25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 9 NİSAN 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 kansu©cumhuıiyeLcom.tr. IŞIK KANSl Sezer'in konuşması Sami Selçuk'a yanıt mı? Cumhurbaşkanı adayı Ana- yasa Mahkemesı Başkanı Ah- met Necdet Sezer'in, Anaya- sa Mahkemesı'nın kuruluş gü- nundeyaptığı konuşmanın met- ninı dıkkatli bir gözle okuyanlar: metnın, Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'un geçen sonbaharda Adli Yıl açılış konuşmasına bir tür yanıt nftelıği taşıdığını ileri sürü- yorlar. Ikı konuşma btrbiriyte karşılaş- tınlınca, şu aynmlar öne çıkıyor: Sami Selçuk. "Cumhuriyetin son sığınağı devlet, devletin son sığınağı hikmet-i hükü- mettir. Demokrasinin son sı- ğınağı halk, halkın son sığı- nağı hukuk" demış, hem "Cum- huriyef'i. hem de "hukuk dev- leti" ilkesini eleştirmiş, şu ıfade- leri kullanmıştı: "Elbette Cum- huriyetin ülküsü kısa vadeli- dir, ufku vardır, son duraklıdır: Hukuk devleti. Demokrasinin ülküsü de, ufku da sonsuz- dur, dur durak bilmez: Huku- kun üstünlüğü." Ahmet Necdet Sezer ıse 12 Eylül'ün antkjemokratik uygula- malan ıle bağlantılar kurdu, "hu- kuk devleti" ilkesine sahip çı- karak bu ilkenın Cumhuriyet ve çağdaş demokrasi kavramları ite arasındaki yakın ilintilere, bir- liktelıklere dönük vurgulamalar yapti: "12 Eylül 1980 öncesin- de yaşananlara bir tepki ola- rak 1982 Anayasası'nda, hu- kuk devleti ilkesiyle bağdaş- mayan, bu ilkeyi zedeteyen ki- mi kurallara yer verilmiştir. Bunun sonucu olarak, Cum- huriyetin hukuk devleti niteti- ğine ilişkin önemli sorunlan ortaya çıkmıştır. Hukuk dev- leti çağdaş demokrasilerde devletin belirleyici niteliğidir. Anayasanın 2. maddesinde demokratik bir hukuk devleti olarak nitetenen Türkiye Cum- huriyeti'nde 'hukuk devleti' il- kesinin evrensel standartla- ra uygun olarak gerçekleşti- rilmesi, geliştirilmesi ve ko- runması zorunludur. Türki- ye'de demokrasi ile özdeş- leşmiş olan Cumhuriyet, hu- kuk devtetinin güvencesinden yoksun bırakılamaz. Cumhu- riyetin nrtelikterinden olan de- mokrasi ve hukuk devleti bir- birini tamamlamaktadır. Hu- kuk devleti ilkesi, Cumhuri- yetin diğer niteliklerinin de gü- vencesi olması bakımından öncelik kazanmaktadır. Hu- kuk devleti, kişilerin devlet gücü karşısında korunmaları gereksiniminden doğmuştur; amact ise devlet gücünün bas- kı yönetimine ve kaba kuvve- te dönüşmesini önlemektir, Bu nedenle, hukuk devleti kav- ramı, devlet gücünün kötüye kullanılması olasılığına karşı alınması gereken önlemlerin tümünü içerir." Sami Selçuk, son yıllarda ge- nelde özelleştirmeler nedeniyle tartışmaya açılan "kamu yara- rı"nı, "kamu hukuku"nu da aşağKJaki sözlerıyle bir anlam- da küçümsemiş, özel hukuk- kamu hukuku aynmına karşı çık- mıştı: "Devlet kendi yarattığı SomuncuoğhJ-TÜpReş çelişkisiMHP milletvekilleri, kendi bakanları Sadi Somunçuoğiu'na TBMM içinde saldıracak denti neden öfkeliler? Olayın arkasında yalnızca Somuncuoğlu'nun "Cumhurbaşkanı adayı olması" mı yatıyor? Hayır... Somuncuoğlu'nun, MHP'nin başbuğu Alpaslan Türkeş ile ilişkilerinin limortileşmesi, ta 12 Eylül darbesi sonrasına, MHP'liierin gözaltında tutulduğu Dil ve Istihbarat Okulu'ndaki günlere dayanıyor. Somuncuoğlu, Agâh Oktay Güner, Namık Kemal Zeybek'in de bulunduğu bir grupla biriikte yargılanmalarının asıl sorumlusunun Türkeş olduğunu dile getirmeye başlıyor. Cezaevinden çıktıktan sonra da bu soğukluk sürüyor. Siyasi yasaklann kalkmasının ardından Milliyetçi Çalışma Partisi'nin (MÇP) liderliğine seçitmesi öncesinde Türkeş'e "Partiler üstü kal. Politikayı bırak" diyenler arasında Somuncuoğlu da bulunuyor. 1992'de MÇP'nin yanı sıra MHP'nin yeniden açılarak ayrı bir parti olarak siyasi yaşamda yer almasını savunanların başında da - dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın da desteğiyte- Sadi Somuncuoğlu yer alıyor. Hem de Türkeş, MHP'nin yeniden açılmamasını, yalnızca MÇP adının MHP'ye donüştürütmesini emrederken... Nitekim Türkeş, Şevkat Çetin -kı aynı Şevkat Çetin TBMM'deki olayda da yine Somuncuoğlu"nu engelleyenler arasındaydı- gibi yakın adamlarıyla olaya el koyuyor ve MHP'nin Somuncuoğlu'nun lideriiğinde ayn bir parti olmasına olanak tanımıyor... Somuncuoğlu, bu kongrenin ardından sert bir bildiri yayımlıyor ve uzun bir süre Türkeş ve MHP'lilerle ilişki kurmuyor. 1995'te de ANAP'tan milletvekili oluyor. Ancak Türkeş'in ölümü sonrası ANAP'tan aynlarak MHP'ye dönüyor. Kısacası, geçen hafta Sadi Somuncuogiu'na dönük saldın, MHP'nin geçmişe dayanan ve derindeki bir iç çatışmasının eseri... ISSIZ ODA YAZILARI VEDAT ÖZDEMtROCLU 1 Mayıs Kudu Olsun Heryıl, bugünler, içimı biren- dişe kaplar. 1 Mayıs yaklaştıkça, bu gü- zel bayram için hazırhk yapan- ların sadece işçiler, sendikalar ve yüreklerinde ınsanlığa duy- dukları sevgı (küreselleşme te- orisyenlerinin aksine) her ge- çen gün artan sosyalistler olma- dığını bilirim. Provokasyondan ve dökülecek kandan medet _,,umanlar,ctants»fldi teknikleriy- le 1 Mayıs'ı beklefjşr. Ve so- nuçta(lcl^,jjıkan olaylar, halka "servet auşmanlatinın taşkın- lıklan" olarak yansıtıhr. Binbir yasayla ve söylemle sindirilmiş kröeler; emeklerine sahıp çıkan, kendileri için de 'daha eşit bir dünya' isteyen 1 Mayıs kutla- macılanndan soğutulur. 1 Mayıs, dünyanın tüm emek- çilerine şimdiden kutlu olsun! Fakat dıkkat edelim, tahriklere ve şiddet çağnlarına kapılma- yalım. Bizı 'ışıklımaviliklerin'ya- nnlarına şiddet değil, bilinç ta- şıyacaktır. Genel bakışı anlatan bir olay başımdan geçti. Geçenlerde otobüste Papirüs dergisinin Ni- san sayısını okuyordum. Dergi- nin kapağında, küçük puntoy- la "çıkmaz sokaktakı teslimiyet ideoiojisi", altında da ıri harfler- le "anarsfem"yazıyordu. Bu bir anarşizm eleştihsiydi, ama ya- nımda oturan kişi, sanırım sa- dece iri "anarşizm" kelimesini okudu ve bana ters ters baktı! Insanımız korkutulmuş, düşün- ceden ve özgürce yaşamaktan kopartılmış. "Komünizmin her türüne karşıyız, anti-komünizm dahil!" kafası, zihinsel iktidarı- nı kurmuş! (Afortzmalar) MHP'lilerhakhL Onlarda "töre" var... Yanlışlık, isimlerinde: Doğrusu "Milli Hareket - Asireti!" ••• Kredi notumuz artsa n'oiur?.. Yine onlar 'Standarf. Yine biz 'Poors!..' ••• Yeni cumhurbaşkanı adayı, aslında gizli bir televizyoncu... fc,ı,*...,.. :... Isminin başharfteri ANS! ••• "Her Sezar'/n bir Brütüs'ü vardır" derler... Bakalım Sezer'in Brütüs'ü kim olacak?.. ••• Liradan altı sıfır atılacak ve adı "Yeni Lira" olacak... "Hani benim Recebim, Recebim YENİ LİRA vereceğim, almazsa Danıştay'a gideceğim!" Bizl Büyütenler -1 Cüneyt Arkın Cüneyt Arkın ya da tıp dün- yasındaki ismiyle Fahrettin Cü- retlibatur, sinemamızın sem- bol oyuncularından biri. Her- hangi bir kanalda, herhangi bir filmini gördüğümde kumanda aletini bırakıyorum O bir feno- men. Bir filmde Cüneyt Arkın yine Kara Murat ve Bizans Sara- yı'nda esir! Zincirlene bağlanmış. Bizans Imparatoru (Kayhan Yıl- dızoğlu, ki bu seride sıra ona da gelecektir) çok kızgın, zindan- cıya emir veriyor: "Çabuk bu asinin gözlerine milçekin!" Ba- bacan bir görünüme sahip olan zindancı, gerçekten de kızgın demirleri alıp Kara Murat'ın göz- lerini dağlıyor! Kara Murat, acıy- la haykırryor Kötü kalpli impa- rator kahkaha atıp gidiyor. Son- raki sahnede, Kara Murat'ın, gözleri kapalı şekilde "Kör ol- dum! AJIah'ım kör oldum!" de- mesi üzerine, zindancı, inanılma- sı zor, ama defalarca tanık ol- duğum cümlesini sarfediyor: "Hayır evlat! Kör olmadın! Ben de Türk'üm! Ben senin sadece gözkapaklannı yaktım!" Buraya kadarına "saçma, ama film iş- te" derken, zindancı artçı cüm- lesini söylüyor: "Artık eskisin- den daha iyi göreceksin!" Pes ediyor ve yorum yapmıyorum. Yine Cüneyt Arkın'ın gençlik filmlerinden biri. Fakat bu kez komik sahnede Cüneyt Arkın yok. (Yine de filmi seyrediş se- bebim odur!) Kötü adam Muzaf- fer Tema. kandırmaya çalıştığı yoksul ve güzel kıza şöyle diyor "Yavnım, eğer benımle evlenır- sen, hep Avrupa'dangiyinecek- sin! Bûtûn sosyete seni konuşa- cak! Ecnebibiryıldız, Türkiye'ye geldiğinde bizım evde kaiacak!" Bunun üzerine kız, adama ina- nıyor ve 'kötü emellerine' alet oluyor! Yani, o dönem itibarıy- la "Hulyo Iglesias, Tom Jones ya da Elvis Presley gelip bizde kaiacak" diye sevinmek nedir? (Hadi onlar birey, kolay ağıria- nır; ya Beatles gelirse?.. Dört adam, bir de menajer, beş!) Cüneyt Arkın'ı gerçekten çok sevdiğimi, yaklaşık iki yıl önce aldığım bir telefonla anladım. Bir arkadaşım aradı ve "Yahu, CüneytArkn'ıkaybetmişizdiyor- lar, duydun mu?" diye sordu. Taksim'deyürüyordum, dizleri- min bağı çözüldü. Hemen ga- zetemi aradım ve bunun söylen- ti oldugunu anladım. Çok da sevindim. Ne diyeyim, Allah ge- cinden versin. Cüneyt Arkın hakkında çok şey anlatılır. Bunlardan biri de, tek film için yaptığı anlaşmada, konuları birbirinden çok farklı ikifilmdeoynatılmasıdır. Yönet- menin senaryoları gösterme- den çekimleri yaptığı, Arkın'ın ancak filmler oynatılınca duru- mu anladığı söytenir Acaba doğ- ru mu? Cüneyt Arkın'la şimdilerde çalışan bir arkadaşım anlattı, aktarıyorum: Biriiktetelevizyon seyrediyorlarmış, bir Türk fil- minde durmuşlar. Filmde, Tür- kân Şoray, telefonda konuşu- yormuş. Cüneyt Arkın, "Türkân, kesin benimle konuşuyordur" demiş. Sonra bakmışlar ki, Şo- ray'la konuşan oyuncu Ekrem Bora! Cüneyt Arkın, hiç istifini bozmamış: "Bu Türkân da her- kesle aynı konuşuyoryahu!" (1 Mayıs, aynı zamanda üstat Al- tan Erbulak ın 12. ölüm yıldö- nümü. Sevgıyle, saygıyla anı- yorum.) hukuk nedeniyle yurttaşlany- la sürtüşme içinde. Sıkışınca başvurduğu kavramlardan bi- ri kamu yaran'. Kamu yaran, yönetimin takdir hakkı ağır- lık.lı kavramlarla beslenen bir yönetim, hukukta da etkisini göstermiş, özel hukuk ve ka- mu hukuku aynmı ortaya çık- mış. Buna koşut olarak yar- gılama biriiği ilkesinden sa- pılmış." Ahmet Necdet Sezer ıse kimi Anayasa Mahkemesı kararları- na da gönderme yaparak tam tersı düşünceleri savundu. Işte bırkaç alıntı: "Kamu hukuku alanındaki eylem ve işlemler içio idari yargının, özel hukuk alanındakiler için de adli yar- gının görevli olduğunda du- raksanmaz. Bir kamu kuru- munun kamu hizmetleriyle ve- ya bu hizmetlerin yürütülme- siyle ilgili kararlan, idari nite- lik taşıyan kararlardır. Danış- tay'ın görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünün ad- li yargı yerine bırakılması ko- nusunda yasama organmın takdir ve seçme hakkına sa- hip oldugunu ileri sürmek ola- naksızdır. Adli yargı ile idari yargının birbirinden aynlma- sının temelinde, özel hukuk- la idare hukukunun ayn ilke ve kurallara oturmuş bulunmala- n, uyuşmazhk alaniannın ve bu uyuşmazlıklara uygulanacak hukuk kurallannın değişik ol- ması yatmaktadır." Özeleştiri Türk-lş'e bağlı sendikalann yöneticileri, Selim Sırrı Spor Salonu'na doğru bağıra çağıra yürüyoriar: "Vatandaş uyuma, kurda kuşa yem olma; IMF'nin işleri, kaptırmayız KİT'leri..." TEKSİF Başkanı Zefci Pdat'ın yanına yaklaşıp soruyoruz: "Ne ojur bu yürüyüsün, toplantının getirisi? Polat. karamsar: "Her yürüyüş, topiantı sonrası iktidara dosya götürüyoruz. Ne oluyor? Iktidar, sermayeye gidip danışıyor 'Ne yapayım?' diye. Onlar ne derse, sözünden çıkmıyor." Neden böyle? Polat, özeleştiri yapıyor: "Işçiye soruyorsun, 'Sendıkacı mı, işveren mi?' diye. İşveren' diyor. Demek ki, bizde de bir sorun var. Profesyonel sendikacılığı bırakacağız bir kere. Amatör ruhla çalışacağız. Ya toparlanacağız ya da dibe vuracağız." Polat'a göre, dibe vurmanın iki sonucu var: " 1 - Yeniden dtrilmek. 2- Hiç dirilmemek..." HAYVANLAR İSMAIL GÜLGEÇ KÎM KlME DUM DUMA BEHÎÇ AK behicak(a turk.net ÇİZGİLÎK KÂMtL MASARACl HARBİ SEMİH POROY T. - semihporoyiayahoo.com (Y4ZI Mt, TUM, KEDİ LEVO APTûüKA TARÎHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAS 29Nisan MUNfR NURETTİN SELÇUK.. aaeüt/, ÜA/UJ TÛ*K Müz.i&ı yofU/MCu ISE SESTE/Z/ MÜMİR AJCJ/eeTTİA/ SeiCUK'UN ££7U4Zf TDISENI İ£mfJglM-'C* f>UJ>l. DAHA KÜÇÜK tHŞUVZDA r&TEMeĞİ f=V)K/c£CİUur/f, hri 8/R MÛ£IAC Ö&K£AfiMI GÖ&MÜŞTÜ. YEHİ OtCUYUÇ T*V£ SANATÇI, İUZ CEZ SOLO KOUSBIS V f « S K i C YAPMtŞTl. ATATİJKIC'IJN DE 1L61S1A/1 7T>PLiy*/&*K,ENSEV. OiSl SSS SAMATÇ/LA/SI AOASINGA yeX AJ-MIŞ-rt: MÜHİK MUR&TTİN SELÇUK., KtAsitc f^KÇAl^HÜI İCBA ETAie&E ses- YOtC BAŞICA YEKİKt LÜrPU N£ Ş j "AÇlKA BASDAT SOKU, AÇKlfiJ UPKUAIOAYIZ "j "SEVDlff/AA DÛNYALstlS KADAIÇ ", "OT&AAOBO. UÇAfi Ş1O£K" ... GÖRÜŞ EMtN GÜRSES Nükleer Yartş, ABD ve Rusya Rusya Federasyonu Genelkurmay Başkanı Ana- tolii Kvashnin. NATO'nun doğuya doğru genışleme- si ve yeni stratejik anlayışı çerçevesinde değişik böl- gelerde kendi alanı dışında BM Güvenlik Konseyi'nin karan olmadan askeri güç kullanmasından kaygı- landıklannı ifade etmişti. Bu kaygı, Putin'in iktidan- nı pekiştirmesiyle kendisinı göstermiştir. Rus ekono- misindeki olumsuzluklardan ordunun etkilenmesi Putin yönetimini kaygılandırmış ve NATO'nun doğu- ya yönelen etkinlik alanını geliştirme girişimlerini en- gelleyebilmek için nükleer gücünü gündeme getir- miştir. Moskova, kendi sınırtanna yakın bölgeterdeki et- nik, dinsel çatışmalardan ve nükleer silahlann yayıl- masından zarar görmektedir. Yakın çevresinde ve içe- rtdeki çatışmalar Rusya Federasyonu'nu tehdit eder- ken nükleer silahlar Rus ekonomisine önemli oran- da bir yük getirmektedir. Moskova, Avrupa'da güvenliğin AGİT çerçevesin- de sağlanmasından yanadır. Bunun, NATO'nun ve dolayısıyla ABD'nin Avrupa havzasında etkınliğini azaltabileceğini düşünmektedir. Atlantik-Avrupa as- keri-siyasi blokunun kendisıni dışlayabileceğinden korkmaktadır. NATO, üç yeni üyesı ıle 650-750 km. doğuya doğru genışlemiştir. Bunu yeni gelişmelerin takip etmesi (Ukrayna gibi) Moskova'yı kaygılandır- maktadır. Moskova aynca 1963 tarihli Nükleer Silah- lann Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'nın güçlen- dirilmesini önermektedir. Eylül 1996 tarihli Kapsam- lı Nükleer Test-Yasaklama Anlaşması'nın önemli bir gelişme olduğuna inanmakta ve ABD'de bazı çev- relerin buna karşı çıkışlannı eleştirmektedir. ABD, Kuzey Atlantik bölgesinde olası nükleer teh- dit ve saldınlara karşı etkin bir güvenlik sistemi ge- liştirmektedir. Uluslararası hegemonya için bunu zo- runlu görmektedir. ABD ve Sovyetler Birliği'nin ulu- sal füze savunma sistemleri kurmalannı engelleyen 1972 tarihli ABM Anlaşması'nın (Anti-Balistik Füze Anlaşması) yasaklamasına rağmen, VVashington ola- sı nükleer füze saldınlanna karşı Alaska'da yerieşti- rilmesı planlanan 60 milyar dolarlık savunma siste- mini kontrol edemeyen Kuzey Kore ve Iran gibi ül- kelere karşı olacağını ifade etse de, Moskova, bu- nun öncelikle kendisine ve Çin'e karşı oldugunu bil- mektedir. Gelişmelerden rahatsız olan Rusya Dışiş- leri Bakanı Igor Ivanov, ABM'de değışıkliğe gıdilme- mesı şartıyla nükleer sılahlarda ındırıme gıdilmesine evet diyeceklerini açıkladı. Rusya'nın nükleer silahlarda indirime gidilmesini istemesi bu yanşa hazıriıklı olmadığını göstermek- tedir. Rusya Savunma Bakanı Igor Sergeyevin de belirttiği gibi Moskova'nın bugün elinde bulunan 6 bin civarındakı nükleer başlıklı füzenin sayısı, eko- nomik nedenterle 2012'de 500'un altna ınecektir. Rus- ya'nın savunma bütçesi 65 milyar dolarken, ABD'nin- ki 260 milyar dolar civanndadır. Olası bir yanşta hal- kın ekonomik olarak yoksullaşacağından ve bunun toplumsal çalkantılara yol açabileceğinden kork- maktadır Moskova. Moskova'nın, zor durumda ol- duğunda banşçı tutum takındığını düşünen Dr. Kis- singer gıbilerin etkin olduğu Savunma Bakanlığı. bu ortamı ABD hegemonyasını pekiştirmek için uygun bir fırsat olarak görmektedir. Clinton ve Yeltsin, 1997'de Helsinki'de nükleer si- lahların 2000-2500'e düşurulmesıne karar vermişler- di. Rusya bu sayının 1000-1500 olmasını ıstedi. Bun- dan fazlasının bakımını sürdürmenin maliyetini kal- dıramayacağını düşünüyor. ABD, eğer ABM Anlaş- ması'nda değişıklik yapılırsa bunu kabul eder. Bush yönetiminin CIA direktöru Robert Gates, New York Times'takı açıklamasında, ABM gibi eski anlaşma- lardan rahatsız olduklarını, siyasi ve teknolojik geliş- meler nedeniyle bunların artık ABD'nin güvenlik çı- karlanna uygun olmadığını ifade etmiştir. Teksas Va- lisi George W. Bush da (ABD başkan adayı) ABM Anlaşması'nın soğuk savaş dönemine ait oldugunu ve değıştırilmesi gerektığini açıklamıştı. ABD'de Cumhuriyetçiler çoğunlukla ABM Anlaş- ması'nın füze savunma sistemınin geliştirılmesini en- gellediğıni ve değiştırilmesi gerektiğıni savunuyorlar. Fakat ABM Anlaşması'nın ihlal edilmesiyle tüm ulus- lararası nükleer füze kontrol sistemi bozulabilir ve bir nükleer füze üretme yanşı çıkmazına düşülebilir. Unu- tulmamalıdır ki ABD kendisini korumak için yeni sis- temler geliştirme yoluna giderse Çin ve Rusya bu yo- lu takip etmek için ekonomilerini zorlayabilecekler- dir. Fakat eğer Moskova ve Pekin kendilerini güven- likte görürlerse. Stratejik Silahlann Azaltılması (START) anlaşmalanna yenilennı ekleyerek uluslararası güven- liğe katkıda bulunabileceklerdir. E-mail: emiingursesıa yahoo.com B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/lzmir'inSe- ferihisar ilçe- sine bağlı tu- 2 ristik bir bel- 3 de... Fas'rnpla- ka işareti. 2/ Çocuğun eği- 5 tim ve öğreti- miyle ilgili er- keİc bakıcı... "Tan—":Ka- 8 rikatür sanat- g çımız. 3/ Bir şeyin tersini söyleye- reİc edilen alay. 4/ Bir 1 inceleme sonucunu 2 içerenyazı...Hazırla- 3 nan çayın renk ve ko- 4 ku bakımından isteni- 5 len durumu. 5/ tki tar- la arasındaki sınır... Japon kökenli bir dö- vûş sporu. 6/ Küçük doğranrruş et. ciğer gi- bi şeylerle yapılan bir yemek... Hayvanlara vuru- lan damga. 7/ Hıristiyan sanatında. ellerini kaldır- mış dua eder durumda canlandırılmış insan figü- rü... ABD Başkanı Eisenhower'ın takma adı. 8/ Birmeyve... tkrdağ arasında kalan büyük çukur. 9/ Denizde ya da tatlı sularda yaşayan ve eti yenen ka- buklu bir hayvan. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İnsan kulağının alamayacağı nitelikte olan yük- sek frekanslı ses titreşimi. 2/ Eski Mısır'da gûneş tannsı... Su geçirmez kumaştan yapılan bir tür spor ceket. 3/ Birmüzik parçasını kısa ve çarpıcı görün- tülerle sunan film... Bağ budamaya ya da ağaç kes- meye yarayan bir tür eğri bıçak. 4/ Yumuşak bir keçi derisi. 5/ "O yer" anlamında kullanılan sözcük... Kayak. 6/ Briçte, bir roberi oluşturan iki bölümden her biri... Birnota... Ateş. 7/1517'de yapılan veMı- sır'ın Osmanlı topraklan arasına katılmasını sağ- layan savaş. 8/ Eski dilde su... Bir gıda maddesi... Adale. 9/ Yurdumuzda da yaşayan küçük bir kuş.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear