10 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 ŞUBAT 2000 ÇARŞAMBA O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr İnsan Haklan Sözleşmeleri ve Türkiye Prof. Dr. Mesut GULMEZ 2 000'lenn başında, Turkı- >e nın ınsan haklan sozleş- melen karşısındakı onay du- rumu ve polınkası nedır9 Bu soruyu yanıtlamadan once, kımı kısa saptamalar yap- makta yarar vardır 1) Turkıye, 1932 'den ben Uluslarara- sı Çalışma Orgutu (UÇÖ), 1945 'ten be- n Bırleşmış Mılletler (BM) ve 1950'den ben de Avrupa Konseyı (AK) uyesıdır 1999 sonlannda da Avrupa Bırlığı'ne uye adayı ulke olmuştur 2) Uyelık, hıçbır sonucu olmayan, salt bır kuruluşla uluslararası duzeyde ılışkıler kurma ya da bu kuruluşun ıçın- de yer alma ıle sınırlı bır anlam taşı- maz Turkıye de, otekj uye devletlergı- bı, anılan uluslararası ve bolgesel kuru- luşlara uye olmakla kımı yukumluluk- lerustlenmıştır Buyukumluluklennda- yanağı, uyesı olduğu kuruluşlann ana- yasal nıtelıklı kurucu belgelendır 3) Uluslararası kuruluşlann anayasa- lannda yer alan bu yukumluluklerden bı- n ve başlıcası, "insan haklanna ve te- mel özgürlüklere saygı ilkesi"dır Buıl- keyı evTensel ve eylemsel olarak gerçek- leştırmek ıçın, uye devletlenn hem ay- n ayn çaba harcaması hem de kendı ara- lannda ve BM ıle ışbırlığı yapmalan gerekır 4) İnsan haklanna saygı ılkesının so- mut ıçenğı ve çerçevesı, ınsan haklan sözleşmelenyle behrlenmıştır İnsan haklan yazılı hukukunun en onemü kay- naklanndan bın olan sozleşrneler, belır- lı koşullarla ışlerlık kazanan denetım .sıstemlen ongormuştur Deneöm sıste- mının ışlemeye başlaması, sözleşmenın yetkılı ulusal organlarca onaylanması koşuluna bağhdır Ancak, gerek BM ge- rekse UÇÖ çerçevesınde onay koşulu- na bağh olmaksızın ışletılen denetım sıstemlen de vardır 5) Sozleşmelenn üye devletlerce onay- lanması zorunlu değıldır Sozleşmeyı onaylama konusunda, genellıkle bır su- re de yoktur Bu saptamalardan şu sonuçlar çıka- nlabılır Sozleşmelenn ısteğe bağlı ola- rak onaylanması, ınsanhaklannın evren- selleşmesını sağlama amacı ıle ulus dev- letlenn ulusal egemenlık yetkılennı bağ- daştırmayı amaçlar Bu uzlaştıncı çozûm, bır yandan ın- san haklannı evrenselleştırmenın on- koşulu, ote yandan da evrenselleştırme onunde cıddı bır engeldır Uye devleün bu yetkısını hıç kullanmaması ya da çok gecıkmeü, son derece ıhtıyaüı, seçıcı ve sonuç olarak, çok sınırlı bıçımde, "vasaksavarcasna" kullanması olanak- hdır Boylesı bır tutum, sozleşmelen onay durumu yonunden ıkı temel sonuç dogurur Sayısal yonden onay duzeyı- nın yetersız olması ve sûre yonunden de onayın çok gecıkmelı bıçımde gerçek- lesmesı Turkıye'nm başlıca ınsan haklan soz- leşmelen karşısındakı onay durumunu ortaya koymak ıçm, oncelıkle, 1999 yı- lı ıobanyla taraf olduğu sozleşme sayı- sını BM, UÇO ve AK uyesı devletlenn onay sayılanyla karşılaştırmak ve sıra- lamadakı yennı saptamak gerekır Bu kar- şılaştırma, yalnızca Avrupa Konseyı uyesı 41 devlet gozonune alınarak ulus- lararası ve bolgesel düzeylerde yapıldı- gında, tum karşılaşürmalarda, ulkemı- zın onay sayısı açısından sıralamanın sonlannda yer aldığı görulmektedu" • BM, UÇÖ ve UNESCO sozleşme- lennden oluşan 52 evrensel ınsan hak- lan sozleşmesını 31 Mayıs 1999 tanhı ıtıbanyla onaylayan Avrupa Konseyı uyesı 41 devlet ıçmde Turkıye, sondan altıncı olarak 35 sıradadır Turkıye'nm onayladığı sozleşme sayısı 24, AK uye- lenrun ortalama onay sayısı ıse 33 6'dır • 181 UÇO sozleşmesını 31 Aralık 1998 tanhı ıtıbanyla onaylayan 41 Av- rupa Konseyı uyesı devlet ıçınde Tur- kıye, sondan beşıncı olarak 32 sırada yer alan bır konumdadır Turkıye'nm onayladığı sozleşme sayısı 34, AK uye- lennın yururluktekı onaylanmış sozleş- melere ılışkın ortalama onay sayısı ıse 54 8'dır • 26 AK sozleşmesı ve ek protoko- lunu 31 Mayıs 1999 tanhı ıtıbanyla onaylayan Konsey uyesı 41 devlet ıçın- de Turkıye 35 ve sondan beşıncı sıra- da bulunmaktadır Turkıye'nın onay sa- yısı 8, AK uyelennın ortalama onay sa- yısı ıse 12 4'tur • Avrupa Toplulukları Komısyo- nu'nun, 18 BM ve AK sozleşmesı ıle pro- tokolunu temel alarak 13 aday ulkemn "tarafotmama" durumunu karşüaşnran 1999 tanhlı bır raporuna göre de Tur- kıye, bu 18 sozleşme ve protokolden 11 'ını onaylamayan tek ulke olarak en son sıradadır Turkıye'nm, 2000 yılının başında, ın- san haklan sozleşmelen karşısındakı durumu ozet olarak boyledır Dört de- ğışık bağlamda yapılan karşılaştırma, Turkıye'nm onay duzeyının sayısal yon- den çok yetersız olduğunu ve son sıra- larda yer aldığını ortaya koymaktadır Bu- nun, genel bır deyışle anlamı şudur Turkıye, BM, UÇO ve AK üyesı dev- let olarak ustlendığı ınsan haklanna say- gı ılkesının somut ıçenğmı duzenleyen. yanı ınsan haklannı guvenceye bağla- yan sozleşmelen onaylayarak ıç huku- kuna yansıtma ve evTenselleştınnenm ılk adımını atrna, boylece ınsan haklanna saygıyı gehştırme ve gerçekleşnrme yu- kumluluğunu bıreysel olarak yenne ge- ürme konusunda çok gen dunımdadır Üyesı olduğumuz ve olmak ıstedığımız uluslararası ve bolgesel kuruluşlardan ınsan haklan alanında gelen ıstek ve eleşnnlenn nedenlennden bın, onay du- zeyındekı bu sayısal yetersızlık ve ge- nhktır İnsan haklannın uluslararası ana- yasası konumundakı, BM uyelennın yaklaşık uçte ıkısımn onayladığı 1966 ıkız sozleşmelermm onaylanmamış ol- ması, bu yetersızttğın başlıca gosterge- sıdır Avrupa Konseyı'ne uye 41 devlet- ten yalnızca Andorra ve Turkıye bu soz- leşmelen onaylamamıştır Onay duzeyının düşûkluğunun bır başka boyutu, onaym gecıkmelı olarak gerçekleşmesıyle ılgıhdır İnsan hakla- n sozleşmelen, ıstısnalan bulunmakla bırlıkte, ulkemızce ılgıh uluslararası ku- ruluşun kabul ettığı tanhten çok sonra onaylanmaktadır Türkıye, BM sözleşmelenm, ortala- ma olarak, kabul edıldıklen tanhten 4 4 yıl sonra onaylamışur AK sozleşmele- nnde ortalama onay sûresı 9 yıla yük- selmektedır Ortalama onay suresı, 1937- 1999 arasında onaylanan toplam 39 UÇO sozleşmesı ıçm 18 5 yıldır Sos- yal haklarla ılgılı sözleşmeler. kışısel ve sıyasal haklara ılışkın sözleşmelere oranla çok gecıkmelı olarak onaylan- mıştır Gen ve gecıkmelı onay durumu, te- melde 60 yılı aşan bır sureden ben ız- lenen "•gefcneksel" bır polıhkanın üru- nudur Resmı onay polınkasının ıkı ozel- lıgı ya da gerekçesı vardır Bınncısı, iç hukukla uyumiçindealma, resmı gerek- çelerdekı eskı anlatımla, "milü mevzu- atla mutabakat içinde" ya da "ahenk- tar" olma, yenı anlatımla da "ulusal mevzuattaoiumsuzhık varatmama''dır tkmcısı ıse, ona> ın uluslararası kurulu- şa uyelığm doğal bır sonucu ya da ge- reğı olduğunun behrtılmesı, kısacası uluslararası ışbırlığı, üyelık vecıbesıdır Bu resmı gerekçelere dayanan gele- neksel onay polıökası, "öncc onay, son- ra uyum" değıl, "önce uyum, sonra onay" anlayışının sonucudur Bu yakla- şım, onay duzeyı yonunden Turkıye'yı Avrupa Konseyı'nın Andorra, Arnavut- luk, Estonya, Gurcıstan, Lıtvanya, Lı- echtensteın, Moldova ve San Manno gıbı yem ve kuçuk uyelenmn bulundu- ğu son sıralara duşTirmûştur Bu durum- dan çıkmanm onkoşulu, geleneksel onay polıtıkasının değışnnlmesı ve onay du- zeyınm yukseltılmesıdır Kuşkusuz, onay duzey ve pobtıkası, onaylayan az sayıdakı sozleşmeden do- ğan yukumluluklenn yenne getınlme- mesım, hukuk ve uygulama düzeyle- nndekı aykınlıklann goz ardı edılme- smıgereknnnez ve edıldığı anlamınagel- mez Sonuçolarak, Turkıye'nm ınsan hak- lan sorununun ıkı boyutu vardır So- run, hem yetersız ve gen olan onay du- zeyını hıç olmazsa Avrupa Konseyı'ne uye ulkeler ortalaması düzeyme çıkar- ma, hem de ûstlenılen hukuksal yüküm- lulûklenn gereklennı, bu sözleşmelen yonımlama ve ıçerdığı anlamı belırle- me yetkısı bulunan denetım organlan- nm kararlan doğrultusunda yenne ge- tınne sorunudur Her ıkı alanda da cıddı adımlar atıl- ması, kapsamlı onlemler ahnması gerek- mektedır ARADABtR Av. CELAL ULGEN Bilim ve Din Buyu ve dın kuramı, toplumu yoneten tınsel ıkız konudur, ılkel toplumlarda. Buyu geleneklerden do- ğar, mıstık bırortam ıçınde yaşar Buyu, tum top- luma kapalıdır, babadan oğula geçer ya da gızlı alıştırmalarla oğrenılır Bılım ıse deneylerden do- ğar Bılımı us guder, gozlem ve deney değıştınr Bılım herkese açıktır, butun toplumun malıdır Bı- lım ve buyunun kökten ayn şeyler olmalanna kar- şın benzer yonlen de vardır Pratık amaçlara yo- nelen, ınsan ıçgudusu ve gereksınımlen ıle yakın- dan ılgıtenen bırsanat olduğu ıçın buyu, bılıme ben- zer J Çâğdaş toplumlarda ıse dın v ^ buyu kuraiian- nı, toplum yonetmede belırteyıcı gonmek olanak-' sızlaşır Gelıştıkçe buyu kurallannı ezerek yok eder ve kendı kurallannı koyar, bılım. Gıderek felsefe- ye yakınlaşır, dın ve buyu konulanndan uzaklaşır Çağdaş toplumlarda dın, kesınlıklesıyasallaşamaz, toplumu yonetme ışlevını ustlenemez Dın ınsa- nın duyuncu (vıcdan) ıle ılgıhdır ve ınananlann yu- reklennde yaşar Burada bulunduğu surece dının, demokratık olup olmadıgı, çağdaş kurallara uyum sağlayıp sağlamadığı, hıç mı hıç onemlı değıldır Buradan taşıp ınsanı, toplumu, ulkeyı yonetme- ye gelınce, ış degışır. Çunku demokratık yonetım- ler, bılım toplumu olmayı gerektınr Dın kurallan ıle yonetılen bır toplumda demokrasıden soz et- mek olanaklı değıldır (Tum dınler ıçın de bu sav geçeriıdır) Prof Dr Server Tanıllı; "Bılım ve dın bırbırle- nne zıt şeylerdır, uzlaşamazlar" demekte, gerek- çe olarak da dın kurallannın dogma olduğunu, dınsel tavırlarda seçme ozgurluğunun olmadığı- nı ve de kuşkuya yer olmadığını, bılımın ıse tersı- ne "kuşkuya" dayalı olduğunu belırtmektedır Gerçekten, bılımın temel kuralı; "kuşku"dur Dın kurallarında ıse kuşkuya yer yoktur Bılımı, ustun kılandabudur Bılımdesureklıdeğışımekarşındın- de asla, değışım olmaz Temellen yıllar once atılmış genç cumhunyetı- mızın, bu konulardakı seçımı oldukça berraktır In- san duyuncunda (vıcdanında), yureğınde kala- cak, burada gelışecek ve boy atacaktır, dın Bu- na hıçbır engel yoktur Hatta bu hak anayasal gu- vence altındadır Ancak devlet yonetımıne el at- ma, devlet çarkının dışlısı olma çabasına, hıçbır zaman ızın venlmeyecektır Son yıl arda, ulkernızde bır kesımın orgutlene- rek, partıleşerek gerçekleştırmek ıstedıklen şey dı- nın sıyasallaştırılması çabasıdır llımlısı, kanlısı, kansızı, takjyyecısı aynı amaca hızmet etmekte- dr. Demokrasının olmazsa olmaz koşulu, laıklık ıkesnı delmek, delınen zırhtan ıçen gırmek, de- mokrasıy! yok etmek. Bu çabalar, doğal olarak yan örgLrtenmelen de doğurmuş ve ıllegalıtede Hiz- bullah gıoı bırteronst orgutle karşılaşmamızı sağ- lamıştır Hizbullah'a goretum yapılanlar dın ku- rallan ıçındedır Dın boyle ıstedığı ıçın, adam ol- aun.lmuştur Bunu kabul etmemız olanaklı mı? Le- çal /a da ıllegel ayırmadan sıyasallaşmış dının tek ereğı /ardır demokrasıyı yok etmek, yenne dın kurEİIann egemen kılmak. ÖDuryandan, laıklık dın duşmanlığı değıldır La- ıklık dınn; dunya ışlenne kanşmaması, dının ın- sann du/uncu ıle yureğı arasında kalması bıçe- nıdr Dn kurallanna gore ınsan "kul", yasalar karsısında ıse yurttaştr. Demokrasılerde her yurttaşır kjtsal alanda "Kul" olma ve gereklen- ni yîrnegetırme ozgtrluğu vardır Bu seçımı bı- rsy <end ıçnde yapar bır başka ınsana ya da top- ünnada^atamaz. Sıyasallaşmış dınde bır kez "kul" olrrava gofun bır darıa yı/ttaşlık haklannı ve de ozgurluMefi goremezsınız. Iran'dakı molla duze- nırîde yırttaşlıktan ve de kışı hak ve ozgurlukle- nncea SJZ edıemedıgı gıbı NustîfaKemal aydınlanması, ulkemızı vetop- unumıcuaycınlık ve uygar bır geleceğe taşıma- M oıgomuştu Usur özgurleştığı, bılım toplumu >lrrayoundakı tum engellenn kalktığı bır ulke ol- naçabasını surdurmek bınncıl odevımızdır.. Türkiye Ekonomisinde Genel Durum ve Beklentiler Dr. Şevket SAYILGAN tknsatçı D unya genelındekı yav aşlamadan olumsuz etkılenen Turkıye'de ekonomık faalıyetler ıç pıyasa- da talebın genlemesıyle bırlık- te buyuk olçüde yavaşladı Isök- rar programı şımdıye dek kıs- men başan sağladı ve bundan sonra da bu per- formansını surdurebıhr Ancak enflasyonun ge- tirdığı yuksek malıyetm devam etmesı polınka değışıklıklennde hâlâ yavaş kalmdığını goste- nyor Turkıye'nm hızlı bu" reform surecme gı- rebıhnesı ıçm sadece ne yapacağına değıl, na- sıl yapacağına da karar \ ermesı gerekıyor Bu- aun ıçınj kururbsal ^efofemla^a gıdıl»«sım de ongoten 1 uaaştnâcı bır yMlaşırnın zonmhı oldu- ğu anlaşılmaktadır Para polıtıkası, ıstıkrann te- sısıne onemlı katkı sağladı, ancak Merkez Ban- kası'mn ekonomı yonetunınde daha da aktıf bır rol ustlenmesı gerekmektedır Butçe polınkala- n artık daha dengelı, ancak hâlâ ekonomık den- gesızlıklenn başhca kaynağı olmayı surdurmek- tedır Bmncıl butçe açığı buyuk bırproblem ola- rak gözukmese bıle operasyonel butçe açığın- dakı artış ve gerçekleşme beklentısı uzun vade- de ıstıkran tehdıt eden en onemlı unsurlann ba- şında getmektedır Butçe, kronık açık nedemyle yanlış kaynak- lann tahsısının monetızasyon nskının ve yuk- sek enflasyon beklentısının en buyuk nedenı olarak karşımızda durmaktadır Istıİcrarprogra- mmm temel unsurlanndan bın, bmncıl butçe- nm fazla vermesıydı, ancak bu hedef, kamu ça- lışanlannın ucret artış sıstemmde yapılan re- formla, harcamalann kısılmasıyla ve \ ergı re- formu ıle desteklendı Daha verımlı bır vergısıs- temı ve gelır ıdaresı yonunde ılerleme sağla- makla brrlıkte mevcut konjonkturdekı olumsuz- luklardan kaynaklanan etkılerm ortaya çıkma- sınm uzun bır surecı alacağı açıknr Bınncıl but- çe fazlası 1998'de GSYlH'mnyuzde4 5'ı sevı- yesmde gerçekleşu"ken 1999'da -1, -2 sevıyele- nnde açık vermesı beklenmektedır Aynca unu- tulmamalıdır kı 1998'de harcama denetımı, bu- yük oranda ücretlenn reel olarak dondurulma- sı ve yatuımlarda yapılan kısıntılarla sağlan- mıştır ve pek çok gereklı harcama da 1999'a er- telenmıştır Aynca depremm yarattığı tahmın edılen 5-8 mılyar dolaruk ek malıyetm etkılen- nı de yıl sonu ıtıbanyla ekonomıde enflasyon ve butçe açığı olarak gostereceğı anlaşılmaktadır Turkıye ekonomısınm belırleyıcı ozellıklen, duzensız kısa vadelı hızlı buyume ve kronık yuksek enflasyon olmaya devam etmektedır Bu unsurlar ulkemn uzun vadelı buyume potansı- yehnı ortaya koymasmı engellemektedır 1995'te başlayıp 1998'ın ortalanna kadar devam eden hızlı buyume dönemmı durgunluk takıp etmış ve Asya knzmı bellı olçûlerde hasarsız atlatan ekonomı, Rusya'mn çokuşunu takıben gelış- mekte olan pıyasalarda çıkan knze fazla dırenç gosterememıştır 1998'ın ıkıncıyansı, ekonomık faalıyetlerdekı yavaşlama ve dunya malı knzı- nın gelışmekte olan pıyasalara uluslararası gu- venm sarsüması nedenıyle zor bır donem ola- rak tanhe geçecektır Ancak 1998 başlannda uygulamaya konan dezenflasyon programı teme- lınde belırlenen yem polırıkalar, makroekono- mık koşullann ıstıkrar kazanmasına onemlı kat- kıdabulunmuştur Bunun sonucu toptan fiyat en- deksı yuzde 50'lere genlemış ve oınncıl butçe fazla vermışür Ancak bu duzeltme operasyonun- da, uzun vadede bır ıstıkrarlı buyume hedefıy- le hıç de tutarlı olmayan bu- şekılde ağırlıklı ola- rak .yukşjek faız oranlanna mecbur kalınması zorutımluğu ortaya çıkmıştır Ekonomuun bü- yume hızı, 1998 yılında uçer aylık donemler ıtı- i)toylasırasıylayuzde8 9, yüzde 4 6, yuzde 2 4 ve bınde 7 olarak hızlı duşuş gosterdıkten son- ra 1999 yılında eksıye donmüştür Yılm ılk uç ayında GSMH reel olarak (sabıt fiyatlarla) yuz- de 8 4 azaldıktan sonra, ıloncı uç aylık donem- de de küçulme yuzde 3 4 olmuştur Boylece yı- lm ılk yansında, bu- oncekı yılm eş donemıne gore, buyume hızı eksı 5 8 olmuş, başka bır de- yışle ulkemn yarattığı hasıla, katma değer cıd- dı ve kaygı vencı bır bıçımde azalmışnr Yılm ılk altı aylık dönemınde kuçubne tanm sekto- runde yuzde 5 5, genış anlamda sanayı sektorun- de yuzde 3 9 (ımalat sanayıınde yüzde 4 9), ın- şaat sektorunde yuzde 4 3, tıcaret alt sektorun- de de yuzde 9 4 duzeyınde ohnuştur Buna paralel bınncıl butçe fazla vermesıne rağ- men, GSYlH'ye oram 1998'de yuzde 7 olarak oluşurken konsohde açık, yuzde 6'lık OECD ortalamasmm uzennde gerçekleşmıştır Yığılan faız odemelen, hâlâ harcamalar uzenndekı en buyuk baskı kaynaklanndan bm olmayı surdur- mektedır GSYİH'nın yüzde 18'me ulaşan ıç borçlar, uluslararası standartlara gore çok yuk- sek olmamakla bırlıkte ıstıkrarsızlığa neden olan bazı faktorlen bunyesmde taşıdığı ıçın cıddı en- dışelere yol açmaktadır - Iç borç fazlasının kısa vadelı olması fmans- man gereksmımımn arttığı donemlerde mone- tızasyon nskını artnrmaktadır - Yurtdışmdan net borçlanmanın son beş yıl- dır eksıde olması, yerh malı pıyasalar ve faız oran- lan uzennde ek bır baskı yaratmaktadır - Kamu borçlannda reel faız oranlannın aşı- n yuksek oknası, bmncıl butçede ne kadar faz- la venlırse venlsm bır fınansal knzm en onem- lı hazırlayıcısı halıne getmnektedır - Aynca unutuknamalıdır kı kamuya aıt ma- lı kurumlann elmde yuklu mıktarda pazarlana- mayan borçlar bulunmaktadn- (kamu bankala- nnın tanm sektorune ve kuçuk ışletmelere sub- vansıyonlu kredı sağlaması) Inanılmaz sevıyelere varan faız odemelen, bu- taraftan >Tiksek enflasyon beklentılennı besler ve ulkerun kuresel ekonomık şoklara karşı za- fıyetmı dennleştınrken, dığer taraftan da butçe açığını azaltmak ıçın sarf edılen uzun vadelı ça- balara da ağır bır darbe ındırmektedır Şu ana kadar gerçekleştınlen makroekonomık ayarla- malar, ancak yapısal reformlann uygulanabılme- sı ıle başan getırebılecektır Bu reformlar Tur- kıye ekonomısım dığer OECD ekonomılenne ya- kınlaştıracaktır Ancak Turkıye'nm bu doğrul- tuda ılerleyebılmesı ıçm ılende ozelhkle tanm- sal destek, altyapı ve mevzuat alanlannda ek re- formlar yapılması gerekecektır Bu onlemler alınmazsa Turkıye yıne yuksek enflasyon bek- lentısı nskı ve bunun sonucu olarak da gıderek cıddıleşen kötu kaynak tahsıs sonınuyla karşı kar- şıya kalacaktır Turkıye, tûketıcı fiyatlannda ortalama yüzde 70 0 artış, dış ücaret hacmınde yuzde 10 0'u aş- kın daralma, şıddet derecesı yuksek bk kuçûl- me ıle dunyadakı genel gelışmelere ters bır du- rum gostermektedır Bır anlamda ekonomıde yaşanan bu depremı, Asya-Rusya knzı ıle açık- lamak ya da donemsel bır ınış olarak görmek ola- naklı değıldır Turkıye, uzun suren yuksek bır enflasyon sonucu, durgunluk donemıne, hatta ku- çulme surecme gırmıştır Türkiye ekonomısı son yırmı yılda ortalama yuzde 4 l'lıkyıllıkbuyıımeoranıtutturmayıba- şarmıştır Bu oran, OECD ortalaması olan yuz- de 2 5 'ın uzenndedır Hızlı nufus artışı ve şe- hırleşme, soz konusu yuksek buyume hızımn te- mel nedenlenm oluşrurmaktadır Ancak aym donemde kışı başına duşen GSYlH mıktannda- kı arnş, OECD ortalamasına eşıttır Aynca 1997 yüı ıtıbanyla Turkıye, 6 bın 463 dolarlık kışı ba- şına GSYIH'sı ıle OECD sıralamasımn en so- nunda yer almaktadır Turkıye gelır dağılımı ko- nusunda da OECD ulkelen arasında olumsuz bır durumdadır Gehr eşıtsızbğı 1987-1994 arasın- da da artmaya devam etmıştır Ancak unutulma- malıdır kı ulke ekonomısının bahsetağımız do- nemde yaşadığı sorunlar goz onune alınırsa, ra- kamlar şaşırtıcı derecede ıyı bır ekonomık per- formans gerçekleştırdığı şekhnde de yonımla- nabüır Sonuçta, ekonomuun gelecekte hızb ve sağhklı buyümesı ıçm bellı onkoşullann ger- çekleştınlmesı gerekmektedır Bunlar, guçlu ve denrüığı olan bn- malı pıya- sa, yuksek nıtebklı ışgücu, ıyı ışleyen sennaye pıyasalan ve ıstıkrarlı bır sıyaset Bu önkoşullar sağlandığında Turkıye'nın ekonomık performan- sı aşağıda belırtılen bır dızı yapısal reformun ha- yata^geçuTİmesıyle duzluğe çıkacaknr - Urun pıyasalannm (emtıa borsalan) oluştu- rularak serbestlığımn sağlanması - Buyumeye destek olacak altyapınm gelıştı- nlmesı - Malı pıyasalann gelışmesmı sağlayacak teş- vıklenn gerçekleştınhnesı - Polınka uretme ve karar ahna mekanızma- lannm ıyıleştınlmesı yonunde hukuksal değışık- lıkler (Sıyasal PartıleT Kanunu, Seçım Kanu- nu) BagLuıkarnerru kîybettım Hülıinsuzdur. AYŞEERKA1V Bakırkoy Merkez Sağlık Ocağı personel kımlık kartımı kaybethm Hukumsüzdür MUZAFFER YARAN NÂZIMHİKMET KÜLTURVE SANAT VAKH Kültür ve Sanat Akşamlan Şairlerinden Aşk Şiirleri Ozer hitlmı Y'avuz Aydın Hatzpoğlu Egemen Berkoz Ataol Behramoglu Refzk TDurbaş . Incı Asena Turgay Ftşekçı Akgun Akova Sunay Afetn kuçuk Iskender 17 Şubat 2000, saat 18.30 Nâzım Hıkmet Vakfı Kültur Merkezi Sıraselvıler Cad. 48/1 Taksim Tel: (212)252 6314 -15 PENDİK 3.ASLİYE HUKUK MAHKEME St'NDEN Davacı Sevtap Bozkurt ta- rafindan davah Bünyamm Boz- kurt aleyhıne açılan boşanma davasfflin yspılân duruşfflâsın- davenlen ara karan uyannca. Bılınen en son adresı Ûzunka- ya Pasajı No 141 Kartal îs- tanbul olan davalı Bûnyamın Bozkurt a mahkememız tara- findan teblıgai yapılması mûm- kûnohnadığıgıbı yapılan tum araştınnalara ragmenteblıga ta yarar açık adresıde tesprt edı- lemedıgınden, Adı geçen da- vahnın duruşma gunü olan 9 3 2000 gunu saat 10 00'da mahkememızde hazır bulun- ması, dava ıle ılgılı herturlû de- lıUermı dnruşma gunüne kadar ıbraz etmesı, mazeret goster- meksLZin duruşma gûouııde mahkememızde hazır buhın- maması halınde yargılamanın yokhığundavapıiarak kararve- nleceğı TK'nın 28 ve devamı maddelen gercğmce danen teb- lığolunur 02 022000 Basın 7375 PENCERE Zemzem Kuyusuna İşemek. Zemzem, Mekke'de kutsal bır kuyunun adı1 Soylenceye gore Ibrahim Peygamber ya da oğ- lu Ismail tarafından bulunmuş kuyu, hacılar zem- zem suyunu kuçuk bır kaba koyup yurtlanna go- tururler, ıyı bır adamı tanımlamak ya da ovmek ıçın ne denır - Zemzem suyuyla yıkanmış1 Dıyelım kı adı Ibnı Fışfış olan, hergelenın bın ıs- termış kı Mekke'de unlensın, eskı deyışle meşhur olsun, herkes ondan soz açsın dıye yanıp tutuşur- muş, sonunda bır yol bulmuş Zemzem kuyusuna ışemış1 Ibnı Fışfış'ın bır anda adı duyulmuş, sokaktan geçerken gostenrlermış - Zemzem kuyusuna ışeyen Ibnı Fışfış bu gor- düğunuz adamdır1 O zaman televızyon yok, ama, Ibnı Fışfış gorul- memış bır reytıng yapmış • Çağımızda da bu yontemı kullanmak ısteyenler eksık değıldır Reytıng gunumuzun en onemlı so- runudur, pıyasada pazar payını arttınr, reklam ge- tınr, para kazandınr, hayat memat sorunu gıbıdır Gunumuzde zemzem kuyusuna ışeyen ışeye- ne1 . Gazetelerde okudum, Uberal Partı Başkanı Tibuk durup dururken Nâzım Hikmet ıçın ne de- mış "-Zayıf karaktehı bın " "- Zarariı bır zavallı " Cırmı kadar yer yaksada bır sıyasal partının ge- nel başkanı bu sozlenyle gazetelere geçıyor, rey- tıngı yukselıyon çunku zemzem kuyusuna ışıyor • Yılmaz Güney de durup dururken "lumpen, katıl" dıye saldınya uğramadı mı? Ortalık bırbınne gırdı, yazılar, çızıler, televızyon- larda tartışmalar - Yılmaz Guney kım? - Sınema adamı, senanst, yönetmen, roman- cı, oyuncu değıl mP - Hayır katıl, lümpen 1 - Yapma.' - Maganda, kıro, zonta! 3 - Deme' Ibnı Fışfışlık herçağda, hertoplumda geçerlı ola- bılır Ama, gunumuz Turi<ıye'sınde tam zamanı 1 Medya patronlan koalısyona toz kondurmuyoriar IMF, yazdığı programı hukumetın elıne tutuşturdu Halkın anası ağlıyor Yılmaz'a sovmenın tam za- manı 1 . Nâzım'a kufretmenın daha uygun zaman- laması bulunabılır mı? . Sırada kım var? Orhan Kemal mı? Aziz Nesin mû Rıfat llgaz mı?. Ahmed Arif mı? Hepsı de ıyı reytıng yapar!.. • Toplumca kafayı yedık Ama haklıyız'. Deprem ustune deprem. Dehşet ustune dehşet Ceset ustune ceset Televızyonlarda göruyoruz, durmadan ceset çı- karan gorevlıler burunlannı tıkryoriar; olulenn ko- kuşmuşluğunu genızlerıne çekmesınler, dıye... Ya dırılenn kokuşmuşluğu? Kokuştuki. Yoksa Turkçenın yuce şaınne dıl uzatmak cu- retını, bır zavallı polrtıkacı mukallıdı, kendınde na- sıl bulabılırdı? AİLE BÜYÜCÜMÜZÜ YİTİRDİK Şebınkarahısar Mudafaa-ı Hukuk Cemıyetı kuruculanndan Mustafa SABUNCU ıle Nazıre SABUNCU'nun oğullan, Talha SABUNCU, Talat SABUNCU'nun kardeşlen, Muzeyyen DERNMN, Muzaffer KIZILSUMER, Mualla CİNCOR ve Sevım YUCEL'ın ağabeylen, Ferzane TUNAUGİL, Hunye SABUNCU, Dursun Derman, Yahya KIZILSUMER, Abdı CİNCOR ve Orhan YUCEL'ın kaymbıraderten, Mehmet SABUNCU, Ayşe ERSAN, Fuat SABUNCU, Nejat SABUNCU, Gonul SABUNCU ve Polat SABUNCU'nun amcaları, Engın DERMAN, Suzan ALPSÖKMEN, Ömer DERMAN, Guloren KIZILSUMER, Gunay KIZILSUMER, Gulderen GÖKÇEN, Gulseren ALPHAN, Mustafa KIZILSUMER, Bılge KIZILSUMER, Hasan KIZILSUMER, Sureyya CİNCOR, Guzın CİNCOR Hakkı YUCEL ve Burhan YUCEL'ın dayılan, Başar SABUNCU ıle Prof Dr Yavuz SABUNCU'nun babalan, Candan SABUNCU ıle Hulya SABUNCU'nun kayınpederlen, C Alı SABUNCU ıle Elıfsu SABUNCU'nun dedelen, H Nuran SABUNCU'nun sevgılı eşı, guzel ınsan, ornek yurttaş Yük. İnş. Müh. NECMİ SABUNCU (İTÜ-1936) ölümlu dunyamızdan aynldı Cenazesı 16 Şubat 2000 (bugun) gunu, Teşvıkıye Camtsı'nde kılınacak oğle namazının ardından Edımekapı Mezariığfnda toprağa venlecektır TEŞEKKÜR Çukurova Ünıversıtesı Tıp Fakultesı'nde, çağcıl bır ışlemceyle (amelıyatla) gozlerıme ınen perdeyı (kataraktı) açan, kararmaya başlayan dunyamı aydınlatan seçkın bılımerı Sayın Prof Dr T. REHA ERSÖZ'e lyıce sarkan ve sureklı yaşaran goz kapaklarımı ozenle onaran, gozlerımı doğal btçımıne donuşturen ozgun becenlı Sayın Prof Dr MÜSLİME YALAZ a, ışlemceye katkıda bulunan guler yuzlu Yrd Doç Dr YASEMİN GÜNEŞ'e, ozvenlı Uzm Dr ALTAN ÖZCAN'a, sıcak seslı Başhemşıre KEZBAN ÇAPACI'ya gonulden teşekkur eder, saygılanmı sunanm MAHMUT YAĞMUR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear