23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
S KASIM 2003 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 SusurUıçalar yatağa Elektronifc posta: denizsom@«anhuriyetcom.tr Tel: (U12.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Bush'a Amerikan halkı inanmıyormuş... "TavviD inanıvor va!" Muğla jft Muğla ll Jandarma Komutanı'nın altı aydır bizzat yönettiği bir operasyon sonunda Muğla, Milas, Yatağan ve Bodrum'u haraca bağlayan 40 kişilik bir çete yakalandı. Büyük bir operasyon... Turizm beldelerinin geleceğini güvence altna alanlan kutlanz. MaraşKahramanmaraşta vatiliğin karan v olmaksızın Ramazan'da okullarda teneffüsler 5 dakikaya indirilip son zil saat 16.00'da çalıyor... Öğretmenler evleride iftar yapsın diye... Peki akıl sahibi bir eğitimci, beş dakika teneffüste öğrencinin kaç kere nefes alabildiğini açıklayabilir mi? Ankara Akif Kökçe: "Başkent Ankara kaçak kömür nedeni ile yine kirti havaya teslim. Belediye Başkanı şimdi de kaçak " kömür için, kaçak kömür depolarında, kaçak kömür satıcı ve alıcılannın katıldığı bir seçim yaptınr." merikalılann irak'taki sömürge valısi Brem- mer, Türklerin Ortadoğu'daki işgalinden söz edince "www.tanyeri.net" sayfasında tarih bilgilerimizi tazeleyen biryazı yayımlan- dı. Okuyalım: "Bu barbarTürklerin, yüzyıllar boyu gızledikleri ger- çekleri öğrenmenin sırası geldi de geçti bile... Ortadoğu'da bağımsız bir Bizans devleti vardı. Ay- nca yine bağımsız ve bağlarrtısız Israil devleti vardı. Sonra, Ortadoğu'da bağımsız-bağlantısız Abbasi ve Emevi cumhuriyetleri kuruldu. Onlardan önce, Roma ulusunun kurduğu Ortadoğu Roma Cumhuriyeti var- dı. Daha da öncesinı hiç sormayın, Asya'dan gelen- ler işgal etmekle kalmadılar, Büyük Kürdistan Cum- huriyeti'ni de yıktılar. Ya Mısırlılann kurduğu cumhuriyete ne demeli? Ah cahillik! Mısır dediğin ne ki, oraya medeniyeti Helen götürmüştü ve demokrasi kuruvermişti. Sonra barbar Türkler gelip bu bağımsız ulus dev- • • Barbar Turklerletleri ve Helen demokrasisini yıktılar. Bunun üzerine Ortadoğu Haçlı ulusu, bağımsızlık savaşı vermeye başladı. Kazanmak üzereydiler ki, terörist Türkler, Haçlı demokratlan kesip biçtiler! Ondan sonra oralarda aslında Avrupalı olan, Hin- dı Avrupa dili konuşan Persia Demokratik Cumhuri- yeti kuruldu. Bizans-Helen ulusunun öz vatanının Or- tadoğu olduğu anlaşıldı. Euro-Persıa ulusu ile Bizan- tino-Helen uluslan federe bir devlet kuracaklardı ki barbar Türkler zuhureyledi ve Ortadoğu'yıı işgal et- ti. Oraların ne kadarelmas madeni, petrolü, hububa- tı, meyvesi varsa el koydular. Oralara hiçyatırım yap- madılar. Bizantino-Persia-Arabia-lbraniye uluslannı köleleştirdiler. Onlan modern çiftliklerinde ve fabrika- lannda çalıştırmaya başladılar. Tam 400 yıl, maden- leri Konya'daki fabrikalara taşıdılar. Ve sonra Ortadoğu'nun asıl uluslan olan ve barbar Türkler tarafından topraklanndan kopanlıp Hindis- tan'a, Orta Afrika'ya, Avustralya'ya, Amerika'ya sü- rülmüş olan Britanya ulusu, öteki Haçlı uluslannı ve sürgündeki israil medeni ulusunu, Helen ulusunu, Bağdatlı Franko ulusunu, hatta Ortadoğu Roma ulu- sunu birleştirdi ve barbar Türkleri kovdu da bu vah- şi işgal dönemi sona erdi. Böylece Ortadoğu'da bağımsız ve bağlantısız ulu- sal devletler kuruldu. O sırada Anadolu'daki barbarlan da silip süpüre- cekleri ama bir barbarbaşı çıktı; Anglo Amerikano Euro ulusundan Vahdettino'ya başkaldırdı. Ortadoğu'nun bu karanlıkTürkçağından kurtulma- sı için bir yanm yüzyıl daha geçti. Ortadoğu'nun bi- linen en eski ulusu Anglo Amerikanolar bir kez daha geldiler. Sömürüye son verecekler ve son barbarlan da söküp atacaklar: Turka go home!" | Yüksek Yerilim Hattı ^ | erdincutkuta vahoo.com j — Gerici rüzgâra kapılan Cumhuriyetimizin geçici bir baş ağnsı var: Başörtüsü... İttap yemekleri 'Borsa'ya düştü Geçen pazartesi saat 15.30 sulannda, Lütfü Kırdar Kongre Sarayı'nın attndaki Bor- sa Lokantası'na giden Deniz Banoğlu: "Kapıdan girer girmez, halinden şef garson ya da yetkili olduğu anlaşılan bir görevli hiç beklemediğim bir soru yönel- terek, 'Yemeğiniz 45 dakikadan fazla sü- rer mi?' diye sordu. Ne demek istediğini anlamadım. Sordum; bana, 'İftar için ha- zırlık yapacağız" deyince ben yine saf saf, 'Acele bir şey yiyip kalkacağım1 diye ya- nıtladım. Lokanta boştu, sadece bir çift, yan masada oturuyordu ve bütün masa- larzaten iftar için hazırlanmış görünüyor- du. Yemek yerken, görevlinin karşılama tarzı birden beni öfkelendirdi, kamuya açık, üstelik Istanbul gibi büyük bir kent- te uluslararası ün de yapmış bir lokanta- da böyte bir davranışın son derece yanlış olduğunu düşünüp, sinirlendim. Hesabı ödeyip kalkarken, aynı görevliye, 'Lokan- tanıza gelen bir müşteriye, iftar uyarısı yapmanıza akıl erdiremedim' deyince, görevli hâlâ ısrarla 'Biz iftar için rezervas- yon yapıyoruz1 karşılığını verdi. 'lyi ama lo- kantanız herkese açık, mademki açıksı- nız böyie bir soru sormamanız gerekir- di. Hem iftar zamanında da kalsam ne çıkar' deyince, görevli 'Ben sizin ne ka- dar zamanda kalkacağınızı nereden bi- leyim' demez mi... Neredeyse 'Sizin if- tar edenler arasında yeriniz yok' diyecek. Bugüne kadar 'mağdur* ve 'mazlum' söy- lemleri ile alabıldiğine propaganda yapan bilinen çevrelere sormak lazım; Istanbul gibi 13 milyonluk dünyaya açık bir kent- te, Ramazan baskısı kimi 'mağdur' ve 'mazlum' durumunda bırakıyor diye? ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCÎ Sıütanahmeften haberler... Yıllardır, hatta artık -kuşaktan kuşağa M kulağımızda yer eden, adeta tipleşmiş bir "haber" cüm- lesi var; "Resmigörûşmelerin ar- dından tstanbul'un tarihi ve turis- tik yerlerini gezdüer.J" Bunu duyan herkes bilir ki ken- te gelen ünlü konuklar. toplantıla- n biter bıtmez soluğu Suftanah- met'te almışlar... Önce ya da son- ra "Ayasofya", ardından "Mavi CamT, oradan "TopkapıSarayı". şöyle bir "Yerebatan", meydanda- ki "Ahnan Çeşmesive dikifitaşlar" ve sonunda ver elini "Kapahçar- Denebılir ki halkımız, bu gele- neksel gezi programıyla "tarih ve turizm" denilinceydlaryılıönce- likleSultanahmet'itanıdı.. Gidil- mese de, görülmese de Istan- bul"un bu meydanını bezeyen anıt- sal yapılar, yabancılara gururla gösterilen "ulusal zenginlikleri- miz" olarak gönûllerde taht kurdu- lar... Ya, sevdah öyküleri? Sultanahmet'e bu ayncalığı ka- zandıran elbette ki 2600 yillık Is- tanbul'la neredeyse"yaşrt" deni- geçen "tarih ve üısan dostu" bir grup lstanbullu, özellikle turistle- re yönelık Ingilizce hazırladıkJan. ama Türkçe bölümleriyle bizlere de seslenen aylık bir dergiy le, geç- mişin tanıklanra "yaşanmışhğuı gjzİeriyte"' buluşturarak tanıtma- ya başladılar... tlk sayısı Ağustos'ta (2003) ya- yımlanan "Sultanahmet News"in sayfalannı. sadece anıtsal yapıla- nn "turistik tanrtnnlanna" değil. efsane\T anılanna % e "insan sıcak- tağma" da ayınyorlar... Geçmişi yaratan asıl "Sultanah- metfikr"ın de ne denlı coşkulu, üzgün, sevecen, gerilimli, hoşgö- rülü ya da kızgın olabildiklenni. •'kültürel mirasuı tarihsd duygu- lan TI olarak tanıtıyorlar... 'Tarihin sırdaşı' olmak Örneğın. derginın ekım (2003) sayısını okuyanlar, Bizans döne- minde "Hipodrom" olan. Osman- h döneminde de "At Mejdanı" adıyla ünlenen "anıtsal alanı" ge- zerken, aynı zamanda imparaton- çe Eirene'nin de dolaştığı yerler- de bulunduklannı, soylu kadının "esrarengizsırlarıjia'' birlıkte öğ- KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicako turk.net ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI kamilmasaraci <> mynet.com H A R B İ SEMİH POROY semihporoy(a yahoo.com Tarihi, "eski Sultanahınetliler"i de tanı\ arak gezin.- lebilecek geçmişi... Böylesi bir de- rinliğin en görkemli tanıklanyla sahip olduğu eşsiz uygarlıklar peyzajı... Ne var ki bu çarpıcı tarih göste- risinin de tıpkı bugün gibi "yaşa- ndan" bir kentte yaratıldığı; her bir anıtı ortaya çıkartan impara- torlann. padişahlann ve ısimlı ya da isimsiz mimar ve sanatçüann dışında, aynı süreçlere ortak nice kahırlı ya da coşkulu insanlann bulunduğu; bütün bu değerlerin günümüze ulaşmasındaki "sevda- h" öykülerin ise en az anıtsal bi- rikmiler kadar değer ve anlam ta- şıdığı.. nedense pek önemsenmi- yor... Oysa bir antik kenti gezerken bile eğer binlerce yıl önceki o me- kânların ve mimaıinin nasıl bir ya- şamı, hangi amaçlan ve ne gibi duygulan kucakladığını bilmez- seniz, karşınızdaki kalıntılann es- tetik değerlerini de çok daha an- lamlı kılan; "kültûr derinliğini" kavTamanız da mümkün olamı- yor... 'Yaşanmışbğın' gizkrî Işte, Sultanahmet'te de bu ek- sikliği gidermek üzere harekete rendiklerinde, tarihi daha bir fark- lı algılıyorlar... Benzer şekilde Soğukçeşrne So- kağı'nda hem eski Istanbul ev leri- nı tanıyıp hem de kentın Osmanlı dönemi shil yaşamından izler bu- lanlar, eğer derginin ağustos sayı- sındakı "ÇelikGükrsoy"1 sayfala- nnı da okumuşlarsa, karşLİannda- ki güzelliğin nasü bir " tstanbul aş- kıjia" yaranldığını da bılerek bu mekânlarla tanışıyorlar... Her sayısında değişık etkınük- lerden "haberier" de vererek önemli bir iletişim olanağı sağla- yan u Sultanahmet News"un sahi- bi "PyramkT grubu adına Nevin Şen_ Editörlüğünü Erdem Yücel, yayın yönetmenlieini de Şebnem Ovatman üstlenmışler. Çalışkan bir yayın komitesiyle kollan sıva- >ıp bu tarih denızinin derınlikleri- nı her a\ bizlere ve turizm dunya- sına armağan edıyorlar... Düerseniz; 0 212 - 621 16 02 No'lu telefondan v a da internette- ki "www.suHanahmetnews.com" adresınden, hem dergiyle, hem de Bizans ve Osmanlı dünyasıyla ta- şınabilirsiniz.. Oekinci" cumhuriyet.com.tr. HAYAT EPtK TİYATROSU MISTAFA BiwtN ÜLKEMIZDE 6IDA HARCAMASIND/4 EN ZENötNLERLE EN YOKSUL.LAR ARASINDAKIFARK 9 KATMIŞ ı.. TAM 9 KAT TAT I.. REIO.AMDAld TARİHTE BUGÜ1V AfÜMTAZ ARIKAN 5 Kasını ıcuTc.munıtaz-arikan. com ALKOLUN PENÇESINOEKI ITETENi 13S5'TE BUGÜN.ÜHLÜ FRANStZ RESSAMl MAURICE urtZlLLO, 72 YA$tUDA ÖLPÜ. ANNESİ, RENOlR,DE- GAS VE LAUTREC'E MOOELLİK EDEH,AY8lCA KEti- P/Sİ DE HESSAM OLAN,SU2AHUE VALADON'PU. UT&ILLO, G£MÇ YAÇİAŞDA AUCOÜIC OLMUŞ,Sü££K- L't TEDAVİ 6Ö/ÎKAUŞTÜ. AUCOLDEAI UZAK TUTUL- PUĞU StGALARM,ANtJESİUİN YÖMLENDİGMESİY- LE R£SME BAŞLAMtŞ, Y£7£N£ğ/A/İM DE KA77C/S/Y- LA öZSutJ YAPlTlAR. t/ERM/ŞriR.ÇOĞlJ,PA/?İS 60- RÜNTÜLBHİ OLAN BU /ZESİMLEJ?, 192O 'LERDEN 9OH- ONA ÜN VE PARA KAZAHD/RMlŞTf. ANCAK, İLGİHÇTİfZ,ALKOLD£N UZAkZAŞMAyA l/E J ,\ DÜZBNLİ Bid YAÇAM tCuflMAYA KOYULMA- UV SIYLA BİRÜKTE. SAMTI DÜŞÜŞ ĞÖSTEK- l Mft\ MİÇ, KEMDİNİ YINELBMEYE SAÇLAMIÇTl f PANO DENtZ KAVUKÇUOĞLU Bu Suskunluk Ne Anlama Geliyor? Her sabah günlük gazeteieri, özellikle de o ga- zetelerin sahipleriyle ünlü köşelerini Irak üzerine birkaç satrcık bulmak umuduyla dikatle tanyo- rum, ama aradığımı bulamıyorum. Uzunca bir süredir bu konuda derin bir sessizlik var o kö- şelerde. Sanki bilinmeyen bir ağız, "Artık birşey yazmayın!" diye buyurmuşçasına suskunlar kö- şelerinde. George W. Bush'un, "Irak Savaşı'nın koalis- yon güçlerinin zaferiyle sonuçlandığını" dünya- ya ilan ettiği 1 Mayıs gününün ertesinde attıkla- rı "utku çtğlıklan" geliyor kulaklanma... Nasıl da Amerikalıydılar o günlerde... Arap ölülerini çiğ- neyen çelik paletli tanklann gölgesine sığınmış, "O tanklar bir batağa doğru yürûyoriar aslında, sakın aldanmayın!" diyen bizlere nasıl da laf atı- yorlardı köşelerinden. Kalemlerinden kan dam- lıyordu. Sonra, "Haydi biz de girelim Irak'a.." deme- ye başlamışlardı birağızdan. Bizler, "Aman, sa- kın ha.." dedikçe ne "Saddamcılığımız", ne "üçüncüdünyacılığımız", nede "ahmaklığımız" kalmıştı. Bir türiü oluşmamış kişiliklerini futbol stadyumlanndaki kalabalıklar arasında arayan, karşı takıma küfrettikçe bir kimlik kazandığını sanan "holiganlar" düzeyinde sürdürüyorlardı salvolannı. • • • Güçlünün hep "güçlü" kalacağına, Ameri- ka'nın yenilmezliğine inandıklanndan birgün ge- lip işlerin tersine dönebileceğini hiç getirmiyor- lardı akıllanna. Bu nedenle ilk "direniş kurşun- lan" atılmaya başladığındaşaşkınadönmüşler- di. Nasıl olurdu dao "uyuşuk", "tembel", "ser- sem" Araplardünyanın o en güçlü, en donanım- iı, en eğitimli askerierine kurşun sıkabiliıier, üzer- lerine bomba atabilirler, onlan öldürebilirlerdi? Amerikan askerleri direnişçi kurşunlanyla köşe başlannda ördekler gibi avtandıkça şaşkınlıkla- n büsbütün artıyordu bizimkilerin. Kafalan hâlâ çok eskilere takılıp kaldığından "yurtlanmanın", bir "yurdu sahiplenmenin", "yurt bilinci kazanmanın", "uluslaşmanın" bir süreç olduğunu, "yurt savunması"n\n da bu sü- recin doğal sonucu olduğûna akıllan bir türiü er- miyordu. Tarihteki tüm ulusal kurtuluş savaşla- nnın temeli bu "süreç"ti. Bizimki gibi Cezayir'in- ki de, Vietnam'ınki de, öbürierinki de. Amayurt- severiiği çağın gerisinde kalmış "ilkellikler" ola- rak gören kafalar Irak'ta Amerikalı işgalcilere sı- kılan kurşunlaria ulusal kurtuluş savaşlannın ger- çekliği arasındaki bağlan nasıl kurabilirierdi? On- lar da kuramadılar tabii. • • • Bu arada bizimkilerin göremediğini Amerikan kamuoyu görmeye başlamıştı. Yapılan kamu- oyu araştırmalan Amerikan toplumunun gide- rek askerierinin Irak'ta bir "batak"a sürüklendi- ğini gördüklerini gösteriyordu. Bizim anlı şanlı köşe yazarianmızın göremediklerini binlerce ki- lometre uzaktaki Nebraska köylüleri, Teksas köylüleri görmeye başlamışlardı. Bir hafta önce Bağdat'ta, El Reşid Oteli'nin du- variannda üstelik de ABD'nin savaş şahinlerin- den Paul Wolfowitz'in içeride bulunduğu sıra- da patlayan bombalar bizimkilerin üzeride "şok" etkisi yaptı. Sesleri kesiliverdi. Sonra da hava- da avlanan içi işgalci asker dolu o helikopterin düşürülmesi... Dillerini yuttular. Irak'a Türk askeri gönderme sözünü de ağız- lanna almıyoriar, alamıyoriar artık. Iraklı direniş- çilerin bombalan sanki bizimkilerin ağızlannda patladı. Fakat ben yine de bu sessizliğin, bu suskun- luğun ne anlama geldiğini tam çözemiyorum. Yanılgılarının, yanlışlannın, aymazlıklarının ka- bulü mü, bir değeıiendirme molası mı, yoksa özgün bir "holiganlık numarası" mı, gerçekten bilemiyorum. Aynca onlann suskunluğu pek önemli de değil. Iraklı direnişçiler takır takır ko- nuşurken. (e-posta: dkavukcuogluo superonline.com) (Faks:0 212-234 68 73) BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 SOLMN SAĞA: 1/ Vara yoğa ağlayan. sulu gözlü. 2/ Gü- ney Ege ve Akdeniz böl- gelerimizde çipura balığı- na verilen ad. 3/Sahip... Şe- ker üretimin- de kullanılan bitki. 4/ Bir çalgı... Göz- leri görmeyen. 5/ Gösteriş, caka... Manda yavrusu. 6/ 2 Eski Mısır'da güneş 3 tannsı... Haber alı- namayan kişiler ve 5 yitik eşyalar için 6 başvunılan bir tür fal. II "Hilal-i —": KxalavJ ın eski adı... 9 Argoda karnı aç ya daparasızkimse. 8/îlişkin, değgin... Borudankol almakta kullanılan bağlantı parçası. 9/ Önceden belirlenen bir amaca ulaşmak için tutulan yol. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Sık ve küçük taneli bir çeşit ekşi üzüm. 27 Meh- met Âldf Ersoy'un toplu şiirlerini içeren yapıtı. 3/ Bir nota... Nikel elementinin simgesi... Rus köy- lü topluluğuna verilen ad. 4/Eskişehir'in bir ilçe- si... Son derece kavgacı olan gözde bir akvaryum balığı. 5/Asya'dabir ülke. 6/Unvan... " — gerdan üstüne bir de ben gerek" (Karacaoğlan)... Kuzu sesi. II Turşusu yapılan bir tür yaban soğanı. 8/ Afrika'da yaşayan bir antilop... ttici neden, gûdü. 9/ Sıcak parçanın ansızın su içine dalduılmasıy- la elde edilen çatlak cam tûrü.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear