25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 OCAK 2002 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bozlak Diyarbakır'da • DİYARBAK1R (Cumhuriyet Börosu) - HADEP Genel Başkanı Murat Bozlak, bir dizi açıhş ve temel atma töreni için Büyükşehir Belediyesfnin konuğu olarakdün Diyarbakır'daydı. Bozlak. partı binasında düzenledıği basın toplantısında, Anayasa Mahkemesi'nde ele alınacak olan kapatma davasuıa ilişkin olarak "Öyle umuyorum ki Anayasa Mahkemesi Türkiye'yi bu demokrasi ayıbından kurtaracak" dedı. Konferansa bomba ihbarı • MALATYA (Cumhuriyet) - Gazetemız yazan Uğur Mumcu'nun katledilişinin 9. yıh nedeniyle, CHP Malatya 11 Gençlik Komisyonu'nca Renkli Düğün Salonu'nda düzenlenen "Uğur Mumcu ve Cumhuriyet" konulu konferans öncesi kimliği belirlenemeyen bir kişi yerel bir televizyon kanalını arayarak bomba ihbannda bulundu. Içeride bulunan kahlımcılann dışan çıkanlarak salonun kontrol edilmesinin ardından ihbann asılsız olduğu belirlendi. CHP PM üyesi Berhan Şimşek, konferansta Mumcu'nun şeriatçılara, etnik bölücülere ve 2. Cumhuriyetçilere karşı olduğunu ifade etti. KH toplanösı Bulgaristan'da • ANKARA (ANKA)- Başbakan Yardımcısı ve ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, 22-23 Ocak günlerinde yapılacak Türkiye- Bulgaristan Karma Ekonomik Komisyonu toplantısuıa katılmak üzere salı günü Bulgaristan'a gidecek. Türkiye-Bulgaristan KEK toplantısında iki ülke arasuıdaki ekonomik ve ticari ilişkilerde kaydedilen gelişmeler ele alınacak ve bu ilişkilerin daha da ileri götürülmesine yönelik önlemler üzerinde durulacak. 244 kişi yakalandı • tstanbul Haber Servisi - Istanbul'da bu yılm ilk 15 günûnde yapılan uygulamalarda, haklannda gıyabi tutuklama karan bulunan 105kışiile97hükümlü yakalandı. Uygulamalarda, 7 ayn gasp olayınm faili olduklan belirlenen 18 kişi de gözalhna alındı. Otomobil hırsızlıklanna karşı yürütülen çalışmalarda ise 18 adet çalıntı araç, 3 adet terk otomobil ve 1 adet çalıntı ticari plaka ele geçirildi. Atganistan için konferans • TOKYO(AA)- Afganistan'ın yeniden yapılandınlmasının ele alınacağı uluslararası toplantı, Japonya'nın başkenti Tokyo'da yann başlıyor. Toplantıda Türkiye'yi Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı temsil edecek. ANAP lideri Yılmaz, Türkiye'nin temel bir zihniyet değişimine ihtiyacı olduğunu savundu AB 'yeüyeliktekseçenekANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - "Avrupa ortak değerle- ri ve Avnıpa anayasasının te- mel şartlan" TBMM'de dü- zenlenen kolokyumda tarnşü- dı. Başbakan Yardımcısı Me- sut Yılmaz. Türkiye'nin AB'ye üyelikten başka hiçbir ciddi seçeneği bulunmadığını belirt- ti. AB Genel Sekreteri Volkan Viıral da AB iie üyelik görüş- melerinin başlamasında önko- şulun "işleyen bir serbestpiya- saekonomisr ve üyelik için ko- şulun da en fazla yüzde 3.7 enflasyon, yüzde 6.8 faiz ora- nı olduğunu vurguladı. Kolokyumda konuşan Mesut Yılmaz, 2002 yılının birçok alanda "kritikeşik" olduğunu söyledi. AB üyeliğine aday • AB Genel Sekreteri Volkan Vural, AB ile üyelik görüşmelerinin başlamasında önkoşulun "işleyen bir serbest piyasa ekonomisi" ve üyelik için koşulun da en fazla yüzde 3.7 enflasyon ve yüzde 6.8 faiz oranı olduğunu vurguladı. olup da henüz üyelik takvimi belirlenmeyen tek ülkenin Tür- kiye olduğunu belirten Yıl- maz, "Müzakerelere başlan- masınm temel koşulu Kopen- hag Kriterieri'nin yerine geti- rümesidir" dedi. AB'nin her alanda daha güçlü bir entegras- yon gerçekleştirdiğine dikkat çeken Mesut Yılmaz, "Türld- ye yanı başında yükselen bu mimariyi görmezlikten gele- mez. Türkrye'nin temel birzih- niyet değişimine ihtiyacı var- dır" diye konuştu. Başbakan yardımcısı, 2001 yılındaki zorluklara dikkat çe- kerken "Ancak her şerrin bir haynvardır.BuağırşarÜarbi- n, uzun yıDar ihmal ettiğimiz, popûüzmin dayanılmaz hafîf- Bği içinde görmezden geldiği- miz yapısal sorunlann çözü- mûne zoriadı" görüşünü dile getirdi. Türkiye'de derin toplumsal ve kurumsal kökleri olan alış- kanlıklan bir anda değiştir- menin olanaklı görünmediği- ni kaydeden Yılmaz, "Bulun- duğumuz coğrafyadan, tarih- ten gelen misyonlardan kay- naklanan sorunlann hiçbiri, demokratik açıhmlan gerçek- leştirmek, insan haklanm, öz- güriûkleri çağdaş standartiar- da tesis etmemekiçin mazaret olamaz" dedi. AB Genel Sekreteri Volkan Vural da ekonomik açıdan AB ortak değerlerini anlatn. AB'nin "serbest piyasa şartiannm ol- mazsa olmazkoşuDan" olarak devleti yeniden tanımladığını belirten Vural şunlan söyledi: "Devletin Oretki değfl, dü- zenleyici oMuğu gerçeği kabul edflmiştir. tkincisi de\ietin ye- ni görevleriyle ügüidir. Devlet, mümkün oktuğunca ekonomik ve sosyal partnerlerle ve sivil toplum örgütkriyk- uzlaşarak kuraDar koyan ve son aşama- da yapünm uygulayan bir ko- numa getirümiştir. tşleyen bir piyasa ekonomisine sahip ol- mak. müzakerelere başlamak için önenıli etkendir." Enflasyonda AB ortalaması- nın yüzde 2.2, faiz oranının yüzde 4.8 olduğuna dikkat çe- ken Volkan Vural, üyelik için enflasyonun en fazla l .5 puan, faiz oranının da 2 puan yüksek olabileceğine, bütçe açığının GSMH'nin yüzde 3 'ünü, kamu borçlannın da GSYÎH'nin yüz- de 60'un geçmemesi gerekti- ğine dikkat çekti. DP GENEL BAŞKANI URAS: Türk solu yeni yaklaşımlar geliştirmeli ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkanı Ufuk Uras, dünyada ve Türkiye'de çok büyük değişimlerin yaşandığını vurgulayarak, bu değişimi kavrayacak yenılıkçı bir sola ihtiyaç olduğunu söyledi. ÖDP'nın "soklaki tüm renklerr kapsayacak bir ittifakın oluşumu için harekete geçtiğini kaydeden Uras, "Ya hep birtikte jıikseleceğiz. Ya da aramızda işbirtiği yapamazsak hep birtikte düşeceğiz" diye konuştu. Uras dün düzenlediği basın toplantısında, ÖDP'nin 7. kuruluş yıldönümünü kutladıklannı belirterek "Dünyada ve Türkiye'de çok büyük değişime ihtiyaç var. Biz de 7. yıhmıza başlarken yeni bir döneme adim aüyoruz" dedi. IMF ve Dünya Bankası'na tamamen teslim olan hükümetin halka ağır bedeller ödettiğine dikkat çeken Uras, "İssiztik ve yoksuDuk arüyor. Ama en önemhsi umutsuzluk arüyor" diye konuştu. Uras, solun bunlara karşı mücadele gücünü arttırabilmesi için kendi arasında işbirliğine giderek ittifak kurması gerektiğini söyledi. Uras, solda, emekten, sosyal adaletten yana olan tüm yaklaşımlarla işbirliğinden yana olduklarmı açıkladı. Cemaat solculuğu Muhafazakâr yaklaşımlarm sola yarar yerine zarar getireceğini de vurgulayan Uras, "Son kullanım tarihi dolmuş düşünceler, son kullanım tarihi dolmuş ilaçlar gibidir. Yaran değil zaran olur" dedi. ÖDP'den aynlmalan da eski ile yeninin aynşması olarak değerlendiren Uras, ÖDP'nin cemaat solculuğu ile değil, dünya solu dahil toplumsal muhalefetin değişik renkleriyle işbirliği yapan bir sol çizgide ilerleyeceğini söyledi. Uras, sendücalar, partiler ve yurttaş inisiyatifleriyle görüşmeler başlattıklanm belirterek "Solsuz bir Türkiye, sorunlu bir Türkiye demektir. Zaman kaybedemeyiz" diye konuştu. Uras. gazetecilerin Kürtçenin okullarda okutulması için dilekçe verenlerin tutuklanmasını nasıl karşıladığına ilişkin bir sorusu üzerine "Herkesin kendi anadilini kulianma ve geüştirme hakkı vardır. Bitişim çağmdayız. Internette 728 dil var. Çağm getişmeleri karşısında biraz esnek davranmahyız. Şimdi interneti mi yasaklayacağız?" yanıtıru verdi. Meclis 9 ten 'haklarmı' istediler ÖDP'Ber dün "lnsanca düzen için haldanmı istiyorum" kampanyaa kapsanunda topladıklan imzalan Sirkeci Postanesinden TBMM Başkanhgı'na postaladılar. ÖDP tstanbul Ü Başfcanı Vahit Genç, postane önünde yapdğı basın açddamasmda işsizfik ve yoksulluğun çığ gîbi büyüdüğÜBÜ belirterek "Ekonomimiz EVfF'ye, demokrasi sonuüarmuz AB'ye, siyasetimiz ABD'ye ha»üe edilnüş durumda. Kişi başına 2000 dobum ahma düşen urasal getir, eksik güdûk ve anddemokratik bir siyasi sistem, askeri darbelerle kireçlenmiş bir deviet yaptsL Ülkemiz bunu hak etmiyor" dedi Açddamanm ardından "İnsanca düzen ve onurhı bir yaşam için, işimiz. aşmuz ve tüm haklarmuz için, özgür w demokratik bir toplum için Türkiye'yi yeniden kurahm" yaah imyjilflnmij metinler TBMM Başkanhgı'na postalandL (Fotoğraf: KAAN SAĞANAK) Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesi Çek Yasası'nın iptalini istedi 40 bin dosya beklemedeİLHANTAŞa ANKARA - Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesi, Çek Yasası'nın ha- pis cezasını düzenleyen maddesi- nin iptali istemiyle Anayasa Mah- kemesi'ne başvurdu. Anayasa deği- şiklikleriyle "ekonomik suça eko- nomik ceza" yaklaşurunın getiril- diği ancak Çek Yasası'nın hapis ce- zası içeren maddelerinde değişiklik yapılmaması üzerine başlatılan gi- rişim, yargıda bekleyen 40 bin dos- yanın kaderini de belirleyecek. Anayasa değişiklığı paketinde 38. maddenin son nkrasına eklenen hü- kümle çek ve icra borçlan nedeniy- le kişüer, cezaevine konulamıyor. Ancak, TBMM'nin uyum yasalan- nı çıkarmaması, cezaevine konula- Uffl mayacak bu kişüer hakkında yapı- lacak işlemleTde belirsizlik yarattı. Ankara 10. Asliye Ceza Mahkeme- si, gördüğü bir davada, ortaya çı- kan yapnrım boşluğu nedeniyle Ana- yasa Mahkemesi'ne başvurmaya karar verdi. Mahkeme karannda, incelenen davadaki Çek Yasası'nın hapis ce- zası öngören 16/1. maddesinin, ana- yasada yeniden düzenlenen "Hiç künse, yahnzca sözleşmeden doğan bir vükümHUüğü yerine getireme- mesinden dolaviözgürKiğünden ab- konulamaz" hükmüne aykın oldu- ğu vurgulanarak yasa maddesinin ip- tali istendi. Mahkemenin gerekçeli karannda, anayasaya göre, yasala- nn anayasaya aykın olamayacağı anımsatılarak şöyle denildi: "3167sayıhyasanm 16/1. madde- sinin de anayasanın 38/son madde- sine açıkça aykm ohnası karştsmda her ne kadar an^'asaya uyumyasa- lan için TBMM'de grubu buhınan siyasi partiler komisyonu ile Adalet Bakanhğı'nın bu konuda 3167 sayı- byasanm 16/1. maddesinin anayasa- ya uygun hale getirilmesi için çaoş- ma yapüklan haricen bümh'orise de anayasanın üstünlüğü ve bağlavıcı- bğıDeyasalannanayasaya aykın ob- mayacağmı gözetmekîe yükümlü obnmahkemefcrin debukonudagö- revE \e yetkûi olduklarmdan bu ko- nuda Anayasa Mahkemesi'ne baş- vuruhnasiDda hukuki zaruret bu- hmmakla,AnayasaMahkemesi'nin bu konuda vereceği karara kadar davanm geri bırakdmasnıa.'' IRMIKIAYDIN ENGtN aengin@ doruk.net.tr Başlığa bakıp irkilmeyin. Sö- züm Fransızlaradır. Gerçi Istanbul'da, DostlarTİ- yatrosu'nda Genco Erkal'ın yö- nettiği bir oyundan söz edece- ğim. Ama olsun. Baştan belirt- mek gerek: Oyun Fransa'da ge- çiyor ve benim de sözüm Fran- sızlaradır. Zaten oyunu da bir Fransız yazmış: Laurent Baffie. Gör- sel medyanın (TV) görünmeyen yüzünün bütün pisliklerini "içer- den" görüp gözlemış; o dünya- nın değerlerini dolaysız tanımış ve hatta uygulamış; sonra da içini saran öfke, benliğini sarsan bir iğrenmeyle odasına kapa- nıp bir oyun yazmış: Yanşma. (Aman dikkat: Oyun Fransa'da geçıyor ve Fransız görsel med- yasını anlatıyor). Oyun, görsel medyanın ışık- laria, güzel kadınlar, yakışıklı de- likanlılar, soluk aldırmayan bir tempo, birbirinden gözalıcı giy- silerle sunduğu o renk alacası düş dünyasının görünmeyen yüzünü görünür kılıyor. (Tabii Fransız görsel medyasının gö- rünmeyen yüzünden söz etmek- teyiz...). Konu pekyalın: Bol Bol Gülün... Kendinize! Bir yanşma pfogramı var. Her- kese Kültür. Uzun süre çok ba- şanlı olmuş. Yani yüksek rey- ting yapmış, yüksek yüzdeli bir izlenme oranına ulaşmış. Ama seyirci bıkmaya ve bu yüzden reytingler de düşmeye başla- mış. Patron da haklı olarak (çünkü hep haklıdırlar) su koy- vermeye başlamış. Programın yapımcısı olan herif, 18 haftadır yarışmayı kazanan kocakanyı eleyip, yanşmayı ince uzun ba- caklı, dolgun memeli "faş gibi" bir kıza kazandırabilirse reyting- leri arttıracağını isabetle sezer ve uygular. Yatılı okul yatakhanelerinde- ki oğlanlara ve kışlalardaki ka- dınsız erkeklere "mastürbas- yon" malzemesi satmak üzere "ç»p/a/c/ca^°fotoğrafı basan der- gilerin "ünlüce" bir fotomodeli yanşmacı yapılır ve kulağında- ki minik kulaklığa üflenen yanrt- larla kocakanyı eze eze yanşma- yı kazanmaya başlar. ta ki ku- laklığa yanıt üfleme dümenin- de patlak veren bir aksiliğe ka- dar. Ondan sonrası... Ondan sonrası DostlarTiyat- rosu sahnesinde... ••• Bu yazı, bir tiyatro eleştirisi değil. Cumhuriyet Kültür Servi- si'nin şefini kandırabilirsem Ya- nşma oyunu üstüne bir eleştiri yazmak niyetim var. Ama bu ya- zıda eleştirifilanyok. Oyunun henüz galası yapıl- madan, medyaya tanıtımı sıra- sında, yanşmaa-fotomodeii oy- nayan genç oyuncu Şebrtem Özinal'ın memesinin görünme- si; yıllardır "ciddi" oyunlarsunan Dostlar Tıyatrosu'nda bu kez orasını burasını cömertçe gös- teren güzel bir kadının odakta ol- duğu bir oyun sergilenmesi gi- bi medya (bu kez yazılı medya- dan söz ediyorum) dedikodula- n sayesinde oyun hakkında da- ha görmeden bol bol bilgilenmiş- Sanınm tiyatro sanatına böy- lesine yoğunilgi gösteren med- yamızda, sizler de bu yazılan okudunuz. Birde benim değin- meme gerek yok. Kendisi artık hiçbir ciddi oyu- nu izlemeye gitmediği için, te- levizyon aygıtlannın evlerin baş- köşesine kurulduğu Türkiye'de tiyatro sanatını savunmayı inat- la sürdüren Genco Erkal'ın da unutulmaya başladığını düşü- nen ve gazetecilik mesleğini "yağla ya da hınç al" kutupla- nnda sürdüren kimi meslektaş- lanmızın yazıp çizdiklerine yanıt vermek de gereksiz. Medyanın, hele hele görsel medyanın niçin ve nasıl da böy- le kirli, böyle sığ, böyle histerik, böyle ahmak, böyle çığırtkan olabildiğini irdeleyen biryazı da bu köşenin boyutlanna sığmaz. Biz gelelim seyirciye... ••• Oyun boyunca seyirci bol bol güldü veeğlendi. Finaldeki "fır- lama bir mizah"\a yoğrulmuş "tokaf'ta da bol bol güldü. Kime güldü? Herhalde bu yazının başında aftı çizilen (oyunun finalinde de altı çizilen) Fransız televizyon seyircisine güldü. Oyun boyunca aralıksız ser- gilenen o iğrenç "TV dünya- s/"nda "kadın pazartamanın" sı- nınnda dolanan anlayışa gülen, sonra da eve dönüp, benzer programlar için ekraniannın kar- şısına geçip reytingleri patlatan Fransız seyircisinin yürekler acı- sı haline de bol bol güldü. Türkiye ise durum çok farklı. Show Haber'in anahaber bül- tenlerinde açık ara ile birinci ol- masını; tartışma programlann- da "Yaşlandığı halde Ibrahim Tatlıses neden hâlâ zampara" sorusunun ciddi ciddi ve saat- ler boyu tartışılmasını; yanşma programlannda "Selanik hangi kıtadadır"sorusur\a seçenekle- re bakıp bakıp "Güney Ameri- /ca'da"yanıtını veren yanşmacı- lann ekrandan saçtığı kürtürü fi- lan boşverin. Bızim görsel med- yamız Fransız ahmaklann ber- bat TV dünyasına benzemez. Benim size öğüdüm. Ne ya- pıp edip bir bilet alın ve Beyoğ- lu'nda Dostlar Tiyatrosu'nda sahnelenen "Yanşma "oyununu izleyin. Bol bol gülün... Fransız TV se- yircisine ! POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETtNKAYA Bir Hükümlünün Düşsel Yolculuğu Yağmur mu yağıyor dışanda yoksa kar mı, fır- tına mı var, gökyüzü maviyi mi kuşaıımış bil- miyorsun!.. Bembeyaz masallarda evrenin gökkuşağı ren- gine kin ve korkuyu salanlar senin düşsel yol- culuğunu hiçbir zaman engelleyemediler!.. Sen o sıradadeniz kryısındayürüyordun, sen o sırada Lizbon'da siyah gözlü, siyah saçlı, uzun boyiu bir kadınla kırmızı şarap içiyordun... İçinde taptaze bir sevimlilik vardı... Gençlik günlerine döndün... O soluk fotoğraflarda kış güneşinin ortasın- da kalan birgüzellik, solgun kamelyaların ve ka- ranfillerin dokunulmazlığına benziyordu... Kan tutnnuş anılann içindeydin... Eşsizdin sen; bütün çıplaklığına sannmış; bir orman yangınındaki ağaçlar gibi onurlu ve ko- rumasız... Bir kadını düşünüyordun, aylardırtutuklu kal- dığın koğuşun içinde... Kadın kırlangıçlarla yer değiştirirken gecenin kanat çırptığı derin gözlerini anyordun... Kimi zaman Nâzım'ı, kimi zaman Kemal Türkler'i, kimi zaman Doğan Öz'ü anımsaya- rak geçiyordu yıllar... Yirmi beş yıl öncesinin eli kanlı katilleri tele- vizyon ekranlarındaydı ama sen seyredemiyor- dun olup bitenleri!.. Nâzım'ı anlatıyortardı!.. Sen içerde ben dışardaydım... Ben çok iyi bilirdim içerisini... Cesare Pavese'nin dizelerinde, kıvnmlaryan- sıtan bir aynayı görüyor ve soruyordum: "Bir boş söz, bir kısık çığlık; bir sessizlik ola- cak gözlehn; bizler de öğreneceğiz senin, ya- şam olduğunu hiçlik olduğunu..." ••• Sen gökyüzünü göremiyorsun!.. Ben, Gediz Ovası'ndan geçiyorum... Sis Yunt Dağının eteklerinden bir bulut gibi kalkıp gidiyor... Salihli'de Kurşunlu banyolannda, sabahın kö- riinde Bozdağ'dan gelen suyun sesiyle uyan- dım... Hava pek soğuk degildi!.. A. Demir'in Günizi Yayıncılık'tan çıkan 'Aş- kın Lal Zamanı'ru okurken çürümüş kentlere yolculuğa çıktım... A. Demir, sanki seni anlatıyordu: "Sana sonsuzluğu anlatıyorum I bütün dil- lerde / aynı anlama gelen sonsuzluğu" Sonsuzluğun içinde yürüyordun sen... Yüzünde işkence izleri vardı... Dedim ya A. Demir seni anlatıyordu: "Vakitli vakitsiz Zamana savurduğumuz söz çoğu kez dipnotudur yalnızlığımızın " Henüz ranzadan inmemişsindir sen!.. Gardiyan gazetelerini getirmemiştir!.. Ellerim ceplerimde yeşil bir vadide dolaşıyo- rum Serdar Kızık'la biriikte... Salıhli Belediye Başkanı Zafer Keskiner ve eski dostlarla sabaha yakın birsaatte eski mev- simler içinde umuda doğru yolculuğa çıktık... Sordum kendi kendime: "Yaşam nedir?" Gece yansı hüzünleri topladık Salihli'de do- laşırken, o bitmeyen çocukluğumuzu yaşadık... Uğur Mumcu için türküler söyledik, seni ko- nuştuk uzun uzun, sevgiyi, insanca yaşamayı adın gibi duvarlara kazıdık... Gülün tam ortasında ağladık Cemal Süreya gibi... • • • Bir pazar sabahı içinde büyüyen sıkıntıyı at bir kenara!.. Düşlerin ağırlaşmış dünyasında bilir misin aşk ve şiir her şeydir!.. Unutma kaybolan dalgalardaki sulann çiçeğini, umudun boy verip sevinçle buluştuğunu!.. O gece seni anlattım onlara!.. Bir gün dışarıya çıktığında göğe bak, hem maviyi yakalayacaksın, hem de aşkı!.. Aşk yaşamdır, unutma!.. Bir hükümlü de olsan sen insansın ve insan gibi yaşayacaksın!.. Sana üç kilit ve üç anahtan çok görenlere kızsan, öfkelensen bile boş ver, yaşamı çoğalt- maya çaJış... Unutma, yaşam küçük öykücüklerle doludur!.. Bir orman yangınındaki ağaçlar gibi, onurlu ve korumasız!.. hikmet.cetinkaya « cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/513 90 98 Amerika büyük bir şaka, sevgili Frank, amaona ne kadar gülebiliriz? New York Seyâhata EnisBatur 16.5s;24cın 176 s.. l.hamurk%ıt. 3. baskı 7.000.000 TL ODO
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear