16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18 AĞUSTOS 2000 CUMA 14 J v U L X U J \ [email protected] Nilüfer, bu gece ve yann elli kişilik senfoni orkestrası eşliğinde iki konser verecek YerK popun 'unvansız' yılclızı• Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'ndaki konserlerinde çeyrek yüzyıllık kariyerinin en iyilerini yorumlayacak olan Nilüfer, yeni yayımlayacağı albûmden de 'Anlat Arakadaşım'ı söyleyecek. CUMHUR CANBAZOĞLU Açıkhava Konserleri 'nin son iki gü- nü; perdeyi bu gece ve yann Nflûfer kapatıyor. Fahreöin Kerimov'un yöne- teceğı senfoni orkestrası eşliğinde sah- neye çıkacak Nilüfer ve Dyas Mirza- yev'in yazdığı yeni düzenlemelerle hit parçalannı yorumlayacak. Daha önce de özel gecelerde büyük orkestrayla böyle bir deneyimi yaşamış bu önem- li sesi senfonik bir ortamda dinlemek çok keyifîi olacak bizce. Nilüfer, kırk yaşındaki Türk pop müziğimizde, sürekli farklı bir kul- varda yürümüş, en önemli isimlerden biri. Bu süre içinde süperstanrruz, kral- lanmız, kraliçelerimiz, divalanmız, mega yıldızlanmız hiç eksik olmadı ama güçlü yorum, kalite denince ak- l*hep tek isim geldi: Nilüfer. Kalite- h ve eğitilmiş ses, seksenlerin başın- daki dönem hariç özenle seçilmiş par- çalar, arada sırada manşetlere yansıyan birkaç olay dışında belli bir çizgide tutulmuş özel yaşam, aşklar, evlüikler, ödüller, milyona yaklaşan albüm tiraj- lanyla otuz yıldır hep iddialı Nilüfer. 1970'e dek uzanan bu müzik serüve- ni sanatın dşındaki etkenlerle şekil- lenmiş bir öykü değil, her anı çabay- la, hırsla, emekle devam etmiş yolcu- luk. Işte onun yaşammdan "geniş" bir Ünlü yorumcu, şef Fahretân Kerimov'un yöneteceği senfoni orkestrasuıın eşliğinde iki saat sahnede kalacak. özet; Magazin gazetesinin açtığı "AI- ûn Ses" yanşmasına, ailesine haber vermeden katılıyor. Aralannda Ajda Pekkan'ın da yer aldığı jüri, on beş yaşındaki Nilüfer Yumlu'yu birçok aday arasından bırinci seçiyor. Ödeon Şirketi bu güçlü sesli genç kı- zı kaçırmıyor, ama ancak yanşmadan tam iki yıl sonra Nilüfer'in ilk 45'liği yayımlanıyor: Kalbim Bir Pusula. Bir anda müzik listelerinin en üst sırasına yükselen genç şarkıcı, işler ciddile- şince özel müzik derslennı sıklaştın- yor ve ikinci 45 'liği Dünya Dönüyor / Göreceksin Kendini'yle alnn plak ödü- lünü alıyor. Yine aynı dönemde, pop müziğinin vitrindeki isimlerinin de ka- tıldığı 1. Topluiğne Şarkı Yanşma- sı'ndan Al Beni Çal Beni'yle ikincilık çıkartıyor. Bu arada, 45 'liklerden sonra yayım- ladı|ı, adını taşıyan ilk uzunçalan ve onu takip eden Selam Söyleuzunçala- nyla yine müzikseverlerden büyük il- gi görüyor Nilüfer. Ardından Grup Nazar'la yorumladığı Sevince'yle bu kez o "Eurovision SeferTne çıkıyor ve arkadaşlanyla birlikte Türkiye'ye bekledıği zaferi yaşatamamanın ezik- liğiyle ülkeye dönüyor. Seksenli yıllarda arabeskçilerin hâ- kımiyetine, Ispanyol Meyhanesi, Her Yerde Kar Var gibi klasikleri yorum- layarak karşı çıkmayı denıyor ve ara albümler üretiyor. Ancak fazla bir di- renç gösteremiyor ve beklemeye baş- lıyor. Onu yerli beste kulvannda ön sıralara taşıyacak Kayahan'la ortaklı- ğının temelleri ise 1984'te NUûfer '84 albümüne koyduğu Kar Taneleri'yle atılıyor. İki yıl sonra yine Kayahan bestesi Geceler'le Nilüfer, Antalya'da Uhıslararası Akdeniz Şarkı Yanşma- sı'nda Türkiye'ye birincilik kazandı- nyor. Kayahan'lı çalışmalardan sonra Ni- lüfer, 1993 'de Yine Yeni Yeniden albü- müyle, daha önce hiç denemedığı tarz- da parçalarla, kelimenin tam anlamıy- la yeniden doğuyor. Kadınlığını öne çı- karan giysilerle, ağır makyajla, dans- lanyla bambaşka bir Nilüfer giriyor pazara. Bu kez Onno Tunç'un yol gös- tericiliğiyle Şov Yapma, Aman, Ha- ram Gecefergibi popüler parçalar yar- dımıyla arabeskin tirajındantam birmil- yon tüketıciyi popa çekiyor ve genç din- leyiciler kazanıyor. Gypsy Kings de onun sesinden Yine Yeni Yeniden'i keşfediyor ve dünyaya tanıtıyor. Aynı başanyı 1996'da NHüfer'le ad- lı albümle tekrar ediyor ve bu kez de Mavilim ve Loreena McKennith'in Tango To Evora'sının Türkçe yorum- lanmış hali Çok UzaJdarda ile yine 1 numaraya yükseliyor. Son olarak da otuz yılük müzik ka- riyerinin ilk dönemini şekıllendiren hıt parçalan gençlerin kıilağına sesle- necek şekilde elden geçirdikten sonra topladığı albüm Yeniden Yetmişe'yle zirvede yalnız kalıyor. Müzik yazar- lan, albümü, klasikleşmiş parçalann ye- ni akımlara yem edildiğı iddiasıyla eleştirirken genç müzikseverler altya- pılan modernleştirilmiş bu şarkılan çok tutuyor ve sanatçı yine bol sıfirh saöş rakamlarını hanesine yazmayı ba- şanyor... Nilüfer artık kalıtesi tartışıl- mayan bir firma; sanatçı dostlan onun yorumuyla albümlerini zenginleştir- meye önem veriyor. Bir bakıyorsunuz FahirAtakoğhı'nun konserinde sahne- de, bir bakıyorsunuz Müzeyyen Se- nar'ın albümünde. Türk musikisı söy- lüyor ya da Fuat Gûner'in albümün- de düet yapıyor. Son yıllarda müziğin prodüktörlük yanına da merak sarmış durumda. As- ya'nın ardından yeni isimleri öne çı- kartmak için çalışıyor Nilüfer. Bir de yeni albüm için parça seçiyor, yine her zamanki gibi büyük bir titizlik ve dik- katle. KENTLER VE KÜLTÜRLER / Kaliningrad TURGAY FtŞEKÇİ Elli yıl dünyaya kapalı kalan kentKaliningrad, 1945'e dek bir Alman kentiydi. Adı da Kö- nigsberg (Kral Kenti) idi. Gerçekten de 1255'te Alman Töton şövalyelerince kurulan kent, sonralan Prusya dükleri- nin başkenti olmuş. Kimi Prus- ya krallan burada taç giymiş- ler, 1544'te Albertus Üniversi- tesi kurulmuş. ikinci Dünya Savaşı'nın so- nunda toplanan Potsdam Kon- feransı 'nda kent ve çevresi Sov- yetler Birliği'ne bırakılmış. 1946'da kente ünlü Sovyet dev- let adamlanndan KaKnin'in adı verilmiş. Kentteki Abnan nü- fusu da boşaltılarak yerine Rus- lar yerleştirilmış. Coğrafya Kaliningrad, Pregolya Irma- ğı'nm kıyısmda, Baltık Deni- zi'ne açılan bir iç liman. Kali- ningrad Koyu, Vistül ve Kur- land lagünleriyle Baltık Deni- zi'nden aynlarak bir içdeniz oluşturuyor. Bu içdeniz hem zengin bir bahk yatağı hem de korunaklı bir doğal liman. Bu jiizden gerek Almanlar döneminde, gerekse günümüz- de hem önemli bir ticaret lima- nı hem de önemli bir deniz üs- sü olma özelliğini de koruyor. Bugfin Bugün kentte geçmişin Al- man özelliklerinden izler bula- bilmek oldukça güç. Savaşta nasılsa yıkılmadan kalabilmiş tek tük evler, onlar da o denli bakımsız ki Alman kalıtı ol- duklannı düşünebilmek için hayal gücünü çalışürmak gerek. Kent, tipik Sovyet kentleri gibi büyük toplu konut sitele- riyle dolu. Geniş caddeler ve alanlar, bakımsız bir teneke yı- ğını halindeki tramvaylar göriin- tüyü tamamhyor. Bugün Kaliningrad'ın Rus- ya Federasyonu ile karadan ba- ğı kalmamış. 1996'da özel bir ekonomik bölge statüsü tanın- mış. Ticaret ve turizmle ayak- ta durmaya çalışıyor. Çok sa- yıda Alman gezgini, geçmiş duygulanyla kente geliyor. El- li yıl dünyaya kapalı kalan kent, 1991 'den bu yana dış turizme açılmış, kendine çıkış yollan arama peşinde. ••• Edebiyat Ekspresi Avrupa 2000, Polonya'dan çıkıp Kali- ningrad sınınndan gırdiğinde o güne dek alışmadığımız birkar- şılama gördük. Kaliningrad programını / mceteyen Türk yazarfan * MaMrOztaş,Turgay Fîşekçi,SezerDuru. Önde görüten sütunlu yapı yeni çağm en önemli dûşfinüriermden Immamıel Kant'm mezan. KantAdası veKatedral Laliningrad, 1945'e dek adı Königsberg (Kral Kenti) olan bir Alman kentiydi. tkuıci Dünya Savaşı'nın sonunda kent ve çevresi Sovyetler Birliği'ne bırakıldı. Günümüzde ise önemli bir ticaret limanı ve deniz üssü olma özelliğini taşıyor. Kaliningrad'ı dünyaya duyuran belki de en önemli şey, aydırüanma felsefesinin ve ye- niçağın en önemli düşünûrlerinden Immamı- el Kant'm (1724-1804) burada doğması, ha- yatı boyunca kentten aynlmadan burada ya- şaması ve burada öhnesiydi. Böylesi kıyıda kalmış birkentteyaşayıpyer- yüzünün gördüğü en büyük düşünürîerden bi- ri olabilmek, başlı başına üzerinde düşünme- ye değer bir olgu. Kent merkezinde bulunan ve üzerinde 14. yüzyılda yapıhnış bir katedral olan adaya Kant Adası deniyor. Kant'ın raezan da bu ka- tedralin yanında. Mezar taşmda Prarik Ak- hn Eleştirisi adlı yapıtından bir cümle yaa- yor: "Üzerinde düşûndükçeiki şey.insan ro- hunu hep yeni ve jgittikce artan bir hayran- ükla doMurnyor. Uzerimdeki yıldızb gökyö- zü ve içimdeki ahlak yasasL" İkinci Dünya Savaşı'nda hasar gören Ka- tedral hâlâ onanlamamış. Yalnızca çatısı ör- tülmüş. Sınır istasyonu yeni boyan- mış, yerler yeni asfaltlanmıştı. Tren dxırur durmaz geleneksel giysiler içindeki, akordeonlu kadın korolan, şarkılar söyle- meye başladı. Hoparlörlerden hoşgeldiniz duyurulan yapıldı. Geleneksel konukseverliğin göstergesi tuz ve ekmek dağı- tıldı. Aynı törenler Kaliningrad is- tasyonunda da yinelendi. Ne- redeyse bütün kent bizleri kar- şılamak için seferber ohnuştu. Her yan gelişimizi duyuran afiş ve pankartlarla bezenmışti. He- men herjcese bir rehber düşü- yordu. Üniversite öğrencileri bu işi gönüllü üstlenmişlerdi. O kadar güzel, aksansız, pı- nl pınl bir Ingilizce konuşu- yorlardı ki eğitim düzeyine şaş- mamakelde değil. Bu yan yıkık tarihi katedral- de görkemli bir müzik ve şiir gecesi düzenlendı. Vali, geceyi açış konuşmasın- da Engeb'ten ahntılarla şiir yaz- manın ne zorbir ış olduğundan söz etti. Kent orkestrası Vlval- di çaldı. Biz konuklar şiir oku- duk. Ben de burada Türkçe bir şiir okudum. Ardından kentte ne kadar sa- natçı varsa hepsini dinledik. Rahipler ilahi okudu, çocuk şarkıcı Italyanca şarkılar söy- ledi, bale gösterileri yapıldı. Kaliningrad'da Türider Ertesi gün kentteki Türkle- rin bizleri Azerbaycan Lokan- tası'na yemeğe çağırdıklannı öğrendik. Buluştuk. Biri Ahıs- ka Türküymüş. Güzel Türkçe konuşuyor. Bir mobilya imalat- hanesi kurup ürünlerinı Iskan- dinav ülkelenne satmayı tasar- lıyor. Yarunda da Türkıye'den gelen bir işçi çalıştınyormuş. "Btz buradaTürkçekonuşaniki kişiviz" dıyor. Ötekiler Kazak. Onlarla ancak yüzde on ora- nında anlaşabiliyoruz. Ahıska- lı, konuşmalan çeviriyor. Bol bol yenildi, votkalar, şa- raplar içildi, sonunda asıl ko- nuya gelindi. Kent yönetimi bütün etnik ve dini azınlıklann özgürlük- lerini tanrmış, Müslümanlara da bir arsa vermiş, ahn buraya cami mi, kültür merkezi mi ne isterseniz yapın demiş. Onlar da bizden yardun iste- diler, buraya nasıl yapsak da bir cami yapsak diye. Biz de Türkiye Büyükelçili- ğine başvurmalannı önerdik. ••• Rus halkının kiliselere düş- künlüğü en üst boyutlarda. Yi- yecek bulmakta zorlanan in- sanlann, evlerini boyamak akıl- lanna bile gehniyor ama bü- tün kiliseler gıcrr gıcır. Kentte gördüğum tek yapı etkinliği de merkezde sürdürülmekte olan büyük bir kilise inşaatıydı. Yollarda Rus otomobilleri yok denecek düzeyde. Sanki Almanya'nın bütün eski otomo- billeri buraya gönderilmiş. Söy- lendiğine göre servisleri de var- mış. Taze sebze ve meyveler ise büyük ölçüde Hollanda'dan ge- liyormuş. Şişe suyu aradığı- nızda ise her yerde Fransız Vit- tel ve Perier'ler karşınıza çıkı- yor. Kaliningrad'da yüzınek Kaliningrad'dan deniz kıyı- sındaki Svetlogorsk adlı küçük kasaba kırk beş dakikalık bir yol. Ağaçlar altında güzel bir yerleşim. Yollan Almanlardan kalma. Hiç bozulmamış, öyle- ce duruyor. Her şeyıyle bana 1970'lerin Florya'suıı annnsat- tı. Kıyıda uzun bir kumsal ve tahmin edebileceğiniz gibi, bi- zim Marmara kadar kirli bir deniz. Güneşlenenler, yüzen- ler... Fransız şair Jacques Jo- uet'yi sudan çıkarken gördüm: "Kirlideğflıni?''dedim. «Kuş- kosuz" dedi. Ağaçlar altında büyük birpa- nayır kurulmuş. Kentteki tür- lü etnik gruplar kendi çadırla- nnda kültürlerini sergiliyorlar. Kazaklar, çadırlann tepesin- de bayraklannı asmışlar. Gele- neksel giyhnli kadınlar, Buha- ra pilavlan, türlü börekler sa- tıyorlar. Dev açıkhava sahnesüıde yi- ne müzik ve bale gösterileri var. Amber Yeryüzündeki amberin yüz- de doksanı Kaliningrad'da çı- kanlıyor. Süs eşyası olarak kul- lanunmm yanında, amber asi- di, yağı ve yüksek kalitede ya- lıtım maddesi olarak da kulla- nılıyor. YAZIODASI SELİMİLERİ Maçka Bazı semtler bir şiirin dizeferiyle hatırianır. Maç- ka benim için öyledir "ne vakit maçka 'dan geçsem I limanda hep ge- miler olurdu I ağaçlar kuş gibi gülerdi I bir rûz- gâr aklımı alırdı"... Attilâ llhan'ın ünlü şiirinde, üstelik, "akşamlar birroman gibi biterdi". Bu yüzden olacak, Maç- ka bana hep romanlı bir semt gelir. Geçmiş gün- lerin romanlannda Maçka gerçekten de anılır Bu- rası, zengin kişilerin yaşadığı yerdir. Çocukluğumda Maçka'ya sık giderdik. Oto- büsten son durakta iner inmez, şehrin ortasında tuhaf bir mezarlık. Irkiltirdi beni. Orada yapayal- nız bırakılmıştı. Ne geleni ne gideni olurdu. Ama hemen karşımızda deniz ve Attilâ llhan'ın şiirindeki gemiler. Bugünkünden çok farklı, engin, ufuklara açılan bir istanbul peyzajı. Özümseye özümseye bakmış olmalıyım ki, günün birinde, "Ûçüncü Şahsın Şiiri'ni okuyunca her aynntıyı yer- li yerine oturtabi/miştim. Maçka'da Taşlık Gazinosu'na giderdik. Taşlık, bugün bir otelin alanına gömülüp gitti. Oysa ora- da yaz öğleden sonralan ve yaz akşamlan yaşa- nırdı. Hem de yıllar yılı. Taşlık'ın bende bir başka müthiş anısı var. 1967 yılının temmuz ayında Yeni Ufuklar dergisinde ilk yazım yayımlanmıştı. Arkadaşım Şaner'le birlik- te gazinoya gitmiş, buz gibi biralar içerek bu se- vinci kutlamıştık. Çoktan tanınmış biryazarsayı- yordum kendimi. Maçka bence gizemli bir semttir. Geçmiş gün- lerin güzel romanlan, oradan söz açarken hep görkemli apartmanları anar. Cadde üzerinde he- pi topu birkaç apartman, deniz görür, lüks, o ro- manlann deyişiyle "mutena"... Ama ara sokaklara girince durum değişir. Da- ha orta halli evler, apartmanlar çıkar karşınıza. Yalnızca caddesinde afır tafırlıdır semt. Alafran- ga dünya usul usul geri çekilir. Küçük bir mahalle camii, olanca alçakgönüllü- lüğüyle sizi kendine çeker. Ne vardır ki bu cami- de, bir türlü kestiremem, fakat rüyalanma bile gir- miştir. Gençlik yıllanmda ille Maçka'ya kadar yürürdüm. O zamanlar Maçka Palas'ta Kerime Nadir'in oturduğunu öğrenmiştim. On dört, on beş yaşla- nmın romancısıydı Kerime Nadir. Neredeyse bü- tün kitaplannı okumuştum. Yolda bir kere Kerime Nadir'le karşılaşacağımı umardım. Maçka'nın bir başka özellıği de, orada sevgili edebiyat öğretmenim Bakrye Ramazanoğlu'nun oturuyor oluşu. Ona giderdim. Lısede öğrenciy- dim, başımda hakikaten kavak yelleri esiyordu. Reşat Nuri'den, Sait Faik'ten konuşurduk. Içim titrerdi... Dönüşte bazı akşamlar, açık görünümde gün- batımlanna dalıp giderdim. Maçka, bu yüzden, be- nim için, hayal kuruşlann semtidir. Yazmak ma- cerasında büyük hayallerim vardı... tstanbul'un pek çok semti yabancı geliyor ba- na artık. Tuhaftır, Maçka'dan vazgeçmedim. Es- kisi kadar Maçka'ya yürüyüşlere çıktığım yok. Hele Teşvikiye'de otururken iki adım ötemdeydi Maçka. Şimdiyse daha seyrek gittiğim bir yer. Ama eski havasını az buçuk koruyor. Demin adı- nı anmadığım otel bile fazla bozamadı Maçka'nın kendine özgü havasını. Sonra bir parka girersiniz. Orada bir huzur gi- bi Türk şiirinin ustaları sizi beklemektedir. Çok sevdiğim Behçet Necatigil, Oktay Rrfat, Or- han VeJi, CahrtSıtkı, Sabahattin KudretAksal... Dizeler gelir gider; yaşanan zamanın kirinden pa- sından annırsınız. Hep düşünmüşümdür, buralardan geçip gider- ken Necatigil ne düşünürdü diye. Şiirterini mi örer- di, radyo oyunlarını mı, hayatla edebiyatı bir kılı- yordu işte... Sonra mağrur ve yalnız şair Nigar Hanım, bu parkta, defterler dolusu anılannın eski yazıdan yeni yazımıza geçirilmesini, yayımlanmasını hâlâ bekler gibi... Neyzen Tevfik'e gelince, yalan hayatlanmıza küfrü basıp duruyor yine... Geri dönsem Taşlık Gazinosu'na, öğretmenim Vedat Günyol ilk yazımı yayımlamış, bira bardak- lanmızı tokuştursak, Şaner, "Oldu işte, yazar ol- dun işte!.."dese... Keşke hepsi yeniden yaşan- sa... Notting Hill Karnavah • Kültür Servisi - 'Notting Hill' fihninin ardından dünyanın farklı ülkelerüıden gelen birçok ziyaretçiye ev sahipliği yapan Notting Hill'in sokaklannda 27-28 Agustos tarihleri arasında bir karnaval gerçekleşecek. Yaklaşık 2 milyon kişinin katıldığı 'Notting Hill Karnavah'nda bu yıl da dans, müzik ve eğlence olacak. iki gün sürecek olan karnaval boyunca jazz, hip-hop, reggae, house gibi farklı müziklerin dinlenebileceği partiler de düzenlenecek. K U L T U R ÇİZtK K A M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear