25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 4 NİSAN 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER başkanlar DGOTde • DİVARBAK3R (Cumhuriyet Bürosu) - PKK'ye yardım ve yataklık etmekle suçlanan ve haklannda 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan HADEP'li Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Feridun Çelik, Bingöl Belediye Başkanı Feyzullah Karaaslan ve Siirt Belediye Başkanı Selim Özalp'in yargılanmalanna bugün başlanıyor. Duruşmayı, Avrupa ülkelerinden insan haklan savunuculan. parlamenter ve basuı mensuplannın yanı sıra çok sayıda HADEP'li yönetici ve partilinin izlemesi bekleniyor. Belediyesi'ne soruşturma • Haber Merkezi - Elazıg Belediyesi'nde inceleme yapan iki mülkiye başmüfettişi, Fazilet Partili Belediye Başkanı Hamza Yanılmaz ve birim müdürleri hakkında 13 konuda soruşturma açılmasını istedi. Içişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın imzasını taşıyan karar metnıne göre haklannda soruşturma başlatıiacak kişilerin "görevi kötüye kullanma, savsaklama ve görevi ihmal" suçlanndan yargılanmalan isteniyor. Kanserli konutlar •NE\ŞEHİR (Cumhuriyet) - Nevşehir'in Gülşehir ilçesine bağlı Tuzköy beldesindeki kanserli konutlann Bakanlar Kurulu'nun aldığı kararla yıkılıp üzerinin toprakla kapatılarak ağaçlandınlması yolunda çalışmalar başlaulması A ' karan Tuzköy halkınf ' ' " ' sevindirdi. Tuzköy Belediye Başkanı Nihat Demirci, Cumhuriyet, Yeni ve Hürriyet mahallelerindeki yaklaşık 100 konutun yapı taşında yer alan zeolit grubu liflerinin kanser yapıcı erionitin yüksek oranda bulunması nedeniyle 1970'li yıllardan bu yana bölgede kannzan ve akciğer kanserinin yaygın bir şekilde görüldüğüne dikkat çekti. Yurtlap sağlıksn çdctı • ANKARA(ANKA)- Milli Eğıtim Bakanhğı Yûksek Ögrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu, yurtlann sorunlannı belirlemek amacıyla bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırma kapsamında, 16bölge müdürlügüne bağlı yurtlarda bannan 3 bin 551 öğrenci ile görüşüldü. Öğrencilerin yüzde 6O'ı odalann kalabalık olmasmın, yüzde 36.2'si bulaşıcı hastalıklara karşı yeterli önlem alınmamasının, sağlıklannı olumsuz etkilediğini bıldirdı. Yapı Denetimi Karamamesi 'plansız yapılaşma'yı daha da teşvik ediyor 'Denetimsiz' denetim düzeni! OKTAYEKİNCt Bakanlar Kurulu'nun 3 Şubat 2000 ta- rihli karanyla kabul edilen ve 10 Nisan 2000tarihli Resmi Gazete'deyayımlanan 595 sayılı -Yapı Denetimi Hakkında Ka- nun Hflkmünde Kararname'' (KHK), proje ve inşaat denetimini "şirketiere" devrederken, bu şirketlerin nasıl denetle- neceğini ise "Deürsiz" bırakıyor. Bunun yanı sıra Tûrkiye'nin "adl ya- pı üretimine" en fazla gereksinme duy- duğu bölgelerinde 10 Temmuz 2000'e kadar yeni inşaata başlanmasının "dur- dunılmuş" olması ise, başta deprem böl- gelerinde yaşayanlar olmak üzere yüz binlerce insanm 2000-2001 kış aylannı da "konutlanna kavuşmadan" geçire- cekleri anlamına geliyor. Üstelik bu durdurmanın; "Yer seçimi sakmcalı ünarplanlannın yeniden düzen- lenmea" ıçin de değıl, KHK'de öngörü- len "denetim şirkederinin kuruimasına olanak sağlanması" amacıyla yürûrlûğe girmesi de, depremi felakete dönüştûren en temel neden olan "ranta dayab imar planlaması" sorununu hükümetın hâlâ önemsemediğini gösteriyor. Çûnkü 595 sayılı KHK, depremde bü- yük yıkılmalann gerçekleştiği bölgeler- deki jeofızik ve jeolojik verileri.dikkate almayan ve yapı yoğunluklannı durma- dan yükseltmeyi hedefleyen imarplanla- nnı yine "geçerü" kabul ederek, yeni ön- gördüğü özel denetim düzenini de sade- ce işte bu "bilim dışı planlara göre inşa edilecek yapdaıia" sınırlı tutmuş oluyor. Yani Türkiye'deki çarpık ve kuralsız yeni yerleşme sûrecinin de artık durdu- rulması yerine, bir anlamda bu "rantçı sü- redn" şimdi de "şirketierin denetlediği inşaatlarla devam etmesini" hedefleyen 595 sayılı KHK, sadece bu niteligiyle bi- le kendi amaç maddesine yazılan "ptan- SE yapüaşmayı önlemek" ilkesıyle taban tabana çelışıyor. 'MûeJKfler' devre dışına... 595 sayılı KHK'ye göre, inşaat sahip- lerinin önceden belirlenmiş bir bankaya yatıracaklan paralan tahsil ederek hiz- met verecek olan yapı denetim şirketle- ri, sadece kendi bünyelenndeki en az 12 yıl tecrübeli "uzman" mimar ve mühen- dislerle bu "işi" yapacaklar. Buna karşıhk, binalan "tasarlayan" ve tasanmlannı da "projeye" dönüştûren "mimarlar" ile aynı mimari projelerin statik ve tesisat projelerini yapan "mö- hendisler" ise inşaat sürecinde kendi eserlerinin doğru yapılıp yapılmadığma belki de ancak "uzaktan" bakabilecekler. Çûnkü 595 sayılı KHK'de şirketleri bi- le "proje müeUifi" kabul ederek "insan yarancıhğmr temel alan "fikir ve sanat eserleri hukukunu" yok sayan anlayış, 10. maddede de yine proje müelliflerinin görevlerini sıralarken "kendi tasarladık- lan binalara ait uygulamalann, yine ken- di projeterine uygun olup ohnadıklannı denetieme haklan" bulunduğunu bile dikkate almıyor. Proje müelliflerine; "tasanmlannı de- netim şirketlerine onaylatma" şartını ge- tiren ve böylece "kendi meslek odalan- nın mesield denetim kurahnı" da hemen hiç önemsemeyen 595 sayılı KHK, mi- mar ve mühendislerin yine doğrudan "müeffiflik hakianndan" kaynaklanan ve kendi eserleri üzerindeki "mesleki kont- roUük" hak ve yetkilerini de adeta boş- lukta bırakıyor... 595 sayıh KHK hakkında Cumhuri- yet'te 12 Nisan 2000 günü yayımlanan 'Yapı Denetiminde Rant Pazan' başlıklı değerlendırmemızde dıle getırdığimiz di- ğer kaygı ve çelişkiler ise ilgilılertarafin- dan şimdiden "doğnüanmaya" başladı. Her parası olanın, istediği her işi yapa- bilme özgürlüğü içinde olduğu Türki- ye'de, müteahhitlik için bu özgürlüğü sı- nırlayacak kurallann yıllardırgetirileme- diğini belırtenler ise KHK'nin 12. mad- desindekı şu "kaçamağa" da dikkat çe- kiyorlan "Yapı sahibi, yapı müteahhhü- ğini üstiendiği takdirde, bu şart (meslek odasına kayıt koşulu) aranmaz-." Yani, müteahhitler (genelde de yapıl- dığı gibi) bundan böyle örneğin "kat kar- şdığı" anlaşmalarda. arsanın mülkiyetini önceden kendi üzerlerine alarak "yapı sa- hibi" konumuna gelebilecek, 595 sayılı KHK'nin bu "hayati" kuralını da kolay- lıkla "devre dışına" çıkartabilecekler... Peki, Türkiye böylesi oyunlann oynan- madığı; bilime, uzmanhğa ve "kamusal sonımluklara'' saygılı bir imar sürecine ne zaman kavuşacak?.. Eğer 595 sayılı KHK geçerlilik kazanıra, kentsd estetiğe değer veren mimarhk da unutulacak, ülke bu görüntünün tutsağı olacak. Kararname Anayasa'ya da aykırı Hükümetin, "17 Ağustos 1999 depremi"nin ardından 27 Ağustos 1999 tarihinde TBMM'den aldığı "4452 sayı- h yetki yasası"na dayanarak çıkardıgı 10 Nisan 2000 tarih ve 595 sayılı "YapıJJenetimi Hakkındaki Kanun Hük- münde Kararname'" (KHK), daha tanımlar maddesindeki "yapı hasan" ile ilgili ifade- sinde "doğal afet ve benzeri etküerden" ileri gelen hasar- lan "bu tanımın dışında" tu- tarak, parlamentonun öngör- düğü temel koşulu da dışla- mış oluyor. Buna koşut olarak; "temel haklar, kişi haklan ve ödevle- ri"; "büim ve sanat hürriyeti"; "müUdyethaklan"... gibi hak ve sorumluluklar için "kanun hükmünde kararname düzen- lenemeyeceğini'' kesın hükme bağlayan Anayasa'yı da açık- ç» ihlal ediyor. Örneğin, mimar ve mühen- dislerin "3458 sayıh Mühen- disök ve Mimarhk Hakkında Kanun" ile "6235 sayıh TM- MOB Yasası" ve "5846 sayıh Fıkirve Sanat Eserleri Yasası" gibi yasalarda tanımlanan hak ve yetkilerini, "bu kanunlar- da değişOdikyapmadan" orta- dan kafdınnayı öngören 595 sayıh KHK, "3194sa>ıh İmar Yasaa" ve "2863 sayıh Koru- ma Yasası'' kapsamındaki bir- çok "yasal kurah" da, yine bunlarla çelişen hükümlerle "uygulanamaz" kılıyor... TMMOB ve mimar-mü- hendis odalan, Bayındırlık Bakanlığı'nın adeta "dayat- mava" çalıştığı işte böylesi bir denetim anlayışını engelle- mek için "her türlü meşru gi- rişimi'' yapma karan içinde- ler. Ne var ki en az "meslek odalan kadar sorumlu" bir başka grup var ki onlar da, "anayasaya bağiıiık" yeminiy- le görev yapan "miUetvekflle- ri"... Bu ülkenin, 595 sayılı KHK'nin yarattıgı "karaba- sandan" bir an önce kurtula- bilmesi için, milletvekilleri- nin *^arihsel mlsyonlannı" anımsayarak derhal bir araya gelip bu hukuk ve bilim dışı düzenlemeyi "durdurmala- n" gerekiyor. Hem TBMM gündemine getirip gerektiğin- de yeni yasa teklifiyle müda- hale ederek geçersiz kılma yöntemiyle, hem de Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak... Validen soruşturmaya engel Görevini kötüye kullaııan poüslere soruşturma açılmadı NAZMİAKDAĞ MERStN - Mersin Cumhuriyet Sav- cılığı, KESK'in eylemi sırasındakamu emekçilerine polis köpeklerinin saldır- ması nedeniyle sorumlu olan polisler hakkında soruşturma açmak için Içel Valisi'nden izin istedi. Kamu görevli- lerinin daha kolay yargılanmalannı sağlamak amacıyla yeni çıkarrılan 4483 sayılı yasa gereği valilik yetkili- lerinin yaptığı ön inceleme sonrasmda polisler hakkında soruşturma açıhnası- na izin verilmedi. Mersin Devlet Hastanesi önünde 23 Aralık 1999 tarihinde KESK'in basın açıklamasına katılan ve polis köpekle- rinin saldınsına uğrayan Seher Alön- parmak, Ümmühan Yetkin. SaUha Ay- dm ve Emd Ek, saldınnın sorumlulan olduğu gerekçesiyle ll Emniyet Müdür Yardımcısı Metih Akbay, Güvenlik Şu- be Müdürü Bûlent Tuncel, TEM Şube Müdürü AB Yüduim, Çevik Kuvvet Şube Müdürü Vahap Akbay, çevik kuvvet müdürlüğünde görevli Emniyet Amiri Hasan Yarbaşar, polis memur- lan Süleyman Yalçın, Cem Bekar, Ke- nan Ataseverve Hikmet Batok hakkın- da "Kötü muamelede bulunma ve gö- revi kötüye kullanma'' gerekçesiyle cumhuriyet savcıhğına suç duyurusun- da bulundular. Savcıhk ise yeni çücan 4483 sayılı yasa gereği haklannda şikâyet ve suç duyurusunda bulunulan polisler hak- kında Içel Valiliği'nden soruşturma iz- ni istedi. Valilik yasanın 5. maddesi ge- reğince ön inceleme yaptırdı ve polis memurlan hakkında soruşturmaya izin vermedi. Ftipicezaevlerinetepki ^ m ,* r • Direniş, Odak, Hedef, Chçûr Barikat gazetelerinin temsifcileri Basın Müzesi önünde ortak basın açıklaması ya- parak "Devletin 'F tipi cezaevi' adı alündaki devrimci tutuklulara tabutluk uygu- lamasına ölümüne karsıyız" dcdiler. Tüm baskı uygulamalanna karşı olunduğu gibi hücre tipi cezaevine de karşı oiunduğunun betirtiköği açıklamada, "Emekçi Irîtieleri uyarmak, aydınlatmak, mûcaddeyeçağırmak bizûn görevimizdir. Bunun için cezaevlerindeki tutuklu deNTİmcilerin yaknklan ve asla sönmeyecek özgür- lük ateşJerini sokaklara taşunahyız" denildL AYDINLANMA EMRE KONGAR Fatih Terim ve Prol. DP. Murat Karaçorlu Tûrkiye'nin en önemli sorunu altyapı eksikli- Spordan eğitime, karayollanndan hastahanele- re dek, pek çok alanda, ülkenin alt yapısı Batı standartlannın çok altında. Ne tesis var, ne kural, ne de gelenek. Bu durum pek çok alandaki üretimi ve dolayı- sıyla başanyı da etkilryor pek doğal olarak. Çünkü, başdöndürücü bir hızla değişen tekno- lojiyi kullanmak için, onun gerektirdiği altyapıya, yani en azından o teknolojiyi destekleyecek olan tesislere, bilgi birikimine ve kültüre sahip olmak gerekiyor. Oysa, endüstrilesmeyi kaçırmış bir Imparator- luğun mirasçıları olan bizler, Batı Uygarlığı'nı ya- kalamak için gösterdiğimiz olağanüstü çabaya karşın, henüz fiziksel olarak da kültürel olarak da endüstrileşmenin gerektirdiği altyapı birikimini oluşturabilmiş değiliz. Demokrasi ve insan haklan sorunlanmız da bu eksikliğimizden kaynaklanıyor, nobeli alan bir bilim insanımızın ya da bir edebiyatçımızın olma- ması da. Hele, örneğin futbol gibi, spordaki altyapı ye- tersizliğinden çok etkilenen ve üstelik de takım ça- lışması gerektirdiği için, azgelişmişliğin gösteriş- çi bıreyciliğini aşamayan bir kültürün egemenliğin- de gelişmesı engellenen alanlarda uluslararası ba- şan çok zor. Bu açıdan Galatasaray'ın UEFA Kupası'nda- ki başansının anlamı çok derin. Çünkü, gerçekten hakkıyla ün kazanan insan- lanmıza baktığımızda bunlann genellikle bireysel çabalann öne çıkabildiği uğraşı alanlannda sivril- diklerini görüyoruz. ömeğin, Leyta Gencer. Kendi sesi ve çalışma- s/yla bizim bütün engellemelerimize karşın, göre- vinden istrfa edip, Italya'da evrensel başanya u- laştı. ömeğin Gazi Yaşargil. Zihin mükemmelliğiyle el becerisinin senfonik bir uyumunu gerçekleşti- rerek, Isviçre'de uluslararası bir beyin cerrahı ol- du. Dikkat ederseniz, (aralanna başka başanlı kişi- leri de katabileceğimiz) bu her iki örneğin ortak özellikleri olarak, bireysel nitelikler ve başarılann yurtdışında gerçekleşmış olması öne çıkıyor. Çünkü azgelişmış ülke nitelıklerinden kaynak- lanan altyapı eksikliklerimiz, insanlann ancak ve sadece bireysel özelliklerine bağlı çabalanyla ba- şarı kazanmalanna izin verebiliyor. Yani bir bire- yin başarısına yol açan bir altyapı ya da bir "or- tak çaba" desteğinden söz etmek olanağı hemen hemen yok. Üstelik bireysel yetenek ve çabalanyla sivril- mekte olanlan da derhal, bacaklarından tutup aşağı çekmekte ve her türlü başanyı durdurmak- ta da çok deneyimliyiz. Her türlü olanaksızlığa karşın bireysel başanyı evrensel standartlarda yakalamış olanlan, birey- sel kıskançlıklara dayalı, ilkel menfaatler uğruna sergilenen ayakoyunlan ve eskimiş ya da yanlış mevzuat gerekçeleriyle engelliyoruz. Bu açıdan Galatasaray örneğinde olduğu gi- bi, azgelişmişliğin bu tuzaklanndan kurtularak bir "takım" zaferi kazanan Fatih Terim'i kutlamak gerek. Terim, bütün altyapısal ve kültürel yetersizlikle- rimizi aşarak takımı başanya götürdüğü için ger- çekten övgüye değer. İşte bugün burada sözünü etmek istediğim ikin- ci kişi olan Prof. Dr. Murat Karaçorlu da "ulus- lararası standartlarda" başanyı yakalamış bir göz cerrahı. Hem vrtroretinal cerrahi'de, hem de gözle il- gili başka bazı özel uzmanlık alanlannda Gazi Ya- şargil'in başansına doğru ilerleyen bir biliminsa- nı. Istanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakülte- si'nde bir öğretim üyesi. Başanlan sadece cerrahi becerisiyle sınırtı de- ğil. Yayınlan ve katkılan uluslararası düzeyde kul- lanılan bir araştırmact. Biliyorsunuz, Türkiye'deki kıskançhkları ve aya- koyunlannı vurgulamak için söylenmiş bir söz var- dır "Hiçbir başan cezasız kalmaz" derler. Bakalım, bugün bir ulusal kahraman muame- lesi yaptığımız Fatih Terim'in, ve ona oranla pek az insanın tanıdığı, ama başansı hiç de ondan aşağı kalmayan uluslararası değerimiz Prof. Ka- raçorlu'nun yaşamöyküleri nasıl gelişecek? Her iki insanın yaşamlannın geri kalan bölüm- lerini hep birlikte izleyeceğiz. Biz '\e 36 aya kadar vadeli verelim. Bir günde. Kefilsiz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear