25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14 NİSAN 2000 CUM> DEIYAZI Sosyalizm kitleselleşmeli Aydemir Cüler (SÎP Genel Başkanı) AB, kapitalizmin uluslarara- sı örgütlennden biridir. AB'ye giden yol, özelleştirme uygula- malannın uluslararasılaşması- nı, emekçi sınıflar için işsizlik, örgütsüzlük ve yoksulluğu an- latıyor. Batı Avrupa'yı evrensel demokrasinin merkezi sayan yaklaşım tamamen liberalizme ve kesinlikle sermaye sınıfina ait bir görüştür. Sermaye düze- ni bu süreçte saldırganlığını per- vasızlaştırma cüretini solun ve emekçi kitlelerin liberalizme esir düşeceği varsayımından ahyor. Oysa bu süreç emekçi değerlerini ve soldaki yurt- severgelenekleri fazlasıylaprovoke etmektedir. Bu anlamda Türkiye kapitalizminin Avrupa'ya mı yaklaşıp eşik mı atlayacağı, yoksa sosyalist eleş- tirinin önünün mü açıldığı pek tartışmalıdır. Sol, geleceğini sermayenin güncel yönelişinin karşısın- da güçlü bir set kurarak örmek durumundadır. Kürt sorunu başka boyutlannın yanı sıra bir emekçi sorunudur. Kürtlerin bu düzende ikinci sı- nıf sayılmalannı sınıf kavramına tercüme eder- sek, karşımıza yoksul köylüler, işsizler, emekçi sı- nıflann en alt kategorisinden proleterler çıkar. Kürt yoksullannın sosyalizme kazanılması çözümün de anahtandır. Bugün düzenin gündeminde de- mokrasi ve ınsan hakJan düzeltmelerinin olduğu pek yavan bir yanılsama. Türkiye "banş" orta- rrunı Kürt dinamiğinin burnunu sürtmek ve yeni bir asimilasyon dalgasına hız vermek için değer- lendiriyor. Bunun karşısına "sosyaHstcumhuriyet için birlikte mücadde ve sosyaİist cumhuriyette büük" perspektifi ile çıkılması gerek. Türkiye kapitalizmi düzen içi sola bile yer bı- Sosyalizm kaçınılmazdır rakmayacak bir gericileşme yaşadı. Oy- sa Avrupa ve Kürt başlıklan üzerinden bir demokratikleşme görüntüsü yayıla- caksa, sermayenin emeğe karşı huruç ha- rekâtına karşı kaçınılmaz tepkilerin düze- ne kanalize edilmesi gerekecekse, sırada sosyal demokrasininpalazlandınlması var demektir. Ama sosyal demokrasi, emek- çiler nezdinde herhangi bir yanılsama ya- ratamayacak ölçüde liberal, açıktan ser- maye yanhsı ve emperyalizme teslimi- yetçidir. Bu niteliklerin değişmesi müm- kün değil. Son değerlerin tek sahibi ola- rak sosyalizmin öne çıkması ve kitlesel- leşmesi imkânı ise günceldir. 28 Şubat'la anılan restorasyon, aşın büyümüş dinci gericiliği iktidar altematifi olmaktan uzaklaştırdı. Bu akım solun önünü kesecek bir karşıdev- rim organizasyonu olarak yaşatılıyor. Din- ci gericilik göbeğini kapitalizme bağladığı için var. Aydınlan- macılık, çağımızda tamamen solun niteliği haline gelmiştir. Dinci gericilikle mü- cadele, düzen için rekabete bırakılmamaliA solu kitlelere taşıyan bir karakterözelliği haline getiril- melidir. ALPASLAN BERKTAY Dünyada ve Türkiye'de emperyalizm yaşanmaktadır. Ve sorulann başında bu yer almalıydı. Türkiye'nin sorunu ön- celikle bağımsızbk, sömürü ve gerici- liktir. Cumhuriyet Devrimi tamamlan- mamıştır. 1920'lerdeki olay yaşanmak- tadır. IMF söylüyor, hükümet uygulu- yor. Tahkim, adli kapitülasyonlann ken- disidir. Özelleştirmeyi, MargaretThatc- her, küreselleşmeyi George Bush da- yatmıştır. Yeni Dünya Düzeni yürürlük- tedir. Bağımlı ortamda sosyalizm kuru- lamaz. Özelleştirme değil, devletçilık! Küre- selleşme değil, ulusçuluk! Siyasal Islam-şeriat: "Gerçek yolgösterici büimdir". Bunun ılım- lısı, Amerikan tipi laikliği yoktur. Gericiliğin, Fethullah'ın arkasın- daki "Yeşil Kuşak"çı ABD'dir. Demokrasiyle insan haklanyla il- gisi yoktur. Laiklikten ödün verilemez. Devlet: Devlet 12 JEylül çetelerinden te- mizlenmeli, sosyal dev- lete dönülmelidir. Ce- berrut devlete hayır! . AB: Avrupa'nın uy- garlığıyla emperyaliz- mi aynlmalıdır. Avru- pa'nın isteğinin Sevr olduğu kanıtlanmıştır. Üç beş milyar Euro için 37 yıldır AB kapıların- da oyalanıyoruz ve alın- mayacağımız da çeşit- li temsilcilerince açıklanmıştır. Dışa bağımlılık Türkiye'yi çağdaşlaştırma- dı, tersine uzaklaştırdı. Dengeler AB dışında aranmalı, bölgede banş, kar- şılıklı güven, işbirliği, silahsızlanma esas alınmalıdır. AB-NATO'nun ya- yılmacılığı gözler önündedir. Hiçbir savunmayla ilgisı yoktur. Kime kar- şı, neye karşı? "Yarşova Birtiğikalkro- ca NÂTO da kalkacak" dendi. Ama kalkmadı. Cumhuriyetin başlangıcın- daki dış politikaya dönülmelidir. Kadın Sorunu: Laiklik, öncelikle kadının hakkıdır. Kadın, toplumun en üretken ve cefakeş kesımidir. Her alan- da eşitlik benimsenmelidir. 28 Şubat kararlan, Dev- rim Yasalan'nın gereğidir. Kürt Sorunu: Sorun, yan feodal yapıdaki Güney- doğu'da geri kalmışlık sorunudur. Ikili kimlik tır- mandırmak, emperyalistten başka kimseye yarama- mıştır. Kanıtlan, 15 yıllık acılanyla ortadadır. Kuzey Irak'taki ABD yapısı Kürt devleti, Demokles'in kı- lıcı gibi hepimizin tepesindedır. Olay etnik değil sı- nıfsaldır. Sömürü, etnik gruplan ayırmıyor. Fakat farklılıklan kullanıyor. Misak-ı Milli'nin parçalan- ması hiçbiretnik gruba yaramaz. Çözüm, politİk tah- riklerde değil, cumhuriyetin hümanist yaİdaşımında- dır. Toprak ağalığı tasfiye edilmeli, Güneydoğu kal- kındınlmalıdır. Demokrasi: Demokrasi, Cumhuriyet Devrimi'nin üstyapısıdır ve onun içinde değerlendirilmelidir. Çün- kü karşı de\Tİm ölmemiştir. Once Devrim! Cumhu- riyetin kuruluşundaki Kuvay-ı Milliye ruhu aynen ge- çerlidir. Batı sayesinde değil, ona karşın kurtulabili- riz. Cumhuriyetin kuruluşundaki gibı. Emperyalizm yaşanıyor. Cumhuriyetin Mılli Demokratik Devrimi tamamlanmadı. Bilimin, insanın. emeğin kurtuluşu bu yoldadır. Kapitalizmin söyleyeceği kaünamıştır. Sosyalizm kaçınılmazdır. PolitikadaralanasıkıştınldıYılmaz çamlıbel fDemokrasi veBanş Partisı GenelBaşkanı) 1- Türkiye'de burjuva sınıfı ülkenin sahibi, ama iktidar değil. Ülkeyi hâlâ bir avuç bürokrattan oluşan derin devlet yö- netiyor. Meclis'teki tüm siyasi partilersta- tükocu. Düzen karşıtı muhalif gruplann gücü ise, toplumu ve devleti demokra- tikleştirecek donanım ve beceriye sahip değil. Bu açıdan Türkiye-AB ilişkileri geri- limli, sancıh ve zikzakh bir yol izleye- cektir. Devletin entegrasyon konusunda ciddi bir çaba göstereceğine inanmıyo- rum. 2- Kemalist kadrolar, Kurtuluş Savaşı sürecinde, Erzurum ve Sıvas kongrele- rinde, Lozan'da hep kurulacak devletin Türklerle Kürtlerin ortak devleti olaca- ğını söyleyip durdular. Verilen bu sözler üzerine Kürtler, Kemalistlerle beraber hareket ettiler. Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte, Kürtlerin varlığı ret ve inkâr edildi. Böy- lece Kürt sorunu Türkiye'nin gündemi- nin ilk sırasma oturdu. Devletin en zayıf olduğu dönenıde. Türklerle iş ve guç birlıği yapanKurtferr devletin en güçlü olduğu dönemde 29 kez silahlı mücadeleye başvurmak zorun- da kaldılar. Her seferinde sonuç aynı oldu, ne Kürt- ler savaşla istediklerini elde ettiler ne de devlet onlan susturabildi. Her iki tarafuı da artık bunun çıkar yol olmadığını ka- bul etmesi gerekiyor. Cumhuriyetin tarihi boyunca ülkeyi yönetenlerin hepsi Atatürkçü olduklan- nı, onun yolunda yürüdüklerini söyledi- ler. Şimdiki iktidar da aynı şeyleri söy- lüyor. Eğer bu ekip gerçekten Atatürk- çü ise, onlara somut bir önerim var. Ge- lirj, önderinizin sözlerini yerine getirin. Bu devleri Türklerle Kürtlerin ortak dev- leti yapın. Kürt varlığmı kabul edin. Kürt sorunu kişisel değil, toplumsal bir so- rundur. Türk toplumsal kimliğine tanman tüm haklar, Kürtlere de tanınırsa, ancak o za- man Kürt sorunu çözülmüş olacaktır. 3- Eğer devlet Batı tipi laisizmi be- nimseyip din işlerini cemaate bıraksay- dı, siyasi Islam hiçbir zaman bu güce ulaşamazdı. Türkiye'yi yönetenler. edılgen bir top- lum yaratmak, komünistlerle Kürtlerin önünü tıkamak için planlı ve programlı şekilde Islamiyetin Hanefi mezhebüıi örgütlediler. Dünya kapitalist-emperyalist sisterni, sosyalist sistemi yıkmak için " Yeşil Ku- şak" projesini yürürlüğe koydu. Bu pro- je günümüzde de NATO eliyle Rusya'yı Gerçekçi politikalar TARHAN ERDEM CHP Genel Sekreteri Türk solu, toplumu aydmlığa taşıyacak yollar aramalıdır. Güç- süzlerden yana, gerçekçi politi- kalar aramaktayız. Politika, ku- rumlaşan sol siyasal partiden çı- kacaktır. Son yıllarda dünya değiş- ti. Toplumlann siyasal ve sosyal talepleri değişti ve çeşitlendi. Bu değişimler sonunda Avrupa'daki sol ve sosyal demokrat partiler kendilerini ve programlanru yeni- leyerek yeniden seçilme fırsatmı yakalamayı başardılar. Eski ideolo- jiler de değişip içeriklerini yeni- lediler, bazılan yeni isimleriyle anıhyorlar. Top- lum kesimleri karmaşıklaştı. Eskiden "Işçi" kav- ramı sol için yandaş olunacak kitleyi kavnyordu, bugün ise solun yandaşlannı kavrayan tek bir kav- ram yok. Ülkemizde doğduğu yeri eğirimsiz ve meslek- siz olarak terk edip büyük şehirlerde ekmek ara- yan büyük kitleler, yıllannı verip kötü okullardan mesleksiz mezun olan milyonlarca genç, çalışa- mayacak durumdaki sakatlar, yaşamını kirli çev- rede sürdürenler... fakirliğe mahkûm edilmiştir. Türk solu, toplumun bu büyük çoğunluğunu aydınlığa taşıyacak yollar aramalıdır. Onümüzde- ki yıllarda kişi başına milli gelirin. yıllık net artış ortalamasının yüzde 5'in altına düşmemesi için politikalar önerilmeli ve geliştirilmelidir. Bu öneriler. toplumun ürettiğinden az tüketme- sini, sıkı tasarruf içinde yaşamasını gerektirir. Ülkemizde 30 milyon kişinin (yandan fazlası kadın) mesleği yoktur. Özellikle tanm kesimin- • ^ R P ^ ^ ^A de oranı yüksek olan "çaJışıyor" görünüp de çalışmayanlar ile iş- sizlerin sayısırun hızla kabul edi- lebiür düzeye inmesini sağlaya- cak tam çalışma ve yaygın yetiş- kinler eğitimi politikalan ve pro- jeleri uygulanmalıdır. Eğitim - öncelikle yüksek eği- tim kurumları standartlannın Av- rupa standardına yükseltilmesi, aralanndaki farklılıklann azaltıl- ması projeleri geliştirilmelidir. Ortaöğretim, yüksekokula de- vam etmeyecek öğrencilenne mes- lek veren kurumlar haline dönüş- türiUmelidir. Haberleşme, ulaştırma, eğitim, sağlık gibi altyapı tesislerinin böl- geler arası dağılımındaki farklılıklar azaltılmalı- dır. Altyapı standartlan, ekonomik kaynaklann yaratıldığı yerin dışına, geri kalmış bölgelere kay- dınlmasıyla dengelenebilir. Kaynağın yaratıldığı yerden farklı bir yerde kullarulması bütün halkın özgür tartışmasıyla kabul edebilir. Yönetim sistemimiz yeni baştan düşünülmeli, değiştirilmelidir. Yerleşim yerlerinde oturanlar kendilerinin ihtiyaç ve imkânlan hakkında karar vermeli ve bu kararlan uygulamalıdırlar. Özetlersek, günümüz için üretilen, güçsüzler- den yana, halkınçoğunluğunca kabul edilecek, ger- çekçi politikalar aramaktayız. Bu politikalan siyasal partiler üretmelidir, üre- tebilir! Siyasal partiler organızasyonu, ilişkileri, çalışmalan tamamlanrruş, kişilerden bağımsız ku- rumlar olmalıdır. Ülkeyi yönetebilecek, halkı harekete geçırecek politika da, sistem de, lider de kurumlaşan sol si- yasal partiden çıkacakür. SOLGELECKİ ORALÇALIŞLAR BARIŞDOSTER • "Sol, dünyada ve Türkiye'de geleceği tartışıyor" yazı dizisini sosyalist, sosyal demokrat aynmı yapmadan herkese aynı sorulan sorarak hazırladık. İşte sorduğumuz 7 soru: 1. Türkiye - AB ilişkileri. 7 SORU • 2. Kürt Sorunu / Güneydoğu Sorunu. 3. Siyasal İslam / Şeriat 4. Kadın Sorunu. 5. Çeteler ve Devlet. 6. Medya. 7. Sosyalizmin / Sosyal Demokrasinin Geleceği. kuşatmak amacıyla hâlâ inatla sürdürü- lüyor. İşte bu çabalar sonucunda Ortado- ğu'da ve Kafkaslar'da siyasi İslam güç ka- zandı. Bu coğrafyada şeriat devleti kur- ma özlemi, artık somut hedeflere yönel- miştir. Şeriat ve siyasi tslamla mücadele de Kürt sorunu gibi yasak, baskı ve şiddet- le çözülemez. Devletin yasal kontrolle- rin dışında elinı dinden çekmesi ve bu ala- nı cemaatlere bırakması gerekiyor. 4- Bu konu da keza egemenlerin ide- olojik, politik ve yönetsel yapısından kaynaklanıyor. Cins aynmcılığını orta- dan kaldıracak yasal düzenlemeler yapıl- malı. Devlet tüm eğitim ögretim ve ile- tişim kurumlan aracıhğıy- la cins aynmcılığına kar- şı ciddi bir eğitim seferber- liği açmalı, kadın örgütle- rine maddi ve manevi des- tek vermelidir. 5- Baskı, zor, şiddet so- nucu toplumsal muhale- fet sindirilmiş, illegalite- ye ve şiddete yönlendiril- miştir. Politikanın dar bir alana sıkıştınlması sonu- cunda derin devlette de il- legaliteye yönelmıştir. 15 yıllık şiddet ortamın- da rant elde etmek için or- tak suç işleme sonucunda çete. mafya, siyaset ve devlet arasındaki ilişkiler büyük boyutlara ulaşmış- tır. Bu kesimler arasmda ciddi bir hesaplaşma ol- madan. bu ilişkilerin bit- mesi, de\ letin bu pisükler- den annması mümkün de- ğıldir. 6- Medya, egemenlerin toplumu şartlandırma ve yönetmesi ıçin önemli bir araçtır. Bu yüzden kartel- leşen medya, derin dev- letle eşgüdüm halinde ça- lışmaktadır. Muhalif basın üzerine kurulan yasak, baskı, da- ğırımın engellenmesi yü- zünden, basın tek ses ha- line gelmiştir. Ciddi bir toplumsal değişim olma- dan medyanın bu yapısı- nın değişmesi demokra- tik bir habercilik yapma- sı olanaksızdır. 7- 12 Eylül hukuku, dünyanm tek kutup hali- ne gelmesi, küreselleşme, sermayenin mobilize ol- ması sonucunda Türkiye solunda bir gerileme yaşa- nıyor. Ama dünyada bas- kı, zor ve sömürü var ol- dukça, sosyalizm kurtu- luş umudu olmaya devam edecektir. Sömürge ve ya- rı sömürge halklar ile emekçiler varoldukça sö- mürüsüz bir dünya kurma özlemi hep canlı kalacak- tır. Türkiye'deki devrimci, demokrat ve sosyalistler, üzerlerindeki hantallığı aş- manın yolunu mutlak bu- lacaklardır. YARIN: ERTUĞRUL CÜNAY (CHP Partisi Meclisi Üyesi), YAŞAR SEYMAN (Sendikacı, CHP Genel Başkan Yardımcısı). Prof. Dr.CENÇAY CÜRSOY (Ögretim Üyesi-ÖDP Yöneticisi) , TURCUT KOÇAK (TStP Genel Başkanı)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear