25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 4- CUMHURİYET 5 KASIM 2003 ÇARŞAMBA 8 Istanbul HABERLERIN DEVAMI TURKIYE Y 17 Sınop B 17 Adana B 29 Edırne Y 16 Samsun B 23 Mersin B 27 Kocaelı Y 19 Trabzon B Çanakkale Y 17 Giresun Izmir Y 23 Ankara Diyarbakır B 22 B 18 Şanhurfa B 25 S 20 Mardin Manisa Y 21 EsKişehir Y 16 Sıirt Aydın Y 2 4 Konya S 20 Hakkâri Denizlı B 24 Sıvas S 10 Van Zonguidak Y 18 Antalya Y 25 Kars AÇIK bulutlu B 20 B 20 Yurdun batı kesımıen par- çalı yer yer çok bulutlu, Marmara. kuzey ve kıyı Ege Batı Akdenız kıyılan ıle Batı Ka'adenız TI batı- sı yağmur yer yer sağanak yağışlı, dığer yerler az bu- iutlu geçecek Yurdun ıç ve doğu kesımlernde yer yer sıs gorjlecek Havası- caklığı yurdur kuzeybatı keamlennde hıssedılır de- recede olmak uzere tum yıırtta azalacak DIS MERKEZLER Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Pans Bonn B B B B B B B B 8 5 7 16 13 14 12 12 Münih B 12 Zürih Berlın Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina B B Y B B Y B Y 9 12 10 11 11 7 19 19 B 12 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tıflıs Kahire B Y B Y B K B B 7 16 -2 19 15 0 6 27 B 31 Bu.utl. t Çok bı. utlj Yag~>urlıj jKarl, kar > Gok guoıltulu G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada örneğin sağlık hizmetlerinde neler yaşanacağı ır- galamıyor böyyük medyayı. örneğin -Cumhuriyet dışında- bu yasa dev- letin üniter niıeliğine zarar veriyor mu diye ne so- ran var ne de üzennde öuran, tartışmaya gönül- lü olan. Üniter yapının bozulrnası kaygısıyla yönetilen soruya RTE'nin belediye başkanlığından beri danışmanlığını yapan, ısrarla Başbakanlık Müs- teşarlığı'na getirdiği Prof. Ömer Dinçer'in ver- diği yanıt, patronu Başbakan'ın sürekli kullan- dığı mantığa, üsluba benziyor. "Yürütmenin planlaması ve denetlenmesi merkezde kalıyorsa, bu üniter yapıyı bozar mı" diyor. Bu ve benzeri irdelerneler karşısında böyyük medya devlet yapısını değiştirmeye yönelen ta- sarıyı eleştiri eleğinden geçirmeyi aklının ucun- dan geçirmiyor. Medya holdinglerinin felsefesini anlatacakde- yimler o kadar çok ki... örneğin, "Gün ola harman ola", örneğin "Ba- na dokunmayan yılan bfn yaşasın " özdeyişleri ik- tidarı kollayan holding basınının yayın politika- lanna pekâlâ uygun diişüyor. • • • Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in söylemesi gereken AKP siyasetini yansıtan söz- ler, müsteşar beyefendi hazretleri Ömer Din- çer'in tasarıyı takdim konuşmasında yer alıyor. Medyamız; ömer Dinçer'in şu irdelemelerini acaba ele alacak, tartışacak ve kimi sonuçlar çı- karacak mı: Müsteşar, "Mevcut sistemde sivil askere, as- ker sivile, kamu kuruluşlan birbirine, vatandaş devlete güvenmiyor. O halde yönetim anlayışı değişmeli. Sivil-asker kol kola olmalı" diyor. Gerekçesi, kamudaki yeni düzenlemenin sö- zünü ettiği güvensizlik tablosunu gidereceğine dayanıyor. Öysa, güvensizliğin kaynağında AKP iktidarı- nın laik-antilaik cepheleşmeyi yoğunlaştıran davranışları yatıyor. AKP iktidarı attığı adımlarla ve atmaya devam etmesi olası adımlarla laik-antilaik cepheleşme- yi somutlaştırdı. Geliştirdi, genişletti. Yazılmayan, söylenrneyen, her gün yaşanan gerçek bu! • • • Başbakan ve hükümet adına konuşan müs- teşar, mevcut sistemde yer alan kurumlar ara- sında birinci örnek olarak öncelikle "...sivilin as- kere, askerin sivile güvenmediğini..." söyledi. Fakat bu güvensizliğin temelinde yatan ger- çeği söylemiyor, değinmiyor bile. Cumhuriyetin laiklik ilkesini korumak ve kol- lamanın görevi olduğunu sürekli yineleyen as- ker: Sivil kadrolara güvenmiyorsa nedeni açık. AKP iktidarının görüşünü dile getiren müsteşar, nedeni öğrenmek istiyorsa çevresinde olan bi- tene bir göz atması yeterli. Tabii AKP gözlüğü, rnantığı ile bakmazsa... • • • Asker, laikliğin cumhuriyetin temel ilkesi ol- maktan çıkarılma ya da sözden ibaret bir ilkeye dönüştürülme olasılığının örneklerini gördüğü için sivil yönetime (AKP'ye) güvenmiyor. Sivillere asker güvenemiyorsa, siyasal simge olan türbanın bugün üniversitelerde, yarın el- bette güncel yaşamda, protokolde kullanılma- sına önayak olan kimi CHP'lilerin kıpırdanmala- rını ibretle izlediği içindir. Başbakanlık -adına Müsteşar Dinçer- çuval- dızı önce kendisine batırmalı! CHP belediyeleri, AKP üniversiteleri hedef aldı YolsuzlukKomîsyonu raporunun Meclis 'tekigöriişmelerinde, kamu reformu tasansı eleştirildi ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - TBMM Yolsuzluklan Araştırma Komisyonu raporu dün genel kunılda görüşülürken tstanbul ve Ankara anakent bele- diyelerindeki yolsuzluk savlan- nın üstüne gidilmemesini eleşti- ren CHP'liler, dokunulmazlıkla- nn kaldınlmasını istediler. AKP'li Komisyon Başkanı Azmi Ateş ise kamu vakıflan ve üni- versitelerle ilgili de belge gelme- diğini söyledi. CHP'liler, Kamu Yönetımi Yasa Tasansı ile teftiş kurullannın kaldınlmasının ön- görülmesine tepki gösterdi. Baş- bakanYardımcısı AbdüUatif Şe- ner ise "Kamu yönetimi refor- mu, yolsuzlukla mücadelenin ana şemsiyesi olacaktır" dedi. Genel kuVuldaki görüşmeler sı- rasında CHP'li Ahmet Gürvüz Ketenci, komisyona yerel yöne- timlerlerle ilgili hiçbir dosya gel- mediğini vurguladı. Ketenci, "mafyaya uzanamadıklarını. mafya-siyasetçi-sermaye üçge- ninin çözümlenemediğini" de söyledi. Ketenci, "Çivisi çıkmış Türkiye ile karşı karşıyayız. Doğrudan yahut dolaviı olarak yolsuzluk İdrliliğine bulaşma- mış kamu ve özel kurumların sayısı yok denecek kadar az" dedi. AKP'lilere "Dokunulmaz- lıkları getirin" diye seslenen Ketenci, sözlerini "Cumhuriyet tarihimizde hangi hükümetin bakanları sizin kadar alcyhine açılmış davaya muhataptır. Hü- kümet önce çuvaldızı kendine batırmalı" diye sürdürdü. Ke- tenci, "Sayın Gül, Gökkafes'ten lüks katlar satın alan bir kamu kurumundan hesap sorulaca- ğım taahhüt etmişti. Unutuldu! Bu kurum hangi seçkin baka- nımızın seçim bölgesindeki s- por kulübüne nıilyarlarca do- lar bağışladı, bunun için mi üs- tüne gidilmiyor" dedi. Ketenci bu sözleriyle SPK'nin Sıvass- por'a yaptığı yardımı ima ederek üstü örtülü biçımde Şener'i he- def aldı. CHP'li Yüksel Çorba- cıoğlu Başbakan ve bakanlarla il- gili yargı yolunun açılmasını is- terken AKP'yı "UKP, Unakı- tan'ı Kurtarma Partisi" diye nitelendirdi. Ateş, geçen yasama döneminde YÖKle ilgili olarak kurulan araştırma komisyonunun tÜ Rektörü Kemal Alemdaroğ- lu ve YÖK Başkanı Kemal Gü- rüz hakkında suç duyurulannda bulunduğunu anımsattı. Ateş, "Gürüz, aklandıklannı söylü- yor" deyince, CHP'li Nurettin Sözen yerinden "Aklandüar el- bette. Karalama" diye bağırdı. Ateş, "Aklama yargıda olma- dı" karşılığını verdi. Ateş, çahş- malan sırasında "ticari sır" kav- ramının karşılanna çıktığını, Sa- yıştay'dan kendilerine bilgi gel- mediğıni söyledi. CHP'li Kemal Kıhçdaroğlu, Ateş'in bazı sözle- rine dikkat çekerken "Sayıştay başkanımız, kendisini ve Sayış- tay'ı kamu alanı dışında gör- düğü için elbetteTBMM'ye bil- gi vermeyecektir" dedi. Kıhç- daroğlu. kamu yönetımi reform tasansı ile teftiş kurullanrun ka- patıldığına dikkat çekerken "Bunlan kapatıp yolsuzluklar- la mücadele edeceksiniz, buna kim güvenir?" diye sordu! 71 I • > •• * " f f • * I J # TürkiveGazetecilerCemiveti'nin,es- Basın nızmet oaullen verılaı«^«-a,*.. B«rh anF eiek «„,.sına verdığıgcleneksel"Burhan Felek Basın Hizmet Ödülleri" sahiplerini buldu.TGC Burhan Felek Konferans Salonu'nda düzenlenen törende konuşan Cemiyet Başkanı Orhan Erinç, mesleğine 70 yılını veren Felek'in özellikle basın meslek Ukeleri ile gazetecilerin kimlik ve kişilik haklannı düzenleyen "Basın İş Yasası" üzerinde önemle durduğunu belirtirken Türk basınının şündiki durumunun eskiy i arartığını vurguladı. Ödül töreninde, eski Cemiyet Başkanı Nail Güreli ile gazeteciler Vasfıye Özkoçak. Emin Mollaoğlu, Er- gun Göze, SafîetYılmaz,Altan Övmen.Azize Bergin ve SuatYalaz'a plaketleri takdim edildi.Tö- rende, ödüle değer görülen gazetemiz imtiyaz sahibi ve yazanmız tlhan Selçuk'un plaketini Ge- nel Yayın Müdürümiiz İbrahim Yıldız, Nezihe Aras'ınkini ise yeğeni Ömer Aras aldı. Törene, İs- tanbuİ ValiYardımcısı Cumhur GüvenTaşbaşı, Istanbul Barosu Başkanı Kazun Kolcuoğlu, tÜ tle- tişim Fakültesi Dekanı Pref. Suat Gezgin ile çok sayıda gazeteci katıldı. (ÖZGÜR BURAK ÖZTÜRK) Tunceli'de kadınlar ayaklandı FERtT DEMtR TUNCELİ - Tunceli Cumhuriyet Meyda- m'nda bir araya gelen çoğu kadın yaklaşık 700 kişi, birahanelerde çalışan kadın garsonlann ah- laki çökûntüye neden olduğunu ileri sûrerek kent- ten uzaklaştınlmalannı istediler. Yaklaşık bir haf- tadır birahane sahıpleriyle görüşmeler yapan Tun- celi Kadm Platformu üyeleri, taleplerinin kabul edilmemesi üzerine Cumhuriyet Meydanı'nda basm açıklaması yaptılar. Eğıtim-Sen Şube Baş- kanı Selma Polat'ın okuduğu bildınde, "OHAL süreci. köylerin boşaltılması, işsizlik, eğitim ve sağhk alanında yaşanan sorunlar insanları- mızı boşluğa itmiştir. Birahaneler açarak ve kadınları batakhanelere sürükleyerek yaratı- lan boşluk doldumlmuştur. Bizler kadının cin- sel meta olarak görülmesine ve bu şekilde ça- lıştırılmasına karşı çıkıyoruz. Birahanelerde çalışan kadınlar gitmelidir" denıldı. ERGEZEN'tN ÇELtŞKlSl Usulsüz keşif artışı var, ödeme yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bayındırlık ve Iskân Bakanı Zeki Ergezen, Plan ve Bütçe Komisyo- nu'nda bütçe görüşmeleri sırasında Karayollan Genel Müdiirlüğü'nce gerçekleştirilen 24 adet yol yapım işinde 714 milyon dolar tutannda usulsüz keşif artışı verildiğinin belir- lendiğini söyleyerek "Ancak bu ke- şif artışlan için para ödenmemiş- tir" dedi. CHP'li Kazım Türkmen ise Ergezen"e tepki göstererek "Ge- çen yıl sadece Karadeniz Otoyo- lu'nda 370 milyon dolar fazla öde- me yapıldığını söylüyordunuz. Ken- dinizi çürütüyorsunuz" dedi. Erge- zen, çalışanlardan kesilen ve gen ödenmesi gereken Konut Edindirme Yardımı hesaplanna yönelik çalışma- lann tamamlandığını söyledi. 15 bin kilometrelik bölünmüş yol projesını kamu kuruluşlanndan makine ve per- sonel sağlayarak beşte bir maliyetle gerçekleştireceklerini belirten Erge- zen, 2OO3'te "imece usulüyle"1400 km yol yaptıklannı açıkladı. AKP'li Mahmut Göksu'nun, yol yapımında köy hizmeti personelinin devlet me- muru mantığıyla çalıştığını söyleme- si üzerine, CHP'li Bayram Meral, "iftira atıyorsun. orada yağlarsın, burada böyle konuşursun" dedi. TEKZÎP METNI: Cumhuriyet Gazetesinin 17.07.2003 tarih- li nüshasının 8. sayfasında'" Derin Deniz Bü- yüyor" ve 5. sayfasında "Al Gülüm Ver Gü- lüm" başlıklı yazılarda müvekkil Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM"ı hedef alan yazı- lar gerçek dışı ve hayret vericidir. Al gülüm ver gülüm yoktur, iftira ve ha- karet vardır. 1 - Müvekkilimiz Ulaştırma Bakanı Sn. Bi- nali \TLDIRIM'ın, "SANTOITI Şirketi- nin yöneticisi olduğu" iddiası tümüyle ger- çek dışıdır. Bakan BinaliYILDIRIM, San- tour şirketinin hiçbir dönemde ortağı ol- mamış, şirkette yönetki olarak çahşma- mış veya herhangi bir görev almamıştır. Binali YILDIRIM siyasete gırmeden ön- ce, Çeşme-Brindisi hattında gemi işletme or- taklığı yapmıştır. Bu geminin çalıştığı hattın ismi "'Sancak Lıne" olup, bir süre Genel Mü- dürlüğünü de Sn. Binali Yıldınm yapmıştır. "Sancak Line" şirketinin SANTOUR iştira- ki olduğu iddiası da gerçek değildir. Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın Santour şirketi ile ilişkisinin olduğu iddi- ası gerçek dışı ve yalandır. 2- Ankara Gemisinin sahibi Türkiye De- nizcilik tşletmeleri 93/4693 sayüı Bakan- lar Kurulu Kararı ile Özelleştirme tdare- si Başkanlığına bağlanmış ve Özelleştirme Idaresi Başkanlığı da 25 Mart 2003 tari- hinde Başbakanlık tezkeresi ile Maliye Ba- kanlığına bağlanmıştır. Türkiye DenizcUik Işletmelerinin Ulaş- tırma Bakanlığı ile bir ilgisi ve bağlıhğı ol- madığı gibi, Sn. Bakan'ın, Türkiye Denizci- lik Işletmeleri'nin "Ankara"' isimli gemiyi kiralaması ile ilgili hiçbir bilgisi, ilgisi ve alakası olmamıştır. TDİ'nin Ulaştırma Bakanlığı'na bağlı olduğu hususu ve bakanın yetkisi içinde olan bir kuruluştan oğlu ve geçmişte yö- neticiliğini yaptığı şirkete gemi kiralan- ması için nüfuz kullandığı hususu gerçek dışıdır, iftiradır. TDl Yönetim Kunılunca "Ankara" isimli geminin sürekli zarar etmesi ve 2003 yılı için de 2.3 trilyon zarar öngörülmesi nedeniyle ki- ralandığı kolayca öğrenilebilecek husustur. TDt; 233 sayüı KHK kapsammda bir Iktisadi Devlet Teşekkülü'dür. Müstakil Yönetim Kurulu ve Genel Müdürü vardır. TDt, 2886 sayüı Devlet thale Kanunu'nun kapsamı dışındadır. 4734 sayüı Kamu tha- le Kanunu'na tabi olmakla birlikte "kira- lama" işleri kanun kapsamı dışındadır. Bu nedenle de TDl tarafından gemi kiralanma- sında hiçbir zaman ihale yapılmamıştır. ErkanYILDIRIM'ın Santour'dan sahlacak biletler için aldığı avans ile geminin kiralan- ması arasında hiçbir bağlantı yoktur. Bu hu- sus tamamıyla iftiradır. 3- Bakan Binali YILDIRIM, Denızcilik sektöründe yüksek gemi inşaiye mühendisi, başmühendis, denizcilik şirketlerinin genel müdürü olarak çahşmıştır. Erkan Yıldınm da, denizcilik sektöründe babasıyla birlikte çahşmıştır. BakanYıldınm da siyasete girin- ce tüm ticari faaliyetlerinden, birikimlerini oğluna aktararak çekilmiştir. Erkan Yıldınm'ın ortaklan arasmda bu- lunduğu Derin Denizcilik Ltd. Şti. Santo- ur Şirketinin 2002 yılında "gemi liman acentehğine" başlamıştır. Derin Denizci- lik. Santour Frimasının Avrupa'daki 700'ü aşkın acentesinden biridir. Denizcilik sektöründe; sezon başlamadan önce bilet rezervasyonlan ve satışı yapılmak- ta olup, bu işler için alınan avanslar tur sa- hibi şirketler tarafından aradaki ticari an- laşmalar gereğince bir kısım acentalara a- vans olarak verilmektedir. Bu uygulama sektörde rutin olarak devam etmektedir. Bu bağlamda Derin Denizcilik gerek yap- mış olduğu acentelik hizmetlerinden, ge- rekse yapacağı acentelik hizmetlerinden ve Santour'a yapüan rezerv ve bilet satış- lan için avans ve hesabına borç kaydedil- mek ve sezon sonunda da mahsuplaşmak üzere 200.000 Euro almıştır. Alınan para tamamıyla ticari ilişki çerçevesinde iş avansıdır. Derin Denizcilik Ltd. Şti., 2003 yüı Şubat ayında ttalya'da yapüan ve değişik ülkeler- den 15 şirketin katüdığı ihaleye girmiş ve 445.000 EURO bedelle 1969 yapım gemi- nin ihalesini kazanmıştır. îtarya'nın La Spe- zıa Mahkemesi'nin karanyla da ihale kesin- leşmiş ve gemi Denn Deniz şirketinin ol- muştur. 1.5 rrilyona gemi ahndığı iddiası gerçek depdir. Sonuç olarak; Ulaştırma Bakanı Binali YTLDERIM; kamunun hiçbir menfaatım oğ- lu veya tanıdıklanna peşkeş çekmemış, yol- suzluk yapmamış, bal tutup parmağını da ya- lamamıştır. Erkan Yıldınm da; Ulaştırma Bakanlığından, bakanhğa bağh veya ilgi- li kuruluşlardan ihaleli veya ihalesiz iş al- mamıştır. Aynca kamunun hiçbir kayna- ğı bakanın oğlu veya tanıdıklanna ucuza verümemiştir. Binali YÎLDIRIM'ın Bakan olması sonu- cu, oğlu ErkanYıldınm'ın eskiden beri yap- tığı tek işini bırakmasını istemek adil ve doğ- ru bir da\Tanış da değildir. Asıl karşı çıkılma- sı gereken; kamu kaynaklannın haksız ola- rak kullandınlması veya kuUandınlması- na göz yumulmasıdır ki, bu tür bir uygu- lamada asla yapılmamıştır. Aynca Basın özgürlüğü; iftira ve hakaret, siyasi linç özgürlüğü değildir. Gerçek dışı haberlerle kamuoyunu yanıltan ve müvekki- limizi karalamaya, küçük düşürmeye yöne- lik bu haberleri yazan ve yayınlayanlar hak- kında gereken yasal işlemler yapılacaktır. Binali YILDIRIM Ulaştırma Bakanı VekUleri Av.AliÖZKAYA- Av. Serhat Kemal YILMAZ BUGÜN İŞ BIRAKIYORLAR Sağhkçılardan uyarı eylemi I Baştarafı 1. Sayfada paşa Numune Hastanesi önünde buluşup Kadı- köy'e dek yürüyecek. Is- tanbul Eczacı Odası Yö- netim Kurulu üyeleri ise saat 11.00'de Galatasa- ray'da "tlaçta Reklama Hayır" içerikli bildıri da- ğıtacak. DtSK Genel Sekreteri Musa Çam, temel sağlık hizmetlerini kâr alanı ha- üne getirmek için başla- tılan politikalann, bugün halkın sağlık hizmetle- rinden faydalanmasını olanaksız hale getirdiğinı belirtti. Çam, açıklama- sında. "Birçok ilimiz ve ilçemizde yeterli sayıda uzman hekim. hemşire, hastabakıcı bulunma- maktadır. Doktoru. hemşiresi, hastabakıcı- sı, tüm sağlık emekçile- ri, son derece olumsuz koşullarda, hekimliğin gerektirdiği özenle has- talarına bakamaz du- rumdadır" dedi. "Paran kadar sağhk" anlayışuıın egemen kılın- maya çalışıldığını \oirgu- layan Izmir Tabip Odası Başkanı Fatih Süren- kök, devletin sağlığı bir yük olarak gördüğünü bildirdi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın hekim- lerin uyan eylemini ah- lak dışı bulduğunu anım- satan Sürenkök, "Akdağ da bakan olmadan önce bir hekimdi ve bu sıkın- tıları en fazla çekenler arasındaydı. Ancak ço- cuk hekimi Akdağ, Ba- kan Akdağ'dan daha farklı düşünüyor" gö- rüşünü dile getirdi. Ankara Tabip Odası (ATO) ıle Sağlık ve Sos- yal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Ankara Şubesi üyeleri, 1 günlük iş bırakma eylemini hal- ka duyurmak amacıyla Kızılay'da bildiri dağıttı. ATO Genel Sekreteri Al- tan Ayaz da yaptığı açık- lamada, "Sağükta Dö- nüşüm Projesi" hazırla- nırken sendikalar, üniver- siteler ve odalann görüş- lerine baş\\ırulmadığını savundu. Dayatmalara maruz kalmak istemedik- lerini vurgulayan Ayaz, hem kendi haklan hem de hasta haklan için 1 günlük uyan eylemi yap- tıklannı bildirdi. YOK'e protesto İstanbul Üniversite Öğrencileri Koordinasyonu. YÖK'ün kuruluş yıldönümü 6 Kasım'ı halaylarla, şarkılarla, sloganlarla protesto etti.YÖK'ün kurul- masından sonra öğrencilerin üniversite yönetimin- de hiçbir katılım haklarının kalmadığını belirten yaklaşık 200 öğrenci. "Söz, yetki ve karar hakkı is- tiyoruz" sloganı attılar. Öğrenciler, "Üniversiteler emekçi çocuklanna kapatüdı. Biz fermanı çoktan yaktık. dalkavukluklara karşı bugün saat 21.00'de Tepebaşı'ndan kalkan otobüslerle Ankaraya gidi- yoruz" dediler. \bğun güvenlik önlemleri altında "Zafer yakında" sloganı atan grup "siyasi iktidar üzerimizde hegemonyasını hiçbir zaman kuramaya- cak" görüşünü dile getirdiler. (ALPER KIZILTAN) Ölümünün 2. yıldönümü Berin NadVyi anıyoruzM Baştarafı 1. Sayfada yaşatmayı ilke edinmiş Berin Nadi'yi ölümünün ikinci yılında anıyoruz. Berin Nadi'yi anma, Edirnekapı Şehitliğinde, Nadir Nadi'nin yanın- daki mezan başında saat 12.00'de yapılacak. Atatürk'ün yakın arkadaşı şair Celal Sahir Ero- zan'ın kızı, Nadir Nadi'nin sevgili eşi (yadigâr) Berin Nadi, Nadir Nadi'nin sağhğının bozuldu- ğu yıllardan itibaren sorumluluğunu üstlendiği Cumhuriyet gazetesinin yaşatılabilmesi için ola- ğanüstü çaba gösterdi. 1991 'de Nadir Nadi'nin ölümünden sonra imtiyaz sahibi oldu, Cumhuri- yet VakfVnı kurdu. Mal varlığını Cumhuriyet ga- zetesinin bağımsızlığını koruyarak sürdürebil- mesi için vakfa bağışladı. Berin Nadi 91 yaşında yaşama veda ederken, sorumluluklannı yerine getirmiş bir Cumhuriyet aydını kadınının iç hu- zuru içinde, "sevdiklerimin yanına gidiyo- rum" diyordu. Nadir Nadi'nin ölümünden son- ra gazetenin iflasa sürüklendiği, yazarlannın uzaklaşmak zorunda kaldıklan dönemde ise, başta tlhan Selçuk, Cumhuriyet yazarlannı ga- zeteyi ayakta rutacak çalışmalar için direnmeye, bir arada tutmaya çalışıyordu. "Atatürk'ün, Yu- nus Nadi'nin, devrimlerin bekçiliğine adanmış Cumhuriyet gazetesini özel yaşamından özve- ride bulunarak büyük bir sorumlulukla ayak- ta tutan Nadir Nadi'den sonra kapatürma- mak, ayakta tutmak benim sorumluluğum, başaramazsam kendimi de sizi de hiç affet- mem" diyordu. Berin Nadi, sevgili eşi Nadir Nadi'yi anlatan söyleşılerinde, biraz hayıflanma, daha çok gururlanarak "Atatürk ve devrimleri- ne, Cumhuriyet gazetesini yaşatmaya duydu- ğu sorumluluk nedeniyle, sanatçı yanını ikinci plana attı, kendini gazeteye adadı n derdi. Na- dir Nadi ile özdeşleşmiş bir kişilik olarak, onun ölümünden sonra o sorumluluğu çok fazlası ile üzerine aldı. Şimdi biz onun arkasından,"So- rumlulukları ile yaşama sevincinin arasında kaldı. Nadir Nadi'den sonraki yaşamını, Ata- türk'ten, babası Celal Sahir'den, Yunus Na- di'den, ilk eşi Mesut Cemil, büyük aşkı Nadir Nadi'den, büyük bir sorumluluk olarak yaşat- mak üzere emanet aldığına inandığı Cumhu- riyet gazetesini ayakta tutmaya adadı" diye sevgiyle, saygıyla anıyoruz. Zor günlerin atlatıl- masından sonra, yapabileceklerini yapabilmiş in- sanın iç huzuru içinde, îlhan Selçuk ile Türkçe, Fransızca şiir atışmalannın arasına, bir yerlere mutlaka Cumhuriyet gazetesi girerdi. Selçuk'un "Berin Hanım gazete kurtuldu artık beni azat et" sataşmasını birçok kez duymazlıktan gelir, üstelenince "Ben yapabileceğimi yaptım. îşim bitti, ben gidiyorum. Sonrasını siz düşünün" der noktalardı. Yine de en hasta, en zor günlerin- de, gazetenin öldürülen yazarlannın anma top- lantılannda, yıldönümlerinde ne yapar eder Cumhuriyet okurlan ile bir arada olmak için, yorgun bedeni, ağnyan ayaklan ile savaşır, dimdik, her zaman çok şık ayakta dururdu. Kitap için tesekkür etti Costa Gavras'tan Selçuk''a mektup • Baştarafı 1. Sayfada Türkçe okuyamamak olduğunu belirtti. GavTas mektubunda, "Kitaba hayranlıkla göz attım, dostlarıma da devamlı gösteriyorum, hep birlikte dünyamızı sizin vizyonunuzdan tadı- yoruz" dedi. Gavras kitabın içindeki, alay, mi- zah, zulüm, kötülük ve aynı zamanda sevecen- liğin kendilerini güldürdüğünü, düşündürdüğü- nü ve üzerine konuşmaya yönelttiğini belirtti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear