25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 HAZİRAN 2002 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER OkuyarcBirokrasi pezatetikaftsm • tstanbul Haber Servisi - Çahşrna \e Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, RODER Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada "'Siz hep siyasiler mi yönetiyor zannediyorsunuz" diye sorarak "'Devlet şu bürokrasi rezaletini ortadan kaldırsın" dedi. Türkiye'de çözülemeyecek hiçbir sorun olmadığmı belirten Okuyan, "bir tek kafa yapısını değıştirmek gerektiğini" söyledi. Dışişleri'nde atamalar • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dışişleri Bakanlığı'nda yapılan atama kararlan, Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre, Türkiye'nin AB nezdindeki daimi Büyükelçisı Nihat Akyol merkeze çekilirken yerine Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in bir dönem danışmanlığını yapan Dünya Ticaret Orgütü Daimi Temsilcisi Büyükelçi Demiralp atandı. DTÖ Temsilciliği'ne ise Büyükelçi Mehmet Görkay atandı. Baykal: Yeni bir dönem başlıyor • UŞAK (Cumhuriyet) - Uşak'ta çeşitli temaslarda bulunan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin zor bir dönemden geçtiğini söyledi. Baykal, "Ülkemizde önümüzdeki günlerde yeni bir dönem başlıyor. Bu dönem, yolsuzlukJann yapılmadığı, devletin ve milletin soyulmadığı, hukukun üstün olduğu kalkınma dönemi olacaktır" dedi. ABD'deB Türk tutuklu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-SPRıze Milletvekili Mehmet Bekâroğlu'nun yazılı soru önergesini yanıtlayan Dışişleri Bakanı ismail Cem, 11 Eylül terör saldınlannın ardından sonra ABD'deki operasyon çerçevesinde gözaltına alınan 63 Türk yurttaşının birçoğununun serbest bırakıldığını belirterek, Nevv York, Long Island ve New Jersey bölgelerinde gözaltına alınan 6 yurttaşın ise halen cezaevinde bulunduğunu söyledi. Şaibeli ihale iddiası • MUĞLA (Cumhuriyet) - Gökova Termik Santralı'nın temizlik işleri için düzenlenen hizmet alım ihalesi tepkilere rağmen yapıldı. thaleyi Cemal Yavaş'ın yakınlanna kurdurduğu İddia edilen CEMNUR'un kazanması üzerine Ören Belediye Başkanı Kazım Turan, "îhale adrese teslim yapıldı" dedi. Yurdakul uyardı • ORDU (Cumhuriyet) - "Türkiye'nin Temel Sorunlan ve Çözüm Yollan 2, Türkiye'nin AB Süreci" konulu panelde konuşan Belediye-Iş Sendikası Genel Başkanı Nıhat Yurdakul, 200l'de her yurttaşın 788 dolar yoksullaştığını belirterek "Siyasi iktidar halkın, sivil toplumun ve sendikalann verdiği mesajlan anlamakta gecikirse ödeyeceğimiz fatura Arjantın'e kesilenden daha ağır olacaktır" dedi. Yeterince tartışılmadan yaşama geçirilen yasalaryürürlüğe girmeden bir kez daha değiştirildi 57. hükümet yaptı-bozduBANU SALMAN ANKARA - Çahşkan olmakla övü- nen 57. hükümet ve TBMM'nin 3 yıl- lık performansı, çıkarılan yasalann ye- niden düzenlenmesiyle sınırlı kaldı. Kamuoyunda yeterince tartışılmadan ve uluslararası kuruluşlann koşulu ola- rak yaşama geçirilen yasalar, daha yü- rürlüğe girmeden bir kez daha değişti- rilmek zorunda kalındı. Yabancı dıller- den Türkçeye çevTİlerek TBMM'den geçirilen yasalarda yasa yapma tekni- ği ve gelenekleri de hiçe sayıldı. . Vergi yasalan. en çok değiştirilen mevzuat olma özelhğini 57. hükümet döneminde de korudu. Zekeriya Temi- zel döneminde "reform" olarak çıkan- • TBMM'de 3 yıl boyunca yaşanan yap-boz süreci ağırlıklı olarak ekonomiye ilişkin yasalan etkiledi. Uluslararası kuruluşlann koşulu olarak yaşama geçirilen yasalarda yasa yapma tekniği ve gelenekleri de hiçe sayıldı. lan vergi düzenlemeleri, daha yürürlü- ğe giremeden ortadan kaldınldı. Temi- zel döneminde kaldınlan hayat stan- dardı esası yeniden getirilirken gelinn tanımı ve nereden buldun sorusunun sorulabümesine olanak tanıyan düzen- leme 2003 yılına ertelendi. Maliye Ba- kanlığı, bu düzenlemenin yürürlüğe girmesini engellemek ya da yeni bir af- la birlikte yaşama geçirilmesine yöne- lik çahşmalar yürütüyor. Deprem ver- gileri adı altında bütçeye yama yapmak üzere pek çok yeni vergiyi de getiren hükümet, IMF ve Dünya Bankası'nın çalışmalanna koşut olarak gelir idare ya- pısında değişiklik çalışmalan da yürü- tüyor. 57. hükümet döneminde, istihda- mı teşvık, şirket birleşme ve bölünme- lerine ilişkin vergi düzenlemeleri, me- mur maaş iyileştirmesine kaynak oluş- turmak üzere yeni vergiler, Hazine kâ- ğıtlannı vergiden muaf rutmaya yöne- lik düzenleme gibi pek çok yasal deği- şikliği de gerçekleştirdi. M. Ali Bayar Knz yönetimi gerekli ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - DTP Genel Başkanı Mehmet Ali Ba- yar. Başbakan Bülent Ece- vit'ın hastalığının krize neden olduğunu belirterek u Bir kriz yönetimi gerek- mektedir. Ama çok kötü yönetümektedir'" dıye ko- nuştu. Milh Güvenlik Ku- rulu'nun (MGK) eksik toplanmasına karşın Av- rupa Parlamentosu'nu da- hi hayretler içinde bıra- kan karar aldığını belirten Bayar, siyasete adeta ders verildiğini kaydetti. Tür- kiye'nin anadil eğitimi ve yayın konulannı uzlaş- mayla çözebileceğinı kay- deden Bayar, ölüm ceza- sına ve affa karşı olduk- lannı dile getirdi. Bayar başkanlığında toplanan DTP Genel Ida- re Kurulu (GlK) partinin Başkanlık Divanı'nı belir- ledi. Bayar, Başkanlık Di- vanı'ndaki kadın oranı- nın yüzde 40, delegeler- deki oranın da yüzde 20 olduğunu, bunu başka par- tinin sağlayamadığını an- lattı. Cumhurbaşkanı SezerMoğolistan 'da Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Moğolistan ve Kazakistan'ı kapsayan Orta Asya gezisine dün MoğolistaıTuı başkenti Ulan- Batur'dan başladı. Sezer Ulan-Batur'da Moğolistan Eğitim Kültür ve Bilim Bakanı, Tüıidye ve Moğolistan Hükümetkrarası Ekonomi ve Ticaret Komisyonu Eşbaşkam A. Sencid tarafindan karşılandı. Sezer bu ülkedeki temaslanna, bugün, Moğolistan Cumhurbaşkam Natsagiin Bagabandi'nin resmi karşdama töreninin ardından başlayacak. Sezer'in temaslan sırasmda, iküi işbuiiğinin yanı sıra bölgesel gelişmeler üzerinde de göriiş ahşverişinde bulunulacak. Sezer, Moğolistan'ın ardmdan Asya'da İşbiıüği ve Güven Arttmcı Önlemler Konferansı Donık Toplannsı'na katılmak üzere Kazakistan'm başkenti Almaü'ya geçecek. (AA) 1925'ten bugüne dek 815 kişinin gözaltmda kaybedildiği öne sürüldü Kayıplar gündemden düşmüyor ALPERTURGUT 6. Dünya Kayıplar Haftası so- na ererken gözaltında kayıp iddi- alan 2000'li yıllarda da Türkiye gündemindeki yenni koruyor. Ilk kayıp olayının yaşandığı 1925 yı- lından 2002"ye dek tam 815 ki- şinin "gözaltmda kaybedildiğT öne sürülürken 90'lı yıllarda hız- la artan kayıp iddialan, Cumar- tesi Anneleri'nin 4 yıl süren ey- leminin ardından düşüşe geçti. Kayıp yakınlannın eylemi, Ga- zi Mahallesi'nde yaşanan olayla- nn ardından kaybolan ve aylar sonra Kimsesizler Mezarlığı" nda cesedi bulunan Hasan Ocak için • 80'li yıllardan 90'lara kadar 13 kişinin ismi kayıplara kanştı. 9O'lı yıllara gelindiğinde kayıp sayısı hızla yükseldi. 27 Mayıs 1995 Cumartesı günü rine göre ilk kayıp olayı SaKh Bo- Galatasaray Lisesi önünde başla- tıldı. Kısa sürede "Cumartesi An- neleri" adını alan kayıp yakınla- nnın eylemınin 170. haftasında polis müdahalesi başladı. 15 Ağustos 1998 günü başlayan mü- dahale tam 7 ay sürdü ve eylem 200. haftasında sonlandınldı. Gö- zaltında kayıp iddialan Cumar- tesi Anneleri'nin eylemi sonrasın- da da sürdü. 2000'li yıllarda 12 kişinin kaybedildiği iddia edildi. însan haklan örgütlerinin verile- zışık'ın 1925 yılında gözaltına alınması ve ardından kendisin- den haber alınamamasıyla yaşan- dı. Uzun yıllar sonra kayıp iddi- alan 12 Eylül 1980 darbesinden sonra yeniden kamuoyunun gün- deminegeldi. 80'li yıllardan 90'la- ra kadar 13 kişinin ismi "kayıp- lara" kanşh. 1990'h yıllara ge- lindiğinde kayıp sayısının hızla yükseldiği dikkat çekti. Kayıp haberlerinin çoğu ise OHAL bölgesınden geldi. 199 l'de 4,1992'de8,1993'te36,1994'te 224(328), 1995'te 121 (220), 1996'da68 (194), 1997'de 66, 1998'de 29,1999'da 36,2OOO'de 7,2001 'de 4 ve 2002 'de ise bir ki- şi kayıp listesine eklendi.Geçen yıl Silopi'de kaybolan HADEP yöneticileri SerdarTanışve Ebu- bekir Deniz ile 2002 'nin Mart ayında gözaltında kaybolduğu id- dia edilen Coşkun Doğan'dan ise hâlâ haber alınamıyor. ÎHD Istanbul Şubesi ve kayıp yakınlan da önceki akşam "Dün- ya Kayıplaria Mücadele Hafta- sı" nedenıyle gözaltında kaybo- lan yakınlan için yaktıklan mum- larla oturma eylemi yaptılar. 57. hükümet döneminde çıkanlan, ancak birkaç kez değiştirilmekten kur- tulamayan IMF koşulu yasalar şöyle: Bankalar Yasası: 18 Haziran 1999'da 4389 sayılı yasayla bankacılık sektörü düzenlendi. Aradan 6 ay geçmeden 18 Aralık 1999'da 4491 sayılı yasayla ye- niden değiştirildi. Son olarak 12 Ma- yıs 2001 "de 4672 sayılı yasayla Banka- lar Yasası yeni baştan düzenlendi. 4739 sayılı mali sektöre olan borçlann yeni- den yapılandınlmasına ilişkin yasayla 10 Ocak 2002'de bir kez daha değişti- rildi. Ancak bu değişiklikler, Cumhur- başkanf nın geri göndermesi nedeniy- le TBMM'den yeniden 4743 sayılı ya- sa olarak geçirildi. Telekom: 27 Ocak 2000'de Tele- kom'un özelleştirilmesine ilişkin 4502 sayılı yasa çı- kanldı. Bu yasa, 4673 sa- yılı yasayla 12 Mayıs 2001 'de değiştirildi. Tele- kom'un yeniden yapılan- dınlmasına yönelik belir- lenecek stratejiye koşut yasa yeniden değişecek. Kamu bankalan: Zira- at, Halk ve Emlak banka- lannın özelleştirilmesine ilişkin 4603 sayılı yasa 15 Kasım 2000'de çıkanldı. Ancak 20 Haziran 2001 'de 4684 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Ka- rarnamelerde Değişiklik Yapılmasına ilişkin Ya- sa'yla Emlak Bankası'nın tasfîyesine yönelik olarak yasa değiştirildi. Aynı ya- sa, 10 Ocak 2002'de ma- li sektöre olan borçlann yapılandınlmasına ilişkin 4739 sayılı yasayla yeni- den değiştirildi. thaleYasası: Devlet tha- le Yasası, 4 Ocak 2002'de kabul edilen 4734 sayılı yasayla yeniden düzen- lendi. Ancak yeni yasa yü- rürlük tarihi olan 2003'e ulaşılmadan yeniden de- ğiştirilmek üzere TBMM'de görüşülüyor. Elektrik Pivasası Yasa- sı: 20 Şubat 200 l'de 4628 sayılı Elektrik Piyasası Ya- sası'yla yeni bir kurul olustururken elektrik hiz- meti özel sektöre bırakıl- dı. Ancak 18 Nisan 2001 'de 4646 sayıh Doğal- gaz Piyasası Yasası'yla bu yasa değiştirilirken kuru- lun adı Enerji Piyasası Dü- zenleme Kurulu'na dö- nüştürüldü. Yasa, aradan 2 ay geçtikten sonra 4694 sayılı yasayla bir kez da- ha değiştirilmekten kur- tulamadı. Petrol Piyasası Yasa Tasansı'na da doğal- gaz ve elektrik piyasasıy- la ilgili yasalarda değişik- lik yapan hükümler ek- lendi. Butasan yasalaşır- sa, düzenleme 4. kez de- ğiştirilmiş olacak. Bütçe:2001 yılı bütçe yasası, 20 Aralık 2000'de kabul edildi. Yaşanan kri- zin ardından 11 Nisan 2001'de 4640 sayılı ya- sayla, 14 Haziran 2001 'de de 4682 sayılı yasayla büt- çe değiştirildi. IRMIKI AYDIN ENGİN aengin(5 doruk.net.tr Çok iyi ettim çooook!... Onceki günden söz ediyo- rum. llkin Dünya Kupası'nın görkemlı, keyıfli açılış törenini izledim. Bitince oturdum dün- kü Tırmık'\ hallettim. Ardından sömurge imparatorluğunun mi- rasçısı Fransa ile sömürge mi- rasının izlerini hâlâ taşıyan Se- negal'in maçını izledim. Gazete ile boğuşmaktan ma- çı izlemeye zaman bulamayan bir arkadaşın "Abi maç n'ol- du" sorusunu yanıtladım. Ağ- zımdan öylesine çıkıveren ya- nıt, duygularımın özlü bir anla- tımı oldu: - 1-0kazandık!.. Afrika'nın çocuklannın Uzak- doğu'dan yolladıkları armağa- nın keyfi ile haber merkezi ek- ranındaki günlük turumu at- maktan vazgeçtim. Ne, bırakın TV görüntülerini, haber ekra- nındaki kuru paragrafların bile içimi paraladığı Bülent Ece- vit'in sağlığı ile ilgili son geliş- melere baktım, ne de Pakis- tan-Hindistan arasındaki it da- laşının aynntılanna. Başbakan- sız toplanan son ve çok önem- li MGK'nin yavaş yavaş sızma- ya başlayan ayrıntılarını öğren- mek de içimden gelmedi. Kendimi "tembelliktannsı'na Sultan Sofrasmda... emanet ettim; onun baştan çı- karıcı çağrısına bıraktım... Boğaz kıyısını duvak takmış bir gelin gibi süsleyen Feriye Sarayı'nın yolunu tuttum. Hem de yol boyu kendimle dalga ge- çe geçe: - Sultan Engin akşam ye- meğine teşrif ediyorlar efen- dim!.. Bilmece gibi oldu değil mı? Anlatacağım. ••• Istanbul'un en iyi çocukla- rından Stefanos Yeresimos bir kitap yazdı. Adı: Sultan Sof- ralan. Konusu: 15 ve 16. yüz- yıllarda Osmanlı saray mutfa- ğı. Kitap. Yapı Kredi Yayınla- rı'ndan çıktı. Ama bununla da kalmadı, Fe- riye Sarayı'nın, her önünden geçtiğimde "Şurda Boğaz'a karşı bir yemek yesem" diye içimden geçırdiğim, ama cüz- danımı, oyetmeyince kredi kar- tımı vermeme rağmen sonun- da mutfakta bulaşık yıkamak zorunda kalma korkusuyla öz- lemimi bastırdığım lokantasın- da, kitapta anılan, tarifleri (hem Osmanlıcasıyla, hem bugünün Türkçesiyle) verilen yemekler görücüye çıkacak. Yanı bir "gourmet"ler akşa- mı. Gourmet, Fransızcada "ağ- zının tadını bilen, ince lezzet- lerin tadını çıkaracak kadar da- mak zevki gelişmiş klşi" anla- mına geliyor. Ben de davetliyim ve neden seçildiğimi anlamadan gidiyo- rum. Karımın Fransızcası kuv- vetlidir. Akıl yürüttü: - Sanırım 'gourmet'fer//ste- siyle 'gourmandlarlistesini ka- nştırmışlar. Gourmand, Fransız- cada obur demektir de... Hiç umursamadım. Ben sultan sofrasmda ağırlan- maya, Osmanlı'nın yükselme döneminin görkemli günlerinde- ki padişahların yediklerini göv- deye indirmeye kararlıyım. "Go- urmet-Gourmand" çelişkisinin canıcehenneme; lıstesorunu- nu ise listeleri karıştıranlar dü- şünsün... ••• Körtalih! 20. yüzyılda Ödemişli Terzi Sadık'tan olma, Adalet Ha- nım'dan doğma Aydın Engin olmak yerine 15. yüzyılda Sul- tan Süleyman Han'dan olma, Bilmemne Valide Sultan'dan doğma Şehzade Aydın olmak varmış. Yemek listesini okuyayım mı size? Bazincan muhassini, nirbac, salma, tüffahiye, mücazza'a, çeşidiyye, tavuk çevünsı, med- fune, mersmuye, mutancana, kabuni, me'muniyye, zerde... Uzayıp giden yemek adlan- nı görüp de "Yoksa hepsiniye- din mi" diye sormayın. Porsi- yonları öylesine küçük tutmuş- lardı ki, gourmet'ler (örneğin Enis Batur biraderim) lokma- lan ağızlannda çevire çevire "tat ayini" yaparlarken ben önüme geleni anında silip süpürdüm. Bunca yıl gourmet diye bildiğim Atilla Dorsay da porsiyonların küçüklüğünden, kamımızdoy- sa bile gözümüzün aç kaldı- ğından söz edince utanıp sıkıl- mayı büsbütün terk edip ara- da birOya Baydar'ın tabağın- dan da tırtıklamaya başladım. ••• Bitmemesini dilediğim ye- mek ayini ne yazık ki bitti. Eve döndük. Koltuğa boylu boyun- ca uzanıp "timsah sindirimi"ne geçtim. Elimde de Yeresimos'un kitabı. Yediklerımin tariflerini Osmanlıcasından okuya okuya dolu midemi hafifletmeye çaba- lıyorum: "Terkib-e mersmuye: Birmik- dâr eti bol kıyma soğan ve va- fir mukaşşer nohud birle bişü- rüp sonra etin ayıra ve suyuna bir mikdarkoruk koyup kayna- ta, ziyade kaynatmıya, ta kim kekre olmıya, indirüb sûze, etin gerüsunun içine koya ve içine biraz dahi köfde sala..." Uyu- ya kalmışım... ••• Sabah (yani öğleye doğru) Ecevit'in basın sözcüsü, yazılı açıklamayı okuyordu: - Ağrım bitti. Sağlığım iyi. Devlet işlerini istirahat ettiğim yerden yürütmekteyim... İyi. Demek Başbakan sağ- lammış. Demek memleket emin ellerdeymiş. İyi ki dert edip dün akşamı ve geceyi Ankara'dan haber bek- leyerek, Ankara haberlerinin ay- rıntısını didiklemeye çabalaya- rak geçirmemişim. İyi ki kendime sultan sofra- larında ziyafet çekmişim. Kaçınızın yaşam öyküsünde böyle bir akşam var ki... POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİK31ET ÇETtNKAYA Barış Çiçekleri... Yeşilın her tonu vardı. Sannın, kırmızının. Ağaç- lar da çiçek açmıştı. Gökyüzü kapanmış, yağmur çi- seliyordu... Göl kıyısında üç yaşlı erkek sohbet ediyordu... Alp Dağlan eteklerindeydim... Tüm avuntuların ötesinde bir düş kuruyor, dola- şıp Ren Irmağı'nda soluklanıyordum... Içimde büyüyen bir sıkıntı, o bilinmez başkaldın, Czeslavv Milosz'un dizelerinden yüreğimizin derin- liklerinde ırmak olup akıyordu... Hüzunlü ve acılı suların gölgelerinde, umudun umutsuzlukla buluştuğu belki de bir yalnızlık! Karmaşık duygular içindeydim... Göl kıyısında el ele tutuşan yaşlı çiftJer, tek tük olsa da genç yaşlılar, genç âşıklar dolaşıyordu... Bir arkadaşım haber verdi tam o sırada: "Güneydoğu'da OHAL kalkıyor, haberin varmı?" Alp Dağlan eteklerinde ilkyaz. güle oynaya sür- gun veriyordu, hüzünlü ve acılı Munzur Dağlan'na inat... Bir süre hiç konuşmuyordum... Bereketlı topraklann kokusu kanın değil, banş çi- çeklerinin habercisi olacak mıydı yaşadığımız bu süreçte? Ağaçlarda rüzgâr inliyordu! Havada uçan kuş, yırtılan gökyüzü bizim türkü- müzü söyleyecek miydi? Şırnakta umut, Idil'de sevgi toplayacak mıydık? Çanakkale Boğazı'nda geçen gemileri, Yeşilır- mak'ta doğan güneşi seyredecek miydik? Göl kıyısında yürüyordum... Huysuz bir acıyla değil, sevgıyle dokunmak isti- yordum çiçeklere... Sabah ışıkları erguvanlann üzerine çiğ taneleri gi- bi düşerken kör gecelere asıh kalan zırhlı yürek- lerimiz nice aşkları, tutkulan biryerlere saklıyordu... Göl kıyısında siyah saçh utangaç bir kadın, erke- ğin gözlerinin içine bakarken bir gül kadar kınlgan- dı... Kurşuni bir aydınlık düşüyordu yağmurla birlikte!.. Az ötede genç bir kız Günter Erich'in dizelerini mırıldanıyordu: "Nereden geldiğini düşünmek gecenin/kumlara yapışık köklerini/ayak izlerini/kış almış gelirken ha- vanın/ölçülebilir kımıldayışlannı" ••• Yağmur dinmişti... Bir hüzün çiçeği sankı Sümbül Dağları'nda açı- yor. Hakkâri'nın güneşi Alp Dağlan'nın arkasından gölün kıyısına doğru süzüluyordu... Kınk aşklar ormanında değildim artık!.. Güneşler derin denizlerde yıkanıp aydınlık sabah- larla buluşuyordu... Bunca acılar, savaşlar yüreklerde derin izler bı- rakmasına karşın denizin bittiği yerde sonu gelmez öpüşleıie. havaya. suya, kuşa, ağaçlann yaprakla- rına, coşkulu ırmaklara, yıldızlara koşuyor gibiy- dim... Buğulu aynalan, olmüş alevleri düşünmüyordum!.. Bir kadın gördüm ellerinde mevsımleri çoğaltan... Bir kadın tanıdım kimi zaman mutlu, kimi zaman hüzünlü... Bir kadın gördüm, erkeğin ellerini sımsıkı tutarken açık yüreklilıkle her şeyı anlatan... Bir kadın tanıdım gözlerinı kapatıp haykıran: "Bütün çılgınlığım, huysuzluğum seni özlediğim içindir!.." Ben o sabah durgun ve düşünceliydım... Ben Alp Dağlan eteklerinde Şerife'nin öyküsünü dinledim... Yirmi yaşındaki Thomas Nevmann, bir Alman ai- lesınin oğluydu... Şerife'yi aradı gözlerim, yoktu!.. Çiçeklere dokundum göl kıyısında... Saçlannın kızgın o çağında afyonla, şekerle ka- nştırılmış bir koku mu vardı bılmiyorum!.. Yağmur mu yağıyordu, gökyüzü mavi fistanlar içinde miydi, farkında değildim!.. Tunceli'den Diyarbakır'a gittim... OHAL kalkıyor muydu? Göl kıyısında yürüyordum... Mevsimler bir bir geçiyordu bulutlar gibi!.. Bir ses çoğalıyordu aşk ve banş üzerine: "Bir güvercin gibi ak/o gizli kıyıda/susadık öğle üzerr.lama tuzluydu sular San kumlann üstüne/admı yazdık onun/ama bir rüzgâr esti denizden/ve silındi yazılar Nasıl bir ruh, bir yürekjnasıl bir istek ve tutkuy- la yaşadık: yanılmışız!.. Değiştirdik öyle yaşamayı." Bir kuğu can çekişiyordu göl kıyısında... Insanlar başına toplanmıştı!.. Neydi ölümün adı, neydi o kan çiçekleri?.. Başım döndü. midem bulandı... Gökyüzü yeniden kapandı!.. içimden ırmaklar akıyordu, hüzünlü!... Banş çiçeklerini koklamayı öyle özlemiştim ki!.. hikmet.cetinkaya(a cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 TURKAB'dan AB mektubu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milletvekillerine mektup gönderen AB-Türkiye tşbirlıği Derneğı (TURK.AB) Genel Başkanı Erdal Kabatepe, AB üyeliği açısından önümüzdeki ayın önemli olduğunu belirterek milletvekillerinin, Türkiye'nin gelişmiş ülkeler topluluğunun dışında kalmasına izin vermeyeceklerine inandığını bildirdi. Sarıyer'de insan haklan kurulu • tstanbul Haber Servisi - Sanyer Kaymakamlığı Insan Haklan Ilçe Kurulu Irtibat Bürosu ve Kitaphğı, Çeük Gülersoy Parkı'nda bugün düzenlenecek kermesle hizmete açılacak. Insan Haklan Hçe Kurulu'ndan yapılan açıklamada, kitap ve broşürlerin üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlanndan temin edildiği belirtilerek ilçede ekonomik sıkıntı çeken çok sayıda yurttaşa kaymakamlık tarafindan yardımda bulunulduğu belirtildi. Teknokratlap yönetjmde' • ZONGULDAK (AA) - Zonguldak'ta partisinin düzenledıği mitinge katılan SP Genel Başkanı Recai Kutan, "Bir uçtan bir uca yanan ve satılan Türkiye'yi. ikinci bir hükümet olan teknokratlar hükümeti yönetiyor" dedi. Kutan, "Kemal Derviş, Türkiye'ye lüks otellerin pahalı kahvaltı salonlanndan ve tenis kortlanndan baktığından 'Işler yolunda gidiyor' diyor, toprağın altında, sağlığım tehlikeye atarak çalışan ve evine ekmek götüremeyen insanlann durumunu bilmiyor" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear