13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
-16 ŞUBAT 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Siyanürle altın işletmeciliğinde büyük felaketler yaşandı. Ancak şirketlerin kâr hırsı bitmedi 4 Felakederden ders ahnsm' OZANYAYMAN Papua Yeni Gine'de altın madeninde atık barajının yıkılması sonrasında siyanürün çevreye sızmasıyla bölgede yaşayan binlerce insan toprakJarmdan göç etmek zorunda kaJdı. Güney Amerika'da cla benzer bir kaza yüzünden 18 bin kişi yaşadıklan terketti. En büyük felaket ise ABD'nin Colarado kentinde yaşandı. Yaşanan olaylar Bergamalılann Eurogold'a karşı verdiği mücadelenin ne lcadar yerinde oldugunu gösteriyor. bu madenlerin işletilmesinin büyük fe- laketlere yoJ açacağı vurgulanıyor. Siyanürle altın işîetmeciliğine yöne- lik üretimler bugüne değin birçok bü- yük felekete yol açtı. En önemlilerden biri 1984 yılında Papua Yeni Gine'de yaşandı. Ok Tedi'deki aitın madeninde atık barajının yıkılması sonrasında si- yanürün çevreye sızmasıyla bölgede yaşayan binlerce insan topraklanndan göç etmek zorunda kaldı. Madeni işle- ten Alman firması, bu olay sonrasında İZMİR - Dünya siyanür tehlikesin- d e n bir türlü kurtulamıyor. Romanya'da siyanürlü yöntemle işletüen altın ma- deninde meydana gelen kaza sonrası çevreye yayılan siyanürün insan yaşa- rrunı tehdit etmesinin ilk olmadığını ya- şanılan deneyimler gösteriyor. Türki- ye'nin de birçok bölgesinde ayru yön- temle işletilmek istemen altın madenle- rinin aynı tehlikeyi içerdiği bildirilerek 12 milyar mark tazminat ödemek zo- runda kaldı. Güney Amerika'nın Guya- na ülkesinde işletilen Omai altın made- ninde 20 Ağustos 1995'te zehirli atık havuzunun patlaması sonucu çevreye 4 milyar litre siyanür yayıldı. Bölgede yaşayan 18 bin insan çevre- yi terk etti. Siyanürün çevreye yayıl- ması sonrasında madenin işletilmesine izin veren Guyana Devlet Başkanı Cheddi Jagam. ülkesinde yaşayan ın- sanlan kurtarması için Birleşmiş Mil- letler'den yardım ıstemek zorunda kal- dı. Ardından benzer bir çevre felaketi dünyanın en gelişmış teknolojisine sa- hip ülkesi olarak kabul edilen ABD'de yaşandı. ABD'nin Colarado eyaletinde Gummitville altın madeninde oluşan kaza sonrasında çevreye yayüan siya- nür sonucu binlerce insan bulundukla- n bölgeden göç etmek zorunda kaldı. 1998 yılında îspanya'nın Sevilla ken- tinde işletilen altın madeninde meyda- na gelen kaza sonrasında, yağmur su- lannın da etkisiyle çevreye yayüan si- yanür insanlann bölgelerini terk etme- sine neden oldu. Tehlike bhmiyor Yıllırdır Bergama 'da Eurogold'un si- yanürle altın işîetmeciliğine karşı mü- cadele eden Pergamon Derneği Başka- m ve eski Bergama Belediye Başkanı Sefa Taşkm, ışletme sırasında bu gibi felaketlerin meydana geldiğini, ancak tehlikenin daha sonra da sürdüğünü be- lirterek şunlan anlattı: "Bu madenlerin ardında bırakoğı zehirli aüklar, o böl- gelerde kahyor. Toprağm içindeki amnı siyanürle aynşünyorlar. Bu işlemden sonı geriyebüyük miktarda içindesiya- nür olan toprak kahyor. Aynı zamanda ahmla birtikte toprakta bulunan ağır metaDervar. Hepsi kanserojen ve zehir- li maddelerdir. Toprağm doğal yapısı aynşmalar sonucu bozularak konsant- rasyonlar görülüyor ve bunlaruı hepsi zehre dönüşüyor. Bu zehiıü maddeler yerakı sulanna kanşırsa ya da yıkılır da samtûar oluşursa canhJann yasamını tehdit edryor. L vgulanan teknoloji her yerde aynı. Madeni alacak, ardından atıklanörtecekvegidecekler.BunaKu- zey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nin Lef- kekentindeyıDarönceişletilen alün ma- deniörnekgösterebfiniz. Madeni işleten BMC firmasının 1974 yıiında bölgeyi terk etmesi sonrasında siyanürün bı- raküğı zarartann bugün iıwanl»n hâlâ tehdit ettiği binniyor." 15 gün sonra denize ulaşacak Karadeniz'de tehdit siyanür yoğunluğuna bağlı • Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimle- ri ve Teknolojisi Müdürü Prof. Dr. Orhan Uslu, nehre kanşan siyanürlü atığın miktan- na ilişkin kesin bilgi olmadığını belirterek yine de tahmini olarak Tuna'dan Karade- niz'e ulaşıncaya kadar siyanürün seyrelerek çok düşük oranlara ineceğini söyledi. ASUMANABACIOĞLU İZMİR - Rornanya'daki madenden kaynakianan siyanür kirliliğinin kazadan 15 gün sonra Karade- niz'e ulaşacağını hesaplayan bilim adamlan, bu sü- rede siyanürün tehlikeli olma özelliğini yitireceği- ni söylüyorlar. Öte yandan litrede 0.2 miligram si- yanürün balıkiar içm öldürücü etkiye sahip oldu- ğunu belirten bilim adamlan, siyanürün 0.05 mi- İigram/Iitre konsantrasyonda 120 saat sürede tüm bahklann ölümüne yol açacağını vurguluyorlar. Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Tek- nolojisi Müdürü Prof. Dr. Orhan Usta, Roman- ya'daki altın madeninde meydana gelen kazanın oluşumu ve nehre kanşan siyanürlü atığın miktan- na ilişkin kesin bilgi olmadığını belirterek yine de *-., tahmini olarak Tuna'dan Karadeniz'e ulaşıncaya kadar siyanürün seyrelerek çok düşük oranlara ine- ceğini söyledi. Yan kollanndan Tuna'ya ulaşan si- yanürün, her büyük kola bağlantı sırasında seyrel- mesinin artacağım kaydeden Prof. Dr. Uslu, "Bir de Tuna Nehri'ndeki ph, aşağı yukan 7 tivannda, belki daha da düşük. Yaai siyanür hızte atmosfere geçiyor. Karadeniz'egeiene kadar siyanür büyük öt- çüde seyrelmiş ve atmosfere geçnuş ohır. Bizun bo dununda fcorkacağımız bir şey yok" diye konuştu. Tuna Nehri'adeki debinin, yağışlı mevsimde sani- yede 10 bin metreküp gibi oldukça büyük bir debi olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Uslu şu bilgi- leri verdı: "Yukandan gelen siyanür deşarjı, 1B- na'ya ulaşana kadar 700-800 küometre boyunca,4 kiJometre/saathıziailerlh'or.BirgÜDde lOOkflomet- re flerieme htn var. Böyle olunca Tuna'ya ulasması bir hafta sûrdü. Bu süre içinde siyanürün atmosfe- re geçisi ve seyrebnesi söz konusu. Tuna Nehri'nde de epeyce akıs süresi var; Karadeniz'e ulaşması 1? günü bulur. Karadeniz için tehHke çok düşük, bel- ki de öldürmeyecek miktariarda." Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşen Törkman de, Tuna Neh- ri'ndeki siyanürün denize ulaştığında çok büyük bir seyrehneye uğrayacağmı belirterek bu arada nehir- deki konsantrasyonun çok önemli oldugunu söyle- di. Selçuk Üniversitesi (SÜ) Mühendislik Mimar- hk Fakültesi Jeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Se- dat Temur ise son derece zebirü bir element olan siyanürün öldürücü etkisinin 40 gün devam ettiği- ni bildirdi.. Sinop Zehirli variller lisans bekleyecek CENGtZDEMtREL StNOP-Sinop Valisı SdahattiııBaşar, 12 yıldırSo- ğuksu köyünde bulunan zehirli varillerin Izmit Sa- nayi Atıklan Yakma Tesisi (İZAYDAŞ) firmasın- ca kaldınlmasıyla ilgili çaüşmalann hızlandınldı- ğını açıkladı. İZAYDAŞ'm lisans almasını bekle- yeceklerini anlatan Başar, "Zehiril rarfflerin ifimiz- den usulüne uygun olarak ahnarak götürülnıesi ve- y» imhası, her Sinoplu kadar valilik olarak bizferi de sevindirecektir'' denıldi. Öte yandan zehirli va- rillere karşı 6 Şubat'ta Soğuksu'da yapılan mitin- gin düzenleme komisyonu hakkında soruşturma açıldı. Sinop Valisi Selahattin Başar yaptığı yazüı açıklamada, zehirli vanllerle ilgili oiarak basında yer alan haberler üzerine gerekli incelemelerin ya- pddığını ve durumun Çevre Bakanlığı'na bildiril- digini belirtti. Vali Başar, depoda bulunan varille- rin etiketleomesi ve ambalajlanması doğrultusun- da ÇevTe Bakanlığı'nuı isteğinin yerine getirilme- si için Abersan adlı fırma ile temasa geçildiğini ve bakanlıktan ödenek istendiğini de duyurdu. 6 Şubat tarihinde Sinop'un Soğuksu köyünde ya- pılan "Köylerimiz ttaha'nm çöphığü değü" mitin- gi nedeniyle düzenleme komisyonu hakkında so- ruşturma açıldı. Mıting düzenleme komitesi için- de yer alan Çevre Dostlan Derneği Başkanı Hale Özen, gazeteci Ceogiz DemireL II Genel Meclisi üyesi IbrahiınŞahin. Şeyhli Köyü azası Kemai Tfr- yaki, Sazlı Möyü Muhtan Yaşar Yıidmm, Hıdırlı Köyü Muhtan Mahmut MehmetbeyoPu ve Şeyh- li Köyü Muhtan Ramazan Sucu hakkında izinsiz yürûyüş yapmak suçlamasıyla soruşturma açıldı. Romanya tazminat ödemeyi reddediyor Romanvada buhınan bir aitm madeni işletmesinde geçen hafta meyda- na gelen toprak kayması SODUCU, nehir sulanna kanşan siyanür yüzün- den tonlarca bahk oldü. Sırbistan'da bahk sabşı vasaldandı. BELGRAD (AA) - Romanya'dan kaynakianan siyanürün zehirlediği Tizsa ve Tuna nehirlerinden binlerce ton ölü balık çıkanlırken, Romanya, Macaristan ve Sırbistan'a taymipat ödemeyi reddetti. Romanya Çevre Bakanı Gabriel Dumitrascu, en çok zarann ülkesinde oldugunu, kendilennin de tazminat almalan gerektiğinı söyledi. Romanya'da bulunan Avustralya-Romanya ortaklığındaki bir altın madeni işletmesinde geçen hafta meydana gelen toprak kayması sonucu, nehir sulanna yüksek oranda siyanür kanşmıştı. Siyanür, Tizsa nehri yoluyla Macaristan ve Yugoslavya'ya da ulaşmıştı. Sırbistan, dün balık satışını yasaklamış, Macaristan ise sızıntının uzun dönemli bir çevre felaketine yol açacağını bildirmişti. Altın madeninin yetkilileri, Macaristan ve Sırbistan'ı, zararlarmı abartılı göstermekle suçluyor ve şirkete karşı tazminat davası açılmamasını bekJiyor. Bu arada, ABD'li uzmanlar, Doğu Avrupa'mn karşı karşıya olduğu çevre felaketinin, ABD'de 1992'de Colorado'nun güneyindeki Summirville alnn madenınden ka\-naklanan siyanür sızıntısımn yol acnğı felaketle aym boyutlarda oldugunu söylediler. Siyanürle kırlenen Alamosa nehrindeki tüm yaşam sona ermişti. ABD'nin Çevre Koruma Kurumu, Colorado'daki sızıntının yol açtığı zarann maddi karşılığının 170 milyon dolar oldugunu tahmin ediyor. Uzmanlar, bu gibi durumlarda tüm eko-sistemin yeniden oluşması gerektiğini ve bunun yıllar alacağını söylüyor. Siyanür, oksijenin hücre duvarlanndan geçişini engelleyerek vücuda zarar veriyor. Siyanüre karşı en hassas olan ise merkezi sinir sistemi. Karadeniz'e dökülen Tuna Nehri'ne atık atılmaması için çağn yapıldı 4 Ulııslarara8i öıılem aluısın 9 tstanbulHaberServia-Tuna Neh- ri 'ne akıtılan endüstri atıklannın ya- rattığı kırliliğın giderilmesı amacıy- la uluslararası önlem alınması isten- di Istanbul Balık Müstahsilleri Der- neği Başkanı İsmetYalçın, S.S. Mar- mara Birlik Su Ürünleri Kooperatif- leri Birliği Başkanı Ahmet Menek- şe, S.S. Istanbul SuÜrünleri Koope- ratifleri Birliği Başkanı Necdet Al- bnbaş, Doğa Savaşçılan ÇevTe Ör- gütü Başkanı Zafer Murat Çetintaş ile Istanbul Üniversitesi Su Ürünle- ri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Işık Oray Kumkapı Istanbul Balık Müstahsilleri Derneği'nde yapnkla- n basuı açıklamasında Almanya, Avusturya, Hollanda, Yugoslavya, Bulgaristan ve Romanya'nın endüst- ri atıklannı 20 yıldır Tuna Nehri'ne akıttıklannı belirterek, atıklann Tu- na Nehri ile de Karadeniz'den Mar- mara, Ege ve Akdeniz'e ulaştığmı söylediler. Baltkçı ve çevrecilerin ortak açık- lamasında, Karadeniz'e akan en- düstri atıklannm denizlerimizdeki su ürünlerine "şundOik" zarar ver- mediği belirtilerek, Tuna Nehri'ne atıklann akıtılmaması amacıyla uluslararası öniemler alınması isten- di. Açıklamada, Türkiye denizlerinin korunması amacıyla yapılacak ulu- sal araştırmada, bilim adamlan ile araştırma gemilerinin gereğüıı yap- ması, Dışişleri Bakanlığı ile araştır- ma kurumlanmn Türkiye 'nin hak- lannı koruması gereği dile gehrildi. S.S. tstanbul Su Ürünleri Koope- ratifleri Birliği Başkanı Necdet Al- nnbaş, geçen yü yaşanan deprem fe- laketinin ton cinsi (orkinos, palamut, torik vb) balıklann denızlerünizden göçüne neden oldugunu, bu balıkla- nn avlanmasında yüzde 80 düşüş ya- şandığını ifade ederek, "1999-2000 baukçınğı bir >il önceld oranlann yüzde 40 aşağısuıa inmistir" dedi. Balık müstahsıllerinin devletten al- dıklan kredileri ödeyemeyecek du- ruma geldiğine dikkat çeken Altın- baş, devletin balıkçılann aldıklan kredileri ertelemesini ya da başka bir formül bulmasmı istedi. Türk Deniz Araşünnalan Vakfi Başkanı Prof. Bayram Öztürk, Ro- manya'da bir altın madeni ışletme- sinden sızan siyanürün şu anda orta Tuna'da etkili oldugunu belirterek, "Kısa vadedeKaradeniziçinbir teh- like söz konusu değir dedi. Karadeniz Kültür ve Çevre Der- neği Genel Başkanı Alaettin Bahçe- kapıh ise büyük bir sanayi bölgesi- nin kırliliğini Karadeniz'e taşıyan Tuna Nehri'nin şimdı de Roman- ya'daki altın madenınden sızan siya- nür ve diğer ağır metalleri taşıdığını söyledi. Kıta Avrupası'ndan gelen bu kirliliğin Karadeniz'i, Marma- ra'yı, Ege'yi etkilemesine "Ne za- man dur dijcceğiz'' diye soran Bah- çekapılı, denizlerimizin kirlenme- sinde Tuna'nm yüzde 75 paya sahip oldugunu söyledi. Bahçekapıh, "Si- yanüre, nüldeer enerjiye karşı du- ranlann hakh oldugunu ne zaman kabul edecegfce" dedi. Denizcilikten Sorumlu Devlet Ba- kanı Ramazan Mirzaoğlu, Tuna Nehri'ndeki kirlilik ile ilgili olarak Denizcilik Müsteşarhğı'nın bir in- celeme başlattığmı belirtti. Tuna Nehri nden gelen akmtınm Karade- niz'e gelmeden siyanürün çökertil- mesi için ilgili ülkelerle işbirliği ya- pılacağını ifade eden Mirzaoğlu, ge- rekirse Romanya'ya bir heyet gön- derilebileceğini kaydetti. Çevre Bakanı Aytekin, siyanürün etkisinin azaldığını söyedi Arargemîsi ölçiim yapıyor ANKARA (AA) - Çe\Te Bakanı Fevzi Avtekin. Ro- manya'da bır altın madeni işletmesinden sızan siya- nürün Karadeniz ve özellikle Marmara'daetkili olma- sıru beklemediklerini bildirdL Aytekin, her ihtimale karşı Istanbul Üniversitesi Su Ürünleri Enstitüsü'nden Arar gemisinin Istanbul Boğazı Havzası'nda ölçüm- leryapmasını istediklerini söyledi. Çevre Bakanı Aytekin, Romanya'daki tesisin siya- nür atık deposunun modern bir sistem olmadığı. sıra- dan toprak setlerle olusturulmuş bir depolama tesisi şeklinde olduğuna dikkati çekti. Aytekiîı, "Bu yanhş yöotem. Çünküyağışiara, eroz>Bnve depreme karşı da- yanıkk depotama tesisleri olınası, srahrmazbğın tam sağtanması gereldrdL Sızdırmazhksagtanamadtğı için siyanürün buhmduğu havuz toprak kayması sonucu Tİzsa Nehri'ne ulaşmışOr" diye konuştu. Siyanürün Tizsa Nehri ve bu nehrin döküldüğü Tuna Nehri'nde- ki biyolojik yaşamı olumsuz etkilediğini ifade eden Aytekin, "Siyanürün etkili olduğu yerdeiki nehrin del- tası var. Burada da yoğun kuş popülayonu buhmuyor. Sızan siyanür bu popülasyonu etküeyecek" dedi. Çev- re Bakanı Aytekin, siyanürün Tuna Nehri kanalıyla Karadeniz ve Marmara'ya geçme ihtimalinin bulun- duğuna dikkati çekerek şunlan kaydetti: "BizKara- deniz'e geldiğinde siyanür konsantrasyonunun azala- cağnu, Marmara'ya geldiğinde ise daha da ayalarağı- m tahmin edryoruz. Bu nedenle siyanürün Karadeniz ve özelHkle Marmara'da etkffi otanasmı beldemivDruz.n GENtŞ AÇI HİKMETBİLA Cumhuriyefte... Gazetecinin hayatında ilkler vardır. İlk haber, ilk yazı, ilk imza... Ama "Cumhuriyefte ilkya- zı" çok daha anlamlı. Cumhuriyet, Türkiye Cumhuriyeti ile yaşrt. Temelinde bir büyük dev- rimin harcı var. Sadece bu özelliği bile heyecan- lanmaya yetiyor. 76 yıl önce Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranlar, gözlerini çağdaş uygarlığa dikmişlerdi. Ancak ayaklan yere basıyordu. Sağlam basıyordu. Emekleyen ülkenin biryanında en koyusundan komünizm, bir yanında en azgınından faşizm yükseliyordu. Cumhuriyetin kurucuları için bi- rinden birinin çarklarına kapılmak işten bile de- ğildi. Ama onlar ikisini de yapmadılar. Bu genç ülkenin ve onun halkının koşullanna uygun ola- nı aldılar, olmayanı reddettiler. Cumhuriyeti, Ba- tı uygarlığının değerleri ile yoğururken o yıllar- da hemen hemen tüm Batı'yı pençesine alan diktatöriüklerle araya mesafe koymayı başar- dılar. Ne oldu? 76 yıl içinde, o ihtişamlı diktatöriük- lerin hepsi yıkıldı, gitti. Hiçbiri 21 'inci yüzyılı gö- remedi. Dünyayı titreten liderierinin heykelleri bile ortada yok bugün. Ama Atatürk ve onun kurduğu Cumhuriyet ayakta. Cumhuriyet gazetesi de ayakta. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda benimsediği ev- rensel değerleri o gün bugündürsavunduğu ve uyguladığı için ayakta. Her şeye rağmen ba- ğımsızlığını koruyabildiği için ayakta. Demok- ratik, laik Cumhuriyete, bugün dünden daha geçerii ve gerekli olan Atatürk ilkelerine, öz- güriük, eşitlik, adalet ideallerine bağlı olduğu için ayakta. Dostu için de, düşmanı için de say- gın bir gazete olduğu için ayakta. Türkiye'de aydınlanmanın kalesi Cumhuriyet ailesinin bir üyesi olmak, "Cumhuriyet oku- rt/"yla çaiışmak, ömür boyu taşınacak, gelecek kuşaklara bırakılacak bir onurdur. • • • Türkiye Cumhuriyeti, bir dönüm noktasını tam bir yıl önce bugün geçti. Tam bir yıl önce bugün PKK'nin lideri Abdullah Öcalan, Ken- ya'da yakalanıp Türkiye'ye getirildi. Bu olay, bir terör örgütü şefinin ele geçirilmesinden çok daha fazla bir anlam taşıyordu. Türkiye'nin, Kurtuluş Savaşı'ndan bu yana karşılaştığı en büyük saldınnın sonuçsuz kaldığını gösteren en çarpıcı gelişmeydi bu. Ocalan'ın yakalanması, bir yumağın sökülüşüydü: önce Apo yakalandı. Sonra Suriye yakalandı, Yunanistan yakalan- dı. Sonra birçok Avrupa ülkesi yakalandı. Yakalananlar, suçüstü telaşı içindeydiler. Sonra işler, ilişkiler düzelmeye bâşladı. Daha da düzelecek. PKK ve arkasındaki güçler büyük bir savaşı kaybettiler. Geride, otuz bin ölü, acı, gözyaşı kaldı, ama Türkiye, bu saldtnyı püskürt- tü. Zincinn bir başka halkası çeteler değil miy- di? Işte onlar daçözülmeye başladı. Siyasal ira- denin ve yargının tüm zayıflıklarına rağmen, yıl- lardır Türkiye'yi içten içe kemiren çeteler de neye uğradıklannı şaşırdılar. Yurtiçinde, yurtdı- şında birer ikişer yakalandılar. Şimdi çoğu içer- de. Ve üçüncü halka: Hizbullah. Korku filmi gibi izliyoruz. Silahlar, işkenceler, cesetler, hücreler belleklere vahşetin belgeleri olarak kazınıyor. U- cu nereye varacak, henüz belli değil. Dini, amaçlanna alet edenlerin nereye kadar gide- bileceği o kadar ürkütücü bir şekide görüldü ki... Artık bu iş de bitiyor. , . »- ••• Acı da olsa, kanlı da olsa, gözyaşlı da olsa Türkiye, yeniden yoğruluyor. Türkiye, bağnna saplanan hançerieri çekip çıkanyor. Geleceğin umutlu ve huzuriu Türkiyesi bu hamurdan çı- kacak. PKK, çeteler, Hizbullah, dış bağlantıları... Bunlar artık çok önemli değil. Bundan sonra çok daha önemli olan, gerçekierie halk arasın- daki kara perdenin indirilmesi. Gazetecinin, ya- zann, çizerin görevi de zaten bu değil mi? Uğur Mumcu'lar, Ahmet Taner Kışlalı'lar, o perde- yi indirmeye çalışırken ölmediter mi? TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI 37. DÖNEM GENEL KURUL GÜNDEMİ I.Gün: AJAÇIUŞ A1- Başkanlık Divanı seçimı (1 Başkan, 2 Başkan Yrd.. 4 Yazman) A2- Saygı duruşu, A3- Açılış konuşması (36. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı) A4- Konuklann konuşması, B) GENEL KURUL ÇALIŞMALARI — — - -—-—>~- B1- Komisyonlann seçimi, B1-1 Yönetmelıkler Komisyonu (5 üye) - . B1 -2 Bütçe Komisyonu (5 üye) B1-3 örgütlenme Komisyonu (5 üye) B2- 36. dönem Çalışma Rapoaı'nun okunması ve görüşülmesi, B3- Denetleme Kurulu Raporu'nun okunması, 1998-1999 yıllan bütçe harcamalannın görüşülmesi, Yönetim Kurulu'nun aklanması, B4- Komtsyon raportannın ve 2000-2001 yıllan Bütçe öner- ilerinin görtişülüp karara bağlanması, B5- Adaylann tespiti ve tutanağa bağlanarak ilanı, B6- Dilek ve temenniler. 2. Gün C) SEÇİMLER C1- Oda Danışma Kurulu Üyeliği (15 Asil), C2- Oda Yönetim Kurulu Üyeliği (7 Asil, 7 Yedek), C3- Oda Haysiyet Divanı Üyeliği (5 Asil, 5 Yedek), C4- Oda Denetleme Kurulu Üyeliği (5 Asil, 5 Yedek), C5- TMMOB Yönetim Kurulu Üyeliği (3 Aday), C6- TMMOB Denetleme Kurulu Üyeliği (1 Aday), C7- TMMOB Haysiyet Dıvant Üyeliği (1 Aday), C8- TMMOB Genel Kurul Delegeleri (100 Asil, 100 Yedek) GENEL KURUL ve SEÇİM TARİHİ SAAT ve YERİ Çoğunluk Aranacak Genel Kurvlda Genel Kurul Toplantıst Seçim Tarih: 04.03.2000 Tarih : 05.03.2000 Saat :10.00 Saat: 09.00-17.00 Yer :SelanikCad. No: 19/1 Yer : SelanikCad. No: 19/1 Kızılay/ANKARA Kjzılay/ANKARA Çoğunluk Aranmaksızjn Yapılacak Genel Kurul Genel Kurul toplantısı Seçim Tarih :11.03.2000 Tarih : 12.03.2000 Saat :10.00-17.00 Saat : 09.00-17.00 Yer :DSİ Konferans Salonu Yer : Selanik Cad. No: 19/1 Yücetepe/ANKARA Kızılay/ANKARA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear