerle
yetkileri tanınmış
kişilervekuruluş-
lann temsilcileri
hiçbir şekilde elle
aranmayacaklar.
Duyarlı kapı ciha-
zının ikazının sür-
mesihalindebuki-
şiler elle aranma-
yı kabul ettikleri takdirde kuru-
ma girebilecekler.
Ceza infaz kurumlan ve tu-
tukevlerine giren müdafi ve
avukatlarca savunmaya ilişkin
olduğu yazılı olarak beyan edi-
len belge ve dosyalar incele-
meye tabi tutulamayacak. Hü-
kümlüve tutuklularodalanndan
çıkış veya dönüşlerinde ayn
yerlerde üst ve eşya aramasına
tabi tutulacaklar.
Yargıtay Başkanı Özkaya, Manisa davasında hassas olduklannı vurguladı:
Işkence toplumunyüz karası
MUSTAFAÇAKIR
ANKARA- Yargıtay Başka-
nı Eraslan Ozkaya, işkencenin
insanlık suçu olduğunubelırte-
rek "Hukukunüstünlüğüneina-
nan,insanhakveözgüriükleri-
ne saygdı bir tophımda işkence
düşünülemeyecek bir şevdir.
Toplumun bir yüz karasıdu-n
dedi. Polislerin insan hak ve
özgüıiüklerine saygüı kişilerden
ohışması gerektiğine işaret eden
Özkaya, "Eğerpoüs cahüse,kü-
çük deifl ve emareleri tespit et-
me yeteneğine sahip değike,bu
şekilde donaıumı yoksa suçhı-
ya ulaşmak için tazyike başvu-
ruyor" diye konuştu. Özkaya,
Yargıtay'ın Manisa davasında
oldukça hassas olduğunu da
vurguladı. Yargıtay Başkanı Öz-
kaya, Cıımhuriyet'in çeşitli ko-
nulara ilişkin sorulannı yanıt-
ladı. Özkaya'nın değerlendir-
meleri şöyle:
Tebligname sıkıntısi:
Uyum yasalan ile yeni bir dü-
zenleme yapüdı. Yargıtay Cum-
huriyet Başsavcılığı'nın tebliğ-
namelerinin taraflara tebliğine
ilişkin bir hüküm getirildi. Hat-
ta yasa tasansında önceden sa-
dece sanıklara veya müdafıine
tebliğ edilirşeklinde bir hüküm
varken Meclis'te bu "taraflara"
diye düzeltildi.
YasateMifl:BizTebligat
Yasası hükümlerine aykın olma-
mak üzere yeni bir yasa teklifi
hazırladık. Bu yasa yürürlüğe
girerse kötü niyetli kişilerin da-
valan uzatması engellenmiş
olacak. Bu kişilerin zaten daha
önceden adresleri belli. Adres-
lerinde bulunamadığı veya teb-
ligatın alınmadığı durumlarda
Tebligat Yasası'nın 35. madde-
sine göre işlem yapılacak. Ka-
pısına asılmak suretiyle tebliğ
edilmiş sayılacak.
Manisa davasi: Hazırla-
dığımız tasan Manisa davasın-
da da önemli rol oynayacaktır.
Aynca Manisa davasının za-
manaşımınauğratılmaması için
Yargıtay ayn birhassasiyet gös-
teriyor. Manisa davasının ge-
cikmesi adliyenin dışındadır.
Adliyenin kadersiz birdurumu
vardır. Bütün adliyenin eli ko-
lu durumundaki müesseseler
çalışmazsa hâkim davayı ge-
ciktiriyor oluyor. Oysa başka-
lan geciktiriyor.
İşkence İnsanlık suçu:
işkence bir insanlık suçudur.
Hukukun üstünlüğüne inanan,
insan hak ve özgürKiklerine say-
gılı birtoplumda işkence düşü-
nülemeyecek bir şeydir. Top-
lumun bir yüz karasıdır. Bunu
önlemek için biz Yargıtay ola-
rak çok hassas davranıyoruz.
Nitekim hâkimlerimiz de iş-
kencecilere karşı en yüksek ce-
zayı veriyor.
POİİS eğİtİlmell: tşken
ce konusunda sadece Yargı-
tay'ın ve yargıçlann hassasiye-
ti yetmiyor. Esas polislerin iyi
yetiştirilmesi lazım. Polislerin
insanhak ve özgürlüklerine say-
gılı kişilerden oluşması lazım.
Eğer polis cahilse, küçük delil
ve emareleri tespit etme yete-
neğine sahip değilse, bu şekil-
işkence bir insanlık
suçudur. Hukukun
üstünlüğüne inanan,
insan hak ve
özgürlüklerine saygüı
bir toplumda işkence
düşünülemeyecek bir
şeydir. Toplumun bir
yüz karasıdır. Bunu
önlemek için biz
Yargıtay olarak çok . .
hassas davranıyoruz.
de donanımı yoksa suçluyaulaş-
mak için tazyike başvuruyor.
Adll kOİIllk: Biz işkence ıd-
dialannın gündemden düşme-
sı için adlı kolluğun kurulma-
sını istiyoruz. Adli kollukta tek
biramirolacak, o da savcı. Sav-
cı hiçbirzamanbir suçluya ulaş-
mak için işkence eylemine mü-
saade etmez. Bu İcolluk kuru-
lursa işkence iddialan ortadan
kalkacaktır.
Kendimizl anlatamı-
yorUZ: ATHM, bazı hallerde
çifte standart uyguluyor diye
bir şüphe duyuluyor. Fakat ba-
zen de ben şuna inanıyorum,
kendimizi, hukukumuzu ve o
olayı yeteri kadar anlatamıyo-
ruz AÎHM'ye. Ama insan hak
ve özgürlüklerine dayalı ola-
rak bir hata işlenmişse bunun
körü körüne savunulması görü-
şünde de değilim. Bunun yan-
lışhğı ortaya çıkmah. O yurttaş
mağdurolmamalı, insan hakla-
n mahkemesinin verdiği karar
doğrultusundayargılama yeni-
lenmeli.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] [email protected]
Babam, şair olarak Faruk Nafiz'i
(Çamlıbel) severdi. En çok "Sevgi-
lim güvenme güzelliğine, senin de
geçer zamanın, ne servetin kalırne
hüsnü anın" diye başlayan "Irşad"
başlıklı şiiri söylemekten hoşlanındı.
Faruk Nafiz'in "Han Duvaıian" en
sevdiğiydi. Ben ise yine ilk kez ba-
bamdan dinlediğim "Çoban Çeş-
mesi" şiirini beğenirdim.
Bayram günleri, geçmiş günlere
yolculuk etmeyi severim. Babamı
ben Ankara'da öğrenci iken Tarsus'ta
yitirmiştim. Bir kalp krizinden 57 ya-
şında öldüğünde onun cenazesine
de yetişememiştim. Yıllar sonra doğ-
duğu köyün yakınında gömülü ol-
duğu Eshab-ı Kehf Mezarlığı'naan-
nemle birlikte gitmiştik.
Hiçbir bayramda ne babamın, ne
dedemin, ne anneannemin, ne de
babaannemin mezarlarını ziyaret
edemedim. Zaten her biri Tarsus ve
çevresindeki ayn mezarlıklarda ya-
tıyorlar. Bayramda mezarlık ziyareti
birgelenektir. Benim bu geleneği ye-
rine getirmem mümkün değil. Bu ne-
denle onlan anmayı, onların anıları-
Bir Bayram Sabahı...
nı sizlerle paylaşmayı tercih ediyo-
rum.
• • •
Annemin babası Emin dedem, Mı-
sır'da El-Ezher'de okumuş, kendisi-
ni iyi yetiştirmiş bir insandı. Baba
mesleği olduğu için bakırcılığı tercih
etmişti. Ortağı Agop Göçeroğlu'yla
bir baba oğul gibiydiler. Beş vakit
namazkılardı. Kardeşlerini Çanakka-
le Savaşı'nda yitirmiş, evin tek erke-
ği olarak kalmıştı. 7 çocuğu vardı, 5'i
kız. Hepsini okutmuştu. Bildiğimiz
Anadolu Müslümanı tipinin iyi örnek-
lerinden birisiydi. Kızlarının örtün-
mesini hiç istemedi. Kendisi bakırcı
olduğu halde çocuklannın hepsinin
iyi okumasını istedi ve öldüğünde
bakırcılık mesleğini sürdürecek bir
çocuğu çıkmadı.
Dursun anneannem, okuma yaz-
ma bilmezdi, fakat her şeyi dikkatle
takip ederdi. Siyasi konularda son de-
rece duyarlıydı. Cumhuriyet modern-
leşmesinin sıkı savunuculanndandı.
En büyük zevki baharia birlikte de-
demin dükkânını Namrun Yaylası'na
taştmasıydı. Çocukluğumda ben de
onlaıia birlikte yaylaya giderdim. Ben-
den beş yaş büyük Nuran teyzem-
le akşamlan dedemi iş dönüşü kar-
şılamaya giderdik. Teyzem bana, de-
deme "dedebaba", anneanneme
"Dursun anne" demeyi öğretmişti.
Onlara her zaman böyle seslendim.
Dedem Tarsus Mezariığı'nda, anne-
annem Namrun Mezariığı'nda yatı-
yor. Geçen yıl yaztatilinde Namrun'a
gittiğimizde anneannemin mezannı
annemle ziyaret etmiştik.
Fatma babaannem, Tarsus'a 15
kilometre mesafede Dedeler Kö-
yü'nde otururdu. Ben tanıdığımda 80
yaşlanndaydı. Iki oğlunu Çanakka-
le'de, bir oğlunu Fransız işgaline
karşı direnirken köyün ortasındayi-
tirmişti. Kocası yani dedem Hüse-
yin, Birinci Dünya Savaşı sırasında
Yemen'e gitmiş ve bir daha dönme-
mişti. Şehit yakını maaşı alırdı, bu ne-
denle her zaman bize vereceği bir
harçlığı olurdu. Sandığının dibinde
sakladığı ceviz ve bandırmalardan
benşehırdengeldiğimdeçıkarırye-
dirirdi.
Babaannem mücadeleci bir ka-
dındı. Üç çocuğuyla birlikte genç
bir kadın olarak 1914 yılında dul kal-
dığında, yaşama karşı direnmiş, köy
yerinde yoksulluk ve çaresizlik için-
de olmasına rağmen üç oğlunu da
okutmaya gayret etmişti. O zaman
Dedeler Köyü'nde ilkokul oimadığı
için babam ve amcamlar Ulaş Kö-
yü'ne kış kıyamet demeden okuma-
ya gitmişlerdi. Bir amcam ilkokulu bi-
tirmiş, bir amcam ortaokula gitmiş,
babam ise liseyi bitirmişti. Bütün
bunlann babaannemin gayretiyle ol-
duğunu babam hep saygıyla anla-
tırdı.
Köye yaptığım ziyaretlerde en çok
sevdiğim şeylerden birisi babaan-
nemin köyün yakınlarındaki bağına
gidip incir ağaçlanna tırmanmaktı.
En güzel incırleronun bağında olur-
du. Ya da ben öyle sanırdım. O elin-
de sepetle aşağıda bekler, ben en in-
ce dallara kadartırmanarak incir top-
lardım. Geçen yılların birinde köye
yaptığım ziyaretlerde babaannemin
bağını sordum. Yer ile yeksan ol-
muştu. Keçiler yiyip bitirmişlerdi.
Görse ne kadar üzülürdü. O bağı ko-
rumak için ne kavgalar verdiğini ha-
tırlıyorum.
• • •
Bu öykülerin benzerlerini sizierin de
yaşadığını biliyorum. Geçmişe yol-
culuk yaptığım bu bayram sabahın-
da hepinize iyi bayramlardiliyorum.
Geçmiş günlerinanısına, babamdan
miras kalan Faruk Nafiz şiirlerinden
"Çoban Çeşmesi"ri\n iki dörtlüğünü
sizlerle paylaşmak istiyorum. "Derin-
den derine ırmaklarağlar, I Uzaktan
uzağa çoban çeşmesi. I Eysuyun se-
sinden anlayan bağlar, I Ne söyler
şu dağa çoban çeşmesi?" (...) "Ne
şair yaş döker, ne âşık ağlar, I Tari-
he kanştı eski sevdaiar. I Beyhude
seslenir, beyhude çağlar /Bir sola,
birsağa çoban çeşmesi!.."
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Bir Garip Savaşa
Sürüklenirken
Bush yönetimine göre Saddam dünya banşına
birtehdit oluşturuyor. Ama aynı Bush yönetimi; Sad-
dam'ı devirmek, Batı ittifakının, AvrupaBirliği, BM
ve hatta NATO gibi en temel örgütlerini yıkmayı,
uluslararası sistemi, 19. yüzyılın başına, güçler
dengesi ortamına döndürmeye de hazır. Bu yüzü-
müze sıntan garipliklerden yalnızca biri. Işte bir
gariplik daha: Birtaraftan, ABD Savunma Bakanı
Rumsfeld, Irak savaşının en fazla birkaç hafta
içinde sonuçlanacağını iddia ediyor. Diğertaraftan,
Btrteşmtş MiHetter'in basına sızan savaş sonrası du-
ruma ilişkin gizli raporu 600.000 ila 900.000 göç-
men olasılığından söz ediyor (www.casi.org.uk/in-
fo/undocs/war021210.html). Birkaç haftada bite-
cek yoğunlaştınlmış bir savaş nasıl bu kadar çok
göçmen üretebilir?
Guernica
The New York Tımes'a göre, ABD savaşın ilk
gününde binlerce uçakla havadan saldırarak Irak'ı
yangın yerine çevirecek, Irak ordusunun direnme
gücünü kıracakmış. Moral bozmak için büyük çap-
lı hava saldırılarıyla sivil nüfusu vurmak yeni bir
yöntem değil. II. Dünya Savaşı'nda da Müttefıkler
hiçbir askeri, stratejik önemi olmayan Dresden'i
dümdüz etmişlerdi. Ama daha çarpıcı bir ömek da-
ha var. Bu da, yaklaşık 5000 nüfuslu, askeri açı-
dan anlamsız bir Bask kasabası olan Guerni-
ca'nın 1937 yıhnda, Naziler tarafindan dümdüz
edilene kadar bombalanması olayıdır. Bu anlam-
sız vahşet, daha sonra Picasso'nun birtablosuy-
la insanlığın ortak hafızasına, güçlü bir savaş kar-
şıtı imaj olarak kazınmıştı. BM raporu, ölü ve ağır
yaralı sayısının 100.000'e, çeşitli derecede yaralı-
ların da400.000'e ulaşacağını hesaplamış. Bir ye-
ni Guernica da Irak'ta yaşanabilir?
BM Güvenlik Konseyi salonunun girişinde, üze-
rine Guernica dokunmuş büyük duvar halısı var.
Povvell, ABD'nin elindeki kanıtlan Güvenlik Kon-
seyi'ne sunmadan önce, BM görevlileri duvarda-
ki Guemica'nın üzerini bir bezle örtmüşler (Los An-
geles Times 6/02). Işine gelmeyince üzerini ört-
mek Bush yönetiminde alışkanlık haline gelmeye
başlamış anlaşılan. Hatırlarsanız, demokratik hak-
ları hayalete çeviren Başsavcı Ascroft da yeni gü-
venlik tedbirierini açıklarken kürsünün arkasında-
ki adalet heykelinin üzeri örtülmüştü (göğüsleri
açıkmışda)...
Çalıntı rapor
Böyle garip koşullardagerçekleşen Powell gös-
terisinin içeriğı de bir sürü gariplikîe doluydu. Po-
well, en fazla beş yıllık bir örgüt olan El Kaide ile
Irak hükümeti arasındaki ilişkilerin onlarca yıllık ta-
rihinden söz açtı, Irak rejiminin nasıl bir risk oluş-
turduğunu kanıtlamaya çalışırken de Ingiltere hü-
kümeti tarafindan hazırianmış bir rapora gönder-
me yaptı. Ancak, konuşmayı takip eden günlerde
öğrendik kı söz konusu raporun büyük bir kısmı
Jane's Defens VVeekly adlı özel bir haber alma
kuruluşunun sitesinden ve 12 yıl önce yazılmış bir
doktoratezinden kaldınlmış, hiç kaynak gösterme-
den ve imla yanlışlan bile düzeltilmeden rapora kon-
muş, hem de kim tarafindan biliyor musunuz? In-
giliz gizli servisi ya da Ortadoğu uzmanları tarafin-
dan değil. Blair'in basın sekreteri Alistair Cam-
pel tarafindan (The Observer 9/02). Ama, bu ara-
da basın sekreteri çalıntı metinlerin kimi cümlele-
rini daha korkutucu hale getirmek için tahrif etme-
yi de unutmamış. Evet, 500.000 ölü ve yaralı,
900.000 göçmen yaratması beklenen bir savaşa
işte bu ciddıyet düzeyinde bilgilerie sürükleniyo-
ruz ve bizzat Rumsfeld'in dediği gibi Türkiye de "bu
savaşa her şeyini riske sokarak giriyor" (The In-
dependent, 10/02, abç).
Powell, I. Körfez savaşında genelkurmay baş-
kanıyken Amerikan güçlerinin Bağdat'a yürüme-
sine karşı çıkmıştı. Daha sonra Powell, bu tutumu-
nu da anılannda, "20 milyon nüfuslu bir ûlkeyi iş-
gal etmek mi? Hayır teşekkür ederim" (Le Mon-
de 8/02) sözleriyle savunmuş. Ama, o şimdi Sad-
dam'ın devrilmesinden, Irak'ın işgal edilmesinden
yana. Çükü Irak'ın elinde kitle imha silahlan var-
mış (Gerçi kimse bugüne kadar bunları bulamadı
ama olsun). Guemica'nın üzerini örttürdükten son-
ra yaptığı konuşmasında Powell, bir kimyasal si-
lah fabrikasının uydulardan çekilmiş fotoğraflannı
da sundu. "Yahu bu fabrika uçuş yasağı olan böl-
gede, öyleyse neden ABD ikı Cruise füzesiyle bu-
nun işini bitirmedi?" diye sormaya sıra gelmeden,
gazeteciler fabrikaya ulaştılar, içine girdiler, resim
çekip haber geçtiler: Ortada kimyasal silah değil,
fabrika bile yok? Üstelik sözde fabrikanın olduğu
bölgeyi Kürdistan Ulusal Biriiği denetliyor, yani
Saddam'ın düşmanları... (BBC)
Gariplikler anlatmakla bitecek gibi değil? Bush
ve Blair hükümetleri ılla savaş diyor. Ama CIA ve
MI6, dertli. The Independent'in bildirdiğine gö-
re, bu istihbarat örgütleri aşın derecede politize edil-
diklerinden, verdikleri bilgilerin hükümetlerce çar-
pıtılarak kullanıldığından yakınıyorlar. Üstelik ne
CIA ne MI6 Saddam'ın acil bir tehlike oluşturdu-
ğuna inanmıyor (09/02). Bu arada savaştan yana
olan ülke sayısı arttıkça savaşa karşı olan halkla-
nn sayısı da artıyor, savaş karşıtı hareket, daha sa-
vaş başlamadan çığ gibi büyümeye devam ediyor.
Seçimin iptaline neden olmuştu
Doğan köyü bu kez
oy kullanacak
PERVARİ(AA)-Sı-
irt'in Pervari ilçesine
bağlı Doğan köyünde-
ki seçmenler, 9 Mart'ta
yapılacak seçimde oy
kullanacak.
3 Kasım'daki millet-
vekili seçiminde "hiz-
met alamadıklarT ge-
rekçesiyle sandık ku-
rulu oluşturmayıp, oy
kullanmayarak seçimin
iptaline neden olan Do-
ğan köyündeta seçmen-
ler. bu protestoyla
amaçlanna ulaştıkları-
nı söyl'jdiler.
Köy muhtan Gürgün
Bulut, seçimin iptali-
nin ardından elektrik
hatlannm yenilendiği-
ni, köye yeni bir telefon
santralı kurulduğunu
belirterek şöyle konuş-
tu: "3 Kasım'daki se-
çimde hizmet alanıadı-
ğunız için seçimi pro-
testo etmiştik.Köyümü-
zün gündeme ^Imesi-
nin ardmdan sonınlan-
nuz çözülme\e başlan-
dL AmacımızaulaşOğı-
mız için bu seçimde oy
kullanacağız.