24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 31 EKİM 2003 CUMA s HABERLERIN DEVAMI TURKIYE Istanbut Edırne Kocaelı Canakkale Izmir Manisa /Aydın Denizli Y PB Y PB Y Y Y Y 19 19 23 21 24 23 24 23 Sinop PB 22 Adana Samsun PB 20 Mersin Trabzon PB 20 Diyarbakır PB 15 Giresun PB 21 Şanlıurfa Ankara Y 15 Mardın PB 11 Eskişehir Y 21 Siirt PB 14 Konya Y 16 Hakkân PB 12 Sıvas 8 Van PB 12 2onguldak PB 21 Antalya Y 24 Kars PB Butun bolgelenmız parça- ı yer yer çok bulutiıı. Mar- mara'nın guney ve dogu- su, Ege, Akdenız Iç Ana- dolu. Batı ve Orta Karade- nız'ın ıç kesımlen ıle Doğu ve Guneydoğu Anado- lu'nun batısı yağmur yer yer sağanak yağışlı geçe- cek Yağışlar, (ç Anado- lu'nun guneyı ıle Akdenız Bolgesı'nde yer yer etkılı oJacak Hava sıcaklığı tum yurtta artacak. DIS MERKEZLER Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Pans Bonn Münih K K K Y Y Y Y Y Y 3 3 3 13 12 12 12 10 9 Berlın Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atına Y Y Y Y PB PB Y Y 8 14 12 14 14 16 21 24 Zürih Y 9 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tiflıs Kahıre PB PB PB PB PB PB PB A 4 21 2 28 19 12 2 32 PB 27 Parçaiı bulutiu l Çok bulutiu • Yağmuriu Sulu kar > Gok gurLrtuİL C r U N C E L CÜINEYT ARCAYÜREK • Baştaraft 1. Sayfada sat vermeyeceğim". Görünürde gelişmelerin dışında kaldığı izleni- mi vermeye çalışan RTE ise, resepsiyona katıl- mayan AKP milletvekillerinin aslında Çankaya'ya değil, laik cumhuriyete uyguladıkları boykotu, kar- gaları bile güldürecek bir mazeretle örtmeye ça- balıyor: Milletvekilleri kısa aradan yararlanarak seçim bölgelerine gitmişler! Ya, özverili tavrına ne demeli? -Tabii AKP'lile- rin himmetiyle- birden tırmanışa geçen türban so- rununa karşın "bağırtanna taş basarak hizmete devam edecekler"m\ş\ öylesine bir söz etti ki; her türlü maddi-mane- vı baskıya karşın yaşama ılımlı gözle bakan yerli filmlerin fedakâr çocuğu sanki beyazperdeden çıkmış, Çankaya Köşkü'nde parlak ışıklarla aydın- lanan bir salonda gazetecilerle konuşuyor. RTE gerginlik istemediklerini söylüyor. Oysa, gerginliğin tırmanmasında başrolü oynamadığını -kendine kafa dengi kadro dışında- yutana rast- lanmıyor. Gizlediği amacı türbanı resmileştirmek! Asıl amaçtan sapmayarak, laf çevirmek. Rüz- gâr gülü mübarek! • • • Avrupa Birliği de RTE'ye benziyor. llerleme ra- porunun içeriği AB'nin asıl amacını gizliyor. "Ilımlı, sertlikten uzak, objektif bir dilin kullanıl- dığı, yapıcı olmaya çalışan" rapordaki mesajlar, acaba müzakere tarihi bekleyen Türkiye'yi tat- min edecek mi? "Uygulama" sözcüğünün şemsiyesi altında ne- ler vurgulanmıyor, istenmiyor ki.. AB baskısıyla -tabii AKP iktidarının güle oyna- ya gerçekleştirdiği- MGK'yi sivilleştirme operas- yonunu Brüksel yeterli bulmuyor. RTUK ve YÖK'te tek bir asker temsilci bulundurmamalıy- mış MGK. Ifade özgürlüğü söz konusu olduğunda Ceza Yasası uygun olmayan biçimlerde kullanılıyor- muş. Bölücü hareketlerte, terörle herzaman yo- ğun biçimde karşılaşması olası bu devlette; Dev- letGüvenlik Mahkemeleri'nin bölücülükve terör- le karşılaşması çok uzak olasılık olan Avrupa dev- letlerindeki ölçütlerine getirilmeliymiş. Yabancıya mülkiyet hakları ve yeni ibadet yer- leri inşası konusunda alınan önlemlerin "etkilerisı- nırtı" kalmış. Müslüman olmayan azınlıklar din adamı yetiştirmekte "engellerie karşılaşıyormuş". Tabii, laf dönüp dolaşıp Heybeliada'daki kapalı ruhban okuluna getiriliyor. Rapor; işkenceye hâlâ rastlandığı, basındaki durumun hâlâ "endişeye" neden olmaya devam ettiği, Türkçe dışında dillerde yayın yapılmasına olanak sağlayan reformun hâlâ olumlu sonuç ver- mediği, yolsuzluğun hâlâ "son derece ciddi bir problem olmaya devam ettiği" gibi türlü alanlar- daki -AKP diliyle- "devrim nitelikli çabalann üye- lik müzakereleri için tarih vermeye yeterii olmadı- ğı" izlenimini veriyor. Sonuç; ya 2004 Kasım'ına kadar AB dayatma- larını gerçekleştirirsin... ya da? Belki tarih alırsın! • • • ABD'yi gücendirmemek tutkuya dönüştü. Was- hington korkusu ile iktidar istenmeyen kararlar almakla suçlanırken, medyadaki ünlü isimler Dı- şişleri Bakanı Abdullah Gül'ün Irak'taki Ameri- ka'yı "beceriksizlikle" suçlamasını nasıl olur da bu denli sert biçimde ABD'yi eleştirir diye hayretle karşıladılar. Bu iktidarda örneklerini gördüğümüz idare-i maslahata dayalı ikiyüzlülükve... Medyadaki yalakalık ayrı bir sanat. Herkesin harcı değil. Erdoğan 2B'de ısrarlı 'Yanlış anlaşıldık ya da yanlış anlattık' ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Başba- kan Recep Tayyip Er- doğan, 2B arazilerinin satışıyla ilgili olarak, "yanlış anlaşıldıklan- nı ya da yanlış anlattık- larını" savunurken bu konuda ısrarcı olacakla- nnın mesajını verdi. Erdoğan, dün ulusa seslendi. Hükümetin bir yılhk çalışmalanyla il- gili olarak "pembe tab- lolar" çizen Erdoğan, 2003 yılı sonunda enf- lasyonun yüzde 20'lik hedefin altuıda gerçek- leşme "ihtimali oldu- ğunu" söyledi. Banka hortumculan konusun- da, "Milletimizin sır- tından geçinen asalak- lan, bankaları ve Ha- zine'yi soyup soğana çeviren hortumculan birer birer ortaya çıka- rıyoruz" diyen Erdo- ğan, bu konudaki çalış- malann sürdürüleceğini kaydetti. Orman niteli- ğini kaybetmiş yerlerin satışıyla ilgili olarak "yanlış anlaşıldıklan- nı" ya da "yanlış anlat- tıklannı" savunan Er- doğan, "Bu konuda ça- lışmalarımız sürecek. Biz asla ormanlarınıız- dan bir ağaç söktürt- meyiz, bir ağaç yak- tırtmayız" dedi. Özkök: Özel hattan konuşuyoruz • Baştarafı 1. Sayfada şunlan kaydetti: "Kendi içimizde ge- rekli önlemleri alıyo- nız. NATO bünyesinde geliştirdiğimiz, dinle- meleri önleyen özel bir iletişim ağımız var. Önemli telefonlanmızı bu hattan yapıyoruz. Kuvvet komutanlany- la görüşürken de yine ^tendi içimizde oluştur- duğumuz yeşil bir hat var.Oradan konuşuyo- ruz." Özkök, sohbet sı- rasında dünyada ege- menlik kavramının da değiştiğine dikkat çekti ve "Tabii ki çağa göre bu tür önemli kavram- lar da içerik değiştiri- yor. Bu değişikliklere göre de devlet yapımı- zı diizenlememiz gere- kiyor'' dedi. AB'den 4 çürüme' alarmı• Baştarafı 1. Sayfada vunmayı da içerecek şekilde genişletilmesine karşın, Silah- lı Kuvvetler, savunma bütçesi- ni hazırlama ve oluşturmada, savunma ile ilgili alanlarda ka- mu ihalesı açmada, ciddi bir özerkJiğe sahip bulunmaktadır. Ordu ıçin hâlâ ikı ekstra bütçe olanağı mevcuttur. Bunlardan biri. ana bütçe kaynaklarının savunmaya aynldığı, savunma sanayi destekleme fonudur. Resmi ıstatistiklere göre, ulusal İlerleme Raporu Erdoğan ileGül çelişti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ıle Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, AB Komisyonu'nun 2003 yılı llerleme Raporu'nu değerlendirirken, çelişkili mesajlar verdiler. Başbakan Erdoğan, AB raporunda yer alan uygulamanın yavaş ilerlediğı eleştirisi için "Bunlar sudan bahaneler" dedi. Dışişleri Bakanı Gül ise bir ön değerlendirme olarak, "Beklediğimiz gibi, objektif bir rapor" yorumunu yaptı. AB Komisyonu'nun 5 Kasım'da açıklayacağı 2003 yılı îlerleme Raporu'nun taslaklan hükümet içerisinde farklı tepkilere neden oldu. Başbakan Erdoğan, Esenboğa Havaalanı'nda habercilenn sorulannı yanıtlarken, Türkiye'nin bugüne kadar uyumla ilgili gerekli adımlan attığını söyledi. Uygulamanın sadece 2004 Aralık ayına kadar yapılacak işler arüamına gelmediğini ifade eden Erdoğan, müzakere sürecinde de bu çalışmalann devam edeceğini belirtti. 2004 Aralık ayında müzakere tarihinin alınması ve süreç içinde uygulamalann tamamlanmasıyla Türkiye'ye üyelik verileceğini anlatan Erdoğan, "Tamamlanmazsa üyelik vermeyeceklerdir" diye konuştu. Erdoğan, uygulamalarla ilgili eleştirileri de "sudan bahaneler" olarak nitelendirdi. Dışişleri Bakanı Gül ise taslak rapor hakkında ön değerlendirmede bulunurken "Beklediğimiz gibi, objektif" yorumunu yaptı. Raporun uygulama alanındaki eksikliklere dikkat çektiğıni belirten Gül, "Biz de zaten bunu söylüyoruz. Uygulama alanında yapmamız gerekenler var diyoruz. Bunlan gidermek için zaten reform izleme grubu kurduk. Bu grup düzenli olarak toplanıyor" diye konuştu. Gül, Bakanhk'tan aynhrken yaptığı açıklamada ise Başbakan ile çelişen açıklamalannı düzeltmeye çalıştı. "Türkiye'nin eksikliklerini Avrupalılardan daha i>i bildiklerini" belirten Gül, bunlan gidermede kararlı olduklanm söyledi. Gül, AB llerleme Raporu'nda yer verilen anadilde yayın, öğretim ve MGK yönetmeliklerinin geciktiği yönündeki eleştiriler içinse "Bunlar vaktinden önce çıkacak" dedi. savunma bütçesi, konsolide devlet bütçesinin yüzde 7'sini oluşturmaktadır. - AİHM'de 2 bin 614 yeni dava: Avrupa Insan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM). 2002 Ekim ayından bu yana Türkiye aleyhinde 2 bin 614 dava açıl- dı. AlHM, bu dönemde 92 da- vayı sonuçlandırdı. Türkiye yalnızca 1 davada haklı bulun- du. 43 davada Avrupa Insan Haklan Sözleşmesi'ni ihlal et- mekten suçlu bulunan Türkiye, 47 davada da dostane çözüme gitmeyi kabul etti. - tşkence olayları sürüyor: Işkence ve kötü muamelenin önlenmesi konusunda hükü- met, işkenceye sıfır tolerans politikası uygulayacağı taahhü- dünü verdi. Bu alanda yasal dü- zenlemeler ciddi olarak güç- lendirildi. Uygulamada somut sonuçlann elde edilmesine kar- şın işkence olaylan sürüyor. AB Komisyonu, raporun de- mokratikleşme ve insan hakla- rı başlığı altında Türkiye'ye eleştiriler yöneltırken, ortak dış ve güvenlik politikası başlığın- da olumlu değerlendirmeler kullandı. Türkiye'nin, AB"nin ortak yaptınm, önlem ve açıklamala- nna katıldığı ve artan bir şekil- de dış politıkada AB ile uyum içerisinde pozisyon aldığına işaret eden AB Komisyonu. Ankara'nın Irak krizi sürecin- de banşçıl çözüm için yürüttü- ğü çabalan da övdü. Bartholomeos, Heybeliada'daki Ruhban Okulu'nun açılmasını istedi. (Fotoğraf: AA) Çelik'e ruhban okulu dilekçesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Fener Rum Patriği Bartholomeos, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'ten, Heybeliada'daki Ruhban Oku- lu'nun açılmasını istedi. Çelik, okulun açılmasına kişisel ola- rak karşı olmadığını belirtme- sine karşın konuyu kuracağı komisyona havale etti. Bakan Çelik'i dün makamın- da ziyaret eden Bartholomeos, Patrikhane ve Türkiye'deki Rum cemaati adına gerçekleş- tirdiği buziyaretin, Heybeliada Ruhban Okulu'nun tekrar açıl- masının talep edilmesi ve Is- tanbul'daki Rum okullannın sı- kıntılan hakkında Bakan Çe- lik'e yazılı ve sözlü bilgi verme amacını taşıdığını bildirdi. Ba- kan Çelik de din eğitiminin anayasaya göre "Devletin gö- zetim ve denetimi altında ya- pılabileceğini" belirterek bu kuralın bir dine özgü bir kural olmadığını, diğer inançlar için de geçerli olduğunu belirtti. "Hıristiyan ilahiyatı ile ilgili olarak eğitim yapacak bir okul açılmak istenivorsa bu- na karşı çıkmanın anlamının olmadığını düşünüyorum" diyen Çelik, Heybeliada'daki bu ruhban okulu konusunun 32 yıldır gündemde olduğunu, an- cak bir türlü çözümlenemediğı- ni belirtti. Çelik, bu başvuru üzerine Özel Öğretim Genel Müdürlüğü ve Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı'nda konuy- la ilgili inceleme yapmak üze- re bir komisyon görevlendire- ceğini söyledi. Çelik, iki birimden oluşturu- lacak komisyonun Ruhban Okulu'na ilışkin bütün detayla- n inceleyeceğini kaydetti. AB, eşitsirfikler için ııyardı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AB Komisyonu, 2003 Yılı Türkiye llerleme Raporu'nda, sosyal ve bölgesel eşitsizlikler konusunda hükümeti uyardı. Türkiye'de kişi başına düşen milli gelirin, 2001 yılında AB ortalamasmın yüzde 22'si iken 2002 yılında yüzde 23'e çıktığına işaret eden AB, bu artışa karşın gelir dağılımında adaletsizliğin sürdüğünü vurguladı. 2003 Yılı llerleme Raporu'na göre, işsizlik bu yıün ikinci çeyreğinde geçen yılın aym dönemine göre artış gösterirken yüzde 9.3'ten yüzde 10'a yükseldi. AB Komisyonu'nun hesaplamalanna göre, gençler arasında işsizlik yüzde 20'den fazla artış gösterdi. llerleme raporunda, makroekonomik değerlendirmelere de yer verilirken şu görüşler ifade edildi: "Makroekonomik istikrar ve öngörülebiürlik henüz yeterli düzeye getirilememiştir. Enflasyonist basialar, aktörlerin orta vadeli planlama yapmalarına olanak verecek yeterli düzeye henüz düşürülememiştir. Yüksek faiz oranlan, üretici yaürımları engellemektedir." Türkçe dışıyayında düğmeye basıldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Avrupa Birliği'nden (AB) uygulamanın çok yavaş ilerlediği eleştirisini alan hükümet, Türkçe dışmdaki dillerde yayın için düğmeye bastı. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Fatih Karaca, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile görüşmesinin ardından, reformun uygulamaya geçirilmesi için gerekli yönetmeliğin 15 Kasım'dan önce tamamlanaca^nı açıkladı. Yaymlann denetüninin RTUK ve bölge teşkilatlannda olacağını kaydeden Karaca, yayınlann izlenmesinde kamu kurum ve kuruluşlanmn da yardımlanmn almacağun söyledi. Karaca, özel radyo ve televizyonlara da yasa içinde yetki verüdigi için yayın yapmalarına bir engel olmadığım belirtirken yönetmeliğin, yayınlann nasıl ve ne şekilde yapılacağımn aynntılannı beürleyeceğini söyledi. Edinilen bilgilere göre, yeni yönetmelikte yayın yapacak televizyonlann Türkçe "altyaa", radyolann da Türkçe "çeviri" yapmalan gerekecek. I Kasım Cts /I4.°°-I9 C Dörtköîe Yazılar Fenni Yazar Piref. H. Ökkeş Dörtköşe Mektuplar Fenni Yazar Piref. H. Ökkeş Ç İ z e r İ T a y f u n A k g ü i ' kitaplarını imzalıyor BİLESİMY A Y I N E V I TÜYAP Kitap Fuarı 5. Salon / BOIA ALMANYA'DA KAMUSAL ALANDA YASAK YOLDA Türbana karşı ilk tasarı BERLİN (AA) - Almanya'da, ka- mu kuruluşlarmda ve okullarda öğ- retmenlere başörtüsü yasağı getiren ilk yasa tasansı, Baden-Württem- berg eyaletinin Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Eğitim ve Kül- tür Bakanı Anette Schavan tarafın- dan hazırlanarak eyalet hükümetine sunuldu. Okullarda öğretmenlerin başörtü- sü takmasını yasaklayan, ancak Hı- ristiyan sembollerin bulundurulma- sına izin veren yasa tasansı, taraf- sızlık ilkesine aykın olduğu gerekçe- siyle tepkilere neden oldu. Almanya Müslümanlar Merkez konseyi Başkanı Nedim tlyas da Schavan'ı, Islamiyeti anayasaya uy- gun görmediği gerekçesiyle eleşti- rerek Müslümanlann bu yasa tasa- nsıyla dezavantajh konuma getiril- diğini söyledi. Hür Demokrat Parti (FDP) Yöne- tim Kurulu üyesi Mehmet Daima- güler ise yasa tasansının başörtü- süne karşı aşırı bir tepki olduğunu savunarak "Bayan Schavan, bu so- runun çözünıü için uygun bir kişi değil. Kendisi, porselen dükkânın- daki fil gibi davranıyor" dedi. GUNDEM MISTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada Gündemin ilk sırasına yerleşen konu ise Cum- hurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Çankaya Köşkü'nde verdiği davetti. 1- Her şeyden önce şu noktanın altını çizmek gerekiyor; Sezer'in tutumu, sıradan bir resepsiyon tercihi değil; geleceğe dönük kimi davranışlara karşı ön alma niteliği taşıyor. Sezer, AKP'nin 3 Ka- sım 2002'den bu yana, kuralları bir tarafa bırakıp kendi tercihlerini dayatma istemine karşı duran, başlıca kurum olarak öne çıktı. Bu çizgide bir bo- zulma olmadığını, olmayacağını önceki akşam bir kez daha yineledi. 2- Sezer, davetiye listesini tek tek incelemedi- ğini, arada bazı farklı durumlarolabileceğini söy- ledi. Bu durum, yukarıdaki saptamamızın ruhunu değiştirmez. Kaldı ki Çankaya'ya çıkan her kişi- nin davetiye yelpazesi konusunda kendine göre değişik tercihleri olabiliyor. Ayrıldıktan sonra Köşk'e ne amaçla olursa olsun bir daha gelme- meye ant içmiş görünen Demirel, bu tür kabulle- ri miting alanına çevirir, ana seçim bölgelerini hiç ihmal etmezdi. Sezer'in de hukuk adamlanna kar- şı ayrıca özen gösterdiği anlaşılıyor. 3- AKP'nin pek çok konuda olduğu gibi bura- daki yaklaşımı da değişmedi: Kontrollü gerginlik! Başbakan Erdoğan, "Geren taraf olmayacağız" diyor ama, hedeflerinden de vazgeçmiyor. Cum- huriyetle demokrasi arasında makas olduğunu, bunu kapatmak gerektiğini söylüyor. Herkesin inancı gibi yaşaması gerektiğinden dem vuruyor. Böyle bir yolun sonu; kara çarşaflıların, ipek çar- şaflılara 'dinsiz' demesine kadar gider! Yalnız kalan AKP oldu 4- AKP'Iİ bakanların Köşk'e gelip milletvekille- rinin gelmemesi Erdoğan'a göre, "özgür irade". Biz AKP'de özgür iradenin ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz. örneğin, AKP kongresinde öz- gür irade, tulum Erdoğan'a oy verilmesi, bir kişi- nin dahi muhalif kalmaması yönünde tecelli etmiş- ti! Görüldüğü gibi AKP'de özgürlük de genel baş- kan sultasının devamhlığı için kullanılıyor! 5- AKP'liler ve tarafsız bir biçimde AKP'den ya- na tavır takınanlar şunu soruyorlar: Her bayram bu gerginlikle mi geçecek? Soruyu da daha çok Sezer'e dönük olarak yö- neltiyorlar. Oysa bu sorunun Sezer'e değil, AKP'Iİ- lere yöneltilmesi gerekiyor. AKP, konunun özünü tartışmak yerine kendi durumunu bazen mağdur bazen tepeden bakar havada tartıştırıyor. 29 Ekim öncesinde de vurguladık; Fransa Cumhurbaşka- nı Chirac ve Almanya Cumhurbaşkanı Rau, ülke- lerinde köktendinci bir tehdit olmadığı halde en u- fak bir laiklik karşıtı adım belirdiğinde ayağa kalk- tılar. Türkiye'de laiklik konusunda hassas olduğunu öne sürenlerın bunu görmezden gelmesi gaflet, dalalet ve hatta iyi niyetten olsa gerek! 6- Çankaya Köşkü'nde önceki gün gördüğü- müz manzaranın bir başka açıdan özeti şuydu: AKP boykotta yalnız kaldı! Sanatçısından siyasetçisine, bürokratından işa- damına kadar geniş bir yelpaze oradaydı. AKP'li- ler bu tür konuları, insan hakları, demokrasi gibi kavramların içine sokup bu kavramların içini bo- şaltmakta ustalaştılar. Ancak, medyanın büyük bir kesiminin de onlarla olmasına karşın Köşk'te- ki resepsiyonun ağırlığı yerindeydi. 7- Son olarak herkese küçük bir topluiğne ba- tıralım... AKP ve destekçileri Sezer'e neden böylesine densizce yüklenebiliyor? Konuşması gereken kurumlar... Konuşması gereken kişiler... Yeterince sesini yükseltmediği için... Sustuğu için... ankcum(a ktv.ttnet.net.tr AB destekliyor, DB veriyor ABD, îran'a krediyi engellemiyor \VASHINGTON (AA) - ABD yönetimi, Dünya Bankası'nın tran'a kredıler açması- m, bankanın diğer bü- yük hissedarlannın ti- cari fırsatlar ve siyasi reformlar beklentisi ne- deniyle tran'ı destekle- mesinden ötürü engel- lemede güçsüz kalıyor. ABD Hazine Bakan- hğı müsteşarlanndan VVilliam Schuerch'in ABD Temsilciler Mec- lisi Mali Hizmetler Alt Komitesi'nde verdiği bilgiye göre, esasen Av- rupa ülkeleri hükümet- lerinden oluşan Dünya Bankası'nın bu hisse- darlan, îran'm teronz- mi desteklediği iddiala- n nedenıyle İran'a Dünya Bankası'ndan kredi tahsisi hususunda bir zamanlar ABD ile ittifak halinde hareket ediyorlardı. Dünya Bankası, tran'a çoğunluğu insa- ni amaçlar içın olmak üzere 2000'den beri 432 milyon dolar kredi te- min etti ve gelecek bır- kaç yılda 645 milyon dolar daha kredi açma- yı planhyor. tran'ın ise yılda 4 milyar dolar ya- bancı sermayeye ihtiya- cı var. 2000 yıhndan beri ABD'nin itirazlan- nı bir kenara atan bu ül- keler. îran'm nükleer silahlar geliştirme ça- balanna dair artan ışa- retlere rağmen Dünya Bankası'mn Iran kredi- leri lehine oy kullanma- ya başladı. Schuerch, ABD'nin Dünya Ban- kası 'nda yüzde 16.4'lük oy hakkı ora- nıyla en büyük hisseda- n olmasma karşm Dün- ya Bankası kredilerin- de veto gücüne sahip olmadığım hatırlattı. Schuerch, Avrupa ül- kelerinin, îran'm ulus- lararası ekonomide tec- rit edilmişliğinin sona erdirilmesiyle bu ülke- deki siyasi reformcula- nn güçlendirilebilece- ğine inandığmı söyledi. Schuerch, aynca AB- D'nin yaptınmlan ne- deniyle ABD'li şirket- lerin rekabet edemediği tran pazanndaki ticari fırsatlann, G-7 ülkeleri- nin çoğunun iştahmı kabarttığını kaydettj.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear