02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 AĞUSTOS 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Sadettin Tantan'dan Inafya' uyartsı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - tçişleri Bakanı Sadettin Tantan, dün yeni atanan emniyet müdürlerini makamında kabul etti. Tantan, yaptığı konuşmada emniyet müdürlerıne 'Mafyaya karşı acımasız olun' uyansında bulundu. Tantan, bir gazetecinin, "Emniyet Genel Müdürİüğü özel Harekât Daire Başkanlığı'nın lağvedildıği doğru mu?" sorusunu, "Öyle bir şey yok" diye yanıtladı. Gerede'ye F tipi cezaevi • GEREDE(AA)- Bolu'nun Gerede Belediye Başkanı Ömer Baygın, Adalet Bakanlığı tarafindan Gerede'ye 349 kişilık F tipi cezaevi yapılacağını açıkladı. Baygın, Güneydemirciler Köyü mezrasında bulunan Hazine arazisine yapılacak cezaevinde 250 infaz koruma memurunun görev yapacağını söyleyerek "Cezaevinin tamamlanmasıyla ilçemizde ekonomik bir canlanma olacağını ümit ediyoruz, yapılacak cezaevi, yaklaşık 6 trilyon liraya mal ı olacak" dedi. ÇeviTç bombak saldıri davası • ANKARA (AA)- Uşak Valisi Ayhan Çevik'e, Çankın valisi olduğu dönemde düzenlenen, Çevik'in yaralandığı, 4 kişinin de hayatını kaybettiği bombalı saldın olayıyla ilgıli olarak açılan dava karara kaldı. Mahkeme Başkanı Mehmet Orhan Karadeniz, dünkü duruşmada tutuklu sanıklar Bülent Ertürk ve Kemal Ertürk'ün cezaevi araçlannın yetersizliği nedeniyle duruşmaya getirilemediklerinin anlaşıldığım ifade etti. Mahkeme heyeti duruşmayı erteledi. Denktaş yarın fetanbul'da • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Cenevre'deki üçüncü tur Kıbns görüşmelerinin . ardından yarın tstanbul'a geliyor. Bankalar krizi ve hazırladıklan ekonomik programı görüşmek üzere Türkiye'ye gelmek isteyen KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu'na randevu vermeyen Ankara, Denktaş ile îstanbul'da 'Kıbns zirvesi' gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Denktaş, Başbakan Bülent Ecevit, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel ve Dışişleri Bakanı tsmail Cem ile bir araya gelecek. Beykoz'da imza töreni • tstanbul Haber Servisi - Beykoz Belediyesi ile DtSK Genel-lş Sendikası arasında anlaşmayla sonuçlanan toplu iş sözleşmesı bugün imzalanacak. tşçilere 375 ile 400 milyon lira arasında ücret verilmesinin kararlaştınldığı metnin imza törenine DtSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi ile eski DtSK Genel Başkanı ve DSP Istanbul Milletvekili Rıdvan Budak katılacak. TBMM însan Haklarını Inceleme Komisyonu Başkanı Pişkinsüt, hükümeti uyardı '¥ tipi, hücreye dönüşmesin' AYŞESAYIN ANKARA - TBMM tnsan Haklannı tnceleme Komisyo- nu Başkanı Sema Pişkinsüt tu- tuklu ve hükümlü yakınlannın protesto eylemlerine neden olan "F tipi cezaevleri" konu- sunda "aşamah iyilestirme ve serbesdeştirme" modeli öneri- sinde bulundu. Cezaevi görev- lilerinin, ideolojik görüşüne göre değil, "objektif" değer- lendirme yapabilecek şekılde eğitilmelerınin zorunlu oldu- ğunu kaydeden Pişkinsüt, F ti- pine yönelik tepkilerin "yalnız- laşürara, hücreye dönüştünne" kaygılanndan kaynaklandığını belirterek hükümete bu konu- daki kaygılan giderecek altya- pıyı oluşturması çağnsında bu- lundu. Türkiye'nin teröristle mücadele yaptığını, ancak "te- rorizmJe" gerçek anlamda mü- cadele edemediğini savunan Pişkinsüt, sorunun sosyal, kül- türel, psikolojik boyutuyla çö- zümüne dönük projeler üret- mek yerine, bazı görevlilerin "dışandakinin hesabmıiçeride sorma" anlayışının etkılı oldu- ğunu söyledi. Türkiye'de 14 ildeki ceza, tu- tukevi, emniyet müdürlüğü, karakollarda incelemelerde bu- lunarak buralardaki sorunlan kamuoyu gündemine getiren TBMM Insan Haklannı tnce- leme Komisyonu Başkanı Piş- kinsüt, F tipi cezaevlerine iliş- kin tartışmalan değerlendirdi. Tutuklu ve hükümlü aileleriy- le beraber "içeridekileriıı'' de cezaevlerinde yaşanan olum- suz olaylar nedeniyle F tipi ko- nusunda kaygılan olduğunu aktaran Pişkinsüt, "Oendişele- rin yanısıra, bazısuçlardan do- layı, özelükle terör ve siyasi mahkûmlar, kendilerini devlet yandaşı oiarak gösteren ve bu amaçla da görevlerinin objek- tüüğiniyitiren baa guvenfikgö- revtilerince hırpalanıyor" dedi. F tipi ile ilgıli endışelerin tüm taraflarca açık olarak tartışıl- ması gerektiğini kaydeden Piş- kinsüt, Türkiye'de ceza-infaz sisteminin son derece "kötü" olduğuna işaret etti. Insanlann "hükümlü, tutuklu, yaş, suç" aynmı yapılmaksızın aynı ce- zaevlerine konulduğunu kay- deden Pişkinsüt, sorunun çö- zümü için dünya örneklerinin incelenmesı gerektiğini vurgu- ladı. Öte yandan TBMM tnsan Haklannı Inceleme Komisyo- nu, Türkiye'de yürütülen insan haklan çalışmalanna baz oluş- turmak amacıyla Avrupa ülke- lerinde insan haklanyla ilgili incelemelerde bulunacak. Ko- misyon Başkanı Pişkinsüt, ko- misyon olarak geliştirdikleri proje çerçevesinde Avrupa Bır- liği'ne üye ülkelerle, AB üye- si olmayan Avrupa ülkelerinde insan haklannın gelişimi, ırk- çılık, yabancı düşmanlığı, po- lis ve uygulamalan gibı konu- larda detaylı bir çalışma ger- çekleştireceklerini bildirdi. Kadrolar yenilenecek Adalette yeni yapılannıa • Adalet Akademisi'nin kurulması ve 'Milli Güvenlik Siyaseti' kapsamında AB'ye uyumu sağlayacak teşkilatın oluşturulması hedefleniyor. ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Adalet Ba- kanlığı, yeniden yapı- lanmaya ilişkin 3 ayn yasa tasansını dün TB- MM'ye gönderdi. Ba- kanlıİc, Milli Güvenlik Siyaseti çerçevesinde görev yapacak yeni bi- rimler oluşturulmasını ve AB ile uyum çerçe- vesinde AB Genel Mü- dürlüğü kurulmasını ön- görüyor. Türkiye Adalet Akademisi'nin kurul- masını öngören ayn ta- sanya göre de yargı üye- lerine meslek öncesi ve meslek ıçı eğitımler ve- rilecek. Adalet Bakanlığı Teş- kilat ve Görevleri Hak- kında Yasa'da değişiklik öngören tasan ile Avru- pa Topluluğu Koordi- nasyon Dairesi Başkan- lığı'nın adı AB Genel Müdürİüğü olarak de- ğiştirilecek. Ceza ve Tevkifevleri Genel Mü- dürlüğü'nün görevleriy- le ilgili değişıklıklenn Anayasa Mahkeme- si'nce iptal edilmesiyle doğan yasal boşluğun doldurulduğu tasanyla genel müdürlüğün gö- revleri de sayılıyor. AB Genel Müdürlü- ğü, bakanlığın görev ala- nına giren AB'yle uyum ve ilgili konularda ba- kanlık birimleri arasın- da koordinasyonu sağla- yacak. Bakanlığın görev alanına giren AB ile uyum ve ilgili konularda inceleme, araştırma ya- parak, uyum için gerek- li tüzük tasanlan ve yö- netmelikler hazırlaya- cak. Tasanya göre Milli Güvenlik Siyaseti'ne ilişkin hazırlanan tasan- lann uygulanması ve ba- kanlık birimleri arasın- da koordinasyonun sağ- lanması amacıyla "De- ğeriendirmeveDestekfc- me Dairesi Başkanlığr kurulacak. Bilgi Işlem Dairesi Başkanlığı ise bakanlık merkez ve taşra teşkilatı ile bağlı kuruluşlann il- gili birimlenyle işbırliği yaparak bilgi işlem siste- mini kuracak. Tasan ile Adalet Ba- kanlığı 'na 1080"i taşra teşkilatında olmak üzere toplam 1222 yeni kadro verilecek. Türkiye Ada- let Akademisi 'nin kurul- masını öngören ikinci tasanya göre de adli, idari ve askeri yargı hâ- kim ve savcılan, avukat ve noterler ile adalet hız- metlerine yardımcı per- sonelin meslek öncesi, meslek içi eğitımi ve ge- lışmesi için kurslar açı- lacak. Hukuk ve adalet alanında görev yaparda- ra yönelik burs, yanşma gibı etkinliklerde bulu- nacak akademı, hukuki ve adli konularda kendi- lığınden ya da istendi- ğinde inceleme yapacak, görüş bildıreceİc. ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART Polis, haklannda suç duyurusunda bulunan çok sayıda kişiyi adliye kapısında tartakladı TAYADTıLar yine gözaltmdatstanbul Haber Servisi - F tipi cezaevlenyle ilgıli toplanan im- zalan Ankara'ya götürürken kendilerini engelleyen polisler hakkında suç duyurusunda bu- lunan Tutuklu ve Hükümlü Aile- leri Yardımlaşma Derneği'nden (TAYAD) yaklaşık40 kişi, tstan- bul Adliyesi çıkı- şında polis tarafin- dan dövülerek gö- zaltına alındı. Gözaltılar sıra- sında polis otobü- sünün altında ezil- me tehlikesi geçiren Şûkran Ağdaş adli hükümlü annesi hastaneye kaldınl- dı. TAYAD'haileler, topladıklan imzala- n Adalet Bakanlı- ğı'na iletmek üzere Ankara'ya giderken suçsuz yere gözaltına alındıklannı ve İcötü muamele gördüklerini belirterek tstanbul, Sakarya, Kocaeli, Bo- lu, Düzce ve Ankara'da görevli polisler hakkında suç duyuru- sunda bulundular. 'Hücreler ölümdür, karşı çıkanm' yazılı önlükler giyen tutuklu ve hü- kümlü ailelerine polis adliye çı- kışında müdahale etti. Polis, yaklaşık 40 kişiyi döverek gö- zaltına aldı. Gözaltılar sırasmda, Kurtuluş gazetesi satarken polisle çücan çatışmada ölen trfan Ağdaş'ın Polis, tatukhı ve hükümiü ailelerinden yaklaşık 40 kişiyi döverek gözaltına aku. annesi Şükran Ağdaş, polis oto- büsünün ani hareketi üzerine ezilme tehlikesi geçirdi. Bayılan ve ilk müdahalesi yabancı bir doktor tarafindan yapılan Ağdaş, hastaneye kaldınldı, F tipi cezaevleriyle ilgili ince- lemelerde bulunmak için Türki- ye'ye gelen Uluslara- rası F Tipi Cezaevini tnceleme Komisyo- nu ndan tngiliz, Al- man, Yunan ve Bel- çikalı üyeler de aile- lere destek vermek amacıyla adliyeye gelerek suç duyuru- sunda bulundular. ÖzgürTAYAD'dan yapılan yazılı açıkla- mada, yaralı olarak gözaltına alınan aile- lerin serbest bırakıl- ması istendi. IRMIKIAYDEV ENGfiV [email protected] Rektörfer atandı. Ama bes- belli kavga bitmedi. Kavganın oklan Çankaya'ya yönelik. Do- kuz Eylül Üniversitesi'ndeki "çözüm "den hoşnut olanlar su- suyor; Ondokuz Mayıs ve Di- yarbakırüniversitelenndeki "çö- züm "den hoşnut olmayanlar ise seslerini yükseltti. Çankaya'daki suskunluk ise inatla sürüyor. Daha önceki cumhurbaşkanlan döneminde "lafishali" denebilecek ölçüle- re varan konuşmalara; merdi- ven basamağı, iki kapı arası de- meçlere alışkın olanlar için bu- gün yaşanan suskunluk yadır- gatıcı. Ama sorunu köşk gazetecisi mantığı ile irdeleyip "niye ko- nuşmuyor" diye sormaktansa, demokrasinin candamarların- dan birinin, "saydamlık" ilkesi- nin çerçevesinde tartışsak da- ha iyi olmayacak mı? Rektör atamalanndan sonra sürüp giden tartışmalarda Çan- kaya'nın suskunluğu, devlet adamının uluorta konuşmama ilkesine belki uyar ama, devlet yönetiminde kamu denetımine pencere açan saydamlık ilkesi- ni de zedeler. YÖK Aynasında Bir Demokrasi Sınavı YÖK-Çankaya çekişmesin- de, "suskunluk" yüzünden ga- zetelere, ajans haberierine yan- sıyan bilgilerle yetinmek zorun- da kaldık. O kaynaklardan çıka- rabildiğimiz kadanyla Cumhur- başkanı, YÖK'ün öğretim üye- lerinin özgür iradelerini göz ar- dı eden hoyratlığına karşı çıktı ve demokratik eğilimlere uyul- ması uyarısıyla rektör listelerini geri gönderdi. Sonra ne oldu? Dokuz Eylül Üniversitesi'nde "demokratik tercih" ağır bastı. Ondokuz Mayıs ve Diyarbakır üniversitelerinde ise YÖK'ün değıl, ama YÖK'te anlamını ve anlatımını bulan tepeden inme- ci devlet yönetimi geleneğinin istediği oldu. öğretim üyeleri- nin demokratik tercihleri birya- na bırakıldı ve... Uzun süredir bilgisayann bel- leğinde turtuğum bir okuyucu mektubu var. Bir elektronik mektup. Bizim Özgen Acar'ın deyişi ve önerisi ile bir "el-mek". Mektup, rektör seçimlerinin ilk aşamasında, üniversitelerin adaylannı saptadıklangünlerde yazılmış bir "Tırmık'a değiniyor ve o yazıda savunulan "öğre- tim üyelerinin oylannda somut- lanan demokratik tercihlere saygı gösterilmesi" önerisini "cfosfça" eleştiriyordu. iznini almadığımdan adını açıklayamam, Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nin öğretim üyele- rinden birıydi ve "demokratik tercihlere saygı" ilkesinin her zaman geçerli olamayabilece- ğini, örneğin Ondokuz Mayıs Universitesi Rektörü'nün milli- yetçi-gerici tercihler temdinde kadrolan tıklım tıklım doldurdu- ğunu, henüz doktora tezini bile teslim etmemiş, ama "ırkçı-mil- liyetçi" ideolojik çizgisini çok- tan belli etmiş "tosuncuklar'm öğretim görevlisi olarak ise baş- latıldıklarına değiniyor ve bu "kadrolaşma" tırmanışının an- cak YÖK tarafindan engellene- bileceğini anımsatıyordu. Bu "el-mek"\ bilgisayardan silmedim. Çünkü okuyucu ile aramızda, "demokrasi"y\ kav- rayışta ortaya çıkan derin çeliş- kiyi somutluyordu: "Bizim" adaylanmızı rektör olarak atarsa YOK iyi, "onlann " adaylannı atarsa YÖK kötü!.. Eee?.. Şimdi Dokuz Eylül Üniversite- si'ndeki "sonuç" ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi'ndeki "so- nuç" belli oldu. Dokuz Eylül'de en çok oy alan aday, rektör ola- rak atandı; Ondokuz Mayıs'ta en çok oy alan aday, rektör ola- rak atanmadı. 12 Eylül generallerinin ülkeyi boğduğu ve yer yer sürüp gi- den karanlıkta, üniversite rek- törleri konusunda da hep birlik- te "körebe" oynuyor; kim, kimi neden seçti, kimi neden seçme- di ile oyalanıyoruz, didişiyoruz. YÖK'ü yok etmek, üniversi- telerden kazımak yerine "YÖK kararlanna karşı çıkmak - YÖK kararlanndan medet ummak" arasında gidip gelerek bir yere vanlabileceğini uman var mı? ••• Birinci dip not Dokuz Eylül Üniversitesi'nde en çok oy alan rektör adayını YÖK hacamat ederken susup kendi üniversi- telerinde en çok oy alan aday, rektör olamayınca polise yum- ruk sallamaya kadar işj vardı- ranlar, btraz durup düşünseler utanmayacaklar mı? Keza Dokuz Eylül Üniversite- si'nde oy vererek birinci aday kıldıklan profesör, YÖK tarafin- dan tırpanlandığında örnek ve alkışlanası bir yurttaş cesareti gösteren, demokrasi sınavın- dan sınıflannı başanyla geçen öğretim görevlileri, Ondokuz Mayıs Üniversitesi'ndeki sonuç karşısında "susuşlannı" kendi kendilerine sorguluyoriar mıdır acaba? İkinci dip not Eğer şu Fran- sız Devrimi'nin düşünsel mi- marianndan VoKaire'i bugün- lerde elime geçirirsem bir güzel benzeteceğim. Üstat 200 yıl ön- ce turtu, "Fikirferinizden nefret ediyorum, ama onlan savuna- bilmeniz için kellemi vermeye hazınm" buyurdu. Bencileyin avanak demokratlar da bu lafı ciddiye aldı. O gün bugündür, "fikiherinden nefret ettiğimiz" heriflerin haklarını savunmak- tan, kendifikirterimizisavunma- ya zaman bulamaz olduk. POLtltKA GLONLÜĞÜ HİKMET ÇETtNKAYA IHalum Sebep!./ Ege'de, Çukurova'da kıl çadırtar kurulmuş... Giresun ve Ordu'da Güneydoğu'dan gelen fın- dık işçiteri, zamanın yrtip giden boşluğunda çare- siz... Karacabey Ovası'nda, Akçakoca'da, Adapaza- n'nda aynı fotoğraflar karşımıza çıkıyor... Diyarbakır, Urfa, Mardin ve Adıyaman'dan bura- lara geçici göç sürüyor!.. 150 bin insan, çoluk-çocuk ekmek kavgasında.. Oysa GAP'ın proje bedeli toplam 32 milyar do- lar... Harran Ovası'nın yüzde otuzu sulamaya açıldı... Ama oralarda umutsuzluk ve hüzün var!.. Işsizjik, açlık!.. Hani uyku ağacın dallan gibi kuşatır ya her yanı- nızı, bir isteksiziik duygulanmızı alıp götürür ya bi- linmeyene doğru, terk edilmışlik dalga dalga yayılır ya yaşamın içinde, işte anlatacaklanmız öyle bir şey!.. Ben onlann fotoğraflanna bakıp umudun ince uzun yollannda yürürken Mardin çarşısında dolaşır gi- bi oluyorum, otuz yıl öncesinin kariı bir kış gününde Lice'ye giriyorum!.. O yıllar Lice yasak şehir değildi!.. O yoilarda LJce'de işsizlik var, tıpkı Kulp'ta, Sive- rek'te, Sason'da olduğu gibi... Suruçta bir öğte vakü soluklandığımda biraz Cey- lanpınar, biraz da daha ötelerde Kızıltepe, Midyat'a uğruyoaım, akşam saatlerinde Bismil ve Çermik'in telaşsız yalnızlığını görüyorum... • • • O yıllar köhne kerpiç evterin çatlannda uydu antenler yoktu, o yıllar oralarda görev yapan aydın- lık yüzlü öğretmenler, kitapçılar vardı!.. Okullar kapalı değil, köyler boşaltılmamıştı... Yine o yıllar oralardan Karadeniz'efındığa, Ege'ye, Çukurova'ya pamuğa, sebzeye gidilir, sonbahann ilkyağmuru düştüğünde Bozdağlar'a, toroslar'a çı- kılırdı... İşte o yıllar Türkiye'nin hiçbir yerinde Güneydo- ğu'dan gelenlere 'mevsimlik işçi' olarak bakılmaz, Kürt olduklan için horianmazdı... Eski fotoğraflara baktım tek tek... O karlı kış günü Lice'de 'emeğin en yûce değer' olduğunu söyleyen gençler, kurtuluşu tek kelimeyte özetliyoriardı: "Karaoğlan Ecevit!" On beş gün önce Izmir GümükJür'de denize ba- kan yamaçlarda kurulan kıl çadıriarda çocuklar gor- düm... Hava sıcaktı... Kirpikleri yeni uykudan uyanan bir kız, sanki Fo- ça'da Siren kayalıklannda oturmuş denize bakıyor, binlerce yıllık iyonya uygarlığının tadını çıkarryor gi- biydi... Düş mü kuruyordu, yoksa geleceğin ağrtını mı ya- kıyordu anlamadım... lleride kadınlar ve çocuklar vardı... O anda birden Karadeniz'e gittim... Şanlıurfa'nın Suruç ilçesi Dinlence Köyü muhtan Ahmet Kaya'nın Cumhuriyet'te yayımlanan sözle- rini, dün sabah bir kez daha okudum... "Güneydoğulu işçiler kente sokulmuyor!" Kendi kendime sordum: - ^ ı.v 'i -fâ? Yanıtşöyleydi: "Ordu'ya..." Ahmet Kaya anlatıyordu: Topraklanmız susuzluktan kurudu. Borçpara bu- ,jp çoluk çocuk Ordu'ya geldik. Fındık toplama işi başlayacak. Ama konaklama izni vermiyohar. Urfa da bizim, Ordu da bizim... Çünkü biz Türkiye Cum- huriyeti yurttaşıyız. Herkes gibi biz de askerfikyap- tık..." • • • Hiç tanımadığım halde Ahmet Kaya'nın yüzünde- ki acıyı görur gibi oldum... Halil Gümüş de aynı şeyleri söylüyordu: "Kuraklıktan biçerier bile çalışmadı..." Onlar önce Yozgat'ta pancar çapası yapmışlar, Ankara'da kimyon toplamışlardı. Fındıktan sonra Iz- mir Torbalı'ya pamuğa gideceklerdi... Gözlerimi yumdum... Istanbul'un lodosu insanı yaşamdan bezdiriyor- du... Lice'yi düşündüm... DSP milletvekili A. Samet Turgut Lice'ye gireme- mişti... Kulu'da halkın sorunlannı dinleyen Turgut'a (Yeni Gündem'in haberine göre) yurttaşlar şöyle seslen- mişti: "İş istiyoruz..." Bir milletvekili Lice'ye neden sokulmaz, seçmen- leriyle niçin görüştürülmezdi? DSP milletvekili Turgut, Nariıca Köyü'nde uzun sü- re bekletilmiş güvenlik kuvvetlerince. Sonra "Uce'ye girmekyasak" denilmiş. Habere göre milletvekili Tur- gut, yasağı şöyle anlatmış: "Malum sebepler!.." Nariıca Köyü 1990 öncesi 654 haneymiş. 1994'te göç nedeniyle 300'e düşmüş. İki ilkokui, bir ortaokul, birsağlık ocağı, 110 makinelik halı kursu kapatılmış... İşte Lice'den Midyat'a; oralardan Ege'ye, Kara- deniz'e uzanan yol... Hüzün ve umutsuzluk iç içe!.. Karaoğlan Ecevit de Başbakan!.. •*»*<•>+*>** hikmetcetinkayatacumhuriyetcom.tr Faks numaramız: 0212/513 90 98 r m CumhurİY&t L ^ kitap kulûbü ÇAĞININ TANIĞI ÜÇ YAIAR 2 BASI KUBİLAY OIAYI VE TARİKAT SAMCILI YILLAR KUŞATILMIŞ SOKAKLAR 4. BASI IMJÜ POCTUNDA KURT ZAMIAK SANA DA BULAJTI KAN 2 BASI DİN BARONUNUN KAZURI 2 BASI A#K KADINUR SOKAĞI 2 BAS! ŞERİAT PAZARI SEVDANIN ADRESİ BEUİ DEĞİL TÜRKİYE'NİN $EYTAN ÜÇGENİ GÖZIHİN POYRAZ Cumhuriyet Kıtap Kulûbû Çağ Pazarlama A.Ş Türkocağı Cad. No:39/41 (34334) Cağaloğlu-lstanbul Tel: 514 01 96
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear