22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 20 OCAK 2002 PAZAR O L A Y L A K \MLI (jQKtJlSJL.lli.il. olay.gorus@cumhuriyet.com.tr EVETYHAYIR DevtetBerfmDiyenteP!.. ABD'ye 212 kişi gittı. Bakanlar, milletvekilleri, gazeteciler, işadamlan... Bilmem, daha önce ABD'ye gkjen Yunan Baş- bakanı da böylesi bir kalabaiık götürmüş müy- dü? Bizde ne zaman dış görüşmelere bir devtet ada- mımız gitse, yanında hemen hemen aynı kala- baiık olur... Ne yapar bunca insan, ne yer, ne içer? Kimlerle nerde, nasıl görüşür? Ülke bu ilişkiler- den ne kazanır? Bütün bu yüksek gıderteri kim karşılar? Bir ülkenin iki ağıriıklı gücü vardır Emek ve ser- maye... Emeğinsahıpleri emekçılerdir, işçilerdir. Serrnaye ise para babalannın elindedir. ABD'ye gidenler, Türkiye'yı temsil edenler, yalnızca ser- mayedir, sermaye sahiplendir. Bunca kalabalık arasında bırtek emekçi, emek temsilcisı olma- yınca oralarda yapılan görüşmelerden, anlaşma- lardan elde edilecek yarar, yalnızca belli bir ke- sim için olmaz mı? "Devlet insan mı?" diye sormuştu yıllar önce sevgili Vedat Günyol... "Devlet benim" diyen Fransa kralını anımsamamak olası mı? Hrtierdi devlet, Mussolini idi, Franko'ydu, Menderes'tı, Demirel'dı, Özal'dı!.. Belli bir kışıydı devlet! Hepsi de emekten, emekçiden uzak ınsanlardı devleti temsil edenler, devlet adına konuşup iş yapanlar!.. Niye Ecevit ABD'ye giderken yanına bir işçi temsilcisi almadı! Bir sendıka lideri, işçilikten politikaya girmiş, ne bileyim milletvekili olmuş birini! öyle biri varsa!.. Günyol bir devletin yönetiminde bulunan in- sanlann yalnızca belirii çevrelerin adamı olma- sından söz ederken şu kesinlemeyi yapmış: "Türkıye, gecekondularda oturan yöneticile- re de kavuşabildiğizaman kurtulmuş olacaktır." Böyle bir şeye olanak var mı? Oldu mu? Han- gi gecekondu ınsanı, yaşamını ağır işlerde ka- zanan bir yurttaş, kalkıp da aday oldu, listelere girdi, parlamento üyesi seçilebildi? Bir tek ör- neği yok. Günyol konuyu şöyle sürdürmüş: "Iktidardakilerin yoksul halkımıza olmayacak umutlar vaat etmek yerine en azından onlargi- bi yaşama koşullanna katlanmalan, katlanma- ya çalışmalan, yaşayışlanyla onlara ömekolma- lan gerekmez mi? Gecekondu yaşantısının ağır bastığı bir Türkiye'de, iktidardakilehn o hayata yaraşır, gösterişsizbirdüzeydeyaşamaya özen- meleri, özenebilmeleri ne güzel olurdu." Devlet gücü, ona sahip olanlann elinde, teke- linde kaldığı sürece, "Devlet benim" anlayışı değişmeyecektir. Bir toplumun çeşitlı katlann- da da ağıriık, eşitlik sınıriıysa, o sının ancak zen- gin olanaklannı elinde tutanlaraşabiliyorsa, o ül- kede "demokrasi" sözü etmek kendimizı aldat- maktır. Devletin ne olduğu-ne olmadığı yüzyıllann so- runu!.. Nerden geldim bu konuya? Ecevit baş- kanlığındaki ABD heyetinde yalnızca işadamla- rının yer alması herkes gibi beni de düşündür- dü deondan!.. Sevgili Günyol'un otuz yıl önceki yazısında söylediği gibi: "Türk devleti emekten yana mı, tıpkı Ata- türk'ün istediğıgibi; yoksa değilmi? Bunu olay- largösterecek. Yalnızşu var ki devlet denen ko- ca variık istesek de istemesek de bir insan ni- teliğindedir, yani onu yönetenlerin renginde, is- teminde, özleminde birvaıiıktır. Evet, devlet bir insandır, devletgücünü elinde tutanlann ta ken- disidir çoğu zaman. XIV. Louis boşuna mı de- miş, devlet benim diye..." Müdafaa-yi Hukuk Bayrağı: 1921 Anayasası Yekta GÜNGOR ÖZDENHukukçu 8 2 yıl önce bugün ilk anayasa kabul edilmiş- ti. Düşünsel ızlence- sini 1907'lerdenbaş- layarak geliştirdiği ça- balannı hukuka uygunlukla yü- rüten Mustafa Kemal, kararlı- lıkla çıktığı Samsun'dan sonra Amasya Genelgesi (Kutsal Ant) ile açtığı Anadolu îhtilali Bay- rağını, Erzurum ve Sıvas kong- relerinde alınan kararlan ger- çekleştirmek amacıyla 23 Ni- san 192O'de TBMM'yi açarak Ankara'ya dikmişti. Saygıyla bağlı bulunduğu, özveriyle hız- metine koştuğu, canını adadığı ulusunun inan ve güveniyle ba- ğımsız yaşama tutlmsuna daya- nan Mustafa Kemal. yurdunu düşmanJardan lcurtarmak, eşit- likçı yurttaşlar düzeni ve ger- çek bır halk demokrasisi olan cumhuriyeti kurmak,Aydınlan- ma ile çagın uygarhk düzeyine ulaşmak için hiçbir zoriama ve dayatma obnadân, kendi ilkeie- ri ve yurtsever arkadaşlarının kadosnia tanı bağvnscilcözgür- lük, ulusal egemenBkle çağdaş- laşma amaçb Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı başlaömşü. Ülke tümJüğünü ve ulus ba- ğımsızlığını koruma amaçlı der- nekleri birleştirmiş, temsil ku- rulunu oluşturmuş, Istanbul'un işgal edileceğini kestirdiğinden son Osmanlı Meclis-i Mebu- san'ının 28 Ocak 1920'de ka- bul ettiği 'Ahd-ı Milli Beyan- namesi ile 17 Şubat 1920'de açıkladığı "Misak-ı Milli'den (Ulusal Ant)" sonra 18 Mart 1920'de gerçekleştirdiği son top- lantısının ardından, 19 Mart 1920'de yayımladığı bildiriye ek yeni bir bildin gönderip An- kara'da olağanüstü yetkili bir Meclis'ın, ulusunişlerinivürüt- meküzeretoplanacağını duyur- muştur. Meclis'in acılması ka- nımca Cumhuriyetin benimse- nişi, yaşama geçişidir. Adınuı konulması 29 Ekim 1923 'tedir. Kurtuluş ve Kuruluş Anayasası TBMM'nin kuruluşu hakkın- daki 23 Nisan 1920 günlü, 1 No'lu Genel Kurul Karan'nı Yürütme Gücünün Oluşturul- masına Ilişkin Genel Kurul Ka- ran (25 Nisan 1920), TBMM Bakanlar Kurulu'nun Seçimine Ilişkin Yasa (2 Mayıs 1920 gün- lü, 3 sayılı), Görüşme Çoğunlu- ğuna îlişkin Yasa (5 Eylül 1920 günlü 18 sayılı) gibi önemli dü- zenlemeler izlemiş, taslağın ege- menlüde ilgili kurah üzennde- ki tartışmalardan sonra 20 Ocak 1921'de 85 sayılı Yasa olarak "TeşkflaHEsasiveKanunu (Ana- yasa)" kabul edilmişrir. Günü- nün koşullannda içeriğiyle bü- yük bir atılım belgesiydi. Kurtuluş ve kuruluş dönemi- nın bu anayasası, 7 bölüme ay- nlmış, 23 maddeden oluşmak- ta idi. 1. maddesi "EgemenHk bağsız koşulsu/ ulusundur. Yö- netim biçimi, halkm geleceğini kendisinineyfemli biçimdeyönet- mesi Ukesine dayanmaktadır" açıklığını taşımaktaydı. Bu be- Iirgin, önemli ve üstün ilke, ege- menhğin gökten yere inerek ulusta olduğunu, başka hiçbir güçte olmadığını, halkın kendi yazgısını kendisinin belırleyece- ğinı, gerçek bir halk yönetımi- nin öngörüldügünü vurgulamak- ta idi. Cumhuriyetin özü ve te- meli de budur. GeHşmeler 1876 Kanun-i Esasi uygula- malanndaki sakıncalar gözetile- rek güçler birfigi ve MecJis Hü- kümeti yapısı benimsenmiş, yö- netim ve yönetim birimlerinin aynntılı düzenlenmesme karşın yargı konusu ele alınmamıştır. De\letin Istanbul'da temsil edil- diği, Türk adınuı ve ulus kavra- mının anıhnadığı bır zamanda Amasya Genelgesi'ndeki "Bu ulusun bağımsızlığını yine bu ulusun karan ve direnmesi kur- taracaknr" seslenişi doğrultu- sunda çağdaş bir yapırun, hu- kuksal bir kurumlaşmanın te- meli atılmıştır. Şimdilerde AB' nin ödünler dizıli dayatma- lan, IMF baskılan, ABD etkile- meleriyle içimizdekı çıkar çev- releri'nin ve yımsevnıez'Ierin ortakyürüttükleri siyasal girişim- lerle 1920'leri karşılaştınrsak (1923-1937'nin altın yılları, 1938-1950'nin Ikmci Dünya Sa- vaşı ateşi ve demokrasiye geçiş yülan büsbütün ayn) nerden ne- reye geldiğimiz daha iyi anlaşı- lır. 1876 ilk Osmanlı Anayasa- a'nda hükümdara tanınan yet- kiler TBMM'ye alınmış, çahş- ma dönemi ıkı yılla sınırlanmış, başkanı yıne üyeler arasından seçilecek Bakanlar Kurulu'nun da başkanlığını yapmakla gö- revlendirilmiştir. Saltanat-Hila- fet konusunda açık kurallar içer- meyen anayasa, halkın katılımı- na büyük önem vermiştır. 28/29 Ekim 1923 te Mustafa Kemal ile tsmet İnönü'nün hazırladık- lan anayasa degişikliği. CHP Meclis Grubu'nda göriişüldük- ten sonra 29 Ekim 1923'te TBMM'de 364 sayılı Yasayla kabul edilmiş, böylece cumhu- riyet, Hükümet Biçimi olarak yaşama geçmıştır. Meclis Hükümeti, yapısı yu- muşatılmıştır. Bakanlann baş- bakarun önerisiyle cumhurbaş- kanı tarafından seçibneleri ön- görülmüştür. 1924,1961 ve 1982 anayasalannda cumhuriyet, dev- let biçimi olarak yer almıştır. Günümüzde bağımsızlık ve ulusallık konusundaki ödünler birbirinı izlerken 1921'de dev- letin, ulusun nasıl kurtanlıp ku- rulduğu anayasa ile özetlenmek- tedir. Bu, soylu ve yüce bir bi- lıncın hukuksal bağlamda yan- kılanmasıdır. Bu, yurtseverlik ve bilimselliğin, gerçekçilik ve kararlılığın tüm dünyaya duyu- rulmasıdır. Bu, ulusun yoktan varolma gücünün kaynağıdır. Amlanna yflrekten saygL.. Mustafa Kemal'in Sam- sun'dan başlatnğı kutsal yürüyüş, kendi tutarlüığı içinde doğal aşa- ması sayılsa da olağanüstü bir ge- lışmedir. 1839 ve 1856 ferman- lan gibi dış baskıyla değil, de- neyim ve bilgi birikiminin ürü- nü hukuksal kazanım'dır. Laık- liğın ilk açıklanışı, 1. maddede- ki ulusal egemenlik ılkesiyle ol- muştur. 1921 Anayasası, cum- huriyet olgusunun en sağbkfcgö»- tergesidir. Atarürkçü açılımın yönünü ve yolunu belırleyen ilk hukuksal anıttır. Ulusal Kurtu- luş Savaşı'nın yasal gücüdür. Şeriat devletınden cumhuriyet- le demokrasiye geçişin köprüsü- dür. Halk devleti olan cumhuri- yetin ilk belgesidir. 1921 Ana- yasası'nın ruhu ulusal egemen- liktir. 1921 Anayasası, 1924 Anayasası'nın da anasıdır. Hu- kuka bağhhğın simgesidir. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1921 Anayasası'naula- şan yollarda uğraş verenleri, ha- zırlayıcılannı, oylanyla yaşama geçiren TBMM'nin ilk üyelen- ni en iyi duygularla anıyor, say- gın amlan önünde gönül borcu- muzu yıneleyerek eğiliyorum. B enim Israilli dostum... Bu yü da daha aralık girmeden, yeni yıl için kutlama kartı gönderdi Hayfa'dan. Kart, Zeytın Tepesi'nden (Zeytin Dağı) o kentin genel görünüşü. Akla zarar güzellikten, "beJdeler kâşanekr" tanımına giren türden... Zarftan bir de resmi çıktı: 80 yaşına basmış. Pek şık. Bakımlı, temiz ve çok güzel bir parkta çekilmiş. tsrail kentle- ri arasında en çok parkı olan şehir Hayfa. Uzun liman mendireği modern ve ünlü. Pulun üstünde "mutlu yeni yri!" yazılı; Israü ve Filistin milli kıyafetleri içinde ku- caklaşmış iki kız (Yahudi ve Arap); Israilli kızın elinde çam dallan var. "Burada durum çok körü; iki tarafta da bergün öhunler olujor. Acabaortahkhiçdü- zelmeyecek mi?" diyordu NeDy... Onu yıllarca önce Ankara'da, aynı apart- manda birbirini seven iki komşu olarak ya- şadığımız halasının evinde tanımışrım; ko- nuktuorada... Nelly, Çekoslavakya'nın Brunn kentinde Nelly... Ayşe İLHAN Tarih öğretmeni mühendıs babası, hamarat annesi ve erkek kardeşi ile mutlu yaşarken oralan kasıp ka- vurmaya başlayan Nazilerin eiinden "Ön- ceçocukbr!" parolası ile çalışan gizli bir ör- güt tarafından Israil'e kaçınlmış. Kalanla- nn ölüm kamplannda, firınlarda can verdık- leri biliniyor. Nelly, her yaz Avrupa'ya ge- ziye çıkıyor. Bugünkü Çek Cumhuriyeti'nin Brunn kentinde "çocukluğunu anyor" ve şu yaşa gelmiş o kadın bır şey daha anyor: Banş. Bulabılecek mi? Mektubunu aldıktan birkaç gün sonraki medya haberlerinden biri: "Hay- fa kan gölüne döndü!" Sorunun yanıtı böy- le mi olmahydı? Gelelım "Ne oiacak bu memleketin ha- H?"ne... • Televizyonda bir programm ortasma düştüm birden ve pek beğendim: Norveç'te- ki Nobel Banş Ödülleri'ni seçme komitesi üyeleri sorulan yanıtlıyordu. Ilginç kişiler- di. Kendi adamlannı seçtirmek için uğraşan- lardan söz edılırken "Rüşvetgirişimindebu- lunuluyor mu?" lafı ediünce yamtı bekle- nen kişi, a Bir NorveçK için bu söz anlaşıhr gibidegildir" dedi. Ve bemm yüreğimi dağ- ladı... • Komşulanmdan biri emeklı yüksek yar- gıç.. Bayram ziyaretleri sırasında konuşur- ken bır öykü anlattı: Su, ateş ve ahlak dost- luk kurmuşlar: dolaşırlarken bırbirlerini me- rak etmeye başlamışlar. Suya sormuşlar, kaybolursan seni nasıl bulacağız? Yamt: "Nerede bir şınlü. çağdb duv^rsamzbenoradayun." Ateşe, "Seniyi- tirirsek ne ^pafam" sorusuna "Bir duman gördüğünüz yerde ben vanm" demiş. Sıra ahlaka gelince, yamt şu olmuş: "Beni kay- bedersenizbir daha kcsinilde bubmazsnuz!" Ne oiacak halimiz? PENCERE Bencileyin ile Sencileyhı.•••• Ben ile sen karşılaştılar... Ben bencildi, sen de sencildi... Ben dedi ki: - Ben ölü yıkayıcıyım, ister cehenneme git- sin, ister cennete beni ırgalamaz... Sen dedi ki: - Benim sakalım tutuşmuş, sen sigaranı yak- mak için uğraşıyorsun... Ben - Sen bilirsin bir iki, ben bilirim on iki.. Sen - Ben soranm ilm-i hikmetten, sen ça- larsın kilimi mektepten.. Sen ile ben anlaşamadılar. • Anlaşmaları için bencillikten vazgeçip sencil- liğe aşılanmaları gerekti... 'Sencil'eeskiden 'diğerkâm'denirdi; kendiöz çıkarını önde tutmaktan çok, başkasını düşün- meyi yaşamında eksik etmeyen kişi... Nerede öyle kişi?.. Daha küçücükken çocuğa öz çıkarını gözet- meyi aşılayan bir dünyada yaşıyoruz; "menfa- at" güdüsü ruhumuza egemen; dünya sanki cangıl; hangi köşeden hangi canavar çıkıp se- nı yiyecek?.. Hangi ağacın arkasında kim pusu kurmuş bekliyor?.. Yürüdüğün yolda kaç tuzak kurulmuş?.. Herkes bencilliğe sarınca, ilkel ile uygarın ne farkı kalıyor?.. Gezegenimizde Batılı ile Doğulu, Kuzeyli ile Güneyli birbirini yemekten bıkmıyor; ekmeğine tereyağı sürmekten, başkasının defterini dürmek- ten başını alamayanların dünyasında ne rahat var ne huzur!.. Bektaşi şairı Azmi, Tann değil, sanki insan için söylemiş: "Bu cehennem ateşini neyleyeceksin?.. Hamamcı mısın külhanbeyi mi?.." Dünya, pis bir hamam, külhanında ateş yan- masa, kişi sıcak suyla keselenip kirlerini döke- miyor. • Eski ermişlerden birinin şiirsel öyküsü bilme- ceyi bir ölçüde çözüyor mu?.. "Birisi dostunun kapısını çaldı. - Kim o?.. Dışardaki: = " - Ben!.. Içerdeki: - Git!.. - Neden?.. - Zamanı gelmemiş.. Kapıyı çalan kişi gitti, yıllarca yanıp yakılarak dolandı; hamdı, olgunlaştı; yine gelip dostun kapısını vurdu; içerden soruldu: - Kim o?.. - Sen!.. Içerdeki: - Ey sen, mademki bensin, gir içeri... Sonra ekledi: - Ev dar, iki kişi sığmıyor!.." • Dünya nüfusu altı milyar oldu, sen ile ben olunca bu altı milyara gezegenimiz yetmiyor; her- kes senlikten benlikten vazgeçip bir olunca nü- fus üç milyara düşecek... "Sen ben yok, biz vanz, aynı yazgıyı payla- şan insanlanz" diyebilecek olgunluğun bilinci- ne ulaşmayan bir dünyada sen ile ben birbirini yiyecek... Ne zaman o vakte erişilecek?.. Ermiş demiş ki: "Susuz değildir yalnızca suyu arayan, Su da susuzu arar." Yatak Odası Takım sadece *725.760.000TL/ lik m Ekim 2001 fı Şimdi Galaksi Yatak Odası Takımı 112.000.000TL değerinde Çift Kişilik Yatak Hediyeli. .*• * Peşin fiyatına 8 ay taksit • 14 aya varan vadeler • %20 nakit ödeme indirimi aşlayan taksitlerle | Bonus Cord logosu buiunan tum islikbol bcyıUnnde bonuilu f alıfverif Iteyfı SÜcrehiı Tükerici HoHı 0800 361 5558 www.istikbal.com.tr ' Y a ş a n a c a k ç o k § e y v a r baıtsyıın lanpmyg, 03 02 2002 nrilm looo u m l <*» ûrrtn » Uoi ımlaıknyto «nııidr •Gdab ««l'ldı] Imb O k » \20 rO.< âdn» ındnmı dLVJİınuı fıyakdır " U13 «xWı I ^ V I ^ K I tiM luUndir W w ünnhn tımr* önadvi U m a s a 3«S ı.W yoçm MJcm: ıahp«r <ompo^j katullaıyia Igıl. aynntıl. mlgı <«ı, lüfcı b>r » 1 t a Y«*ık S o o no batnnnız lıriM A İ O S B U C a d N o U , 3SO7G Caym
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear