23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19MART2000PAZAR CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ /ekonomic?/ cumhuriyet.com.tr 13 Kamusal sosyal güvenlik sistemi zayıflatılırken bireysel emeklilik tasansına son biçimi veriliyor Ozel emeklilik oyıuıuIŞEKKANSU ANKARA-Kamusal sosyal güven- lik sistemi zayıflatılırken özel emek- liliği özendiren taslağa son biçimi ve- riliyor. Hazine Müsteşarlığı, Sermaye Piya- sası Kurulu ile Çalışma ve Sosyal Gü- venlik Bakanlığı'nın ortaklaşa hazırla- dıklan "Bireysel Emeklilik Yasası" tas- lağının amacı "kamu sosyal güvenlik sistemine ek olarak katılımcılara emek- lilik döneminde ek geür sağlamak" ola- rak saptanmasına karşın, özel emeklilik için "uygun koşuDar" öngörüyor. Örne- ğin, Sosyal Sigortalar Kummu'nda (SSK) • Sosyal Sigortalar Kurumu'nun kamunun sırtında kambur olduğu ileri sürülürken, özel emeklilik yasa taslağı ile bireysel sigortadan yararlananlara vergi indirimi sağlanarak, devlet bu gelir kaynağından yoksun bırakılıyor. emeklilik için 7 bin gün prim ödemek ve 60 yaş koşulu getirilmişken, özel emeklilikte 3 bin 600 günlük (10 yıl) prim ödemesi ve 56 yaş yeterli olacak. Kuralsızlık egemen SSK'nin verdiği hizmetlerin u ka- muyayükoiduğu" gerekçesinin sık sık dile getirildiği bır dönemde, bireysel emeklilik taslağına özel emeklilikten yararlanacaklara yüzde 20 oranına va- ran vergi indirimi sağlanması da dik- kat çekiyor. Taslak, özel emeklilikteki kurallann büyük bölümünü "piyasanın görünmez efine" teslim ediyor. Prim oranı, aytık bağ- lama oranı gibi emeklilik için başat ko- nular yasa ile belirlenmiyor, sigorta şir- keti ile katılımcı arasında imzalanacak sözleşmeye bırakıhyor. Taslağın ilgili maddesi şöyle düzenleniyor: "Emeklilik sözleşmesi, kafılımcının sistemegirmesine ve sistemden aynlma- sına, karkılann ödenmesine. bu katkıla- nn bireysel emeklilik hesaplannda iz- lenmesine, emeklilik yatıran fonlannda yaünma yönlendirilmesine ve bireysel emeklilik hesaplarından ödemelerin ya- pılmasma ilişkin esaslar ile laraflaruı haklaruu veyükümlülükleriıu içeren ka- ühmcılar, kurucu ve varsa işveren ara- sında düzenienen sözieşmedir. Bu sözleşmede asgari olarak; katlım- SSK'nin alacağı 835 ttifyon Bireysel emektiükyasa tasansu kurallann büyük bölümünü ve dolayısıyla emeklileri, 'pıyasanın görünme/ eline' teslim ediyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sosyal Sigortalar Kurumu'nun (SSK) çeşitli resmi ve özel kuruluşlardan gecikme zammı dahil 835 trilyon 777 milyar 471 milyon 328 bin 99 lira tutannda prim alacagı oklugu belirlendi. 1999 yılı ocak aymdaki SSK alacaklan 448 triryon lira olmuştu. SSK'nin toplam prim alacaği 343 trilyon 864 milyar 548 milyon 974 bin 474 lira olurken 491 . trilyoa 912 milyar 922 milyon 353 bin 625 lira gecikme zammı alacak olması ise dikkat çekiyor. Özel sektörde 5 bin kuruluşun 258 trilyon 715 milyar 471 milyon lira prim, 377 trilyon 95 milyar 920 milyon lira gecikme zammı olmak üzere toplam 636 trilyon lira borcu bulunurken resmi sektör kurulus.lannm 85 trilyon 149 milyar lirası prim, 114 trilyon 817 milyar lirası da gecikme zammı olmak üzere toplam 199 trilyon 965 milyar lira tutannda • Prim borcunu ödemeyen kişi ve kurumlar için 1994'ten bu yana toplam 1 milyon haciz işlemi uygulandığı bildirilirken yine kuruma borçlu 100 bin kişi ve kurumun telefonunun da haciz yoluyla görüşmeye kapattmldiğı kaydedildi. kuruma borcu bulunuyor. 200 dolayındaki KlT'in 70 tnlyon 835 milyar lira. 2 bin belediyenin 118 trilyon 303 milyar hra, diğer kamu kuruluşiannın ise 10 trilyon 826 milyar lira tutannda SSK'ye borcu var. SSK yetkilileri, kurumun prim alacağı için 6183 sayılı "Amrne Akcaklanmn Tahsfli l sulü HakkındakT yasa uyannca her ay yüzde 6 oranında gecikme faizi uyguladığmı, borçlannı taksitle ödemek isteyenlere ise her ay yüzde 4 oranında tecil faizi uygulandığını bildirdiler. Yetkilüer, prim borcunu ödemeyen kişi ve kurumlar icin 1994 yıhndan bu yana toplam 1 milyon haciz işlemi uygulandığını belirterek yine kunıma borcunu ödemeyen yaklaşık 100 bin kişi ve kurumun telefonunun da haciz yoluyla görüşmeye kapattınidığını kavdettiler. cılar ve varsa işverenleri tarafindan öde- necek asgari katkı tutan veya oranı, kat- küarın ödeneceği yer, ödeme dönemle- ri, ödeme süresi, işletim masrafi kesinti- leri, katküarm hangi tür emeklilik yaO- nm fonunda değeriendirfleceği ve katlu- lann ödenmemesi haline ilişkin hüküm- lere yer verilmesi zorunludur. Emeklilik sözleşmesinde bulunacak diğer bOgUere ilişkin esas \e usuller Sermaye Piyasası Kuruhı'nca beHrienir." Diğer maddeler Taslağa göre, özel emeklilik kuruluş- lannın ödenmiş sermayesi 25 trilyon Türk Lirası'ndan az olamayacak. His- se senetlerinin tümü nama yazılı olacak ve iki yıl içinde en az 100 bin katıhm- cıya hizmet verecek biçimde gerekli planlama, organizasyon ve teknik altya- pıya ilişkin önlemleri almış olması ge- rekecek. Özel emeklilik şirketlerinin kuruluş, tasfiye, birleşme ve devir işlemlerine yönelik kararlan Hazine, Çalışma, Ma- liye Bakanlığı müsteşarlan, Sermaye Piyasası Kurulu ile Rekabet Kurulu baş- kanlanndan oluşan Koordinasyon Ku- rulu verecek. Özel sigorta şirketi batarsa Taslak, özel sigorta şirketlerinin bat- ması halinde nasıl bir uygulamaya gi- dileceğini de kesin bir hükme bağlamı- yor. Şirketin tasfıyesine Koordinasyon Kurulu'nun karar verebileceği öngörü- lürken, emeklilik sigorta şirketinin fes- hi ihbar etmesi, fon kurma koşullannı kaybetmesi. mali bünyesinin zayıflama- sı halinde "bir başka kurucu şirkete devredilebüeceği" hükmüne yer verili- yor. Ancak, batan özel emeklilik şirke- tinin başka bir kurucu şirket tarafindan devralınmaması halinde. şirkete prim ödeyenlenn hahnın ne olacağına ilişkin bır madde taslakta bulunmuyor. Şirketın batması durumunda, emek- li aylıklannın ve kişilerin birikimlerinin nasıl ödeneceği konusunda da açık bir düzenleme taslakta yer almıyor. TarımsalKIT'lerin özelleştirilmesiyle halkın geleceği tehlikeye atıldı Üretiei de tüketici de Türkiye'de ne zaman sağcı hükümetler işbaşına gelse - - "dünyaya açılma "veya "serbest pazar ekonomisi" gibi görüşler tartışmaya açılmış ve arkasından da "sömürü çarkları" işlemeye başlamıştır. 1980 yılından sonra bu tartışmalara bir de "özelleştirme" eklenmiştir... Üstelik, özelleştirme yeni çağın vazgeçilmez bir düzenlemesi olarak sunulmuştur. Herkes "mucizeler" beklemeye _ j ; _ ; koşullandırılmıştır. *•.:'-:•• Aslında 12 Eylül'den sonra yapılmaya çalışılanlar ne özelleştirmedir ne serbest pazar ekonomisidir ne de dünyaya açılmadır... Hepsi, Türkiye'de uygulandığı biçimi ile tam bir soygun düzenidir. Batılı ülkelerden bu konuda verilen örnekler yanlıştır ve eksiktir. Türkiye'de yapılan veya yapılacak olan özelleştirmelerin, Batılı ülkelerde yapılan özelleştirmelerle adından başka benzer yanı yoktur. Orneğin, Türkiye'de 1930'lu yıllardan beri hayata geçirilen devlet kuruluşiannın amacı, • halkımızı özel sektörün sömürüsüne karşı korumaktır. Dünyadaki uygulamalar da böyle olmuştur. Batılı ülkelerde üreticilere ve tüketicilere kendisini özel sektöre karşı koruyacak birlik veya kooperatifleri kurdurmadan bir tek devlet kuruluşu bile özelleştirilmemiştir. Devlet önce üretiei ve tüketicilere kooperatiflerini kurdurmuş, arkasından da bizdeki gibi KtT benzeri kuruluşlan bu kooperatiflere devretmiştir. •' *• - Böylece halkın geleceği hep güvence attında tutulmuştur. KİT gibi devlet kuruluşlarını kooperatiflere devrederken, üretiei ve tüketicilerin kendilerini devletten daha iyi koruyacağı düşünülmüştür. Nitekim Batılı ülkelerde halkın veya üreticilerin kurduğu ekonomik orgütler devletin de desteği ile holdinglerden daha güçlü hale gelmiştir... Şu anda tarımsal ürünlerin pazarlanması sırasında en güçlü kuruluşlar demokratik kooperatiflerdir. Devletin veya özel sektörün çiftçi kooperatiflerini etkilemesi veya sıkıntıya sokması mümkün değildir. Bu nedenle Batılı ülkelerin üreticileri de, tüketicileri de gelecek veya soyulma korkusuna kapılmadan rahat bir yaşam sürüyorlar. Türkiye'de yapılan özelleştirmeler ise tam tersi bir sonuç veriyor. Üreticiyi ve tüketiciyi koruyan devlet kuruluşlan özelleştirme adı altında özel sektöre satılıyor. Çiftçi korumasız kaldı Sonuçta korumasız kalan üreticilerden son derece düşük fiyatlarla alınan bir ürün, tüketiciye belki de beş katına satılabiliyor. Süt Endüstnsi Kurumu (SEK), Et ve Balık Kurumu'nun (EBK) başına gelenleri artık bilmeyen kalmadı. Bu kurumların fabrikalan ve kombinaları özel firmalann eline geçti. Sütü ve eti üreticilerden ucuz fiyata alıp, tüketiciye pahalıya satıyorlar. Sanayiciler kasalannı doldururken üreticiler ve tüketiciter eziliyor. SEK ve EBK devletin elindeyken süt ve et üreticiden mümkün olan en yüksek fîyatla alınıyor, tüketiciye de mümkün olan en düşük fiyatla satılıyordu. Çünkü KIT'lerin amacı para kazanmak değil, fiyat dengesi sağlamaktı. 12 Eylül'den sonra yapılmaya çalışılanlar ne özelleştirmedir ne serbest pazar ekonomisidir ne de dünyaya açılmadır... Hepsi, Türkiye'de uygulandığı biçimi ile tam bir soygun düzenidir. Batılı ülkelerden bu konuda verilen örnekler yanlıştır ve eksiktir. Şimdi, SEK ve EBK özel sektörün eline geçti. Süt ve et piyasalarında rekabet kalktı. Süt ve et üneticinin elinden ucuz fiyatla alınıyor, tüketiciye de yüksek fiyattan satılıyor... Çünkü eğer önleyici bir güç yoksa özel sektörün tek bir amacı vardır. O da yüksek kazançtır. Eğer özelleştirme yapılırken SEK, EBK ve Yem Sanayii üretiei kooperatiflerine devredilmiş olsaydı, devletin kurduğu düzen daha da geliştirilmiş olarak devam edecekti... Kazanan da, üreticiler ve tüketicilerimiz olacaktı... SEK haraç mezat satıldığı zaman, üretiei, sütün 1 litresini 18 bin liraya satabiliyordu. SEK özelleştirildikten sonra piyasada rekabet bitti... Bir ay kadar sonra üreticiden alınan fıyatlar 12 bin liraya çekildi... Ayrıca marketlerde satılan süt ürünlerının fiyatlan da bir buçuk veya iki katına yükseldi... Böylece hem üreticiler hem de tüketiciler kaybederken sanayiciler büyük paralar kazandılar. Nitekim SEK özelleştirildikten sonra piyasalarda bol kazanç gören Türkiye'nin büyük holdingleri de süt sanayiine girdiler. 1980 yılından bu yana çiftçinin yüzü pek gülmedi. Buğday üreticileri ya verimden ya da düşük fiyatlardan zarar etti. Geçen yıl ekmeklik buğdayın maliyeti 85 bin liraydı. Hükümet 72 bin lira fıyat verdi. Toprak Mahsulleri Ofisi peşin ödeme güvencesi veremediği için çiftçi buğdayını tüccara 55 bin liraya satmak zorunda kaldı. Hele Çukurovalı çrftçiler tam bir vurgun yediler. Hükümet, buğday hasadı başladıktan çok sonra fiyat ilan etti. Parasızlıktan kıvranan çiftçilerimizin çoğunluğu paniğe kapıldı ve 85 bin liraya mal ettiği buğdayını tüccara 55 bin ile 60 bin liradan sattı... TMO'ya buğday yerenleri de taksitli ödemeler yaktı. Üstelik taksitler zamanında ödenmedi. Aylarca geciktirildi. Bu yüzden binlerce üretiei, bankalara ve tefecilere borçlannı zamanında ödeyemedi. Traktörierini, hayvanlarını satışa çıkardı. Hiç kimsenin alacak gücü olmadığı için çiftçiler, bu satışlardan da umduğunu bulamadı. Pamukta da aynı facia yaşandı. Hükümet Ege ve Antalya pamuğuna 230 bin lira, Çukurova pamuğuna da 205 bin lira alım fiyatı verdi. Ancak Tariş ve Çukobirlik ürün bedellerini ödemekte sıkıntıya düşünce, çiftçiler pamuklannı Ege'de 200 bin liranın altında, Çukurovalılar da 130 bin lira ile 150 bin lira arasında satabildiler... Üç gün önce, hükümet 1999 yılının Eylül ve Ekim aylannda hasadı yapılan pamuğa 20 bin lira daha ek ödeme yapılacağını açıkladı. Bu haber de üreticilere müjde olarak ulaştınldı. Demek ki hükümetin bu tür işlerden pek haberi yok. Üreticiler, "Fark bize mi, tüccara mı" diye gülüp geçiyor. Zira pamuk üreticinin elinden daha eylül veya ekim aylannda çıkmıştı... Pamuk şimdi, çırçırcılann ve tüccann depolarında.. Fark onlara yarayacak... Fındık üreticisi perlşan Büyük çoğunluğu Doğu Karadeniz bölgesinde yaşayan 8 milyon insanımızın geçim kaynağı olan fındıkta da durum farksız. Hükümet izlediği yanlış politikalarla üreticileri iflasa sürüklerken ihracatçıyı zengin etti. Fındığa 1 milyon 50 bin lira alım fiyatı açıklandı. Ama peşin ödeme garantisi verilemedi. Bu durumda acil paraya ihtiyacı olan üreticiler ihracatçının kucağına düştü. Kilosunu 900 bin liraya mal ettikleri fındıklannı 600 ile 650 bin liradan sattı... Bu yanhşlıklar tüm Doğu Karadeniz bölgesinin ekonomik durumunu da etkiledi... On binlerce esnaf alışveriş yapamadıklan için kan ağlıyor. işsizlik de had safhada... Tütün, ayçiçeği, mısır, çay üreticileri de aynı durumda... Hiçbiri, 12 ay emek verdikleri ve masraf ettikleri ürünlerinin maliyetini bile karşılayamadılar... Hükümet, yüksek enflasyonu sadece çiftçinin ve dar gelirlinin sırtından düşürmeye kalkınca memur, işçi, emekli, ekonomik krize sürüklendi... Tarım kesimi de çöktü... BİTTİ YORUM ÖZTÎN AKGÜÇ Sarı Kart Her oyunun kuralı vardır. Kurallara uymayanlar da cezalandınlır. Kurallar spor alanında da geçer- lidir. Eltopu ve sutopunda iki dakika geçici süre oyun dışında bırakılma, basketbolda da beş faulle oyun- dan çıkanlma, futbolda san ve kırmızı kart cezala- rı gibi. Futbolda, yalnız oyun kurallanna uymayan- lar değil, hakemi aldatmaya yönelik hareketler de san kart cezasını gerektiriyor. Siyasetin de belirii bazı kurallan olmalıdır. Bu kurallara uymayanlar gerektiğinde cezalandınlmalı; davranışlan gerekti- riyorsa siyasetçi de geçici ya da süresiz olarak oyun dışında kalmalıdır. Sporda bile, fauller, oyun kurallanna uymama, spor yapıyoruz gerekçesi ile cezasız kalmıyorsa, siyasette de etik kurallardan aynlma, düşünce açıklama özgüıiüğü yaftası altın- da cezasız kalmamalı. Bizim önde gelen politikacılanmız, ne yazık ki ku- ral tanımıyorlar. Faulleri dışında, kamuoyunu al- datmaya yönelik davranışları, sözleri, en azından futboldaki san kart cezasını gerektiriyor. Bu konu- da kural tanımayanların başında kuşkusuz dine dayalı politika yapanlar geliyor. Din sömürüsü, kan- ctoma, akjatma, kışkırtma, din tjcareti, sapurma, ayart- ma gibi etik kurallara aykın her tüıiü davranışı ken- dilerine hak görüyoriar. Oyun kurallanna aykın dav- ranışları cezalandınldığında, hemen demokrasi, düşünce açıklama özgürlüğünün ardına sığınma- ya çalışıyoıîar. Sayın Erbakan'ın cezaya çarptınldığı, yükümlü- lüğüne karar verildiği Bingöl konuşmasının içeri- ğini, basınayansıdığı kadarı ile irdeleyin. Bu konuş- manın düşünce özgüıiüğü açısından savunulma- sı çok zordur. Konuşmada kışkırtma, din sömürü- sü, halk avcılığı, oy devşirme öğeleri ağır basryor. Sayın Erbakan ne yazık ki politikaya girdiğinden be- ri faullü oynamayı, siyasal bir beceri olarak görmek- tedir. Sağcı partiler, din sömürüsü yapanlar hatta libe- ral geçinenler, niçin halkın geniş kesiminin eğitil- mesini istemezler? Bilirter ki halk eğitildikçe, bilgi düzeyi yükseldikçe, irdeleme ve düşünme yetisi ge- liştikçe, kendilerinin siyasal yaşam alanları ve et- kileri azalacaktır. Yayılmacı (emperyalist) güçlerde, azgelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerin aydın- lanmasını istemezler. Körpe beyinler köreldikçe bazı dogmalan yutturmak, küreselleşme, sözde rekabetçi pazar düzeni savunuldukça kişilen yön- lendirme kolaylaşır. Türkiye'de, halkevierinin, Köy Enstitülerinin ka- patılması, imam-hatip okullannın açılması, paralı eği- tim, eğitimin niteliksizleşmesi, 12 Eylül tutumu, ge- nel bir stratejinin uygulamalandır. Kişilerin aydın- lanmasını, gelişmesini önleme stratejisinin eğitim alanına uzantılandır. Yayılmacı güçler, ne yazık ki, son elli yılda yerli işbiriikçilerin de katkısı ile, halkı- mızın gelişme sürecini durdurma stratejisini eğitim alanında uygulama olanağını bulmuşlar; dayatma, aşılama (telkin) dışında bu amaçlar için parasal destek de vermişlerdir. İyi tarikatlann okullarının ar- dındaki güç ve parasal destek bu açıdan iyi ince- lenmelidir. Siyaset alanında da hakem, kurallara uymaya zor- lamada yetkili güç halk olmalıdır. Halk davranışla- n ile, oylan ile faullü oynayan politikacılara san kart da kırmızı kart da göstermeli veya geçici süre on- lan oyun dışında bırakabilmelidir. Demokrasi an- cak böyle yeşerir ve yerleşir. Demokrasi benzeri bir düzenden, şibih, sözde demokrasiden gerçek bir demokrasiye geçiş ancak halkın aydınlanması ile olanaklıdır. Kurallara uymayan, faullü oynayan, aldatmaya yönelik davranışlar içinde bulunan politikacılara halkımız san hatta kırmızı kart cezası verebilecek düzeye geldiğinde, sanıyorum sorunlanmızın çö- zümü için ileri bir adım atabileceğiz. Halkımız ay- dınlatılmadığı sürece, bazı organlann, kunjmların bu kartlan kullanmalan çözüm için yeterli olmamak- tadır ve olamayacaktır. AVUSTURYA CEPHE DEĞtŞTÎRDÎ Gökyüzünde rekabet kızıştıİSIANBUL(AA)-Avus- turya Havayollan'nın, Swiss Port Grubu"ndan ay- nlarak Lufthansa Alman Havayollan'nın da bağlı olduğu Star Alliance Gru- bu'na geçeceği bildirildi. Swiss Air, Sabena, Del- ta Havayollan gibi hava- yolu şirketlerinin üyesi ol- duğu Swiss Port Gru- bu'ndan aynlan Avusturya Havayollan, dünyanın önemli havayollanndan ba- zılannı bir araya getiren Star Alliance Grubu bün- yesine katılacak. Lufthansa Alman Hava- yollan Türkiye Genel Mü- dürü Offer Kisch, Star Al- liance'ın AirCanada, Luft- hansa Alman Havayollan, tskandinav Havayollan (SAS), Thai Airvvays Inter- national, United Airlines, VARIG Brazilian Airlines, Air New Zealand, Ansett Australlia ve Japon All Nippon Havayollan'ndan oluştuğunu belirtti. Luft- hansa Türkiye Müdürü Of- fer Kisch, bu yıl içinde Sin- gapore Airlines, British Midland ve Mexicana Air- lines'ı da gruplanna dahil edeceklerini açıkladı. SAĞLIKLI VERİLERE ULAŞMAK Tarımda teknolojisi lZMİR(AA)-lzmirTi- caret Borsasj (İTB) Baş- kanı Hasan Ozmen, tanm sektörünün en önemli so- runlanndan olan "sağhksız veri altyapısı"nın önüne geçmek için uzay tekno- lojisinden yararlanacakla- nnısöyledi. Özmen, tanmda uzay teknolojisinden yararlana- rak uzaktan aigılama yön- temiyle yapılacak etkili alan analizlerinin tanm re- formunun altyapısı için zo- runlu olduğunu belirtti. Öz- men, İTB'nin pamuk, çe- kirdeksiz kuru üzüm, ku- ru incir, zeytin ve zeytin- yağında rekolte tespit ça- lışmalan yaptığını belirte- rek bu çalışmalarda daha sağlıklı verilere ulaşmak için uzay teknolojisini gün- deme aldıklannı bildirdi. Özmen, uzay fotoğrafla- nyla ekili alanlann ve ve- rimintespitedilecegini, ürün rekoltesinden başka su, ta- nmsal ilaç ve gübre tüketi- mi, işçilik gereksinimi gibi önemli konularda planla- maya yönelik temel bilgiler edineceklerini açıkladı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear