25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 TEMMUZ 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI / ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13 ŞtRKETLERDEN YATAŞ,özellikleyaz mevsiminde tercih edilen pikeleri, bu yü, Pufly2000 koleksiyonuna uyumlu olarak tasarlandı. ISO 9002 Kalite Sistem Belgesi'ne sahip havlu pikeler san, turuncu, kırmızı, saks mavi, pembe, lila ve kemik renklerde üretildi. • ULUSLARARASI REKLAMCttJK DERNEĞİTürldye Gençlik Grubu, sektör çalışanlarını bir araya getirdiği geleneksel partilerin 6'ncısını düzenledi. Kış ve yaz sezonu olmak ûzere \ yılda iki kez dûzenlenen partilerin 3. yılında 3 bin çalışan buluştu. • PVC pencere ve kapı ûreticısi WINSA, 10 aya kadar faizsiz vade olanağıyla, Akbank'la ortaklaşa "Tüketici Kredisi Kampanyası" yûrütûyor. Bu kampanya kapsamında 12, 18 ve 24 aylık düşük faizli taksit olanaklan da sağlanmış. • TOPRAK SERAMÜC, bazniadığı CD ik ûrûnlerini tflketicisine tamtmayı amaçhyor. Herhangi bir mimari yazıbnı gerektirmeyen program, ürünierin seçflen mekfinlarda değişik döşeme afternatifleriyle görüntüknebümesini sapyor. • NUHÇÎMENTO SANAYÜ, Portland > Kompoze Çimento'nun üretim ve saüşına başladı. Bu çimento, - genel beton işleri, -,., -,' , - yüksek erken dayanım ,. " istenen yapılar, sülfatlı ve klorlu ortamlar için tercih ediliyor. • İSTıKBAL MOBİLYA,'Mosaik' serisiyle yatak odası, yemek odası ve vitriıı çeşftterini sabşa sundu. Istikbal'in pand mobDya grubundaki yeni modeOerde modern çizgüer yer ahyor. • AGB ANADOLU, 30 yıldır pek çok ülkede uygulanan araştırma sistemi TGI'ı Tûrkiye'de uygulamaya başhyor. TGI Tûrkiye fırma ve markalann faaliyet gösterdikleri pazarlann yapısına ve tüketicilerine ilişkin kapsamlı bilgiye erişmelerini sağlamayı amaçlıyor. • EUTELSAT,yeni aydusuW4ikAfrika>a ysym ulaşürmava başiadL24Mayıs'ta firlatılan uydu 1 Temmuz'da faaüyete geçtL SahraAHı Afrika'daki uydu taşıyıcı senisler pazanna girdi. • SUN Microsystems Türkiye, tnternet'te içerik sunmak, e-ticaret yapmak için çalıştnalanna başlamış, ancak fınansal yetersizlikler nedeniyle bûyüyemeyen şirketlere yönelik başlattığı proje ile yaztum geliştirenler için ücretsiz yazılım paketi veriyor. . 15 yılda nüfüs 15 milyon arttı. Vergi ödeyenlerin sayısı ise neredeyse aynı kaldı Çarpıl resmi tablosuANKARA(AA)-Türkiye'de- ki vergi kaybı ile vergi adaletsiz- liği konusu genış şekilde tartışı- lırken Türkiye nüfusunun son 15 yılda 15 milyon arttığı, ama vergi ödeyenlerin adeta yerinde saydığı da ortaya çıktı. Maliye Ba- kanhğı ile Devlet Istatistik Ens- titüsü (DİE) verileri, Tûrkiye'de "kayıt dışıhğm" da ne kadar bü- yük boyutlarda olduğunu gözler önüne serdi. Buna göre Türkiye, sadece düşük gelir beyan ederek az vergi ödeyenlerle değil, çok büyük paralar kazandıklan hal- de, mükellefbile olmayarakdev- lete tek kuruş vergi ödemeyen- lerle de mücadele etme duru- muyla karşı karşıya kaldı. 1985'te 50 milyon 306 bin olan Türkiye'deki yıl ortası nü- fus, 2000 yüında65 milyon 311'e yükseldi. Böylece Türkiye nüfiı- suna 15 yılda 15 milyon eklen- di. Vergi açısından bir diğer önemli gösterge de gayrisafı mil- li hasıladakı artış oldu. 1985 yı- lında 66 milyar 891 milyon do- Vergi ödeyenler yerinde saydı GÖSTERGELER 1965 20000 YIL ORTASI NÜFUS GSMH GERÇEK USUL Tıcan kazanç sahıp Zıraı kazanç sahıp. Serbest mesl. kaz. Dtğerieri 50.306.000 66.9 mılyar doiariar 1.967.061 1 305.217 170.240 <& 9,3.694 388.910 GÖTÜRÜ VERGİ-BASİT USUL 1.026.379 Ticaret ve sanat erb. Hızmet erbabı Serbesi meslek erbabı KURUMLAR VERGİSİ Sermaye şırketlerı Kooperatıfler Dar mukeflefter Dığerten 935.166 jfö 64.481 _^-~ 26.732 61.990 43.284 * 10.683 2.172 2000 5.851 65.311.000 218 mılyar dolar (x) 1.988.007 1.461.088 ^^âgi 45.914 • ^ ^ 96.190 384.815. 738.639 796.200 35.252 6.398 -^-—^ 560.411 •^^İİİİ 482.787 48.688 1.332 27.604 (x)-2000 yıh program hedefî lar olan GSMH'nin 2000 yılı programında 218 milyar dolara yükselmesi öngörüldü. Vergi ödeyenkr değişmiyor Nüftıs ve GSMH'dekı bu yük- sek artışa karşılık, Tûrkiye'de işçi ve memurlar dışında vergi ödeyenlerin sayısı ise adeta ye- rinde saydı. 1985 yılında Tûrki- ye'de gerçek usulde vergilendi- rilen mükellef sayısı 1 milyon 967 milyon 61 olarak belirlen- mişti. Günümüzde ise bu sayı • 1985 Türkiyesi'nde 1 milyon 967 bin kişi gerçek usulde ' vergilendiriliyordu. O tarihten bu yana nüftıs yüzde 29.8 oranında artarken mükellef sayısındaki artış yalnızca yüzde 1 oldu. Nüftıs ve GSMH'dekı yüksek artışa karşılık, Tûrkiye'de işçi ve memurlar dışında vergi ödeyenlerin sayısı ise adeta yerinde saydı. yalnızca 1 milyon 988 bin 7 ol- du. Böylece son 15 yılda Türki- ye nüfusu yüzde 29.8 oranında artarken gerçek usulde vergi- lendirilen mükellef sayısındaki artış yüzde 1 'de kaldı. Gerçek usulde vergilendinlen mükellef sayısı hemen hemen aynı kakrken, esnaf ve sanatkâr- lık yapan mükellef sayısı ise bü- yük ölçüde düştû. 1985'te Tûr- kiye'de 1 milyon 26 bin 379 es- nafveıgi ödüyordu. Bugün bu sa- yı 739 bin 639. Kurumlar vergi- si mükellef sayısı ise söz konu- su dönemde belirgın şekilde art- tı. Bu arnşta, kurumlann daha ya- kından takibi ve vergı numara- sına yönelik zonmluluklaretki- li oldu. Ancak mükellef sayısın- daki artış vergiye aynı oranda yansımadı. Söz konusu dönem- de kurumlarveıgisi mükellef sa- yısındaki artış 9 katı aşarken, ödedikleri vergi ise dolar bazın- da sadece 7 kat artış gösterdi. GelirierGenel Müdürlügü yet- kilileri, mevcut tablo karşısmda vergi numarasmuı, "finans i$- lemleriiçindeuygulamaya kDnuİ- masının şart oJduğunu" beiirttı- ler. Yetkililer, bılgısayar destek- li etkin denetimın de mevcut tab- lonun tersine çevrilmesi için gerekli olduguna dikkati çektiler. Ziraat Bankası, sözleşmeli üretimin özendirilmesine yönelik kredilendirmeye ağırlık verecek Tanmdu 'sonoyi'dönemiANKARA (AA)- Ziraat Bankası, tan- mın sanayiye enteg- rasyonunu sağlamak amacıyla, sözleşme- li ürenmın özendiril- mesine yönelik kre- dilendirmeye önem verecek. Bankanın uygulamaya koyduğu yeni tanmsal kredi programı ile bankada çalışan ziraat mühendisleri, sözleşmeli üretime yönelik yeni projelerin uygulan- masına ön ayak olacak. Mudumu, Köy-Tur, Türkiye Kalkınma Vakfı gibi sözleşmeli üreticiliğe daya- nan projelerin gelişmesinde Ziraat Ban- kası'nın önemli katkısı olduğunu hatır- latan yetkililer, bu ömeklerin diğer alan- larda da çoğaJtılmasını amaçladıklannı vurguladılar. tlk aşamada, Ankara'nın Kaîecik ilçe- sinde yetiştirilen "KaJecikkaraa" üzümü- nün sözleşmeli çiftçilerce yetıştırilmesı- ni sağlamak üzere Ankara'daki büyük bir şarap fabrikası ile ılişkiye geçildi. Fabri- kanın sözleşmeli üretimi kabul etmesi ha- • Ankara'nın Kalecik ilçesinde yetiştirilen "Kalecik karası" üzümünün sözleşmeli çiftçilerce yetiştirilmesini sağlamak üzere Ankara'daki büyük bir şarap fabrikası ile ilişkiye geçildi. linde > b a n k a s°zleş- DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA ergin@ergin.demon.co.uk Yoksul ülkelerden zengın ül- kelere, borç ödeme kapsamın- da her gün yaklaşık 60 milyon dolar transfer ediliyor. Bu para sağlık, eğitim ve temiz su gibi hizmetlere har- canmadığı için günde 19.000 çocuğun öldüğü hesaplanıyor. (The Guardian, 22/07) Biıieş- rniş MilletJer Kalkınma Programı'na göre Af- rika ülkelerinın borç odemelerine ayırdıği para her yıl 7 milyon çocuğun yaşamını kurtarabilir. Ama, gündeminde (yine) bu borçlann indirimi, yoksulluğun azaltılması olan 'G- 7+Rusya' gru- bu liderlen, toplumsal protestolardan kaçmak için seçtikleri Okinava Adası'ndakı zırvede, üç gün için bir mılyar dolara yakın bir para harca- yabiliyoriar (FT, 22/07). Bu arada uluslararası ti- caret ve yatınm ortamını, daha hızlı küresel bü- tünleşme gereğini vurgulamayı da unutmuyor- lar. Jubiee2000'den (borçlann srtnmesı ıçm Jus- lararası koalisyon) Anne Petifor'a göre "Amaç, yoksul ulkeleri bu kolelık bıçımınden, yeni sö- mûrgecilıkten kurtarmakiken IMF bu firsatı kullanarak denetimini arttırmaya çalışıyor" (WSWS, 22/07). Küresefleşme tdeotojisinin Was- hington Consensus'ün amiral gemısı VVall Street Joumal'ın Okinava zirvesine önensı ise şöy- le: "Yoksulluğuazaltmakiçin eko- nomiyibüyüt." Joumal, Okinava zirvesi üzerine yayımladığı yo- rıırndaziryeye gelen lideriere, "Bir hûkûmetin en yaşamsalrolü, özel mülkiyet yasalannın işlemesini, makro ıstikran, malı disiplini, tica- ri serbestliği sağlayarak girişime ve verimliliğe uygun bırortam ya- ratmaktır. Yoksullara yönelikınsa- nikaygılar...bu gerçeklerin üze- rini örtmemelidir" (19/07) diyor. Ekonomik büyümenin gelir dağı- lımryla doğrudan bir ilişkisi olma- makla birlikte borç ödemeyi ko- laylaştırdığını, "Washıngton Con- sensus'ün, gelişme kavramı ye- rine ikame ettiği temel kavram ol- duğunu bilmem hatırtatmama gerek var mı? LXinya Bankası "Worid Devetopmerrt Reporfu hazıriayan Prof. Ravi Kambur, raporda vurgu- yu büyümeye değil de yoksulluğun azaftılması- na kaydırmaya çalışryordu, ama geçen ay, ABD Hazine Sekreteri Lavvrence Summers'in rapo- ra yaptığı doğrudan müdahaleden bunalarak istrfa etmek zorunda kaldı. Summers'e göre "Vurguyubüyümeyeyapmayan biryoksulluk tar- tışması, Hamlet'in prens olduğunu unutmaya benziyor" (FT, 16/06). G-8, Yoksulluk ve Biiyumeideolojik, hatta belki de mesleki riskler getire- bileceğınden gündemdeki sorunlann değil çö- zümlennin, nedenlennın dahi tespit edilmesi neredeyse olanaksız. Bu çıkmazı aşabılmek için yalnızca gözlüğü değiştırmek yeteriı değil, olgulan anlamlandıran teorik-etik sistemi de sorgulamak gerekli. Türkrye'de, kimi çevrelerde, çok geç de olsa başlayan yakınmalar şu gerçekleri dile getirdi: 1) Tûrkiye'de yaklaşık 58 milyon insan geçim sı- kıntsı çekerek, büyük bir kısmı yoksulluk sını- ımdayaşayarak vartıgınısüdürüyor, toplumu ayak- ta tutuyor. Öyleyse dıyebilıriz ki, bu 58 milyon aslında gen kalan 6 milyon için çalışıyor. 2) Ül- ke ekonomisinin üretici temeli olan hayvancılık, tanm, sanayi sektörieri kredi, talep vb. sıkıntısı içinde giderek daralıyor. 3) Kentler ruzla getto- ekonomik ve siyasi işleyi- şine ilişkin varsayımlarege- men olmaya devam ettik- çe, ileri sürülen çözümle- rin anında, daha irdelenmeden, "bunlar deli saçması" algısıyla reddedileceğini biliyor, bu- na güveniyorlar. Bu yüzden önce şu noktaya ışık tutarak baş- lamak gerekiyor Bugün bu kadar yakınılan du- rum, dün oluşmadı ki. 1980'lerde ekonomi IMF eliyle dışa hızla açılmaya başladığından bu ya- na ve 1990'larda küreselleşmecı ıdeolojinin fan- tezilerine karşı, kimileri böyle bir felaketin gel- mekte olduğunu sürekli anlattılar, uyarmaya ça- kştlar. 1980'lerde, VVtematfryo/ic"dendi; 1990'lar- da uyanlanyapanlardinozortjAte suçlancMar. Uya- nlar göz önüne alınmadı. Neden? Sakın yanıl- mayın, bu bir yakınma değil. Çözümün çok önemli bir kısmı bu sorunun ce- vabında yatıyor. Şöyte ki, neden ülkede geçen 20 yıl boyunca hem toplumsal hem de bireysel etikprensiplersürekli ve bu dü- zeyde aşındı? Neden, birey- ler bir toplumsal, ortak ya- şam alanınm ve "diğer" bire^ yin varlığının kaygısiyla değil dedaha çok kendi egolannın basıncıyla hareket eder oldu- lar? Bu sorulann cevabı, ge- çen20yıldainsanlann teptum- sa//ortak çıkar (yaşam) alanı- nın sistematik olarak ptyasa (kârve rekabet ilişkisi) tarafın- dan hoyratça ışgal edilmesi- nin ve bireysel ılışkiler alanı- nm da hızla metalaşmasının, şeyteşmesinin getirdiklerin- de yatmıyor mu? Ve nihayet Bu yoksulluğu ve ekono- mik erozyonu yaratan 20 yıl- lık uygulamalann nedeni as- lındaTurkiye'nin dünya eko- nomisiyle bir tûr bütünleş- me biçiminin (VVashington re kredi desteği sağ- layacak. Böylece üre- tici pazarlama soru- nundan kurtulacak, sanayiye entegre üre- tim nedeniyle parası- nı zamanında alabilecek. Dolayısıyla Zi- raat Bankası'nın kredi geri dönüşleri ko- nusunda yaşadığı nsk de ortadan kalkacak. Şaraphk üzüm yanında, Kastamonu'nun Taşköprü ilçesinde sarmısakta sözleşme- li üretimin geliştirilmesi için de girişim- cinin ortaya çıkanlmasına çalışılıyor. Sar- mısağı işleyecek girişimcinin sözleşme yapacağı üretici kredilendirilecek. Do- mates, patates ve diğer sanayiye yönelik tanm ürünlerinde de aynı sistemin geliş- tirilmesi sağlanacak. Üfeticiye de yarariı, bankaya da Yetkililer, sözleşmeli üretimin, pazarla- ma sorununu kaldırması, tanmın sanayi- ye entegre olmasını sağlaması yanında, çift- çilere teknik hizmet götürülmesini de ko- laylaşüıdığmı, böylece üre- timde verim ve kalitenin arttınlması açısından önemli bir olanak doğdu- ğunu anlatnlar. Sözleşme- li üretimde, işletmeler is- tedikleri kalite ve çeşitte üretimi sağlamak üzere çiftçilere teknik destek ya- nında, gerekirse tohum, ilaç, gübre gibi girdiler de sağlanıyor. Kontrol altm- da yapılan üretim nede- niyle yanhş gübre, ilaç kul- lanımı da önleniyor. Söz konusu proje, çiftçilenn örgütlenmesini de sağlı- yor. Çiftçiler, pazar soru- nu yaşamadığı, paralaruıı düzenli olarak alabildik- leri için de Ziraat Banka- sı'nın kredi geri dönüşü açısından riski oldukça kü- çülüyor. Proje ile bankada atıl durumda bulunan ziraat mühendisleri de etkin bi- çimde ülke tanmının ge- lişmesi için çalıştınlmış olacak. Ziraat mühendis- leri, yöreleriode hangi alan- larda sözleşmeli üretim projesi geliştirilebüeceği- ni araştıracaklar. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Diyanerin'Misyomı' Diyanet İşleri Başkanı, yaptığı bir açıklarnayla, Türkıye'ye yeni bir görev (misyon) biçiyor 'Tür- kiye, IsJamın Batı'daki kötü imajını düzeltecek"rniş. Islamın kötü imajı neymiş? Başkan açıklıyon "Is- lam denince akla şiddet, işkence, kadını eve hapseden ve sosyal hayattan tecriteden birgö- rüntü geliyor. Bunu değiştirmek görevimiz. Müs- lümanlık dikta rejimlehe bağdaşmaz. Krallann devleti yönetmeleri Islamın ruhuna terstir" (Sa- bah gazetesi, 17 Temmuz). Türkiye'nin Avrupa Birtiği'ne aday üyelık tartış- malannda da benzer görüşler değişik çevreler- ce dile getirilmişti. Türkiye, Islamın çağdaşlaşma- sı görevini üstlenebilir mi? Temel soru budur. Hiç eveleyip gevelemeden bu soruya verilme- si gereken yanıt şudur: Türkiye böyle bir görevi, nesnel ve öznel koşulları nedeniyle, üstlenemez. Böyle bir görev, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ilkelerine uygun değildir. Türkiye Cumhuriyeti'nin laik niteliği de böyle bir görevi üstlenmeye izin ver- mez. Islamın, değil yalnız Batı'da, dünyanın her yerinde şimdi olduğundan daha saygm olması hiç kuşkusuztüm Muslümanlann ısteğıdir. Ancak bu görevi yapacak olan, Türkiye Cumhuriyeti de- ğildir; Diyanet İşleri Başkanlığı hiç değildir. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 2000 yılında büt- çeden aldığı pay 257.3 trilyon liradır. Bu tutar, Ça- lışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nm bütçeden aldığı ödeneğin (28.6 trilyon) on katına yakındır. Tanm ve Köyişlen Bakanlığı'nm bütçe ödenekle- rinden (236.8 trilyon) çok daha fazladır. Ulaştır- ma Bakanlığı'nm 75.7 trilyon; Orman Bakanlı- ğı'nm 74.9 trilyon lira olan bütçe ödeneklerinin 3.4 katıdın Dışişleri Bakanlığı bütçe payının (169.5 tril- yon) 1.5 katı; Içişleri Bakanlığı bütçe payının da (209.3 trilyon) 1.2 katıdır. Kısaca, hükümetler, Di- yanet İşleri Başkanlığı'na bütçeden kaynak ayır- mada, giderek artan oranlarda çok daha cömert davranmaktadır. Bu durum Diyanet'e olağanüs- tü bir güç ve konum sağlamaktadır. Halkın ver- gilerinin, kurumun yasasmda yazılı amaçlara uy- gun olarak kullanılması gerekir; Başkan'ın biçti- ği uluslararası misyonlann yerine getirilmesi için değil. Bunlar bize özgü noktalar. Ek olarak, Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanı tüm Islam dünyası adına konuşamaz; halifelik devri çok ge- rilerde kaldı. Bunu biz ıstesek de başkaları be- nimsemez. En başta Islam dünyasının sıyasetçi- leri böyle bir öneriye karşı çıkar. Gerçekten de At- las Ol^anusu'ndan Avustralya'ya uzanan geniş coğrafyaya yayılmış olan Islam dünyasında çok değişik yaşam biçimlerinin ve siyasal yapılann var- iığı bilinmektedir. Burlann Türkiye Diyaneti'nin öncülüğünü benimsemeleri nesnel olarak ola- naklı değildir. ••• Dünyada da, ülkemizde de Islamın çağdaş- laşmasını isteyen kimi düşünürier var. Bunlann iyi niyetli çabalan ve bu yöndeki araştırmalan hiç kuş- kusuz olumludur. telam, bilirrtsel araştırmalara konu olmalıdır. Ancak, bir noktanın da aftı özenle çizilmelidir. Islamın, kendini yeniden biçimlendirmesi ya da çağdaşlaşması nasıl ve hangi yöntemle gerçek- leşecektir? Islamın çağdaşlaşmasıyla siyasallaş- masını, kesinlikle birbirinden ayırmak gerekiyor. Dünyadaki bilimsel ve teknolojik gelişmelerin de katkısıyla Islam toplumlan uyanırsa, belki zaman içinde bir ileriye doğru evrim söz konusu olabi- lir. Ancak, Islamın, butürevrimci değişimi olası gö- rünmüyor. Çünkü Islam, din olarak yaygın oldu- ğu her ülkede, buna Türkiye de dahil, siyasal bir nitelik taşıyor. Islam, bir türfü siyasalbirözden ay- n olamıyor. Islam, aile, miras, ticaret, ülke yöne- timi vb. kamu alanlarına, toplumsal yaşama ka- nşmadan duramıyor. Bu durumda Islamın çağ- daşlaşması da kaçınılmaz olarak siyasal bir pro- je ile olacaktır. Ancak, bu siyasal projeyi yaşama geçirmek için de bu işe siyasal gücün öncülük etmesi gerekiyor. Diyanet İşleri Başkanı, Türki- ye'nin böyle bir görevi üstlenmesini istiyor. Ön- ce bu noktaya bir açıklık getirilmelidir. Dünyaya çekidüzen verme görevinden önce ya- pılacak çok iş var. Örneğin, bu ülkenin çocukJa- nna, insan düşüncesindeki gelişmelerin evrimi, bu çerçevede çoktannlısından başlayarak dinle- rin ve bu arada Islamın yeri, doğru bilimsel veri- lerie anlatılırsa, Islamın çağdaşlaşması için önem- li bir adım atılmış olacaktır. Bunun gibi, Islamın saygınlığını arttırmanın önemli bir boyutu da din adamlannın saygınlığının arttınlmasıdır. Bu işle gö- revii olan da Diyanet İşleri Başkanlığı'dır. Her şey bir yana, Diyanet İşleri Başkanı bu ül- kenin insanlannın kendi anadillehyle, yani Türk- çe olarak dua etmeleri konusunda ne düşünü- yor? Önce bu konuyu tartışmaya açmalı değil mi? e-posta: yakup(a metu.edu.tr Yoksullaşma ve ekonomik erozyon Bir suredirTûrkiye'de, artık gızlenmesi olanak- sızlaştığı için büyük sermayenin medya organ- lannda da tartışılmaya başlanan konularia, G- 8'in gündemindeki "Yoksulluk ve ekonomikbû- yüme" konusu arasmda önemli paraleilikler var. Ancak hem G-8 grubunun, çok belirgin si- yasi ye ekonomik çıkarianyla geçerli hegemo- nik ilişkileri izin vennediğinden hem de Tûrki- ye'de sorunun temeline inmek kimi yüksek G-8 liderterinin yoksullara yardım sözleri ciddiye alınmadı. Consensus'ün) özellikte be- nimsenmesi değil mı? Bu yüzden, çözüm üretmeye kalktşmadan önce, eğeraçlığını gidermek için kuyruğunu ye- meye çalışan yılanın durumuna düşmek iste- miyorsak, biraz durmak, son 20 yılı yukarda de- ğindiğim noktalardan bakarak sorgulamak ge- rekiyor. Bu aslında çok kısa, adeta vites değiş- tirmek kadar kısa süren, amavar olan egemen piyasa/büyüme söyteminin dışına çıkmak için çok gerekli bir çaba Bir kere piyasanın insan yaşamını düzente- yemeyeceğini, toplumsal çıkar diye bir şeyin olduğunu ve bireysel çıkann ancak bunun için- de gerçekleşebileceğını, "diğerini" saymanın ve onun acısına duyarlılık göstermenin kendi çıkanmız olduğu gerçeğinı yakalayabilirsek, belki ufkumuz tekrar aydınlanabilir. Bu noktadan sonra nereye nasıl müdahale edilmesi gerektiği artık kolaylıklatartışılabilirve çözümler hızla uretilebilir. Bu çözümlerin ma- tematiğinin de öyle çok karmaşık olmadığı, laşıyor, işsizlik artıyor, kölelikkoşullannda çalış- maya zorlanan, yasadışı, giderek de önemli bir kısmı yabancılardan oluşan bir işçi tabakası olu- şuyor. Toplum adeta yavaşlatılmış ama korku- tucu bir gerçekliğı olan bir süreç içinde çözü- lürken kimi otoriter siyasi güçler istikrariı bir şe- kilde yükselmeye devam edıyoriar. Milyarder yatınmcı Soros'un birkaç yıl önce uyardığı gi- bi, serbest piyasa yalnızca kapitalist ekonomi- yi değil, toplumun demokratik reflekslenni detah- rip ediyor. Bu yüzden çok az sayıda, aklı başın- da, kalbi doğru yerde yazar bu "kamikaze" uçu- şa dikkat çekmeye çalışıyor. Yukandakı gerçekleri dile getirenlere sık sık "Tamamdaya çözüm? Senonusöyte!", "Boş konuşma, peki neyapalım!" deniyor biraz bez- gin ve sabırsız, zaman zaman da hınzır bir ifa- deyle. Bezgin ve sabırsız olanlar son derece- de haklı. Bıçak kemiğe dayandı, acilen bir çö- züm üretmek gerekiyor. Ne ki burası tuzak! Hınzıriar bunu biliyoriar. Daha doğrusu halen yüceftilen düşünce sistemleri, toplumun etik- gerçekte ortada, iddialann aksine çokça kay- nağın da olduğu kolayhkla görülebilir. £v ya da otomobil almak istiyorsanız, önce şu tabloya birgözatııı. Osmanlı Bankası, dövize endeksli konut ve taşıt kredisinde size birçok faiz seçeneği sunuyor. Bakın... KredlTOrti Taşıt Konut Para Blriml TL USD DM Tt USD DM Faiz %2.90 %I.2O %1.10 %2.90 %1.10 %1.00 Vade 3-36 ay 3-36 ay 3-36 ay 3-60 ay 3-60 ay 3-60 ay OSMANLI BANKASI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear