26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 AĞUSTOS 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Çokgizli Topkapı Sarayı Müzesi yol geçen hanına dönmüş, eski eserfer çalınıyor... Sarayın yerleşim pianı en ince aynnbsına kadar turistik kataloglarda yayimlanıyor... Müze, platoya çevrilmiş isteyen fılm çekiyor... Inşaat şirketieri her köşede onanm yapıyor... Sponsor şirketler eski eserierin arasında cirit atyor... Paha biçilemeyen eserter yerierinden kaldtnlıp yurtdışına gönderiliyor... Kimi eserier zarar görüyor... Topkapı Sarayı Müzesi'ne elektronik güvenlik sistemi kurmaya gelince iş, bir anda "çok gizli" oluyor... Haydi canım siz del Bunun neresi gizli... Olsa olsa, H çok gizli" projeye özel şirketteri ortak edip 2 trilyon liratık yatnm faturasına "gizlilik" perdesi çekmek olabilir. Çünkü iş "ihalesiz" halledifiyor... Bugün ASELSAN'a "danışmanlık" yapan şirket, iki yıl önce ANAP'lı Güneş Taner aracılığıyta Topkapı Sarayı'na girmek istemişti; bağış olarak 1 milyar liralık sistem kuracaktı... Körün istediği bir göz; 1 milyan bırak al sana 2 trilyon! Elektronik posta: [email protected] Te): 0.212.512 05 05 Faks: 0.21Z512 44 97 - Valiler, ilsınınnda bakan beklemeyecekmiş... "Bakan erken getip valivibeklersel" _ , : T opkapı Sarayı Müzesi'ne elektronik güven- lik sistemi kurmak için "çok gizli" proje ça- lışması yapan ve bir kamu şirketi olan Aske- 1 ri Elektronik Sanayii ASELSAN'nın, iki şirket- le "çok özel" ilişkisinden söz etmiştik... Topkapı Sarayı Müzesi'ne giren Protek'in sahibi Alp Saul, ASELSAN kartvizitini taşıyor, Perpro'dan Berk Dalver de bu "çok gizli" görevi ASELSAN görevlisiy- mişgibi sürdürüyordu... SonuçtaTopkapı Sarayı Mü- zesi için ortaya 2 trilyon liralık bir maliyet çıkartılmış ve ASELSAN'ın konumu geregi "iş", ihalesiz kotanl- mıştı... ASELSAN Genel Müdürü Hacim Kamoy, bazı mü- teşebbis işadamlanyla olan özel ilişkiler konusunda bir ay süren sessizliğini ASELSAN Dergisi aracılığıy- la bozdu... Imzasız biryazıda "Bazı yayın organların- da yanıltıcı yazılar yayımlandığı için, aşağıdaki açık- lamayı yapmayı doğru buluyoruz" denilerek "ASEL- SAN'ın Güvenlik Sistemlerindeki Yeri" anlatıldı. Buna Hacim Kamoygöre ASELSAN, elektronik güvenlik sistemlerinde kul- lanılan kamera, dedektör, monitör, algılayıcı gibi mal- zemeler büyük miktariarda üretilmedikçe ekonomik olmadığı için bu aianda yatınm yapmamaya karar ver- miş, alt sistemleri uzman kuruluşlardan temin ederek sistem mühendisliği ve proje yönetimine yönelmiş. Ya- zıda aynen şöyle deniyor "Her konunun uzmanının, projelendirme aşama- sından başlayarak işin içinde olması şarttır. ASEL- SAN da bu amaçla değişik konularda att sistem yük- lenicileri ile çalışmakta ve proje aşamasından başla- yarak bu fımnalann uzmanlannı danışman olarak kul- lanmaktadır." Çok güzel... Piyasadaki şirketlerden uzmanlann ASELSAN'a da- nışman olarak nasıl seçildiğini bilmtyoruz ama Top- kapı Sarayı Müzesi'ndeki "iş"in elektronik güvenlik sis- temi kurulması olduğunu biliyoruz... Bakın beyter... ASELSAN kartviziti bastınp "proje da- nışmanı" srfatı kullanan Protek şirketinin sahibi Alp Sa- ul'un verdiği telefon numarası ASELSAN'ın "inşaat di- rektöriüğü" bölümünün telefonu... Elektronik nere, inşaat nere! ' Topkapı Sarayı Müzesi'ndeki "çok gizli" ve de tril- yonluk projeyi, yetersiz oldukları için piyasadaki uz- manlann yardımıyla sürdürecek elektronik mühen- dislerinin oturduğu bir bölüm de mi yok ASELSAN'da! Niye elektronik değil de inşaat direktöriüğü? ASEL- SAN Genel Müdürü Hacim Kamoy'un damadı Haluk Tatver'in ASELSAN'daki iki inşaat mühendisinden bi- ri ve kurumun karar organı sayılan direktörier kurulu- na üye "inşaat direktörü" olması yadırgatıcı değil mi? Lütfen Hacim Kamoy... Kurduğunuz ve yücelttiği- niz bir kurumu bu kadar ayağa düşürmeyin! SESSÎZ SEDASIZ (!) NÜRÎKVRTCEBE ASaSAIVa gösterilen ilgi ASELSAN, yani Askeri Elektronik Sanayii Anonim Şirketi... Şirketin sermayesi kamuya ait... Halkın pa- rasıyla kurulmuş... Ulusal elektro- nik sanayiinde birçok başarıya im- za atmış... Türkiye'nin stratejik ku- rumlanndan biri... Fakat son yıllarda ilginç gelişme- leryaşanıyor... ASELSAN'ın "gizlilik" derecesi ile ihalesiz aldığı işlerde flört ettiği şir- ketlerin "güvenlik belgesi", ASELSAN kartviziti bastıran işadamlannın "gü- venlik soruştumnası" tartışma konu- su oluyor... Genel Müdür Hacim Kamoy'un damadı Haluk Tatver'in direktör ol- duğu bölüme ait telefonların bazı işadamlannın kartvizitinde kullanıl- rnası mide bulandınyor... Kamoy'un ev hanımı kızlanndan birinin ASELSAN'da işe girdikten k/- sa bir süre sonra Izmir'e bölge mü- dürü olması rahatsızlıkyaratıyor... Hacim Kamoy'un ev hanımı öte- ki kızının ASELSAN'la iş yapan bir şirketin Ankara'daki bölge mü- dürlüğü koltuğuna oturarak iş ha- yatına başlaması soru işaretleri doğ- ruyor... Damat, kızlar derken Kamoy so- yadı taşıyan yegenlerin, Kamoy Ai- lesi'nin eş ve dostlarının çocukları- nın ASELSAN'da işe alınmaları dik- kat çekiyor... ASELSAN Dergisi'nde "ASEL- SAN'a gösterilen ilgi her açıdan se- vindiricidir" deniyor... Birbirimizi kandırmayalım... ASELSAN şu sıralar gerçekten il- giye muhtaç... Devletin, her açıdan denetim ilgi- sine... Yarın üzülmemek için! GENİŞ AÇI HÎKMET BİLA Savaş Bitmedi mi? Tam on yıl önce bugünler- de kıyamet kopuyordu. Irak, Kuveyt'i işgal etmiş, Ortado- ğu yeni ve büyük bir savaşın eşiğine gelmişti. Sonra çanlar Türkiye için çalmaya başladı. Amerika'nın Irak'a saldır- makiçin köaîisyon oluşturma- sı, Birieşmiş Milletler'den ka- rarlar çıkanması zaman aldı. Ve altı ay boyunca VVashing- ton'da çalınan savaş tamtam- lan Ortadoğu'da çınladı, dur- du. Irak bombardımanından kı- sa bir süre önce CNN Tele- vizyonu'nu izleyenler kulakla- nna inanamadılar. Heyecan içindeki spiker aşağı yukan şu sözleri söylüyordu: "Saddam Türkiye sınınna yığınakyapıyor. Tanklar, toplar Türkiye sınınna doğru ileriiyor. Amerika'nın müttefiki, NATO üyesi Türkiye büyük tehdit al- tında... NATO üyesi Türkiye... NATO üyesi Türkiye... Tehdit altında... Tehdit altında..." CNN, Türkiye sınınna yapı- lan büyük yığınağı nasıl öğ- rendiğini de şöyle açıklıyor- du: "Bir kamyon şoförü gör- müş." Kamyon şoförünün istihba- ratına dayalı yayın günlerce sürdü. NATO üyesi, müttefik Türkiye bile büyük tehdit altın- da olduğuna göre bu tehdidi ortadan kaldırmak artık kaçı- nılmazdı. Irak'a saldırı böyle başladı. Türkiye doğrudan ta- raf olmadığı bir savaşa böyle bulaştı. On yıldır bu savaşın içinden çıkamıyor. Kuveyt çıktı, Suudi Arabis- tan çıktı, Urdün çıktı, Suriye çıktı ama Türkiye çıkamadı. Çünkü Türkiye o savaşa, Tur- gut Özal ile Turgut Özal'ın "prezidan" dediği Amerikan Başkanı Bush'un karanyla gir- mişti. Hesapsız kitapsız, bir adım ötesi görülmeden. Üstü- ne üstlük "Birkoyup üçalaca- ğız" diyen de Özal'dı. Türkiye üç koydu, altta kal- dı. Yavaş yavaş Irak'ın da bu sa- vaşın altından kalktığına tanık olacağız. Bakınız, Fransa Dı- şişleri Bakanı Hubert Vedri- ne, iki gün önce neler söylü- yordu: "Irak'a uygulanan ambargo zalfm, etkisiz ve tehlikelidir. Za- Ikndir, çünkü Irak'ın halkını ezi- yor. Etkisizdir, çünkü Irak'ın re- jimine dokunmuyor. Tehlikeli- dir, çünküIrak'ın parçalanma- sınayolaçıyor." 1990'a kadar Saddam'a en büyük finansmanı sağlayan, en çok silahı satan Fransa'nın yufka yüreği Irak halkının çek- tiklerine artık dayanamıyor an- laşılan. Fransa, Amerikan baş- kanlık seçimlerinden sonra Irak'a ambargonun kaldınlma- sı ieirv atak yapmaya haztrta- nıyor. Kabak sadece Türkiye'nin başına patlıyor. Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Nejat Koçer ve Ga- ziantep Ticaret Odası Başka- nı MehmetAslan, Türkiye'nin Körfez Savaşı'yla yediği kazı- ğı çok güzel anlattılar "Körfezkriziile baş/ayan sü- reç Türkiye için kayıp yıllardır. Ürdün ve SuudiArabistan, hat- taIran için bu süreçkazançyıl- lan oldu. Bu ülkeler, Avrupalı ve Amerikalı firmalann adeta taşeronluğunu üstlendiler ve hayallerinde dahi olmayan ka- zanca eriştiler. Birieşmiş Mil- letler Komiseriiği görevi veri- len Türkiye ise kaderine terk edildi. Ambargo kevgire dön- dü. İşin içine Türkiye'nin gir- mesi söz konusu olduğunda ise ambargo aşılmazbirduvar haiinegeliyor. Türkiye'nin am- bargo dediğinde karşısına çı- kanlar, kendileri bir şekilde Irak'tan çıkmıyoriar. Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Aslan, Türkiye'nin am- bargo yüzünden uğradığı za- rarları şöyle sıralıyon • En az 80 milyardolar mad- di zarara uğradık. • Bölgedeki ekonomik ge- lişme durdu, binlerce işyeri kapandı. • Ayda yaklaşık 100 bin ara- cın Irak'a ve Irak üzerinden diğer ülkelere gitmesi önlen- di. • Işsizlik çığ gibi büyüdü, geleneksel pazarlanmızı kay- bettik. • Suriye bu fırsatı iyi değer- lendirdi ve Türkiye'nin bölge ülkelerine açılımına geçit ver- medi. • Körfez krizinin yol açtığı ya- ralara bağlı olarak terör az- gınlaştı. Kuzey Irak'ta biroto- rite boşluğu meydana geldi ve terör, 2-3 yıl öncesine ka- dar bu ülkenin en önemli so- runu oldu. On yıl sonra Türkiye açısın- dan tablo acı... Sanki Kuveyt'i Türkiye işgal etmiş gibi, ceza- landırılıyor. Türkiye, on yıl ön- ce Cumhurbaşkanı Özal'ın ha- tasının bedelini hâlâ ödüyor. Türkiye artık Körfez savaşın- dan çıkmalı... [email protected] HAYVANLAR ISMAÎL CÜLGEÇ [email protected] ÇfZGÎLİK KAMİL MASARACl ' ' v***? 1 -•' , ; * . • : • . BULUT BEBEK NURAYÇtFTÇl KEDt LEVO APTÜLİKA TARtHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 4 Ağustos E. Setirn Z/ŞTOVI 1792 'DE 8UGÜU, OSMANU OBVIETİ İL£ AVU£TVI&A AgAStN- M, ZİŞTOVI 'oe (sisrom -guLSAKlsmn~) em. /WHA$MA İMZALANDl.OS*AAtJULA6'(N RUSlAZ'LA SAVAŞ DU8UMUH- P4 OLDüGU StKADA;AVUSWRrA, RUSyH'ytA GfZLt gİR ANTIAŞMA y/V>/f> &WAŞA SrflUışTİ. AHCAK, BlG SÜg£ SOtJÜA, OSMANU KUVVB7UERİ AVUSTURYA KAKŞISINOA BAZI BAÇARILAfi KA2ANINCA, AVUSTVRYAUlAg 8AR.I- ŞA YAUAŞTI. BuNDA, İIUPARATUR W- FGAUZ JOSEPH 'lAJ ÖLÜMÜ V£ OSMANLILAR'IN PRuSYA ILE AMLAÇMASIDA İKİ ÖNEMLİ eTKEN SAYllMlçri.ZiçmVİANTLA$MA£I'NA &ÖHE, AVUSTVKY/f JÇSAL BTT/S/ 7VPKA/OAISOAH Ç£- KİLİYOR,RUSYA'1» YAHPIMDAAl VAZGSÇıVoeuı. BU- tA fCASÇ/ltK, OSMAMLI PEVIETİ P€ AVUSTURYAU -mciRLBRB seeeerrufc TANTYOR, "'" GÜV&IÜ&Nİ GAgANTİ AlTtNA S. Fraıtz Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı günlük : " Bizim Gazete Ütke sorunlanna ilişkin raporlanyla, araştırmalanyta, köşe yazılanyla, tarafsız haberleriyle sivil toplumlann gazetesi. DOzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212. 511 08 75 ... B A K I R K Ö Y 5 . S U L H H U K U K '- \-.:-> "••'..'..••• MAHKEMESÎ'NDEN *• -•'•• . ' - ""- ' 2000/581 Esas '• ' ' ' . ' 2000/913 Karar Davacı Miral Özbaykal tarafından mahcur Kezban Zehra Özbaykal'a vasi atanması istenmiş ve verilen karar gereğince; Davanın kabulü ile, akıl hastalığı nedeni ile Istanbul ili, Fatih ilçesi, Mûftüali Mahallesi Cilt 056, Kütük sıra 0276'da nüfusa kayıtlı Satılmış ve Zekiye kızı 19.4.1323 doğumlu mahcur Kezban Zehra Özbaykal'ın vesayet altına alınmasına ve kendisine aynı yerde nüfu- sa kayıtlı, Selahattin ve Kezban Zehra kızı 1.6.1957 dogumlu öz kızı Meral Özbaykal'ın TMK'nun 355. maddesi gereğince vasi olarak nasp ve tayinine. 12.7.2000 tarihinde karar verilmiştir. îlan olunur. 12.7.2000. Basın: 39738 ANKARA...ANKA... MUŞERREF HEKİMOGLU Hasankeyl'e Yol Alanlar Bahri Savcı yıllarönce dünyamızdan ayrıldı, ama birlikteliğimiz sürüyor. 26 Temmuz akşamı da doğum gününü kutladık Agora'da. Başka nerede kutlanz; Ago- ra ilk göz ağrımız, ören Iskelesi'nde çok sevdığimiz, Burhaniyelilerle ilk karşılaştığımız bir köşe. Tanıdığım zaman 7 yaşında Mustafa Çetinkaya. Şimdi 3 ço- cuk babası; ailemden bıri gıbı kucaklıyor beni. Ka- vuşmanın sevinciyle gözleri parlıyor ama mutlu gö- rünmüyor. Iskelede kimsenin yüzü gülmüyor aslın- da. Turizm patlamasından söz edenlerin kulakları çınlıyor mu acaba? Iskele lokantalannda, kahvele- rindeçarpıcı bir boşluk var. Denizdeyüzenlerin, kum- da güneşlenenlerin söyleşisinde de belli yakınma- lar. Kimiyle yıllar boyunca buluşuruz bu koyda, kimi daha sonra katıldı aramıza. Kimi emekli, kimi görev- li, kimi Cumhuriyetokuru, kimi "KörfezAna"d\yese- lamlıyor beni. Ali Gemicigil şimdi nerede acaba? "Kör- fezAna" diye ilk kez o seslendi bana. Elbet çok hoş- landım, bu güzel doğa parçasını gerçekten sevdim, kucakladım. Ancak iyi bir ana olduğum söylenemez. Olabilseydim çarpık kentleşme böylesine çirkin bo- yutlara vanr mıydı güzel körfezde? Beyaz, yeşilı de, maviyi de kirleten bir renk olur muydu? Zeytinlikler arasında böylesine boy verir mıydi evler, siteler? Bil- gisiz, bilinçsiz yatırımlarla milyarlar gömülüyor taşa toprağa! Bergama'ya giderken Kozak Yaylası'ndan geçtim geçen akşam. Bir ağaç denizinde yüzer gi- bi yeşil bir mutluluk. Havada çam kokusu, yüreğim- de ağaçların yeşil soluğu. Yeşil bir şölen yaşıyorum. Kaç tür yeşili birden kucaklıyorum. Arada bir korkuy- la ürperiyorum. Kozak Yaylası'nı koruma görevini düşünüyorum. Ağacın, ormanın ötesinde bir olay bu yayla. Bir kültür, bir sanat olayı diye değerlendirilme- si gerekiyor bence. Kocaman kayalarla bir heykel mü- zesi gibi. Koruması da o doğrultuda olmalı. O kaya- lan kırıp belli ülkelere satmayı da aklım almıyor doğ- rusu. Çünkü başka kırılganlıklar oluşuyor, yaylanın ekolojik dengesi bozuluyor! Siyanürlü altın kadar tehlikeli bir olay bence. Okurlanm bilir, siyanürlü altına tepki gösterenleri çok içten destekledim ben. Saygın bir savaş verdi Bergamalılar. Yalnız altıncılan, doğamızı kirleten, ge- leceğimizi karartanları yenmedi, nükleer santralları da gündemden dışladı. Ören'e gelince onları selam- lamaktan geri kalamazdım. Gittim, kutladım. Biri şöyle dedi, gülerek: - Mustafa Kemal Samsun'dan başlıyor, Batı'ya yol alıyor. Biz de Bergama'dan başlıyor, Dogu'ya gi- diyoruz, Hasankeyf'e kadar uzanacak yolumuz. Bu sözlerle yürüyorum düşüncemde. Nükleer sant- rallar nedeniyle yaşanan gülünesi olayları anımsıyo- rum. Karanlık korkusunu derinleştiren çıkarsal çaba- ları. Bilimin ışığına da kör kalan kişi ve kuruluşlan. Projenin süresiz ertelenmesi de çok ilginç olaylara yol açmadı mı? Neler söylüyor, neler öneriyor, söz- leşme dışına çıkarak kimlerin avukatlığını yapıyor belli kişiler? Sorunları halkımızın sahiplenmesi çok önemli her dalda. Baz istasyonlan son örnek olacak bence. Mutlu bir olay. Umursamazlığa karşın uyarı- dan, duyandan geri kalmayanlar da az değil çevre- mizde. Yaşayarak öğrenilen gerçeklerle doğru tanı- lara ulaşılıyor, insan onurunu zedeleyen davranışlar tepkisiz kalmıyor. Denizde, kumda, kahvede, balkon- larda ilginç konuşmalara tanık oluyorum, her gün, her saat. Bu yaz yeni yüzler görüyorum denizde. Mavi din- lenceye ilk kez gelenler. Orneğin bir göçmen ailesi; anne hemşire, baba bir fabrikada çalışryor, çocuk- lar okulda. Göçmen hemşire ilginç gözlemlerini ak- tarıyor bana. Yeşil kartlı bir hastanın son model ara- bayla hastaneye geldiğini, özel odada yattığını, fa- kir bir hastanın da ineğini satarak yatak bulduğunu! Dahası da var, kurgu kadrolarla, belli çıkarlar, kimi zaman da saplantılarla oluşan siyasal örgütler ina- nılıriığını yitirmiş görünüyor. Sevgilı Bekir Coşkun'un deyimiyle koyu renk elbiseleri, kravatlarına karştn kimi politikacılar ciddiye alınmıyor artık. Toplumda yenilenme özlemi var. Kuşkusuz dinecek. • • • Bahn Savcı 'nın anısına buluştuğumuz akşam Ha- Irt Çelenk ile llhami Soysal'ın torunu Kerem Sü- ren karşı karşıya oturuyor masamıza. Arada kaç ku- şak var ama kimlik kâğıtlarındakı yıllarla yaşamıyor ateşi sönmeyenler. Sağlık sorunları da var ama dim- dik ayaktalar. Geçmişten geleceğe bir yürüyüşü umutla sürdürüyor, yaşama sevincini soldurmuyor. Özdemir Nutku da umuda yolculuk öncesinde Ören dinlencesinde. Yaş yetmiş ama coşku bitmemiş. Kıbrıs'ta bir üniversitede, Yakın Doğu'da tiyatro bö- lümünü kuruyor Tiyatro dalında güzel geçmişi, gü- zel savaşı, güzel ürünleri var. Yeni bir eylem başlıyor şimdi, öğretim üyeliği, sahne, oyun ve seyirci, kim- bilir neler üretecek. Beni çok etkiledi bu olay. Belli kişiler siyasal perdeyi kapamaya hazırlanırken tiyat- ro dalını yeşertmek çabası yaşam biçimine dönüyor Kıbrıs'ta. Nutku'lara söz verdim, sahnelenen ilk oyunu izle- yenler arasında ben de olacağım. Eski bir dostun yeni soluğunu kutlayacağım. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA: 1/ Çobanpüs- kûlü de denilen bir süs bitkisi. 2/ "Ağaç yap- „ rakverir—ver- mez rüzgâra" 4 (C.S. Tarancı)... Kürkü değerli biryabankedi- 6 si. 3/ Asya'da birülke.Bas- ketbolda kale. 4/ Oruç ayı. 5/ Endonezya'yı oluşturan adalardan bı- n... Galyum elementi- nin simgesi. 6/ Orta ve Doğu Avrupa kökenlı Yahudılere verilen ad. 3 II Nikelin simgesi... 4 Hz. Muhammed'ın sa- 5 vaşlanndan söz eden yapıtlara verilen ad. 8/ Küçük erkek kardeş... Yunanmitolojisindesa- 8 vaş tannsı. 9/ Süreç... 9 Anadolu halklannın en es- ki ana tannçası. - ; . YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tüyleri kınhnca kannca asidi denilen çok kaşındı- ncı bir madde çıkaran ot. II Üzüm suyu... " — birtah- ta kaşıktır / Sapı ortasına denk düşen" (Can Yücel). 3/ Uzaklaşmak, ara açılmak... Numaranın kısa yazı- hşı. 4/ Bir tür mısk faresi. 5/ Çin ve Japonya"da oyna- nan bir strateji oyunu... Deride sinirler boyuncabirta- kım ağnlı fiskelerin dökülmesiyle belıren hastalık. 6/ Gazetecilik dilinde bir çeşit uydurma habere veri- len ad. 7/ Asal gazlar sınıfından bir element... İnce de- ri ya da ince kabuk. 8/Litvanya'nınplakaişareti... Açık- lanamayan ya da çözülemeyen şey. 9/ "Keseli Ayı" da denilen ve Avustralya'da yaşayan hayvan... Birpey- gamber.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear