13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 AĞUSTOS 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER ye veda ettJ • Haber Merkezi - Önceki gün NTV ve Doğuş Grubu'ndan aynlan, NTV'nin kurucusu ve yayın yönetmeni Nuri Çolakoğlu, dün çalışma arkadaşlanna veda etti. 4 yıi önce başlanan bu yolculukta kendisinin bugün gemiden indığini belirten Çolakoğlu, "Bu süre içinde olanaksız görüleni başardık. Türkiye'de kaliteli bir kanalın yaşayabileceğini gösterdik. Bir haber kanalının seyredilebileceğini gösterdik. Patron müdahalesi olmadığı takdirde yayımcılann neler yapabileceği hakkında çok olumlu bir ömek oluşturduk" dedi. Çolakoğlu, "NTV'de aşağıdan ve yukandan gelen yeni bir yönetim ve üslup oluşturma ısteklerini son derece saygıyla karşıhyorum, ama benim bunu yapmak istemediğimi de biliyorum" diye konuştu. İnternet tercHı edüdi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Oğrenci Seçme Sınavı'na (ÖSS) katılan adaylann sınav sonucunu öğrenmek için ilk tercihleri Internet oldu. 1 milyon 366 bin 659 adayın katıldığı sınav sonuçlan açıklandığında yaklaşık 600 bin kişi, sınav sonucunu öğrenmek için Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi'nin İnternet sitesüıe girdi. Sınav sonuçlannın açıklandığı tanhlerde TÜBİTAK ULAKBlM'de ağ yöneticisi Ilker Temir, UlakNet Ankara yönlendiricileri üzerinden geçen internet trafiğinin analızıni yaptı. Analiz sonucuna göre, İnternet'e erişimlerin yüzde 30.19'u Superonline üzerinden sağlandı. Superonline'ı, yüzde 14.22 ile Ixir izledi. Akkuyu NüUeer Santraiı ihalesi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkıye Elektnk Üretim ve İletım AŞ (TEAŞ) Yönetim Kurulu, Akkuyu NükJeer Santraiı ihalesine katılan konsorsiyumlara birer mektup gönderdi. TEAŞ Genel Müdürü Muzaffer Selvi imzasıyla gönderilen mektupta, "'Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, ekonomik istikrar programına bağlı olarak nükleer programını erteleme karan almıştır" denildi. Mektupta, Başbakan Bülent Ecevit'in açıkladığı erteleme karanmn, Türkiye'nin nükleer enerji programmı bütünüyle reddettiği ve ulusal enerji şebekesine nükleer gücü dahil etme çalışmalannı bitirdıği anlamına gelmediği vurgulandı. AÖL düHomalan veriüyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Açıköğretim Lisesi'den 1995 ile 1999-1./2000-1. dönem mezun olan öğrencilerin dıplomalan dağıtılmaya başlandı. Mezunlar diplomalarmı adres olarak belirttikleri illerdeki Eğitim Araçlan ve Donanım Merkezi Müdürlüklerinden 6 ay süreyle alabilecekler. Diplomalar, mezuniann kendilerine veya noter vekâleti verdikleri kişüere teslım edılecek. Gaziantep Nizip'te Atatürk'ün büstlerini kaldırdı, Atatürkçülerin adlannı sildi DYPTi başkan 'diyet' ödüyor BEKtRŞAHİN GAZİANTEP - Nizip'in DYP'li Belediye Başkanı Coş- kun Özkaya'nın, Atatürk'ün Cumhuriyet Meydanı ve kay- makamlık binası önündeki anıt ve heykelini yerinden sökerek uygunsuz yerlere nakletmesi infıal yarattı. Yurttaşlar, üzer- lerine bez örtülen Atatürk büst- lerinin vinçlerde sallandınla- rak taşınmasını protesto etti. Seçim öncesi gerici çevrelere söz verdiği için büstleri kaldır- dığı öne sürülen Özkaya, Prof. Muammer Aksoy, Bahriye Üçok ve UğurMumcu adını ta- şıyan cadde ve meydanlann isimlerini de değiştirdi. Gaziantep'in Nizip ilçesin- de yurttaslann büyük tepkisini • Yurttaşlar, üzerlerine bez örtülen Atatürk büstlerinin vinçlerde sallandınlarak taşınmasını protesto etti. Seçim öncesi gerici çevrelere söz verdiği için büstleri kaldırdığı öne sürülen Özkaya, Prof. Muammer Aksoy, Bahriye Uçok ve Uğur Mumcu adını taşıyan cadde ve meydanlann isimlerini de değiştirdi. çeken olaylar yaşamyor. Nizip dankarşılanan Atatürk Heyke- Anıtı'nı camiye yaknı olduğu Belediye Başkanlığı'na şeriat- çı çevrelerin de desteğini ala- rak seçilen DYP'li Coşkun Öz- kaya, 28 Temmuz Cuma günü Cumhuriyet Meydanı'nda bu- lunan ve yıllar önce Nizipli bir vatadaş tarafından yaptınlan Atatürk Anıü'm hiçbir neden yokken yerinden söktürerek Birecik girişindeki kavşakta bulunan bir havuzun kenanna koydurdu. Aynı gün kaymakamlık bi- nası bahçesindeki tören alanın- da bulunan ve yapum için ge- rekli para Fak-Fuk-Fon tarafın- li de kaidesinden sökülerek, Atatürk Bulvan sonunda iki yol arasındaki uygunsuz bir bölgeye yerleştirildi. Anıt ve heykel beyaz bezlere sanldık- tan sonra boyun kısunlanna ip geçirildi ve bir kurtancının ar- kasında sallandınlarak taşındı. Bu sırada yurttaşlar arasın- da,"Atatürk'e kefen grydirip saUandırdılar" benzetmelen yapıldı. Camiye yakm diye DYP'li Özkaya'nın Cumhu- riyet Meydanı'ndaki Atatürk gerekçesiyle kaldırttığı öne sü- rüldü. Özkaya'nın seçimler ön- cesi gerici çevrelere büstü kal- dumak için söz verdiği ve bu- nu yerine getirdiği iddia edildi. Kaymakamlık binası bahçesin- deki heykelin önünde de resmi törenler yapılıyordu. Atatürk anıtı ve heykelinin gerekçe gösterilmeden yerle- rinden sökülmesi ve utanç ve- rici bicımde taşınması halkın büyük öfkesini çekti. Nizip Be- lediye Meclisi'nin anıt ve hey- kelin kaldınlmasma yönelık karannın Gaziantep Valili- ği'nce onaylanması yurttaşla- nn öfkesini arttırdı. Yurttaşlar DYP'li başkanı protesto ederken Gaziantep Valiliği, Nizip Kaymakamlığı başta olmak üzere hiçbir siya- si parti ile kitle örgütünün ola- ya tepki göstermemesi ise dik- kat çekti. tsimleri sfldi DYP'li Özkaya, bununla ye- tinmeyerek şeriatçılarca katle- dilen Prof. Muammer Aksoy, Bahriye Üçok ve Uğur Mum- cu'nun adlannı da cadde ve meydanlardan sildi. llçedeki cadde ve sokaklann bazılanna şeyhler ve şıhlann adlan veril- di. Bu adlardan bin de Özka- ya'nın babası ŞıhMehmetÖz- kaya. Tutuklulugu sorun oldu BrükseVde FehriyeErdal sıkıntısı BRÜKSEL (AA) - Sabancı suikastı fa- illerinden Fehriye Erdal'ın avukatlan te- röristin tutuksuz yargılanmak üzere kefa- letle serbest bırakılmasını sağlamak için girişimlerini hızlandırdıklannı bildiririer- ken Brüksel hükümetını oluşturan koalis- yonun küçük ortağı Flaman Halk Partisi (Volksunie) sanığın salıverilmesini ıstedi. Volksunie'nin bazı milletvekilleri, Tür- kiye'ye iadesi reddedilen ve sınırdışı edil- mesine ilişkin karar da Danıştay tarafın- dan askıya alınan Erdal'ın, daha önceki mahkeme kararlan doğrultusunda serbest bırakılması gerektiğini savundular ve ak- si takdirde hükümet knzi çıkartacaklan mesajı verdiler. Hükümetin diğer ortak- lan sosyalistler, yeşiller ve liberaller ara- sında da önemli görüş aynlıklan olduğu ancak teröristin serbest bırakıhnası olası- lığının çok kuvvetlendiği bildiriliyor. Erdal, gelecek hafta, Bruges Mahke- mesi'ne çıkarak tutuksuz yargılanmak üzere kefaletle serbest bırakılma talebini tekrarlayacak. Adli kaynaklar, Danış- tay'ın yakJaşımı ve daha önceki mahke- me kararlannı dikkate alarak teröristin koşullu olarak serbest bırakıhnası olası- lığmın arttığmı ileri sürüyorlar. Belçika istihbarat birimlerine yakın kaynaklar, Er- dal'ın açlık grevi nedeniyle Bruges'deki Saint Jan Hastanesi'ne kaldınldığını ile- ri sürdüler, ancak adli yetkilileT ve hasta- ne yönetimi bu iddiayı doğrulamadı. Davacılar şikâyet dilekçeîerini geriçekince mahkeme Adnan Oktar'a tahliye karan verdL Adnan Oktar tahliye edilditstanbul Haber Servia - Kamuoyunda "Adnan Hoca" olarak bilinen Adnan Oktar ve 36 müridi, "çıkar amaçh örgöt kunnak, örgüte üye ofanak ve tehdh 9e mea£ut sağtamak" suçlanndan 18 yıl hapis istemiyle Istanbul 1 No'lu DGM'de yargılandıklan davada tahliye edildiler. Duruşmada, Adnan Hoca'yı ta- nımadıklannı belirterek şikâyetlerini ge- ri alan davacılardan bazılan, tahliye ka- rannın ardından Adnan Oktar'ın annesi Mediha Oktar'ın eiini öptüler. Davacılardan Güzkk Aydoğmuş ise Oktar ve grubundan hukuken şikâyet- çi oknadığını, ancak "vicdanen kesin- likle şikâyetçi okhığunu" söylerken "Buniar çok kibar, çok nazik insanlar. Şikâyetimi geri abnam için evime çok hoş tetefonlar gekn" dedi. Istanbul 1 No'lu DGM'de, Adnan Oktar'ın elebaşıhğmı yaptığı öne sürü- len grubun 36 üyesinin yargılandığı davaya dün devam edildi. Duruşmaya, 8.5 aydır tutuklu bulunan sanıklar Ad- nan Oktar ve Fırat Devetioğjhı ile tutuk- suz sanıklar Mehmet Atmaca, Emre Çabkoğlu, Adnan Tınarfaoğtu, Cihat Gündoğdu ve Alev Ubşoğlu katıldı. Duruşmada, gazeteci Fatih Artayh, manken Seçkin Pirfler, Tuğçe Doras, Güzide Aydoğmuş, Ühan Ulaş,Makpi- re Vaüoğlu ve Hüseyin Can Aktncıoğ- hı da davacı sıfatıyla hazır bulundu. Duruşmayı aynca Italyan, Fransız ve Ingiliz avukatlar ve hukukçulardan olu- şan bir grup da gözlemci olarak izledi. Karann ardından Oktar'ın annesi Medi- ha Oktar, avukan Erdağ Abakay ile lûks otomobıller kullanan çok sayıdakı kişi Kartal Özel Tip JCapalı Cezaevi önüne ge- lerek Oktar'ın çıkışuu bekledi. Ancak Ok- tar, polis otosuyla cezaevinden çıkanlarak Pendik Çamçeşme Karakolu'na götürül- dü. Oktar'ın daha sonra, askerlikle ilgili bir problemi bulunduğu için Beşiktaş Asker- lık Şubesı'ne götürüldüğü öğrenildi. Adnan Oktar, askerlik şubesinden ayn- lışı sırasında "Adalet yerini buldu. 1-2 g n dmkndikten sonra tfim gerçetderi «çık- bnacağan" açıklamasını yaptı. Istanbul'da hırsızlık olaylan her yıl ikiye katlanırken bu suçlarda ilk sırayı Kadıköy ilçesi alıyor Hırsızlaruı gözdesi cep telefoıdaıiIstanbul HaberServisi-Istan- bul'da hırsızhk olaylan her yıl ikiye katlanırken, bu suçlarda yine ilk sırayı Kadıköy ilçesi ah- yor. Çokkolay satnklan için hır- sızlann son dönemde cep tele- fonlanna rağbet ettiği belirlen- di. Istanbul'da en az hırsızlık Şi- le ve Silivri'de meydana geliyor. Evden hırsızlık daha çok yük- sek gelirli yurttaşlann oturduğu yerlerde görülürken, gasp suçla- n jandarmamn görev yaptığı kırsal kesimlerde yoğunluk ka- zanıyor. Dünyanın en büyük 20. metropolü olarak kabul edilen tstanbul, hırsızlıkta da Türki- ye'nin birinci kenti. tstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü verile- rine göre hırsızlık olayla- nnda ilk sırayı Kadıköy ilçesi ahrken, en az hırsız- lık Şile ve Silivri'de mey- dana geliyor. Hırsızhk türleri görüldükleri yerle- re göre de farklılık göste- riyor. Ev hırsızlığı daha çok yüksek gelirli yurttaş- lann oturduğu yerlerde görülürken, gasp suçlan jandarmanın görev yaptı- ğı kırsal kesimlerde yo- ğunluk kazanıyor. tstan- bul'da türlerine hırsızhk olaylan şöyle: Ev hırsızlığı Ev hırsızhğı en çok Eri- ler, Kadıköy, Bakırköy, Büyükçekmece, Beşiktaş gibi yüksek gelirli yurt- taşlann oturduğu yerlerde görülüyor. Özelliİde pen- cerelerin açık bırakılması ve yurttaşlann tatile git- meleri nedeniyle daha çok yaz aylannda gerçek- leşiyor. Ahşveriş merkezleri ve süpermarketlenn açılma- sıyla bitme noktasına ge- len bu hrrsızlık türü daha çok Sultanbeyli, Küçük- • Istanbul Asayiş Şube Müdürlüğü verilerine göre evden hırsızlık daha çok yüksek gelirli yurttaşlann oturduğu yerlerde görülüyor. Gasp suçlan ise jandarmanın görev yaptığı kırsal kesimlerde yoğunluk kazanıyor. çekmece, Usküdar, Güngören, lar daha çok çalıntı bir arabayla si, kendisini otoparkçı olarak ta- veya kalabalık bir caddede ya- ya olarak özellikle bayanlann çantalannı kapıp kaçıyorlar. Bahçelievler gibi semtlerde gö- rülüyor. Kapkaççıhk Son 1 yılda hırsızlık türleri içinde en çok artış bu suçlarda meydana geldi. Insan trafiğinin yoğun olduğu tramvay, tren is- tasyonlan, vapur iskeleleri, oto- büs duraklan, semt pazarlan, alışveriş merkezleri ile Taksim, Eminönü, Bahrköy, Kadıköy, Üsküdar gibi semtlerde görülü- yor. Bu hrrsızlık türünde hırsız- Oto hırsızhğı Otomobiller daha çok Kadı- köy, Bahçelievler, Küçükçek- mece ve Bakırköy semtlerinde çahnıyor. Otomobil çahna yön- temleri arasında ilk sırayı düz kontak alırken, anahtar uydur- mak, hu^ızın alıcı kılığuıa gir- mesi, deneme amacıyla otomo- bile binmesi ve geri getirmeme- nıtması ile otomobil kiralama şirketinden sahte kimlikle araç kiralanması bulunuyor. Bahçelievler llçe Emniyet Amirliği'nin yoğun çalışmalan sonucu geçen aylarda günde 10- 12 arasında değişik araba hrr- sızlığınm son dönemde 2-3'e kadar düştüğü belirlendi. Oto- mobiller kapkaççılık, sahte ev- rakla satma ve parçalara ayıra- rak satmak amacıyla çalınıyor. Hırsızlar, kilit sisteminin kısa zamanda açılması, düz kontak TAM Direktörü Sen'den Alman Maliye Bakanı Eichel'e mektup 'thalenin geliri aşın sağ eğilimlere karşı kullanılsın' yapılması ve satışrnrn kolay ol- ması nedeniyle en çok yerli oto- mobilleri tercih ediyor. İşyeri hırsızhğı Ticaret hayatınm yoğun oldu- ğu Şişli, Bakırköy, Bayrampaşa, Zeytinburnu ve Eminönü gibi merkezlerde görülüyor. Daha çok beyaz eşya, bilgisayar ve mobilya satan işyerlerinde hrr- sızhk yapıhyor. Gasp Cezası diğer hırsızlık türleri- ne oranla çok daha fazla olma- sına karşın, gasp olaylannda sü- rekli bir artış oluyor. Gasp daha çok jandarmanın görev yaptığı kırsal kesimler olan Esen- yurt, Sultanbeyli, Büyük- çekmece ve Sangazi semt- lerinde meydana geliyor. Gaspta silah ve bıçak gibi aletler kullanılıyor. Haber Merkezi-Türkiye Arastrrmalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen, Ahnanya Maliye Bakanı Hans Eichel'e gönderdiği mektupta, UMTS (Universal Mobile Telecommunications System) cep telefonu lisansı için yapılan ihâleden elde edilecek gelirin yüzde l'inin yabancı düşmanhğı ve aşın sağ akımJara karşı kullanılması için öneride bulundu. Aynı zamanda ekonomi biümcisi olan Şen, UMTS- cep telefonu lisansı ihalelerinin, Ahnanya bütçesine 20 ile 100 milyar Alman Markı arasında ekstra gelir getirmesinin beklendiğini, gönderdiği mektupta da bu konuya dikkat çekerek önerisinin "^obalfcşmedenekleedileB kazancm daha kahcı ve ad3 bir böhışümü sağlamak için bir tedbir okluğunu" belirttı. Prof. Dr. Faruk Şen, Eichel'e gönderdiği mektupta aynca, Federal Almanya'ya sonradan katılan eski Doğu Alman eyaletlerinde kendini gösteren aşın sağ eğilimin, hem yabancılann ve hem de Almanlann var olabihne şansını ellerinden aldığmı söyledi. Şen, bunun yanında, globaileşme sürecinin şans eşitliği ve tolerans kriterleri etrafinda şekillendirilmesi için toplumsal çabalann desteklenmesi gerektiğini vurgulayarak "Ben sadece elde edilecek gelirin yüzde rininasınsağeğUimiereve yabana düşmanfağBta karşı mücadekde kuBanıhnasuu öueriyonım" dedi. Şen, bu öneri için aynlacak paranın kesinlikle bütçeden eksilen bir miktar olarak değerlendinlmemesi gerektiğini, Ahnanya'nm doğusundakı işsizhlde mücadele ve bu bölgeden Alman Hazinesi'ne akan geür vergisi miktarlannın artmasmda dışandan gelecek potansiyel yatmmcılar da önemli roller üstlendiklerini belirtti. Yabancı düşmanlığına karşı mücadelenin sadece polis ve adli kurumlann faaliyetleriyle sınırlı olmadığını beürten Şen, bu mücadeleyi toplumsal düzeyde harekete geçirecek çabalann arttınlması gerektiğini de belirtti. Plaj hırsızhğı Denizeveya havuza gi- renler cüzdanlannı, saat- lerini ve diğer eşyalannı sahile bırakıyor. Seyyar satıcı kılığındaki hırsız cüzdanı veya diğer eşya- lan alıp oradan uzaklaşı- yor. Cep telefonu Her geçen gün cep tele- fonu kullanıcılannın arttı- ğı Türkiye'de hırsızlann son dönemdeki gözdesi cep telefonlan. Bunun ne- deni olarak cep telefonla- nnın çok rahat alıcı bul- ması gösteriliyor. Türki- ye'de bugünkü verilere gö- re 13 milyon kişi cep tele- fonu kullanıyor. Her hafta yüzlerce cep telefonunun çalmdığı ülkemizde çalı- nan cep telefonlan, oriji- nalının alnnda fiyatla çe- şitli yerlerde saulıyor. CUMARTESt ? YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Bilgin ve Bilge... . "Bilgin" ve "bilge", dilimizde aynı kökten türetil- miş iki ayn sözcük. Ikisi de "bilmek" kavramıyla ilgi- li. Ama iki farklı anlamı içeriyoriar. "Bilgin", herhan- gi bir bilgi alanında (bilimsel bir alanda) bilgi-uzmaıv lık sahibi kişi anlamına geliyor. "Bilge" ise genel ola- rak yaşam konusunda olgunluğa erişmiş kişi diye ta- nımlanabilir... Bilge aynı zamanda bilgin olmak zo- runda mıdır? Bunun pek de böyle olmadığını söyle- yebiliriz. Insan herhangi bir (doğal ya da toplumsal) bilim alanında uzmanlaşmadan da, yaşam deneyte- riyle, okumalar ve düşünmelede bilgeleşebilir... Pe- ki, bilgin aynı zamanda bilge olmak zorunda mıdır? Böyle bir zorunluluk bulunmadığını da biliyoruz... Başka bir deyişle, bilgelik bilgin olmanın zorunlu bir koşulu değil... Bu konuda düşünmemin nedeni, Al- bert Einstein'ın görüşlerini içeren bir kitap oldu. (A Einstein, "Yaşam, ölüm, Savaş, Banş, Bilim, Din, Tann ve Diğer Şeyler Üzerine...", Sarmal Yaymevi, Türkçesi: Başak Gündûz.J Yazımın konusunu da bu kitap oluşruracak... ••• Kitabın sonundaki kronolojik dizinde Albert Eins1 tein'ın (1879-1955) bir bilim adamı için oldukça fır- tınalı sayılabilecek yaşam süreçlerini iztiyoruz... Hem kişisel hem toplumsal anlamda birkaç kez koklerden kopuş, göçebe bir yaşam, iç içe geçmiş duygusal yaşantılar ve bilimsel çalışmalar... 1905 yılında, 26 yaşındayken, görecelik kuramı üstüne ilk ve "mo- dem fıziğin gelişiminde bir dönûm noktası" sayılan bilimsel buluşlannı yayımlayan Albert Einstein'ın, 1913 yılında, sonradan ikinci eşi olacak kuzeni El- sa'ya şairce seslenişi, söz konusu kişi Einstein olun- ca yadırgatıcı değil:"... haşan yüregimin günah iş- temeyi sürdürerek mutlu olmasında karariıyım..." Buradaki "günah" sözcüğünü gerçekten de şairce bir mecaz olarak anlamamız gerekiyor... Çünkü sö- zünü erbğim kitapta, Einstein'ın çeşitli zamanlarda mutluluk üzerine söytedikteri, yeterince açık ve tu- taıiı... "Kişisel olarak sanat çaJışmalanyla bağlantı kurmaktan en büyük hazzı alıyorum. Bunlar bana başka alanlarda elde edemeyeceğim kadargüçlü bir mutluluk duygusu veriyor" (1920). "Ben hiçbir za- man huzur ve mutluluğu tek erek olarak görme- dim... Benim yolumu aydınlatan ve bana defalarca yaşamla neşe içinde yüzleşme cesareti veren ülkü- lerlyilik, Güzellik ve Doğruluktur..." (1930). Aynı ko- nuda, yaşamının son yıllannda, 1950'de söytedikle- ri, yine şairce ve düşündürücü: "Yeniden genç bir adam olsam ve nasıl yaşayacağımı tasariasam bi- limci, akademisyen ya da öğretmen olmak istemem. Mevcut koşullarda hâlâ var olan küçücük özgürKh ğü bulabilmek umuduyla muslukçuya da seyyarsa- tıcı olmak isterdim." ••• Einstein'ın düşünceleri içinde "başkalan için ya- şamak" kavramı, denebilir ki en geniş yeri tutuyor ve bu kavramın özveriyte bir ilgisi yok. Çünkü insan cd- mamızm ve mutMuğun koşuludur bu: "Sadece, baş- kalan içinyaşanan birhayat, yaşamaya değerbirha- yattır" (1920). "Eğer bir yaşam, tümüyle kişisel ar- zulan tatmine yönelmisse erya da geç, acı bir düş kınklığına yol açar" (1954). Ya da: "Bir insan kendi yaşamını dikkate alır da türdeşi yaratMannkini al- mazsa o sadece mutsuz değildir, aynı zamanda ya- şamla da hemen hemen hiç uyuşmaz" (1934). Bu sözlerinden birkaç yıl önce, 1930'da yayımlanan "Benim Inancım" başlıklı bir yazısındaki sözterinde ise Einstein'ın toplumcu görüşlerinin temellerini bu- luyoruz: "Her gün, yüz kez kendime, içsel ve dışsal yaşamımın öbür insanlann emeklerine dayandığını, yaşamı ve ölümü anımsatınm ve aldığım kadannı vermeye çalışınm ki hâlâ almaktayım." • • • Kişiliğinde "bilgin"i ve "ö//ge"yi birieştiren Einste- ın, aynı zamanda eylemcidir de. Biyografisinden, 1896'da (17 yaşında!) Alman militarizminden duydu- ğu nefret nedeniyle Alman yurttaşlığından çıktığını ve beş yıl "vatansız" yaşadığını öğreniyoruz... (1901 'de Isviçre yurttaşlığına geçiyor.) "Milliyetçilik", "militarizm" ve"sava?" konulanndaki düşünceleri ol- dukça sert, düşündürücü: "Milliyetçilik bir çocukluk hastalığıdır. Insanlığın kızamığıdır" (1921). "Sana gö- re milliyetçilik, militarizm ve saldırganlığın idealistbir bahanesinden başka bir şey değildir" (1933). "Sürü hayatınm bana en çok batan yanı, askerlik sistemidir... Uygarlığın bu hastalığı, olabildiğinceen büyük htzla kaldınlmalıdır. Emre dayanan kahraman- lık, duygusuz şiddet ve vatanseveriik adına yapılan tüm iğrenç saçmalıklar... nasılsabıria bunlardan nef- ret ediyorum! Savaş bana nasıl aşağılık ve adi geli- yor! Böyle iğrenç birişin parçası olmaktansa parça- lara aynlmayı tercih ederim" (1930). 1925'te Gan- di'yle birlikte "evrensel zorunlu askerlik hizmetine karşı manifesto "yu imzalayan, 19331e Freud'la sa- vaş karşrtı bir manifesto yayımlayan Einstein, "sü- rekli banşın sağlanması için tekyolun bir dünya hü- kümeti" kurulması olduğu inancıyla ABD hükümeti- ni bu yönde etkilemeye çalışıyor. "Uygariık ve insan nesli için tek kurtuluş, uluslann kanun üzerine kuru- lu güvenliğinin olduğu bir dünya devletinin yaratl- masında yatar" (1945). "Bu devlet, uluslar ve hükü- metler tarafından onaylanmış net ve açık biranaya- sa üzerine otunnalı ve saldın silahlannın tek yöneti- cisi olmalıdır" (1946). "Dünya devtetini destekliyo- rum, çünkü insanın şu ana kadar içinde bulunduğu en korkunç tehlikeyi bertaraf etmenin başka yolu yok. Toplu biryıkımdan sakınma gerçeği, diğer bü- tün gerçeklere göre önceliksahibi olmalıdır" (1948). "Eğer dünya devleti fikri gerçekçi değilse o zaman geleceğimizin tek birgerçekçi görünûmü vardır. In- . sanın insan tarafından toptan yok edilmesi" (1948). ••* Artık "geçen yûzy7/" diye söz ettiğimiz, acılı, unu- tulmaz ve hiç kuşkusuz büyük, 20. yüzyılın bu eşsiz "bilgin" ve "bilge'sirun "Tann", "din", "bilim", "dc~ ğa", "etik" vb. kavramlan üstüne ve bu kavramlann birbiriyle ilişkileri konusunda görüşlerini özetlemeye köşe yazımın sınırlan yeterii değil. Einstein'ın bu ya- pıtnı, şu "yaz tatili" günlerinde, okurianma başucu kitaplanndan bin olarak önenyorum... Eğitimcitere "Eğitim ve Akademik Özgürlük Üzerine" başlıklı bö- lümü özellikle, birçok kez okumalannı önererek ve yazımı şu son iki alıntıyla brtirerek: "Bireylerin bozul- masının kapitalizmin en kötü günahı olduğunu dü- şünüyorum... açgözlü bir başanya tapmak için eği- tilen öğrenciye abaıtlı bir rekabet tavn aşılanmak- tadır" (1949). "Bugün insanlann ahlaki tavınannda- ki korkutucu bozulma, yaşamlanmızın makineleş- mesi ve insanlıktan çıkmasından kaynaklanmakta- dır - bilimsel ve teknik mantığın tatsız ürûnleri... İn- san yaşadığı dünyadan daha hızlı soğumaktadır..." e-mail ckk@ixir.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear