Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
24 NİSAN 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kulturCy cumhuriyet.com.tr 15
Duran Karaca, resmi 'sanatçının kendini anlatması' olarak nitelendiriyor
'Sanata veaydın ohnah'
BAHAR TANRISEVER
AISKARA -Duran Karaca'nm re-
sim seıgısı, Dam Sanat Galerisi'nde
açıldı.
Karaca 1934yılındaAdana-Cey-
han'da doğdu. Orta ve lise öğreni-
mini Tarsus Amerikan Koleji'nde
tamamladı. Okulda resim, sanat ta-
rihi gibi dersler yoktu ama "insan
olacaksa ohıyor" o yine de resim ya-
pıyordu. Yaşar KemaL Orhan Ke-
maL, Mahmut Makal. Fakir Bay-
kurt, Talip Apaydın, Fazıl Hüsnü
Dağtarca, Cahit Külebi ve daha ni-
ce ûnlü ismi bünyesinde banndı-
ran Varlık dergisinde ilkresmi,da-
ha lise öğrencisiyken yayımlandı.
Koleji bitirdikten sonra yurtdışına
gitmek istedi. Aksilik, o yıl kimse-
ye döviz verilmedi. Bekleyişi nede-
niyle ancak Ankara Üniversitesi
Hukuk Fakültesi'nin kayıt tarihine
yetişebildi. Ancak resim sevgisi ne-
deniyle hukuk öğrenimini yanda
bıraktı.
1956 yılında Istanbul Devlet Gü-
zel Sanatlar Akademisi'nin Yük-
sek Resim Bölümü'ne girdi. Aka-
demide HaMI Dikmen ve Cemal Tol-
lu'nun öğrencisı oldu. öğrenimini
bitirdikten sonra 1962 'de Avrupa'da
bir sûre kaldı. Batı'nın büyük us-
talannı yakından tanıma oianağını
buldu. 1962'denbuyana30'unüze-
rinde kişisel sergi açü. Yurtiçi ve dı-
• Sanatın meslek
değil, bir yaşam
biçimi olduğunu
vurgulayan Duran
Karaca, sanatçının
toplumun bir bireyi
olarak çağdaş ve
aydın olması
gerektiğine inanıyor.
şında açılan pek çok karma sergi-
ye eser verdi. 1971 yılında TRT
"Resim Ödülü"nü aldı. 1981 'de
Kültûr Bakanlığı'nca açılan "Ata-
tûrk, Kurtuhış Savaşı ve Devrim-
ler" konulu resım yanşmasında
mansiyon ödûlûnü kazandı. 1984'te
Ankara Sanat Kurumu'nun resim
dalında "Yıhn SanatçKT ödülünü
Fethi Arda ile paylaştı.
Karaca yapıtlannda çoğunlukla
yağlıboya kullanıyor. Sanatın mes-
lek değil, bir yaşam biçimi olduğu-
nu vurgularken "Deneyimlerle ya-
pıian bir iş. İnsan kendisi> k sürek-
li cebelleşmek zorunda, ancak öyie
sanatçı olunuyor. Şimdi de çok göz-
de bir meslek. BUhassa sosyetede
herkes ressam oldu. tnşallah olur-
lar,yani bensevinirim"diyekonu-
şuyor. Resmi, "sanatçının kendini
anlatması" dıye nıteliyor. Sanatın
ölçülüp bıçılemeyeceğini. ancak ne
kadar rahat olursa olsun değişme-
yen kurallan bulunduğunu belirte-
rek. şöyle konuşuyor:
"Sanat insanınyapûğıbiriştir.Ho-
meros'un 'tlyada'sından başlaya-
rak yapılan bir sanat tarifi var: 'Ya-
şam ıçınde ölümü, ölümcül olduğu-
nu bılen tek canlı varlık insandır.'
Hayvanlar, kuşlar bilmez,yann bir
gün öleceğini. Onu bildiği için ka-
lanlara selam olsun diye bir şeyler
smlüyor, bir şeyler veriyor.. Sanat
annın bal yapması gibi, kuşun öt-
mesi gibi, çiçeğin açması gibi doğal
bir olgudur. HüzünJenir rürkü söy-
ler, ağrt olur. Birine vurulur, âşık
olur, 'Ben güzele güzel demem gü-
zel benim olmayınca' der. Yemen'e
gönderirler, bir daha gebnez, Ye-
men tûrküleri çıkanr. İnsanlann
mesaj bırakmak için yaptığı işjer
bunlar."
Ölüm korkusu, yalnızlık gıbı duy-
gulann insanlan birtakım şeyler
söylemeye zorladığını anlatan Ka-
raca, ünlü bir sanat eleştırmeninin
" Yaşamda denge unsunı okaydı,
sanat olmazdı" sözlerini anımsatı-
yor ve sanatın o dengelenn ıçinde
insanın kendini dışan vurması, an-
latması anlamına geldığini söylüyor.
Duran Karaca, sanatçı sorumlu-
luğuna da dikkat çekerken, sanat-
çının toplumun bir bireyi olarak
çağdaş ve aydın olması gerektiği-
ne işaret ediyor.
Karaca'nın resim sergisı, Bilkent
Plaza Ankuva Çarşısı yanında bu-
lunan Dam Galeri'de 7 Mayıs'adek
izlenebilecek.
Kiarostami bize bizi anlatıyor
Doğadan tablolar
CUMHUR
CANBAZOĞLU
Iranlı yönetmen Ab-
bas Kiarostami, geçen
yıl konuk olduğu Ulus-
lararası Istanbul Film
Festivali 'ne bu yıl da ye-
ni filmini gönderdi: Riiz-
gâr Bizi Sürükleyecek.
Fılmadım, 1967'de33
yaşındayken traftk kaza-
suıda yaşamını yitirmiş
kaduı ozan Forugh Far-
rokhzad'ın "Benim kü-
çûk gecemde/Rûzgâr ve
yapnüdar buluşuyor~"
diye başlayan bir şiirinin
son dizesüıden almış.
Bir yönetmen ve üç ki-
şilik ekibi, Jran'ın kuze-
yindeki kuş uçmaz ker-
van geçmez Siyahdere
köyünegeliyor. Ziyaret-
çilerin amacı köylüler ve
seyirciler için meçhul.
Mûhendis denilen yö-
netmen, önce ölüm döşe-
ğinde olan yaşlı bir ka-
dının sağhğıyla ilgileni-
yor; bir de sürekli cep te-
lefonuyla birileriyle ko-
nuşmaya çalışıyor. Ekip
bu arada köyün eski me-
zarbğma gidiyor. Rehber
çocuğun da 'katkısıyia'
kentlilerin mezarlıktaha-
zine aradıklan söylenti-
si yayıhyor.
Aslında yöresel bir ce-
ISKF.1,1 -I9.ULUSIARARASI
,1"™, İSHNBUl
».«pı FIIM FESTIVALI
nazetörenini çekmek için
köye gelmiş ekip ve ka-
dının ölmesini beklemek-
te. Bu arada yönetmen
yaşamtn 'ahrmf fark edi-
yor ve yolculuğu 'anlam'
kazanıyor.
Öykü kısaca böyle; yi-
ne yerel insanlardan oluş-
turduğu amatör oyuncu
kadrosuyla, aksiyonu az,
sıcaklıgı ve doğalhgı bol
birfılm yapmış Iranlı us-
ta. Film ağır temposuy-
la akarken adeta tek tek
doğa tablolan geçiyor
gözlerin önûnden. Yaşa-
mın her aynntısı varper-
dede; ömeğin yaşh kadın
ölümle pençeleşirken
işçi köyün tepelik yer-
deki mezarhğında şarkı
söyleyerek onun yerini
hazırlıyor. Kader ve do-
ğa şartlan insanı, bir yan-
dan bir yana sürekleye-
rek savuruyor...
Venedik'te bu fîlmle
jûri özel ödûlûnü kaza-
nan Kiarostami yine son
derece yalm ve sakin bir
üslubla bize bizi anlat-
maya, göstenneye devam
ediyor.
Kunhikuttan'ın
w
Soıı Dans'ı
Yönetmen Karun 'un 'Vanaprastham 'ı üç gün gösterimde
GÖNÜL DÖNMEZ-COLtN
Uluslararası Istanbul Film Festiva-
li 'nde yanşan filmler arasında "Vanap-
rastham'' (Son Dans) gizemli bir aşk
öyküsü ve aynı zamanda Yunan traje-
dilenni anımsatan dokunaklı bir öykü.
Filmin kahramanı Kunhikuttan'ın eği-
timi daha çocukken başlar. Ufak bir ro-
le çıkabilmesi bile tam altı yıl alacak-
ür. Bu eğitim sabaha karşı saat üçte kal-
kıp cimnastikle başlar. Sonra günün ana
derslerinde öyküler ezberlenir.
Kunhikuttan'm annesi zengin bir de-
rebeyin malikânesinde hizmetçidir. Genç
dansçı bu adamın gerçek babası oldu-
gundan kuşkuludur, ama annesinden bir
yamt alamaz.
Kathıkali dansında gösterdıği üstün ye-
tenekle sivrilir ve derebeyinin yardı-
mıyla sıkı bir eğitimden geçerek bir gün
çok ünlenir. Ama aile içinde mutlu de-
ğildir. 18 yaşında iken zorla evlendiril-
diği Savıtiın ona istediklerini vereme-
mektedir.
Ince zarif, zengin, genç, güzel ve açık
fikirli Subhadra ile karşı laşınca yaşamı
altüst olur. Subhadra da pek ilgisiz de-
ğildir. Ama genç kadın Kunhikuttan'ı de-
ğil sahnede yarattığı Mahabarata Des-
tanı kahramanı Arjuna'yı sevmektedir.
Gerçek Kunhikuttan ise aşağı sınıftan,
elini eline değdirmeyeceği değersiz bir
varhktır.
tki sevgili için de gerçek ve yapma bir-
birine kanşmışhr... Artık yaşlanan Kun-
hikuttan kalbini kıran Subhadra'ya bir
ders verebilmek için genç kadının köş-
künde son dansına hazırlamr...
Kerala eyaletinin en önemli yönet-
men ve sinematograflanndan Shajı N.
Karun'un bu üçüncü filmi de diğer iki
(35)TÜRK KALPVAKFI
EMEKLİLERİMİZE MÜJDE,
İLGİLİLERE TEŞEKKÜR...
Milletçe çok şey borçlu olduğumuz ve sayelerinde bu cennet vatan-
da yaşama imkânını bulduğumuz sevgili emeklilerimize devletimiz yeni-
den sahip çıkmış, yanlıştan dönme faziletini göstermiştir.
İnsan haklannın en önde geleni yaşama hakkıdır. Kendi doktorunu
seçebilme hakkı ise günümüzün vazgeçilmez, olmazsa olmaz şartıdır.
Sevgili emeklilerimiz, çağdaş, sosyal hukuk devletinin, sevgili yöneti-
cilerinin kendilerine sahip çıkarak verdikleri emekli cüzdanlan ile eski-
den olduğu gibi resmi sağlık kuruluşları ile kamuya yararlı demek ve
vergiden muaf vakıflara ait sağlık kuruluşlanna müracaatla muayene,
teşhis ve tedavilerini yaptırabileceklerdir.
Türk Kalp Vakfı olarak Şişli 19 Mayıs Caddesi No:8'deki sağlık mer-
kezimizde tüm vatandaşlanmıza olduğu gibi emeklilerimize de güler-
yüzle, sevgi ve saygıyla en iyi hizmeti eskisi gibi vermeye devam ediyo-
ruz.
Başta Sayın Maliye Bakanımız Sümer Oral ve Sağlık Bakanımız Os-
man Durmuş olmak üzere 20 Mart 2000 tarihli karann kaldtnlmasında
emeği geçen tüm ilgililere onbinlerce emeklimiz ve vakfımız adına minnet
ve şükranlanmızı sunuyoruz.
1
• Sevgi ve Saygılarımızla,
Çetin YILDIRIMAKIN
- ' . Mütevelli Heyeti ve
Yönetim Kurulu Başkanı
24
Son Dans, gizemli bir aşk öyküsü.
filmi gibi Cannes Film Festivali'nde
gösterilip büyük ilgiyle karşılandı. Fil-
min gerçek adı "Vanaprastham" Sansk-
ritçede "onnandayaşayan" demek olup
tüm sanatçılann duygusal bağlardan ve
özdekçilikten uzak yaşamalan gerekti-
ği anlamına geliyor.
Renklerin bir görsel şölen sunduğu bu
filmde başrolü Güney Hindistan'ın en
popüler oyunculanndan biri (kimisine
göre Hintli Gerard Depardieu) Mohan-
lal başan ile oynamakta. Sevdiği kadın
?000
FESTIVALDE BUCÜN
• EMEK'te 12.00 ve 19.00'da
'Seksin Einstein'ı', 15.00'te 'Acriar
Umanı', 21 30da 'Yeniden Bulunan
Zaman'. (293 84 39) MATLASVde
12.00 ve 19.00'da 'Rüzgâr Bizi
Sürûkkyecek', 15.00 ve 21.30'da
'Kitera'ya Vbkruluk'. (252 85 76)
• ATLAS 2'de 12.00 ve 19.00'da
•Alün Hırsolan'. 15.00'te 'Çılgm
tngttce', 21.30'da Miı»ikKnş,Minik
Knş'. (252 85 76) • .4LK.4ZAR'da
12.00'de 'Rembrant', 15.00 ve
21.30'da 'Mouchette', 19.00'da 'Vfe
Beşik Sallanacak'. (293 24 66)
• BEYOĞLU'nda 12.00'de '1 „
Canlandırma Sineması'nm En tyüeri:
Program 1,15.00 te'tngiliz
Canlandınna Sineması'nın En tyileri:
Pnçnımr, 19.00'da Türki>«'nia
Çügın Anneleri', 'Varsayım
Mahkûmlarv' 'Beni Sevecegin Gibi',
21 30'da'Kendi Kendiınin
Kadınıyun'. (251 32 40) • REKS'te
12.00'de Onyedi Yü', 15.00'te 'Söt',
19.00da 'Setect Hotd', 21.30'da
'Denizci'. (336 01 12)
Subhadra'yı ise Hindistan'ın en yetenek-
li oyunculanndan ve aynı zamanda iyi
bir yönetmen de olan Suhasini canlan-
dırmaktadır.
Fransa ve Hindistan ortak yapımı olan
bu filmin büyüleyici kamera çalışma-
lan ise Kerala eyaletinin tanınmış sine-
matograflanndan genç Santosh Sivan
ile daha önceleri Alain Tanner, Andre
Techine, Jean- Luc Godard, Eric Roh-
mer gibi ünlülerle çalışmış Renato Ber-
ta'mn imzalannı taşımakta.
BUAŞAMADA •?..-*
ŞUKRAN KURDAKUL
I. Meclis'ten Alınacak Dersler
Seksen yıl sonra bile o denli
güncel ki I. Meclis'ten alacağı-
mız dersler. Bu zaman dilimi için-
de Türkiyemizin toplumsal/siya-
sal yaşamında karşılaştığımız ola-
ğanüstü olumsuzluklann birikimi,
alınacak derslere gereken önemi
vermediğimiz için başımıza gel-
di.
Çok kez anımsattığım gibi, "em-
peryalizmevekapıtalizmekarşısst-
vaşmayt gerekli" görmeyi ulusal
bağımsızlığın birincil ilkesi olarak
kabul etmişti I. Meclis. Bu kavram-
lan içeriğinden soyutlamadan sa-
vaşı ve kurtuluşu bulunduklan ta-
rihsel koşullan değerlendirerek
tanımlayanlar, kımliklerınde ön-
cülük niteliği taşıyan kışilerdi.
Yeni, bulunduğu aşamanın "dar
hendesesi"nöer\ srynlarak çağ-
daşlaşmanın otanaklannı gerçek-
leştirmek isterken, elde avuçta
kalan toprağın topografyasını çı-
karmaktan korkmuyordu. Eski,
yıkılışın dışa vuran nedenlerine
üzülmekle yetindi.
I. Meclis'in çatısındaki tartış-
malann kökenınde eskıyle yeni
arasındaki bu çelişkinin yattığını
biliyoruz.
Bugünkü gibi, eskinin tutun-
duğu dal geleneksel olan, yeni-
nin aradığı, her durumda belirle-
yici sıçramalar...
Bu yaada kişiliklerinde yeniyi
simgeleyenlerin önemli saydığım
Meclis konuşmalanndan; benim
de yaşamımda etkili olan kimi bö-
lümleri vermek ıstıyorum.
Burdur Milletvekılı Ismail Sup-
Wnın (Soysallıoğlu) cumhunyetin
ilk anayasa tasansı tartışılırken
konuşmasında gerçeği aldatma-
cayaçevirmeyenlerin nesnelliğiy-
le karşılaşryoruz:
"Gözümüzün önünde akan
kanlann, yıkılmış yuvalann, köy-
lülerin iniltilerinin tesıriyle, ken-
diliğimizden ıslah ve inktlapzaru-
retini anladık ve yeni bir idare
kurmak için birtakım hazıriıklar
yapmaya başladık. Bundan do-
layı bugûn, Bûyûk Meclisimizmü-
dafaa için toplanmış olmakla be-
raber bu memleketi, bu milleti
yaşatmak için en iyi esas nere-
deyse onu bulmaya ve ihtiyaç
görüldükçeherşeydeinkılapyap-
maya, herşey, her şey yapmaya
karar vermiştir." (Ânan Samet
Ağaoğlu, Kuvayı Milliye Ruhu,
sf.92)
Izmir Milletvekili Mahmut
Esat'ın (Bozkurt) aynı tasannın
tartışıldığı oturumda konuşurken
coşkuyla, tarihsel gerçekleri bir-
leştkme gücünün sözcüktereyan-
sıdığını görüyoruz. Mantk, bilim
adamı mantgı. Coşku, ancak ey-
lem adamlannda görülebilecek
nitelikte. Var olanın gerçeklığinde
yeni gerçeklere ulaşılabılıneceği-
ni kavramayeteneği... Sözcükte-
rinde "Anadolu Ihtilalı "nin rengi-
ni seksen yıl sonra da görebiliyor-
sunuz.
"...yalnız pariamento usulünü
kabuletmekte ve herhangibirse-
çim usulünü kabul etmekle mil-
lete hürriyetini vermiş olmuyo-
ruz. Millet efendiliğine sahip ol-
muyor. Belki pariamento usulü
buyoldan biridir. Fakat hepsi de-
ğildir. Işte efendiler, Fransa ihti-
lalinin kabul ettığı bu pariamen-
to usulü, daha ondan evvel Ingi-
liz ihtilalinin kabul ettiği paria-
mento usulü halkı memnun ede-
memiştir ve zaman zaman dûn-
yayı sarsan büyükihtılallere mey-
dan vermiştir. Çünkü pariamen-
tolann kabulüne de esas kanun-
lann alkışlaria tasdikine rağmen,
bir tabaka vardır ki, memleketi
omuzlannda taşıyan bir tabaka
vardır ki hep esiriik altında inle-
miştir, efendiliğine kavuşmamış-
tır ve o sefalet içinde ınlerken
burjuva tabakası onun önüne çık-
mış, elindekı anayasayla o zaval-
lı tabakanın önünde alay etmiş-
ti. Bizim memleketimizde de böy-
le olmuştur." (a.g.e., sf. 107)
Şevket Süreyya, Damar An-
koğlu'nun "Hâtıralanm" adlıya-
prtına dayanarak I. Meclis üyele-
rinin mesleklenni verirken şöyle
yazmıştı: 7. Millet Meclisi, ken-
disinı teşkil eden üyelerin sosyal
nitelikleri, formasyonlan, toplum
içindeki durumlanndan gelen ruh
halleri bakımından, o zamanki
Türkjye'niniçyapısını temsıleden
görünüşteydi." Okumuş sivil ve
asker orta tabakanın yüzde 57.4
oranıyta en kalabahk katmanı oluş-
turduğu Meclis'te, ikinci sırayı
yüzde 18'le şeyh ve öteki din
adamları, üçüncü sırayı yüzde
14.7 ile büyük ve orta toprak sa-
hiplerinin aldığını görüyoruz. Ta-
cirlerin toplam oranlanysa yüzde
9.7.
Bu oranlara bakarak toptumbı-
limciler "Anadolu IhtilaH'rvn as-
ker sivil orta tabaka öncülüğün-
de gerçekleştinldiğine birteşmiş
gibidirler.
Meclis dışında kalan yükseko-
kul çıkışlılardan.Mülkiyeliler üze-
rinde yaptığım araştırma sonuç-
lannı -toplumbilimaienn değerlen-
dirmelerini dogruladığı kanısında-
olduğum için- bir kez daha anım-
samak istiyorum.
1900 ile 1915 arasında Mülki-
ye Mektebi'ni 838 öğrenci bitir-
miş. Bu öğrencilerin Kurtuluş Sa-
vaşı karşısındaki tutumlannı sap-
tayabilıyoruz.
Brtiren ögrenci sayısı: 838.
1919'dan önce ölenler: 106.
I. DünyaSavaşı'ndan sonra sı-
nırlann dışında kalan Suriye, Irak,
Lübnan kökenliler: 121.
Yaşamlan üîerinde yeterii bil-
gi bulunamayanlar: 68.
Ulusal Kurtuluş Savaşı'na ka-
tılanlar 149.
Katlmayanlar 223.
Yanda mı, karşı mı.. durumlan
belirsiz olanlar 171.
Meclts içinde ve dışında toplu-
mun iç dinamığini simgeleyen
güç, Osmanlı'nın gizlı sömürge
döneminde edindiği kültür ola-
naklan sonucu kime karşı savaş-
bğının bilincindeydi kuşkusuz. Bu
nedenle savaş karşrtlannı besle-
yen dış parasal kaynaklarla yara-
tılmaya çalışıian düşünsel ortam
sökmemıştir.
I. Meclis'in oncüleri varoluşla-
nyla yarattıklan yeni kamuoyu-
nun ayırdındaydılar. Bu güceda-
yanarak Mustafa Kemal'imizin
ortaya koyduğu savaşın temel
felsefesini Meclis'in bildirgesi da-
rak dünyaya duyurulmasını onay-
ladılar.
"Halkçılık; toplum düzenini
emeğine, hukukuna dayandır-
makipteyenbir sosyal doktrindir
Efendiler! Biz bu hakkımızı koru-
mak, bağımsızlığımızı güven al-
tında bulundurabilmek için, top-
tan, milletçe bizi mahvetmek ıs-
teyen emperyalizme karşı ve bi-
ziyutmakisteyen kapitalizme kar-
şı milletçe savaşmayı uygun gö-
ren birdoktriniizleyeninsanlanz."
Evet, gözlenmize baka baka
anayasal haklanmızla oynandığı,
bağımsiz yargı ilkesıne bile göl-
ge düşürülmek ıstendığı seksen
yıl sonra da o denli güncel ki I.
Meclis'ten alacağımız dersler...
ISUNBUI 19. ULUSLARARASI
İSTANBUL
Bugün depremin
.günü
Profesyonel
gönû'llülerimiz hâlâ
depremzedelerin
yanında!
İYG (İstanbul Yardım Grubu) ve
ÇYDD'nin birlikte yaptığı ve valilikçe
depremzede vatandaşlarımızın
yerleştirildiği, Yalova Çağdaş Yaşam
Merkezi'nde sosyal hayat yavaş yavaş
canlanıyor. Konutlara yerleşen
depremzedelerimiz, sitelerinde kültürel
ve eğitsel çalışmaları başlatmak için
sosyal komisyonlarını kurdular. Artık
yarınlara dayanışma içinde
hazırlanıyorlar.
Yardımlarınız ıçm
(0212)292 87 27-292 08 01
(İş gûnlerı saat 10.00/17.00 arası)
FİLM FESTIUALI
15 HİSM - 31 MİSM ZtM
Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı
19. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nin
Sanatlar ve Sinema
bölümünün gerçekleştirilmesindeki değerli katkıları için
DHL Worldwide Express'e teşekkür eder.
FESTIVAL SPONSORU KURUMSAL SPONSOflLAft
TURKCELL KOÇBAMK B H RENAUU
Bu ılsn Cumhtjrryet Gazetesı nın
katkıvyla vayınlanmifiır
Cumhurtyet