25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 EM.ÜL 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA ır 17 Paralı yürüyüş Milli Eğitim Bakanlığı Okuliçi Beden Eğitimi Spor ve Izcilik Dairesi, 1991 yılından beri "Büyük Izci Zafer Yürüyüşü" dûzenliyor... 15 Ağustos'ta Kocatepe'den ve Türk-lslam sentezi gereği Malazgirt'ten başlatılan yürüyüş, 9 Eylül'de Izmir'de bitiyor... Otobüslerle yaptlan •yürüyüş'e bütün ilterden izci gruplan kattlıyor... Izcilerin yürüyüşe katılması o kadar kolay değil... Katılım için il milli eğitim müdüıiüklerinin, Bakanlığa en az 500 milyon lira ödemesi gerekiyor... Müsteşar Yardımcısı Necdet Özkaya'nın yaztsına göre toplanan para "izcilerin ve izci liderlerinin hareket planı doğrultusunda izmir'e ulaşımlan ve çıkması muhtemel sorunlann çözümü"nde kullanılıyor... Paran yoksa izcileri niye yürütüyorsun? Paralan toplayıp yola çıktın, yolda "muhtemel sorunlar" çıkmayınca topladığın paralar ne oluyor? Elektronik posta: som@posta.cumhuriyeLcom.tr Tet: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Özel dershanelerde türban takılmayacakmış.. "Devletin okullan ne aüne durvvor!" ünya Barış Günü, 36 milyon insanın yaşamı- na mal olan Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra savaşı kazananlartarafından yaratıldı dünya- da ve Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra bir o ka- dar insanın yaşamını yitirdiği 80'e yakın savaş çıktı ay- nı dünyada. Bugün Dünya Banş Günü... Kutlu olsun dünyaya! Hiç kuşkunuz olmasın, banşın günü olduğundan be- ri daha çok silah üretildi, daha ölümcül silahlar yapıldı, insanlan yok edip binalan yıkmayan bombalar bile ge- liştirildi; savaştan sonra banş içinde yaşayacaklar yı- kıntılaria uğraşmasın diye! Dünyada banşın günü olduğundan beri dünya ulus- lannın silahlanmaya en az 5 trilyon dolar yatırdığını he- saplamış uzmanlar... 5 trilyon dolann Türkiye'de yanındaki 18 adet srfıria kaç lira ettiğini ancak uzmanı bilir... Bir de bu paranın handiyse yüzde 90'ını, azgelişmiş Barış ülkelerin harcıyor olması yok mu; insanlann yiyecek ekmeği yokken, çocuklann gidecek okulu yokken, has- talann ilacı yokken... Amerika gibi zengin olsalar neyse... Yıne uzmanlann söylediği, atom bombasını patlattı- ğından beri Amerika Birteşik Devletleri'nin nükleer si- lah teknolojisine harcadığı para 6 trilyon dolara yaklaş- mış... Sovyetler'in ne harcadığı fazla bilinmiyor ama bir ara kişi başına 200 dolardan fazla askeri harcamayla kendini tükettiği ve sonunda dağıldığı biliniyor! Bugün Dünya Banş Günü... Söylevlerverilecek... Şu uzmanlar var ya, silahsızlanma üzerine en ateşli ve en güzel söylevlerin, dünyanın açık farkla bir numa- ralı silah satıcısı Amerika Birieşik Devletleri'nde verildi- ğini söylüyoriar; savaş mı çıkartmak istiyoriar ne! Savaş... Yoksa yeni savaşlar o kadar kötü değil mi? Düşünsenize... Körfez Savaşı'nda Bağdat'ın bomba- lanmasını televizyondan naklen izlerken kimin kılına za- rar geldi ki! Ikinci Dünya Savaşı'ndaki bombalama görüntülerini yansrtan belgesellerdeki kadar kötü müydü görüntü? Bir kere siyah-beyaz değil, renkliydi her şey! Hiç kan yoktu... Aynen Irak'ın, kimyasal silahlarlaöl- dürdüğü insanlann fotoğraflarında olduğu gibi... Bugün Dünya Banş Günü... Dünya Banş Günü, 36 milyon insanın yaşamına mal olan Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra savaşı kazanan- lartarafından yaratıldı dünyada ve Ikinci Dünya Sava- şı'ndan sonra bir o kadar insanın yaşamını yitirdiği 80'e yakın savaş çıktı aynı dünyada. . _. Kutlu olsun... Yeter ki insanlar söylevlerle mutlu olsun! SESSİZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Hiç olmazsa kendi kendinizle banşın, 1 Eylül Dünya Banş Gûnü'nde... Devletin büyük tahsilat operasyonu Tokat'ta 25 Ağustos sabaha karşı sa- at 05.00 sulannda bir astsubay baş- çavuşun komutasındaki jandarma ti- mi, zırhlı araçla geldiği merkeze bağ- lı Emirseyit beldesinde bir evi kuşatı- yor... Kuşatılan evin kapısı çalınıp aranan şahıs için gerekli uyan yapılıyor: - Jandarma! Çabuk dışan çık! Ev halkı, uykulu bakışlaria kapıya çıkıyor... Aranan şahsa giyinmesi söyleniyor ve derdest edilip zırhlı araca bindirili- yor... Evdekiler telaşa kapılıyor ama ara- nan şahıs, zırhlı aracın içinde komşu beldelerden kendisi gibi toplanmış başka şahıslan da görünce biraz ra- hatlıyor... Jandarma timi ele geçirdiği şahıslan mesai saati başlayın- ca Tokat Cumhuriyet Başsav- ( cılığı'na götürüyor... Suçlan yüzlerine karşı bildirili- yon Hakkındaki ödeme emrini yerine getirmemek. Bizim 'şahıs' hemen gidip ödeme- yi yapmak istiyor ama izin verilmiyor... Çünkü... Ya kaçarsa! Devletin istediği parayı bir yakını aracılığıyla Maliye'ye yatınp makbu- zunu gösterince serbest bırakılıyor... Ödeme emri kaç para mı? Devletin, sabaha karşı jandarma operasyonu ile ancak tahsil edilebile- ceği kadar çok büyük para... Tam 2 milyon 123 bin 333 lira. Cepheleşmeden TartLsahilıııek Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMtR KHK tartışmalan bir süre her şeyi geri planda bıraktı. Gazete sayfalan, yorumlar, yargılar, suçlamalar destek ve karşı duruşlarla dolup taş- tı. Boğatdır ki köşe yazarla- n kendi meşreplerine göre yaklaşıyortar soruna. Ylne beklendiği gibi bir cephe- leşme oluştu. Yargıtay Baş- kanı'nın açılış konuşmasın- da olduğu gibi, 28 Şubat ve MGK gibi, 312.madde tartış- malannda olduğu gibi. Taraf- lar demokrasiye, hukuka ve insan haklarına kendilerinin sahip çıktığını öteki cephe- nin ise buna karşı durduğu- nu ileri sürüyorlar. Aynı ga- zetede bu zıt fikirleri ileri sü- renleri okumak mümkün. Bu daima böyle olagelmiştir. Ben, en çok demokrasi, in- san haklan, hukukun üstün- lüğü konulannda hiçbir iddi- ası olmayan, geçim derdin- deki sade vatandaşın duru- munu düşünüyorum. Onlar, doğru olanı, kendilerinden yana olanı nasıl anlayacak- lar. Kaldı ki sadece onlar de- ğil, okur yazar, mürekkep yalamış insanlar için de ko- lay olmuyor bu aynmı yapa- bilmek. Işte son kararname bir kez daha böyle bir duru- mu ortaya çıkardı. Çok sa- yıda yazar, bilim adamı, hu- kuk otoritesi çeşitli argü- manlarla karşı cephelerde yer aldılar. Ama bakın, soru- na ille de bir kutupta yer al- madan tarafsızca, soğuk- kanlılıkla bakanlar da var. Sorunlan böyiesine kördüğü- me dönüşmüş bir ülkede bence asıl onlar yol göste- rici, aydınlatıcı oluyorlar. He- men hücuma geçmiyorlar, kavga etmiyor, dediğim de- dik bu işi en iyi ben bilirim, ötekiler saçmadır, cahilce- dir, haincedirdemiyoriar. Ba- kınız onlardan sadece birin- den bir alıntı (*): Son tartışmada her iki ta- raf, cumhuriyetin temel nite- liklerinin bir bütün oluşturdu- ğunu unutmuştur. Anayasa, Türkiye Cumhuriyeti'nin la- ik ve sosyal, hukuk devleti olduğunu söylüyor. Yani, cumhuriyet aynı zamanda hem demokratik devlet hem de laik devlet, sosyal devlet ve hukuk devleti olmak zo- rundadır. Bunların her biri tek başına benimsenmeye layık ve korunmaya muhtaç- tır. Ama asıl korunması ve benimsenmesi gereken, bunlann bütünlüğüdür. Yani, biri olmadan öbürünün de- ğeri olamaz, birinin zedelen- mesi öbürlerini de zedeler, bi- ri yıkılırsaötekiler de yıkılışa sürükleni.. Ne kadar doğru değil mi? Taraflar ve cepheleşenler, özellikle kendilerini demok- rasi sevdalısı sayanlar bu bütünlüğü göz önünde tut- mayı ve buna öncelik verme- yi başarabiliyorlar mı? Çok kuşkuluyum. Yazık ki iki yü- ce makamda öturan iki de- neyimli insan, bu bütünlük anlayışını topluma yansıt- mamış ve bu çalkantıya yol açmışlardır. Demokrasi ve insan hak- lan ile ilgili tartışmalarda bu eksiklik sık sık göze çarp- maktadır. Bir dikkat çekici nokta da şu sanınm... Geliş- meler ne yönde olursa ol- sun taraflar kendi konumla- nnı ve cephelerini çeşitli ras- yonalizasyonlara başvura- rak inatla ve ısrarla koruyor- lar.. Yıllar içinde ortaya çıkan bazen çok şaşırtıcı ve kay- gı verici gelişmeler karşısın- da "benim demokrasiyi sa- vunma adına ileri sürdükle- rimin gerçekçi olmadığı an- laşılıyor" diyebilen açık yü- rekli bir insana kolay kolay rastlamıyorsunuz. Tabii ben, bu yazıda büyük bir pişkin- likle soldan çark edenleri, sırtını yeni dünya düzenine dayayanlan değil tam bir iyi niyet ve içtenlikle takıyyesiz ve gerçekten demokratik la- ik ve sosyal hukuk devleti idealini benimseyen, bunun savaşını veren insanlan söz konusu ediyorum. Onların cepheleşmesini esef verici bir olay olarak karşılıyorum. Türkiye gibi milli geliri kişi başına 3000 doları bulma- yan, gelir dağılımının alabil- diğine bozuk ve adaletsiz olduğu, toplumun önemli bir çoğunluğunun yurttaşlık bi- lincine ulaşamadığı ekono- mik yetersizlik kadar eğitim fukaralığının geçerli olduğu, dışardan gelecektürlü çeşit- li oyunlara açık bir ülkede demokrasiyi savunmanın hu- kukun üstünlüğünü, insan haklarını sağlamanın çok ama çok çetin bir uğraşı ge- rektirdiğini, bunun için hazır ve kolay formüller, yasalar, kararnameler bulunmadığı- nı düşünüyorum. Soysal'ın sözünü ettiği bütünlüğü dik- kate almadan, ona öncelik vermeden 28 Şubat'a karşı çıkmanın, demokrasiye hiz- met olduğunu ileri sürmeyi ciddi biryanlışlıksayıyorum. İyi niyetli demokrasi se- verlerin, önümüzdeki engel- leri çok iyi saptamalan ve bir- birlerini suçlamak yerine an- layarak tam bir dayanışma içinde kararlılıkla yol alma- lan gerekiyor. O Mümtaz Soysal, Hürriyet 23 Ağustos 2000. HAYVANLAR İSMAIL GÜLGEÇ lgulgec@yahoo.com KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicakin turk.net ÇİZGtLlK KÂMÎL MASARACI ZP > > • KEDt LEVO APTÜÜKA TARİHTE BUGÜN MÜJMTAZ ARIKAN 1 Eylül MUSTAFA KEMAL 'İN UNLU BUYRUĞUİ 13Z2 P£ BUGÜN, GAZİ MUSrAF* KEMAL., ĞUMÜ {/EgMİŞTİ- SO AĞuGTOSTAKÎ &4Ş- KOUL/rANUtC &AFEGİUİN AKPtNOAU, YU- YA SAŞLAAAIŞT7. TÜÜK SÛVAe/LE£i AR- KA YOLLARt K£S£/ej££N, MUŞTHFA KEMAU, A&TIK CİOOİ BİR DÜŞMAN Kuyverf <ALMAPtS(Ni AfjLAwç7~r.. TÜKKtYE BÜYÜK MıLLET MECLİSİ oG.- DULARl" OİY£ 8AŞIAYASJ BUYÜUSUNU İŞT£ BU SIIRADA VEKMİŞrİ- EISLTBSİ &ÜN, YUNAN BAŞfCOMl/niHJI 7T&.İK0PIS TBSUM OLACAKTt.. ANKARA...ANKA... MÜŞERREF HEKİMOGLU Havuzbaşında Türküler ve HalaylarÖnce Tahir Hoca'nın kızı olarak tanıdım onu. Son- ra Orient Club'ın kurucusu, yöneticisi, Ege'nin doğal güzelliğini, kültür varlığını değerlendiren, kalbi güzel çarpan, coşkusu güzel taşan, turizm dalını güzel ye- şerten bir kişi, bir öncü olarak belleğime yerleşti Bir- sel Lemke. Güç koşullara karşın umudunu yitirmiyor, inandığı değerler doğrultusunda savaşını sürdürüyor. Elbet kolay değil, turizm politikası, yönetimde çeliş- kiler bir yana, Körfez'in mavisini kirietmek, zeytinlik- leri taşa döndürmek, uyduruk sitelerle umutlan sol- durmak çabaian doruklara tırmanıyor durmadan. Genç kuşaklann geleceğı de hızla karanyor. O karaımayı ka- nıtlayan ilginç belgeler, raporlar arasında bir gün ge- çirdim hafta başında. Filmler izledim, genç yetenek- ler tanıdım. Başarılannı saygıyla selamladım. Önleri kesilse de yolları kapanmıyor, umutla yürüyorlar ge- leceğe. Siyanürlü altına karşı elleri, eylemleri, Bergamalıla- rın savaşını geniş bir açıdan gördüm o belgelerin ışı- ğında. Tahkim Yasası yeni bir boyut kazandı. Çan Santralı da hayli ilginç çağnşımlara yol açtı, derken UNESCO geldı gündeme, böyiesine bir kirlenmeyle Truva'yı korumak olanağı da yitirilmiyor mu acaba? Bilimsel raporlara göre Ida doruğuna kadar tırmana- cak çevre kırlenmesi, gelecek kuşaklann soluğunu da kesecek giderek. insan yaşamı yüzyılın ötesine gide- miyor, ama bın dokuz yüzlerde doğaya da, kültür var- lıklanna da sonsuza dek sahibiymiş gibi bir yanılgı için- de bakanlar var! Kesmekten, kirletmekten, yok etmek- ten gen kalmıyor hiç! Belki de duydunuz. siyanürlü altınla savaş, Ege'nin karşı kıyısında; Yunanıstan'dada başlamış bulunuyor. Ülkemizde yaşanan deneyi ömek alıyor komşulanmız. Oysa biz, mahkeme kararını uygulamamakta direni- yoruz. Biz diyorum ama halkımız değil, çünküsü var: Altın ürese de halkın yaşamı parlamayacak. Kim par- lıyor, kim karanyor, açık seçik kanıtlıyor belgeler! An- cak belli çevrelerin duyarsızlığı da sürüyor, uyumlu hü- kümetten söz edenlerin çelişkisi de çanoıcı resimler oluşturuyor durmadan. Bakanlar, müsteşarlar ters düşüyor birbirine. Ancak güzel resimler de var. Club Orient'te karşı- laştığım bir okurumuz da çarpıcı bir resim gösterdi ba- na. Trtanic'i anımsatan bir gemi yol alıyor denizde, kap- tan da uyanyor, çok taraflı yatınm anlaşmasına çarp- mak tehlikesi var. Ucu dışarda, gövdesi denizde bir kaya. Tehlikeyi, anlaşmadan bir alıntıyla, dört ve be- şinci maddelerle vurguluyor okurumuz: Yatınm, ser- maye, döviz hareketleh, kâr transferi, doğal kaynak- lar, çevre, gayrimenkul alımı, özelleştirme gibi konu- larda yabancı sermayeye sınırsız özgüriük tanınacak. Bu anlaşma 1998 yılında. Okurumuzun çizdiği resim- de bir de Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın sözleri var. 1923 yılında söylüyor. Yabancı girişimcilere karşı aşı- rı duyarlığın, dahası kuşkunun, bagımsızlığımızı yitir- me korkusundan kaynaklandığını söylüyor. Çok pa- halıya mal olan bağımsızlığı korumanın önemini vur- guluyor. Bu sözlerin gerçeğini yaşayarak öğreniyoruz, ama görevimizi yapmakla övünebilir miyız acaba? Dahası bağımsızlığımız için savaşanlar, şehitlerimiz ra- hat uyuyor mu mezarlannda? • • • Orient Club'daki gün uzadı, havuzbaşında Edremit- li saz ozanı Sinan Saydam'ı dinleyerek geçti akşam saatleri. Izmir'de Ruhi Su adına düzenlenen konse- re gitmedim ama, Sinan Saydam'ın sazı ve türküle- riyle duygusal biryolculuk yaptım geçmişten gelece- ğe. Türküleri Ruhi Su sevdirdi bana. Haikımızın özü- nü, anlatım gücünü, o gücün boyutlannı, onu dinle- yerek yaşadım yıllar boyunca. Sinan Saydam'ın sazı da yeni bir boyut kattı türkü- severliğıme. Aşağıda deniz, dalgalann şarkısı, iğde dal- lannda rüzgâr, türkülerde de dağlara yolculuk var. ölümün hüznü, boynu bükük ölenlerin, açmadan so- lan çiçeklerin, Deniz Gezmiş'lerin, Metin Gökte- pe'lerin soluğu var. Sıvas'ta yananlann külleri uçuyor havada. Ancak mutsuzluğa gömülmüyor havuzbaşın- dakiler. Halay çekıyorlar, Bırsel Lemke'nin beyaz men- dili dalgalanıyor havada. Beyaz kelebekler gibi. Bel- ki de imbatı müjdeliyor. Saz hiç susmadı, ama bir de davulun sesi var. Ne- bil Köseoğluduyuruyor. Kimizaman uçuyor elleri, ki- mı zaman sazın bir teli, kimi zaman gecenın derinli- ğinden bir çağrı. içten bir soluk gibi. Kimi zaman da türküler gibi özsesiyle gümbür gümbür. Saza güzel bir eş, birlikteliği güzel duyuran bir ses olarak yerleşti bel- leğime. • • • Havuzbaşında çocuklar da var. Küçük kızlar dans ediyor, Pir Sultan'ın soluğuyla uyuyor sahncaktaki- ler. Masamızda da kuçük yeğenim Ipek Özgür var, 27 Mayısçılardan Selahattin Ozgür'ün torunu. Yete- nekli birçocuk, resmi çok sevıyor. Sazı da, davulu da, türküleri, halayları da ilgiyle izledi, havuzbaşındaki topluluğu resimledi. Saz ozanı, davulcu, masalar, ko- nuklar. her şey yerli yerinde ama gökyüzünde güneş, yıldızlar ye çiçekler var. Küçük kızın hayalinde türkü- lerle üretilen bir bahçe. Bayram gecesini kırtlar gibi. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 SOLDANSAĞA: 1/ Padişah alayla camiye giderken yol- daki yoksulla- ra onun adına sadaka dağı- 4 tangörevli. 2/ 5 Temel niteli- ğinde olan... Enerji. 3/Vıc- 7 dan... Bir şe- 3 yin esas tutu- lan yüzü. 4/ tskambıl oyunlannda kâğıt atma sırası... Baryum elementinin 2 simgesi... Hatay ilin- o debırırmak. 5/Sağ- görü. 6/ Bireyler ara- sında ortak simgeler sistemiyle gerçekleş- tirilen anlam ve bil- gialışverişi. 7/1961- 8 1967 yıllan arasında 9 Doğan Avcıoğlu yönetiminde yayımlanan haftalık siyasal dergi... Söz, konuşma. 8/ Konut... Birmak- yaj malzemesi... Çıplak vücut resmi. 9/ Mitoloji. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ IX. yüzyılda Azerbaycan'da bir halk hareketi ola- rak ortaya çıkan. dinsel öğelerin yani sıra siyasal öğeleri de içeren mezhep. 2/ Yöntem... Briçte, ka- zanılan her ele verilen ad. 3/ Taşlık yer, çıplak te- pe... Olta ya da tuzağa konulan yem. 4/ Marmara Bölgesi'nde bir göl... Bir nota. 5/ "Dinle sana bir — edeyim/Hatırdan gönülden geçici olma" (Ka- racaoğlan). 6/ Tahıt yığıru... Parmak ya da el kal- dınlarak verilen oy. II Tümör... Doğu Anadolu'da bir göl. 8/ Sürünün önünden giderek ona kılavuz- luk eden koç. 9/ Hamur tahtası... "Pınar — " : Ya- zarımız.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear