25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12. NİSAN 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Rize'nin türbanlıları Rize'de yolunuz devletin kurumlanna düştüğünde türbanlı memurfarla karşıtaşıyorsunuz... Bayındırlık Müdüriüğü'nde, Tapu ve Kadastro Müdüriüğü'nde, Devlet Su Işleri Müdüriüğü'nde, Adliye'de, Ozei Idare'de, Halk Eğitim Müdüriüğü'nde ve tabii ki Milli Eğitim'e bağlı her kademedeki okullarda... Başbakanlığın kılık kıyafet genelgesi doğrultusunda türbanlılann kimisine kâğıt üzerinde işlem yapılıyor, kimisine yapılmıyor... Kimisi uyanyı ciddiye alıp türbanını perukla değiştiriyor, kimisi umursamıyor bile... Müdürü hacı olmak için Suudi Arabistan'a giden türbanlı bir memur sürekli rapor ve izin alarak durumunu idare edebiliyor... Bu arada, Rize Valiliği'nin hizmet binasının en üst katında Çevre Sağlığı Müdürlüğü'nün bulunduğu bölümdeki odalardan biri mescide dönüştürüiüyor. Rize'de türbanlılan acaba kim kolluyor! Elektronft posta: som9posta.cumhwiyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - CHPyt iktidara bu hûkümet taşıyacakmış.. "Taşıma suvla iktidara dönülmez!" D ün köşemizin sınıriannı zorlayan ve "cevap hakkrnın sınıriannı aşan bir konuk ağırta- dık... Belge olsun diye, Mehmet Nafiz Gü- nal Holding Anonim Şirketi'nin açıklama- sını aynen yayımladık. Açıklama "Kundu" başlıklı ya- zımız üzerine gelmişti. O yaztda, Antalya'nın Kundu köyünde 49 yıllığına tahsis edilen ormanlık alanda Top- kapı Palas'ı inşa eden MNG Holding hakkında "Ya- tınmı için gerekli izinlerin alınmasında hiç kuşkusuz tüm kurallara harfiyen uyulmuştur" demiştik ama Kundu Köyü Muhtan Yaşar Çakar'ın yakınmalanna yer vererek belli ki holdingi rahatsız etmişiz. Holdingciler, köy muhtannın Topkapı Palas'ın ka- nalizasyonunun pis koku yaydığını ve holdinge tah- sis edilen başka bir orman aianıyla köyün denize ula- şımının kesileceğini kamuoyana duyurmasına ta- hammül edememişler. Bu tahammülsüzlüğün, bize yönelik cevap hakkı sınırını aşan açıklama gibi köye gelen ve köylülerin Yine Kundu ne yaptığını kontrol eden jandarmayla bir ilgisi ol- duğunu sanmıyoruz... Ancak, aldıklan orman tah- sisini, açıklamanın bir yerinde 85.055 metrekare, başka bir yerinde 85.500 metrekare olarak bildirme- leri karşısında, amaçlannın doğrulan duyurmak de- ğil, cevap hakkı sınıriannı aşan bir metin ile holding propagandası yapmak olduğunu sanıyoruz. Şimdi gelelim, bakanlık bürokratlanndan oluştur- duğu bir inceleme komisyonunu Kundu'ya gönde- ren Orman Bakanı Nami Çağan'ın dün yaptığı açık- lamaya: Topkapı Palas'ın, çay servisi verdiği bir tesisle ağaçlandırılması gereken yanan orman alanına te- cavüz ettiği görülmüş, bu tesisin yıkılması ve ayn- ca kurulan bir naylon seranın kaldınlması istenmiş. Topkapı Palas'ın su izale hattını, Orman Bakanlı- ğı'na ait sahadan izinsiz geçirdiği saptanmış ve ge- rekli izni alıp bedelini ödemesi talimatı verilmiş. Bölgede, yaklaşık 75 dönümlük iki orman alanı dı- şında tüm ormanlık alanların geçmiş yıllarda yapı- lan bir yönetmelik değişikliğinden sonra peş peşe birçok firmaya tahsis edildiği belirienmiş. Kundu'da bakanlığın elinde kalan biri 15 öteki 60 dönümlük iki orman alanının, köylülerin denize ula- şımını sağlamak için köy tüzelkişiliğine verilmesi görtişü bakanlık tarafından benimsenmiş. Yanan alanlann ağaçlandırılmasının yakından iz- lenmesi karariaştınlmış. Bu arada, MNG Holding'e Topkapı Palas'ın "golf alanı" olarak yine Kundu'da tahsis edilen 460 dö- nümlük alanın geri alınması istemiyle Antalya'da Orman Bakanlığı aleyhine açılan dava için Orman Bakanı olumlu konüştu... Bugüne dek orman tah- sisi yapmayan Nami Çağan, çevrecilerin yanında... SESSÎZ SEDASIZ (!) NURİKVRTCEBE Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Demirel "Istikrar Savaşı" gazisi oldu! Öğrencileri Uyatro ile tanışhrmak Keşke, Türkiye'de tüm öğrenciler, ilköğretim çağında tiyatroyla tanışa- bilse... Keşke, okulların tiyatro kolla- n genç yeteneklerin sahneye çıkma- sına önayak olsa, okul yönetimleri öğ~ rencileri her yıl en az bir kez tiyatro- yagötürebilse... Ve keşke, tiyatro "tepki"ye neden olacak amaçlar için kullanılmasa! Istanbul'daGüngören Kaymakam- lığı, "kaymakamlığı güzelleştiıme der- neği"ne para sağlamak için tiyatroyu kullanmayı uygun bulmuş... Kaymakamlık, özel bir tiyatro gru- buyla anlaşmış... 1 milyon liralık biletler (Şe- hirTıyatrolan'nda öğrenci bi- leti 500 bin lira) okullara da- ğıtılmış, öğrencilerin bilet al- ması biraz zorunlu tutulmuş... öğretmenler, biletleri satmak ve hafta sonunda öğrencilerini tiyatroya götürmekle yükümlü kılınmış... Oyun için, ilçedeki spor salonu tah- sis edilmiş... Sahanın ortası sahne, tribünler sa- lon olmuş... Ses düzeni kurulmamış... Çocuklar tribüne doldurulmuş... Tiyatronun olmayan perdesinin açıl- masıyla kapanması 35 dakika sür- müş... Saat başı matine yapılıp iki hafta sonunda ilçedeki binlerce Öğrenci uy- gun olmayan koşullarda "tiyatro" ile tanıştınlıp, "kaymakamlığı güzelleş- tirme derneği"ne birkaç milyar lira pa- ra kazandınlmış... *AYDINLANMA ATEŞt tletişinı: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212. 513 85 95 Bakırköy Cumok, uzun bir aradan sonra tekrar toplanıyor Adana Cumok Adana Cumok, Cumhuriyet K,itap Kulübü'nde yaptığı top- lantıda, Haydar Babur'u baş- kanlığa, Mustafa Berk, Hani- fi Noyaner, Kubilay Oğuz ve Ayşe Palo'yu başkan yardımcı- lıİdanna getirdi. Cumok, Adana genelinde ga- zete okurunu mevcudun üç ka- öna, Tûrkiye genelinde şündilik iki katına çıkarmayı birinci he- def olarak saptadı. Temsilciler aralannda kurumlan ve kitle ör- gütlerinı bölüşerek okur sayısı- nın abone olarak arttınlması gö- rüşlerinı benimseyerek işe so- yundu. Adana için Cumhuriyet okur- lannı mümkün olan çok sayıda bir araya getirerek her okurun da iki okur sağlaması çahşmasını başlattı. Türkiye genelinde ga- zete tirajını yükseltme konusun- da tüm okurlan göreve çağırdı. Bu çahşmalan canlı tutmak is- teyen Cumok yönetimi, mevcut okur sayısının üç katına çıkanl- ması için her ayın ilk pazartesi günü saat 18.00'de önceden be- lirlenen bir yerde toplantı yapa- caklanıu belirtti. Iletişim ve bilgi için tel: 0.322.453 09 16 (21.30-22.30 saatleri arasmda) Çanakkale Cumok 1) 12 Eylül'de halkımıza çok acılar çektiren, düşüncelerimi- ze kelepçe vuran Kenan Evren ve arkadaşlannın yargılanmala- n için dava açan Adana Savcı- mız Sacit Kayasu'yu kutluyor, yürekten desteldiyoruz. 2) Çernobil gibi nükleer ener- ji konusunda, POTAŞ, TÜPRAŞ gibi özelleştirmelerde halkımı- za gerçek dışı bilgiler veren ik- tidan kınıyor, bu tür oyunlara son verilmesini istıyoruz. Bakırköy Cumok 'Bakırköy Cumok, nerede- siniz' dıye soruyorlardı. Evet, uzun bir aradan sonra biz Bakır- köy Cumok olarak yeniden top- landık. Fikirdaşlanmızla özlem giderdik. Bakırköy Cumok bir- likteliğinin kesintisiz devamına karar verdik. İlk toplantımızı 4 Nisan'da ça- lışma programımızı oluşturmak için Truva Folklor Araştırmala- n Demeği'nde yaptık. ADD Genel Merkezi Büyük Atatûrk'ün "En Bü- yük Türk Devrimi" olarak ni- telediği laik Cumhuriyet'e sa- hip çıkmaktaki duyarlılığa en fazla gereksinim duyulan bir 1924 Anayasası'nda laikliğe aykın kuralları ayManan 1222 sayılı yasantn 72. yıldönümü nedeniyle ADD Genel Başkanı Yekta Güngör Özden 'in demeci; "1924Anayasası 'nın 2. maddesindeM 'Tür- kiye Devletinin Dini, Din-i hlâmdır'sözcük- leriyle 16. maddesindeM milletvekili, 36. mad- desindeki Cumhurbaşkanı andındageçen 'Vat- iahi' sözcüğünün ve 26. maddesindeki TBMM'nin dinsel hırallan uygulamasına iliş- Mnyettisinin çıkanbnasmı öngören 10.04.1928 günlü, 1222 sayılıyasanm kabulünün 72.yıl- dönümünü geleceğe yönelik en iyi dileklerle veumutlarla kutluyoruz. 1921 Anayasası 'mn 1. maddesiyle benimsenen ulusal egemenlik gerçekte taikliğin ilk kez hukuksal yaşama girmesiydi. Ulusun olan veyabıızca ulusun kul- hnacağı güç başkasımn olamazdı. Ahl, bilim Mgerçek inanca, dine ve varsayıma karşı öz- pmyerinialmıştı. Sonrakiyıllardagerçekleş- frilen atıhmlar, yenilenmeler, Atatürk 'ün ön- ieri olduğu Türk Devrimi 'yle kazamlanlar i924 Anayasası 'na bilinçle konulan laikliğe jykın sözcüMerin kaldınlmasım gerektirdiğin- ien 1222 sayılı yasa ile anayasada değişik- ikyapılaraklaiklikyönûndekigelismelergüç- mdirilmiştir. Bağımsızhğın, özgürlüğün ve =kmokmsinin kaynağı; siyasal, hukuksal ve ulu- -»/ birliğin dayanağı, akılcılığın. bilimselli- •4Jm, barışın, eşitliğin ve her alandaki aydın- i anmanın en elverişli iklimi; inançlaryönûn- Ifensaygın bir yansızlık olan laiklik toplum- ûl banşın en etkin aracıdır. dönemde siyasetçilerimiz ve medyanın bir kesiminin irtica konusunda; laiklikle asla bağ- daşmayan ödünler vermeyi sûr- dürmesini, ülkemizin gelece- ği yönünden çok tehlikeli görmek- teyiz. Bu nedenle yaşadığımız hu- kuksal, sosyal, ekonomik, siya- saJ karmaşanın gı- derilmesinde et- kin önlemler önermekve Cum- huriyet değerleri- mize sahip çık- mak adına laik Atatürk Cumhu- riyeti konusunda ödün vermeyen demokratik kitle örgütleri, üniver- siteler, basın ilgi- lileri, bilinçli TBMM üyeleri ve duyarlı aydınlan- mızıbirgörüşme- ye çağınyonız. 2000'li yıllann Türkiyesi'nden çok önemli ger- çek belge ve gö- rüntülerin sergi- leneceği görüşme yaıınsaat 11.00'- de Çagdaş Sanat- lar Merkezi'nde (Kavaklıdere / Ankara) yapıla- caktır. KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net ÇÎZGÎLÎK KÂMtL MASARACI IlARBt SEMİH POROY semihporoy@yahoo.com TARlHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 12Nisan /NSANU /LKUZAY UCUdU!. 1361 'PE guGt/H, sovrerLSK. Btec/Ğt, lUC KEZ 8/g INSAA/L/ AGAÇ " " 6fOEA/ tZ/'-f/, 2? Ç YUISl İUC <O2MOAJprlu4e LJEU GAGA£(M, +?ZS KfLO Kİ A&4ÇL4 SiBfeyA'DAICİ U2AY ÜSSÜMDEN Ft/SLATJLMfŞrr. VOSTOK DUNYA Ç£VKESffJD£K/ TEK TVRU 89 P4KİKA SÜeMÛÇ, DAHA SOM&A KA8A- YA iUfÇ YAPMtŞTt. Bil£.DEHBl&e K4H&4M/1H OLAN SA6ARİN, 7- Y/L SOMKA, RUTİN B/R UÇUŞU AS'NM <A Ç./IZEGEK TÜRKKALPVAKFI "Çocuk Kardiyolojisi" TürkKalpVakfi kalitesi ve titizliğiyle hizmetinizde 79 Afeyıs Cd. No: 8 Şışli/İSTANBUL Tel: (0 212) 2120707 (pbxj Faks: (0 212) 2126835 Yaşam, kalbin iki vuruşu arasındaki zamandır. Kalbinizi koruyun. TÜRK KAIP VAKFI 19MayısCd.No:8Şışlı/ISTANBUL Tel: (0212) 212 07 07 (pbx)10Hat Faks:(0212)2126835 PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Chayetmi?.. Tamam, Ama... Taksim Meydanı'nda bıçaklanarak öldürülen Ingilizler, Istanbul uçağına bindiklerinde, birkaç saat sonra öldürülecekleri hiç akıllanna gelme- miş olmalıydı. Onları "namus", "renk", "bayrak" aşkına öldüren Türkler için de aynı önceden bi- linmezlik geçerliydi hiç kuşkusuz... Ne var ki bir- birlerini daha önce hiç gönmemiş, hiç tanımamış bu genç insanlar, hayatlarının önceden tasarla- madıklan bir anında karşı karşıya gelmişler ve olan- lar olmuştu... Bizler, bu cinayetleri aynı gece televizyon ek- ranlannda izlemiş, aynntılarını ertesi gün gaze- telerde okumuştuk. Herkesin öfkesini kabartan bu cinayetlerdeöldürenler kadaröldürülenlerde suçlanıyordu. Taksim Meydanı'nda karınları de- şilerek yaşamlannı yitiren Ingilizler, öldürülmek için ellerinden ne gelmişse yapmışlardı. Basındaki kimi yorumculara bakılacak olursa, "ölüm" pek beklenmedik bir şey değildi onlar için aslında... Ya öldürenler?.. Eğer birilerini öldürmeyi tasar- lamamışlarsa, birilerini öldürmeyi düşünmemiş- lerse, niçin bıçak taşıyorlardı üzerierinde o zaman? Herhalde elma, armut soymak için değil! O hal- de hiçbir anlaşılamaz yanı yoktu bu ölümlerin... "Taksim cinayeti", potansiyel katillerle potansi- yel maktullerin beklenen, orada olmazsa bura- da, dün olmamışsa bugün, ama bir gün mutla- ka gerçekleşecek karşılaşmalanndan başka bir şey değildi... Hem her Allah'ın günü ırz, namus ve mukad- desat için işlenen onca cinayete tanık olunan bir ülkede, "ulusal onur" gibi yüce bir kavramın söz konusu olduğu bir cinayetin şaşılacak bir yanı ola- bilir miydi ki? Böyle bir cinayet "olağan" bir gün- de Izmir'in Kordon Boyu'nda, Ankara'nın Kuğu- lu Parkı'nda ya da Antalya'nın Kale Içi'nde de iş- lenebilirdi. Kimse bu cinayete şaşırmaz; haberi gazetelerin iç sayfalannda küçük başlıklarla ve- rilirdi. Kısacası bu anlaşılabilir cinayet, "cinayet" ola- rak tamamdı, ama günü, yeri, koşullan yanlış se- çilmişti... Daha doğrusu talihsiz bir rastlantıydı bu... Ulusça bir futbol takımının peşinde Avrupa'da za- ferden zafere koşarken bir avuç kendini bilmez terbiyesizin, iki Ingilizin kamına vurduğu bıçak dar- beleriyle sarsılmıştık... Olacak şey miydi bu? Ya UEFA'nm kafası kızıp da bizi düşlerimizden uyan- dıracak bir karar ahverirse?.. Ölabilecekleri en- gellemek için kollanmızı sıvamıştık. Acar gaze- tecilerimiz arşivleri didik didik ediyor, Ingiliz "ho- oligan "lannın geçmiştekı ayıplannı bir bir gözler önüne seriyorlardı. Bizler bu cinayetlere nasıl şa- şırmamışsak, Batılılar da şaşırmamalıydı. Bir ci- nayetin kurbanı olmak, bir "hak edişti" sonuçtal.. Arayan "belasını da, mevlasını da" bulurdu... O iki Ingiliz de, o akşam Taksim Meydanı'nda be- lalarını aramışlar, bulmuşlardı... Ama biz Türkler, her şeye rağmen "zarif" insanlardık! Cinayet ye- rini çiçeklerie donatacak kadar zarif insanlar... Yanlış zamanda, yanlış insanlan bıçaklayan ka- tiller ise en ağır cezalara çarptırılmalıydı! Onların da geçmişleri araştınlıyor, ne kadar kirii çamaşır- ları varsa, ortaya dökülüyordu. Kısacık geçmiş- leri kapkara lekelerle dolu bu katiller, toplumu- muzun yüz karalarıydı gerçekten... Bu karmaşa içinde hiç kimse bir futbol maçı uğruna ölmenin, öldürmenin ne kadar aptalca bir şey olduğunu dile getirmiyordu. Herkes bir şeyler söylüyor, ama hiç kimse öleni de, öldüreni de bu aptallığa sü- rükleyen koşullan deşmek istemiyordu. Oysa fut- bol profesyonelleşip milyonlarca doların döndü- ğü bir "sermaye sektörv"ne dönüştükçe, futbol kulüplerinin sermaye tavanlarıyla yoksul yandaş tabanları arasmda gıderek büyüyen uçurumların dibinde insanlan kendi hemcinslerine karşı ya- bancılaştıran, düşmanlaştıran, "aptallaşma"söz- cüğünün hafif kaldığı bir "ruh hali" gelişiyordu. Taksim cinayetindetaraf olan Ingilizlerin de, Türk- lerin de aynı sosyal katmanlardan gelmelerı bir rastlantı değildi. Yandaşı olduklan kulüplerin ser- maye döngülerini yöneten başkanlan "şeref tri- bünü"nde yan yana oturup pür neşe puro tüttü- rürierken onlar sokaklarda birbirlerini öldürüyor- lardı. Ölenler de, öldürenler de hep "on/ar"dan oluyordu. Niçin ölüp, niçin öldürdüklerini bil- meyenler için ne kadar acımasızdı hayat... (Faks:0 212 723 84 97) BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Harekete geçirilmiş. 2/ Beraberinde 2 yağmur getir- 3 meyen güçlü firtına... "Seni düşündükçe / Atlara veriyorum" (Ilhan Berk). 3/ Kerestelik 8 birağaçcinsi... g Kokmuş hay- van ölüsü. 4/ Yavru ya da yemiş verecek du- 1 ruma gelmiş olan hay- 2 vanyadaağaç...Silah 3 olarak kullanılan, iki 4 ağzı da keskin uzun 5 bıçak. 5/ Tatlı bir çö- rek... Bir aydmlatma aracı.6/Osmanlıdev- letinde, akmcılaroca- ğının komutanı. 7/ Ta- 1 2 3 4 5 6 7 8 vır, davranış... Tahitili kadınlardan esinlenerek oluş- turulmuş bir plaj giysisi. 8/ Özbekistan'da tarihi bir kent. 9/ Kireç kanştırılan tekne... Birleşmiş Millet- ler'e bağlı Gıda ve Tanm Örgütü'nün simgesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Divan edebiyatmda, beşer dizelik bentlerden olu- şan nazım biçimi. II Mevki, makam... Tane. 3/ Ha- sattan sonra tarla ya da bahçelerde kalan ürünleri toplama. 4/ Pamuk, yün gibi şeyleri eğirmekte kul- lanılan araç... Avrupa'da yaşayan bir halk... Konut. 5/ Parlak kırmızı renkte bir süs taşı... Kabuğundan çıkanlmış ve kurutulmuş hindistancevizi içi. 6/ Ni- zım Hikmet'in bir oyunu... Yarık, yırtık. II Bir As- ya ülkesinin başkenti... Sergen. 8/ Notada durak işareti... Seçkin. önemli. 9/ Bir nesnenin uzayda kapsadığı yer... Yapısına girdiği sözcüğe "kendi kendine" anlamı katan yabancı önek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear