23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAVFA CUMHURİYET 30ARALIK2003SAU 14 KULTUR kultur@ cumhuriyet.com.tr CihatAral 'ın son dönem yapıtlarının yer aldığı sergisi Koşuyolu Sanat Galerisi 'nde Kendi kıyısında gezinenlerSELCENAKSEL Insanlar, bu kez nerede olduklan- n ı n farkındalar, bastıkları toprak, üstlerındeki gökyüzü -onlan sarsa d a varlıklanna saygılı davranan- ile toirlikte. Arkada bıraktıklannı da du- yumsatan, bir şeyın ya da yerin sınınndan geçmış olduklan bir sü- necindeleryaşamlannın 'Çöplnsan- lan'... Cihat Aral'ın resimleri, kendisini v e 'insanı' yeni bir halde, bir şeyle- rin eşığinde betimlıyor bu kez. Sa- rmatçının bu yapıtlanyla oluşturduğu lcişisel sergisine Koşuyolu Sanat Ga- lerisi ev sahipliği yapıyor. Sanatçı, kendi resmini oluştururken içtenlik- l e dürüst olmanın önemüıi vurgulu- yor, hareket noktalannı, neye karşı duyarlı olduğunu. sezilenni, resmin gücünü ve bütün bunlann restne yö- neienyanlannı... Yüzeyde hapsolma- yan resim dili, yapıtlann her birin- de kendi biçemini oluşturuyor. Sıra- dan bir 'duruma' dönüştüren kolay okunur bir öykülemeden tümüyle uzak. Aral, resim serüveninin ve bu- giûı bize sunduklannın geldiği yeri anlatıyor... 'Yıkım Resimleri'nin sonrası - Sizi bu noktaya taşryan süreç~ CtHAT ARAL - Her şeyden ön- ce, resimlerim kendi gerçekliğim- dir. Ama kişisel ifade biçimleri de sonuçta insan gerçegi üzerine daya- h. Buna indiğimiz zaman da top- lumsal yapının içerisine giriliyor, yaşanan ortamın dramatik boyutla- nna. İnsanı etkileyemeyen, tedirgin etmeyen konulara eğilemedim, ya- pım bunu gerekli kılmadı belki... Insanın iç çözümlemelerine eğil- dim, genel anlamda, bunun toplum- sal yapının içerisindeki bireyin çö- zümlenmesiyle ilişkili olduğunu gör- düm. Mutluluğa bir kesimin ulaş- mış olması çelişki yaratıyor. bunun gerginliği sanatçının gözünden kaç- mamalı. '1993 Yıkun Resinderi'ni üretme- denönce, 12 Eylül sonrası, bir yılce- zaevindekaldırn. Belki de o süreç be- nim için dönüm noktası oldu. însa- nı kavrayabilmek, daha iyi algılaya- bilmek açısından... Ardından 'Yı- kım Resimleri' oluştu, figürlerin yo- ğunluk kazandığı resimler. Ardın- dan 'Göç Resimleri' geldi... - İnsanı anlatryorsunuz~. ARAL - Benim yaklaşımım bu, sonuçta merkezde insan var. Çok darbeli, yıkımlı süreçler yaşadık, birbirinden kopuk olmayan. Yıkım resimlerinin ardından, inanılmaz göç olaylan başladı; araştırdım, 'göç' ne- dir... Bu tema kendiliğinden ortaya çıkmıştı, halbuki ben her resmi tek tek anlamlandırmaktan yanaydım. Kendisini var eden bir süreci de bir- likte gerıren bir olgu resim, özellik- le temayı yakalamak ya da temayı icat etmek değildi söz konusu olan. in- san her yerde, her zaman insan; olay- lar farklılaştı, olaylann farklı süreç- leri ve farklı biçimleri, 'insanı alg»- lama'yı da değiştirdi. Ve 'Çöp Re- simleri'... Kırdan kentlere, metro- pollere gelen insanlann izlenmesi. Onlann yavaşça aramızda dolaştık- larını gördüm ve gözlemledim. Re- ihat Aral kişisel anlatım biçimlerinin de, insan gerçeği üzerine dayalı olduğunu söylüyor. Bu bağlamda toplumsal yapının dramatik boyutlannın içine girildiğini belirterek, insanı tedirgin etmeyen konulara eğilmediğini söylüyor. simlerimde o kimliği ortaya koyma çabası var. Ben onlann estetik bir var- lık olduğunu düşünüyorum ve re- simlerimde de bu estetik varlığı ken- di işlevselliği içerisinde ele almaya çalışıyorum; biçimi oluşturan şeyler, temelde, özünde olanla bütünleniyor. Temel izlek bu. - Son yapıtlannızda. figür yine ön planda olsa da farklı bir yaklaşım sergüiyorsunuz... ARAL - Değişkenliğı seviyorum, tabii öz değerleri yitirmeksizin, bir ifade dili olmalı sanatçının. Yaratma süreçlerinde, farkJı deneyim alanja- rına girilmesinden yanayım. îlk bü- yük sergimi ele alalım, akademik sürecin sonuçlannda figürün yoğun- laştığı bir kurguyla çok farklı tema- lan banndıran, bir bakıma çocuksu, bir bakıma şiirsel süreçlerdi. Ama hep figür vardı... Giderek süzülen, bile- rek anndınlan bir deneyim oldu bu. Keşfedllecek olan... - Sizce resünlerinizde baskın bir an- latmı mı söz konusu? ARAL - Kendi içerisinde belki dra- matik bir yaklaşım söz konusu. Ama resmin bıraktığı izlenimin, daha baş- ka yönlere götürmesi, 'karamsarhk' olarak nitelenebilir. Ben o karamsarlı- ğın içerisinde, bu kavramı dar anla- rruyla almıyorum. Geniş boyutta bak- maya çalışıyorum. Karamsarük, eğer kendi içerisinde ışık taşımıyorsa, söz konusudur. Ama sunulan bakış açısın- da, sanatçının gizemli, içsel olarak sun- duğu bazı değerler varsa -ki keşfedil- meye açık şeylerdir- bunlardan hare- ket etmek gerekir. Bu belki de sanat- çının gizli tuttuğu, gizemli tuttuğu yan- landır. Onu keşfedecek olan sanatçı sözel olarak açıklamaz. Bubiröykü de- ğü; var olan bir şeyi tekrar etmekten baş- ka bir şey değildir öykü... Evet, baktı- ran şeylerdir, çeken, tedirgin eden, onu huzursuz kılanlardır belki de... - Aniaüm dili ve teknik yeti iKşkisine nasıl bakryorsunuz? ARAL - Teknik yetı, sanatçının ne bağlamda kullandığıyla ilgili birşey. Ya- ni gerçekten resmin içinde öne çıkan- yorsa, resmin gerekli gerilimlerini, ya- ni resme ait olan o temel düşünceyı geride tutmuştur. Jestüel birbiçime dö- nüştürebüir, kaba tabiriyle cilalayarak, abartarak ortaya koyabilir. Ben, bunun resme, anlatım diline çok ciddi, büyük yararlar sağladığı kanısında değilim. Içtenliğiniz, bütün o birikimlerinizi tamamlıyorsa, sonuçta çıkan resim sizin dilinizdir, sizin ifade biçiminiz- dir, sizin gerçekliğinizdir. Beğeniye yönelik olmak çok tehlikeli, dayanak- lan da yok aslında. Özellikle yaşadı- ğımız ortamda bu, haddinden fazla ar- tanbir şey olarak karşımıza çıkıyor. (Sergi 3 Ocak 'a dekgörülebilir: 0216 3405156) Hadi Çaman Tiyatrosu'nda Tıpkı Sen Tıpkı Ben' adlı oyun kendimizi sorgulamaya çağınyor Daha öncelerinerelerdeydinizl yunda idealleri yerle bir edilmiş, her an çöküntüler içinde yaşamış, devam etmeye güçleri kalmamış üç bireyin, neden-sonuç ilişkileri sonucu karşılarına çıkan genç kızla olan düşünsel ve duygusal ilişkileri sonunda, yeni ideallerin doğması konu ediliyor. HALUK ŞEVKET ATASEVEN Bütün güzellikleri varhğında topla- yan doğa, niçin kendi yaranrru olan in- sanı yeryüzüne getirmiş, sonra da ken- di yarattığını kendi rutku dolu kıska- cı boğmaya çalışmıştır. Bu soru biz- leri yaşama bağlayan ikilemlerinne de- recede ümmi, ne derecede okuryazar olduklannı acaba belirleyebilir mi? Anlamlar dünyası Nedir ağlamak ya da nedir gül- mek? Yaşam boyu bu sorulann çözü- münü aramıştır insan, çünkü insanın günlük yaşamı bütün bir gün boyun- ca görsel olarak dünyayı kavrayıcı bir hıza ve onun getirmiş olduğu ye- ni bir algıJama bilincine dönüşmüş- tür. Bu nedenle bir yaratım ürünü olan sanat yapıtı gibi, oyuncu da hem bir yaratma ürünüdür, hem de kendin- de var olan bir sanat yapıtıdır. Bütün bu uğraşlann sonunda oyun- cunun yarattığı dramatik atmosferin adı, yüklendiği işlevsellığe göre şöy- le tammlanabilir mi? "Ağlamak bir savunma, gülmekse bir saldın biçimi ve iküemidir." Toplumsal ağnlann üzerine git- mek için gühnenin ya da güldürme- nin dozunu çok iyi ayarlayan Hadi Ça- man, kendi tiyatrosunda kendi yö- nettığı oyunlannda hiçbir zaman bu gerçekçi yönteminden ödün verme- miştir. Geometrik bir yaklaşımla söy- lersek: "Birçemberinçevresüıdebaş- langıç ve son dij e bir şey yoktur, var olan her şey yok olacakor. Aynca bu durum çerçevesinde amaç, özettikle di- yaloğun iç ve dış zenguüığinden yarar- lanarak, seyircinin duygu dünyası'nı harekete geçirmektir. Ve yöntemsel süreklfliğin duraksadığı birnoktayok- tur. Ancak seyircinin düşsel zenginli- ğini sürekli harekethaünedönüştüren noktalar \ardır. Ve de en önemli nok- ta, eleştirmenin nesneler ve kavram- iardünyası üzerinde gördükierini de- ğJL görmek istediklerini saptayıp on- lan anlamlar dünyasına katmaktuf Sizlere oyunun konusunu tutup an- latacak değilim, nasıl olsa bu ilginç oyunu göreceksiniz, tersine ojomdan aldığımız temel aynnülan \e onlara değin dinamik aynntılarla bütünlene- rek kurulacak ilişkiler ağını kısa da olsa belırlemeye çalışacağım. Bırıncısi. 'Kadınla Adam'ın ilk karşılaşmalanm, Suna Keskin ve Ha- di Çaman'ın, bu ıkı büyük ustanın tartışma ve çağnşımlarla yüklü açı- lımlarını seyrediyoruz. Burada ya- şamsal ideallerini kaybetmiş kadı- nın, ancak ölmüş kocasının duvarda duran resmiyle, kendi hayal dünyası arasında kurduğu ve çelişkilerle yük- lü olan görünümüdür, oysa adam bir tiyatro o>r uncusudur, yıllaryıh ideal- lerinın peşinde koşmuş ve onlan kay- betmiş, yaşamımn boşluğunda tutar- sız kalmış, bireyzededir. Ikincisi, daha sonra onlara katılan ikinci adam ise yaşamın girdisi çık- tısına hoşgörüyle bakan, dostluklara ve sevgiye bağlı olan, her an içinde füizlenen ve duygu ormanlannda ya- şayan bir insandır. içinde doğup bü- yüdüğü, toplumda çarpıtılmış ide- alleriyle ayakta durmaya çahşmakta- dır. Yeni Idealler Ancak belirtmeliyiz. bu ikinci ada- mın hem evrensel. hem toplumsal karakterini değerli oyuncu Halit Ak- çetepe yüksek düzeyde ve sıra dışı ver- diği oyunculukla belirliyor... Bu yaşamsal karmaşa yeni sahne- leyecekleri bir oyun metni üzerinde tartışılarak bizlere yansıtılıyor. ide- alleri yerle bir edilmiş, zorlanmış, her an çöküntüler içinde yaşamış ve devam etmeye güçleri kalmamış bu üç bireyin, neden-sonuç ilişkileri so- nucu karşılanna çıkan genç kızla olan düşünsel ve duygusal ilişkileri so- nunda, yeni ideallerin doğmasına ne- den olacaktır. Bu yeni ideallerin temel kaynağı genç kızdır, artık her şey ona bağh- dır, genç kız rolünü üstlenen ve ba- şanlı kılan Ayça Bingöl. oyunda iste- nen sahne dinamiğini kendi dinami- ğiyle bütünleyerek çok başanlı bir kompozisyon yaratıyor. Sankı top- lumsal ideallerin bir İcor ateş gibi ya- nıp dünyayı tutuşturduğu bir başka dünyada yaşar gibiyiz. Ve bir ıdealler dünyasını temsil eden o genç kız soruyor hepimize: "Daha önceleri nerelerdev diniz? Da- ha sonralan nerelerde olacaksımz?.." 15. Ankara Film Festivali Kapadokya- Hollywood hattında... SELAHATIİNŞAHtV NEVŞEHtR-15. Ankara Uluslarara- sı Fibn Festivali'ne katıhnak üzere Tür- kiye'ye gelen Israüli David Opek, Ka- padokya'nın büyülü atmosferiyle dün- yanın en güçlü sinema endüstrisine sa- hip olan Hollywood için önemli bir çe- kim platosu olabileceğini söyledi. Festivale katılan fıhnler Ürgüp ilçe- sinde sinemaseverlerîe buluştu. Festi- val için Ürgüp"e gelen yönetmen Yücd Çakmaktı, IsraİUi yönetmen David Opek ve Makedonyalı yönetmen IrenaPaska- h, Taşsaray Otel'de gazetecilerle kah- valtı yaptılar. Yönetmenler ve Ürgüp Belediye Başkanı Bekir Ödenüş, Kapa- dokya 'nın ender bir coğrafya parçası ol- duğunun altını çizdiler. David Opek ay- nca Kapadokya'dakiyeralü kentlerinden çok etkilendiğini belirterek şöyle ko- nuştu: Yeni mekân arayı$lan "Ükçagın Okel yöntemlerryie yapüan vegünümüzdebüehavTanhkuvandıran yeralü kentieri, beni kent yaşamı açtsm- dan okhıkça eddledi Peribacalan. ldlh sderi vediğertarihieserlerivetabü ki mi- safirperveıügi ile Kapadokyn harikula- de bir yer. Israil'e döndü^ün.v'e Kapa- dokva bölgesinin tanıümıiçinyönetmen arkadaşlanmla ikili görüşmeter vapa- rak bu önemli yeniizü ctjnetinin daha geniş khteter tarafindan Ayaret edilme- siiçin diziveyabir sinemafilmiçeküme- a girişinıinde bulunacağım.'' Hollywood'un gelişen ve değişen in- san beklentileri karşısında ortaya koya- cağı fihnler için yeni mekân arayışlan içine girdiğini de anlatan Opek, "Hofly- vvoodiçin Kapadok>a\azgeçflmez bir me- kân olabilir. HoUyvvood'daki sinema en- düstrisi yetkilileri ile görüşmelerde bu- lunulup yönetmen, teknik ekip ve sena- ristkrin bölgeve getirUmefl" dedi. YAZIODASI SELİM İLERİ İsa Bu Köye Uğramadr "Niceyıllargeçti, savaşla ve insanlann tarih de- dikleriyle yüklü yıllar. Rasgele ordan oraya atılmak yüzünden köylülerime aynlırken verdiğim sözü tu- tup gidemedim onlan görmeye. Bilmem ki ne za- man dönebilirim? Belki de hiçbir zaman... Şimdilik odamın kapalı dünyası içinde anılanmın beni o başka dünyaya götürmesinden hoşlanıyo- rum: O dertler ve gelenekler içinde, tarihin ve dev- letin dışında kaderine boyun eğmiş dünyaya; o, köy- lünün, avuntusuz, güleryüzsüz, kısır topraklar üs- tünde, her şeyden uzak ve yoksul, ölümle karşı kar- şıya durgun hayatın yaşandığı dünyaya." Carlo Levi'nin harikulade romanından bu satır- lar: Isa Bu Köye Uğramadı. Romanın ilk satırlan. Isa Bu Köye Uğramadt'y dilimize Sabahattin Eyu- boğlu kazandırmış. Roman gibi, çevin de olağa- nüstü güzellikte, bir Türkçe şöleni. Cario Levi bir Italyan yazan. 1902-1975 yıllan arasında yaşamış. Usta bir ressam, hekim. Faşiz- min on paralık siyasetine kafa tutmuş. Dilimize baş- ka bir eserinin çevrildiğini sanm/yorum. Vedat GünyoJ hocamız anlatmışt: Sabahattin Eyu- boğlu, 27 Mayıs döneminde, 147'lilerarasında üni- versiteden uzaklaştırıldıktan sonra, kırgınlığını din- dirmek için çevirmiş Isa Bu Köye Uğramadı'y\. Birsürgünün romanı. Eyuboğlu da, besbelli, ben- zeş duygulann etkisi altındaydı... Bu roman, fizikötesi bir olgu gibi, sık sık karşımı- za çıkar. İlk anı, işte o 27 Mayıs döneminden. Babam da üniversiteden sürülmüş 147 öğretim üyesi arasındaydı. Bezgin günler geçiyordu. öyle bezgin bir sonbahar günü, Boğaziçi'nde yürüyor- duk. Rüzgânn savurduğu gazete yaprağı. Cumhu- riyet gazetesi. Carlo Levi'nin romanı tefrikaediliyor... Fakat eseri tefrikasından okumadım. Üç dört yıl daha geçecek; Isa Bu Köye Uğramadı'y\ Remzi Ki- tabevi yayımlayacak. Kitabı edinmiştim ama, yine okumamış, belli bir zamana, bir tür okuma olgun- luğuna ihtiyaç duymuştum. Yaşım yirmilerdeyken okudum. Müthiş etkilendim. Ben, Yaban'\ da severim. Ama Yaban'ın mesafesi, soğukluğu tedirgin eder. Yakup Kadri kurgusal kal- mayı yeğlemiş gibidir. Isa Bu Köye Uğramadı bir içtenlik anıtıydı. Bu yüzden acısı çok daha yakıcı. Sonra, Yaşarken ve ölürken'\ yazarken Carlo Le- vi'nin eserini bir kez daha okudum. Aynı vurulup ka- lış! Bu roman fılme de alındı. Yazık ki yönetmenin adı- nı hatıriayamıyorum. Filmi seyrettim, görkemli bir sadelikle yansıtıyordu sürgünü, yalnızlığı, köylüle- rin trajik yaşamını. Carlo Levi'nin resimlerini de o filmde gördüm. Isa Bu Köye Uğramadı, 2OO3'te bir kez daha ha- yatıma kanştı. Mehmet Yaşin hep edebiyatla bes- lenmiş gezi yazılannı nihayet bir kitapta derleyecek. Kitabın taslağını incelik gösterip bana da verdi. Ya- şin'in yazılanndan birinde Isa Bu Köye Uğramadı\ Meger Mehmet Yaşin'in de çok sevdiği bir roman- mış. Okuduktan sonra, romanda anılan mekânla- n, o kıraç dünyayı gezmiş. Mehmet Yaşin bir sürpriz yaptı: Isa Bu Köye Uğ- ramadı'run yeni basımını armağan etti. Yeni basım dediğim, Milliyet Yayınlan'ndan, 1998'de. Üçüncü kez okuyorum. Carlo Levi ve Sabahat- tin Eyuboğlu, roman veTürkçe beni allak bullak edi- yor. Güzel bir eser sizi alıp nerelere götürmez ki! Katherine Mansfield, eşsiz günlüğünde, keşke ölmeseydiniz der Çehov'a, akşamlan sizinle dert- leşebilirdik... öylesi duygular içindeyim: Ne kadar isterdim Carlo Levi'yle dertleşebilmeyi. Havaların serinlediğinden söz açıyor romancı, güz geliyormuş, rüzgârlar başlamış, akşamlan ak- babalar, yarasalar uçuşuyormuş havada. Anılar sis- teeriyormuş... Öneriler: Rlm /Karşılaşma, Ömer Kavur. (Ömer Kavur'un onuriu sinema dili için...) Istiklal Caddesi 'nde yeniyılkutlaması Kültür Servisi - Yapı Kredi Kültür Merkezi, yeni yılı Beyoğlu Belediyesi ve esnafimn desteğiyle sokakta karşılıyor. Istiklal Caddesi bugün kilise korolan, caz dinletileri, fasıl ve dans gösterilerine ev sahipliği yapacak. Aynca, etkinlik sırasmda dağıtılacak davetiyeler sayesinde Istiklal Caddesi'nin gözde restoranlannda indirimli yemek yeme şansı elde edilecek. The Committee Ensemble Korosu Tünel Meydam'nda saat 18.30'da 'Yeni Yıl Şarküan' söyleyecek. The Christmas Jazz Flat Five Caz Beşlisi, Suriye Han'da vokal caz örnekleri sunacak. Odakule Binası önünde saat 19.30'da The Committee Ensemble Korosu'nun 'Yeni Yıl Şarialan'ndan sonra 20.00'de Yapı Kredi Kültür Merkezi'nde, Nişan Çalgıcryan ve korosu Ermeni şarkılan söyleyecek. Türk Sanat Müziği Yıldız Ensemble Grubu. Ermeni dini müzilderinden çeşitlemeler sunacak. 21.00'de ise Galatasaray Meydam'nda 'Mundo Latino Dans Grubu'nun tango ve salsa gösterisi izlenebılecek. (0 212 252 47 00) BUGUN • BtLGİ İMVERSİTESİ DOLAPDERE KAMPUSU'nda '6. Uzakdoğu Fllm FestivaB' kapsamında 14.00'te 'Decada70', 16.30'da 'The Village of Dreams', 19.00 da 'Flowers of Shanghai', 21.30'da 'To Live/Lifetimes' filmlerinin gösterimi. (0 212 293 50 10) • ATATLTUCKİTAPLIĞrnda 18.00'de Dücane Cündioghı nun 'Manûk Atöfyesi'. (0 212 249 38 19)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear