25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
-I EYLÜL 2000 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI 19 TURKİYE Istanbul Edime Kocaeli Çanakkale Izmir Manisa Aydın Denızli A A A A A A A A 29 31 27 30 33 33 35 32 Sinop A 25 Adana Samsun Y 25 Mersin Trabzon Y 24 Diyarfaakır A Gıresun Y 24 Şanlıurfa Ankara A 25 Mardin Eskışehir A 26 Siirt Konya A 25 Hakkâri Sıvas A 20 Van Zonguldak A 27 Antalya A 33 Kars Parçalı bulutlu Yurdun kuzeydoğu kesımleri parçalı bu- lutlu, Orta Karadenız kıyılan, Ooğu Kara- deniz ite Doğu Ana- dolu'nun kuzeydo- ğususağanakyağış- lı ötekı yerter az bu- lutlu ve açık geçe- cek. Hava sıcaklığı batıda artacak, do- ğudadeğışmeyecek. DIS MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amstefdam Brüksel Paris Bonn ÇB ÇB PB Y Y Y Y Y 18 20 22 20 21 22 21 21 Münih Y 24 Zürih Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Y Y A Y Y Y PB A 22 20 30 20 24 25 27 32 Y 18 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire Y A A A Y PB Y A 20 36 20 34 25 27 26 33 A 34 okÇokix*jtiu . Yağmutu Sulukar , Gök güfüttülû GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK H Baştarafi 1. Sayfada Gazi Orduevi'ndeki 30 Ağustos gecesinde ba- sınla konuşan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvnkoğlu, öncelikle iki noktaya açıklık getirdi. Bir KHK'nin variığından, ancak hazırlandıktan sonra haberleri olmuştu. İki: Kıvnkoğlu, 28 Şubat kararlan içinde olan ka- rarnameyi değertendirirken -Cumhurbaşkanı Se- zer'i hırpalamak amacıyla kimilerinin yazamadık- lan bir saptama yaparak- "Nasıl çıkanlacağının önemi yok. Ister KHK olarak çıkarsınlar, isterse kanun olarak. önemli olan, sonuç ve uygulama" dedi. Bu sözler; kapalı kapılar ardında askerterin ar- kasında olduğunu söyleyerek KHK'yi Çanka- ya'dan geçirmeye çalışan Başbakan'ı ve onun yo- luna baş koyan kımi gazetelerı yalanlıyor. Genelkurmay Başkanı, KHK içenğınde bir yasa- yı hükümetin "prestij" hanesine koyuyor, sonuç için ortaklann grup karan almasındaki zorunlulu- ğa işaret ediyor. Bu yargılar değme siyasetçinin açık yüreklilikle söyleyemeyeceği içerik ve nitelikte. Ama bu doğrular düne kadar Ecevit'in işine gel- miyordu. Başbakan, -sanınz askerlere de söyledi- TBMM'den KHK içeriğinde bir yasayı geçireme- yeceğine inanıyordu. Orgeneral Kıvnkoğlu'nun salık verdiği gibi hare- ket ettiğinde hükümet, DSP ve MHP'den grup ka- ranyla 263 milletvekiiinin oyuna egemen görünü- yor. DYP ve ANAP'tan gelecek kıytınk oylarla ya- sayı TBMM'den bal gibi geçirebilir. Bu yazıldı. As- kerler için irtica sorununda yasanın masanın önemsiz olduğu, sadece "sonuca bakacaklan•" da yazıldı. Bu yokjaki eleştirisel irdelemelere dayanamayan bir zihniyetin, zor yönteme, TBMM'yi yeğlemeye niyeti yoktu. Rahatsız edici doğrular Orgeneral Kıvnkoğlu, bir başka doğruya daha değiniyor: "Prestij savaşımını da kaybedecek olursa" hü- kümetin 2. bir 5+5 yenilgisi ile karşılaşacağını söy- lüyor. Doğru! Bu yenilgiler, demokrasiyle yönetilen Türkiye'de hükümete istifa kurumunu anımsatmıyor. Sivil kamu hizmetlerinde yerleşik rejim düşman- lannın ayıklanmasındaki zorunluluğa işaret eder- ken Orgeneral Kıvrıkoğlu; son olarak TSK'den uzaklaştınlan 46 kişiden 11'inin "Fethullahçı" ol- duğunu -örnek olarak- açıklıyor. Orgeneralin, Fethullah Gülen hakkında birblrî- ne ters iki ayn mahkeme karanyla ilgili bir başka değerlendirmesi, genel bir yargıyı çağnştınyor "Sadece yargıda değil, her yerde. Her mesle- ğe sızan binlerce mürteci." Halkın güven duyduğu tek kuruluş TSK, Fethul- lah Gülen tehlikesi üzerinde önemle dururken; Başbakan Ecevit, ıçte ve dışta okullannı sürekli överek Gülen'e arka çıktığı gibi, tutuklama karan- nı duyduktan sonra cemaate "üzüntülerini" sun- du. Başbakan'dan sonra Istanbul DGM tutuklama- yı kaldtrdı. Orgeneral Kıvnkoğlu, doğrusu isim vermeden ilk kez Başbakan'a yönelik eleştirisel bir davranış gösteriyor. Bir devletin iki kurumu arasında yaşamsal bir ko- nuda böylesine aykınlığa dünyanın hangi ülkesin- de rastlanabilir acaba? Başbakan ve onunla "hemfikir" Mesut Yılmaz; KHK'nin intikamı peşinde. Cumhurbaşkanı'nın yetkilerini kısıtlayacaklannı sürekli beyan ediyor- lar. Nihayet bir temenni: Başbakan, irtica tehlikesi- ne karşı tek duyarlı kurum olan TSK ile arasında- ki somut aykınlıkları ortadan kaldıracağını açıkla- sada... Devlette zorunlu olan uyumdan ve hükümetten tümüyle umudumuzu kesmesek! Cumhurbaşkanı ve KHK • Baştarafi 2. Sayfada yasaya aykırı iş ve işlem- ler varsa, bunlara, kendi- sine tanınan hukuksal yet- kiler çerçevesinde "mü- dahale" etmektir. Özel- likle kendisinin de "icra organının başı" kimliğiy- le ortak olduğu hükümet karamamelerinin "te- kemmülünde" böyle dav- ranması gerekir. Çünkü, cumhurbaşka- nının, organik bakımdan Bakanlar Kurulu kararna- melerinden farkı olmayan KHK'ler ile ilgili işjevi,ya- salarda olduğu gibi yasa metninı ışlemin oluşumu sürecı dışında kalan bir or- gan sıfanyla sadece yayım- lamak değil, işlemin olu- şumuna "katılmak"tır. Daha fazla aynntıya gir- meden, bu konudaki so- nuçsal (nihai) çözümün hu- kuk devleti anlayışımızda önemli bir emsal oluştura- bileceğini söyleyebilirim. Şimdıye kadarki gelışme- lere bakılırsa, o kadar de- neyimli ve sözünün gittiğı yeri çok iyi bilen bir başba- kana, yargı kararlannda or- taja çıkan (ve bütün Avru- paülkelerinde de örnekle- rine rastlanan) içtihat deği- şiUiği konusunda bıle ol- tnadık sözler söyleten "ba- siBç"ın ne kadar güçlü ol- duğu da bu vesileyle anla- şılacaktır. KHK konusu olan düzenlemenin, ancak normal yol olan yasama or- ganının tasarrufu ile ger- çekleşeceğınin kabulü, hu- kuk devleti ilkesinin uygu- lamasının bir utkusu sayı- lacaktır. Bunun onuru da KHK'nin imzalanraasında baskı yapan çevrelenn de- ğil, bunu niçin imzalama- dığını iki kez anlatan kişi- nin olacaktu" (*). (*) Bu yazmın yazan, o- tuz yıllık kamu görevine 1983 yıh Şubafının orta- sında üç beş satırlık ve ge- rekçesiz bir yazıyla son ve- rilen bir kamu hizmetlisi- dir. "Bir daha kamu hizme- tinde cahşunlmamak" üze- re, nedenini de öğreneme- den kovulduğu görevine tam 7 yıl süren yargısal sa- vaşımdan sonra mahkeme karanyla dönmüştür. Aynı gün aynı zarfla işinden atı- lan çok yakın bir arkadaşı ise, bu sonucu bile göreme- den, 50'li yaşlannda, bu iş- lemden 6 ay sonra, hırsın- dan çatlayarak yaşamdan aynlmıştır. Bu vesileyle, KHK'yi hararetle destek- leyenlere, Ismet Paşa'nın, Meclis'teki konuşmasında "darağaçlarmdan" söz e- den zamanın başbakanına verdiği yanıtı anımsatmak istiyorum: "Osöytedikleri- niz kunıkluğu zaman Idme işleyecekleri belü olmaz!" ' Amaç polis-ordu kavgası' • Baştarafi 1. Sayfada olarak eleştiren Yüksel, "Tarikat okullanna des- tek verenler Atatürkçü olamazlar" görüşüne yer verdi. Iddianamede, Gü- len'in gücünü siyasiler- den aldığı kaydedıldi. Fethullah Gülen örgütü ile ilgili soruşturmayı 1.5 yıldan beri sürdüren DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, 12 bölüm ve 79 sayfadan oluşan iddıanamesıni ta- mamlayarak dün dava açtı. Iddianamede, Nurculugun tarihi gelişinü, Gülen'ın konuşmalannı içeren vıdeo kaset deşifreleri, Orta Asya Türk cumhuriyetlerindeki okullar, Maltepe Askeri Li- sesi'ne sızma çalışmalan aynntılı olarak yer ahyor. Iddianamede, devletle uzlaşmacı ve banşçı politi- ka ızleyen, toplumun bütün kesimleriyle diyalog kur- makta sakınca görmeyen Gülen grubunun başta mil- li eğıtim ve emniyet teşkila- n olmak üzere bütün devlet kadrolanna sızma çahşma- lan yaptığı ve önemli ölçü- de başan sağladığına işaret edildı. Gülen'in "sahip ol- duğuokuLyTirtwdershane- • lerinde yetistirdiği, iyi eğMfl- miş kadrolanfleAtatürk fl- kderi ve laik cumhuriyeti ortadan kaktırarak şeriat esastarma dayak bir devlet kurmayı" amaçladığı belır- tilen ıddianamede, Gülen'in gücünü aldığı kaynaklar, "otuşturduğu büyüksernıa- ye ûnparatorluğu ve son yıl- larda dozajını gittikçe arto- ran \e zaman zaman teşek- küle vardım boyutianna oiaşan siyasi desttk" oiarak değeriendirildi. Savcı, "Kısa sfirede oiu- şan sermaye ünparatorhığu örgüte bağh bütün okul, yurt, dershanevesair kuru- İuşlann finansmanını ya- parkensiyasi desteksayesin- dedevietkadroiarmdakiör- gûtlenme sağtenmakta ve örgüte engeDer bertaraf edilmek istenmektedir" gö- rüşunü kaydettı. Gülen'in TSK'ye sızma çahşmalannın yanı sıra, su- bay ve astsubay çocuklan- nı kendi okullanna ve ders- hanelenne kaydettirmeye, yetiştirilen bu çocuklan as- keri okullara sokmaya ça- lıştığı kaydedildı. tddiana- mede, TSK'ye karşı Gülen grubunun uyguladığı polı- tika "hoş görünme, Türk Sflahlı Knvvetferi'ne karşı baa pootikacdardan ahn- mış tavizterie poKa güçlen- dirme, böyiece denge sağja- ma, etkmiejtiği poMs cami- asmı gerektiğinde Tûrk Si- lahlı Kuvvetleri'ne karşı kuCanma" olarak değerien- dirildi. Yüksel, ıddianamede, Gülen'in örgütlenmesini, özellıkle Samsun-Adana hatonın bansmda kalan il- lerde, üniversite çevrelerin- de ve Erzurum'da yoğun- laştırdığını kaydetti. Iddi- anamede, Gülen grubunun teye hazırlık kursu, 21 öğ- renci yurdu olmak üzere toplam 279 eğitim kurumu- nu faaliyete geçırdiği vur- gulandı. Yurtdışındakı okullann kuruluş amacının, kurulduklan ülkede ileride devleti yönetecek, nıtelık- li ve niceliklı kadrolan ye- tiştirmek ve Türkiye'de ku- rulacak Islam devletıne sempatı ile bakmasun sağ- lamak olduğu belütildi. Gülen grubunun, planlı programlı, sinsı çalışmala- nnın önündekı tek engel olarak TSK'yi gördüğü öretBmeye başlanmış, bu çerçevede askeri okulİarda okuyan öğrenciler önce fiih" bedef olarak belirlenmiş, kûltür düzeyi yüksek. ken- dine bağh, türban takma- yan bayanlann askeri öğ- renciler ile tanısmalan ve evtenmeierinin sağlanabil- mesi için gerekti vasaü sağ- layacak bir yapüanmaya ghmiştir. Gülen, bu yöntem ile 10 yü içinde Türk Süahh Kuvvederi içinde söz sahibi oiacağı bir konuma geüne- yi ptanlaınaktadır." Iddianamede, Maltepe Gülen örgütienmesinin stratejisiAMACI: Devletin tüm sistemierinde tslam hükümlerinı egemen kılarak teok- ratik bir tslam diktatörlüğünü kurmaktır. Gülen, demokratik usuller ile ılımlı Islam görüntüsü ile kamufle edilmış yöntemi, toplumun önemli bir kısmı tarafindan ka- bul görmesıne neden olan yurtiçi ve yurt- dışındaki okullan vasıta olarak kullanma- sı, Papa ile görüşerek sadece Türkiye'de değil dunyadaki Müsiümanlan yönetme- yi amaçlayan ruhani liderliğe olan ilgisi, siyasi partı, kişi ve bazı devlet kadrolan tarafindan kabul görmesi nedenıyle hede- fme ulaşmada devlet rejimini istismar et- mesi, dini ve siyasi yapısını sürekli canh tutan kaynagı belirsiz fınans desteğı ile ül- kemizdeki en güçlü ve etkin ırticai yapı- lanma olarak değerlendirilmiştir. yTRATEJtSİ: Bünyesinde bulunan va- bf, okul ve dershanelen kullanarak eğitıl- miş gençlerden oluşan bir taban oiuştur- mak. Devletin bütün kadrolannda, bürok- rasıde, Milli Eğium Bakanlığı ve emni- yette kadrolaşmak. Yurtdışmda, Türki- ye'de kurulacak siyasal tslam'a sempati ile bakacak bir gençlik oluşturmak. Gülen semavi dinlerin temsilcileri ile başlatüğı diyalog vasıtası ile "DdnyaDinierBiriği" adı altında bir oluşuma zemın hazniamış ve bu oluşum yönünde tslam dininin tem- silcısı olma yönünde uluslararası alanda izlenen ve karşüıkh çıkarlara dayanan bir stratejinin ilk sayfalanm açmıştır. TEŞKtLAT: Teşkılatın başı Fethullah Gülen, daruşman kadrosu, şehir imamla- n, esnafı organize eden imamlar, semt- lerden sorumlu imamlar, ev düzeyinde görevli imamlar, bireyleri kontrol eden imamlar. Gülen, öğrencilerin örgütlenme- sine özel bir önem vermektedir. Gülen ya- pılanmasının özünü teşkıl eden ışıkevle- rinde tecrübesiz öğrenciler, kendılerini Gülen'e tam birtesnmiyete götürecek egi- timden geçmektedir. STVASİ HEDEFLERİ: tleride devlet yönetimini kontrol altına alabilmek için kısa vadede tüm kadrolara yandaşlaruun getirilmesi veya bu kadrolan işgal eden- lerin kendisine baglanmasını hedeflernek- tedir. Uzun vadede eğitim sektöründe yo- ğun bir faaliyet göstererek teşkilatlanma ve kadrolaşmayı yaygınlaştırmayı amaç- lamaktadır. Ilımlı ve modern imajı ile si- yasi partiler ile hatta Atatürkçü laik kesim içinde desteğini arttırmaya çalışmaktadır. Böylelikle TBMM'de yandaşlannın mut- lak çoğunluğu elde etmelerinı saglarken hedeflediği teokratik diktatörlüğe yumjt. şak geçişi sağlamak için başkanlık siste- mini desteklemektedir. yurt geneunde 88 vakıf, 20 demek, 128 özel okul, 218 şirket, 129 dershane ve yak- laşık 500 öğrenci yurdunun yanı sıra biri tngilizce ol- mak üzere 17 yayın organı, ortalama 250 bın tirajlı ga- zete, televızyon istasyonu, ulusal düzeyde yayuı yapan 2 radyo istasyonu, faizsiz fınans kurumu, bir sigorta şirketini denetımi altında bulundurduğu kaydedildı. Gnıbun 1992 'de başlattı- ğı yurtdışı açıhmı sonunda 35 ülkede 6 üniversite ve yüksekokul, 236 lise, 2 il- kokul, 8 yabancı dil ve bıl- gisayarmerkezi, 6 üniversi- kaydedildi. TSK'ye karşı Gülen grubunun uyguladı- ğı politika "hoş görünme, Türk Süahh Kuvwtleri'ne karşı ban poütikaalardan ahnmıs taviderle poBsi güç- lendirme, böyiece denge sağlama, eHdnleştigi poüs camiasını gerektiğinde Türk Sflahh Kırv\etieri'ne karşı knlbuuna'' olarak de- ğeriendirildi. tddianamede, orduya sızma yöntemleri anlatıldı: "Fethullah Gülen tara- findan, süahh kuvveüer içinde yapdanabflmek ve ileride etkmBğe kavuşabfl- mek amaayla yeni projder Askeri Lisesı ögrencileri- nin zaman zaman bazı ev- lere gidip irticaı faaliyetler- de bulunduklan beUrtilerek iki olay kamt olarak göste- rildi. tstıhbarat üzerine 13 Mart 1999 tarihinde gidilen bir evde Murat Yanık. Mustafa Soysal adlı Malte- pe Askeri Lisesı öğrencile- rinin bulunduğu belirtılen ıddianamede, evdeki ara- mada Gülen'e ait kasetler, kitaplar ve Said-i Nura'nin kitaplanmn ele geçihldiği kaydedıldi. Aynı nedenler- le yapılan bir baskında Ni- yaa Coşkun, Safih Çavdar adh Maltepe Asken Lısesi 6 Giîlen zeıı^iıı sever' • Baştarafi 1. Sayfada naklan şöyle anlatıldı: • Gülen, müminlerin zengin olma- lannı şart olarak görmektedir. Ancak, şahıslann tek tek çok zengin olmala- nndan zıyade büyük sermayeli, ancak çok ortaklı şirketlerin kuruluş şeklin- de bu görüşünü uygulamaya koymak- tadır. Çünkü çok zengin olan kişi, dünya işleri ile uğraşmaya önem ve- rerek hedeflere ulaş- ma yolundaki çalış- malannı aksatacak- tır. • Gülen grubunun büyük bir gayrimen- kul varlığı vardır. Bu gayrimenkullerden yüksek rakamlara varan kira geliri elde etmektedir. örne- ğin, gruba bağh Ak- yazılı Vakfi'nm 23 ilde çok miktarda konut, dükkân, büro, okul, mağaza, ders- hane, yurt binası bu- lunmaktadır. • Gülen grubunun siyasi partilere siya- si destek sağladığı yolunda duyumlar mevcuttur. 1997 yıh Eylül ayında kendi- sine bağh Asya Fi- nans kurumu devlet- ten 553 milyar lira teşvik ahmşar. Bu i- ki husus birlikte de- ğerlendırildığınde finans desteğı için siyasi partüeri ve bü- rokratlan kullandığı, böyiece bu kışiler vasıtasıyla devlet imkânlanndan ya- rarlanmasına göz yumulduğu sonucuna vanlnuştır. • Gülen eğıtıme fınans sağlamak amacıyla kendisine bağh kişi ve ku- ruluşlardan vergikndirme adı altında aylık ve yıllık aidat toplamaktadır. Ozejlîkle Gülen'in Kazakistan'daki okullan için Denizli'deki taraftarla- nnca 1 milyon dolarlık kaynak akta- nldığt, Aiyon, Malatya, Kayseri ve tz- mir ülerinde de bu yolda faaliyet yü- Nurculuğun geçmişi ANKARA (Comhuriyrf Böro- » ) - KUTUCUSU Said-i Nursi olan Nurcuhıkhareketi, 1955-1957yd- lannda Kuran ve Nur risalelermin yazılışı nedeniyle aralanndaçtkan tartışmanın ardından parçalandı. Günümüzde buhareketin gruplaş- ması "Gazetedter, şaraafan; Fet- BolanGöleiKienttaciar" adla- nyla sıralanıyor. DGM Savcısı NohMcteYaksd, Nurculuğun, la- ik cumhuriyete ve Atstnfc'e baş- kaldın olduğunun anlaşüması için Nur risalelerine bakıbnası gerekti- ğine dikkat çekiyor. DGM savcısınm iddianamesin- de, Nurculuğun tanhsel gebşimi aynntılı olarak anlatıldı. Nurcuhık hareketininkunıcusu Said-iNursi, 1873'te Bitlis'in Hizan ilçesinin Nurs köyünde doğdu. Nursi, meş- rutiyetin ilanından sonra Bıtlıs ha- vansinde "ştytBk* faaliyetlcrine başladı. tstanbul'a gelerek siyasi faaliyetlere kaöldı. ıddianamede, IsOklal Savaşı sırasında Anka- ra'nın halıfeyi kurtaraeagı inanay- la Ankara'ya geldıği, ancak laik bir devlet düzenınin kunüması ve cumhuriyetın üanı üzerine Anka- ra'yı terk ederek Van'a gittiği ve 23 Mart 1960'ta Urfa'da öldüğü annn- satddı. Nursiciler "Okayoca* vc "Ymna" olarak ikiye aynldı. 1969'dan sonra "OknyncB" içinde yer alan Gülen grubu aynldı. FetBoiah Güknın her fırsatta Said-iNursi'nin"müridT olduğu- nu ortaya koyan sözler söykdiği- ne işaret edilen iddianamede, Gü- len'in kitaplanndan yapılan alınü- laria Said-i Nursi'nin devamı oldu- ğu ortaya konuluyor. Gülen, "Fi- sridaBFada2" adh kıtabında şöy- le diyor: tRİznide f ıridtbir amita: Eğer Bedmca- ra» saİBk soİBk û&enİB dört ok ynuB» mesajlannı arad^H z»- man, OBD anfanvcak birkaç yiz ^~ dm dâsüBceJeröıdeo&a destekoia- biseydi, ihdmri bugİB en aB(eienkndahazengm,ea raodera şvedaİMiaonradMi kmyngaıcı- o yola ta «snn bafmda gjri- miş vc bagünkâ proUemlerin pek çoğv ie karpfaçmaanş otacaklık. YmedeberşeyerağmeDHinftB>iz.n Gülen, "Faaldan Fasria 1" adlı kitabmda ise, "Risalelerieğerhak- kı ie anbssydık, medrese ve tek- kderbeldeBMİverirdr diyor. rütüldüğü bilinmektedir. • Yurtdışındaki üniversite, orta de- receli okul, ilkokul ve dil eğitim mer- kezlerinden büyük gelir elde etmek- tedir. Bu gelirlerin, bu kurumlann fi- nansmanı ve geliştirilmesinde kulla- ruldığı düşünülmektedir. • Işık Sigorta, Asya Finans gibi bü- yük kuruluşlann gelırlen, tş Hayatı Dayanışma Demeği ve Genç tşadam- lan Derneği bünyesin- dekı işadamlannın ba- ğışlan da Gülen'in fı- nans kaynaklan ara- sında büyük yer tut- maktadn-. • Dış güçlerin Gü- len'e verdikleri yurtdı- şı desteği karşılığında onu kendi menfaatlan doğnıltusunda yön- lendirmelerinin kuv- vetle muhtemel oldu- ğu unutulmamalı- dn-.Gelir kaynaklan- nm incelendiği bö- lümde Gülen, toplat- ma karan çıkanlan "FasddanFasıla''adlı kitabmda, kırkta bir oranındakı zekâtla bir şey yapılamayacağını belirterek "Bugün bi- rer umut kaynagı bu insanlar,evterinm,ara- babrmm, fabrikalan- mn anahtarlanm, ta- pularmı getirip bize takdhn etmekte\t iste- rttgini? yere kııllanın demektedir'' diyor. Gülen, mümınlerinin yurtiçindeki ve yurtdı- şuıdakı servet yollan- nı keşfedip zengin ol- malannı koşul olarak getiriyor. öğrencilerinin evde yaka- landıklan, burada da Nurcu kitap ve kasetlerin bulun- duğu anlatıldı. Ecevit'e gizü eleştiri Başbakan Ecevit'in üstü kapalı olarak eleştinldiği iddianamede, şu değerlen- dirmeye de yer verildi: "Tarikat okullannı öv- mek son zamanlarda moda haline gelmistir. O\sa bu oknBarda yetişen kadrolar- la siyasi tslam'ıniktidar ya- pdması hedeflenmektedir. Bu itibarla tarikat okuDan- na destekverenler Atatürk- çü olamazlar. Çizilen hoşgö- rü ve banş tabJobnflebaa devlet çevrelerini etkfleyen Gülen, hedefine uiaşıncaya kadar kamuoyu faahŞede- rine destek verdiği imajmı yaratarak tophunun gerçe- ği görmesinin önünü, ıhmh görünüşü ve demokrasi şemsiyesine sığınarak kes- mektedir. Cumhuriyet dü- zenine 'kefere düzeni' di- yen bu şahıs, bugün bu dü- zeni ister görünerek bazı ke- sjmleri budavranışına inan- dırabümektedir." Gülen'in oluşturduğu ör- gütün, devletin laik yapısı- m yıkmayı amaçladığma işaret edilen iddianamede şöyle denildi: "tstişare ko- rulu, bölge imamlan, şehir imamlan, semt imamlarv ev imamlan gîbifllegalya- pdanmayla bütün ülkeyi bir ağ gibi sarmışnr. Yine bu fl- legal yapüanmaya bağfaota- rakyurtiçinde ve yıutdısın- da legal görünüşlü şirket, okul ve vakıflara sahip bu- lunmaktadu-. Bu legal ve il- legal vapüanmasıflebüyik ve güçlü görünüm arz eden örgüt, halk üzerinde bir ma- nevi cebir ve baskı yarat- maktadır." Ankara DGM Savcısı Yüksel, Gülen hakkında "brik de\ let yaptsını degişti- rerekyerine dini kuraDara dayah bir devlet kurmak amaayla yasadışı örgüt ku- rup bu amaç doğnıltusunda faanyetlerde bulunduğu" gerekçesiyle Terörle Müca- dele Yasası'nın 7. maddesi- nin 1. fikrasının birinci tüm- cesine göre 5 yıldan 10 yda kadar ağır hapis cezası iste- di. Savcı, Türk Ceza Yasa- sı'nın "Müsadere" başhklı 36. maddesı uyannca Gü- len'in "emanette bulunan suç eşyalanna" el konuhna- sım talep ettı. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada lu'nun 30 Ağustos kokteylindeki değerlendirmeteri, son iki MGK'nin gündeminden önemli bir demeti içe- riyordu. Yanıtı aranan soru şu: - Hükümet, Meclis'ın açılısından hemen sonra trti- caya ve bölücülüğe bulaşmış devlet memuriannın ka- mu hizmetinden uzaklaştınlmasını öngoren KHK'yi ya- salaştırabilir mi? Bizce, böyle bir sorunun sorulması bile başlı başı- na rejim krizi! Rejimi korumak için bir yasal hazırlık ya- pılacak; bu, rejimin kalbi Meclis'ten geçmeyecek! Bundabirterslikvar! Aklın yolu şu: Hükümetin ekime dek sağlıklı bir çalışma yapması, ucu açık KHK'yi daha net ve gerçek hedefe yönelik hale getirmesi ve Meclis'in bunu yasalaştırması... Aksi halde, "laikliğı koruma krizi" kronikleşecek. Ikinci konuya geçelim... Fethullah Gülen'le ilgili tar- uşmalar, dün beklenen davanın açılmasıyia yeni bir bo- yut kazandı. Gülen'le ikjili hukuksal zemine dayalı da- va, olayın siyasi ve toplumsal boyutunu da etkileye- cek. Hukuksal tartışma, tutuklama karan ile birlikte başladı. DGM'ler arasında gidip gelen Gülen dosya- sında son durum şu görünüyor Tutuksuz yargılama... Gülen'le ilgili iki DGM'den iki ayn karann çıkması, davanın daha başlangıçta, "güçler çekişmesine" dö- nüştüğünü ortaya koyuyor. Dün açılan dava Gülen'in şahsında, Islamı kullana- rak siyasal iktidan ele geçirmek isteyenlere karşı önemli bir duruşu göstenyor. Yargı sistemimizi yaralayıcı bir değerlendirme yap- mak bizi de yaralar. Ne var ki 20 günde iki ayn karar çıkması şu soruyu öne çıkanyor - Hangi hu-kukla hareket ediliyor? FP davası... FP ile ilgili davanın normal seyri, ekimde karar çıka- bileceğini gösteriyor. Anayasa Mahkemesi raportörü işlevini tamamladı, raporunu sundu. Bize ulaşan ha- berter şu yönde: Raporda, durum ortaya konuyor. FP'deki kaç mil- letvekiiinin RP kökenli olduğu listeleniyor. FP'nin son dönemdeki çalışmalan konu ediliyor. Yorum kısmında ise bağlayıcı bir durum yok. Raportör, yorum yerine du- rum sunmuş, işin içinden çıkmış. Top yüksek mahke- me üyelerinde. FP'ye bir sürpriz de Avrupa Insan Haklan Mahke- mesi'nden (AİHM) geldi. AİHM, Erbakan için yapılan, "Bu kişi yaşlıdır, önemli bir siyasetçidir, hapsegirme- melidir" başvurusunu iki kez reddetti. Erbakan'ın ce- zaevine girmemesi için yapılan çalışmalar neredeyse, "Bu kişinin ceza ehliyeti yoktur" noktasına gelecek! FP'liler bu görünüm karşısında şaşkın. Anayasa Mahkemesi raportörünün yorumsuz raporunu "kendi- lerine yontma" çabasındalar. Mahkemenın kapatma karan vermesi halinde şu sorunun yanıtı önemli olacak: - Kaç kişinin milletvekilliği düşecek? Rakam çok az olursa Fazilet Partisi'nin yerini Asa- tet Partisi alır, yollanna devam ederler. Kapatma kara- n çıkmazsa FP'liler meydanlara daha farklı çıkacak: "Türkiye'nin en temiz partisi biziz. Işte kapı gibi mahkeme karan. Bundan böyle bizi kimse suçlaya- maz..." FP'yte ilgili her türtü kararsiyasetin seyrini etkileyecek. Yukanda özetlediğimiz 3 konunun ortak noktası şu: Laikliğin korunması! Her üç konunun filizlendiği yer şu: 28 Şubat kararlan... Tabloşu: Son 50 yılda verilen ödünterin ortaya çıkardığı so- nuç... Gelişmelere "gûnlûk habetier" gözüyie değil de ta- rihsel derinlik içinde baktığımızda, önümüzdeki ekim- de yaşanacaklar 21. yüzyılda yürüyeceğimiz yotu da biçimlendirecek... balbay@cumhuriyetconi.tr KULTUR • SANAT O.212 293 89 78 (3 HAT) nAUMIIESII/USıu BayodluPERA (251 33 40) 12 00-14 1S-163O-18 45-21 OO Kaâltctİy MOOA (337 0128)1115-13 30-16 00-18 30-2115 Anfcam «JZ1URMAK (425 53 93İ 12.15-14 3O-16 45-19 00-21.15 iânlrKONAK (483 2191)12 15-14 30-16 45-19 00-2115 İlanlarınız için: 0212.293 89 78 Kadıköy ATLANTIS Beyoğlu ALKAZAR (336 06 22) 11.00-13.3016 00-18.30-21 15 (293 24 66) 11.45-13.3015.30-17.15-19.15-21.00
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear