13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet tmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç • GenelYayınKoordınatörü. Hikmet Çetinkaya • Yazüşleri Müdürü. Ibra- him Yüdız • Sorumlu Mûdür: Fik- ret Dldz • Haber Merkezı Müdürü: HakanKara tstıhbarat. Cengiz Yüdınm • Ekonomı Özlem Yözak • KuJriır Handan Şenköken • Spor Abdülkadir Yücelman • Makaleler Sami Karaörea • Düzeltme Abdullah Y azıcı • Fotograf: Erdoğan Köseoğlu • Bılg'ı-Belge. Edibc Buğra • Yurt Haberlen Mehmet Faraç Yayın Kunılu İlhan Selçuk (Başkan). Orlmn Erinç, Hikmet Çetinka\a. Şükran Soner. lbrahim Vıldız. Orhan Borsalı, Mnstafa Balbay, HakanKara. Ankara Temsılcısr Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No 125,Kat4,Bakanhklar-AnkaraTel 4i95020(7hat). Faks 4195027 • tzmır Temsılcısı Serdar Kıak, H. Zıya Blv 1352S 23Tel 4411220, Faks 4419117•AdanaTemsücıa. Çeliıı Yigenoğlu, Inonu Cd. 119 S. No:l Kafcl, Tel: 363 12 11. Faks 363 12 15 Müessese Müdürü Üstûn Akmeo • Kooranatör: Ahmet Korulsın 0 Muhasebe BülenıYener 0 ldare. Hüseyin Gürer • Satış: Fazilet Knza MEDYA C: • Yönetim Kurulu Başkanı - Genel Müdûr Gilbin ErdnriD • Koordınatör Reha Iptman # Genel MûdürYardımcısı. SevdaÇoİMiı Tel: 514 07 53 - 5139580-513846O6I.Faks 5138463 Yayunb)iıı ve Basın: Yetıı Gûn Haber Ajansı. Basm ve Yavıncılık \ Ş Türkocağı Cad 39 41 Cagaloglu 34334 Istanbu! PK. 246 - Sı'rkecı 34435 lstanbul Tel (0/212) 512 05 05 (20 hat) Fıks (0,212)513 85 95 www.curnhuriyet.com.tr 5 AĞUSTOS 2000 Imsak:4.13 Güneş: 5.57 Öğle: 13.17 Ütindi: 17.08 Akşam: 20.24 Yatsı: 22.00 ZeMlHko Haüç'te • lstanbul Haber Serviâ -ZekiTriko, 2001 Avrupa Kataloğu çekimlerini, Batı dillerinde "Alün Boynuz" olarak anılan Haliç'te gerçekleştirdi. Katalog, 5 kıtada ve 2A Eylül tarihleri arasında Fransa'da yapılacak Lyon Mode City Moda Fuan'nda katılımcılann beğenisine sunulacak. Zeki Triko, bu çalışmasıyla dünyanın dikkatini hem 2001 koleksiyonuna hem de Haliç'in yeni haline çekmeyi amaçhyor. Uzmanlar, oyunun ciddi bir uğraş ve önemli bir aktif öğrenme yolu olduğunu belirtiyor 'Çocuk oyunla öğrenir' FİGENATALAY Minik kız, evin damını mavi renge boyadı, çünkü öyle istemişti. Kimse ona "Niye mavi yaptın? Mavi dam olmaz" demedi. Böylece istediği rengi, istedi- ğı materyali özgürce kullanarak, geli- şimi açısından önemli bir aşama kay- detti. Mavi Pedagojik ve Psikokjik Danış- manlık Merkezi'nden uzman pedagog Belgin Tetnur Topaloğlu ile "oyun ve oyuncak" üzerine konuşruk. Oyunun çocuğa, bedensel, sosyal, duygusal ve zihinsel gelışim için gerekli deneyimi yaşama firsatı verdiğine dikkat çeken Topaloğlu, şunlan söyledi: "Oyun hem çocuğun yaşadığı dün- yayı tanımasma hem de oıumlu-olum- suz dırygulannı ifade edebilmesine ola- nak tanryor. Oyun, çocuğun sevgi, las- kançlık, mutluluk, hayal kmkbğı, ça- bşma gibi gerçek dûnyada var olan duygularuu ifade edebümesi için bir araç. Yetişküüer için oyun bir eğtence, çocuklar içinse ciddi bir iş. Oyun, ha- rekete, düşünmeye ve pbuüamaya fir- satveriyor.'' Oyunun anne-babalara, öğretmenle- • Pedagog Belgin Temur Topaloğlu, oyunun hem çocuğun yaşadığı dünyayı tammasına hem de olumlu-olumsuz duygulannı ifade edebihnesine olanak tanıdığını söylüyor. re ve uzmanlara, çocuğun sosyal ola- rak hangi gelişim evresinde olduğunu anlama firsatı verdiğini de vurgulayan Topaloğlu'na göre oyuncak, çocuğun oyundaki rolüne uygun bir nesne. Ço- cuğa, hayal gücünü ve yaratıcıhğını geliştirebîlmesi için zengin bir ortam sunmak, çok çeşitli materyal vermek gerekiyor. Oyunla neler öğrenilir? Topaloğlu'nun bu soruya yanıtı şöy- le: "Oyuncaklar, en temel olarak kav- ramlan öğrenmesine yardıma otuyor. Sosyal beceriler karanmasuıa, duygu- laniu ifade edebilmesine firsat veriyor; stresten kurtarryor,fizfldgenşmeyi hız- bndmyor,yaraüahkvezekâyı,sözd ie- tişinıi gefiştiriyor. Grup oyunlarryla em- pati (başkalannı anlama) geuşiyor." Uzman pedagog Topaloğlu, özellik- le küçûk çocuklara bol renkli, parlak, dikkat çekici, bütûn duyulara hitap prlpn nyıınrjilflaraliprr|agirKİa yararhy. lunduğunu, oyuncak alırken çocuğun yaşı, cinsiyeti ve gelişiminin de dik- kate alınması gerektiğini vurguladı. Topaloğlu'na göre, anne-babanın, çocuğun gelişim dönemine ait bilgile- ri öğrenmesi gerekiyor. Anne-baba ço- cuklannı iyi tanıyorlarsa, neyi yapıp ne- yi yapamayacağını bilirler ve oyunca- ğı da ona göre seçebilirler. Ancak unut- mamak gerekiyor ki kil, su, kum gibi malzemelerle çocukherzaman hem bü- yük bir keyifle oynuyor hem de dün- ya hakkında bilgi sahibi oluyor. Çocuga saygı YA-PA ve Marmara Üniversitesi Atarürk Eğitim Fakültesi işbirliğiyle dü- zenlenen "Oğretmen Eğitim Progra- nn"nda ''ÇocuklarveOyınradlı birbil- diri sunan MÜ Atatûrk Eğitim Fakül- tesi ılköğretim Bölûmü Okul Öncesi Eğitimi Ögretmenlıği Anabilim Dalı Öğretim görevlisi Dr. Leyto Fetihi, ye- tişkinlerin çocuklarla oynarken göz önünde bulundurmalan gereken nok- talan şöyle sırahyor: "önceUkle çocuklann yaparak, de- neyerek, yannarak, duyu organlannı mümkün olduğunca çok kullanarak öğrendikleri göz ardı edilmemelidir. Bu deneme-yanılma sürecinde, çocuk- lann ortaya çıkardıklan ürünlerin gü- zd va da çirkin, eğriya da düzgün, doğ- ru ya da yanhş oiması üzerinde dur- mamak, çocuklann çokyönlü genşim- lerini sağlayabilmek için yararlıdır. Çocuklann yapöklan ya da söyledik- leri komik, saçma şeyler onlar adına anlamlı ve değerti öğrenme yollandır. Çocuğa saygı çok önemHdir. Çocuk- la bir arkadaş gibi eşit olarak oynamak, eşit miktarda konuşmaya çahşmak, çocuğu dinlemek, sorulan sorulara cevap verebümesi ve karşılaşüğı prob- lemleri çözebilmesi için ona zaman tanımak, göz kontağı kurmak, aym boy seviyesinde onunla ilgüenmek, çocuğun yapüğını ya da söylediğini kabul et- mek,çocuğasaygmnı ve yetişldnin des- tekleyici rolünün somut yollandır." Hazır Kart ^ ' Şimcfi Kazı Konuş Kartları bel çantası kazandırıyor. X / 1 tane 500 kontörlük Kazı Konus Kartı alan herkese son moda bel çantası hediıje. Konuş... Sen de kazan. Ağustos sonuna kadar unutma! Milli Komite'ye bağlanıyor Atatürk Orman Çiftliği, AKM ile birleştiriliyor ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer başkanlığında yapılan Millı Komite toplantısında, Atatûrk Orman Çiftliği'nin, çıkanlacak yasayla Milli Komite'ye bağlanması kararlaştınldı. Çankaya Köşkü'nde yapılan toplantıya Başbakan Bülent Ecevit, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hûseyin Krvnkoğhı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Devtet Babçefi ile Bakanlar Kurulu üyeleri, Ankara VaJisi Yahya Gûr, Ankara Büyükşehir Belediye Başkam Meüh Gökçek, Atatürk Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkam Reşat Genç ile ilgili yetkililer katıldı. Toplantıda, halen Tanm ve Köy Işleri Bakanlığı'na bağlı olan Atatürk Orman Çiftliği'nin bir yasayla Millı Komite'ye bağlanması kararlaştınldı. Yasa tasansının hazırlanarak doğrudan TBMM'ye sevkedilmesi benimsenirken bu durumda AOÇ'nin Atatürk Kültür Merkezi alanı (AKM) ile birleştınleceğme isaret edildi. Aynca Hipodrom'un bulunduğu alanın kültür merkezi olarak düzenlenmesi ve bu amaçla Kültür Bakanlığı'nın alanla ilgili bir birim oluşturması karanna vanldı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçeİc'in, toplantıda Gençlik Parkı'nın kendi yetkisine verümesini istediği, ancak kabul görmediği belirtildi. TUS'a kusku bulastı 'Ek kadro ilanı adaylara ulaşmadı' ANKARA (Curnhurr- yet BOrosu) - Ankara Ta- bip Odası Yönetim Kııru- lu Başkanı Ümit Erkoi, Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) konusundasoru isa- reti yaratan gelişmeler ya- şandığını büdirdi. Erkol, a- nav başvuru kılavuzu da- ğıtıldıktan sonra yapılan ek kadro ilanlanndan pek çok adayın bilgisi olma- dıguıı söyledi. Ümit Erkol dün düzenle- diği basın toplantısında, kendilerine ulastıktan son- ra ÖSYM Başkanhğına da ilertikleri iki iddiayı açık- ladı. Dr. Erkol, Ankaralı bir pratisyen hekimın sı- nav için son başvuru tarihı olan 24 Temmuz 2000 ta- rihinden önce, 18 Ternmuz 2000 tarihinde elinde sınav kılavuzu ve tercih formu bulunan bir kişiye rastla- dığını bildirdi. Erkol, iddi- aya göre, kılavuzu crken alabılen bu kisinin Türki- ye tş Bankası Kızüay Şu- besi'nden 'TUS2000Eytûl Dönemi' sınav ücretini ya- ordığını, pratisyen hekimin de buna tanık olduğunu söyledi. Ümit Erkol, 4lrJia sahibi hekim arkadapmız, 'TUS başvunısu mu yapı- yorsunuz' sorusuna ohun- hı yanrt aldığuu benrtmiş- tir* dedi. Bu iddia sonra- sında yapılan çahşmalar- dan bilgi alamadıklannı be- lirten Dr. Erkol, ÖSYM Başkanı Ferhi Toker'in ko- nuyu inceleyeceğini ifade ettiğini, ancak tatmin edi- ci sonuç alınamadığını söy- ledi. Erkol, bu iddianın ger- çek oiması durumunda adaylann kafalannda ter- cih formlan ve kuavuz er- kenverildiyse snav sorula- rrnın da verüebfleceği' kuş- kusu oluşacağını kaydetti. ATO Başkanı Ümit Er- kol, her yıl 300-350 kad- ro verilen SSK'ye bu dö- nemki TUS'tan kadro ay- nlmamasına da tepki gös- terdi. . . . JJİKHr 9 dfi 1\Jİİİİ for m KklM CI# R u m d i H» 8 " 1 ' 11011 ö o c a ü »k?»»» Nflûfer, sevenlerini agnia- n i b U r UU 1 VUUJVr t^UŞHUSU dLKonsereolanyoğunflginedenryleHisar'daboşyerkahııa- dı, konseri çok sayıda kişi de ayakta izkdi. Büyük bir orkestra eşüğinde sahneye çıkan ûnlü sanatçı, hayTanlanna keyiffi anlar yaşattı. Nilüfer, yıllann eskitenıediği şarküannı seskndirirken seyircUerin de eşük etmesiyle ohışan koro, Hisar'da yaşanan coşkuyu bir kat daha artbrdı. Hisar'ı dolduran Nilüfer hayranlan yerinde duramadL (ALPERİZBUL) MESELA DEDIK ERDALATABEK Eyvah, şifremiz çözüldü... D unca harra gürra arasında kayna- x 5 yıp gitmeden yakaladık, gen şifre- miz çözüldü ki ne çözülme, 100 bine ya- km genin nesi var nesi yok, ortaya dö- küldü. Şimdi pek çokkişi "Canım,bun- da ne var böyle dövünecek?" diye şaşa- bilir. Peki, biz de soruyoruz, bu şifreli hayatınızda hangi şifrenizi kinıe söylü- yorsunuz, kaç şifreniz olduğunu biliyor musunuz? Çep telefonunuzun "pin"i şifre değil mi? Ya banka kartınızm şif- resi? Kredi kartınızm şifresini ne yapı- yorsunuz? Bügisayannız şifreli mi? Ya- kında evlerimize girerken kapıdaki göz şifre sorarsa hiç şaşmayacağız. Bunlar böyle de "genetik şifremiz" onun bunun elinde olursa önemli değil mi? Baka- lun, neden "eyvah" diyoruz? Ya kurnazlıfiımız anlaşılırsa?.. 77' n büyük özelliğimiz olan kurnazlı- J-j ğımız bizim gizli silahımız değil mi? "Kurnazhk" deyip geçmeyin. Ya- nn Avrupa'lara gireceğiz. Amerika'lar- da, Japonya'larda işimiz oluyor, orada burada her milletten insanla karşılaşıyo- ruz. Şimdi bize şöyle bakıp da ne diyor- lar? K ŞuTuıklermi,zaranyok,birazmet- hedersin hemen gevşerler, az biraz ik- ramla,yakmhk göstermekle pazarhğı la- sa kesebilirsin, çabuk ikna ohıriar." tşte böyle derler, ama yanılırlar. Bızimkiler öyle biraz saf falan görünürler ya, hiç de göründüğümüz gibi değiüzdir, öyle sananlan yamltınz. Yani adamlar hem ikram ederler hem de avuçlannı yalar- lar. Biraz kadına zayıf tarafunız vardır, biraz da pohpoha dayanamayız, bunlar doğrudur da onlar nereden bilecekler? Işte şimdi bu gen şifresinin çözülmesi bize zarar veriyor, çünkü bizi açık edi- yor. Efendim, bu kadın zafiyetı bize ata- lannuzdan genetik bir miras olarak kal- mış bulunuyor. Malumunuzdur ki Bal- taa Mehmet Paşa da baltasının Kateri- na namındaki zamamnın Nataşası tara- fmdan çelinmesi nedeniyle tarihe nam vermişti. Şimdi bu kadın davasıyla poh- pohlanma meselesini kurnazca halle- dersek başanh oluruz. Bu da nasıl olur? Kadına hayır demeyiz, pohpohu da yu- tar görünürüz, ama kendimizi gevşet- meyiz, işte buna kurnazlık denir. Ama şimdi genlerimiz Coni'lerin elinde. Adamlar tutup da bizim genleri inceler- ken "Baksanıza, bu Tûrkterde kurnaz- hkgeni varmış,gördünmü?" dıye işi ça- karlarsa bizimkiler yanmaz mı? En bü- yük silahuruz elimizden gitmez mi? îş- te bunu söylüyoruz, ama dinleyen kün? Dayanıklılığımız ortaya çıkarsa... ayanıklıyız ki ne dayanıklı. Bir ada- J^ mı siyasete sokanz, artık dayanba- bamdayan. Kırkyıl mı desem, yanm yüz- yıl mı desem, vazgeçmeyiz. Kazığım yeriz, gene vazgeçmeyiz; canımıza okur, başımızda taşmz, inim inim inletir, ka- pısında ağlarız. Bir komik adamı sevdik mi fıhnlerini kırk yıl izler, aym yerde ay- nı biçimde güleriz. Çok dayanıklıyız- dır, en önemli özelliğimiz belki de bu- dur. Şimdi eloğlu bunu öğrenirse aley- himizde kullanmaz mı? Hoşumuza gi- den bir şey buldu mu bizi yıllarca onun peşüie takar. Şu dünya hamburgerden vazgeçer, biz geçmeyiz. Müzikti, fıuıı- di, oydu buydu hiçbir şeyi bırakmaz, peşûıden gıderiz. îşte gen şifremizden dolayı başunıza açılacak bir iş daha. Şimdi adamlar "Bunlariyice dayanıkhy- HMŞ, öyleyse yüklenelim'' demezler mi? Onlar yüklenir, biz taşuız, onlar yükle- nir, biz taşınz, bunun sonu nereye vanr? Size soruyoruz efendiler; bu işin sonu nereye vanr. Buyurun bakalım. Eyvaliah genlnl ne yapalım?.. eğer bizim "eyvaDah genimiz" de varmış, bunu da son çalışmalar ortayz çıkarmış. "rVfiş" diyoruz, çünkû gizü bilgi. Bu "eyvallah geni" bir şeyi pek düsünmeden kabul etme özelliği ta- Şiyormuş, bu geni taşıyanlar önce yapar, sonra düşünürmüş. Şimdi bu gizli bil- S^yi eline geçiren dış güçler bunu aley- hü^ze kullanmaz mı? Kendi terk ettiği teknoiojiyi "ucuzfiyath" diye bize sokuş- ^ ^ ellerini ovuştunnaz mı? Btzimkiler de "eyvaflah geni" nedeniy- le işin üzerine atlarlar ki kazığa nererJe oturduğunu çok sonra fark edecek- lerdir. Demek ki bu gen meselesi baş- ^annın eline yıllar önce geçmiş de hiç hâbtnmiz olmamış. Yoksa bunca yıldır yedi|uniz kazıklan neden yediğimizi birt%iü anlayamıyorduk. Demek kibun- ^ aa «mra işi daha iyi anlayacağız. Her ne kadar kazık yemede değişecek bir Şey Mmasa da bari teselhmiz olur. Bizim yok, her şey genlerden deyip
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear